Sosyal Medya

Dünya

İsrail’den 6 Milyon Dolarlık “Dijital Algı” Operasyonu

yazar

Yayınlayan

on

Gen Z’ye yönelik içerik kampanyası, yapay zekâ manipülasyonu ve influencer ödemeleri belgelerde

İsrail hükümeti, ABD merkezli Clock Tower X LLC adlı bir şirketle, ülke imajını güçlendirmek ve genç kitlelerin desteğini artırmak amacıyla 6 milyon dolarlık bir anlaşma imzaladı.
ABD Adalet Bakanlığı kayıtlarına göre, proje yalnızca sosyal medyada içerik üretmeyi değil, aynı zamanda yapay zekâ sistemlerinin İsrail hakkında verdiği yanıtları dolaylı biçimde şekillendirmeyi de hedefliyor.

📄 Resmî kayıtlar: FARA belgeleri doğruladı

ABD’nin Foreign Agents Registration Act (FARA) kayıt sistemine göre, Clock Tower X LLC, Eylül 2025’te İsrail Dışişleri Bakanlığı adına faaliyet göstereceğini resmen bildirdi.
Kayıtlarda, şirketin “GPT çerçeveleme (GPT framing)” adı altında web siteleri ve dijital içerikler üreterek yapay zekâ yanıtlarının çerçevesini etkilemeyi amaçladığı açıkça yazıyor.

Bu kayıt, “İsrail ChatGPT’yi manipüle ediyor” iddiasının doğrudan doğrulanması anlamına gelmese de, yapay zekâ ekosistemi üzerinden algı yönetimi planlarının resmî belgelere geçtiği anlamına geliyor.
Yani hedef, OpenAI gibi şirketlerle ortaklık kurmak değil; internetteki içerik ağını değiştirerek yapay zekâların veri kaynaklarını yönlendirmek.

Kaynak: Responsible Statecraft, 27 Eylül 2025
Kaynak: ABD Adalet Bakanlığı – FARA eFile System (Clock Tower X LLC kaydı)

🎯 Kampanyanın hedefi: “50 milyon gösterim, %80 Gen Z”

İsrail’in sözleşme kapsamında hedeflediği temel metrikler arasında:

  • Aylık en az 50 milyon dijital gösterim,
  • Üretilen içeriğin en az %80’inin 18–34 yaş aralığına ulaşması,
  • TikTok, Instagram, YouTube ve podcast’lerde “İsrail’i olumlu anlatan” içeriklerin yayılması bulunuyor.

Bu hedefler, İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın “Proje 545” adlı kamu diplomasisi stratejisiyle uyumlu.
Söz konusu proje, 2025 bütçesinde Dışişleri’ne ayrılan 545 milyon şekellik (~145 milyon $) ek fonla yürütülüyor.

Kaynak: Ynet News – “Israel’s $145M public diplomacy campaign”
Kaynak: Times of Israel, 2025 Bütçe Günlüğü

🤖 “GPT çerçeveleme” nasıl işliyor?

Belgelerde geçen “GPT framing”, ChatGPT veya Gemini gibi büyük dil modellerinin yanıtlarını doğrudan değil, dolaylı yoldan etkilemeyi hedefliyor.
Plan, yeni içerik siteleri kurup bunları SEO ve “Generative Engine Optimization (GEO)” teknikleriyle üst sıralara taşıyarak, yapay zekâların yanıt ürettiği kaynak havuzuna belirli anlatıları enjekte etmek üzerine kurulu.

Bu strateji, interneti veri kaynağı olarak kullanan modellerin hangi perspektifleri öne çıkaracağına dair uzun vadeli bir etki yaratabilir.
Clock Tower X’in, bu süreçte MarketBrew AI gibi SEO optimizasyon araçlarını kullanacağı belirtiliyor.

Kaynak: Responsible Statecraft
Kaynak: Sludge – “Israel’s U.S. Influence Campaigns Target TikTok, Churches, and ChatGPT”

👩‍💻 Influencer ayağı: “Esther Projesi” ve 7.000 $ ödemeler

Aynı kamu diplomasisi ağı içinde yer alan Bridges Partners adlı başka bir firma, “Esther Project” (Ester Projesi) adıyla ABD’deki influencer’larla çalışma yürütüyor.
FARA kayıtlarında, bu projenin toplam bütçesi yaklaşık 900.000 $, görev alan içerik üreticisi sayısı ise 14–18 kişi olarak geçiyor.

Belgelerde paylaşım başına net ücret belirtilmese de, toplam bütçe ve gönderi sayısına bakıldığında, gönderi başına ortalama 7.000 $ seviyesinde bir ödeme yapıldığı hesaplanıyor.

Kaynak: Responsible Statecraft, “Israel is paying influencers $7,000 per post”
Kaynak: Jewish Telegraphic Agency (JTA)

📈 Neden “Gen Z”?

Araştırmalar, özellikle ABD’de 18–34 yaş aralığında İsrail’e verilen desteğin son yıllarda önemli ölçüde azaldığını gösteriyor.
İsrail hükümeti, bu trendi tersine çevirmek için gençlerin kullandığı platformlarda — TikTok, YouTube, Threads — pozitif içerikler üretmeyi stratejik öncelik haline getirdi.
İsrail basını da bu yaklaşımı “dijital cephede imaj mücadelesi” olarak tanımlıyor.

Kaynak: Ynet News, “Foreign Ministry targets Gen Z in global PR push”

⚖️ Eleştiriler ve riskler

Bu tür anlaşmalar, ABD’de etik ve şeffaflık tartışmalarını gündeme taşıyor.
FARA yasası, yabancı hükümetler adına yapılan her türlü medya veya dijital faaliyetin açık şekilde beyan edilmesini şart koşuyor.
Ancak influencer içeriklerinin bu zorunluluğa uyup uymayacağı belirsiz.

Ayrıca uzmanlar, “GPT framing” türü stratejilerin yapay zekâ sistemlerinde dezenformasyon riskini artırabileceği uyarısında bulunuyor.
Yani bu kampanya, yalnızca sosyal medya algısını değil, geleceğin bilgi ekosistemini de etkileme potansiyeli taşıyor.

🧩 Sonuç: Doğrulanmış ama eksik parçalar var

Elde edilen belgeler ve haberler, şu unsurları açıkça doğruluyor:

  • Clock Tower X LLC ile İsrail Dışişleri arasında 6 milyon $’lık sözleşme,
  • Gen Z odaklı kampanya ve 50 milyon gösterim hedefi,
  • Belgelerde geçen “GPT framing” ifadesi.

Buna karşın, influencer başına 7.000 $ ödeme gibi bazı rakamlar, haber kaynaklarının belge analizine dayalı tahminler; yani resmî belgelerde doğrudan yazmıyor.

📚 Kaynaklar

  • Responsible Statecraft“Israel wants to train ChatGPT to be more pro-Israel”
  • Sludge“Israel’s New U.S. Influence Campaigns Target TikTok, Churches, and ChatGPT”
  • Ynet News“Foreign Ministry’s $145 million global PR campaign”
  • Times of Israel2025 bütçesi canlı blog kayıtları
  • FARA (U.S. DOJ)Clock Tower X LLC kayıt ve faaliyet dosyaları
  • JTA (Jewish Telegraphic Agency)Influencer kampanyalarının FARA kapsamı
Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Şifrenizi Hemen Değiştirin: Milyarlarca Hesap Tehlikede

yazar

Yayınlayan

on

By

Dünya genelinde yaklaşık iki milyar e-posta adresi ve 1,3 milyar parola internette erişime açık hâle geldi. Uzmanlar, bunun bugüne kadar ortaya çıkan en büyük veri sızıntısı olduğunu belirtiyor.

Hazırlayan: Konstantin Furrer

Siber güvenlik araştırmacısı Troy Hunt, devasa boyutlardaki bu veri sızıntısını kendi platformu “Have I Been Pwned” (HIBP) veritabanına ekledi. Hunt’a göre, bu sızıntı kapsamı açısından şimdiye kadar tespit edilen en büyük veri ihlali niteliğinde.

Farklı Kaynaklardan Toplanan Veriler

Yeni veri seti, kısa süre önce ortaya çıkan “stealer logs” adlı kötü amaçlı yazılımlar aracılığıyla toplanan bilgilerden farklı.
Bu kez, Threat Intelligence platformu Synthient, daha önce gerçekleşmiş çeşitli veri sızıntılarından elde edilen kullanıcı bilgilerini birleştirerek tek bir dev arşiv hâline getirdi.

Uzmanlar, bu verilerin siber suçlular tarafından çevrimiçi hesaplara izinsiz erişim sağlamak amacıyla kullanılabileceği uyarısında bulunuyor.
Almanca açıklamada da belirtildiği gibi:
“Kriminelle können damit Konten angreifen und sich einloggen.”
(Suçlular bu verilerle hesaplara saldırabilir ve giriş yapabilir.)

Uzmanlardan Uyarı

Siber güvenlik uzmanları, kullanıcıların şifrelerini derhal değiştirmeleri, aynı parolayı birden fazla platformda kullanmamaları ve iki aşamalı kimlik doğrulama (2FA) özelliğini etkinleştirmeleri gerektiğini vurguluyor.
Uzmanlara göre bu sızıntı, dijital güvenlik alışkanlıklarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine dair güçlü bir uyarı niteliğinde.

Haberin Devamını Oku

Dünya

Trump Yönetiminden Tartışmalı Vize Talimatı: Kronik Hastalıklar Vize Değerlendirmesinde Kriter Haline Geldi

yazar

Yayınlayan

on

By

WASHINGTON — ABD Dışişleri Bakanlığı, Donald Trump yönetiminin talimatıyla vize başvuru sürecinde sağlık durumunun değerlendirilmesine ilişkin yeni bir yönerge yayımladı. Yönerge, obezite, diyabet, astım, kalp-damar hastalıkları ve uyku apnesi gibi kronik rahatsızlıkların, vize uygunluğu açısından dikkate alınmasını öngörüyor.

Yeni düzenlemeyle birlikte, ABD’ye göçmen veya uzun süreli oturum vizesi başvurularında bulunan kişilerin sağlık durumları, “devlete ekonomik yük oluşturma ihtimali” açısından değerlendirilecek. Vize memurları, başvuru sahiplerinin bu tür hastalıklar nedeniyle yüksek sağlık giderlerine yol açabileceğini düşünmeleri hâlinde, vizeleri reddetme yetkisine sahip olacak.

Kapsam ve Gerekçe

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yayımladığı iç yazışmaya göre, yeni talimat esas olarak göçmen vizeleri (örneğin Green Card) için geçerli olacak. Ancak yönergede belirtilen değerlendirme ölçütleri, gerektiğinde diğer vize kategorilerine de uygulanabilecek.

Kararın dayanağı, ABD göç mevzuatında yer alan “public charge” (kamuya yük olma) ilkesi. Bu ilke, ABD’ye gelen yabancıların uzun vadede devlet destekli sağlık veya sosyal hizmetlere bağımlı hale gelmelerinin önüne geçmeyi amaçlıyor.

Buna göre vize memurları, başvuru sahibinin veya ailesinin kronik rahatsızlıkları nedeniyle kamu kaynaklarına başvurma riskini “yüksek” görürse, vizeyi reddedebilecek.

Uygulama Detayları

CBS News ve NDTV’nin ulaştığı belgelere göre, talimatta şu hastalıklar özellikle vurgulanıyor:

  • Metabolik hastalıklar (örneğin diyabet ve obezite),
  • Solunum yolu rahatsızlıkları (astım, KOAH, uyku apnesi),
  • Kardiyovasküler hastalıklar,
  • Ruh sağlığı bozuklukları,
  • Nörolojik ve kanser türü hastalıklar.

Bu rahatsızlıklara sahip başvuru sahiplerinin, ABD’deki sağlık masraflarını karşılayabilecek yeterli finansal kaynağa sahip olduklarını belgelemeleri bekleniyor.

Eleştiriler ve Tepkiler

Yeni uygulama, sağlık uzmanları ve göçmen hakları savunucuları tarafından “tıbbi gerekçelerle ayrımcılık” olarak nitelendiriliyor. Uzmanlar, obezite ve diyabet gibi yaygın hastalıkların vize kriteri haline getirilmesinin bilimsel dayanağının zayıf olduğunu savunuyor.

Göçmenlik hukuku uzmanı Prof. Laura Phillips, politikayı şu sözlerle değerlendirdi:

“Bu, kamu sağlığıyla ilgili bir tedbir değil; ekonomik üretkenlik üzerinden sağlık temelli bir ayrımcılık modeli. Vize memurlarına, tıbbi uzmanlık gerektiren konularda geniş takdir yetkisi veriliyor.”

Buna karşılık Trump yönetimine yakın kaynaklar, uygulamanın “Amerikan vergi mükelleflerinin yükünü azaltmak” amacıyla hazırlandığını belirtiyor.

Olası Etkiler

Yeni yönergenin, özellikle ABD’ye kalıcı göç etmeyi planlayan düşük ve orta gelirli başvuru sahipleri üzerinde caydırıcı etki yaratması bekleniyor.
Turist, öğrenci veya kısa süreli çalışma vizeleri kapsam dışında görünse de, sağlık durumu ve sigorta belgeleri artık bu başvurularda da ikincil inceleme kriteri olarak gündeme gelebilir.

Uzmanlara göre bu politika, Trump yönetiminin daha önce uygulamaya koyduğu “sağlıklı ve ekonomik olarak bağımsız göçmen profili” anlayışının bir devamı niteliğinde.

Haberin Devamını Oku

Dünya

300’den Fazla İnsan Geleceği Bekliyor: Krionik Umudu Gerçek Olabilir mi?

yazar

Yayınlayan

on

By

Dünya genelinde 300’ü aşkın kişi, ölümün ardından bedenlerinin gelecekte yeniden hayata döndürülebileceği umuduyla dondurulmuş durumda. Bu kişiler, “krionik” (cryonics) adı verilen bir yöntemle, sıvı azot içinde -196°C’de muhafaza ediliyor.

Krionik yöntemi, tıp ve teknolojinin bir gün ölüm sonrası biyolojik hasarları onarabilecek seviyeye ulaşacağı varsayımına dayanıyor. Süreçte, kişinin kalp atışı ve solunumu durduktan kısa süre sonra vücudu özel bir koruyucu sıvıyla dolduruluyor, ardından aşamalı olarak aşırı düşük sıcaklıklara soğutuluyor. Amaç, hücresel yapıyı olabildiğince koruyarak gelecekte olası bir “yeniden canlandırma” şansı yaratmak.

Bu alanda faaliyet gösteren başlıca kuruluşlar arasında Alcor Life Extension Foundation ve Cryonics Institute yer alıyor. Her iki kurumda da yüzlerce kişi, “gelecekteki tıbbi gelişmeleri bekleyerek” sıvı azot tanklarında saklanıyor.

Bilim insanları ise bu konuda temkinli. Şu ana kadar, dondurulmuş bir insanın veya hayvanın tamamen işlevsel biçimde yeniden hayata döndürüldüğüne dair herhangi bir bilimsel kanıt bulunmuyor. Hücresel buz kristallerinin neden olduğu mikroskobik hasar, özellikle beyin dokusunda geri dönüşü olmayan tahribat yaratıyor. Bu nedenle, krionik uygulamaları bilimsel bir tedavi yöntemi değil, daha çok deneysel bir umut girişimi olarak değerlendiriliyor.

Yine de, bu yönteme başvuran kişiler insanlığın geleceğine bir mesaj bırakıyor:

“Belki bugün değil… ama bir gün yeniden uyanacağız.”

Kaynaklar:

  • Cryonics Institute (2025)
  • Alcor Life Extension Foundation – Cryonics Research Updates
  • BBC Future: The People Who Hope to Be Frozen and Brought Back to Life
  • National Geographic: Inside the World of Cryonics
Haberin Devamını Oku

Trendler