Genel
İsviçre’nin İç Kısımlarında 4,4 Şiddetinde Deprem
İsviçre’nin Schwyz ve Glarus kantonları arasında yer alan Pragelpass bölgesinde, Salı gecesi 4,4 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.
Detaylar
ETH Zürih’e bağlı İsviçre Deprem Servisi (SED), depremin Salı sabahı saat 02.34’te Wägitalersee’nin yaklaşık altı kilometre güneybatısında gerçekleştiğini bildirdi. Depremin merkez üssü, Muotathal SZ ile Klöntal GL arasındaki Pragelpass’ta bulunuyor.
Bu büyüklükteki bir deprem, merkez üssüne yakın yerlerde küçük çaplı hasarlara yol açabilir. Ancak, Schwyz Kanton Polisi, deprem sonrası henüz herhangi bir hasar bildirimi almadığını açıkladı.
Sık Deprem Aktivitesi
SED, İsviçre ve yakın çevresinde günde ortalama üç ila dört deprem kaydediyor, bu da yılda 1000 ila 1500 deprem anlamına geliyor. Bu yıl için SED sayacı şu ana kadar 756 deprem kaydetti.
Halk tarafından hissedilen depremlerin sayısı ise yılda yaklaşık 10 ila 20 civarında olup, genellikle 2,5 büyüklüğünden itibaren hissediliyor. En son hissedilen deprem, Arolla VS’de 3,8 büyüklüğündeydi.
Genel
SP EŞ BAŞKANI WERMUTH: 12 MİLYON NÜFUSLU İSVİÇRE “YAPILABİLİR”
SP Eş Başkanı Cédric Wermuth, İsviçre’nin altyapı açısından artan nüfusa hazır olduğunu ifade etti. Tamedia gazetelerine verdiği röportajda Wermuth, “12 milyon insan mı? Bu benim bir arzum değil, ancak bu mümkün,” dedi. Bununla birlikte, ne 10, ne 12, ne de 16 milyon nüfusun bir hedef olmadığını, önceliğinin mevcut İsviçre halkının refahı olduğunu vurguladı.
Wermuth, göçün ülkeye getirdiği ekonomik faydalara dikkat çekerken, İsviçre’nin vatandaşlık partilerinin önerdiği gibi bir “Alplerin Singapur’u” olmaması gerektiğini söyledi. Bu modelin düşük vergiler ve şirketler için neredeyse hiç sosyal, çevresel veya eşitlik politikası kuralı içermediğini ifade etti.
AB İLE ANLAŞMA PAKETİNE DESTEK ŞARTLI
Wermuth, İsviçre’nin Avrupa Birliği ile yaptığı müzakerelere ilişkin de önemli açıklamalarda bulundu. AB ile anlaşma paketine yalnızca hizmet sektörünün ve maaşların yeterince korunması durumunda destek vereceğini belirtti. Ancak bazı siyasi aktörlerin bu paketin başarısız olması için çaba sarf ettiğini de ekledi. Wermuth, “Avrupa fikrini savunmak zorundayız,” diyerek özellikle güvenlik politikalarındaki güncel zorluklara dikkat çekti.
İSVİÇRE-AB MÜZAKERELERİNDE İLERLEME KAYDEDİLDİ
İsviçre ile Avrupa Birliği arasında süren müzakerelerde önemli aşamalar kaydedildi. İsviçre Dışişleri Bakanı Ignazio Cassis ve Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Maros Sefcovic, Çarşamba akşamı Bern yakınlarındaki Lohn konutunda gerçekleştirdikleri çalışma toplantısında, yıl sonuna kadar anlaşmanın büyük ölçüde tamamlanmasının hedeflendiğini açıkladı.
Mart ayından bu yana yürütülen müzakerelerde toplamda 170’ten fazla toplantı yapıldığı bildirildi. Bu yoğun çaba, İsviçre ile AB’nin ikili ilişkilerini güçlendirme ve geleceğe taşıma konusundaki kararlılığını ortaya koyuyor.
Genel
SIĞINMACI KRİZİ: İSVİÇRE’DEKİ KAPASİTE ZORLANIYOR, SIĞINMACILAR SORUNLARINA MUHATAP BULAMIYOR
Okuma Süresi: 3 dakika
2023 yılında İsviçre’ye yapılan sığınma başvurularında rekor artış yaşandı. İsviçre Göçmen Dairesi’nin (SEM) verilerine göre, yılın ilk 9 ayında yaklaşık 27.000 kişi İsviçre’ye sığınma başvurusunda bulundu. En fazla başvuru yapan ülkeler Afganistan, Türkiye, Eritre ve Suriye oldu. Avrupa genelinde yaşanan göç dalgası, sadece İsviçre’de değil, Avrupa’nın birçok ülkesinde kapasitelerin zorlanmasına neden oldu. İsviçre, ilk kez bu kadar yoğun bir sığınmacı başvurusu ile karşı karşıya kaldı.
İsviçre’deki mülteci sayısı da hızla artıyor. Ağustos 2024 sonu itibarıyla İsviçre’de 86.800 civarında tanınmış mülteci yaşamaktadır. Bu sayı, 2023 yılının sonunda kaydedilen en yüksek seviyeyi de aşarak yaklaşık yüzde 7 artış gösterdi.
İsviçre’de sığınmacı krizinin bir diğer önemli boyutu da sosyal yardımlar ve entegrasyon sürecinde karşılaşılan zorluklar. Son verilere göre, İsviçre’deki sığınmacıların yaklaşık yüzde 80’i, ülkedeki ilk beş ila yedi yıl içinde sosyal yardıma bağımlı oluyor. Bu, sığınmacıların büyük çoğunluğunun uzun bir süre boyunca iş bulamayıp, devlet yardımları ile geçinmek zorunda kaldığını gösteriyor.
Federal hükümet, kantonlara her bir oturum izni almış kişi başına yıllık 18.000 Frank ödeme yapıyor. Bunun yanı sıra, entegrasyon desteği için kişi başı bir defaya mahsus 6.000 Frank‘lık ek bir ödeme sağlanıyor. Ancak, mültecilere ödenecek tek tip bir yardım tutarı bulunmuyor. Her kantonun göç hizmetleri, sığınmacıların bireysel durumlarını değerlendirerek yardım miktarını belirliyor.
Genel olarak, İsviçre devleti bir yetişkin için ortalama 500 Frank, bir çocuk için ise 250 Frank yardım ödüyor. Ancak, bir aile için ödenen toplam yardım miktarı 2.000 Frank’i geçmiyor. Bu sistem, kantonlar arasında farklılık gösterse de, sığınmacıların büyük çoğunluğu bu yardımlarla geçinmeye çalışıyor.
ENTEGRASYON VE SOSYAL BASKILAR
Sosyal yardıma bağımlı kalmak, birçok sığınmacı için hem maddi hem de psikolojik zorluklara neden oluyor.
İsviçreninsesi’ne son günlerde gelen telefon ve mesajlarda, sığınmacılar muhatap bulamama sıkıntısı yaşıyor. İsviçre’ye 8 ay önce sığınan Bellinzona’daki bir sığınmacı, yaşadığı durumu şu sözlerle ifade ediyor: “Evde otura otura bıktım, bunalımdayım, depresyondayım. Çalışmak istiyorum ama iş bulamıyorum. Tanıdığınız işci arayan biri varsa lütfen yardımcı olun. Bu konuda muhatap olabileceğim kimseyi bulamıyorum. Ne arayan var ne soran. Oysa başvurumun reddi ya da kabul edilmesi yönünde en geç iki ay içinde karar verilmesi gerekiyordu.” Bu gecikmeler ve belirsizlik, sığınmacıların yaşam şartlarını daha da zorlaştırıyor.
Aileler Zor Koşullarda Yaşıyor
Zürih’te bir sığınmacı kampında yaşayan bir aile ise, iki ay içinde altı farklı kampa taşındıklarını belirterek, yaşadıkları belirsizliğe isyan ediyor: “En küçüğü 5 yaşında, en büyüğü 18 yaşında olan çocuklarımızla tek bir odada 6 kişi kalıyoruz. Artık bıktık. Göndereceklerse göndersinler ama bir muhatap bulamıyoruz. Kimse ne arıyor ne de soruyor.“
Fribourg’daki bir başka aile ise yardım kuruluşları ve resmi kurumların baskılarından şikayetçi. Caritas gibi sivil toplum kuruluşlarından yeterince destek alamadıklarını belirten aile, yaşadıkları psikolojik baskının kendilerini olumsuz etkilediğini dile getiriyor.
SIĞINMACILAR MUHATAP BULAMIYOR
Yoğun sığınmacı akını karşısında İsviçre’nin idari yapısının yetersiz kalması ve süreçlerin gecikmesi, başvuru sahiplerinin sabrını zorluyor. Göçmenlerin yasal süreçleri hızlandırılmadığı gibi, birçok sığınmacı iletişim kuracak yetkili bulmakta da zorlanıyor. Sığınmacıların çoğu, başvurularının akıbetiyle ilgili bilgi almanın neredeyse imkansız hale geldiğini belirtiyor.
KRİZİN BOYUTLARI VE GELECEK ADIMLAR
İsviçre hükümeti, sığınmacı göçmen başvurularındaki bu artış karşısında daha fazla barınma alanı oluşturma ve idari süreçleri hızlandırma yönünde adımlar atacağını belirtse de, sığınmacılar için kısa vadede bir çözüm öngörülmüyor. Diğer taraftan da kamuoyu baskısı, sağ ve orta merkez partinin geçici mültecilerin aile birleşimini kısıtlama girişim ve görüşmeleri sürüyor. Uzun süreli barınma ve temel ihtiyaçlar konusunda yaşanan sıkıntılar, özellikle çocuklu aileler için büyük bir sorun haline gelmiş durumda. İsviçre genelinde birçok sığınmacı, bu zor süreçte en azından bir muhatap bulmayı umuyor.
#İsviçre #Sığınmacılar #Göç #Kriz #asyl #migration #sığınmacı #türkiye #schweiz #schwiiz #isviçrehaberleri #isviçreninsesi #suisse #svizzera #switzerland #haber #avrupa
Genel
Aslında bu hayattaki tüm korkumuz yalnızlık olabilir mi?
Belki de başlıktaki ifadeyi iddialı buldunuz. Öyle ise gelin biraz birlikte düşünelim yalnızlık korkusu üzerine.
Bu hayatta öğrendiğimiz tüm sosyal kalıpları anımsayalım: arkadaşlar ediniriz, sevgililerimiz olur, çalışırız, sosyalleşiriz, evleniriz, çocuk sahibi oluruz; hatta bir çocuk yetmez der, başka çocuklarımız da olsun isteriz. Kısaca bu hayata geldiğimiz andan itibaren yaşama uyumlanmak adına pek çok eylemde bulunuruz.
Yaşama uyum sağlayamamak, yabancılaşmak ve yalnızlık… Hayatının bir döneminde dahi olsa bundan korkmayan olmuş mudur? Çocuklukta herkes teneffüste birlikte oynarken sınıfın bir köşesinde tek başına oturan hüzünlü öğrenci. Ya da hiç arkadaşı olmadığı için sürekli odasında tek başına oynayan çocuk. Bu görüntüler adeta sorunlu geçecek bir hayatın başlangıç fotoğrafları gibi geliyor, değil mi?
Sevdiklerimizi kaybetmek ise hemen hemen hepimizin en büyük korkularından biridir. Küçükken zaman zaman gördüğüm bir rüya vardı; annem veya babam değişik kazalarda birdenbire ölürlerdi. Rüyaların o ölçülemeyen hızında gerçeklik duygusunun sapmasıyla birlikte yaşadığım paniğin ardından, uyanıp da sadece bir rüya olduğunu anladığımdaki rahatlama dünyalara bedel olurdu.
Bu hayatta yalnız kalmamayı hedeflemek daha çocuk yaşlarda kodlanmış bir duygumuz. Var olan diğer korkularımız yetişkinliğe doğru ilerledikçe azalabilse de, yalnızlık korkusu hiç değişmiyor. Hatta belki de yaşlandıkça artabiliyor. Bize yanlış evlilikler yaptıran, toksik ilişkileri ve arkadaşlıkları sürdürten, çocuk sahibi olma kararımızı etkileyen, kibar olmak ve onaylanmak adına içimizden farklı düşünürken ağzımızdan başka yorumlar çıkmasına sebep olan, hatta onaylamadığımız olayları veya eylemleri dahi bazen sineye çektirtebilen bir korku bu. Üstelik epeyce de sinsi. Hiç farkettirmese bile gölge gibi peşimizden gelir ve üzerimizdeki gücü bizi tamamen yanlış hayatların başrol oyuncusu yapmaya kadar varır!
Sonuca baktığımızda doğru olmayan evlilikler bizi mutsuz eder veya toksik arkadaşlıklardan şikayet eder bir türlü bitiremeyiz. Yaşlılıkta yalnız kalmamak için çocuklar yapar, sonra onlar kendi hayatlarına uçup bize ilgilerini azaltınca hayal kırıklıklarıyla dolu mutsuz yaşlılara dönüşürüz.
Hepimiz sevilmek isteriz
Romanlarını çok sevdiğim Sabahattin Ali, eşi Aliye’ye yazdığı mektuplardan birinde şöyle der: “Sonra muhakkak sevilmek ister insan, bunun için de başkalarını sever. Düşün, dünyada yalnızlık kadar feci şey var mıdır? Tabii yalnızlıktan kafa yalnızlığı kastediyorum, yoksa dünya bir sürü kuru kalabalıkla dolu…”
Sevilme ihtiyacı bu dünyada varolduğumuz sürece bizimle olan bir özelliğimiz. Sevilmeme endişesinin özünde yatan ise yine yalnız kalma korkusu. Terk edilmek, istenmemek…İnsanın bir kez başına geldiğinde belki de hayat boyu etkisi geçmeyen, sonradan kurulan ilişkileri ve yaşamı şekillendiren tecrübeler.
“Senden artık hoşlanmıyorum.”
Martin McDonagh’ın İrlanda kırsalında geçen etkileyici filmi The Banshees of Inisherin’de Colm, eski dostu Pádraic’e bir gün gelip ansızın böyle der. Filmin açılış sahnesidir bu. Tüm film boyunca Pádraic’in koygun hayal kırıklığına, dostunu tekrar kazanma ve sevilme çabasına şahit olurken, onun derin üzüntüsünü izleyici olarak adeta biz de hissederiz. İster arkadaştan, ister sevgiliden olsun insanın istenmemesi, hele de artık sevilmediği için yalnızlığa terkedilmesi yıkıcı bir güce sahip. Yalnızlığa yüklediğimiz anlam ne kadar büyükse, yıkıcılığı da o kadar güçlü oluyor.
Varoluşçu psikolog ve yazar Rollo May’e göre yalnızlık çoğunlukla güçlü ve acı verici bir tehdit olduğundan çoğu insan tek başına olmanın olumlu yanlarını göremez. Birey olma deneyimini ilişkilerimizde bir anlamda bize ayna görevi gören diğer kişilerle ilişkilendirerek gerçekleştiriyoruz, ki bu aslında oldukça sağlıklı bir durum. Ancak asıl olan, yalnız kaldığımızda da birey olma deneyimini yitirmekten korkmamak ve kendimizle başbaşa kalmaktan kaçmak adına gürültüye ve aktivitelere sığınmamak. Kişiler arası yalnızlıktan kaçarken farketmeden kendi iç dünyamızdan kopup kendi benliğimizle olan yalnızlığa takılıyoruz. Oysa varoluşsal yalnızlığımız ancak kendimizi keşfederek azalabilir ve yalnız olma hali sayesinde “benliğimiz” oluşur.
Bir de bırakın korkmayı, yalnız olmayı tercih edebilme durumu var ki işte o zaman, yalnızlık yalnızlık olmaktan çıkıp “kendiyle başbaşa olma” keyfine dönüşüyor ve insanı zenginleştiren, geliştiren bir kavram haline geliyor. Üstelik yalnızlığın kaçınılmazlığını ve üzerimizdeki olumlu etkisini kabul ettiğimizde ilişkilerimiz de endişelerden arındığı için anlam kazanıyor ve derinleşiyor.
Tercih ettiğinizde tek başınalığın keyfini çıkarmanız temennisiyle, harika bir hafta olsun!
-
E-Dergi10 ay önce
İsviçre’nin Sesi Şubat 2024
-
Ekonomi9 ay önce
İsviçre’de Maaş Dengesi: Ortalama bir Kişinin Maaşı 6788 CHF
-
Yaşam8 ay önce
Kıskanç Kaynana Belirtileri: Gözden Kaçırmamanız Gereken 10 İşaret
-
İsviçre9 ay önce
Dünyanın En İyi Sağlık Kurumları: İlk 250 Hastane Sıralamasında İsviçre’den 10 Hastane
-
Gündem3 ay önce
HÄGENDORF’TA TÜRKÇE “SİZ BENİ YAKTINIZ SİZ!” DİYE BAĞIRDIĞI DUYULAN ADAM KENDİNİ YAKTI: DURUMU AĞIR, HELİKOPTERLE HASTANEYE KALDIRILDI
-
Gündem10 ay önce
İsviçre’nin Sesi Yankılanıyor…
-
Gündem11 ay önce
Biel’de Skandal: Cinsel İlişki Karşılığında Yabancılara Oturma İzni Belgesi!
-
Dünya3 hafta önce
META’NIN COVİD-19 AŞILARIYLA İLGİLİ YANILTICI BİLGİ KARARI: İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KISITLIYOR MU?