Sosyal Medya

Dünya

Suriyeli Sığınmacılarla İlgili Önemli Karar: Yüzbinlerce Suriyeli Almanya’dan Sınırdışı Edilecek mi?

yazar

Yayınlayan

on

Almanya’nın Nordrhein-Westfalen Eyalet İdare Mahkemesi önemli bir karar verdi: Suriyeli sığınmacılar için artık savaş nedeniyle genel bir tehlike bulunmuyor. Mahkemenin verdiği bu kararla, dava açan Suriyeli birey için “ikincil koruma” hakkı artık geçerli değil. Bu karar, sığınma uzmanı Prof. Daniel Thym tarafından “önemli bir değişimin başlangıcı” olarak nitelendiriliyor. Yüksek düzeyde bir mahkemenin bu yönde bir karar vermesi, geniş çaplı etkiler yaratabilir.

Kararın Detayları ve Anlamı

İkincil koruma, bir kişinin kendi ülkesinde hayatının tehlikede olduğu durumlarda başvurabileceği en düşük koruma seviyesidir. Bu durum genellikle savaş, işkence ya da ölüm cezası gibi ciddi tehditleri içerir. Ancak, mahkeme, Suriyelilerin artık ülkelerinde hayatlarının genel olarak tehdit altında olmadığına karar verdi. Mahkeme, “ara sıra terör saldırıları” olmasına rağmen, sivil kişilerin artık savaş eylemleri ya da terör saldırıları nedeniyle ölüm riskini yüksek oranda göze almak zorunda olmadığını belirtti. Bu da demek oluyor ki, Suriyeliler artık Almanya’da genel bir koruma talep edemezler.

Sığınma Uzmanları ve Gelecek Etkileri

Prof. Thym, bu kararın, sığınma korumasının geniş yorumlanmasına karşı önemli bir tartışma başlatabileceğini söylüyor. Şu ana kadar, hem yetkililer hem de mahkemeler, Suriyeliler için ikincil korumayı genellikle onaylamıştı. Ancak Nordrhein-Westfalen Eyalet İdare Mahkemesi, bu konuda farklı bir görüş ortaya koyarak, diğer mahkemelerin ve yetkililerin de benzer bir yol izlemesini sağlayabilir.

Kararın Uygulama Alanı

2014 yılından bu yana, Suriyeliler Almanya’daki sığınmacıların en büyük grubunu oluşturuyor. 2024 yılında şimdiye kadar yaklaşık 38.000 Suriyeli sığınma başvurusu yaptı. Almanya’daki diğer ülkelerle kıyaslandığında, Afganistan ikinci sırada yer alıyor (yaklaşık 20.000 başvuru).

Gelecekte Ne Olacak?

Bu karar, Suriyeliler için bir dönüm noktası olabilir. Thym, diğer mahkemeler ve yetkililerin bu kararı takip edip etmeyeceklerinin belirleyici olduğunu ifade ediyor. Eğer diğer mahkemeler de bu kararı benimserse, Suriyeliler Almanya’da koruma talep edemez hale gelebilirler. İkincil koruma genellikle bir yıl için verilir ve şartlar devam ederse uzatılabilir. Ancak, Nordrhein-Westfalen Eyalet İdare Mahkemesi, Suriyeliler için bu şartların artık geçerli olmadığını belirtti. Bu durumda, mevcut korumanın uzatılması mümkün olmayabilir.

Pratikte Durum

Teorik olarak, bu karar Suriyelilerin koruma statüsünün sona ermesine yol açabilir. Ancak pratikte, Thym’e göre, Suriyelilerin koruma statüsü sona erse bile, gerçek bir geri gönderme durumu söz konusu olmayabilir. Bunun nedeni, Suriye’ye yönelik bir geri gönderme yasağının bulunmasıdır. Bu yasağın, örneğin aşırı yoksulluk gibi durumlarda geçerli olduğunu belirten Thym, bu yasağın kaldırılmasını talep ediyor. Bu nedenle, Münster’den gelen kararın şu anda daha çok sembolik bir anlam taşıdığını ve gelecek kararların belirleyici olacağını vurguluyor.

#SuriyeliSığınmacılar #AlmanyaSınırdışı #SığınmaKararı #İkincilKoruma #SığınmaPolitikası #SuriyeliMülteciler #AlmanyaHaberleri #SığınmaHukuku #MülteciKrizi #SavaşVeSığınma #UluslararasıHukuk #AlmanyaPolitika #GeriGöndermeYasağı #SığınmacıHakları #HukukVeAdalet #Almanya #Deutschland #Syrier #Asyl #Suriyeliler #İltica #Sığınmacılar #Avrupa #İsviçrehaberleri

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

TÜV RAPORLARINDA YALAN DÜZEN: MÜFETTİŞ MÜHENDİSİNE 42.000 EURO YOLSUZLUK SUÇLAMASI

yazar

Yayınlayan

on

By

Okuma Süresi: Yaklaşık 4 dakika

Hannover’de bir TÜV müfettişinin şok edici yolsuzluk skandalı ortaya çıktı. İddialara göre, müfettiş Turgay Y. (45), araçların teknik muayenelerini geçmeleri için sahte raporlar düzenlemiş ve bu hizmet karşılığında toplamda 42.000 Euro rüşvet almış.

SKANDALIN DETAYLARI

Hannover Cumhuriyet Savcılığı, Turgay Y.’yi 128 ayrı suçlamadan dolayı yargılamakta. Turgay Y., 2015 yılından itibaren devlet tarafından tanınan Teknik Gözetim Derneği (TÜV) adına bağımsız bir uzman olarak çalışıyordu. Ancak, Kasım 2022’den itibaren, 190 araç, motosiklet ve kamyonun TÜV raporlarını sahte olarak düzenlediği iddia ediliyor. Her bir araç için ortalama 250 Euro rüşvet alan mühendis, bu yöntemle toplamda 42.000 Euro kazanç sağlamış.

YOLSUZLUK AĞININ ORTAYA ÇIKMASI

Yolsuzluk skandalı, bir tesadüf sonucu ortaya çıktı. Para aklama soruşturması sırasında, polis, bir müfettişin TÜV sorunları için “kolayca yardımcı olabileceği” yönündeki konuşmalara rastladı. Bu durum, soruşturmacıların ilgisini çekti ve Turgay Y. ile bağlantılı kişilerin takibi başlatıldı.

Polis, Şubat ayında yeterli delil topladı ve yolsuzluk ağına yönelik operasyon düzenledi. Turgay Y., şu anda kaçma riski nedeniyle tutuklu bulunuyor. Avukatı Pascal Ackermann, müvekkilinin suçlamalarla ilgili herhangi bir açıklama yapmadığını belirtti.

İLGİLİLER VE GELECEK AŞAMALAR

Turgay Y.’nin yolsuzluk faaliyetlerine yalnızca kendisinin değil, aynı zamanda Hannover bölgesindeki bazı oto sanayi sahiplerinin de karıştığı belirtiliyor. Bu kişilerle ilgili ayrı soruşturmalar yürütülüyor. İlgili oto sanayilerinin, müfettişle işbirliği yaparak sahte raporlar düzenledikleri iddia ediliyor.

#TÜVSkandalı #Yolsuzluk #TurgayY #Hannover #AraçMuayenesi #Rüşvet #Korruption #Almanya #YolsuzlukSoruşturması #Almanya #Deutschland #

Haberin Devamını Oku

Dünya

Sosyal Medya Göçmenlere Karşı Nefreti Tahrik Ediyor

yazar

Yayınlayan

on

By

Göçmen Karşıtı İçerikler Sosyal Medyada Daha Hızla Yayılıyor ve Prim Yapıyor

Haber: Cemil Baysal

📰⏱️ (Okuma Süresi: 3 dk)

Sosyal medyanın göçmenlik tartışmalarında gerilimi artıran rolü, Liverpool Üniversitesi tarafından yapılan kapsamlı bir araştırma ile gözler önüne serildi. Araştırma, göçmen karşıtı kullanıcıların sosyal medyayı daha aktif bir şekilde kullandığını ve göçmenlerin ise genellikle daha pasif kaldığını ortaya koyuyor. Francisco Rowe ve doktora öğrencisi Andrea Nasuto’nun yürüttüğü çalışma, 2019 ve 2020 yıllarına ait 200.000’den fazla Tweet’i inceledi. Araştırma, göçmen karşıtı içeriklerin göçmen dostu tweet’lerden çok daha hızlı yayıldığını ve yalnızca birkaç kullanıcının, bu tür içeriklerin büyük bir kısmından sorumlu olduğunu gösteriyor.

Anti-Tweet’ler Virüs Gibi Yayılıyor

Araştırma, Birleşik Krallık’taki göçmen destekçileri ve karşıtları arasında yüksek bir kutuplaşma olduğunu doğruluyor. İnceleme döneminde, göçmen destekçileri topluluğu göçmen karşıtları topluluğundan 1,69 kat daha büyük olmasına rağmen, göçmen karşıtları daha aktif ve içeriklerle daha çok ilgileniyor. Göçmen karşıtı tweet’ler, göçmen dostu tweet’lerden 1,66 kat daha hızlı yayıldı.

Göçmen karşıtı topluluk içinde, kullanıcıların yalnızca yüzde biri, göçmen karşıtı tweet’lerin yaklaşık yüzde 23’ünü üretirken, göçmen destekçilerinin en üstteki yüzde biri, bu tür tweet’lerin sadece yüzde 12’sini oluşturdu. Genel olarak, botlar yani metin robotları, göçmen destekleyici veya karşıt içeriklerin önemli üreticileri ve yayılmacıları arasında yüzde birin altında kalıyor, bu da onların sınırlı bir etkiye sahip olduğunu gösteriyor.

Bıçaklı Şiddet ve Sosyal Medya Etkisi

Araştırmacılar, göçmen karşıtı çevrimiçi içeriklerin gerçek dünyada zarar verebileceğini ve şiddete yol açabileceğini belirtiyor. Bu durum, Birleşik Krallık’ta Southport’ta bir dans etkinliğinde üç kızı bıçakla öldüren bir genç olayında net bir şekilde görüldü. Sosyal medyada, saldırganın bir müslüman sığınmacı olduğu şeklinde yanlış bir bilgi yayıldı.

Britanyalı bilim insanları, nefret içeriklerinin internet ortamında kontrol altına alınması için, özellikle aktif göçmen karşıtı kullanıcıların tanımlanıp izlenmesinin faydalı olabileceğini öneriyor.

#GöçmenKarşıtı #SosyalMedya #Nefretİçerikleri #Araştırma #LiverpoolÜniversitesi #GöçmenDestekçileri #AntiGöçmen #Haberler #SonDakika #Şiddet #BilimselAraştırma

Haberin Devamını Oku

Dünya

Terden Enerji Alan Akıllı E-Yara Bandı: Sağlık Takibinde Yeni Bir Dönem

yazar

Yayınlayan

on

By

Bilim insanları teri enerji kaynağı olarak kullanıyor ve analiz ediyor.

Haber Cemil Baysal– University of California, San Diego’daki mühendisler, bir yara bandına benzeyen ve benzer bir kullanım rahatlığı sunan parmağa takılabilir bir elektronik cihaz geliştirdi. Bu cihazın sağlık parametrelerinin sürekli izlenmesini devrim niteliğinde değiştirebileceği belirtiliyor. Cihaz, kan şekeri seviyeleri ve diğer önemli sağlık göstergelerini analiz etmek için teri kullanıyor ve harici bir güç kaynağına ihtiyaç duymuyor. Cihaz, enerjisini terden sağlıyor.

Uyku Sırasında Üretilen Terden Enerji

Parmak uçları, vücuttaki en üretken ter üreten bölgelerden biridir, zira her biri binin üzerinde ter bezine sahiptir. Bu bölgeler, çoğu vücut bölgesine göre 100 ila 1.000 kat daha fazla ter üretebilir, hatta dinlenme durumunda bile. Bu sürekli ter akışı – herhangi bir uyarıcı ya da fiziksel aktivite olmaksızın – cihazın inaktivite ya da uyku sırasında bile enerji sağlayabileceği güvenilir bir kaynak sunar.

Cihaz, ince, esnek ve gerilebilir bir polimer malzeme üzerine basılmış çeşitli elektronik bileşenlerden oluşur. Tasarımı sayesinde parmağa uyum sağlar ve tekrar tekrar bükülmeye, gerilmeye ve hareket etmeye karşı dayanıklıdır. Enerji, cihazın parmak ucuna temas ettiği yere yerleştirilen biyoyakıt hücreleri tarafından sağlanır. Bu hücreler, terde bulunan laktik asidi oksitleyen bir enzim içerir ve bu süreçle elektrik üretir.

Bluetooth ile Veri Aktarımı

Üretilen enerji, gümüş klorür-çinko pillerde depolanır ve cihazın dört adet sensörünü besler. Bu sensörler, her biri belirli bir biyomarkeri izler: glukoz, C vitamini, laktat ve Parkinson hastalığının tedavisinde kullanılan Levodopa. Gelecekte, farklı izleme görevleri için başka sensörlerin de eklenmesi planlanıyor.

Küçük bir çip, sensörlerden gelen sinyalleri işler ve verileri Bluetooth Low Energy üzerinden özel olarak geliştirilmiş bir akıllı telefon veya dizüstü bilgisayar uygulamasına kablosuz olarak iletir. Yapılan bir testte, bir denek cihazı bir gün boyunca taktı; yemekler sırasında glukoz seviyesini, masa başı çalışma ve spor sırasında laktat seviyesini, portakal suyu içerken C vitamini seviyesini ve Favabohne, bu maddenin doğal bir kaynağı olan bir fasulye türü yedikten sonra Levodopa seviyesini ölçtü.

Cihaz gelecekte, diyabet hastalarının tedavisini kolaylaştırmak için de kullanılabilir. Bunun için, cihaz kan şekeri seviyesi bozulduğunda aktif hale gelen bir insülin pompasıyla birleştirilebilir. Daha sonra elektronik yara bandı, insülin miktarının yeterli olup olmadığını veya ek doz gerekip gerekmediğini doğrudan kontrol edebilir.

#BilimveTeknoloji #SağlıkTakibi #AkıllıCihazlar #EnerjiDönüşümü #GiyilebilirTeknoloji #TerAnalizi #ElektronikYaraBandı #SağlıkDevrimi #DiyabetYönetimi #UCSD

Haberin Devamını Oku
Reklam

Trendler