Sosyal Medya

Gündem

İSVİÇRE’DE HERZOG HAKKINDA SUÇ DUYURUSU: TUTUKLAMA TALEBİ

yazar

Yayınlayan

on

İsviçre’de, Dünya Ekonomik Forumu’na (WEF) katılmak üzere Davos’a gelen İsrail Cumhurbaşkanı Yitzhak Herzog hakkında “soykırıma teşvik” suçlamasıyla suç duyurusunda bulunuldu. Federal Savcılık, yapılan suç duyurularını “olağan prosedür” çerçevesinde değerlendirdiğini açıkladı.

Kasım ayında Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Galant hakkında tutuklama emri çıkarmıştı. Ancak bu karar Herzog’u kapsamıyor.

SUÇ DUYURULARI FEDERAL SAVCILIĞA İLETİLDİ
Sivil toplum kuruluşu “Legal Action Against Genocide” başta olmak üzere çeşitli kuruluşlar, Herzog’un Gazze’deki savaşta “soykırıma teşvik” suçlamasıyla yargılanması gerektiğini savunarak İsviçre hükümetini harekete geçmeye çağırdı. İsviçre Federal Savcılığı, suç duyurularının alındığını ve Dışişleri Bakanlığı (EDA) ile Herzog’un dokunulmazlığı konusunda temas halinde olduklarını belirtti.

HERZOG WEF’TE KONUŞTU
Herzog, Salı günü Davos’taki WEF oturumunda bir konuşma yaptı. Onun ardından Katar Başbakanı Mohammed bin Abdulrahman Al Thani söz aldı. Katar, Mısır ve ABD ile birlikte İsrail ile Hamas arasında sağlanan ateşkese aracılık eden ülkeler arasında yer alıyor.

İSVİÇRE’NİN TUTUMU ELEŞTİRİLİYOR
İsviçre’nin soykırım suçlarına yönelik tutumunu eleştiren aktivistler, 2024’te de benzer bir suç duyurusunun yapıldığını hatırlatarak, bu tür suçlarda diplomatik dokunulmazlığın geçerli olmayacağını savunuyor. Federal Savcılığın konuyla ilgili harekete geçmemesi halinde davanın Federal Ceza Mahkemesi’ne taşınacağı belirtiliyor.

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Netanyahu ve Galant hakkında savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar nedeniyle çıkardığı tutuklama kararı, Herzog’u kapsamazken, İsviçre’ye yapılan çağrıların nasıl bir karşılık bulacağı merak konusu.

#İsrail #Herzog #WEF #İsviçre #Gazze #UluslararasıHukuk

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

FACİANIN SORUMLULUĞU KİMDE? TURİZM BAKANI BOLU BELEDİYESİ’Nİ, BELEDİYE BAŞKANI BAKANLIĞI SUÇLUYOR

yazar

Yayınlayan

on

By

Haber: Hilmi Hacaloğlu | Okuma süresi: 5 dakika

Bolu’nun Kartalkaya ilçesinde meydana gelen ve 79 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan otel yangını, hem iktidar hem de muhalefet arasında sorumluluk tartışmalarını gündeme getirdi. Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, yangının gerçekleştiği Grand Kartal Oteli’ne Bolu Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü tarafından yangın güvenliği belgesi verildiğini savunurken, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, sorumluluğun yalnızca Turizm Bakanlığı’na ait olduğunu iddia etti.

Yangının Ardındaki Sorumluluk: Kim Ne Söyledi?

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, yangının yaşandığı otelin yangın güvenliği belgelerinin Bolu Belediyesi tarafından verildiğini öne sürerek, yangının olmasında belediyenin ihmali olduğunu belirtti. Ancak, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, bu açıklamalara karşı çıkarak, “Bu bölge bir turizm alanıdır ve burada yetkili olan Turizm Bakanlığı’dır. Bizim 2007’den sonra verdiğimiz herhangi bir olumlu rapor yok. 2021 ve 2024 yıllarında bakanlık denetimi yapıldı” dedi.

Yangın Denetimleri: Bolu Belediyesi ve İtfaiye Müdürlüğü’nün Raporları

VOA Türkçe’nin elde ettiği bilgilere göre, 12 Aralık 2024 tarihinde Grand Kartal Otel’i, yangın güvenliği denetimi için başvuruda bulundu. Bolu Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü, yapılan denetimde otelin tahliye çıkışları, acil aydınlatma, ışıklı yönlendirme levhaları, tahliye planları ve duman kontrol sistemlerinin yetersiz olduğunu tespit etti. Ayrıca, yangın algılama sisteminin de faal olmadığı belirlendi. Bu rapor sonrasında otel, yangın güvenliği belgesini iptal ederek başvurusunu geri çekti.

Bolu Belediye Başkan Yardımcısı Sedat Gülener, otel sahibine yazdığı resmi yazı ile başvurunun iptal edildiğini bildirdi. Ancak, Bolu Belediyesi’nin aynı otelin ek binasında açılan bir kafeyi denetlediği de ortaya çıktı. Bu denetimde, 70 metrekarelik kapalı alanın yangın güvenliği yönetmeliğine uygun olduğu belirtildi.

Eski Bakan Bahattin Yücel: “Sorumluluk Turizm Bakanlığı’na Ait”

Eski Turizm Bakanı Bahattin Yücel, yangının sorumlusunun Kültür ve Turizm Bakanlığı olduğunu belirtti. Yücel, “Yangına neden olan eksiklikler yangın merdivenleri, dedektörler, söndürme teşkilatları, tahliye kapıları ve duman dedektörleri gibi unsurlardır. Bu eksiklikler nedeniyle 79 insan hayatını kaybetti. Otel, belediyeye başvurarak yangına karşı önlem alındığına dair rapor istemişti. Ancak rapor eksikliklerle doluydu ve otel başvuruyu geri çekti. Bakanlık, özel bir şirkete sertifika vererek denetimi devretti. Bu durumda bakanlık sorumludur” dedi.

Yücel, ayrıca Kartalkaya bölgesinde bir sağlık ve itfaiye istasyonunun olmamasını da eleştirerek, bu eksikliğin büyük bir sorumluluk ihmali olduğunu vurguladı.

Yangın Denetimleri ve Periyodik Bakımlar

Türkiye’nin birçok kurumunun denetim ve periyodik bakımlar konusunda aksaklıklar yaşadığını belirten TMMOB Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ezgi Kılıç, yangın güvenliği sistemlerinin sadece kurulmasının yeterli olmadığını, bu sistemlerin periyodik olarak bakımdan geçmesi gerektiğini söyledi. Kılıç, “Yangının mutfaktan çıktığı anlaşılıyor. Bacaların temizliği yapıldı mı? Ölçüleri uygun mu? Denetimleri yapıldı mı? Bunlar belirsiz. Türkiye’de yangın güvenliği tedbirlerinin sürekliliği için kapsamlı bir denetim mekanizması kurulmalıdır” dedi.

Elektrik Mühendisleri Odası’ndan Açıklama

Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), yangın güvenliği için alınan önlemlerin yeterli olmadığını belirterek, binalarda yangın güvenliği sistemlerinin periyodik bakımının zorunlu hale getirilmesi gerektiğini vurguladı. EMO’nun açıklamasında, “Elektrik tesisatının uzman mühendisler tarafından projelendirilmesi ve düzenli olarak bakımının yapılması gereklidir. Ayrıca, binaların yangından korunması için uzman mühendis bulundurulması zorunlu olmalıdır” denildi.

Sonuç ve Kamuoyu Tepkileri

Kartalkaya’daki yangın, Türkiye’nin yangın güvenliği ve denetim sistemlerinin eksikliklerini bir kez daha gözler önüne serdi. Bağımsız kurumlar yangınla ilgili raporlarını hazırlarken, bu tür olayların tekrar yaşanmaması için yasal düzenlemelerin acilen yapılması gerektiği ifade ediliyor.

Haberin Devamını Oku

Gündem

İSVİÇRE’DE GİZLİ FUHUŞ PATLAMASI: POLİS ENDİŞELİ, KONTROL KAYBEDİLDİ

yazar

Yayınlayan

on

By

İsviçre’deki seks işçiliği, giderek daha fazla gizli hale geliyor ve toplumdan uzaklaşarak özel alanlara gizili özel şahısların yaşadığı evlere dairelere taşınıyor. Bu gelişmeleri İsviçre Televizyon Kanalı SRF de detaylı şekilde ele alırken, gizli seks işçiliği uygulamalarının hem kadınlar hem de polis için oluşturduğu riskler ve zorlukları gündeme taşıyor.

Bu gelişme, polis için işini zorlaştırıyor çünkü zorla çalıştırma (zorla seks işçiliği) ve insan kaçakçılığı daha az görünür hale geliyor. Tiziana (isim değiştirilmiş) ve Bella adlı iki kadın, gündelik yaşamlarından örnekler vererek, bu değişimi ve yaşadıkları zorlukları anlatıyor. İsviçre Televizyon Kanalı SRF’nin yaptığı haber, bu durumu detaylı şekilde ele alıyor.

https://www.srf.ch/play/tv/-/video/-?urn=urn:srf:video:35ef3948-7b64-4349-8db1-9f1b6e0ddaa8

Tiziana’nın Hikayesi: “Kontrolü Kaybettik”

İtalya’dan gelen Tiziana, on yıldan fazla bir süredir seks işçiliği yapıyor. Tiziana, İsviçre’nin Luzer bölgesinde özel bir dairede müşterilerini kabul ediyor. “İsviçre kontrolü kaybetti,” diyen Tiziana, sokak köşelerinde artık seks işçiliği yapılan bir dairenin varlığının neredeyse alışılmadık bir şey olmadığını belirtiyor. Müşterileriyle buluşmak için daireyi kiralayan Tiziana, diğer seks işçileriyle aynı evi paylaşıyor ve birkaç günlüğüne kalıp sonra başka bir yere taşınıyor.

Tiziana, büyük bordellere kıyasla dairelerde çalışmanın kendisi için daha güvenli olduğunu söylüyor. “Bir kulüpte her müşteriyle çalışmak zorundasınız. Bazen müşteriler uyuşturucu etkisi altındadır. Ancak bir dairede, müşterilerimi seçebiliyorum,” diye ekliyor. Ancak Tiziana, her seks işçisinin onun gibi bağımsız olmadığını belirtiyor. Bir keresinde, Macar kadınlarla aynı daireyi paylaştığını ve bir kadının, “Konuşamam çünkü ailemi tehdit ediyorlar,” dediğini aktarıyor. Bu durumu çok üzücü bulduğunu ifade ediyor.

Tiziana, yıllar içinde seks işçiliğine dair bakış açısının değiştiğini de söylüyor: “Her yıl işler daha kötüye gidiyor çünkü seks işçiliği için İsviçre’ye gelen çok fazla insan var. Artan arz fiyatları düşürüyor. Eskiden aylık 60.000 Frank kazanıyordum, şimdi ancak iyi olduğunda 5.000 Frank kazanabiliyorum,” diyor. Ayrıca, artan rekabetin seks işçilerinin daha tehlikeli uygulamalar sergilemesine yol açtığını belirtiyor. “Bugün, müşterilerin yüzde 80’i kondomsuz seks istiyor,” diye ekliyor.

https://www.srf.ch/play/tv/news-clip/video/tiziana-sexarbeiterin-immer-mehr-wohnungsbordelle?urn=urn:srf:video:35ef3948-7b64-4349-8db1-9f1b6e0ddaa8

Polisin Durumu: “Kadınlar Gizlice Çalışıyor”

İçeriden edinilen bilgilere göre, artık seks işçilerinin yarısından fazlası hizmetlerini özel alanlarda sunuyor. Resmi sayılar yok ve özel ile kamusal bordeller arasındaki sınır belirlemek zor. Lucerne polisinden Simon Steger, gizli seks işçiliği yapılan dairelerin artışını onaylıyor. “Bağımsız çalışan kadınlar için özel daireler iyi bir şey olabilir, ancak bu durum, kadınların gizlice çalıştırılmalarını sağlıyor ve bizim onları bulmamızı zorlaştırıyor,” diyor.

Bella’nın Hikayesi: “Kulüpte Daha Güvenli Hissediyorum”

Bella, Romanya’dan gelen bir seks işçisi ve bir süre önce özel dairelerde çalışıyordu. Ancak bu deneyiminden sonra büyük bordellere geçmeye karar verdi. St. Gallen’deki bir kulüpte, 15 başka kadınla birlikte çalışıyor. Bella, kulüplerde çalışmanın kendisini daha güvende hissettirdiğini söylüyor: “Burada her zaman konuşabileceğim biri var,” diyor. Ayrıca kulüplerde bir acil durum butonu olduğunu ve ihtiyaç anında yardım alabileceğini belirtiyor.

https://www.srf.ch/play/embed?urn=urn:srf:video:dfd53240-9ce2-4838-b424-e73ddb0c121a&startTime=4&subdivisions=false

Polisin Artan Endişeleri

Lucerne polisi, seks işçiliği yapılan yerleri haftada bir ziyaret ederek insan kaçakçılığı ve zorla çalıştırma vakalarını tespit etmeye çalışıyor. Polis yetkilileri, kadınların daha fazla yeraltına çekildiğini ve bu durumun onların güvenliği için büyük bir tehdit oluşturduğunu dile getiriyor. Bu, hem polis için hem de seks işçileri için giderek daha karmaşık bir durum haline geliyor.

Seks işçiliğinin gizlilik kazanması, hem kadınların güvenliğini artırabileceği gibi, aynı zamanda zorla çalıştırma ve istismar gibi tehlikeleri de artırabiliyor. Yetkililer, bu sorunun çözülmesi için daha fazla çalışma yapmaya devam edeceklerini belirtiyor.

Haberin Devamını Oku

Gündem

THURGAU’DA MÜSLÜMAN MEZARLIKLARINA KARŞI REFERANDUM

yazar

Yayınlayan

on

By

Doğu İsviçre – İsviçre’nin Thurgau kantonundaki Weinfelden kasabasında, Müslüman mezarlıklarının oluşturulmasına yönelik tartışmalar devam ediyor. 18 Mayıs’ta halk, Müslümanlara özel mezarlık alanlarının kurulup kurulmayacağı konusunda oy kullanacak.

Kasaba parlamentosu, geçtiğimiz Aralık ayında Müslüman mezarlıklarının oluşturulmasını 24’e karşı 4 oyla kabul etti. Bu karar doğrultusunda en fazla 70 mezar yeri ayrılması planlanıyor. Hatta İsviçre Halk Partisi (SVP) üyelerinin çoğunluğu bile projeyi destekledi.

Ancak karar sonrası, aralarında Weltwoche gazetesi yazarı Markus Schär ve EDU kanton milletvekili Lukas Madörin’in de bulunduğu muhalifler, kısa sürede referandum için gerekli 400 imzayı topladı. Son verilere göre bu sayı 1000’i bulmuş durumda. Weinfelden’de 12.200 kişi yaşarken, nüfusun yüzde 10’unu Müslümanlar oluşturuyor.

Muhalifler, devlet ile dinin ayrılığına vurgu yaparak mezarlıkların oluşturulmasının tarafsızlık ilkesine aykırı olduğunu savunuyor. Madörin, Müslümanlara yönelik özel bir uygulamanın uzun yıllara dayanan dini tarafsızlık geleneğine ters düştüğünü belirtti. Karşıtlar, Müslüman mezarlıklarının “ölümde bile ayrımcılık” anlamına geldiğini iddia ediyor.

Doğu İsviçre İslami Topluluklar Çatı Örgütü Genel Sekreteri Adem Kujovic ise sürecin sakin ve yapıcı bir tartışma ortamında ilerlediğini belirterek, Müslüman topluluğun bu durumu bir kabul eksikliği olarak görme endişesi taşıdığını ifade etti.

Weinfelden, bu konuda ilk örnek değil. Cenevre’de 1980’lerde, Bern’de ise 2000 yılında Müslüman mezarlıkları oluşturuldu. Günümüzde İsviçre genelinde yaklaşık 14 mezarlık, Müslümanların defin kurallarına uygun hizmet veriyor.

Haberin Devamını Oku

Trendler