Connect with us

Sağlık

Genç Kızlarda Erken Yaşlanma Korkusu ve Tehlikeli Güzellik Standartları

yazar

Published

on

Genç kızların yaşlanma korkusu, estetik ameliyat ve yaşlanma karşıtı kremlerle tetikleniyor. 10 bin genç kızın katıldığı bir ankete göre, her üç genç kızdan biri, henüz ergenlik döneminde olmalarına rağmen yaşlanmayı önlemek adına estetik müdahale düşünüyor. Bu endişe, genç kızların güzellik standartlarına olan baskı altında hissetmelerine ve sosyal medya üzerinden maruz kaldıkları “mükemmel” imajın etkisine bağlanıyor.

Ankete katılan genç kızların yüzde 50’si, yaş aldıkça görünüşlerinden endişe duyacaklarına inanıyor. Dermatologlar, genç yaşlarda cilt bakımına yönlendirilen bu baskının, çocukların gerçekçi olmayan güzellik anlayışları ve toplumsal baskılarla mücadele etmesine neden olduğuna dikkat çekiyor.

Araştırma, şaşırtıcı bir şekilde, 10 yaşındaki çocukların bile yaşlanma karşıtı ürünleri kullanmaya başladığını ortaya koyuyor. Uzmanlara göre, çocuklar, yaşlarına uygun olmayan karmaşık cilt bakım ürünlerine yönlendiriliyor ve bu durum ciltlerinde olumsuz etkilere neden olabiliyor.

İngiliz Kozmetik Dermatoloji Grubu’ndan Dr. Emma Wedgeworth, genç kızların erken yaşlarda yaşlanma karşıtı ürünleri kullanmalarının gereksiz olduğunu vurgulayarak, basit ve hafif cilt bakımının tercih edilmesi gerektiğini belirtiyor. Psikolog ve beden imajı uzmanı Profesör Phillippa Diedrichs ise genç kızların yaşlanma karşıtı ürün kullanımı baskısının, sadece cilt sağlıkları değil, aynı zamanda zihinsel sağlıkları üzerinde de olumsuz etkiler bırakabileceğine dikkat çekiyor. “Bu durum, vücut güveni ve özgüvenleri üzerinde uzun vadeli zararlar bırakabilir” diyor.

Continue Reading
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

AŞI ZARARLARINA KARŞI ŞİKAYETLER NE ZAMAN ZAMANAŞIMINA UĞRAR?

yazar

Published

on

By

📅 17 Kasım 2024
⏱️ 2 Dakika Okuma Süresi
Avukat: Carolin Rogoz

Almanya’da 64,9 milyon kişi, yani nüfusun yaklaşık %78’i, en az bir doz COVID-19 aşısı oldu. Birçok kişi, aşı sonrasında çeşitli sağlık sorunları yaşarken, bu kişilerin zararlarının tazmin edilmesi için başvurabilecekleri zamanaşım süresi önemli bir konu haline gelmiş durumda. İlk aşılamalar 2021’de yapılmaya başlandığı için, aşı kaynaklı zararlar için tazminat taleplerinin ne zaman zamanaşımına uğrayacağı merak ediliyor.

ÜÇ YILLIK ZAMANAŞIM SÜRESİ

Aşı zararları genellikle kasıtlı bir bedensel zarar olmadığı için, bu tür tazminat talepleri, Almanya’da 3 yıllık genel zamanaşım süresi kapsamında değerlendirilir. Bu süre, Alman Borçlar Kanunu’nun 195. maddesi ile belirlenmiştir.

ZAMANAŞIM SÜRESİ NE ZAMAN BAŞLAR?

Zamanaşım süresi, Alman Medeni Kanunu’nun 199. maddesi uyarınca, zarar gören kişinin durumu öğrenmesi veya öğrenmesi gereken zamanı belirlemesiyle başlar. Ancak pratikte, birçok kişi aşı kaynaklı yan etkilerin ne zaman ortaya çıktığını ilk başta fark edemeyebilir.

ZAMANAŞIM SÜRESİ ÖRNEKLERLE AÇIKLANIYOR:

  • Aşı ile bağlantılı komplikasyonlar kısa sürede fark edilirse: Örneğin, Kasım 2021’de aşılanan bir kişi, aynı yıl içinde yan etkilerle karşılaştığında, zamanaşım süresi 2021 yılının sonunda başlayabilir ve 31 Aralık 2024’te sona erer.
  • Komplikasyonlar daha geç ortaya çıkarsa: Aşı sonrası etkiler 2022 yılı içinde başlarsa ve kişi bunların aşı ile ilgili olduğunu ancak 2022 yılında fark ederse, zamanaşım süresi 2022 yılı sonunda başlar ve 31 Aralık 2025’e kadar devam eder.
  • Birden fazla doz yapılmışsa: Eğer kişi ikinci veya üçüncü dozdan sonra komplikasyonlar yaşarsa, zamanaşım süresi son dozun yapıldığı tarihten itibaren başlar. Örneğin, Kasım 2021’de birinci doz, Mart 2022’de ikinci doz yapılmışsa ve şikayetler Mart veya Nisan 2022’de başlarsa, zamanaşım süresi 2022 yılının sonunda başlar ve 31 Aralık 2025’te sona erer.

ZAMANAŞIM SÜRESİNİN DURMASI (ZAMAN AŞIMININ DURDURULMASI)

Zamanaşım süresi, bir dava açılması ya da taraflar arasında görüşme yapılması durumunda durdurulabilir. BGB 204. madde ve BGB 203. madde kapsamında, iki taraf arasında bir görüşme başlarsa, bu zamanaşım süresini durdurabilir ve en fazla üç ay boyunca devam ettirilebilir.

HUKUKİ YARDIM

Zamanaşım süresiyle ilgili başvurular hakkında hukuki danışmanlık almak isteyenler, uzman avukatlardan ücretsiz olarak bilgi alabilir. Ayrıca, tazminat talep süreci hakkında daha fazla bilgi almak isteyenler için rehberlik sağlanmaktadır.

Daha fazla bilgi için:
👉 Aşı Zararları ve Tazminat Davaları Hakkında Detaylar

#AşıZararı #Zamanaşımı #Tazminat #HukukiDanışmanlık #COVID19 #AşıZararıTazminat #istanbul #berlin #almanya #münih #hessen #stuttgart #hannover #germany #impfung #impfschaden

Continue Reading

Dünya

COVID-19’UN ETKİLERİ: LONG-COVID VE AŞI YAN ETKİLERİ SAĞLIK SİSTEMİNİN AÇIKLARINI GÖZLER ÖNÜNE SERİYOR

yazar

Published

on

By

Eckart von Hirschhausen’ın yeni belgeseli, Long-Covid hastalarının ve aşı sonrası sağlık sorunları yaşayanların sağlık sisteminde karşılaştığı zorlukları çarpıcı bir şekilde ele alıyor. “Hirschhausen und der lange Schatten von Corona” adlı yapım, pandeminin bireyler üzerindeki uzun vadeli etkilerini ve çözüm bekleyen sorunları gündeme taşıyor.

Çarpıcı Örnekler

  • Kabare sanatçısı Christine Prayon, ikinci COVID-19 aşısı sonrası kalp hasarı ve dolaşım bozuklukları gibi ciddi sağlık sorunları yaşadığını belirtti. “Her iyileştiğimi düşündüğümde yeniden kötüleşiyorum,” diyen Prayon, sağlık sisteminden destek göremediğini ifade etti.
  • ME/CFS hastaları, temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlanırken, sağlık sistemi içindeki bürokratik engellerle mücadele ediyor.

Ruhsal Sağlık Üzerindeki Etkiler

Pandeminin psikolojik etkileri de belgeselin odak noktalarından biri. İkinci karantina sırasında derin bir depresyon geçiren Karl, terapiler sayesinde toparlanmayı başaran isimlerden. “Hayata dönme kararımı terapi sürecine borçluyum,” dedi.

Sistemin Eksikleri

Hirschhausen’ın çalışması, sağlık sistemindeki boşlukları da gündeme getiriyor. Yetersiz uzmanlık, uzun bekleme süreleri ve finansal destek eksikliği, mağdurların sorunlarını daha da ağırlaştırıyor.

Belgesel, ARD Mediathek’te yayında ve 18 Kasım’da saat 20.15’te Almanya’nın birinci kanalında gösterilecek.

#COVID19 #LongCovid #AşıYanEtkileri #SağlıkSistemi #PandemiEtikleri #PsikolojikSağlık #HirschhausenDoku

Continue Reading

Dünya

CORONA AŞISIYLA İLGİLİ BÜYÜK ŞOK: ASTRAZENECA’YA SÖZLEŞME İHLALİNDEN HUKUKİ DARBE

yazar

Published

on

By

Amerika Birleşik Devletleri’nde bir federal hakim, corona virüsü aşısı konusunda AstraZeneca’ya ağır bir darbe vurdu. Brianne Dressen’in, ABD’de görülen davası, dünya genelindeki aşı endüstrisinin geleceğini tehlikeye atabilecek bir karar aldı. Bu dava, büyük bir ilaç şirketinin sözleşme ihlali ve sorumluluklardan kaçma çabalarını sorgulayan bir dizi kritik soruyu gündeme getirdi.

Dressen, gönüllü olarak katıldığı klinik çalışmada aşı olduktan sonra ciddi sağlık sorunları yaşadı. Ancak AstraZeneca, kendisine verdiği yazılı taahhüte rağmen yalnızca 1.243 dolar tazminat önerdi. Bu düşük ödeme, şirketin sorumluluktan kaçma girişimi olarak değerlendirildi. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki federal hakim Robert J. Shelby, şirketin PREP Yasası’na dayanarak yasal sorumluluktan kaçma çabalarını reddetti. PREP Yasası, sağlık krizleri sırasında ilaç şirketlerini yasal takibin önüne geçme adına koruyan bir düzenleme olarak biliniyor.

Dressen’in açtığı dava, AstraZeneca’nın yalnızca aşıdan kaynaklanan zararları telafi etme sorumluluğunu reddetmekle kalmayıp, aynı zamanda gönüllülere verdiği sözleri de ihlal ettiğini ortaya koyuyor. Hakim Shelby, ilaç şirketlerinin riskli çalışmalara katılacak kişilere verdikleri sözleri yerine getirmemek için PREP Yasası’nı kullanmalarını “saçma” olarak nitelendirdi. AstraZeneca’nın, aşı çalışmalarının güvenlik profilini savunarak dava sürecine ilişkin herhangi bir açıklama yapmaması, şirketin duruşunu daha da zorlaştırdı.

Dressen’in aşı sonrası yaşadığı yan etkiler, NIH (Ulusal Sağlık Enstitüleri) doktorları tarafından doğrulandı. Bu önemli gelişme, onun davada kazandığı ilk adımı oluşturdu. Dressen’in davası, gelecekteki aşı üreticilerinin yasal sorumluluklarının yeniden şekillendirilmesine yol açabilir. Hakimin verdiği mesaj net: Kriz dönemlerinde bile sözleşme hakları, büyük ilaç şirketlerinin üzerinde olmaya devam edecek.

Continue Reading
Advertisement

Trendler