Sosyal Medya

Gündem

İSVİÇRE’DE KEDİLERİN TRAJEDİSİ: KEDİLERİN ÖLÜMÜ VE KASTIRMA SORUNU

yazar

Yayınlayan

on

Okuma Süresi: Yaklaşık 3 dakika

İsviçre’de son günlerde yaşanan kedi trajedisi, hem yerli halkın hem de turistlerin dikkatini çekmiş durumda. Network for Animal Protection (Netap) adlı hayvan hakları kuruluşu, İsviçre’deki kedi krizine dikkat çekmek ve çözüm aramak amacıyla kapsamlı bir rapor yayımladı. Raporda, kedi ölümlerinin ve kısırlaştırma eksikliğinin boyutları detaylı bir şekilde ele alınıyor.

TURİSTLERİN KARŞILAŞTIĞI KEDİ DRAMASI

Son dönemde İtalya’dan gelen turistler, İsviçre’nin Entlebuch bölgesinde buldukları üç yarı ölü yavru kedi ile ilgili Netap’a başvurdu. Kediler sadece bir hafta yaşındaydı ve aşırı şekilde zayıflamıştı. Turistler, kedilere geçici olarak inek sütü vermek zorunda kaldı, ancak bu durum kedilerin sağlık durumunu daha da kötüleştirdi. Netap, kedileri aldı ancak iki kedi hayatını kaybetti. Hayatta kalan yavru kedi tedavi altına alındı. 🐾💔

KEDİ ÖLÜMLERİ VE KISIRLAŞTIRMA SORUNU

Netap, Temmuz 2024 itibarıyla dünya genelinde 250.000 kısırlaştırma operasyonu gerçekleştirdi. Ancak İsviçre’de kedi trajedisi devam ediyor. Her yıl İsviçre’de yaklaşık 200.000 kedi yavrusunun çeşitli yöntemlerle öldürüldüğü tahmin ediliyor. Bu yöntemler arasında dövme, boğma, zehirleme, kurutma veya aç bırakma gibi korkunç uygulamalar bulunuyor. Hayvan sahiplerinin, hayvanlarına gerekli bakım ve masrafları karşılamadıkları, bu yüzden kedilerin hayatta kalma mücadelesi verdiği bildiriliyor. 🩺🚨

Netap Başkanı Esther Geisser, kedi sahiplerinin sık sık veteriner masraflarını karşılamadıklarını ve bu nedenle yardım talep ettiklerini belirtiyor. Ancak Netap, bu tür bireysel yardımlarla ilgilenmek yerine, sahipsiz ve vahşi kedilerle ilgili çalışmalara odaklanmak zorunda.

SİYASİ TEPKİLER VE GELECEK PERSPEKTİFİ

Politikacılardan gelen tepkiler karışık. Sol görüşlü bazı ulusal danışmanlar, kısırlaştırma zorunluluğu hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıklarını belirtiyor ve öncelikli olarak kedi bakımında kamuoyunu bilinçlendirme gerekliliğine dikkat çekiyor. Luzern SP ulusal danışmanı Hasan Candan, “Korona sonrası birçok insan evcil hayvan edindi ve bu konuda bilgi sahibi olmadılar. Ulusal önlemler alınmadan önce kedi bakımında farkındalık yaratmak önemlidir” diyor. 🏛️💬

Sağ görüşlü politikacılar ise devlet müdahalesine karşı çıkıyor. Luzern FDP ulusal danışmanı Peter Schilliger, kısırlaştırma zorunluluğunu eleştiriyor ve bunun hayvan sahiplerini genel bir şüphe altında bırakacağını savunuyor. Şilliger, “Bu zorunluluk, sahiplerinin kedilerini kısırlaştırmamalarına neden olabilecek bir risk oluşturur. Ayrıca, İsviçre’deki kedi sorunu, diğer ülkelerle kıyaslandığında daha küçük bir sorun” diye belirtiyor.

KEDİLERİN HİKAYESİ VE KISIRLAŞTIRMA PROGRAMLARI

Netap, 2023 yılında 7.600 kediye ev sahipliği yapıldığını bildiriyor; bu sayı 2022 yılında yaklaşık 7.100’dü. Hayvan barınakları, artan kedi sayısıyla başa çıkmakta zorlanıyor. Kısırlaştırma, bu sorunun çözümünde kritik bir rol oynuyor. Netap, tüm kedi sahiplerinin kısırlaştırma yapması gerektiğini ve devletin bu konuda daha aktif rol alması gerektiğini vurguluyor.

İsviçre’de hayvan hakları açısından alarm zilleri çalıyor. Network for Animal Protection (NetAP) adlı hayvan koruma kuruluşu, Temmuz 2024 itibarıyla dünya genelinde gerçekleştirdiği 250.000. kısırlaştırma operasyonunu kutlasa da, ülke genelindeki kedi trajedisi devam ediyor. NetAP’ın verilerine göre, İsviçre’de her yıl 100.000’den fazla yavru kedi acımasızca öldürülüyor.

KEDİ YAVRULARININ KORKUNÇ SONU

NetAP, İsviçre’de kedi yavrularının genellikle şiddet içeren yöntemlerle öldürüldüğünü bildiriyor. Bu yöntemler arasında, yavru kedilerin dövülmesi, boğulması, vurulması, zehirlenmesi, havasız bırakılması veya aç bırakılması gibi uygulamalar yer alıyor. Kedilerin bu şekilde ölümlerine sebep olan nedenler arasında, sahiplerinin yaşam planlarında değişiklikler, kedilerin fazla kirlilik yaratması veya ani ve beklenmedik mali yükler gibi gerekçeler öne çıkıyor.

NetAP Başkanı Esther Geisser, kedilere yönelik şiddetin yaygın olduğunu belirtiyor ve bu durumun çoğunlukla kedi sahiplerinin hayvanlarına olan sorumluluklarını yeterince ciddiye almamasından kaynaklandığını ifade ediyor. Veterinerler ve acil klinikler, hayvan sahiplerinin tedavi masraflarını karşılamakta zorlandığını ve bu nedenle birçok kedi yavrusunun kötü koşullarda hayatını kaybettiğini bildiriyor. Geisser, “Her hafta özel hayvan sahiplerinden veteriner masraflarını karşılamamız için talepler alıyoruz. Ancak, biz bu taleplerle ilgilenemiyoruz; odak noktamız, sahipsiz ve vahşi kedilere yönelik kısırlaştırma ve bakım çalışmalarımızda kalmak zorunda” diyor. 🩺💔

KISIRLAŞTIRMA YETERSİZLİĞİ VE SORUNLAR

İsviçre’de şu anda yaklaşık 1.9 milyon evcil kedi bulunuyor ve bu sayı giderek artıyor. Kediler son derece verimli ve hızlı bir şekilde üreyebiliyor. Tek bir kedi çiftinden, teorik olarak on yıl içinde 80 milyon kedi türeyebilir. Ancak devletin zorunlu kısırlaştırma uygulamaları olmadan bu popülasyon kontrolsüz bir şekilde büyümekte. NetAP, kısırlaştırmanın bu sorunun çözümünde tek etkili yöntem olduğunu vurguluyor.

Geisser, İsviçre hükümetinin kedi sorununun farkında olduğunu ancak bu konuda yeterli iradeyi göstermediğini belirtiyor. NetAP, devletin bu sorunu çözmede yetersiz kaldığını ve bu yüzden tüm sorumluluğun kendilerine yüklendiğini ifade ediyor. NetAP, hayvan hakları açısından kritik önemde olan kısırlaştırma çalışmalarının daha geniş bir devlet desteğiyle desteklenmesi gerektiğini belirtiyor.

SONUÇ

İsviçre’deki kedi trajedisi, hem yerel halkın hem de turistlerin dikkatini çekmiş durumda. Netap ve diğer hayvan hakları kuruluşları, sorunun çözülmesi için acil bir eylem planı ve devlet desteği çağrısında bulunuyor.

#KediFelaketi #İsviçre #Netap #HayvanKoruma #Kısırlaştırma #Tatil #Kedi #HayvanHakları #Luzern #Entlebuch #Gözlemler #PolitikTepkiler

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

SCHENGEN KRİZİ: ALMANYA’DAN AB ÜLKELERİNİ KIZDIRAN KARAR! DENETİMLER BUGÜN BAŞLADI…

yazar

Yayınlayan

on

By

Okuma süresi: 3 dakika

Almanya, Avrupa Birliği ile ilişkilerinde yeni bir kriz yaratan Schengen bölgesi sınır kontrollerine başladı. Bu karar, özellikle düzensiz göçle mücadele ve sınır ötesi suçlarla başa çıkma gerekçesiyle alındı. Ancak, Almanya’nın 9 komşu ülkesi bu kararı sert bir dille eleştiriyor.

KONTROLLERİN KAPSAMI VE ETKİSİ

Bugünden itibaren, Almanya’nın Avusturya, Polonya, Çek Cumhuriyeti, İsviçre, Fransa, Lüksemburg, Belçika, Hollanda ve Danimarka ile olan kara sınırlarında pasaport ve kimlik kontrolleri sıkılaştırıldı. Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, bu kontrollerin ülkeyi düzensiz göç ve sınır ötesi suç şebekelerine karşı koruma sağlayacağını ifade etti. Faeser, aynı zamanda bu denetimlerin “ülkenin güvenliğini korumak için gerekli bir adım” olduğunu vurguladı.

Almanya, bu kontroller kapsamında şimdiye kadar 30 bin kişinin ülkeye girişini engellediğini ve 1300’den fazla insan kaçakçısını yakaladığını duyurdu. Ancak, bu adım Avrupa’da özellikle Schengen bölgesinin temel ilkesi olan serbest dolaşıma zarar verdiği gerekçesiyle büyük tepki topluyor.

AB ÜLKELERİNDEN TEPKİLER: ‘KABUL EDİLEMEZ’

Polonya, Almanya’nın aldığı kararı sert bir şekilde eleştirerek, bu hamleyi “kabul edilemez” olarak nitelendirdi. Polonya Başbakanı Donald Tusk, Almanya’nın bu adımının Schengen anlaşmasının fiilen askıya alınması anlamına geleceğini ve bunun Avrupa içindeki serbest dolaşımı baltaladığını söyledi.

Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis ise sınır kontrolleriyle Schengen anlaşmasından geçici muafiyetlere gitmenin “yanlış bir strateji” olduğunu belirtti. Avusturya hükümeti de Almanya’nın daha fazla insanı geri çevirmesi durumunda bu kişileri kabul etmeyeceklerini açıkladı.

AŞIRI SAĞCI LİDERLERİN DESTEK MESAJLARI

Almanya’nın bu kararı, Avrupa’daki aşırı sağcı liderler tarafından ise memnuniyetle karşılandı. Hollanda Özgürlük Partisi’nden (PVV) Geert Wilders, Almanya’nın kararını “harika bir fikir” olarak nitelendirdi. Macaristan Başbakanı Viktor Orbán da sosyal medya üzerinden “Kulübe hoş geldiniz” diyerek destek verdi. Fransa’dan Marine Le Pen ise Fransa’nın ne zaman benzer bir adım atacağını sorguladı.

AB KOMİSYONU’NDAN AÇIKLAMA

AB Komisyonu, Almanya’nın sınır kontrolleri kararını istisnai bir durum olarak değerlendirdiklerini ve bu kontrollerin Schengen anlaşmasına zarar vermemesi gerektiğini belirtti. Komisyon Sözcüsü Anitta Hipper, Alman hükümeti ile bu konuda temas halinde olduklarını ve Berlin’in bu kararı neden aldığını analiz ettiklerini açıkladı.

SCHENGEN BÖLGESİNİN GELECEĞİ TEHLİKEDE Mİ?

Schengen bölgesi, üye ülkelere sınır kontrolleri olmaksızın serbest dolaşım imkânı sağlıyor ve bu, Avrupa ekonomisinin kritik bir unsuru olarak kabul ediliyor. Ancak Almanya’nın aldığı bu karar, Schengen bölgesinin geleceği konusunda ciddi endişelere yol açmış durumda. Uzmanlar, bu tür sınır kontrollerinin yaygınlaşmasının, Avrupa’daki serbest dolaşımı ve ekonomik ilişkileri olumsuz etkileyeceğini düşünüyor.

Almanya, bu kararı 15 Mart 2025’e kadar sürdüreceğini AB’ye bildirdi. Ancak, Polonya gibi ülkeler bu durumun devam etmesinin Avrupa’daki iç pazarın ve serbest dolaşımın büyük zarar göreceği konusunda uyarıda bulunuyor.

AŞIRI SAĞIN YÜKSELİŞİ VE GÖÇ KRİZİ

Almanya, Avrupa’da en fazla mülteci ve sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke konumunda. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin raporuna göre, Almanya’da yaklaşık 3 milyon mülteci ve sığınmacı yaşıyor. Göç krizi, Avrupa’daki aşırı sağcı partilerin yükselmesine zemin hazırlarken, Almanya’nın bu yeni sınır kontrolleri uygulaması aşırı sağcı kesimler tarafından destek buluyor.

#Almanya #Schengen #AB #SınırDenetimi #Göç #Polonya #Fransa #Hollanda #Macaristan #Avrupa #deutschland #polen #ungarn #Frankreich #schweiz #isviçre

Haberin Devamını Oku

Gündem

İSVİÇRELİ MİLLETVEKİLİ NİK GUGGER AZERBAYCAN’DA KARA LİSTEYE ALINDI

yazar

Yayınlayan

on

By

Okuma süresi: 4 dakika

İsviçre Ulusal Meclisi üyesi Nik Gugger, Azerbaycan tarafından kara listeye alındı. Şubat ayında Azerbaycan’a seçim gözlemcisi olarak gitmek isteyen Gugger, Bakü Havalimanı’ndan geri çevrildi. Şimdi ise Azerbaycan yetkilileri, Gugger’in resmi olarak “istenmeyen kişi” ilan edildiğini doğruladı.

Bu kara listeye alınmanın nedeni, Gugger’in Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde Azerbaycan aleyhine alınan bir karara destek vermesi olarak açıklanıyor. Kararla birlikte, Azerbaycan’ın konseydeki temsilcilerinin bir yıl süreyle meclis çalışmalarından men edilmesi onaylanmıştı. Toplamda 76 parlamenter daha aynı listeye eklenerek Azerbaycan’a girişleri yasaklandı.

KARA LİSTEYE ALINMANIN SEBEBİ NEDİR?

Nik Gugger, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) adına Azerbaycan’daki seçimleri gözlemlemek için bu ülkeye gitmek istemişti. Ancak Bakü Havalimanı’nda kendisine ülkeye girişin yasak olduğu bildirilmiş ve geri dönmek zorunda kalmıştı. Olayın arkasında yatan neden ise, Avrupa Konseyi’nin Azerbaycan’a yönelik aldığı bir yaptırım kararıydı. Konsey, Azerbaycan’daki seçim süreçlerini ve insan hakları ihlallerini eleştirerek Azerbaycan’ı bir yıl süreyle meclisten men etti. Bu kararı destekleyen milletvekilleri arasında yer alan Gugger, Azerbaycan hükümeti tarafından kara listeye alındı.

DİPLOMATİK GERİLİMİN ARKA PLANI

Azerbaycan ve Avrupa Konseyi arasındaki gerilim, özellikle seçim süreçleri ve Dağlık Karabağ gibi kritik konularda derinleşmişti. Avrupa Konseyi, Azerbaycan’ın insan hakları ve demokrasiye aykırı adımlar attığını savunarak temsilcilerini meclis çalışmalarından men etmişti. Nik Gugger, bu kararı desteklemiş ve Azerbaycan’ın demokrasi ilkelerine uymadığını ifade etmişti. Bunun üzerine, Azerbaycan 76 Avrupa Konseyi milletvekilini kara listeye aldı.

Gugger ise bu kararı kabul edilemez bulduğunu belirterek, “Azerbaycan’ın beni kara listeye alması, insan haklarına ve diplomatik haklarıma aykırıdır. Bu yasak derhal kaldırılmalıdır,” açıklamasında bulundu. Ayrıca, İsviçre Dışişleri Bakanı Ignazio Cassis de bu diplomatik krize müdahil olarak Azerbaycan hükümetine giriş yasağının kaldırılması çağrısında bulundu.

AZERBAYCAN’IN TUTUMU

Azerbaycan hükümeti, aldığı bu kararın tamamen yasal ve egemenlik haklarına dayandığını belirtiyor. Bern’deki Azerbaycan Büyükelçiliği, yaptığı açıklamada, “Bu adım, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin yasalarına uygun olarak alınmıştır ve devletimizin egemenlik hakları çerçevesindedir,” ifadelerini kullandı. Azerbaycan, dış müdahalelere karşı çıkarken, Batı ülkeleri tarafından yapılan eleştirileri reddediyor.

NİK GUGGER’İN TEPKİSİ VE ÇAĞRISI

Nik Gugger, Avrupa Konseyi ve İsviçre hükümetine çağrıda bulunarak Azerbaycan’ın kara liste uygulamasına karşı sert bir tavır alınması gerektiğini savundu. “Bu giriş yasağı, Avrupa değerlerine ve demokrasiye aykırıdır. Azerbaycan, Avrupa Konseyi üyesi olarak demokrasiye ve insan haklarına bağlı kalmak zorundadır,” dedi. Gugger, ayrıca bu yasağın insan hakları ihlali olduğunu ve diplomatik yollarla bu sorunun çözülmesi gerektiğini belirtti.

#NikGugger #Azerbaycan #KaraListe #DiplomatikKriz #İsviçre #AvrupaKonseyi #schweiz #suisse #svizzera #haber #haberler

Haberin Devamını Oku

Gündem

TÜBINGEN ÜNİVERSİTESİ YÖNTEMİ, KLİMA GAZINDAN VE YEŞİL ENERJİDEN PROTEİN VE VİTAMİN ÜRETİYOR

yazar

Yayınlayan

on

By

Tübingen Üniversitesi’nde yapılan çalışmalar, karbon dioksit (CO2) kullanarak protein ve vitamin üretmeyi mümkün kılıyor. Bu yenilikçi yöntem, dünya genelinde beslenme sorunlarını çözmek ve insan sağlığını iyileştirmek için büyük bir potansiyele sahip. Dönüşüm süreci, yenilenebilir enerji kaynakları ile destekleniyor.

Biyoreaktörlerle Yeni Bir Çağ

“Dünya nüfusu 10 milyara yaklaşırken, iklim değişikliği ve sınırlı tarım arazileri nedeniyle yeterli gıda üretmek her geçen gün zorlaşıyor. Biyoreaktörlerde protein üretimi, tarımı çok daha verimli hale getirebilir,” diyor proje lideri Largus Angenent. Mevcut tarım sistemlerinde hayvan yemleri için kullanılan bitkilerin yerine, biyoreaktörlerle doğrudan protein üretimi yapılması öneriliyor.

Bu iki aşamalı fermantasyon sürecinde, Thermoanaerobacter kivui bakterisi hidrojen ve CO2’yi asetik aside dönüştürerek işlem başlıyor. Sonrasında ise fırın mayası olarak bilinen Saccharomyces cerevisiae, bu asetik asit ve oksijenle beslenerek protein ve B9 vitamini üretiyor.

Et ve Balıktan Üstün Protein

Elde edilen protein miktarı, klasik kaynaklar olan et, balık ve mercimekten daha yüksek. Ayrıca, yeşil enerjiyle elektroliz yoluyla elde edilen hidrojen ve oksijenle vitamin üretimi de aynı düzeyde sağlanıyor. Projenin sürdürülebilir ve genetik mühendislikten uzak bir yöntem olması, özellikle vejetaryen ve vegan tüketiciler için cazip olabilir.

Araştırmacı Angenent, “Bu süreçte üretilen ürünlerin pürin içermemesi sayesinde, gut gibi hastalıklara yol açan et, sucuk, balık ve deniz ürünlerinin aksine daha sağlıklı bir alternatif sunuyoruz” diye ekliyor.

#CO2denProtein #YeşilEnerji #SürdürülebilirGıda #Biyoreaktör #TübingenÜniversitesi #SağlıklıBeslenme #VeganProtein #YenilenebilirEnerji #ÇevreDostu #et #suniet

Haberin Devamını Oku
Reklam

Trendler