Sosyal Medya

Avrupa

Erkek Şiddetinin Aynası: Kadınlar Neden Hâlâ Korunmasız?

yazar

Yayınlayan

on

Avrupa kadın cinayetleriyle sarsılırken, Fransa’daki “Pelicot davası” insanlığın karanlık yüzünü ortaya koydu. Filozof Manon Garcia, erkekliğin güç ve tahakkümle tanımlandığı bu düzenin değişmesi gerektiğini söylüyor: “Artık eşitliği erotikleştirmeliyiz, iktidarı değil.”

Kadınlar Her Ay Ölüyor — Sadece Kadın Oldukları İçin

İsviçre’de neredeyse her ay bir kadın öldürülüyor. 2025’in ilk altı ayında 18 kadın ve kız çocuğu erkekler tarafından katledildi.
Bu cinayetlerin çoğunun ardında aynı hikâye yatıyor: yıllarca süren baskı, korku, sistematik aşağılama ve şiddet.

Fransa’da ise tüm dünyanın dikkatini çeken bir dava, erkek şiddetinin boyutlarını gözler önüne serdi. Gisèle Pelicot, kocası tarafından yıllar boyunca uyuşturularak bilincini yitirdiği halde onlarca erkeğe “sunuldu”. Kadına tecavüz edenler arasında sıradan komşular, iş arkadaşları, hatta aile dostları vardı.

Avignon’da görülen dava, yalnızca bir suçun değil, bir toplumsal hastalığın da ifşası oldu.

Filozof Garcia: “Skandal Olanla Normal Olan Arasında Artık Fark Kalmadı”

Fransız filozof Manon Garcia, bu davayı baştan sona izledi. Amacı birkaç gün gözlem yapmaktı ama yaşananlar onu sarsınca sonuna kadar kaldı.
Garcia’ya göre bu dava, feministlerin yıllardır dile getirdiği gerçeği kanıtladı:

“Kadına yönelik cinsel şiddet, istisna değil. Toplumun derinlerine işlemiş bir ‘normal’.”

Garcia, “Bu olay karanlık bir sokakta yaşanmadı,” diyor.
“Bu, bir kadının evinde, yatağında, kendi kocası ve çevresindeki erkekler tarafından yaşandı.”

Erkeklik: Güç, Hak ve Sahip Olma İsteği

Garcia, erkek şiddetinin kökeninde “erkeklik kültürü”nü görüyor.
Toplum erkeklere hâlâ güçlü, hükmeden, alan, fetheden bir rol biçiyor.

“Bazı erkekler, ‘gücü penisimle gösteririm’ diye düşünüyor,” diyor filozof.
“Kendilerini güçsüz hissettikleri tek alan bile olsa, kadın üzerinde hâkimiyet kurarak ‘erkek’ olduklarını kanıtlamak istiyorlar.”

Bu düşünce biçimi sadece marjinal kesimlere değil, sıradan insanlara da ait. Garcia’nın dediği gibi:

“Dünyanın herhangi bir yerinde, kısa sürede 70 erkek bulabilirsiniz; fırsat verilse aynı şeyi yapmaya hazır olan.”

Nitekim Almanya’da 70 bin erkeğin bulunduğu bir Telegram grubunda, kadınları bayıltmak için “kimyasal tarifler” ve tecavüz fotoğrafları paylaşıldı.
İtalya’da ise “Mia Moglie” adlı bir Facebook grubunda, binlerce erkek eşlerinin özel fotoğraflarını birbirine gönderip alay etti.

Adaletin Kör Noktası: “Neden Ereksiyon Olmadınız?”

Garcia’nın en çok tepki gösterdiği noktalardan biri ise yargının yaklaşımı oldu.
Bir yargıç, dört sanığa şu soruyu sormuştu:

“Neden ereksiyon olamadınız? Bu tuhaf değil mi?”

Ama kimse şu soruyu sormadı:

“Nasıl oldu da baygın bir kadına karşı arzu duydunuz?”

Garcia, bu çifte standardı şöyle yorumluyor:

“Yargı, toplumun sesi olmalı. Ama toplum hâlâ kadına yönelik şiddeti erotikleştiriyor.”

Tecavüz İsteği Neden Bir “Sapma” Sayılmıyor?

Garcia, psikiyatri ve psikolojinin de erkek şiddetini normalleştirdiğini düşünüyor.
Yüzlerce “cinsel sapkınlık” kategorisi arasında “tecavüz isteği” yok.

“Demek ki tarih boyunca tecavüz, erkekliğin bir parçası olarak görülmüş.
Psikiyatri bile bunu ‘anormal’ saymamış.”

Yasalar tecavüzü yasaklarken, popüler kültür çoğu zaman aynı eylemi erotik bir güç göstergesi olarak sunuyor.
Bu çelişki, Garcia’ya göre, kadınların neden hâlâ kendilerini “her an saldırıya açık” hissettiklerini açıklıyor.

“Bazı Erkekler Kadınların Rızası Üzerinde Hak Sahibi Olduğunu Sanıyor”

Pelicot davasında birçok sanık, “Kocası izin verdiği için” kadına tecavüz ettiğini söyledi.
Bu ifadeler, özel alandaki “erkek hâkimiyeti”nin hâlâ canlı olduğunu gösteriyor.

“Evin içinde hâlâ yasalar değil, erkeğin iradesi geçerli,” diyor Garcia.
“Bazı erkekler, kadınların bedenleri ve arzuları üzerinde doğuştan hakları olduğunu düşünüyor.”

Dominique Pelicot, mahkemede karısına yaptığı vahşeti şu sözlerle savundu:

“O, annemin tam tersiydi — asla itaat etmiyordu.”

Bu cümle, Garcia’ya göre patriyarkanın özünü anlatıyor: Erkek, boyun eğmeyeni cezalandırıyor.

“Eşitliği Erotikleştirin, Gücü Değil”

Manon Garcia, yeni kitabı “Mit Männern leben” (“Erkeklerle Yaşamak”)’ta çözüm önerisini açıkça ortaya koyuyor:

“Erkeklerle birlikte yaşamak istiyorsak, patriyarkayı birlikte yıkmalıyız.”

Garcia, cinselliğin ve arzunun yeniden tanımlanması gerektiğini savunuyor:

  • Arzu artık güce değil, karşılıklılığa dayanmalı.
  • Erotizm, itaate değil, eşitliğe yaslanmalı.
  • Rıza yalnızca yasal bir zorunluluk değil, saygı ve özgürlüğün ifadesi olmalı.

“Yeni bir erotik kültür yaratmalıyız,” diyor Garcia.
“Bu, hem kadınların hem erkeklerin gerçekten özgürleşmesi için şart.”

Toplumsal Ders: Şiddet Bir Sapma Değil, Sistem

Manon Garcia’ya göre kadınlara yönelik şiddet, bireysel bir anormallik değil; kültürel, ekonomik ve psikolojik temelleri olan bir sistem.
Bu sistemin değişmesi için sadece yasalar değil, erkeklik anlayışı, adaletin dili ve cinselliğe dair tüm kalıplar da dönüşmeli.

“Artık erkekler de utanç duymayı öğrenmeli,” diyor Garcia.
“Kadınların hayatı tehdit altında olduğu sürece, toplum da gerçekten medeni sayılmaz.”

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Avrupa

Kadına Şiddet Alarmı: K.o.-Damlaları “Silah” Sayılacak

yazar

Yayınlayan

on

By

Berlin – Almanya, kadınlara yönelik şiddetin ulaştığı vahim tabloyla bir kez daha yüzleşti. Federal hükümetin açıkladığı yeni durum raporu, hem rakamların ürkütücülüğünü hem de devletin almayı planladığı sert tedbirleri gözler önüne serdi. İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt, Aile Bakanı Karin Prien ve BKA Başkanı Holger Münch, Berlin’de düzenledikleri toplantıda artan şiddet vakalarına karşı “kesin ve kararlı bir mücadele” sözü verdi.

K.o.-Damlalar Resmen “Silah” Kategorisinde

İçişleri Bakanı Dobrindt, özellikle eğlence mekânlarında artan “K.o.-damlası” vakalarının artık ağır suçlarla aynı kategoriye alınacağını belirtti:

“Kadınların güvenliği devletin asli sorumluluğudur. İspanya modeline benzer elektronik kelepçe uygulamasını hayata geçiriyoruz. Ayrıca K.o.-damlalarını ‘silah’ olarak tanımlayarak çok daha sert cezai yaptırımların yolunu açıyoruz.”

Bakan, bu düzenlemenin hem caydırıcılığı artıracağını hem de mağdurların korunmasında yeni bir aşama sağlayacağını vurguladı.

“Günlük Hayatın Olağanlaşan Suçu”

Aile Bakanı Prien ise şiddetin ülkede sıradanlaşmaya başladığına dikkat çekti:

“Kadına yönelik şiddet, toplumun gündelik suç envanterine dönüşmüş durumda. Buna seyirci kalamayız.”

Prien, daha güçlü bir önleyici politika, daha nitelikli veri toplama süreçleri ve mağdurlara kesintisiz destek sunacak bir yardım ağı çağrısı yaptı.

BKA: “Sadece Görüneni Biliyoruz”

BKA Başkanı Münch, açıklanan rakamların yalnızca buzdağının görünen kısmı olduğunu ifade etti:

“Kadınlara yönelik suçlar artıyor ancak hâlâ çok büyük bir karanlık alan var. Özellikle aile içi şiddet çoğunlukla bildirilmiyor.”

Cinsel Suçlarda 53 Binden Fazla Mağdur

2024 yılı verileri, durumu tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor:

  • 53.451 kadın ve kız çocuğu cinsel suçların mağduru oldu.
  • Artış oranı %2,1.
  • Mağdurların neredeyse yarısı reşit değildi.

Vaka yelpazesi cinsel tacizden tecavüze, cinsel saldırıdan istismara kadar geniş bir alana yayılıyor.

Aynı yıl 308 kadın ve kız çocuğu öldürüldü. Tamamlanmış kadın cinayetlerinde yaklaşık %9’luk bir düşüş olsa da 859 kadın saldırılardan sağ kurtuldu.

Dijital Şiddet Rekor Kırdı

Teknolojik araçlarla işlenen şiddet türleri de hızla yükseliyor. 18.224 kadın, çevrim içi tehdit, dijital takip (cyberstalking) ve benzeri yöntemlerle mağdur edildi. Bu kalem, tüm suç alanları içinde en hızlı yükselen kategori oldu.

Siyasi saikle işlenen saldırılar ise %70’i aşan artışla yeni bir tehlike alanına işaret ediyor.

Aile İçi Şiddette Korkunç Yükseliş

2024 yılında aile içi şiddet mağduru olan kişi sayısı 265.942 ile tüm zamanların en yüksek seviyesine çıktı. Mağdurların:

  • %70’i kadın,
  • yaklaşık %30’u erkek ve erkek çocukları.

Ancak partner şiddeti hâlâ ağırlıklı olarak kadınları hedef alıyor: Her 5 mağdurdan 4’ü kadın.
132 kadın ve 24 erkek, partner şiddeti nedeniyle hayatını kaybetti.

Aile içi çatışmalarda ölenlerin sayısı ise 130. Bu ölümler içinde 6–14 yaş arası çocukların dikkat çekici bir ağırlığı var.

Şiddet Evde Olduğu Kadar Ekranda da Artıyor

Dijital takip ve çevrim içi baskı, hem partner şiddeti hem de aile içi ilişkilerde keskin bir yükseliş gösteriyor:

  • Partner şiddetinde dijital saldırılar %11 arttı,
  • Aile içi ilişkilerde bu artış %20’nin üzerine çıktı.

Karanlık Alan Araştırması: Çoğu Suç Bildirilmiyor

LeSuBiA adını taşıyan yeni araştırmaya göre:

  • Birçok şiddet türünde bildirim oranı %10’un altında,
  • Partner şiddetinde ise %5’in bile gerisinde.

Araştırma, kadınların yaşamları boyunca daha yoğun, daha sistematik ve daha ağır şiddete maruz kaldığını; çoğu vakada travmanın çocuklukta başladığını ortaya koyuyor.

Devletin Hedefi: “Korkusuz Bir Yaşam”

Federal hükümet, yeni verilerin daha etkin koruma politikalarının önünü açmasını hedefliyor. Yetkililere göre kadınların, erkeklerin ve çocukların güven içinde yaşayabilmesi

Haberin Devamını Oku

Avrupa

Danimarka’dan örnek karar: Wegovy ve Ozempic kaynaklı görme kaybına ilk tazminatlar ödendi

yazar

Yayınlayan

on

By

Avrupa’da hızla yayılan zayıflama trendinin merkezindeki Wegovy ve Ozempic, Danimarka’da yeni bir hukuki dönemin kapısını araladı. Ülkedeki hasta zararlarını değerlendiren Patienterstatningen, bu ilaçları kullandıktan sonra kalıcı görme kaybı yaşayan dört hastaya toplam yaklaşık 107 bin euro tazminat ödenmesine karar verdi. Bu adım, semaglutid içeren ilaçlarla ilgili Avrupa’daki ilk resmi tazminat kararı olarak kayıtlara geçti.

Vakalarda ortak nokta, görme sinirine giden kan akımının ani şekilde azalmasıyla ortaya çıkan NAION hastalığı. Bu durum çoğu zaman kalıcı ve ciddi görme kaybına yol açıyor. Son dönemde çeşitli ülkelerde bildirilen benzer vakalar, popüler zayıflama ilaçlarının güvenliği konusundaki tartışmaları artırmıştı.

Avrupa İlaç Ajansı (EMA), Haziran ayında yayımladığı değerlendirmede NAION’un semaglutid içeren ilaçlarda çok nadir görülen bir yan etki olarak kabul edilmesi gerektiğini duyurdu. Kurum, kullanıcıları “ani görme kaybı veya hızlı görme bozulması” durumunda acilen tıbbi yardım almaları konusunda uyarıyor. NAION tanısı doğrulanırsa tedavinin durdurulması öneriliyor.

Danimarka’da şimdiye kadar 43 kişi Wegovy veya Ozempic nedeniyle görme kaybı yaşadığını belirterek başvuru yaptı. İncelenen beş dosyadan dördü kabul edilirken biri reddedildi. Yetkililer, ilaçların görece yeni olmasının ve hastaların çoğunda diyabet ya da hipertansiyon gibi risk faktörlerinin bulunmasının değerlendirmeyi güçleştirdiğini belirtiyor.

Novo Nordisk tarafından üretilen bu ilaçlara talep Avrupa’da ve dünyada hızla artıyor.
Ozempic Tip 2 diyabet tedavisinde,
Wegovy ise obezite tedavisinde kullanılıyor.

Danimarka’nın kararı, “mucize zayıflama iğnesi” olarak bilinen bu ilaçların potansiyel risklerini yeniden gündeme taşıdı. Nadir de olsa ciddi ve kalıcı yan etkilerin mümkün olduğu gerçeği, ilaçların güvenlik tartışmalarını daha da derinleştiriyor.

Haberin Devamını Oku

Avrupa

AVUSTURYA – “Yok artık!” dedirten olay:

yazar

Yayınlayan

on

By

Kendi terasında sigara içti, 13.000 euro ödemeye mahkûm edildi

Viyana’nın Floridsdorf semtinde yaşanan tuhaf bir komşu kavgası, 42 yaşındaki Danijel adlı aile babasının kendi terasında bile belirlenmiş saatler dışında sigara içememesine ve 13.000 euroya yakın masraf ödemesine yol açtı.

Komşusu, Danijel’in sigara dumanından rahatsız olduğunu iddia ederek olayı yargıya taşıdı. Heute.at’in aktardığına göre, mahkeme öncesi yapılan yerinde inceleme herhangi bir rahatsızlık tespit edemedi. Ancak buna rağmen Bezirksgericht (ilçe mahkemesi), komşu kadının şikâyetini haklı bularak şaşırtıcı bir karar verdi.

Mahkemenin dayattığı “sigara içme takvimi”

Karara göre Danijel, Nisan–Ekim ayları arasında sadece aşağıdaki saatlerde sigara içebilecek:

  • 06.00 – 08.00
  • 10.00 – 12.00
  • 15.00 – 18.00
  • 20.00 – 22.00

Kasım–Nisan döneminde ise izin verilen saatler daha da sınırlı:

  • 08.00 – 09.00
  • 13.00 – 14.00
  • 19.00 – 20.00

Bu saatler dışında kendi terasında sigara içmesi yasak.

13.000 euroluk fatura

Mahkeme ayrıca Danijel’i, sürecin tüm avukatlık ücretlerini karşılamaya da mecbur bıraktı. Toplamda yaklaşık 13.000 euro (yaklaşık 12.000 İsviçre frangı) ödeyecek.

Bu karar, Avusturya’da kişisel yaşam alanı, komşuluk hukuku ve sigara dumanının yarattığı “rahatsızlık” kavramı üzerine geniş bir tartışma başlattı. Birçok kişi hükmü “aşırı”, “emsalsiz” ve “yok artık dedirten” bir karar olarak değerlendiriyor.

Haberin Devamını Oku

Trendler