Sosyal Medya

İsviçre

Sağlık Sigortalarında Durdurulamayan Artış: Yakında Aylık 600 Frank Normal Olabilir

yazar

Yayınlayan

on

İsviçre Federal Mali İdaresi’nin verilerine göre, sağlık harcamaları önümüzdeki yıllarda hızla artmaya devam edecek. Bu nedenle, sigorta şirketlerinin daha fazla prim talebinde bulunma olasılığı yüksek.

Sağlık maliyetleri on yıllardır artıyor ve bu artışın sonu gözükmüyor. İsviçre Federal Mali İdaresi’ne göre, sigorta şirketleri önümüzdeki 26 yıl içinde mevcut hizmetler için şu anda ödediklerinin iki katından fazlasını ödeyecekler.

Bu artışa paralel olarak sağlık sigorta primlerinin de belirgin şekilde artması muhtemel.

Trend Ne İşaret Ediyor?

Artan sağlık sigorta primlerinin sonu görünmüyor. 2060 yılında, şu anki primlerin neredeyse iki katı olabilir.

Maliyetlerini Sigorta karşıladığı için, doktorlar tedavi esnasında dirençle karşılaşmıyorlar. Zaman ve maliyet denetimi olmadığı için, ekstra tedavilerin rahatça gerçekleştirilmesini sağlıyor.

Yüksek gıda fiyatları rekabetçi alışverişlerle aşılabilir, ancak sağlık sigorta primlerinin artışına karşı neredeyse hiçbir şey yardımcı olmuyor, sadece prim indirimleri yardımcı olabilir. Ancak on yıllardır artan sağlık maliyetlerine son vermek için henüz bir çözüm bulunmuş değil.

Sonuç olarak, şu anda sigortalılar ortalama olarak ayda kişi başı 360 Frank ödüyor. Yani 4 kişilik bir aile ortalama 1500 Frank Sağlık Sigorta Primi – Krankenkasse ödüyor. Aynı ailenin orta bir standart 3-4 odalı bir ev için en az 2-3 bin Frank ödemesi gerektiği düşünülürse, daha gıda ve temel alışverişler tatil ve diğer harcamalar dikkate alınmadan kafadan sabit aylık 4 bin frank gider sözkonusu. Çok sayıda aile için bıçak kemiğe dayanmış durumda. Ancak uzun vadede, bu rakamın aylık 600 Frank’ın üzerine çıkması normal hale gelebilir.

Sağlık harcamaları muhtemelen önümüzdeki on yıllarda artmaya devam edecek. Zorunlu sağlık sigortalarının net ödemeleri şu anda kişi başına yılda yaklaşık olarak 3800 Frank. Ancak Finanzverwaltung’a göre, bu miktar 2060 yılına kadar enflasyonla birlikte 7000 Frank’in üzerine çıkabilir.

Sağlık harcamalarının artış trendi belirgin. Ayrıca, eğer bir değişiklik olmazsa, harcamaların maaşlardan daha hızlı artabileceği öngörülüyor.

1960 yılında, sağlık harcamaları Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın yalnızca %4.5’ini oluşturuyordu. Şu anda bu oran %11.7’ye çıkmış durumda. Finanzverwaltung’a göre, bu oranın 2040 yılında %13’e ve 2060 yılında %15’e çıkması bekleniyor.

Bu artışın başlıca nedenleri yaşlanan nüfus ve refah artışı. Bunun sonucunda daha fazla hizmet talebi oluşuyor. Ayrıca, teknolojik ilerleme yeni tedavi seçenekleri sunuyor ve bu da hastalar arasında yeni ihtiyaçlar doğuruyor.

Rapor ayrıca zorunlu sağlık sigortasının da bir maliyet unsuru olduğunu belirtiyor. Sigorta ödemeleri, doktorların ek tedavileri rahatça gerçekleştirmesine izin veriyor. Bu ödemeleri karşılamak için sigorta şirketleri, müşterilerinden daha yüksek primler talep etmek zorunda kalıyor.

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

MİGROS’TA COCA-COLA ÜRÜNLERİ NEDEN YOK?

yazar

Yayınlayan

on

By

Türkiye’nin en büyük perakende zincirlerinden Migros’ta Coca-Cola, Fanta, Sprite ve Monster Energy gibi popüler içeceklerin rafları boş kaldı. Migros ve Coca-Cola tarafından yapılan açıklamalara göre bu durum, bir tedarik sorununun sonucu. Ancak, yaşanan aksaklığın detayları “hukuki nedenlerden ötürü” paylaşılmıyor.

TÜM ÜLKEYİ ETKİLİYOR

Tedarik sorunu, Migros’un İsviçre genelindeki şubelerini etkiliyor. Ancak, bazı mağazalarda Coca-Cola ürünleri hala belirli boyut ve çeşitlerde bulunabiliyor. Örneğin, Zürih’teki Limmatplatz şubesinde Monster Energy içecekleri tükenmiş durumda, Coca-Cola’nın 900 ml şişesi ise tamamen raflardan kalkmış görünüyor.

FİYAT KRİZİ Mİ?

Uzmanlar, bu tedarik kesintisinin sebebinin fiyat anlaşmazlıkları olabileceğini düşünüyor. Benzer bir sorun, Migros’un bir yan kuruluşu olan Denner ile Coca-Cola arasında 2014 yılında yaşanmıştı. O dönemde Denner, fiyat artışını protesto etmek için Çekya’dan kola ithal etmiş ve bu kriz aylarca sürmüştü. Nihayetinde 2015 yazında bir anlaşmaya varılmıştı.

YENİDEN RAFLARDA OLACAK MI?

Migros, şu an Coca-Cola ile görüşmelerin sürdüğünü belirtiyor. Şirketin basın sözcüsü, “Önümüzdeki haftalarda rafların aşamalı olarak tekrar dolmasını bekliyoruz” açıklamasında bulundu. Ancak bu süreçte müşterilerin alternatif ürünlere yönelmesi muhtemel.

Haberin Devamını Oku

Gündem

META, TIKTOK, GOOGLE: İSVİÇRELİ UZMANLAR PAZAR GÜCÜNÜN DÜZENLENMESİNİ ÖNERİYOR

yazar

Yayınlayan

on

By

Bundesrat Federal Hükümet tarafından görevlendirilen medya komisyonu, egemen teknoloji şirketlerine karşı ek önlemler öneriyor


Dijital platformlar, özellikle sosyal medya ağları ve arama motorları, yalnızca kullanıcı etkileşimlerini değil, aynı zamanda kamuoyunu da şekillendiriyor. Bu durum, demokratik süreçlerin işleyişini doğrudan etkileyebiliyor. Şu anda, İsviçre’nin önde gelen medya düzenleyici kurumu olan Eidgenössische Medienkommission (Emek), bu platformların denetlenmesi için kapsamlı bir strateji öneriyor. Bu strateji, teknoloji şirketlerinin piyasadaki baskın rollerine karşı ek düzenlemeler getirilmesini içeriyor.

Teknoloji Şirketlerinin Gücü
Emek, sosyal medya platformları ve arama motorlarının sadece büyük pazarlara sahip olmadığını, aynı zamanda içeriklerin şekillendirilmesinde önemli bir etkiye sahip olduğunu belirtiyor. Bu şirketler, kullanıcıların karşısına çıkan içerikleri algoritmalar aracılığıyla seçiyor ve bu süreç genellikle ticari çıkarlarla yönlendiriliyor. Ancak, bu algoritmalar, demokratik bir toplumda olması gereken şeffaflık ve tarafsızlık ilkesine aykırı şekilde tasarlanmış durumda.

Emek’in önerdiği kapsamlı strateji, sadece İsviçre hükümetinin hazırladığı ve iletişim platformları üzerine odaklanan yasayı aşan bir yaklaşımı içeriyor. Bu strateji, pazardaki egemenlik gücüne karşı düzenlemeler getirilmesini, ticari olmayan algoritma alternatiflerinin geliştirilmesini ve platformlara karşı daha sıkı toplumsal denetimlerin yapılmasını içeriyor.

Algoritmaların Gücü ve Etkileri
Emek, sosyal medya platformlarının ve diğer dijital hizmetlerin, medya organları, reklam verenler ve kullanıcılar arasındaki etkileşimi belirleyen kuralları koyduğunu belirtiyor. Bu gücün daha da arttığı bir nokta ise, bu platformların aynı zamanda yapay zeka (YZ) sistemleri sağlayan büyük şirketler olması. Bu durum, şirketlerin algoritmalara dayalı içerik seçimi yaparak, kamuoyunun nasıl şekillendiğini doğrudan etkileyebilmesine olanak tanıyor.

Bu tür platformların büyük bir pazara sahip olması, aynı zamanda onların önemli bir “fikir gücü” taşımalarına da yol açıyor. Kullanıcılar, kişiselleştirilmiş içeriklerle, haber akışlarında, önerilerde veya yapay zeka ile üretilen yanıtlarda karşılaşıyorlar. Ancak, Emek, bu içeriklerin genellikle ticari hedeflere odaklandığını ve gazetecilik ya da demokrasiye hizmet etmediğini vurguluyor.

Pazardaki Gücün Potansiyel Kötüye Kullanımı
Bu önerilerde dikkat çeken bir diğer önemli nokta ise, teknoloji devlerinin pazardaki güçlerini kötüye kullanma potansiyeli. Emek, büyük teknoloji şirketlerinin, kendi içeriklerini ve hizmetlerini önceliklendirerek, sözleşme ya da kullanım şartlarını tek taraflı olarak belirleyerek kullanıcıları ve diğer şirketleri dezavantajlı duruma sokabileceğini belirtiyor.

Emek’in önerdiği stratejiler arasında şeffaflık ilkesinin güçlendirilmesi ve platformların hesap verebilirliğinin artırılması yer alıyor. Ayrıca, platformların dijital içerikler üzerindeki etkilerinin, özellikle de demokratik süreçlere zarar verme olasılıklarının titizlikle incelenmesi gerektiği ifade ediliyor.

Haberin Devamını Oku

Gündem

AVRUPA KOMİTESİ’NE GÖRE İSVİÇRE’DE POLİS UYGULAMALARI ENDİŞE VERİCİ

yazar

Yayınlayan

on

By

Avrupa Konseyi’ne bağlı İşkencenin Önlenmesi Komitesi (CPT), geçtiğimiz Mart ayında dört Batı İsviçre kantonunda gerçekleştirdiği incelemelerin ardından, ülkedeki polis uygulamaları ve cezaevlerindeki aşırı kalabalıklaşma konularında ciddi endişelerini dile getirdi. Komite, “Freiheitsentzug” (özgürlükten yoksun bırakma) sırasında, özellikle yabancı uyruklu kişiler tarafından bildirilen aşırı şiddet ve kötü muamele iddialarını kaydetti.

Bunlar arasında polis köpeklerinin ısırması, copla vurma, kafa atma, yumruklama, tekmeleme ve yere sert şekilde düşürme gibi uygulamalar da yer alıyor. Şikayetler, özellikle Cenevre, Valais ve Vaud kantonlarında tutuklama sırasında meydana gelen olaylara dayanıyor. Komite, ayrıca Freiburg kantonunu da ziyaret etti.

Cenevre kantonunda, kasıtlı işkenceye dair artan iddiaların, polis şiddetinin süreklilik arz eden bir uygulama haline geldiğini gösterdiğini belirtti. CPT, bu tür vakaların önlenmesi için daha etkin önlemler alınması gerektiğini vurguladı.

Cezaevlerindeki aşırı kalabalıklaşma, özellikle Cenevre ve Vaud kantonlarında büyük bir sorun olarak öne çıkıyor. Ziyaret sırasında Bois-Mermet VD Cezaevi’nde doluluk oranı %166, Champ-Dollon GE Cezaevi’nde ise %132 olarak kaydedildi.

Aşırı kalabalıklaşmanın, tutuklu koşullarını ve personel çalışma şartlarını olumsuz etkilediği ifade edildi. CPT, cezaevlerinin nüfusunun azaltılması için tüm adalet sistemini kapsayan kapsamlı bir strateji uygulanması gerektiğini önerdi.

İsviçre Hükümeti Cevap Verdi

Hükümet, CPT raporuna detaylı bir yanıt vererek, kantonal yetkililerin güvenlik güçleri tarafından işkencenin kabul edilemez olduğunu ve olası suiistimallerin sistematik olarak bildirildiğini ve soruşturulduğunu belirtti. Ayrıca, cezaevlerindeki aşırı kalabalıklaşmanın azaltılması için alternatif cezalandırma yöntemlerinin daha fazla kullanılmasının planlandığı belirtildi.

Federal hükümet, tutuklamaların sadece çok kısa bir süreliğine, kimlik kontrolü amacıyla yapılan özgürlük kısıtlamaları olduğunu ve mevcut yasal çerçevenin, adli garantilerin etkin bir şekilde uygulanmasını sağlamak için yeterli olduğunu ifade etti.

Haberin Devamını Oku

Trendler