Gündem
İsviçre Nükleer Enerjiye Dönüş Yapmayı Planlıyor
29 Ağustos 2024 tarihinde, İsviçre Federal Konseyi, yeni nükleer santrallerin inşasını mümkün kılacak bir karar aldı. Bu değişiklik, 2017 yılında halk oylamasıyla kabul edilen nükleer santral inşaat yasağını tersine çeviriyor. Enerji Bakanı Albert Rösti, bu adımı, ülkenin artan enerji ihtiyacı, enerji karbonsuzlaştırılması ve nüfus artışı gibi nedenlerle gerekçelendirdi. Ancak, bu karar, birçok soru ve tartışmayı da beraberinde getiriyor.
Kararın Arka Planı ve Tepkiler
Albert Rösti, İsviçre’nin gelecekteki enerji talebini karşılamak için yeni nükleer santrallere ihtiyaç duyulduğunu savunuyor. Ancak bu taslak, projelerin daha hızlı ilerlemesini sağlayacak herhangi bir teşvik ya da sübvansiyon içermiyor. Çevre örgütleri ve Yeşiller partisi, bu değişikliğe sert bir şekilde karşı çıktı ve referandum yoluna gitme tehditlerinde bulundu. Ayrıca, bazı merkez sağ politikacılar eski nükleer enerjiden aşamalı çıkış modelini savundu.
İsviçre elektrik şirketleri ise yeni nükleer santral projeleri için herhangi bir planları olmadığını ve bu tür projelerin sadece devlet destekli veya doğrudan devlet yatırımıyla gerçekleştirilebileceğini belirttiler. Şu anda, yeni reaktörlerin inşası önündeki en büyük engellerden biri projelerin yüksek maliyetleri ve uzun onay süreçleridir. İsviçre’de yeni bir nükleer santralin inşasının 2040’tan önce başlaması pek olası görünmüyor.
Ekonomik ve Teknolojik Zorluklar
Yeni nükleer santrallerin ekonomik açıdan ne kadar uygun olacağı büyük bir tartışma konusu. Nükleer santraller, yüksek inşaat maliyetleri ve işletme giderleriyle birlikte, özellikle yaz aylarında güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının fazla olduğu dönemlerde elektrik fazlalığına yol açabiliyor. Bu durum, nükleer santral işletmecilerinin, ihtiyaç fazlası enerji için ödeme yapmasına neden olabilir. Ayrıca, nükleer santrallerin yalnızca kış aylarında çalışması gerektiğinde, bu tür bir tesisin maliyetleri daha da yükselebilir. Dünya genelindeki mevcut reaktörlerin yaşlanmış olması ve potansiyel bir nükleer kaza riski, bu projelerin ekonomik ve güvenlik açısından sorgulanmasına yol açıyor.
Alternatif Enerji Çözümleri
Yeni teknolojilere yönelik umutlar, örneğin sıvı tuz reaktörleri veya Küçük Modüler Reaktörler (SMR) gibi alternatifler, henüz hazır değil ve maliyetleri ile verimliliği konusunda belirsizlikler mevcut. Ancak, ETH Zürich’in sunduğu gibi yenilenebilir enerji depolama projeleri, fazla güneş enerjisi ile hidrojen üretimi ve demir depolama gibi, kısa vadede daha gerçekçi çözümler sunabilir. Bu tür projeler, 2026 yılına kadar önemli enerji ihtiyaçlarını karşılayabilecek kapasiteye sahip olabilir.
Sonuç
İsviçre’nin yeni nükleer santrallere yönelik kararının enerji güvenliğini sağlama açısından stratejik bir adım olduğu söylenebilir. Ancak, bu projelerin maliyetleri, ekonomik sürdürülebilirlikleri ve potansiyel riskleri üzerine ciddi endişeler bulunmaktadır. Gelecek aylarda, bu enerji stratejilerinin uygulanabilirliği ve toplumsal etkileri netlik kazanacaktır. Enerji Bakanlığı, yıl sonuna kadar nükleer enerji yasasında değişiklik önerisi sunacağını açıkladı; bu önerinin parlamentoda görüşülmesi ve halk tarafından referandumda oylanması bekleniyor.
#İsviçreEnerji #NükleerEnerji #AKW #EnerjiStratejisi #KarbonNötrlüğü #YenilenebilirEnerji #EnerjiGüvenliği #İsviçreNükleer #EnerjiPolitikası #AlbertRösti #İsviçreGündemi #NükleerSantral #SürdürülebilirEnerji #EnerjiYatırımları #İsviçreYasaDeğişikliği #İsviçrehaberler #İsviçredehaber
Avrupa
Kadına Şiddet Alarmı: K.o.-Damlaları “Silah” Sayılacak
Berlin – Almanya, kadınlara yönelik şiddetin ulaştığı vahim tabloyla bir kez daha yüzleşti. Federal hükümetin açıkladığı yeni durum raporu, hem rakamların ürkütücülüğünü hem de devletin almayı planladığı sert tedbirleri gözler önüne serdi. İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt, Aile Bakanı Karin Prien ve BKA Başkanı Holger Münch, Berlin’de düzenledikleri toplantıda artan şiddet vakalarına karşı “kesin ve kararlı bir mücadele” sözü verdi.
K.o.-Damlalar Resmen “Silah” Kategorisinde
İçişleri Bakanı Dobrindt, özellikle eğlence mekânlarında artan “K.o.-damlası” vakalarının artık ağır suçlarla aynı kategoriye alınacağını belirtti:
“Kadınların güvenliği devletin asli sorumluluğudur. İspanya modeline benzer elektronik kelepçe uygulamasını hayata geçiriyoruz. Ayrıca K.o.-damlalarını ‘silah’ olarak tanımlayarak çok daha sert cezai yaptırımların yolunu açıyoruz.”
Bakan, bu düzenlemenin hem caydırıcılığı artıracağını hem de mağdurların korunmasında yeni bir aşama sağlayacağını vurguladı.
“Günlük Hayatın Olağanlaşan Suçu”
Aile Bakanı Prien ise şiddetin ülkede sıradanlaşmaya başladığına dikkat çekti:
“Kadına yönelik şiddet, toplumun gündelik suç envanterine dönüşmüş durumda. Buna seyirci kalamayız.”
Prien, daha güçlü bir önleyici politika, daha nitelikli veri toplama süreçleri ve mağdurlara kesintisiz destek sunacak bir yardım ağı çağrısı yaptı.
BKA: “Sadece Görüneni Biliyoruz”
BKA Başkanı Münch, açıklanan rakamların yalnızca buzdağının görünen kısmı olduğunu ifade etti:
“Kadınlara yönelik suçlar artıyor ancak hâlâ çok büyük bir karanlık alan var. Özellikle aile içi şiddet çoğunlukla bildirilmiyor.”
Cinsel Suçlarda 53 Binden Fazla Mağdur
2024 yılı verileri, durumu tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor:
- 53.451 kadın ve kız çocuğu cinsel suçların mağduru oldu.
- Artış oranı %2,1.
- Mağdurların neredeyse yarısı reşit değildi.
Vaka yelpazesi cinsel tacizden tecavüze, cinsel saldırıdan istismara kadar geniş bir alana yayılıyor.
Aynı yıl 308 kadın ve kız çocuğu öldürüldü. Tamamlanmış kadın cinayetlerinde yaklaşık %9’luk bir düşüş olsa da 859 kadın saldırılardan sağ kurtuldu.
Dijital Şiddet Rekor Kırdı
Teknolojik araçlarla işlenen şiddet türleri de hızla yükseliyor. 18.224 kadın, çevrim içi tehdit, dijital takip (cyberstalking) ve benzeri yöntemlerle mağdur edildi. Bu kalem, tüm suç alanları içinde en hızlı yükselen kategori oldu.
Siyasi saikle işlenen saldırılar ise %70’i aşan artışla yeni bir tehlike alanına işaret ediyor.
Aile İçi Şiddette Korkunç Yükseliş
2024 yılında aile içi şiddet mağduru olan kişi sayısı 265.942 ile tüm zamanların en yüksek seviyesine çıktı. Mağdurların:
- %70’i kadın,
- yaklaşık %30’u erkek ve erkek çocukları.
Ancak partner şiddeti hâlâ ağırlıklı olarak kadınları hedef alıyor: Her 5 mağdurdan 4’ü kadın.
132 kadın ve 24 erkek, partner şiddeti nedeniyle hayatını kaybetti.
Aile içi çatışmalarda ölenlerin sayısı ise 130. Bu ölümler içinde 6–14 yaş arası çocukların dikkat çekici bir ağırlığı var.
Şiddet Evde Olduğu Kadar Ekranda da Artıyor
Dijital takip ve çevrim içi baskı, hem partner şiddeti hem de aile içi ilişkilerde keskin bir yükseliş gösteriyor:
- Partner şiddetinde dijital saldırılar %11 arttı,
- Aile içi ilişkilerde bu artış %20’nin üzerine çıktı.
Karanlık Alan Araştırması: Çoğu Suç Bildirilmiyor
LeSuBiA adını taşıyan yeni araştırmaya göre:
- Birçok şiddet türünde bildirim oranı %10’un altında,
- Partner şiddetinde ise %5’in bile gerisinde.
Araştırma, kadınların yaşamları boyunca daha yoğun, daha sistematik ve daha ağır şiddete maruz kaldığını; çoğu vakada travmanın çocuklukta başladığını ortaya koyuyor.
Devletin Hedefi: “Korkusuz Bir Yaşam”
Federal hükümet, yeni verilerin daha etkin koruma politikalarının önünü açmasını hedefliyor. Yetkililere göre kadınların, erkeklerin ve çocukların güven içinde yaşayabilmesi
Avrupa
Knorr Çorbalarında Tehlike Çanları: Avrupa’da Başlayan Geri Çağırma İsviçre’yi de Alarm Durumuna Geçirdi
Avrupa’nın birçok ülkesinde Knorr markasına ait çorba ve sos ürünleri, yabancı madde şüphesi nedeniyle raflardan toplatılıyor. Üretici firma Unilever, üretim hatlarındaki teknik bir arıza nedeniyle bazı parti ürünlerde metal ya da kauçuk parçalar bulunabileceğini açıklayarak kapsamlı bir geri çağırma başlattı. Olası yabancı maddelerin yutulması durumunda boğulma ve sindirim sistemi hasarı riski bulunduğu belirtildi.
Şirketin duyurusu sonrası Avrupa genelinde çok sayıda Knorr ürünü market raflarından kaldırılırken, İsviçre gıda güvenliği otoriteleri de süreci yakından izlemeye aldı.
Avrupa Ülkelerinde Geri Çağrılan Ürünler ve Listeler
Unilever’in yaptığı açıklama ve Avrupa’daki resmi uyarı sistemlerinde yer alan bilgilere göre, geri çağrılan ürünler ülkelere göre şöyle:
🇦🇹 Avusturya
- Knorr “Kaiser Teller Waldpilz Suppe”
Lot: 528219C93 — Son Tüketim: 04/2027
Orman mantarlı çorba karışımında yabancı madde şüphesi.
🇳🇱 Hollanda
- Knorr “Basilicum Roomsaus”
Lot: 527805C93, 527905C93 - Knorr “Professional Tomaten-Groente Soep” (1,43 kg)
Lot: L527816C93 - Knorr “Professional Heldere Kippensoep” (3,3 kg)
Lot: L528117C93
Geniş kapsamlı geri çağırmanın en yoğun olduğu ülkelerden biri Hollanda oldu.
🇧🇪 Belçika
- Knorr “Basilicum Roomsaus”
Lot: 527805C93, 527905C93 - Knorr “Saus voor Vis”
Lot: 527823C93
🇫🇷 Fransa
- Knorr “Soupe Paysanne aux Légumes”
Lot: 528225C93, 528725C93 — Son Tüketim: 31/01/2027
🇩🇰 Danimarka
- Knorr “Sauce Champignon”
Lot: 527823C93 — Son Tüketim: 04/2027
🇩🇪 Almanya
- Knorr “Spaghetti Carbonara Fix”
Lot: L527822C93 — Son Tüketim: Ocak 2027
İsviçre’de Durum: Resmî Bir Toplatma Yok Ama Risk Yakın Takipte
İsviçre Federal Gıda Güvenliği ve Veterinerlik Ofisi (BLV), geri çağrılan Knorr ürünleriyle ilgili henüz resmî bir toplatma duyurusu yayımlamadı. Ancak Avrupa’da hızla genişleyen geri çağırma kapsamında İsviçre’nin durumu yakından izlediği, riskli partilerin ülkeye girip girmediğinin araştırıldığı bildirildi.
Uzmanlar, özellikle sınır bölgelerinde alışveriş yapan tüketicilerin ve yurt dışından ürün getirenlerin lot numaralarını mutlaka kontrol etmeleri gerektiğini vurguluyor.
Tüketicilere Uyarı: “Kontrol Edin, Tüketmeyin, İade Edin”
Unilever ve ulusal otoriteler, tüketicilere yönelik şu uyarıları yaptı:
- Ürünlerin lot/seri numaralarını kontrol edin.
- Şüpheli partiye ait ürünleri kesinlikle tüketmeyin.
- Marketlere veya üreticiye iade ederek ücretsiz değişim veya para iadesi alın.
- Avrupa’dan alınmış ürünlerde risk daha yüksek olabilir.
Unilever’den Açıklama
Unilever’in resmi duyurusunda şu ifadeler yer aldı:
“Tüketici güvenliği şirketimizin en büyük önceliğidir. Belirli parti numaralarının gönüllü geri çağırılması tamamen önlem amaçlıdır.”
Gündem
Zürih Havalimanı Pasaport Kontrol Salonunu Büyütüyor: Projenin Maliyeti 140 Milyon Frank
Zürih Havalimanı, her yıl artan yolcu yoğunluğuna karşı koymak için pasaport kontrol alanını kapsamlı bir şekilde genişletmeye hazırlanıyor. Havalimanının değişmeyen fiziksel kapasitesi nedeniyle özellikle tatil dönemlerinde oluşan uzun kuyruklar, yolcu memnuniyetini belirgin şekilde düşürüyordu. Yönetim şimdi bu soruna kalıcı bir çözüm sunmayı hedefliyor.
Yolcu Rekoru – Ancak Yer Aynı Kaldı
Uçakla seyahatin en popüler ulaşım biçimlerinden biri olduğu İsviçre’de trend hız kesmiyor. Sadece Ekim ayında Zürih’ten 3,2 milyon yolcu geçti; bu, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6,7’lik bir artış. Tatil dönemlerinde rekorlar kırılıyor: 5 Ekim’de 122.668 yolcuyla havalimanı tarihinin en yoğun günü yaşandı.
Buna karşın pasaport kontrol alanı 2004’teki açılışından bu yana genişletilmemişti. Sonuç: tatil sezonlarında metrelerce uzayan kuyruklar, hatta bazı günler Airside Center’a kadar taşan yoğunluk.
4500 m²’den 10.000 m²’ye
Havalimanı sözcüsü Andrea Bärwalde, mevcut 4500 metrekarelik alanın 10.000 metrekareye çıkarılacağını açıkladı. Böylece salonun büyüklüğü iki katından fazla artacak. Yolcu akışlarının — giriş, çıkış ve transfer — daha net ayrılacağı yeni bir mimari düzen planlanıyor.
Projenin toplam maliyeti 140 milyon İsviçre frangı olarak hesaplanıyor.
Yeni E-Gate’ler Geliyor
Genişleme sayesinde daha fazla elektronik pasaport kapısı (E-Gate) devreye alınacak. Bu sistemde yolcular pasaportlarını kendileri tarıyor; kimlik ve giriş bilgileri saniyeler içinde otomatik olarak kontrol ediliyor. Zürih Kantonu Emniyet görevlilerinin yer aldığı geleneksel kontrol noktalarının sayısının gelecekte nasıl değişeceği ise henüz net değil.
Yeni makineler uzun süredir kurulmuş olsa da, AB’nin “Entry-Exit System (EES)” uygulamasındaki gecikme nedeniyle kullanılmaları bu haftaya kadar ertelenmişti. EES ile AB, Schengen dışı ülke vatandaşlarının giriş-çıkışlarını dijital olarak kaydetmeyi hedefliyor. Fiziksel damgalar tarihe karışırken güvenlik standartlarının artması öngörülüyor. İsviçre vatandaşlarının seyahat prosedüründe ise herhangi bir değişiklik bulunmuyor.
Tamamlanma 2031’de
İlk inşaat çalışmaları başladı. Genişletilmiş bölümün 2029’da faaliyete geçmesi, tüm projenin ise 2031’de tamamlanması planlanıyor. Böylece özellikle klostrofobi yaşayan yolcular için daha ferah bir deneyim sunulması hedefleniyor.
Zürih Havalimanı, yükselen yolcu trafiğine ayak uydurmak için altyapısını modernleştirirken, İsviçre’nin en yoğun hava ulaşım merkezi olarak konumunu güçlendirmeyi amaçlıyor.
-
Gündem11 ay önceTELEGRAM’DA ŞOK EDEN GRUPLAR: TECAVÜZ AĞLARI VE K.O. DAMLALARI
-
Ekonomi2 yıl önceİsviçre’de Maaş Dengesi: Ortalama bir Kişinin Maaşı 6788 CHF
-
E-Dergi2 yıl önceİsviçre’nin Sesi Şubat 2024
-
İsviçre2 yıl önceDünyanın En İyi Sağlık Kurumları: İlk 250 Hastane Sıralamasında İsviçre’den 10 Hastane
-
Yaşam2 yıl önceKıskanç Kaynana Belirtileri: Gözden Kaçırmamanız Gereken 10 İşaret
-
Gündem1 yıl önceERDOĞAN KARŞITI PAYLAŞIMLARI SIĞINMA BAŞVURUSUNDA HAKLI GEREKÇE OLARAK GÖRÜLMEDİ
-
Dünya1 yıl önceMETA’NIN COVİD-19 AŞILARIYLA İLGİLİ YANILTICI BİLGİ KARARI: İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KISITLIYOR MU?
-
Gündem1 yıl önceTÜRKİYE’DEN GELEN SIĞINMA BAŞVURULARINA GETİRİLEN SERT UYGULAMALARA TEPKİ


