Dünya
İsviçre’de Doğum Oranı Tarihi Düşüşte
OECD Ülkelerinde Doğum Oranı 60 Yılda Yarı Yarıya Azaldı
Kadın Başına Düşen Doğum Oranları: OECD Ülkelerindeki Değişimler
OECD üyesi 38 ülke içinde kadın başına düşen doğum oranı son 60 yılda yaklaşık olarak yarı yarıya azaldı. Paris merkezli OECD’nin Perşembe günü yayımladığı bir rapora göre, 1960 yılında bir kadın ortalama olarak 3,3 çocuk doğururken, bu rakam 2022 yılında sadece 1,5’e düştü.
Ekonomik ve Sosyal Sonuçlar
OECD, düşük doğum oranının ciddi ekonomik ve sosyal sonuçlar doğurabileceği konusunda uyarıda bulundu. Nüfusun sabit tutulabilmesi için kadın başına düşen doğum oranının 2,1 çocuk olması gerektiğini belirtti. Düşen doğum oranı, giderek yaşlanan bir nüfus ve çalışan nüfusun daha az bir oranı tehdidi oluşturabilir. Bu durum, emeklilik ve sağlık hizmetleri için daha yüksek harcamalar anlamına gelebilir.
Doğum Yaşlarında Değişim
OECD’ye göre günümüzde kadınlar daha geç yaşta çocuk sahibi oluyor. 2000 yılında annelerin doğumda ortanca yaşları 28,6 iken, bu yaş 2022 yılında 30,9’a yükseldi. Aynı dönemde Almanya’da annelerin doğumda ortanca yaşı 28,8’den 31,4’e çıktı.
İsviçre’de Doğum Oranı Düşük Seviyede
İsviçre, kadın başına düşen doğum oranının 2023 yılında 1,33 çocuk ile tarihi bir düşük seviyeye gerilediğini gördü. Bu, 2022 yılındaki 1,39 çocuk oranından daha düşüktü. Toplamda, geçen yıl 80.000 çocuk dünyaya geldi, bir önceki yıla göre %2,8 azalma gösterdi. Bu düşüş, İsviçreli annelerde %4,2, yabancı annelerde ise %0,8 oldu.
Ailelere Destek Politikaları
OECD ülkeleri, iş ve sosyal işler bölümünün başkanı Stefano Scarpetta’ya göre aileleri desteklemek için birçok önlem alıyor. Ancak ekonomik maliyetler ve uzun vadeli finansal belirsizlikler, ebeveyn olma kararını önemli ölçüde etkiliyor.
Çocuk sahibi olmayı kolaylaştırmak için devletlerin kapsamlı ve güvenilir destek sunması gerektiğini belirten Scarpetta, bunun arasında uygun konut, iş ve aile hayatını dengeleyen aile politikaları ve kadınların iyi işlere erişimini ve kariyer fırsatlarını teşvik eden diğer politika önlemlerinin de bulunduğunu vurguladı.
OECD, demokrasi ve serbest piyasa ekonomisine bağlı ülkeleri bir araya getiriyor ve İsviçre de bu ülkeler arasında yer alıyor. Toplamda 38 ülke OECD üyesi olarak kabul ediliyor; bu ülkeler arasında Almanya, ABD, Japonya gibi büyük ekonomilerin yanı sıra Meksika ve Şili gibi gelişmekte olan ülkeler de bulunuyor.
Doğum Eğilimleri: Türkiye, Afganistan ve Suriye
Türkiye’de Doğum Oranı ve Eğilimler
Türkiye’de kadın başına düşen doğum oranı son yıllarda istikrarlı bir seyir izlemektedir. 2022 verilerine göre, Türkiye’de bu oran 1,88 olarak kaydedilmiştir. Ülke genelinde doğum oranları ekonomik koşullar, eğitim seviyeleri ve aile politikaları gibi faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterebilir.
Afganistan’da Doğum Oranı ve Durum
Afganistan, düşük gelir düzeyine sahip bir ülke olarak doğum oranları açısından dikkat çekmektedir. Ülkede kadın başına düşen doğum oranı oldukça yüksektir ve genellikle ortalama 4 çocuk civarındadır. Bu durum, genç nüfusun yoğunluğu ve sosyal normların etkisiyle ilişkilendirilebilir. Ancak son yıllarda çatışmalar ve ekonomik belirsizliklerin etkisiyle doğum oranlarında düşüş yaşanabileceği belirtilmektedir.
Suriye’de Doğum Oranı ve Eğilimler
Suriye, yakın dönemde yaşanan iç savaş ve çatışmalar nedeniyle dramatik demografik değişimlere tanık olmuştur. Ülkenin doğum oranları da bu süreçten etkilenmiş ve düşmüş olabilir. Doğum oranlarındaki kesin verilere ulaşmak zor olsa da, çatışmaların ve göç dalgalarının etkisiyle doğum eğilimlerinde değişiklikler yaşandığı bilinmektedir.
Avrupa
BILL GATES’E KARŞI AÇILAN DAVA HOLLANDA MAHKEMELERİNDE DEVAM EDİYOR
“Covid-19 aşıları nedeniyle yaşanan iddia edilen sağlık sorunları, dünyanın en güçlü isimlerinden birini yargı karşısına çıkardı.”
BILL GATES’E HOLLANDADA AÇILAN DAVA: COVID AŞILARININ GÜVENLİĞİ SORGULANIYOR
Hollanda’daki Covid-19 eleştirmenlerinin Bill Gates’e karşı açtığı dava, önemli bir aşama kaydetti. Leeuwarden Mahkemesi, davanın Hollanda yargı yetkisi altında görülebileceğine hükmetti. Gates, mahkemenin yetkisiz olduğu gerekçesiyle itirazda bulunmuş ancak bu girişim başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
Dava, Hollanda’daki bir grup vatandaşın Gates’in yanı sıra eski başbakan Mark Rutte, eski sağlık bakanı ve hükümete danışmanlık yapan “Outbreak Management Team” üyelerine karşı açtığı toplu şikayet kapsamında ilerliyor. Vatandaşlar, Gates ve diğer yetkilileri Covid-19 aşılarının zararlı olduğunu bildikleri halde teşvik etmekle suçluyor. Ayrıca, davaya Gates’in kurucusu olduğu Bill & Melinda Gates Vakfı da dahil edilmiştir.
MAHKEMEDEN ÇARPICI KARAR
16 Ekim 2024’te açıklanan karara göre, mahkeme, şikayetlerin bağlantılı olması nedeniyle tüm davalıların aynı dosyada yargılanmasını “uygun” buldu. Mahkeme ayrıca, Gates’in iddiaların merkezinde yer aldığını ve davanın uluslararası bağlamda değerlendirilebileceğini belirtti.
Dava süreciyle ilgili yapılan açıklamada, “Hollanda sivil yargılama yasalarının 7. maddesi uyarınca, bir davalıya yönelik yetki sağlandığında, diğer davalıların da aynı yargılama sürecinde değerlendirilmesi mümkündür,” ifadeleri kullanıldı. Gates’in avukatları, Hollanda’nın yargı yetkisinin geçerli olmadığı savunmasını öne sürmüş, ancak bu talep reddedilmiştir.
MAHKEME MASRAFLARINI ÖDEMEKLE YÜKÜMLÜ
Mahkeme, Gates’i davacıların avukatlık masrafları dahil olmak üzere 1.406 Euro’luk bir tazminat ödemeye mahkum etti. Bu masrafların ödenmemesi durumunda ek ceza ve masrafların uygulanacağı belirtildi.
SUÇLAMALAR VE “BÜYÜK RESET” İDDİASI
Davacı grup, Gates’in ve diğer yetkililerin Covid-19 pandemisi sırasında uygulanan politikalar ve teşvik edilen aşılar yoluyla küresel bir değişim hedefleyen “Büyük Reset Projesi”ne dahil olduklarını öne sürüyor. Bu kapsamda Gates’in 2020’de yayınladığı iki YouTube videosu, aşıların güvenilirliği ve etkinliğiyle ilgili yanlış bilgiler verdiği gerekçesiyle dava dosyasına dahil edilmiştir.
Davacılar, bu yanlış bilgiler nedeniyle aşı olmaya ikna edildiklerini ve fiziksel ile psikolojik ciddi zararlar gördüklerini iddia ediyor. Şikayetçilerden birinin dava süreci sırasında yaşamını yitirdiği, geriye kalan altı kişinin ise hukuk mücadelesine devam ettiği öğrenildi.
GATES’İN DURUŞMASI 27 KASIM’DA
Gates’in dava sürecine kişisel olarak katılıp katılmayacağı henüz netleşmiş değil. Ancak mahkemenin bir sonraki duruşmayı 27 Kasım 2024 tarihinde yapacağı açıklandı.
Bu dava, Covid-19 politikaları ve küresel sağlık otoriteleri üzerindeki etkileriyle ilgili tartışmaları yeniden alevlendirecek gibi görünüyor. Gates ve diğer davalıların suçlamalar karşısında nasıl bir savunma yapacakları ise merak konusu.
Dünya
ELON MUSK’TAN DOĞUM ORANLARI UYARISI: “AVRUPA ÖLÜYOR”
Tesla ve SpaceX CEO’su Elon Musk, Avrupa’nın azalan doğum oranlarıyla ilgili endişelerini dile getirdi. Musk, sosyal medya hesabından paylaştığı grafikte, “Avrupa ölüyor” ifadelerini kullandı.
DOĞUM ORANLARI KRİZDE
Son yıllarda birçok ülkede doğurganlık oranları kritik seviyelere düştü. Wall Street Journal’ın geçtiğimiz Mayıs ayında yayımladığı rapora göre, küresel doğurganlık oranı, nüfusun sabit tutulması için gereken seviyenin altına indi.
Avrupa’daki mevcut nüfusun korunması için kadın başına 2,1 çocuk doğum oranı gerekiyor. Ancak, Malta (1,08) ve İspanya (1,16) gibi ülkeler bu oranların oldukça altında kalıyor.
TÜRKİYE’DE DURUM
Türkiye’de ise 2022 yılında 1,63 olan toplam doğurganlık hızı, 2023’te 1,51’e düştü. Bu oran, AB ortalamasının altında yer alıyor ve ülkedeki nüfus artışında gerilemeye işaret ediyor.
11 ÇOCUK BABASI MUSK’IN GÖRÜŞLERİ
11 çocuğu bulunan Elon Musk, doğum oranlarındaki düşüşün insanlığın geleceği için büyük bir tehdit oluşturduğunu savunuyor. Musk, bu konudaki endişelerini sık sık dile getiriyor ve toplumları nüfus artışı için teşvik etmeye çağırıyor.
GELECEK İÇİN TEHLİKE ÇANI
Uzmanlar, doğum oranlarındaki bu düşüşün ekonomik ve sosyal dengeleri olumsuz etkileyebileceği konusunda uyarıyor. Özellikle yaşlanan nüfusun yükü, çalışan kesim üzerindeki baskıyı artırabilir.
#ElonMusk #DoğumOranları #AvrupaÖlüyor #NüfusKrizi #Gelecek
Dünya
META’NIN COVİD-19 AŞILARIYLA İLGİLİ YANILTICI BİLGİ KARARI: İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KISITLIYOR MU?
📅 15 Kasım 2024
⏱️ Okuma süresi: 3 dakika
Almanya’daki Frankfurt Yüksek Bölge Mahkemesi’nin Meta’nın COVID-19 aşılarına yönelik yanlış bilgi içerikli paylaşımları kaldırma yetkisini onaylaması, ifade özgürlüğü ile yanlış bilgilendirme arasındaki ince çizgiyi yeniden tartışmaya açtı. Karar, sağlık otoritelerinin güvenilirliğine dayandırılırken, sosyal medya platformlarının giderek artan sansür yetkisi eleştirilere neden oluyor.
MAHKEMENİN KARARINA ELEŞTİRİLER
Mahkeme, “yanlış bilgi” olarak değerlendirilen içeriklerin kaldırılmasını savunurken, bilimsel eleştirilere dayalı paylaşımların bu kapsamda olmadığını belirtti. Ancak eleştirmenler, bu kararın ifade özgürlüğünü tehdit eden bir emsal oluşturduğunu savunuyor. Çünkü “yanlış bilgi” tanımı, çoğu zaman yoruma açık ve otoritelerin tek taraflı görüşlerine dayanıyor.
Mahkeme, Meta’nın platform kurallarını ihlal eden paylaşımları kaldırma hakkını savunurken, kullanıcıların bilimsel ya da politik tartışmalara katılımını sınırlayan bir alan oluşturabileceği riskine dikkat çekmedi. Bazı uzmanlar, bu tür kararların halkın mevcut sağlık politikalarına duyduğu güvensizliği artırabileceği konusunda uyarıda bulunuyor.
META’NIN TUTUMU: TEK TARAFLI SANSÜR MÜ?
Meta, platformunda yer alan yanlış bilgileri kaldırarak kamu sağlığını koruma sorumluluğunu savunuyor. Ancak bu yaklaşımın “sınırları” sorgulanıyor. Özellikle yanlış bilgi ile eleştirel düşünce arasındaki ayrımı kim belirliyor? Meta’nın, otoritelerle iş birliği içinde hareket ederek belirli görüşleri öne çıkarması, farklı seslerin bastırılmasına neden olabilir.
Eleştirmenler, Meta’nın yanlış bilgiyle mücadelede gösterdiği çabaların, ifade özgürlüğü ve demokratik tartışma ortamını zedelediğini iddia ediyor. Çünkü bilimsel gerçeklik, tartışmalarla şekillenir ve bilgiye dayalı eleştiriler bu sürecin vazgeçilmez bir parçasıdır.
YANLIŞ BİLGİYE KARŞI MÜCADELEDE DENGE ARAYIŞI
Mahkeme kararı, sosyal medya platformlarının sorumluluğunu artırırken, kullanıcıların özgürce bilgi paylaşma hakkını sınırlayabileceği endişelerini beraberinde getiriyor. Meta’nın içerik kaldırma politikasının kapsamı netleştirilmedikçe, hangi bilginin “yanlış” sayıldığına dair sorular belirsizliğini koruyacak.
Sonuç olarak, yanlış bilgilendirme ile ifade özgürlüğü arasında denge kurmak, yalnızca teknoloji şirketlerinin değil, aynı zamanda yargının ve toplumun ortak sorumluluğu olarak karşımıza çıkıyor. Ancak bu dengenin doğru şekilde kurulmadığı durumlarda, sansür eleştirileri kaçınılmaz olacaktır.
#Meta #İfadeÖzgürlüğü #YanlışBilgi #COVID19 #Sansür #almanya #avrupa #ifadeözgürlüğü #meinungsfreiheit #medien #
-
E-Dergi9 ay ago
İsviçre’nin Sesi Şubat 2024
-
Ekonomi8 ay ago
İsviçre’de Maaş Dengesi: Ortalama bir Kişinin Maaşı 6788 CHF
-
Yaşam7 ay ago
Kıskanç Kaynana Belirtileri: Gözden Kaçırmamanız Gereken 10 İşaret
-
İsviçre9 ay ago
Dünyanın En İyi Sağlık Kurumları: İlk 250 Hastane Sıralamasında İsviçre’den 10 Hastane
-
Gündem2 ay ago
HÄGENDORF’TA TÜRKÇE “SİZ BENİ YAKTINIZ SİZ!” DİYE BAĞIRDIĞI DUYULAN ADAM KENDİNİ YAKTI: DURUMU AĞIR, HELİKOPTERLE HASTANEYE KALDIRILDI
-
Gündem9 ay ago
İsviçre’nin Sesi Yankılanıyor…
-
Gündem10 ay ago
Biel’de Skandal: Cinsel İlişki Karşılığında Yabancılara Oturma İzni Belgesi!
-
Gündem10 ay ago
İsviçre’de Emeklilik Oylaması: Kritik Karar!