Yaşam
Kıskanç Kaynana Belirtileri: Gözden Kaçırmamanız Gereken 10 İşaret
Günümüzde evliliklerin en sık rastlanan sorunlarından biri, gelin-kaynana ilişkilerinin karmaşıklığıdır. Özellikle kaynananın gelinine karşı kıskançlık duyması, çeşitli sıkıntılara yol açabilir. İşte kıskanç bir kaynanayı ele veren belirtiler…
Evlilik, sadece iki kişi arasında değil, genellikle aileler arasında da bir uyum ve alışma süreci gerektirir. Ancak gelin ve kaynananın uyum sağlaması her zaman kolay olmayabilir. Özellikle kaynananın geliniyle ilişkisinde kıskançlık duyguları devreye girdiğinde, ortaya bazı sıkıntılar çıkabilir.
Gelin-kaynana anlaşmazlıkları, pek çok evlilikte karşılaşılan bir durumdur ve toplumda bu ilişkinin sık sık sorunlu olduğu algısı yaygındır. Kaynananın geliniyle arasında yaşanan gerginlikler genellikle kıskançlık duygularından kaynaklanır.
Bir kaynananın geliniyle ilişkisinde kıskançlık göstermesinin ardında yatan sebeplerden biri, oğlunu paylaşmak istememesi olabilir. Özellikle oğlunu tek başına büyüten annelerde bu durum daha belirgin hale gelebilir.
Kıskanç kaynananın belirtilerini anlamak için sık sık arama motorlarında “Kıskanç kaynana nasıl anlaşılır?” gibi soruların arandığını görebiliriz. İşte kıskanç bir kaynana olabileceğini gösteren belirtiler:
- Sürekli olarak sizde kusur bulması,
- Yaptıklarınızı, özellikle yemek ve temizlik gibi konularda beğenmemesi,
- Eşinizle planlarınızı bozması,
- Aile içi düzene müdahale etmek istemesi,
- Diğer gelinlerle sizi kıyaslaması,
- Oğlunun kusurlarını göz ardı edip, sizin hatalarınızı sürekli hatırlatması,
- Fikir ayrılıklarında eşinizi desteklemesi beklemesi,
- Siz yokken sizin hakkınızda şikayet etmesi,
- Kocanızın bekar hayatından bahsetmesi ve sizi onunla kıyaslaması,
- Eşinizle tartıştığınızda ortamı kışkırtması yerine sakinleştirmesi.
Kıskanç bir kaynana ile başa çıkmak zor olabilir, ancak bu belirtileri tanıyarak ve iletişim yoluyla sorunları çözmek mümkün olabilir.
İsviçre
MIGROS, BLÉVITA BIO SANDWICH SOUR CREAM & ONION ÜRÜNÜNÜ GERİ ÇAĞIRDI
Migros, BléVita Bio Sandwich Sour Cream & Onion ürününü, salmonella bakterisiyle kontaminasyon riski nedeniyle geri çağırma kararı aldığını duyurdu. Bu durumun sağlık açısından risk oluşturabileceği belirtildi ve ürünlerin satıştan derhal çekildiği ifade edildi. Migros, müşterilerini etkilenen ürünleri tüketmemeleri konusunda uyarıyor.
Geri Çağrılan Ürün Bilgileri
- Ürün Adı: BléVita Bio Sandwich Sour Cream & Onion
- Ürün Kodu: 110127500000
- Son Tüketim Tarihleri: 13 Ocak 2025 ve 16 Şubat 2025
- Satış Noktaları: İsviçre genelindeki Migros mağazaları ve Migros Online
Migros, geri çağrılan ürünlerin, tüm Migros süpermarketlerinde ve çevrimiçi mağazasında satışa sunulduğunu ve derhal satıştan kaldırıldığını bildirmiştir.
Müşteri Uyarısı
Müşterilere, etkilenen BléVita Bio Sandwich Sour Cream & Onion ürünlerini tüketmemeleri konusunda uyarıda bulunulmuştur. Ürünün tüketilmesi halinde, bazı bireylerde ateş, ishal veya karın ağrısı gibi belirtiler görülebileceği vurgulanmıştır. Belirtiler yaşanması durumunda, tüketicilerin bir sağlık kuruluşuna başvurması önerilmektedir.
Migros, süpermarketlerinden ürünü satın alan müşterilerin, ürünü geri getirerek satış fiyatını iade alabileceklerini, online alışveriş yapan müşterilerin ise doğrudan müşteri hizmetleri ile iletişime geçileceğini bildirmiştir.
Not: Diğer BléVita ürünleri geri çağırmadan etkilenmemiştir ve güvenle tüketilmeye devam edilebilir.
#Migros #BléVita #GeriÇağırma #SağlıkUyarısı #Salmonella #Ürünİadesi #GıdaGüvenliği #bern #isvicre #isviçre #suisse #svizra #svizzera #switzerland #isviçreninsesi #isviçrehaberleri #schwiiz #isviçrehaberleri #zürih #basel #luzern #Zvicër #Švajcarska #Швајцар
Gündem
İSRAİL-GAZZE SAVAŞI GENÇLERİN BAŞÖRTÜSÜ TAKMA ARZULARINI ARTIRDI
İsviçre medyası, İsrail-Gazze savaşının ülke genelindeki genç Müslümanlar arasında İslam ile daha fazla özdeşleşmeye neden olduğunu aktarıyor. Haberin devamında, bu çatışmanın gençler üzerinde derin bir etki bırakarak, bazılarını daha dindar bir yaşam tarzını benimsemeye yönlendirdiği vurgulanıyor.
Özellikle bazı muhafazakar grupların, gençleri geleneksel kılık kıyafet normlarına uymaya zorlayarak başörtüsü takmaya teşvik ettiği ifade ediliyor. Bu durum, genç Müslümanların kimliklerini ve inançlarını daha belirgin bir şekilde ifade etme arayışının bir yansıması olarak değerlendiriliyor.
Savaşın yarattığı sosyal ve psikolojik baskılar, gençlerin dini kimliklerini benimseme isteğini artırırken, başörtüsü gibi semboller aracılığıyla toplumsal dayanışma ve aidiyet hislerini pekiştiriyor. Böylece, gençler için başörtüsü sadece bir giyim tercihi olmaktan çıkarak, aynı zamanda inançlarını ifade etme ve toplum içindeki yerlerini belirleme biçimi haline geliyor.
Habere göre bazı önemli noktalar:
- Duygusal Etki: Savaşın getirdiği gerilim, genç Müslümanların ruhsal durumunu etkileyerek, dini inançlarını güçlendirmelerine neden oluyor.
- Dışarıdan Gelen Baskı: Filistin yanlı grup hareketinde, bazı muhafazakar bireylerin, gençleri geleneksel İslam uygulamalarını benimsemeye zorladığı gözlemleniyor. Bu baskı, gençlerin kendilerini daha fazla Müslüman olarak tanımlamalarına yol açıyor.
- Kendi Tercihleri: Bunun yanı sıra, bazı gençlerin bu değişiklikleri tamamen kendi iç motivasyonlarıyla gerçekleştirdikleri de dikkat çekiyor.
- Toplumsal Dışlama: Savaşın etkileri, genç Müslümanların toplumdan daha fazla dışlanmasına sebep oluyor. Bu durum, radikalleşme riskini artıran bir etken olarak öne çıkıyor.
- Radikalleşme Riski: Gençler, sosyal medya ve oyun forumları gibi ortamlarda giderek artan bir radikalleşme potansiyeliyle karşı karşıya. Radikal gruplar, toplumsal dışlamayı fırsat olarak kullanarak, gençleri kendi yanlarına çekmeye çalışıyor.
Uzman Görüşleri:
- Daniel Gemperli (FİDS): Müslümanlara karşı artan düşmanlık ve dışlanmanın, gençlerin radikalleşmesine zemin hazırladığına dikkat çekiyor.
- Amir Dziri (İslam Bilimci): Savaşın etkisiyle gençlerin kimliklerini yeniden tanımlama çabasında olduklarını vurguluyor.
Bu gelişmeler, gençlerin sosyal ve dini kimliklerinin, savaş ve dışlanma gibi olaylardan nasıl etkilendiğini ortaya koyuyor.
#İsrailGazaSavaşı #MüslümanGençler #ToplumsalDışlama #Radikalleşme #isvicre #isviçre #suisse #svizra #svizzera #switzerland #isviçreninsesi #isviçrehaberleri #schwiiz #isviçrehaberleri #zürih #basel #luzern #Zvicër #Švajcarska #Швајцарска #Szwajcaria #Швейцария #瑞士 #スイス
Türkiye
BAKANLIK’TAN YENİ LİSTE: SALÇADA BOYA, ZEYTİNYAĞINDA TOHUM YAĞI TESPİT EDİLDİ
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın gıda denetimlerinde ortaya çıkan yeni sonuçlar, Türkiye’deki gıda sahtekârlığının boyutunu bir kez daha gözler önüne serdi. Son yayımlanan “taklit ve tağşiş ürünler” listesine göre, birçok ürün sağlığa zararlı maddeler içerirken, bazı ürünlerde ise tüketiciyi yanıltan malzemelerin kullanıldığı tespit edildi. Sahtecilik sadece et ürünlerinde değil, zeytinyağı, salça ve baharat gibi günlük tüketim maddelerinde de yaygın hale geldi.
KÖFTEDE DOMUZ ETİ, SALÇADA BOYA, ZEYTİNYAĞINDA TOHUM YAĞI
Bakanlığın yapmış olduğu denetimlerde dikkat çeken en büyük skandal, Köfteci Yusuf gibi ünlü restoran zincirlerinde satılan köfte ve dönerde domuz eti bulunması oldu. Bu durum, kamuoyunda büyük tepki yarattı. Bir kesim olaya komplo derken diğer kesim bunun sahtekarlık olduğunu savundu. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yapılan testlerde, bu ürünlerin insan sağlığı açısından risk taşıdığı açıklandı. Gıda sektöründe sahtekârlıkta sınır tanımayan bazı işletmelerin, tüketicilere domuz eti satması ise durumu daha da vahim hale getirdi.
Sadece et ürünlerinde değil, birçok farklı gıda ürününde de sahtecilik tespit edildi. Bakanlığın analiz sonuçlarına göre, salça olarak satılan bazı ürünlerde boya kullanıldığı belirlendi. Bu, özellikle doğal ürün tercih eden tüketiciler için büyük bir hayal kırıklığı yaratırken, halk sağlığını da ciddi şekilde tehlikeye atan bir durum olarak öne çıktı.
Zeytinyağı ürünlerinde de sahtecilik zirveye ulaşmış durumda. Yapılan testlerde, bazı firmaların zeytinyağı diye tohum yağı sattığı ortaya çıktı. Zeytinyağının doğal ve sağlıklı bir yağ olarak tercih edilmesi, tüketici nezdinde bu ürünlerin güvenirliğini daha da önemli hale getiriyor. Ancak, Bakanlığın yaptığı testlerde ortaya çıkan bu sonuçlar, tüketicilere “hangi ürüne güvenebiliriz” sorusunu sorduruyor.
KEKİKTE YABANCI MADDE: DOĞAL GIDA ALGISI TEHLİKEDE
Salça ve zeytinyağındaki skandalların yanı sıra, son analizlerde kekik gibi baharatlarda da yabancı maddeler tespit edildi. Kekik gibi doğal ve şifalı olduğu düşünülen bir ürünün dahi sahtecilikten nasibini alması, gıda sektöründeki denetimlerin ne kadar gerekli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Yabancı maddelerle karıştırılmış baharatlar, tüketicilerin doğal gıda algısını ciddi şekilde zedelemiş durumda.
Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yayımlanan “sahtecilik” listesinde yer alan diğer ürünler de benzer tehlikeler içeriyor. Bakanlık, düzenli olarak yaptığı denetimlerle bu tür hileli gıdaları piyasadan çekmeye çalışsa da, işletmelerin bu sahtekârlık yarışına devam etmesi endişe yaratıyor.
BAKANLIĞIN DENETİMLERİ VE HALK SAĞLIĞI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Tarım ve Orman Bakanlığı, sahtecilikle mücadele kapsamında uzun süredir gıda denetimlerine hız vermiş durumda. Bakanlık, farklı bölgelerde gerçekleştirdiği ani baskınlar ve ürün analizleriyle bu tür sahtekârlıkları ortaya çıkarmayı sürdürüyor. Ancak, bu denetimlerin yeterli olup olmadığı ve halk sağlığı üzerindeki etkisi hala tartışma konusu.
Bakanlık, her gün yenilenen liste ile tüketicilere sahte ürünler hakkında bilgi verirken, sağlığa zararlı ürünlerin piyasadan çekilmesi için sıkı denetimler gerçekleştirdiğini belirtiyor. Ancak, bu ürünlerin çoğunun hala market raflarında ve restoranlarda satılıyor olması, denetimlerin caydırıcı olmadığını gösteriyor.
Bu noktada, tüketicilere de önemli görevler düşüyor. Bakanlık, vatandaşların özellikle fiyatı anormal derecede düşük olan, tadında veya kokusunda şüpheli durumlar fark ettikleri gıdaları tüketmemeleri konusunda uyarıyor. Halkın bilinçlenmesi ve şüpheli gördükleri ürünleri Bakanlık’a bildirmesi, sahtecilik yapan işletmelerin faaliyetlerinin durdurulması açısından kritik önem taşıyor.
SAHTECİLİKTE SINIR TANINMIYOR
Türkiye’de gıda sahtekârlığı son yıllarda ciddi boyutlara ulaşmış durumda. Et, bal, zeytinyağı, baharat gibi temel gıda ürünlerinde sık sık sahtecilik vakaları tespit ediliyor. Bakanlık her ne kadar denetimlerini sıklaştırsa da, işletmelerin birçoğu bu denetimlere rağmen yasadışı yöntemlerle kazanç sağlamaya devam ediyor.
Özellikle et ürünlerinde görülen taklit ve tağşişler, hem dinî hem de sağlık açısından büyük tartışmalara yol açıyor. Tüketicilerin inançlarına göre alışveriş yaptıkları ve tükettikleri gıdalarda bu tür sahtekârlıkların ortaya çıkması, toplumda güvensizlik yaratıyor.
TÜKETİCİLERE UYARI: FİYAT VE TAT KONUSUNDA DİKKATLİ OLUN
Uzmanlar, tüketicilerin özellikle gıdaların fiyatları konusunda dikkatli olmaları gerektiğini belirtiyor. Anormal derecede ucuz olan ürünlerin, içerik olarak sahte veya düşük kaliteli olma ihtimalinin yüksek olduğu vurgulanıyor. Ayrıca, tadı, kokusu veya görünümü normalden farklı olan ürünlerin tüketilmemesi konusunda da uyarılar yapılıyor.
Sonuç olarak, Türkiye’de gıda sahtekârlığı ciddi bir halk sağlığı sorununa dönüşmüş durumda. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın denetimlerinin artarak devam etmesi ve tüketicilerin daha bilinçli hareket etmesi, bu sorunun çözülmesinde önemli rol oynayacak.
#GıdaSahtekarlığı
-
E-Dergi8 ay önce
İsviçre’nin Sesi Şubat 2024
-
Ekonomi7 ay önce
İsviçre’de Maaş Dengesi: Ortalama bir Kişinin Maaşı 6788 CHF
-
İsviçre8 ay önce
Dünyanın En İyi Sağlık Kurumları: İlk 250 Hastane Sıralamasında İsviçre’den 10 Hastane
-
Gündem8 ay önce
İsviçre’nin Sesi Yankılanıyor…
-
Gündem9 ay önce
Biel’de Skandal: Cinsel İlişki Karşılığında Yabancılara Oturma İzni Belgesi!
-
Gündem9 ay önce
İsviçre’de Emeklilik Oylaması: Kritik Karar!
-
İsviçre8 ay önce
Fibula Travel’ın Başarısına Bir Bakış: Zürih Oerlikon Ofisi’nde Yapılan Ziyaret
-
İsviçre7 ay önce
İsviçre’de En Çok Aranan Otomobil Markaları