Sosyal Medya

Gündem

İsviçre’de Emeklilik Oylaması: Kritik Karar!

yazar

Yayınlayan

on

İsviçre’nin Sesi, 3 Mart’taki kritik halk oylamasında yapılacak oylama öncesi emeklilik konusunu mercek altına alıyor. Bu oylama, günümüzü ve geleceği etkileyecek; iki karşıt görüşlü önemli halk inisiyatifi ile dikkat çekiyor.

Haber Cemil Baysal. –

Sendikaların desteklediği bir inisiyatif, emeklilere AHV-Emeklilik Sandığı aracılığıyla ek 13. aylık maaş sağlamayı amaçlıyor. Bireyler için maksimum yıllık emekli maaşını 31,850 İsviçre Frangı’na, çiftler için ise 47,775 İsviçre Frangı’na kadar artırarak, ek gelire ihtiyaç duyan emeklilere destek sağlamayı hedefliyor.

Diğer taraftan, sistemde düzenleme yapmayı amaçlayan bir inisiyatif, emeklilik yaşını aşamalı olarak artırarak ve yaşam beklentisiyle orantılı bir şekilde devam ettirerek sistemi sürdürülebilir hale getirmeye çalışıyor.

Her iki inisiyatif de emeklilik sistemi üzerinde önemli etkiler doğurabilir. 3 Mart’taki oylama, İsviçre’nin emeklilik geleceğini belirleme noktasında kritik bir adım olacak.

1. 13. AHV-Rente İnisiyatifi Ne İstiyor?

AHV alıcılarına bir ekstra aylık emekli maaşı verilmesini hedefleyen bu inisiyatif, her yıl 13. bir emekli maaşının eklenmesini öngörüyor. Bu, bireyler için yılda 2450 İsviçre Frangı artışla maksimum yıllık emekli maaşını 31.850 İsviçre Frangı’na, çiftler için ise 3675 İsviçre Frangı artışla 47.775 İsviçre Frangı’na çıkaracaktır. İnisiyatif, 13. maaş nedeniyle ek yardımların kesilmemesini öngörüyor. Yani, ek gelirden ihtiyaç sahibi emekli bireyler de faydalanabilecek.

2. 13. AHV-Rente Ne Kadar Maliyetli?

Rente’nin ilk kez 2026’da ödenmesi planlanıyor. O zamana kadar yıllık AHV harcamaları yaklaşık 53 milyar İsviçre Frangı olacak ve ekstra harcamalar 2031’e kadar yılda 5 milyar İsviçre Frangı’ya kadar çıkacaktır.

3. 13. Rente Nasıl Finanse Edilecek?

İnisiyatif metninde finansman konusunda bilgi bulunmamaktadır. Sendikalar, federal hükümetin finansal perspektiflerine göre AHV’nin varlığının 2030’a kadar yaklaşık 68 milyar İsviçre Frangı’na çıkacağını ancak bu durumun 13. AHV-Rente olmadan mümkün olduğunu belirtiyor. İnisiyatifin uygulanmasıyla AHV sermayesi 2030’a kadar 49 milyar İsviçre Frangı’na düşecektir. AHV’nin varlığının yıllık emekli maaşlarını bir yıl boyunca karşılaması gereken yasal düzenlemeler belirgin bir şekilde karşılanmamış olacaktır. 2030’da yalnızca yıllık harcamaların %75’i karşılanabilecektir.

Sendikalar – Gewerkschaften, 13. AHV-Rente’nin uzun vadeli finansmanını sağlamak için ücret katkılarının artırılmasını destekliyor, ancak ne kadar artırılacağını belirtmiyor. 5 milyar İsviçre Frangı ek maliyeti karşılamak için, işçi ve işverenler arasında eşit olarak bölünecek şekilde %0,8’lik bir artış gerekir. 5000 İsviçre Frangı aylık maaş durumunda, işçiler için bu ek bir maaş kesintisi anlamına gelirken, işverenler de aynı miktarı ödemek zorunda kalacaktır. AHV harcamalarının %20,2’sini vergi gelirleri ile finanse eden federal hükümetin de AHV için daha fazla kaynak sağlaması gerekecektir. Bu nedenle, Maliye Bakanı Karin Keller-Sutter, vergi artışına karşı uyarıda bulunuyor.

4. İnisiyatörler Neden Daha Yüksek AHV Emekli Maaşları Talep Ediyor?

İnisiyatörler, emeklilerin son yıllarda enflasyon, artan kira ve sağlık sigortası primleri nedeniyle bir aylık gelir kaybına uğradığını iddia ediyor. Bu satın alma gücü kaybının, AHV aracılığıyla telafi edilmesi gerektiğini savunuyorlar, çünkü ikinci sütun emekli maaşları sürekli olarak azalmaktadır. Özellikle kadınlar için 13. AHV-Rente’nin önemli olduğunu söylüyorlar, çünkü kadınların emekli geliri genellikle erkeklerinkinden daha düşüktür. Bugünkü emekli kadınların birçoğu ikinci sütuna sahip değildir veya mesleki emeklilikten sadece düşük bir emekli maaşı alır. Befürwortulara göre, ek emekli maaşı taşınabilir, çünkü bürgerlichen ve ekonomi çevrelerinin AHV finanslarıyla ilgili dehşet senaryoları şimdiye kadar gerçekleşmemiştir.

5. 13. AHV-Rente Karşıtları Ne Diyor?

Sağ Konservatif partiler ve ekonomi çevreleri, AHV’nin iflasının kaçınılmaz olduğu konusunda uyarıyor. Bu durumun 2030’dan itibaren ortaya çıkacağını söylüyorlar. AHV genişlemesinin finansmanı için, karşıtlara göre, Katma Değer Vergisi veya ücret kesintilerinin önemli ölçüde artırılması gerekiyor ve bu da özellikle orta sınıfı sert bir şekilde etkiliyor. İnisiyatifin satın alma gücünü zayıflattığını iddia ediyorlar. Genç nesillerin başlıca yükü taşıması gerekeceğini söylüyorlar. Ayrıca, zenginlerin de ihtiyaçları olmadığı halde 13. Rente’yi alacaklarına dikkat çekiyorlar.

6. 13. Rente, AHV Finansmanı İçin Ne Anlama Geliyor?

AHV-Rente olsun ya da olmasın, 2030’dan itibaren ek gelirler veya tasarruf tedbirleri gerekecektir. Mevcut düzenleme (emeklilik yaşı 65) ile 2031’den itibaren Sosyal Sigorta’nın harcamaları gelirlerini aşacaktır. Bu durum, Umlageergebnis’in negatif olması anlamına gelir. 13. AHV-Rente ile bu durum 2026’da gerçekleşecektir; ancak kısa vadeli olarak, sermaye gelirleri hala pozitif bir sonuç için sağlayabilir. 2026’da 13. Rente ile AHV varlığı, bir yıllık harcamayı ancak zorlukla karşılayabilirken, sonraki yıllarda varlık sürekli olarak azalacaktır.

7. 13. AHV-Rente’ye Evet Ne Anlama Geliyor, Bir Sonraki Reform İçin?

2026’da Federal Konsey, 2030’dan sonraki finansmanı güvence altına alan bir sonraki AHV reformunu sunmak zorunda kalacak. Sendika inisiyatifi kabul edildikten sonra, bu reform, ek finansman ihtiyacını dikkate almalıdır. Reform, dul aylığına ilişkin olarak birkaç yüz milyonluk tasarrufu sağlayabilir: Federal Konsey, gelecekte sadece çocuklara bakmak zorunda olan dul ailelere yalnızca bir emekli maaşı ödemeyi planlıyor – böylece kadınlar ve erkekler için gelecekte aynı kural geçerli olacak. Bu reformun parlamento ve olası bir halk oylamasında çoğunluğu alıp alamayacağı ise belirsizdir. Her durumda, AHV’nin 2030’dan itibaren ek gelirlere ihtiyacı olacak. Ayrıca, Emekli Maaşı İnisiyatifi üzerine yapılan oylamanın sonucuna bağlı olarak emeklilik yaşı artışının tartışmaya açık olması muhtemeldir.

8. Partiler ve Dernekler İnisiyatiflere Nasıl Yaklaşıyor? Bundesrat, 13. AHV-Rente için Halk İnisiyatifi’ni Reddetmeyi Tavsiye Ediyor. Renteninitiative Karşıtlarının Hangi Argümanları Var?

Her iki inisiyatifi destekleyen ve karşı çıkan partiler ve derneklerin duruşlarına dair bilgiler. Ancak, her iki inisiyatifin de destekçileri ve karşı çıkanları arasında ciddi görüş ayrılıkları olduğu biliniyor.

3 Mart 2024’te “Yaşlılıkta Daha İyi Bir Yaşam İçin (13. AHV-Rente İnisiyatifi)” başlıklı halk inisiyatifi oylamaya sunulacak. Federal hükümet açık bir şekilde reddetmeyi öneriyor, mali yükleri vurguluyor ve uzun vadeli emeklilik güvencesini sağlamaya çağrı yapıyor.

SVP Kararı ve Oylama Tavsiyeleri:

SVP delegeleri, AB müzakere yetki belgesine ve bir teslimiyet anlaşmasına karşı oy birliği ile bir karar aldı. 13. AHV-Rente’yi reddederlerken, emekli maaşları inisiyatifi destekliyor ve özgürlüğün önemini vurguluyorlar. Eleştiriler Bundesrat’a yöneltilmiş ve konuk konuşmacı Beat Kappeler, ikili temelde koordinasyon çağrısında bulunmuştur. Delegeler, 3 Mart’taki oylamalar için kararlarını oybirliğiyle almışlardır.

İki İsviçre parti başkanı, kendi partilerinin delegelerinden ayrıldı: SVP Başkanı Marco Chiesa ve Yeşiller Başkanı Balthasar Glättli. İki parti de ayrıca 3 Mart oylamaları için kararlarını alıyor. Yeşiller, 13. AHV-Rente İnisiyatifi’ni destekliyor, Renteninitiative’yi reddediyorlar – aynı şekilde karşı çıkılmadan. SVP, 13. AHV-Rente’yi reddeder, ancak Renteninitiative için evet oyu kullanır. Ayrılmakta olan SVP Başkanı Marco Chiesa, İsviçre’nin AB ile herhangi bir kurumsal bağlantısına karşı çıkmaya devam ettiğini belirtti. Bu durumun doğrudan demokrasiyi gömmesi ve daha fazla göçe yol açacağını vurguladı. Tessin Senatörü, İsviçre ve Avrupa Birliği arasında yaklaşan yeni müzakereleri “göz boyama” olarak nitelendirdi. Halkın aptal yerine konulduğunu söyledi, çünkü yeni müzakere yetki belgesi sadece “eski şarap yeni kavanozlarda” idi. Marco Chiesa, konuşmacı kürsüsünde. Açıklama: Ayrılan SVP Başkanı Marco Chiesa, partisinin Uri Bürglen’deki delegeler toplantısında İsviçre’yi AB’ye bağlama konusunda sert bir uyarıda bulundu. Kurumlar arası bağlanmanın İsviçre’nin “bağımsızlığını ve doğrudan demokrasisini gömmesi” gerektiğini söyledi. Ayrıca göçün artmasına neden olacaktır. SVP delegeleri, Mart ayında yeni bir başkanlık seçecekler. Delegeler toplantısında SVP, 13. AHV-Rente’ye karşı Hayır kararı aldı. Bürgerliche partiler, inisiyatifi reddederken, SVP kanton partilerinden Romandi ve Tessin’de beklenmedik destek aldı. Ancak SVP delegeleri, Volksinitiative “Güvenli ve Sürdürülebilir Emeklilik İçin” veya kısacası “Renteninitiative” için evet oyu veriyor. Bunun için eski Federal Konsey Üyesi Christoph Blocher de kampanya yaptı.

Balthasar Glättli’nin Görüşleri:

Yeşiller Başkanı Balthasar Glättli, çevrimiçi yapılan Delegeler toplantısında savaşçı bir tavır sergiledi. “Cesur olmaya devam edelim. Birlikte durmalıyız.” dedi. Mevcut küresel zorluklar karşısında daha fazla çevre önlemine duyulan önemi vurgulayan Glättli, “Şu anda en çok Yeşillere ihtiyaç var.” dedi. “2023 bize en sıcak yılı bıraktı.” dedi. Ve muhtemelen bir sonraki en sıcak yıl başlamıştır. Balthasar Glättli, Yeşiller Delegeleri arasında jestlerle duruyor. Açıklama: Yeşiller Başkanı Balthasar Glättli, Delegeler toplantısında yeşil önlemlerin önemini vurguladı. KEYSTONE/CHRISTIAN MERZ Bu nedenle, net sıfıra doğru enerji sistemini yeniden yapılandırma yolunda bir evetle ilerlemenin önemli olduğunu belirtti. Solar İnisiyatifi ile güneş enerjisinin muazzam potansiyelinin nihayet değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Glättli, mevcut dünya durumu hakkında karanlık bir tablo çizdi. Sadece iklim ve doğa krizde değil, “savaşlar ve çatışmalar birçok insanın günlük yaşamını şekillendiriyor.” dedi. Yeşillerin sorumluluğunu vurguladı: “Tarih boyunca en iyi sonucumuzla ikinci büyük yeşil fraksiyonu oluşturuyoruz.” Glättli, Yeşiller Başkanı olarak Nisan ayının başlarına kadar görevde kalacak – ardından delegeler halefini seçecekler.

SVP ve Yeşiller İçin Parti Başkanlarının ve Parolalarının Veda Eylemi:

SVP ve Yeşiller’in parti başkanları, Marco Chiesa ve Balthasar Glättli, delegelerinden ayrıldı. Her iki parti de ayrıca 3 Mart’taki oylamalar için parola belirledi. Yeşiller’in Parolaları: Yeşiller, 13. AHV-Rente İnisiyatifi’ni oybirliğiyle destekliyor, ancak Renteninitiative’yi aynı şekilde reddediyorlar. Savaşçı veda mesajı, Yeşiller Başkanı Glättli’nin mevcut küresel zorluklar karşısında daha fazla çevre önlemine duyulan önemini vurguluyor. SVP’nin Parolaları: SVP, 13. AHV-Rente’yi reddeder, ancak Renteninitiative için evet parolası verir. Ayrılmakta olan SVP Başkanı Marco Chiesa, AB ile İsviçre’nin kurumsal bir bağlanmasına karşı uyarıda bulunuyor ve doğrudan demokrasiyi tehdit ediyor ve muhtemel bir göç artışına işaret ediyor. Marco Chiesa’nın Pozisyonları: Chiesa, İsviçre’nin AB ile kurumsal bir bağlantısının, İsviçre’nin bağımsızlığını ve doğrudan demokrasisini tehdit edeceğini düşünüyor. İsviçre ve AB arasındaki gelecek müzakereleri “göz boyama” olarak nitelendiriyor ve halkın aldatılmasından kaçınılmalıdır diyor. SVP Delegelerinin Toplantıdaki Diğer Kararları: SVP delegeleri, 13. AHV-Rente için Hayır parolasını oybirliğiyle kabul etti. Ancak, inisiyatif beklenmedik şekilde Romandi ve Tessin’deki SVP kanton partilerinden destek aldı. SVP delegeleri, Volksinitiative “Güvenli ve Sürdürülebilir Emeklilik İçin” veya kısacası “Renteninitiative” için evet oyu veriyor. Christoph Blocher da bu konuda kampanya yaptı. Balthasar Glättli’nin Pozisyonları: Yeşiller Başkanı Balthasar Glättli, çevre önlemlerinin önemini vurguluyor ve cesur olmaya ve birlikte olmaya çağrı yapıyor. İklim krizi, doğa sorunları ve küresel çatışmaların yaşandığı bir dönemde Yeşillerin sorumluluğunu vurguluyor. Geleceğe Dair Bakış: Balthasar Glättli, Nisan ayının başlarına kadar Yeşiller Başkanı olarak görevine devam edecek, ardından delegeler halefini seçecekler.

Jungfreisinnigen’in Renteninitiative Ne İstiyor?

Jungfreisinnigen’in Renteninitiative’si, erkeklerin ve kadınların emeklilik yaşını aşamalı olarak 66 yaşa yükseltmeyi talep ediyor. Daha sonra emeklilik yaşı, yaşam beklentisi ile birlikte devam etmelidir. Eğer inisiyatif kabul edilirse, kadınlar ve erkekler için emeklilik yaşı 2028’den itibaren yılda 2 ay artacak ve 2033’te 66 yaşında olacaktır. Daha sonra emeklilik yaşı ne kadar artarsa, bu yaşam beklentisinin gelişimine bağlı olacaktır.

Yaşam Beklentisi ile Bağlantı Nasıl Çalışır?

Emeklilik yaşı, yaşam beklentisi yükseldiğinde otomatik olarak artar. Ancak bu, birbirine tamamen denk gelmez, bunun yerine artan yaşam beklentisinin yüzde 80’i kadar ve yılda en fazla iki ay artışla olur. Yani, yaşam beklentisi bir yıl artarsa, emeklilik yaşı 0.8 yıl artar. Emeklilik yaşı artışı, emeklilik yaşına ulaşmalarından en az beş yıl önce çalışanlara bildirilmelidir. Bu nedenle, emekliliğe beş yıldan az bir süre kala olanlar, artıştan etkilenmezler.

Neden Emeklilik Yaşı Artırılmalıdır?

Girişimciler, artan yaşam beklentisine işaret ediyorlar. Aynı zamanda, düşük doğum oranı nedeniyle artan emekli sayısı ve düşen işçi sayısı ile argüman yapıyorlar. Bu nedenle, AHV’nin iflas tehdidi altında olduğunu söylüyorlar. Bu yapısal sorunun daha fazla para ile değil, sadece emeklilik yaşı artırılarak çözülebileceğini savunan destekçiler.

AHV’ye Emeklilik Yaşı Artışı Ne Getirir?

Emeklilik yaşı 66’ya yükseltildiğinde, AHV’nin yıllık harcamaları yaklaşık olarak 2 milyar İsviçre frangı azalacaktır. Emeklilik yaşının yaşam beklentisine otomatik olarak uyumlu hale getirilmesi, AHV’yi ek olarak rahatlatacaktır. Ancak, Renteninitiative’ye evet oylaması yapılması durumunda, sosyal kurum hala kırmızı sayılara düşecektir. Federal verilere göre bu 2033’te olacak, mevcut emeklilik yaşı olan 65 yaşından iki yıl sonra. Ancak, Renteninitiative ile AHV’nin 2033’te hala bir reform için birkaç yıl oyun alanı sağlayacak bir varlık yastığı olacaktır. Federal Finansal Perspektiflere göre, Renteninitiative kabul edilirse 2033’te AHV’nin yaklaşık 71 milyar İsviçre frangı, kabul edilmezse yaklaşık 64 milyar İsviçre frangı sermayesi olacaktır (13. AHV-Rente reddedilirse varsayılan olarak). AHV’nin yıllık harcamaları 2033’te Renteninitiative olmadan yaklaşık 66 milyar İsviçre frangı olacaktır, Renteninitiative ile ise 64.5 milyar İsviçre frangı olacaktır.

İsviçre’de 3 Mart 2024’te gerçekleşecek olan halk oylamasında, “Yaşlılıkta Daha İyi Bir Yaşam İçin (13. AHV-Rente İnisiyatifi)” adlı girişim oylanacak. Girişim, AHV’nin emekli maaşlarını aylık bir emekli maaşı artışı ile yükseltmeyi amaçlamaktadır. Yılda bir defa 13. bir emekli maaşı eklenerek, toplamda 13 emekli maaşı oluşturulması hedeflenmektedir. Ancak, yılda en az 4,1 milyar İsviçre frangı ek maliyet nedeniyle Bundesrat, girişimi reddetmeyi tavsiye etmektedir.

Girişim, AHV’nin emekli ve dul ve yetim maaşlarının yılda 12 kez değil, 13 kez ödenmesini talep etmektedir. Bu, birçok işçinin aldığı 13. aylık maaşa benzer bir yaklaşımdır. Bu durum, yıllık AHV emekli maaşını %8,3 artırır. Girişim, yıllık asgari emekli maaşını 14.700 İsviçre frangından 15.925 İsviçre frangına, maksimum emekli maaşını ise 29.400 İsviçre frangından 31.850 İsviçre frangına çıkarmayı hedeflemektedir. Girişim aynı zamanda, 13. AHV-Rente’nin tamamlama yardımları üzerinde herhangi bir etkisi olmamasını öngörmektedir. Bu, tamamlama yardımı alan tüm emeklilere, diğer emekli maaşlarına ise yılda 12 kez ödeme yapılmasına devam edileceği anlamına gelir.

Girişim, ek AHV emekli maaşının nasıl finanse edileceğine dair herhangi bir öneride bulunmamaktadır; bu konuda kararı Parlamento’nun vermesi gerekmektedir. Girişimin uygulanmasıyla yılda 50 milyar İsviçre frangı civarında olan AHV’nin mevcut yıllık harcamalarının yaklaşık olarak 4,1 milyar İsviçre frangı artması beklenmektedir. Bu maliyetin 800 milyon İsviçre frangının üzerindeki kısmını federal hükümetin karşılaması gerekecektir. Girişimin ek maliyetleri, emekli sayısının hızla artması nedeniyle yıldan yıla artacaktır. Tahminlere göre, beş yıl sonra maliyetlerin 5 milyar İsviçre frangının üzerine çıkması beklenmektedir.

Bugün AHV, genellikle ücret katkıları, federal katkı ve Katma Değer Vergisi gelirleri ile finanse edilmektedir. AHV’nin 13. Rente için beklenen ek harcamalarının ücret kesintileri üzerinden finanse edilmesi durumunda, bu kesintilerin %8,7’den %9,4’e çıkarılması gerekecektir. Finansmanın Katma Değer Vergisi üzerinden yapılması durumunda ise oranın %8,1’den %9,1’e yükseltilmesi gerekecektir. Başka finansman önlemleri veya bunların bir kombinasyonu da düşünülebilir.

Girişim komitesinin argümanlarına göre, yaşlılık maaşlarını hızla artırmak, artan yaşam maliyetlerini (kira, sağlık sigortası primleri, gıda) dengelemek için gereklidir. Günümüzde birçok emekli, maaşıyla mali zorluklar yaşamaktadır. Ek maliyetlerin bir kısmı, AHV’nin fazla gelirleri ile karşılanabilir. Ek finansman için, işçi ve işverenlerden ek bir ücret kesintisinin düşünülebileceği belirtilmektedir.

Bundesrat ve Parlamento’nun argümanlarına göre ise, girişim, AHV’nin zaten mevcut olan finansman sorunlarını ciddi bir şekilde kötüleştireceği için reddedilmelidir. 13. AHV-Rente’yi finanse etmek için ya ücret kesintileri ya da Katma Değer Vergisi’nin artırılması gerekeceği, bu durumun hem işçileri hem de işverenleri etkileyeceği ve tüketimi pahalılaştıracağı ifade edilmektedir. 13. AHV emekli maaşı, aynı zamanda Federal Bütçe üzerinde olumsuz etkilere sahip olacaktır. Bu durumda federal hükümet, her yıl artan 800 milyon İsviçre frangoluk ek maliyetle karşı karşıya kalacaktır. Federal hükümet, vergileri artırmak veya harcamaları kısmak zorunda kalacaktır. Girişim, bu duruma ihtiyaç duymayan emeklilere de 13. AHV-Rente vermeyi öngörmektedir.

Geçen beş yılda, AHV’yi gelecek on yıl için istikrarlı hale getirmek için iki emeklilik reformu yapılmıştır. Özellikle çalışma çağındaki nüfusa, daha yüksek ücret kesintileri ve kadınlar için emeklilik yaşı artışı gibi yeni yükler getirmiştir. Bundesrat ve Parlamento’ya göre, AHV’ye daha fazla harcama yapmak yerine, AHV’nin 2030’dan sonraki dönemde de emekli maaşlarını güvence altına almak için çalışılmalıdır. Yeni bir reform zaten planlanmıştır ve Bundesrat, 2026’ya kadar Parlamento’ya 2030’dan sonraki dönem için AHV’nin finanslarını nasıl istikrarlı hale getirebileceğine dair öneriler sunacaktır.

AHV, İsviçre’nin emeklilik sisteminin temelidir. Şu anda 2,5 milyondan fazla emekli, AHV emekli maaşı almaktadır. AHV emekli maaşı, yaşlılıkta yaşam maliyetini uygun bir şekilde karşılamak amacıyla tasarlanmıştır. Çoğu emeklinin ek gelirleri, özellikle bir emeklilik fonu maaşı vardır. Bu gelirle geçinme imkanı olmayanlar, Tamamlama Yardımları’na hak kazanabilir.

Federal Hükümet Ne diyor

İsviçre’de 3 Mart 2024’te gerçekleşecek olan halk oylamasında, “Yaşlılıkta Daha İyi Bir Yaşam İçin (13. AHV-Rente İnisiyatifi)” adlı girişim oylanacak. Girişim, AHV’nin emekli maaşlarını aylık bir emekli maaşı artışı ile yükseltmeyi amaçlamaktadır. Yılda bir defa 13. bir emekli maaşı eklenerek, toplamda 13 emekli maaşı oluşturulması hedeflenmektedir. Ancak, yılda en az 4,1 milyar İsviçre frangı ek maliyet nedeniyle Bundesrat, girişimi reddetmeyi tavsiye etmektedir.

Girişim, AHV’nin emekli ve dul ve yetim maaşlarının yılda 12 kez değil, 13 kez ödenmesini talep etmektedir. Bu, birçok işçinin aldığı 13. aylık maaşa benzer bir yaklaşımdır. Bu durum, yıllık AHV emekli maaşını %8,3 artırır. Girişim, yıllık asgari emekli maaşını 14.700 İsviçre frangından 15.925 İsviçre frangına, maksimum emekli maaşını ise 29.400 İsviçre frangından 31.850 İsviçre frangına çıkarmayı hedeflemektedir.

Girişim aynı zamanda, 13. AHV-Rente’nin tamamlama yardımları üzerinde herhangi bir etkisi olmamasını öngörmektedir. Bu, tamamlama yardımı alan tüm emeklilere, diğer emekli maaşlarına ise yılda 12 kez ödeme yapılmasına devam edileceği anlamına gelir. Girişim, ek AHV emekli maaşının nasıl finanse edileceğine dair herhangi bir öneride bulunmamaktadır; bu konuda kararı Parlamento’nun vermesi gerekmektedir.

Girişimin uygulanmasıyla yılda 50 milyar İsviçre frangı civarında olan AHV’nin mevcut yıllık harcamalarının yaklaşık olarak 4,1 milyar İsviçre frangı artması beklenmektedir. Bu maliyetin 800 milyon İsviçre frangının üzerindeki kısmını federal hükümetin karşılaması gerekecektir. Girişimin ek maliyetleri, emekli sayısının hızla artması nedeniyle yıldan yıla artacaktır. Tahminlere göre, beş yıl sonra maliyetlerin 5 milyar İsviçre frangının üzerine çıkması beklenmektedir.

Bugün AHV, genellikle ücret katkıları, federal katkı ve Katma Değer Vergisi gelirleri ile finanse edilmektedir. AHV’nin 13. Rente için beklenen ek harcamalarının ücret kesintileri üzerinden finanse edilmesi durumunda, bu kesintilerin %8,7’den %9,4’e çıkarılması gerekecektir. Finansmanın Katma Değer Vergisi üzerinden yapılması durumunda ise oranın %8,1’den %9,1’e yükseltilmesi gerekecektir. Başka finansman önlemleri veya bunların bir kombinasyonu da düşünülebilir.

Girişim komitesinin argümanlarına göre, yaşlılık maaşlarını hızla artırmak, artan yaşam maliyetlerini (kira, sağlık sigortası primleri, gıda) dengelemek için gereklidir. Günümüzde birçok emekli, maaşıyla mali zorluklar yaşamaktadır. Ek maliyetlerin bir kısmı, AHV’nin fazla gelirleri ile karşılanabilir. Ek finansman için, işçi ve işverenlerden ek bir ücret kesintisinin düşünülebileceği belirtilmektedir.

Bundesrat ve Parlamento’nun argümanlarına göre ise, girişim, AHV’nin zaten mevcut olan finansman sorunlarını ciddi bir şekilde kötüleştireceği için reddedilmelidir. 13. AHV-Rente’yi finanse etmek için ya ücret kesintileri ya da Katma Değer Vergisi’nin artırılması gerekeceği, bu durumun hem işçileri hem de işverenleri etkileyeceği ve tüketimi pahalılaştıracağı ifade edilmektedir. 13. AHV emekli maaşı, aynı zamanda Federal Bütçe üzerinde olumsuz etkilere sahip olacaktır.

Bu durumda federal hükümet, her yıl artan 800 milyon İsviçre frangoluk ek maliyetle karşı karşıya kalacaktır. Federal hükümet, vergileri artırmak veya harcamaları kısmak zorunda kalacaktır. Girişim, bu duruma ihtiyaç duymayan emeklilere de 13. AHV-Rente vermeyi öngörmektedir. Bundesrat ve Parlamento’ya göre, AHV’ye daha fazla harcama yapmak yerine, AHV’nin 2030’dan sonraki dönemde de emekli maaşlarını güvence altına almak için çalışılmalıdır.

Yeni bir reform zaten planlanmıştır ve Bundesrat, 2026’ya kadar Parlamento’ya 2030’dan sonraki dönem için AHV’nin finanslarını nasıl istikrarlı hale getirebileceğine dair öneriler sunacaktır. AHV, İsviçre’nin emeklilik sisteminin temelidir. Şu anda 2,5 milyondan fazla emekli, AHV emekli maaşı almaktadır. AHV emekli maaşı, yaşlılıkta yaşam maliyetini uygun bir şekilde karşılamak amacıyla tasarlanmıştır. Çoğu emeklinin ek gelirleri, özellikle bir emeklilik fonu maaşı vardır. Bu gelirle geçinme imkanı olmayanların, Tamamlama ( Ergänzungsleistung) Ek Destek Yardım Alabilir deniliyor.

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Mannheim Saldırısı ve Polisin Ölümü İslamcılık Tartışmalarını Alevlendirdi

yazar

Yayınlayan

on

By

Almanya’nın Mannheim kentindeki bir Afgan svatandaşının “Pax Europa Yurttaş Hareketi”nin standına düzenlediği bıçaklı saldırıda yaralanan polis memurunun ölümü, ülkede İslamcılık tartışmalarını alevlendirdi.

Mannheim kent merkezindeki pazar meydanında gerçekleşen olayda 25 yaşındaki Afgan, elindeki uzun bıçakla standa saldırarak altı kişiyi yaralamıştı. Kafasından aldığı bıçak darbeleriyle ağır yaralanan 29 yaşındaki polis memuru ise Pazar günü hastanede yaşamını yitirdi. Saldırıda yaralanan Pax Europa üyelerinden İslam karşıtı aktivist Michael Stürzenberger de hastaneye kaldırılarak ameliyat edildi.

Olay sırasında diğer bir polis memuru tarafından durdurulan saldırganın sağlık durumu nedeniyle henüz sorgulanamadığı ve saldırının motivasyonunun belirsiz olduğu belirtiliyor. Afganistan doğumlu saldırganın 2014 yılından beri Almanya’da yaşadığı kaydedildi.

Saldırı ve polis memurunun ölüm haberi, aşırı sağın yükselişi ve İslamcılık tartışmalarıyla siyasi gerilimin tırmandığı Almanya’da yeni tartışmaları beraberinde getirdi.

Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, “insan hayatını korumak için cesur bir şekilde müdahale eden polis memurunun ölümünden dolayı derin üzüntü içinde bulunduğunu” belirterek “ülkede artan şiddet eğilimi ve siyasi ihtilafların kabalaşmasından dolayı” büyük endişe duyduğunu ifade etti. Steinmeier, “Bu şekilde devam edemez. Şiddet, demokrasimizi güçlü kılan temelleri tehdit etmektedir” uyarısında bulundu.

İçişleri Bakanı Nancy Faeser, saldırı nedeniyle devam eden soruşturmanın faillerin en ağır cezalara çarptırılması gerektiğini vurgulayarak, “Güvenlik kurumlarımız İslamcı çevreleri sıkı takiptedir ve mücadeleyi güçlendirmeye devam etmektedir” dedi.

Hür Demokrat Parti’nin Genel Başkanı ve Maliye Bakanı Christian Lindner, “İslamcı terörizme karşı kendimizi müdafaaya geçmek zorundayız. Bunun için güvenlik kurumlarını mali olarak güçlendirmeye devam edeceğiz. Yanlış hoşgörüye son” ifadelerini kullandı.

Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin eş başkanları Alice Weidel ve Tino Chrupalla, hükümetin hatalı göç ve güvenlik politikalarının saldırıda payı olduğunu iddia ederek Afganistan’dan göçün durdurulmasını ve geri göndermelerin hızlandırılmasını talep etti.

Baden-Württemberg eyaletinin Yeşiller partili Maliye Bakanı Danyal Bayaz da İslamcılık tehlikesi karşısında uyarıda bulunarak, “İslamcı bir saldırı olduğunun ortaya çıkması durumunda, İslamcılık’ın tehlikeleri konusunda dürüst bir tartışmanın zamanının geldiğini” ifade etti.

Yeşiller Partisi Eş Genel Başkanı Ricarda Lang ise “İslamcılık özgür toplumun düşmanıdır ve tam buna uygun bir muamele görmelidir” dedi.

Haberin Devamını Oku

Gündem

İsviçre’nin eski Türkiye Büyükelçisi Jean-Daniel Ruch, İstifasının Perde Arkasını Anlattı

yazar

Yayınlayan

on

By

İsviçre ‘nin Fransız Bölgesi Devlet Televizyon Kanalı RTS’deki Röportajı Link

En son Ankara’da İsviçre Büyükelçisi olan Jean-Daniel Ruch, İsviçre Konfederasyonu Güvenlik Politikaları Sekreteri  olarak atanması beklenirken, göreve başlamadan istifa ettiğini açıkladı. Ya da istifa etmeye zorlandı. Ruch, RTS 19:30 programında yaptığı konuşmada, istifasının ardında “etkili kişilerin” onun bu göreve gelmesini istemediği olduğunu belirtti. Diplomat, kişisel yaşamına dair yapılan medya kampanyasının kendisini hedef alarak, atanmasını engellediğini ifade etti.

Jean-Daniel Ruch: “Bazı Güçler Benim Güvenlik Politikalarından Sorumlu Devlet Sekreteri Olmamı İstemedi”

İsviçre’nin Güvenlik Politikası Devlet Sekreteri olarak atanması beklenen eski diplomat Jean-Daniel Ruch ile yapılan röportajda, görevinden istifa etme nedenleri üzerine konuşuldu.

Jean-Daniel Ruch, deneyimli bir diplomat olarak İsviçre’nin güvenlik politikasını yönetmesi gerekiyordu, ancak göreve başlamadan önce dışarı itildiğini belirtti. 19:30 programına konuk olan Ruch, özel hayatına yönelik yapılan bir medya kampanyasının kurbanı olduğunu söyledi: “Güçlü kişiler beni bu göreve istemiyordu.”

Geçen Eylül ayında, Jean-Daniel Ruch sürpriz bir kararla gündeme gelmişti. İsviçre’nin güvenlik politikası için prestijli bir göreve atanmasına rağmen, Batı İsviçreli diplomat göreve başlamadan istifasını açıklamıştı.

O dönemde, bu aksaklığı açıklamak için birkaç teori ortaya atıldı, ancak tam nedenler hala net değil. Basına göre, kişisel davranışları onu şantajlara açık hale getirmişti.

19:30 programında yapılan bir röportajda, Moutier kökenli olan Ruch, atanmasından bu yana ilk kez konuştu. “Bu göreve beni istemeyen güçlü kişiler vardı,” diyen Ruch, yaklaşık 15 yıl boyunca Sırbistan, Türkiye ve İsrail gibi ülkelerde büyükelçilik yapmıştı. Ancak “komplolar” terimini kullanmaktan kaçındı.

24 Mayıs Cuma günü, Favre yayınları tarafından “Suçlar ve Sarsıntılar” adlı bir kitap yayımlayan Ruch, bu ani istifa kararının ardındaki nedenlere biraz ışık tuttu. Özel yaşamına yönelik bir medya kampanyasının kurbanı olduğunu ve bu kampanyanın görünüşe göre planlandığını belirtti.

Ancak Jean-Daniel Ruch, her zaman için bu göreve uygun bir diplomat olarak nitelendirildi. Tarih boyunca her zaman doğru zamanda doğru yerdeydi. Kitabında, özellikle eski Yugoslavya Başsavcısı Carla Del Ponte ile yaptığı uzun diplomatik kariyerine değindi.

O dönemde, diplomat ve ekibi, birçok Balkan liderini soykırım, insanlığa karşı suçlar veya savaş suçları nedeniyle Lahey’deki hücrelere kadar takip eden bir politik strateji uyguladı.

Günümüzde, dünya sahnesindeki değişimlerle birlikte, savaşlar da farklı bölgelere yönelmiş durumda. Özellikle de Gazze Şeridi, bu değişimin en yoğun yaşandığı bölgelerden biri haline geldi. Bu noktada, bölgedeki deneyimleri üzerinden konuşan Jean-Daniel Ruch, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’ya yönelik bir tutuklama emri talebinin önemli bir dönüm noktası olduğunu vurguluyor. Hatırlatması üzerine, bu talebin Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) savcıları tarafından yapıldığını belirtiyor.

Ruch’a göre, bu talep sadece bir hukuki süreç değil, aynı zamanda bölgedeki siyasi dinamikler açısından da bir kırılma noktası niteliği taşıyor. Avrupa’nın büyük ölçüde finanse ettiği ve İsrail liderlerini hedef alan bir mahkemenin varlığı, Batı’nın uzun zamandır eleştirilen “ikiyüzlü politika” anlayışıyla bağlantılı olarak önemli bir tartışma konusu haline geliyor. Ruch, bu durumun artık geçerli olmayacağını ve bölgedeki İsrail-Filistin çatışmasında uzun süredir devam eden hoşgörü döneminin sona erdiğini ifade ediyor. Bu açıklamalarıyla, Ruch, bölgedeki siyasi ve hukuki dinamiklerin değişimine işaret ediyor ve gelecekteki gelişmelerin nasıl şekillenebileceği konusunda bir fikir sunuyor.

2000’lerin başlarında, Jean-Daniel Ruch ayrıca, İsrail-Filistin çatışmasını çözmek için bir alternatif barış planı olan Cenevre Girişimi’nde Micheline Calmy-Rey ile birlikte çalıştı. O dönemde, bugün bazı devletler tarafından terörist bir örgüt olarak görülen Hamas liderleriyle bir araya geldi. Ve ona göre, Orta Doğu’daki çatışmayı çözmek için aktörlerin er ya da geç bir masanın etrafına oturması gerekiyor.

Ruch’un görüşüne göre, Orta Doğu’daki çatışmanın çözümü için tarafların bir araya gelmesi gerekiyor. İsrail’in Hamas liderleriyle doğrudan görüşmeler yapması ve çatışmayı sona erdirmek için adımlar atmaya hazır olması gerektiğini belirtiyor.

Ruch, umutlu bir şekilde, bir ateşkesin sağlanabileceğine ve rehinelerin serbest bırakılabileceğine inanıyor. Ancak bu için İsrail’in, rehin tutanlarla diyalog kurmaya ve müzakerelere açık olması gerektiğini vurguluyor.

Gerçekten de ateşkesin sağlanmasını ve rehin alınanların serbest bırakılmasını umuyorum. Ancak bunun için İsrail’in onları elinde tutanlarla konuşmaya karar vermesi gerekiyor,” diye ekledi.

Jean-Daniel Ruch’un bu gelişmeler üzerine kamuoyuna yaptığı açıklamalar, İsviçre’nin güvenlik politikasıyla ilgili gelecekteki atamalarda dikkate alınacak önemli bir dönemeç olarak değerlendiriliyor.

Analiz:


Eylül ayında İsviçre’nin Türkiye Büyükelçisi Jean-Daniel Ruch, İsviçre Konfederasyonu Güvenlik Politikaları Sekreteri olarak atanarak sürpriz bir hamleyle gündeme geldi. Ancak bu atama, İsviçre yönetiminde hızlı bir kariyer yapmış ve NATO’ya karşı sert bir ses olan Finlandiya vatandaşı Pälvi Pulli’nin beklenen atanması yerine geldi. Jean-Daniel Ruch, basın toplantısında İsviçre’nin tarafsızlığını vurgulamıştı, bu da olumlu bir işaret olarak kabul edilebilirdi. Ancak sağcı “Blick” ve “Sonntagsblick” gazeteleri, ekim ayında Ruch’a karşı düşmanca bir medya kampanyası başlattı. Onu aşağıladılar ve şantaja açık olmakla suçladılar.

Atama sonrasında Tuğgeneral Markus Mäder Güvenlik Politikaları Bakanı olarak atanırken, yardımcısı olarak ultra Atlantikçi Pälvi Pulli’nin seçilmesi tartışmalara yol açtı. İsviçre gazetesi “Weltwoche”, bu durumu bir “NATO darbesi” olarak nitelendirerek endişe verici bir soru sordu: Bu karara gizli servisler ve yabancı hükümetlerin müdahalesi var mı?

Bu atama karşısında SVP üyesi Alfred Heer tarafından başlatılan aşağılayıcı kampanya, İsviçre’nin tarafsızlığına gölge düşüren bir tartışma başlattı. Alfred Heer aynı zamanda İsrail’e yakın bir düşünce kuruluşu olan ‘Audiatur’ Vakfının da başkanıydı.

Ancak neden Siyonistler Büyükelçi Ruch’tan nefret ediyor? Cevap basit:

2016-2021 yılları arasında Tel Aviv’de İsviçre büyükelçisi olan Ruch, Hamas ile sürekli diyalog halindeydi ve Filistinliler tarafından da takdir edilen bir diplomat oldu. Ayrıca, 2022 baharında Büyükelçi Ruch, Ukrayna ile Rusya arasındaki barış görüşmelerinde (İngilizler tarafından sabote edilmiş olan)Türkiye’nin çabalarını desteklediği için dikkat çekmişti.

Haberin Devamını Oku

Gündem

Phishing Uyarısı: Dolandırıcılar Booking.com APP Uygulamasında Sohbetleri Ele Geçiriyor

yazar

Yayınlayan

on

By

Dikkat: Booking.com Dolandırıcıların Hedefinde!

Booking.com uygulaması üzerinden gelen mesaj güvenilir görünebilir, ancak dikkatli olun: Dolandırıcılar, otellerin sohbetlerini ele geçirerek müşterileri tuzağa düşürüyor.

Dolandırıcılar, çeşitli otellerin Booking.com hesaplarına erişim sağlamayı başardı. Bu hesaplar üzerinden otel müşterilerine mesaj gönderip, kredi kartı bilgilerini güncellemelerini istiyorlar. Aksi takdirde otel rezervasyonunun iptal edileceğini belirtiyorlar.

32 yaşındaki G., böyle bir mesaj aldı ancak dolandırıcılığı zamanında fark etti. G., haftalardır Fransa Alsace’deki on günlük tatilini sabırsızlıkla bekliyordu. Tatil planlanmış, oteller rezerve edilmiş ve ödenmişti. Çarşamba günü Colmar’daki otelinden Booking.com uygulaması üzerinden bir mesaj aldı: “Kartınızda ödeme hatası. Uygun olmayan kart. Bu durumu derinden üzüntüyle karşılıyoruz. Güvenliğinizi sağlamak için lütfen bağlantıya tıklayıp kart bilgilerinizi güncelleyin. Bu mesajı görmezden gelirseniz, rezervasyonunuzu iptal etmek zorunda kalacağız.”

G., bu mesajdan sonra ne düşündüğünü şöyle anlatıyor: “Tabii ki, ilk başta biraz korktum ve kartımla ilgili neyin yanlış olduğunu hemen anlamak istedim. Sonuçta, ödediğim tatilin ve otel rezervasyonunun iptali en kötü senaryo olurdu. Yüksek sezonda yeni bir otel aramak zorunda kalacak ve muhtemelen daha fazla ödeme yapacaktım.” Ancak son zamanlarda sık sık dolandırıcılık girişimleri hakkında duyumlar aldığı için şüphelenmeye başladı. Dolandırıcıların istediği kart bilgileri güncellemesini yapmak yerine otel ile temasa geçtiğini anlattı: “Bu yüzden otelime kartımla ilgili sorunun ne olduğunu sordum. Sonuçta otel zaten ödenmişti.”

Booking.com onayladı: Bazı müşteriler dolandırıcılığın kurbanı oldu. Kısa bir süre sonra otel iletişime geçti ve yaşanan rahatsızlık için özür diledi. Otel yönetimi, “Booking.com’da ‘teknik sorunlar’ olduğunu söylediler. G., sadece birkaç saat sonra, kredi kartı bilgilerini yeniden girmesi ve güncellemesi gereken link ile birlikte mesaj tekrar gönderildi. Oldukça kafam karışmıştı,” dedi.

Booking.com’a sorulan soru üzerine durumu açıklık getirdi:. Booking.com’dan yapılan açıklamada, “Ne yazık ki bazı konaklama ortaklarımız, profesyonel siber suçlular tarafından gönderilen ve yerel bilgisayar sistemlerini kötü amaçlı yazılımlarla ele geçirmeyi amaçlayan çok ikna edici e-postalardan etkilendi. Bazı durumlarda, bu durum konaklama yerlerinin Booking.com hesaplarına yetkisiz erişime yol açtı ve dolandırıcıların geçici olarak otel veya konaklama yeri gibi davranarak misafirlerle sohbet yoluyla iletişim kurmalarına olanak tanıdı,” denildi. G.’nin konakladığı otel de bu durumdan etkilenmiş.

UYARI: Ödeme bilgilerinizi asla e-posta, sohbet, SMS, WhatsApp veya telefon yoluyla paylaşmayın. Booking.com, kaç konaklamanın etkilendiğini belirtmedi ancak “Bu dolandırıcılıktan etkilenen konaklamaların sayısı platformumuzdaki konaklamaların sadece küçük bir kısmını oluşturuyor,” dedi. Etkilerin “çeşitli önlemler” sayesinde “önemli ölçüde sınırlanabildiğini” belirtti.

G., dolandırıcılığı fark ettiği ve kredi kartı bilgilerini vermediği için memnun olduğunu belirtti. “Böyle bir zarar muhtemelen sigorta tarafından karşılanırdı. Ancak kartı iptal ettirmem ve şikayette bulunmam gerekecekti, bu da çok zahmetli olurdu,” dedi.

Booking.com, “Müşterilerin bir ödeme mesajıyla ilgili endişeleri olduğunda, Booking.com sayfasındaki konaklama ödeme politikalarını ve rezervasyon onayını dikkatlice incelemelerini veya müşteri hizmetlerimizi aramalarını tavsiye ediyoruz. Müşterilerden hiçbir zaman e-posta, sohbet, SMS, WhatsApp veya telefon yoluyla ödeme bilgileri paylaşmaları istenmez,” dedi.

Haberin Devamını Oku

Trendler