Dünya
Görme Engelli Kahin Baba Vanga’nın 2026 Kehaneti: Yapay Zekâ İnsanlığa Karşı mı Gelecek?
Yapay zekânın isyanı, dünya dışı yaşamla temas ve yıkıcı doğa olayları… Bulgar kahin Baba Vanga’ya atfedilen 2026 yılı kehanetleri, insanlığın geleceğine dair karanlık bir tablo çiziyor.
Bir Efsanenin Kökeni
1911 yılında Bulgaristan’da doğan Vangeliya Pandeva Guşterova, halk arasında bilinen adıyla Baba Vanga, modern çağın en gizemli figürlerinden biri olarak kabul ediliyor. Genç yaşta geçirdiği bir kaza sonucu görme yetisini kaybeden Vanga, bu olayın ardından geleceğe dair vizyonlar görmeye başladığını iddia etmişti.
Onun ünü, bazı öngörülerinin sonradan gerçekleştiği iddialarıyla hızla yayıldı. Sovyetler Birliği’nin dağılması, Stalin’in ölümü, Tchernobil faciası, Prenses Diana’nın ölümü, 11 Eylül saldırıları ve hatta Covid-19 salgını… Bu olayların her biri, Baba Vanga’nın adıyla anılan kehanetler arasında gösteriliyor.
2026: Kader Yılı mı?
Avrupa medyasında yer alan Sky History ve Faktastisch gibi kaynaklara göre, Baba Vanga 2026 yılı için üç büyük gelişme öngörmüştü:
- İnsanlığın dünya dışı yaşamla karşılaşması,
- Küresel ölçekte doğa felaketleri,
- Yapay zekânın kontrolden çıkması.
Bazı yorumcular, “uzaylı temasına” dair bu kehaneti, kısa süre önce keşfedilen 3I/ATLAS adlı gök cismiyle ilişkilendiriyor. Diğerleri ise bunu, NASA’nın önümüzdeki yıllarda Mars’tan toprak örnekleri getirip inceleme planlarıyla bağlantılı görüyor.
Doğanın Öfkesi
Vanga’nın 2026 yılı için öngördüğü doğa olayları da dikkat çekici. Çeşitli kaynaklara göre o, volkanik patlamalar, depremler ve aşırı iklim olaylarının dünya yüzeyinin yaklaşık yüzde 8 ila 10’unu etkileyeceğini belirtmişti.
Bu tür felaketler, Vanga’nın kehanetlerinde sıkça tekrarlanan temalardan biri. Nitekim 2025 yılı için “binlerce insanı etkileyecek büyük yangınlar” öngörüsünde bulunduğu iddia edilmişti — ve aynı yılın başında ABD’nin batı kıyısında yaşanan geniş çaplı orman yangınları, bu sözleri yeniden gündeme taşıdı.
Yapay Zekâ Tehlikesi: İnsanlığın Yeni Sınavı
Vanga’ya göre 2026 yılı, insanlığın teknolojiyle olan ilişkisinde bir kırılma noktası olacak. Faktastisch’in haberine göre görme engelli kahin, yapay zekânın artık yalnızca bir yardımcı araç olmaktan çıkıp insanlık için tehdit oluşturacak bir güce dönüşeceğini öngörmüştü.
Teknolojinin küresel siyaseti bile etkileyebileceğini iddia eden bu kehanet, çağdaş uzmanların dile getirdiği endişelerle örtüşüyor. Yapay zekâ araştırmacısı Jonas Andrulis, 2023 yılında yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullanmıştı:
“Yapay zekânın sınırı yok. İnsan zekâsının ulaştığı noktada durmayacak; aksine, ötesine geçecek.”
Bu sözler, etik ve kontrol sorularını yeniden gündeme taşıyor: Yapay zekâ, insanın hizmetinde mi kalacak, yoksa bir gün ona karşı mı dönecek?
Gerçeklik Perdesi
Baba Vanga’nın kehanetlerinin doğruluğu ise hâlâ tartışmalı. Öngörülerinin hiçbiri yazılı kaynaklarda yer almıyor; hepsi, yakın çevresindeki kişilerin sözlü aktarımlarına dayanıyor. Bu durum, hangi kehanetlerin gerçekten ona ait olduğu konusunda belirsizlik yaratıyor.
Yine de “görme engelli kahin”in mirası, hem bilimin sınırlarını hem de insanlığın bilinmez geleceğe duyduğu merakı sorgulatan güçlü bir efsane olarak yaşamayı sürdürüyor.
Dünya
Şifrenizi Hemen Değiştirin: Milyarlarca Hesap Tehlikede
Dünya genelinde yaklaşık iki milyar e-posta adresi ve 1,3 milyar parola internette erişime açık hâle geldi. Uzmanlar, bunun bugüne kadar ortaya çıkan en büyük veri sızıntısı olduğunu belirtiyor.
Hazırlayan: Konstantin Furrer
Siber güvenlik araştırmacısı Troy Hunt, devasa boyutlardaki bu veri sızıntısını kendi platformu “Have I Been Pwned” (HIBP) veritabanına ekledi. Hunt’a göre, bu sızıntı kapsamı açısından şimdiye kadar tespit edilen en büyük veri ihlali niteliğinde.
Farklı Kaynaklardan Toplanan Veriler
Yeni veri seti, kısa süre önce ortaya çıkan “stealer logs” adlı kötü amaçlı yazılımlar aracılığıyla toplanan bilgilerden farklı.
Bu kez, Threat Intelligence platformu Synthient, daha önce gerçekleşmiş çeşitli veri sızıntılarından elde edilen kullanıcı bilgilerini birleştirerek tek bir dev arşiv hâline getirdi.
Uzmanlar, bu verilerin siber suçlular tarafından çevrimiçi hesaplara izinsiz erişim sağlamak amacıyla kullanılabileceği uyarısında bulunuyor.
Almanca açıklamada da belirtildiği gibi:
“Kriminelle können damit Konten angreifen und sich einloggen.”
(Suçlular bu verilerle hesaplara saldırabilir ve giriş yapabilir.)
Uzmanlardan Uyarı
Siber güvenlik uzmanları, kullanıcıların şifrelerini derhal değiştirmeleri, aynı parolayı birden fazla platformda kullanmamaları ve iki aşamalı kimlik doğrulama (2FA) özelliğini etkinleştirmeleri gerektiğini vurguluyor.
Uzmanlara göre bu sızıntı, dijital güvenlik alışkanlıklarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine dair güçlü bir uyarı niteliğinde.
Dünya
Trump Yönetiminden Tartışmalı Vize Talimatı: Kronik Hastalıklar Vize Değerlendirmesinde Kriter Haline Geldi
WASHINGTON — ABD Dışişleri Bakanlığı, Donald Trump yönetiminin talimatıyla vize başvuru sürecinde sağlık durumunun değerlendirilmesine ilişkin yeni bir yönerge yayımladı. Yönerge, obezite, diyabet, astım, kalp-damar hastalıkları ve uyku apnesi gibi kronik rahatsızlıkların, vize uygunluğu açısından dikkate alınmasını öngörüyor.
Yeni düzenlemeyle birlikte, ABD’ye göçmen veya uzun süreli oturum vizesi başvurularında bulunan kişilerin sağlık durumları, “devlete ekonomik yük oluşturma ihtimali” açısından değerlendirilecek. Vize memurları, başvuru sahiplerinin bu tür hastalıklar nedeniyle yüksek sağlık giderlerine yol açabileceğini düşünmeleri hâlinde, vizeleri reddetme yetkisine sahip olacak.
Kapsam ve Gerekçe
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yayımladığı iç yazışmaya göre, yeni talimat esas olarak göçmen vizeleri (örneğin Green Card) için geçerli olacak. Ancak yönergede belirtilen değerlendirme ölçütleri, gerektiğinde diğer vize kategorilerine de uygulanabilecek.
Kararın dayanağı, ABD göç mevzuatında yer alan “public charge” (kamuya yük olma) ilkesi. Bu ilke, ABD’ye gelen yabancıların uzun vadede devlet destekli sağlık veya sosyal hizmetlere bağımlı hale gelmelerinin önüne geçmeyi amaçlıyor.
Buna göre vize memurları, başvuru sahibinin veya ailesinin kronik rahatsızlıkları nedeniyle kamu kaynaklarına başvurma riskini “yüksek” görürse, vizeyi reddedebilecek.
Uygulama Detayları
CBS News ve NDTV’nin ulaştığı belgelere göre, talimatta şu hastalıklar özellikle vurgulanıyor:
- Metabolik hastalıklar (örneğin diyabet ve obezite),
- Solunum yolu rahatsızlıkları (astım, KOAH, uyku apnesi),
- Kardiyovasküler hastalıklar,
- Ruh sağlığı bozuklukları,
- Nörolojik ve kanser türü hastalıklar.
Bu rahatsızlıklara sahip başvuru sahiplerinin, ABD’deki sağlık masraflarını karşılayabilecek yeterli finansal kaynağa sahip olduklarını belgelemeleri bekleniyor.
Eleştiriler ve Tepkiler
Yeni uygulama, sağlık uzmanları ve göçmen hakları savunucuları tarafından “tıbbi gerekçelerle ayrımcılık” olarak nitelendiriliyor. Uzmanlar, obezite ve diyabet gibi yaygın hastalıkların vize kriteri haline getirilmesinin bilimsel dayanağının zayıf olduğunu savunuyor.
Göçmenlik hukuku uzmanı Prof. Laura Phillips, politikayı şu sözlerle değerlendirdi:
“Bu, kamu sağlığıyla ilgili bir tedbir değil; ekonomik üretkenlik üzerinden sağlık temelli bir ayrımcılık modeli. Vize memurlarına, tıbbi uzmanlık gerektiren konularda geniş takdir yetkisi veriliyor.”
Buna karşılık Trump yönetimine yakın kaynaklar, uygulamanın “Amerikan vergi mükelleflerinin yükünü azaltmak” amacıyla hazırlandığını belirtiyor.
Olası Etkiler
Yeni yönergenin, özellikle ABD’ye kalıcı göç etmeyi planlayan düşük ve orta gelirli başvuru sahipleri üzerinde caydırıcı etki yaratması bekleniyor.
Turist, öğrenci veya kısa süreli çalışma vizeleri kapsam dışında görünse de, sağlık durumu ve sigorta belgeleri artık bu başvurularda da ikincil inceleme kriteri olarak gündeme gelebilir.
Uzmanlara göre bu politika, Trump yönetiminin daha önce uygulamaya koyduğu “sağlıklı ve ekonomik olarak bağımsız göçmen profili” anlayışının bir devamı niteliğinde.
Dünya
300’den Fazla İnsan Geleceği Bekliyor: Krionik Umudu Gerçek Olabilir mi?
Dünya genelinde 300’ü aşkın kişi, ölümün ardından bedenlerinin gelecekte yeniden hayata döndürülebileceği umuduyla dondurulmuş durumda. Bu kişiler, “krionik” (cryonics) adı verilen bir yöntemle, sıvı azot içinde -196°C’de muhafaza ediliyor.
Krionik yöntemi, tıp ve teknolojinin bir gün ölüm sonrası biyolojik hasarları onarabilecek seviyeye ulaşacağı varsayımına dayanıyor. Süreçte, kişinin kalp atışı ve solunumu durduktan kısa süre sonra vücudu özel bir koruyucu sıvıyla dolduruluyor, ardından aşamalı olarak aşırı düşük sıcaklıklara soğutuluyor. Amaç, hücresel yapıyı olabildiğince koruyarak gelecekte olası bir “yeniden canlandırma” şansı yaratmak.
Bu alanda faaliyet gösteren başlıca kuruluşlar arasında Alcor Life Extension Foundation ve Cryonics Institute yer alıyor. Her iki kurumda da yüzlerce kişi, “gelecekteki tıbbi gelişmeleri bekleyerek” sıvı azot tanklarında saklanıyor.
Bilim insanları ise bu konuda temkinli. Şu ana kadar, dondurulmuş bir insanın veya hayvanın tamamen işlevsel biçimde yeniden hayata döndürüldüğüne dair herhangi bir bilimsel kanıt bulunmuyor. Hücresel buz kristallerinin neden olduğu mikroskobik hasar, özellikle beyin dokusunda geri dönüşü olmayan tahribat yaratıyor. Bu nedenle, krionik uygulamaları bilimsel bir tedavi yöntemi değil, daha çok deneysel bir umut girişimi olarak değerlendiriliyor.
Yine de, bu yönteme başvuran kişiler insanlığın geleceğine bir mesaj bırakıyor:
“Belki bugün değil… ama bir gün yeniden uyanacağız.”
Kaynaklar:
- Cryonics Institute (2025)
- Alcor Life Extension Foundation – Cryonics Research Updates
- BBC Future: The People Who Hope to Be Frozen and Brought Back to Life
- National Geographic: Inside the World of Cryonics
-
Gündem11 ay önceTELEGRAM’DA ŞOK EDEN GRUPLAR: TECAVÜZ AĞLARI VE K.O. DAMLALARI
-
Ekonomi2 yıl önceİsviçre’de Maaş Dengesi: Ortalama bir Kişinin Maaşı 6788 CHF
-
E-Dergi2 yıl önceİsviçre’nin Sesi Şubat 2024
-
İsviçre2 yıl önceDünyanın En İyi Sağlık Kurumları: İlk 250 Hastane Sıralamasında İsviçre’den 10 Hastane
-
Yaşam2 yıl önceKıskanç Kaynana Belirtileri: Gözden Kaçırmamanız Gereken 10 İşaret
-
Gündem1 yıl önceERDOĞAN KARŞITI PAYLAŞIMLARI SIĞINMA BAŞVURUSUNDA HAKLI GEREKÇE OLARAK GÖRÜLMEDİ
-
Dünya12 ay önceMETA’NIN COVİD-19 AŞILARIYLA İLGİLİ YANILTICI BİLGİ KARARI: İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KISITLIYOR MU?
-
Gündem1 yıl önceTÜRKİYE’DEN GELEN SIĞINMA BAŞVURULARINA GETİRİLEN SERT UYGULAMALARA TEPKİ


