Avrupa
Mallorca Popülerliğini Kaybediyor: Alman Tatilciler Yönünü Türkiye’ye mi Çeviriyor?
Maria Helenman – 5 Kasım 2025
Berlin / Palma de Mallorca İsviçreninsesi +41 Haber
Akdeniz’in en gözde tatil noktalarından biri olan Mallorca, yıllardır Alman turistlerin adeta ikinci evi gibiydi. Ucuz uçuşlar, güneşli plajlar, parti kültürü ve “Ballermann” sahilinde sabaha kadar süren eğlenceler… Ancak son aylarda rüzgâr tersine dönmüş gibi görünüyor.
İspanya İstatistik Kurumu’nun (INE) verilerine göre, adaya gelen ziyaretçi sayısı bu yıl ilk kez uzun bir aradan sonra geriledi – düşüş oranı yaklaşık %2. Bu, turizm cenneti Mallorca için küçük ama dikkat çekici bir sinyal.
☀️ Cennet Adada Kalabalık Krizi
Yaklaşık 950 bin nüfusa sahip ada, 2024 yılında 13,5 milyon turist ağırladı. Bunların 5 milyonu Almanya’dan geldi. Ancak aşırı kalabalık, artan fiyatlar ve turizm karşıtı protestolar, hem yerel halkı hem de tatilcileri bezdirmiş durumda.
Sokaklarda “Kommt nicht hierher!” – yani “Buraya gelmeyin!” yazılı pankartlar görmek artık sürpriz değil. Yerel halk, yıllardır süren “aşırı turizm”in (overtourism) günlük yaşamı zorlaştırdığını söylüyor. Kiralar yükselmiş, trafik sıkışmış, ada altyapısı ise yetersiz kalmış durumda.
💶 Ucuz Tatil Dönemi Bitti
Alman tatilcilerin adadan uzaklaşmasının en önemli nedeni ise fiyatların uçması. Bir zamanlar “uygun fiyatlı Akdeniz kaçamağı” olarak görülen Mallorca, artık birçok turist için pahalı bir destinasyona dönüştü.
Palma’daki bir otel işletmecisi durumu şöyle özetliyor:
“Yıllarca Almanya’dan gelen misafirler sayesinde doluyduk. Şimdi bazıları ‘aynı paraya Yunan adalarına gidiyoruz’ diyor.”
“Mallorca Magazin” dergisine konuşan uzun yıllardır ada müdavimi bir Alman çift ise,
“Otellere artık neredeyse iki kat fazla ödüyoruz,”
diyerek fiyat artışına dikkat çekiyor.
🍹 Ballermann Yorgunluğu
Ada yönetimi son yıllarda özellikle Sauftourismus (aşırı alkol turizmi) ile mücadele ediyor. Ballermann bölgesinde getirilen yeni “benim kuralları”, içki tüketimine sınırlama, sahilde alkol yasağı ve yüksek para cezaları içeriyor. Ancak bu önlemler hem turistleri hem işletmeleri ikiye bölmüş durumda.
Bir kısım, adanın imajını korumak için bu tedbirleri desteklerken; diğerleri, Mallorca’nın “özgür eğlence ruhunu” kaybettiğini düşünüyor.
🏝️ Ada Halkı da Şikâyetçi
Yerel halkın öfkesi sadece turistlere değil, adanın yöneticilerine de yönelmiş durumda. Artan konut fiyatları, düşük maaşlar ve turizm gelirinin adil paylaşılmaması, toplumda ciddi bir huzursuzluk yaratıyor.
Resmî verilere göre, ada nüfusunun yaklaşık yüzde 20’si yoksulluk riskiyle karşı karşıya.
✈️ Rotayı Değiştiren Almanlar
Uzmanlar, Alman tatilcilerin artık Yunan adaları, Portekiz kıyıları ve hatta Türkiye’nin Ege sahillerine yöneldiğini belirtiyor. Ucuz uçuşlar, misafirperverlik ve daha sakin atmosfer, Mallorca’nın uzun süre elinde tuttuğu avantajları yavaş yavaş elinden alıyor.
🌅 Sonuç: Rüya Ada Yoruldu
Mallorca hâlâ Akdeniz’in en güzel adalarından biri, ancak yılların “turizm rüyası” artık biraz yorgun.
Aşırı kalabalık, yükselen fiyatlar ve huzursuz ada halkı derken, Almanya’nın gözde tatil rotası artık değişim dönemine girmiş gibi görünüyor.
Belki de Mallorca, yeniden dengeyi bulmak için bu molayı hak ediyordur.
Avrupa
Yedi Çocuk Aynı Gün Doğdu: Aileye Yıllık 21 Bin Euro Sosyal Yardım
Avusturya’da tartışma yaratan olay: Göçmen bir aileye 2.000 Euro aylık yardım — yedi çocuğun doğum tarihi ise dikkat çekici biçimde aynı.
📅 11 Kasım 2025
✍️ Haber Merkezi / İsviçreninSesi +41Haber
Avusturya’da hükümetin üzerinde çalıştığı sosyal yardım reformu devam ederken, yeni bir “yardım vakası” ülke gündemini yeniden hareketlendirdi. Viyana’da yaşayan dokuz kişilik bir göçmen aile, devletten ayda yaklaşık 2.000 Euro (temel geçim yardımı ve kira desteği) alıyor. Yıllık toplam yaklaşık 21.000 Euro eden bu miktar, tartışmaların fitilini ateşledi.
Ancak olayın en dikkat çekici yönü başka: Ailenin yedi çocuğunun tamamı resmi kayıtlarda 1 Ocak doğumlu görünüyor. Belgelerde 2014, 2015, 2016, 2018, 2019 ve 2021 yıllarına ait doğum tarihleri yer alıyor. 2018 yılı ise “çifte bebek sevinci” olarak geçiyor.
Siyasi gerilim yeniden tırmandı
Vaka, özellikle muhalefetteki FPÖ (Avusturya Özgürlük Partisi) cephesinde sert tepkilere yol açtı. FPÖ Viyana Grup Başkanı Maximilian Krauss, olayın “tesadüf olmadığını” iddia ederek şu açıklamayı yaptı:
“Bu açık bir sosyal yardım dolandırıcılığına işaret ediyor. Görünen o ki ne kimlik ne de hak sahipliği yeterince incelenmiş. Bu kişilerin gerçekten var olup olmadığı bile belirsiz. Viyanalılar geçinmek için her kuruşu hesap ederken, milyonlarca Euro yasa dışı göçmenlere dağıtılıyor.”
FPÖ milletvekili Maximilian Weinzierl ise Viyana’daki mevcut yardım sisteminin “ülkeye göçü teşvik eden en büyük çekim unsuru” olduğunu öne sürdü:
“Viyana’da bu mümkün; FPÖ’nün yönettiği eyaletlerde ise asla.”
Belediye: “Doğum tarihleri BFA tarafından belirleniyor”
Eleştirilere yanıt veren Viyana Belediyesi’nin Sosyal Yardımlar Dairesi (MA 40), iddiaları reddetti. Kurumdan yapılan açıklamada, başvuru sürecinde tüm belgelerin kontrol edildiği vurgulandı:
“Tüm veriler başvuru sırasında titizlikle incelenir. Ancak doğum tarihi gibi bilgiler, daha önce yürütülen iltica süreci kapsamında Yabancılar ve İltica Federal Dairesi (BFA) tarafından doğrulanır.”
Yetkililer ayrıca, göç veya savaş nedeniyle resmi belgeleri bulunmayan kişiler için doğum tarihinin 1 Ocak olarak işlendiğini belirtti:
“Belirli bir tarih tespit edilemediğinde, sistemsel olarak 1 Ocak tarihi atanır.”
Reform masada, çözüm 2026’da
Federal hükümet, sosyal yardımlarda ülke genelinde tek tip bir sistem kurmak için çalışıyor. Sosyal Bakanı Korinna Schumann (SPÖ), eyaletlerle bir uzlaşma arayışında. Ancak Aşağı Avusturya ve Steiermark yönetimleri, “bir kuruş fazla ödemeyeceğiz” diyerek sert bir tutum sergiliyor.
Yeni sosyal yardım yasasının parlamentoda 2026 yılı içinde ele alınması bekleniyor. Aralık ayında yapılacak üçüncü müzakere turu, reformun geleceği açısından belirleyici olacak.
📰 Kısaca:
- Aile: 9 kişi, 7’si çocuk
- Yardım: Aylık 2.000 €, yıllık yaklaşık 21.000 €
- Tartışma: 7 çocuğun tamamı 1 Ocak doğumlu
- Yetkililer: “Belgeler eksikse sistem otomatik 1 Ocak yazar”
- Reform: 2026’da yasalaşması planlanıyor
Avrupa
Viyana Okullarında Entegrasyon ve Saygı Tartışması: Bazı Müslüman Öğretmenler Tokalaşmayı Reddediyor
10 Kasım 2025 – Viyana
Viyana’daki bazı kamu okullarında görev yapan öğretmenler, son dönemde artan entegrasyon sorunları, kültürel gerginlikler ve saygı eksikliği nedeniyle endişelerini dile getirdi. Konuya ilişkin değerlendirmeler, Viyana Öğretmenler Sendikası temsilcisi Thomas Krebs (FCG) tarafından hazırlanan bir raporda yer aldı.
Rapora göre, bazı erkek Müslüman öğretmenlerin kadın meslektaşlarıyla tokalaşmayı reddettiği vakalar bildirilirken, bunun okul ortamında kültürel farklılıkların giderek belirginleştiğine işaret ettiği belirtildi. Krebs, “Eskiden insanlar aşırılıktan kaçarak buraya gelirdi. Şimdi ise bazıları radikal düşüncelerle geliyor ve bu fikirleri burada da yayıyor,” ifadelerini kullandı.
“Saygı Eksikliği Kadın Öğretmenleri Etkiliyor”
Krebs, okul ikliminde son yıllarda gözle görülür bir bozulma yaşandığını savundu. Kadın öğretmenlerin, hem öğrencilerden hem de bazı velilerden yeterli saygı görmediğini öne süren Krebs, “Bu durum tokalaşmanın reddedilmesinden hakaret ve zaman zaman fiziksel saldırılara kadar uzanıyor,” dedi.
Rapor, öğrenciler arasında da kültürel temelli dışlama eğilimlerinin arttığını belirtiyor. Krebs’e göre, “Batı kültüründen gelen öğrenciler zaman zaman eşit görülmüyor, entegrasyona açık öğrenciler ise kendi çevrelerinden baskı görebiliyor.”
Demokratik Değerler Üzerine Endişe
Sendika temsilcisi, bazı öğrencilerin liberal ve demokratik değerlere mesafeli davrandığını da ifade etti. Raporda, özellikle cinsiyet eşitliği, demokratik kurumlara saygı ve farklı inançlara hoşgörü konularında sorunlar yaşandığı vurgulandı. Krebs, “Bazı öğrenciler dini ilkeleri, Avusturya eğitim yasalarına dayanan müfredatın önüne koyuyor. Bu durum düzenli ders işlenmesini zorlaştırıyor,” diye konuştu.
Zorunlu Entegrasyon Programı Önerisi
Sorunun çözümü için Krebs, zorunlu entegrasyon programlarının hayata geçirilmesini önerdi. Bu programların yalnızca dil öğrenimini değil, toplumsal değerlerin aktarımını da içermesi gerektiğini belirten Krebs, söz konusu eğitimlerin okul dışı ve resmi denetim altında yapılmasının önemini vurguladı.
“Öğretmenler eğitim görevlerini yerine getirebilir, ancak öğrenciler entegrasyona istekli olduklarında,” diyen Krebs, Almanca öğrenme, derslere katılım ve demokratik kurallara uyumun bu isteğin göstergesi olduğunu belirtti.
Geçmişteki Başarılı Örnekler
Krebs, geçmiş yıllarda Avusturya’ya göç eden pek çok kişinin ülkeye uyum sağladığını hatırlatarak, “Önceki kuşaklar Almanca öğrenip topluma katıldılar ve demokratik değerlere saygı gösterdiler. Bu tutumun yeniden norm haline gelmesi gerekiyor,” dedi.
Sendika temsilcisi, okulların entegrasyon sürecinde daha fazla kurumsal destek alması gerektiğini de sözlerine ekledi.
Avrupa
Almanya’da başörtüsünü çıkarmayı reddeden fahri yargıç görevden alındı
Almanya’nın Aşağı Saksonya eyaletinde bulunan Braunschweig Yüksek Eyalet Mahkemesi, duruşmalarda başörtüsünü çıkarmayı reddeden bir fahri (gönüllü) yargıcın görevden alınmasına hükmetti. Karar, ülkede yargı mensuplarının dini semboller taşıyıp taşıyamayacağına ilişkin tartışmaları yeniden alevlendirdi.
Mahkeme, fahri yargıcın duruşma salonunda başörtüsü takmakta ısrar etmesini devletin tarafsızlık ilkesine aykırı buldu. Kararda, Niedersächsisches Justizgesetz (NJG) adlı eyalet yasasının 31a maddesine atıf yapılarak, “yargısal görevde bulunanların dini, ideolojik veya siyasi görüşlerini yansıtan semboller ya da kıyafetler giyemeyeceği” hükmü hatırlatıldı.
Yüksek Mahkeme, kadının uyarılara rağmen bu kurala uymayacağını açıkça ifade ettiğini, bu nedenle “ağır görev ihlali” (grobliche Amtspflichtverletzung) işlediğini belirtti. Karar uyarınca fahri yargıç görevden alındı ve temyiz yolu kapatıldı.
Almanya’da “Schöffe” olarak bilinen fahri yargıçlar, halk arasından beş yıllığına seçiliyor ve profesyonel hâkimlerle eşit oy hakkına sahip. Mahkeme, bu kişilerin de yargının görünürdeki tarafsızlığını koruma yükümlülüğüne tabi olduğunu vurguladı.
Kararda ayrıca, yargının görünür tarafsızlığının bireyin din özgürlüğüne kıyasla öncelikli olduğu, tarafların “dini etkiden bağımsız bir yargılanma hakkına” sahip bulunduğu ifade edildi.
Karar, Almanya’da kamu görevlilerinin dini semboller kullanmasına dair süregelen tartışmaları yeniden gündeme getirdi. Bazı hukukçular bunun dini özgürlük açısından kısıtlayıcı olduğunu savunurken, diğerleri tarafsızlığın demokratik hukuk devleti için vazgeçilmez olduğunu belirtiyor.
📍Braunschweig Yüksek Mahkemesi kararıyla birlikte fahri yargıçlar da profesyonel hâkimlerle aynı kurallara tabi olacak.
#Almanya #başörtüsü #mahkeme #Braunschweig #avrupa #germany #hukuk #haber
-
Gündem11 ay önceTELEGRAM’DA ŞOK EDEN GRUPLAR: TECAVÜZ AĞLARI VE K.O. DAMLALARI
-
Ekonomi2 yıl önceİsviçre’de Maaş Dengesi: Ortalama bir Kişinin Maaşı 6788 CHF
-
E-Dergi2 yıl önceİsviçre’nin Sesi Şubat 2024
-
İsviçre2 yıl önceDünyanın En İyi Sağlık Kurumları: İlk 250 Hastane Sıralamasında İsviçre’den 10 Hastane
-
Yaşam2 yıl önceKıskanç Kaynana Belirtileri: Gözden Kaçırmamanız Gereken 10 İşaret
-
Gündem12 ay önceERDOĞAN KARŞITI PAYLAŞIMLARI SIĞINMA BAŞVURUSUNDA HAKLI GEREKÇE OLARAK GÖRÜLMEDİ
-
Dünya12 ay önceMETA’NIN COVİD-19 AŞILARIYLA İLGİLİ YANILTICI BİLGİ KARARI: İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KISITLIYOR MU?
-
Gündem12 ay önceTÜRKİYE’DEN GELEN SIĞINMA BAŞVURULARINA GETİRİLEN SERT UYGULAMALARA TEPKİ


