Türkiye
MASALCI ANNELERDEN UYKULU MASALLAR YOUTUBE KANALI
Haber: Kader Varlık
Seslendirme Sanatçısı-Yazar Şeyma Ayık ile Eğitimci-Yazar Hurihan Yıldırım Kurtaran’ın bir araya gelerek oluşturdukları kanal yayınına başladı. Aynı zamanda anne olan yazarlar, kendi çocukları için de uyku öncesi masalların büyüsünden faydalandılar. Şimdi bu masalları, Masalcı Anneler kanalı ile tüm yetişkinlerin kullanabilmesi için paylaşıyorlar.
Uykulu Masalların amacı, okul öncesi dönemi çocuklarının uykuya huzurla geçişini kolaylaştırmak. Kanalda yayınlanan masallar özgün olarak yazılmakta, seslendirilmekte; görsel tasarımı ve uykuyu destekleyen fon müzikleriyle buluşturularak yayına sunulmaktadır. Uykulu Masallar kanalında; Türkçe masallara, okul öncesi dönemi masallarına, özgün masallara, değerler eğitimiyle ilgili eğitici masallara, uyku öncesi masallara ulaşabileceksiniz.
Hurihan Yıldırım Kurtaran: “Çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmak herkesin her dönemde gündeminde olan bir konu. Dinleme dil becerisi ise okuma alışkanlığını destekleyen ve anne karnından başlaması gereken bir yolculuk. Masallar, bu yolculukta başta gelen edebî ürünlerden. Bebeklik döneminden itibaren çocukların hayal dünyasını zenginleştiren masallar, uykuya hazırlıkta da en büyük yardımcımız. Pedagojik açıdan da güvenle çocuklarınıza dinletebileceğiniz masallarımızın yayınlandığı kanalımıza tüm anneleri, anne adaylarını, ebeveynleri ve eğitimcileri davet ediyoruz.”
Şeyma Ayık: “Ne demiş büyük şair Cemal Süreya: Masal dinlememiş çocuklar, büyüyünce kedi resmini bile cetvelle çizerler. Masal dinlemek de dinletmek de çok güzel. Fakat hangi masalları?.. Bu seçimleri yaparken biz yetişkinlere önemli bir görev düşüyor: bebeklik döneminden itibaren çocuklarımızı içerik bakımından özenle hazırlanan ve doğru bir dil kullanılmış masallarla buluşturmak. Biz, masallarımızı yazarken de seslendirirken de bu ayrıntılara son derece önem verdik. Bebeklerine ve çocuklarına rehberlik eden tüm yetişkinleri; büyük, küçük masal sever herkesi kanalımıza bekliyoruz.” Kanala Abone Olmak İçin: https://www.youtube.com/@uykucumasal
Masal Yazarları: Hurihan Yıldırım Kurtaran, Şeyma Ayık
Eğitim Danışmanı: Hurihan Yıldırım Kurtaran
Seslendirme Yönetmeni ve Masalları Seslendiren: Şeyma Ayık
Teaser Seslendirme: Çağla IŞIK
Kurgu: Hurihan Yıldırım Kurtaran, Şeyma Ayık
Görsel Tasarım: Hurihan Yıldırım Kurtaran
Prodüksiyon: Selim Işık
İletişim: https://www.instagram.com/uykuluu_masallar?igsh=c2ZoY2IxbXhjc3Az https://www.instagram.com/seymaayikisik/ https://www.instagram.com/yildirimhurihan/


İsviçre
Sosyal Medyada Yurtdışı Yaşamı Abartan Paylaşımlar Tartışma Yaratıyor
Son yıllarda Türkiye’den İsviçre, Almanya ve diğer Avrupa ülkelerine taşınan bazı sosyal medya içerik üreticilerinin paylaşımları sıkça gündeme geliyor. Özellikle kısa sürede takipçi kazanmak isteyen hesapların, yaşadıkları ülkelerin ekonomik koşullarını eksik, abartılı ya da bağlamından kopuk bir şekilde anlatmaları ise tartışmaları beraberinde getiriyor.
Ben bile 40 yılı aşkın süredir İsviçre’de yaşayan biri olarak bazı videoları izlediğimde “Acaba ben başka bir ülkede mi yaşıyorum?” diye düşünmeden edemiyorum.
Elbette yaşadığı ülkeyi doğru, dengeli ve faydalı şekilde tanıtan insanlar da var. Ancak bir de her fırsatta doğruluğu şüpheli söylemlerle kitleleri yanıltan, hiçbir araştırmaya dayanmayan içerikler üreten bir kesim bulunuyor. Aynı durum, Türkiye’ye tatile giden ve mikrofon uzatılan kişilerde de görülüyor: Ya göklere çıkaran ifadeler ya da yerin dibine sokan yorumlar…
Orta yolu söyleyenler nedense ya yayınlanmıyor ya da izlenmiyor.
“Bir günlük maaşla iPhone alıyorum” söylemleri ne kadar gerçekçi?
Son dönemlerde “Bir günlük maaşla iPhone alıyorum”, “Oğlum bir aylık çıraklık maaşıyla Mercedes aldı” gibi ifadeler sık sık gündeme geliyor. Tamamen uydurma değiller; fakat bağlamdan koparılmış durumda.
Asıl soru şu:
İstersen iPhone’u bir günde al, peki geri kalan 29 gün ne olacak? Ay sonunda elinde ne kalıyor?
Bu kısmı kimse anlatmıyor.
Ayrıca gelirleri Türk lirasına çevirip “Biz burada çok rahatız” demek de, Türkiye’ye gidip kameraya “Avrupa bitti, ekonomi çöktü, Türkiye daha iyi” demek de aynı derecede yanıltıcıdır. İki taraf da uçlarda geziyor. Normal, dengeli konuşanlar ise nedense yayınlanmıyor; özellikle Türkiye’de mikrofon uzatılanların çoğu yalnızca negatif konuşanlardan seçiliyor.
Bu nedenle, lafı uzatmadan Avrupa’daki yaşamı biraz rakamlarla konuşmanın zamanı geldi.
Çünkü bir gelirin gerçek değeri, harcandığı ülkedeki maliyetlerle ölçülür.
Amacım ne Avrupa’yı överek parlatmak, ne de Türkiye’yi yerip küçümsemek. Her ülkenin eksi ve artıları vardır; ancak yazımın konusu bu değil. Benim derdim karşılaştırma yapmak değil, insanların doğru bilgilenmesini sağlamak.
İsviçre’de 2 Çocuklu Bir Ailenin Giderleri: Gerçek Tablo
İsviçre ve Almanya’da uzun yıllardır yaşayan herkes bilir: Bu ülkelerde orta sınıfın gelir-gider dengesi dışarıdan göründüğü kadar geniş bir refah alanı sunmaz.
Üstelik son yıllarda maaşlar yıllık 20–30 frank gibi sembolik artışlar görürken; sağlık sigortası ve kiralara her yıl en az 50 frank zam geliyor.
Şimdi gelin, İsviçre’de 2 çocuklu, tek maaşla geçinen bir aileyi ele alalım ve ay sonunda ne kaldığına birlikte bakalım.
Varsayılan maaş:
• Brüt: 6.000 CHF
• Net: 5.500 CHF
(Bu maaş İsviçre için iyi sayılır ama yaygın değildir. Pek çok göçmen kökenli çalışan bundan daha düşük maaş alır.)
Aylık Giderler (Ortalamalar):
• Kira (4,5 odalı daire): 2.150 CHF
(Kanton, konum ve daireye göre 1.500–2.500 arası değişir.)
• Sağlık sigortası (4 kişi): 1.400 CHF
(Kantona göre 1.200–1.800 arası.)
• Telefon + internet: 100 CHF
• Araba ve trafik masrafları: 200 CHF
• Vergi: 400 CHF
• Tatil bütçesi: 400 CHF
• Beklenmeyen masraflar: 200 CHF
• Market – temel gıda (Migros, Coop vb.): 1.500 CHF
(Bu hesap mümkün olan en düşük seviyede.)
Toplam gider: 6.350 CHF
Net gelir: 5.500 CHF
Ay Sonunda Kalan: –850 CHF (Eksi)
Yani bırakın birikimi, bu aile her ay 850 frank açık veriyor.
Üstelik bu tablo “iyi maaş” kategorisinde kabul edilen bir gelir üzerinden yapıldı.
Hem de hesaba dahil olmayan onlarca masraf var:
• Restoranda bir akşam yemeği yok,
• Kışın gerekli olan dört lastiğin (1.000 CHF) maliyeti yok,
• Aracın çıkabilecek ani arızaları yok,
• Sigorta şirketinin karşılamadığı sağlık giderlerinin kişiye düşen payı yok,
• Çocukların hobileri, spor, müzik, oyuncak ve diğer ihtiyaçları yok.
Amaç, İsviçre ekonomisinin kötü olduğunu söylemek değil;
sosyal medyada anlatılan pembe tablonun gerçeğin sadece küçük ve seçilmiş bir parçası olduğunu göstermek.
Elbette bazı aileler bu açığı ikinci bir maaşla, yan işlerle, daha düşük kira veya daha uygun sigorta seçenekleriyle kapatabiliyor. Çözümler her zaman var.
Fakat şu da bir gerçek:
Sosyal medyada anlatılan “rahatlık”, “uçtum kaçtım”, “şu kadar günde şunu aldım” masallarının gerçek hayatta karşılığı yok.
Gerçek hayat hâlâ matematik biliyor.
Gelir – gider = sonuç.
Ve sonuç, telefon kamerasına anlatılandan çok daha sade, çok daha gerçek.
Türkiye
Yargıtay’dan Kritik Karar: “Şaka da Olsa” Artık Hakaret Sayılacak
Yargıtay, ifade özgürlüğü ile kişilik hakları arasındaki sınırı yeniden çizdi. Yüksek Mahkeme’nin son kararlarıyla birlikte, “şaka yaptım”, “öfkeyle söyledim” ya da “gülerek söyledim” gibi savunmalar artık hakaret suçunu ortadan kaldırmak için yeterli sayılmayacak.
Niyet Değil, Etki Önemli
Yargıtay, kararında özellikle “sözün söyleniş niyetinden çok muhatap üzerindeki etkisinin” dikkate alınacağını vurguladı. Buna göre, kişinin onurunu, saygınlığını veya toplumsal itibarını zedeleyen her türlü ifade, söyleyenin niyetinden bağımsız olarak “hakaret” kapsamında değerlendirilebilecek.
Gündelik İfadeler Artık Suç Sayılabilir
Mahkeme kararlarında, gündelik dilde sıkça kullanılan birçok kelimenin dahi hakaret suçuna girebileceği belirtildi.
Yargıtay içtihatlarında açıkça yer alan bazı ifadeler şöyle:
“Aç köpek, ahlaksız, ayyaş, çakal, diktatör, dinsiz, enayi, gavat, hain, hırsız, it, kaşar, kuduz, lanet karı, meczup, münafık, pavyon kadını, pis Alman, saray soytarısı, sürtük, şarlatan, terörist, vatan haini, yobaz…”
Bu kelimelerin bir kişiye doğrudan veya dolaylı şekilde yöneltilmesi, hakaret suçunun oluşması için yeterli kabul ediliyor.
“İsim Vermedim” Savunması da Artık Geçerli Değil
Uzman hukukçular, özellikle sosyal medya paylaşımlarında kullanılan ifadelerin büyük risk taşıdığına dikkat çekiyor.
Artık “tweet attım ama isim vermedim” ya da “genel bir eleştiriydi” gibi savunmalar geçerli sayılmayacak. Yargıtay’a göre, bir paylaşımın içeriği ve yarattığı etki, kime yönelik olduğunun açıkça anlaşılmasını sağlıyorsa, bu durum da hakaret suçu sayılabilecek.
Sosyal Medyada Hakaretin Cezası Ağır
Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesi uyarınca hakaret suçunun cezası, bir yıldan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası olarak düzenleniyor. Ancak hakaretin kamuya açık şekilde veya sosyal medya üzerinden işlenmesi hâlinde ceza artırılabiliyor.
Avukatlar, “Dijital ortamda yapılan paylaşımlar milyonlarca kişiye ulaşabiliyor. Bu nedenle cezanın ağırlığı, sözün aleniyetine göre değişiyor.” uyarısında bulunuyor.
İfade Özgürlüğü ile Sorumluluk Arasında İnce Çizgi
Yargıtay’ın kararı, ifade özgürlüğü tartışmalarını da yeniden gündeme taşıdı. Hukukçular, özgür düşüncenin korunmasının önemine vurgu yaparken, bireylerin kişilik haklarına zarar vermeden eleştiri yapma sorumluluğuna dikkat çekiyor.
Avukatların ortak görüşü, “Dijital çağda kelimeler hızla yayılıyor. Artık sadece ne söylediğimiz değil, bunu kime ve nasıl söylediğimiz de hukuken büyük önem taşıyor.”
Vatandaşlara Uyarı: Sözlerinize Dikkat Edin
Uzmanlara göre, ister yüz yüze ister çevrim içi ortamda olsun, aşağılayıcı, küçültücü veya onur kırıcı her türlü ifade ciddi sonuçlar doğurabilir.
Bu tür kelimeleri kullananlar, hapis cezasına kadar varan yaptırımlarla karşı karşıya kalabilir.
Avrupa
Karadağ, Türkiye ve Rusya’ya Vize Uygulama Kararı Aldı
Podgorica – 7 Kasım 2025
Karadağ Başbakanı Milojko Spajić, ülkesinin Türkiye ve Rusya vatandaşlarına yönelik vizesiz seyahat uygulamasını askıya alma kararı aldığını duyurdu. Karar, Karadağ’ın Avrupa Birliği üyelik süreci kapsamında vize politikalarını AB standartlarıyla uyumlu hale getirme hedefinin bir parçası olarak değerlendiriliyor.
Başbakan Spajić, düzenlediği basın toplantısında, “Karadağ, Avrupa ailesinin bir üyesi olma yolunda kararlılıkla ilerliyor. Bu süreçte, vize rejimimizin AB kriterlerine uygun hale getirilmesi kaçınılmazdır” ifadelerini kullandı.
Spajić, kararın yalnızca diplomatik bir adım olmadığını, aynı zamanda güvenlik ve göç politikaları açısından da zorunlu bir düzenleme olduğunu vurguladı.
Yetkililer, Türkiye vatandaşlarına yönelik vizesiz rejimin “geçici olarak askıya alındığını”, Rusya içinse benzer bir uygulamanın önümüzdeki dönemde yürürlüğe gireceğini bildirdi.
Podgorica yönetimi, her iki ülke ile de “iyi ilişkilerin sürdürüleceğini” belirterek, bu kararın iki ülke vatandaşlarına karşı değil, AB uyum sürecinin gereği olarak alındığını savundu.
-
Gündem11 ay önceTELEGRAM’DA ŞOK EDEN GRUPLAR: TECAVÜZ AĞLARI VE K.O. DAMLALARI
-
Ekonomi2 yıl önceİsviçre’de Maaş Dengesi: Ortalama bir Kişinin Maaşı 6788 CHF
-
E-Dergi2 yıl önceİsviçre’nin Sesi Şubat 2024
-
İsviçre2 yıl önceDünyanın En İyi Sağlık Kurumları: İlk 250 Hastane Sıralamasında İsviçre’den 10 Hastane
-
Yaşam2 yıl önceKıskanç Kaynana Belirtileri: Gözden Kaçırmamanız Gereken 10 İşaret
-
Gündem1 yıl önceERDOĞAN KARŞITI PAYLAŞIMLARI SIĞINMA BAŞVURUSUNDA HAKLI GEREKÇE OLARAK GÖRÜLMEDİ
-
Dünya12 ay önceMETA’NIN COVİD-19 AŞILARIYLA İLGİLİ YANILTICI BİLGİ KARARI: İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KISITLIYOR MU?
-
Gündem1 yıl önceTÜRKİYE’DEN GELEN SIĞINMA BAŞVURULARINA GETİRİLEN SERT UYGULAMALARA TEPKİ


