Sosyal Medya

Sağlık

ÇAYI BÖYLE İÇMEK ZEHİRDEN BETER HALE GETİRİYOR! HERKES YILLARDIR BU HATAYI YAPIYOR

yazar

Yayınlayan

on

Çay, Türkiye’de en çok tüketilen sıcak içeceklerden biridir. Ancak çayı yanlış tüketmek, sağlığınıza ciddi riskler oluşturabilir. Çayınızı zehre dönüştürmemek için dikkat etmeniz gereken önemli noktalar var.

Çayın Demlenme Süresi
Beslenme ve sağlık uzmanları, çayın demlendikten 15-20 dakika içinde tüketilmesini öneriyor. Bu süre uzadığında, bayat çayın sağlık için tehlikeli olabileceği vurgulanıyor. Çinliler, bayat çayı “yılan zehri” olarak tanımlıyor.

Sağlık Üzerindeki Olumsuz Etkiler
Uzun süre bekleyen çayda bakteriler üreyebilir, bu da sindirim sorunlarına yol açabilir. Bayat çay zamanla zararlı bileşikler geliştirebilir ve daha asidik hale gelerek mide rahatsızlıklarına neden olabilir.

Tanen ve Kimyasal Değişiklikler
Demlenmiş çayda tanenler ve nitrojenli bileşikler birikir. Ayrıca, çay yüzeyinde kimyasal değişikliklere yol açan bir oksit filmi oluşur. Bu durum, çayın sağlık açısından riskli hale gelmesine neden olabilir.

Küf Oluşumu
Oda sıcaklığında bekleyen çayda, 24 saat içinde küf oluşabilir. Bayat çay, kaynar suya maruz kalsa bile zararlı bileşenler içermeye devam eder. Bu durum alerjilere, mide ağrılarına ve hatta mide ülserine yol açabilir.

Çay Keyfinizi Korumanın İpuçları

  • Demleme Süresine Dikkat Edin: Çayınızı doğru süre içinde demleyin.
  • Kaliteli Çay Seçin: Kanıtlanmış bir üreticiden yüksek kaliteli çay alın.
  • Taze Su Kullanın: Demleme için yalnızca taze filtrelenmiş su kullanın.
  • Su Sıcaklığına Dikkat: Çay türüne göre uygun su sıcaklığını ayarlayın.
  • Hızlı Tüketim: Demledikten sonra çayı hemen tüketin; tekrar kullanılmamalıdır.
  • Yemekten Sonra Bekleyin: Yemekten hemen sonra çay içmeyin; sindirim için zamana ihtiyaç vardır.

Bu ipuçlarına dikkat ederek çayınızı sağlıklı bir şekilde tüketebilir, keyfinizi zehre dönüştürmekten kaçınabilirsiniz!

#Çay #Sağlık #Beslenme #YanlışTüketim #Zehir #DemlemeSüresi #BeslenmeUzmanı

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

İSVİÇRE’DE KADINLAR KALP DURMASINDAN SONRA DAHA AZ HAYATTA KALIYOR – SEBEBİ NE?

yazar

Yayınlayan

on

By

İsviçre’de kalp durması geçiren kadınların hayatta kalma oranı erkeklere kıyasla daha düşük. Yeni bir araştırma, kadınların yoğun bakıma daha az alındığını ve ileri tedavilerden daha az yararlandığını ortaya koydu.

ARAŞTIRMA SONUÇLARI ENDİŞE VERİCİ

Basel Üniversitesi ve Basel Üniversite Hastanesi’nden bilim insanları, 2008 ile 2022 yılları arasında İsviçre genelinde 42.000’den fazla hastanın verilerini inceledi. Critical Care dergisinde yayımlanan çalışmaya göre, kalp durması sonrası hayatta kalan kadınların ölüm riski erkeklere göre daha yüksek.

Verilere göre, hayatta kalan kadınların %42’si daha sonra hayatını kaybederken, bu oran erkeklerde %36’da kaldı.

YOĞUN BAKIMA KABUL VE TEDAVİDE CİNSİYET FARKI

Kadınlar, yoğun bakım servislerine erkeklere kıyasla %18 daha az yatırılıyor. Ayrıca, kalp rahatsızlıklarında kullanılan invaziv (girişimsel) tedavilere erişimleri de daha sınırlı. Örneğin, kalp kateteri gibi ileri tedavi yöntemleri erkeklerde %54 oranında uygulanırken, kadınlarda bu oran %45’te kalıyor.

NEDEN KADINLAR DEZAVANTAJLI?

Uzmanlar, bu eşitsizliğin birkaç nedeni olabileceğini belirtiyor. Bunlar arasında biyolojik farklılıklar, toplumsal faktörler ve tıpta bilinçaltına yerleşmiş kalıplaşmış düşünceler öne çıkıyor. Kadınların kalp krizlerini farklı belirtilerle yaşaması ve bu nedenle teşhisin gecikmesi de hayati bir etken olarak gösteriliyor.

Uzmanlar, kadınların kalp hastalıkları konusunda daha fazla bilinçlendirilmesi ve tıbbi süreçlerde eşit tedaviye erişimlerinin sağlanması gerektiğini vurguluyor.

YASAL UYARI: Bu haberin tüm yayın hakları www.isvicreninsesi.ch sitesine aittir. İçerikler, izinsiz olarak kopyalanamaz, paylaşılmaz ve sosyal medya platformlarında içerik üretimi amacıyla kullanılamaz. İsviçre dışındaki paylaşımlarda, haberin linki kaynak gösterilerek kullanılabilir. Sosyal medya platformlarında, sayfamız @isvicreninsesi etiketlenmeden paylaşım yapılması yasaktır.

Haberin Devamını Oku

İsviçre

İSVİÇRE: YAPAY ZEKÂ HATALI TANIYI ENGELLEMİYOR

yazar

Yayınlayan

on

By

📍 Bern, İsviçre

İsviçre’nin Bern kentindeki Inselspital hastanesinin yaptığı bir araştırma, yapay zekâ (YZ) destekli tanı sistemlerinin, geleneksel yöntemlerle karşılaştırıldığında belirgin bir avantaj sağlamadığını ortaya koydu. Araştırmaya göre, 18 hastada yapılan tahlillerde tanı sorunları yaşandı.

Yapay Zeka TANISINDA HAYAL KIRIKLIĞI

Yapılan çalışmaya göre, “Isabel Pro” adı verilen YZ tabanlı tanı sistemi, geleneksel tanı yöntemlerine kıyasla beklenen faydayı sağlamadı. The Lancet Digital Health dergisinde yayımlanan sonuçlara göre, bu sistemin kullanıldığı hastalarda da geleneksel yöntemlerle yapılan tanılarda da eşit oranda hata gözlemlendi.

İLK KEZ TEST EDİLEN BİR YZ SİSTEMİ

Bu araştırma, acil tıp alanında kullanılan bir YZ tabanlı tanı sistemine dair yapılan ilk çalışma olma özelliğini taşıyor. Çalışmada, 1200 hasta üzerinde yapılan testlerde, her iki grupta da tanı hataları ve kalite problemleri yaşandı.

YZ destekli sistemin, özellikle acil durumlarda doğru tanı koymadaki etkinliğini sorgulayan bu sonuçlar, teknolojinin sağlık alanındaki rolü konusunda daha dikkatli bir yaklaşım gerektirdiğini gösteriyor.

Haberin Devamını Oku

Gündem

İSVİÇRE, YUMURTA BAĞIŞINA YEŞİL IŞIK YAKIYOR

yazar

Yayınlayan

on

By

📌 Hükümet, üreme tıbbında reforma gidiyor

İsviçre hükümeti, üreme tıbbına yönelik katı düzenlemeleri gevşetmeye hazırlanıyor. Federal Konsey, tüp bebek tedavisinde yumurta bağışına izin vermeyi ve evli olmayan çiftlerin de bu tedaviye erişimini sağlamayı planlıyor.

Şu anda İsviçre’de yalnızca evli çiftler, kısırlık veya kalıtsal hastalık riski durumunda üreme tedavisine başvurabiliyor. Ancak mevcut yasa, sadece erkek kısırlığını göz önünde bulunduruyor ve yumurta bağışına izin vermiyor. Bu nedenle her yıl binlerce çift, tedavi için yurtdışına gitmek zorunda kalıyor.

TOPLUMSAL DEĞİŞİM VE TEKNOLOJİK GELİŞMELER ETKİLİ OLDU

Sağlık Bakanı Elisabeth Baume-Schneider, değişimin gerekliliğini şu sözlerle vurguladı:

“Son 25 yılda tıbbi ilerlemeler yeni imkanlar sundu. Toplum değişti, aile modelleri, değerler ve beklentiler de buna paralel olarak farklılaştı. Mevcut yasa artık günümüz gerçeklerine uymuyor.”

Bu nedenle hükümet, yumurta bağışının yasallaştırılmasıyla birlikte bireylerin biyolojik kökenlerini öğrenme hakkını da güvence altına almak istiyor. Tıpkı sperm bağışında olduğu gibi, bağışçıların kayıt altına alınacağı bir sistem kurulacak. Böylece çocuklar, 18 yaşına geldiklerinde biyolojik ebeveynleri hakkında bilgi edinme hakkına sahip olacak.

BAĞIŞÇILARIN KORUNMASI İÇİN ÖNLEMLER

Baume-Schneider, kadınların yumurtalarını maddi sıkıntılar nedeniyle bağışlamak zorunda kalmalarının önüne geçecek yasal düzenlemeler getirileceğini de belirtti.

Bunun yanı sıra şu soruların da yanıtlanması gerekiyor:

🔹 Yumurta bağışına başvurabilecek çiftler için bir yaş sınırı olmalı mı?
🔹 Bir bağışçıdan kaç çocuk doğabileceği belirlenmeli mi?
🔹 Embriyo saklama ve kullanım süresiyle ilgili mevcut düzenlemeler gözden geçirilmeli mi?

İLK TEPKİLER OLUMLU

İlk değerlendirmeler, reformun olumlu karşılandığını gösteriyor. Sağlık etiği alanında çalışan Jürg Streuli, bu değişimin büyük bir sorumluluk getirdiğini ve sürecin dikkatli bir şekilde yürütülmesi gerektiğini vurguladı.

Federal İçişleri Bakanlığı, yeni düzenlemelerin detaylarını 2026 yılı sonuna kadar tamamlamayı planlıyor.

📢 Sizce yumurta bağışının serbest bırakılması doğru bir adım mı?

YASAL UYARI: Bu haberin tüm yayın hakları www.isvicreninsesi.ch sitesine aittir. İçerikler, izinsiz olarak kopyalanamaz, paylaşılmaz ve sosyal medya platformlarında içerik üretimi amacıyla kullanılamaz. İsviçre dışındaki paylaşımlarda, haberin linki kaynak gösterilerek kullanılabilir. Sosyal medya platformlarında, sayfamız @isvicreninsesi etiketlenmeden paylaşım yapılması yasaktır.

Haberin Devamını Oku

Trendler