Sosyal Medya

İsviçre

Yalnız Doğumlar Artıyor: Sağlık Sistemine Güvensizlikten Kadınlar Yalnız Doğumu Tercih Eidyor

yazar

Yayınlayan

on

İsviçre Ebeler Birliği, sağlık sistemine olan güvensizlik nedeniyle tıbbi yardımı reddederek yalnız doğum yapmayı seçen kadınların sayısının arttığını bildiriyor. Kadınlar, bu doğumlarda uzman desteği almadan, yalnızca kendilerine güvenerek bebeklerini dünyaya getiriyor.

Nau’daki habere göre, Guatemala’da yaşayan Sue Strack, ikinci çocuğunun doğum sancıları başladığında hastane yerine kendini daha rahat hissettiği bir apartman dairesinde doğum yapmayı tercih etti. Sue, doğumu tamamen kendi kontrolünde ve tıbbi personel olmadan gerçekleştirmek istedi. Doğum sırasında eşi ve küçük oğlu evdeydi, ancak süreç boyunca Sue’nun ihtiyaç duyduğu alanı ona tanıdılar.

Sağlık Sistemine Karşı Bir Başkaldırı mı?

Yalnız doğum, kadınların doğum sürecinde tıbbi müdahaleyi reddettiği ve yalnız başına doğum yapmayı seçtiği bir yöntem olarak biliniyor. Bu doğumlar bazen aile üyelerinin varlığında gerçekleşse de, birçok kadın tamamen yalnız kalmayı tercih ediyor. Sue Strack, doğum sırasında başkalarının endişelerinin kendi alanına girmesini istemediği için yalnız doğumu seçtiğini belirtiyor: “Doğum sırasında korkuya yer yok, bu yüzden kendi başıma olmayı tercih ediyorum.”

Sue, doğumun son aşamalarına geldiğinde eşinden yalnızca bir bardak su ve bir yastık istedi. Doğumunu rahat bir şekilde tamamlayan Sue, kızını sağlıklı bir şekilde dünyaya getirdi ve bu deneyimi hayatının en büyük armağanlarından biri olarak nitelendirdi.

Uzmanlar Uyarıyor: Yalnız Doğum Her Zaman Güvenli Değil

Yalnız doğumun popülaritesi artarken, uzmanlar bu yöntemin potansiyel risklerine dikkat çekiyor. Bern’de görev yapan ebe Susanne Schmid, her doğumun sorunsuz geçmeyebileceğini vurguluyor. Schmid, kadınların doğum sırasında olası komplikasyonların farkında olmalarının önemli olduğunu söylüyor ve yalnız doğumun her zaman güvenli olmayabileceğine dikkat çekiyor.

Zürcher Oberland Doğum Evi’nin yöneticisi Karin Lietha-Kapp da doğumun doğal bir süreç olmasına rağmen anne ve bebeğin zaman zaman tehlikeli durumlarla karşılaşabileceğini belirtiyor. Anne için aşırı kanama ya da bebekte solunum sorunları gibi acil müdahale gerektiren durumlarda, bir ebenin varlığının hayati önem taşıdığını ifade ediyor.

Sağlık Sisteminin Sorunu mu?

İsviçre Ebeler Birliği, yalnız doğumların artmasının bir sağlık sistemi sorunu olduğunu belirtiyor. Birlik, sağlık sistemindeki uzman sıkıntısı nedeniyle ebelerin yeterli zaman ayıramadığını ve bu durumun kadınları yalnız doğuma yönlendirdiğini savunuyor. Bu sorunların giderilmesi için politik önlemler alınması gerektiğini belirten birlik, yeterli sayıda ebe yetiştirilmesi ve mevcut ebelerin çalışma koşullarının iyileştirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.

Yalnız Doğum Kişisel Bir Seçim Ama…

Sue Strack, yalnız doğumun ona büyük bir özgüven kazandırdığını ve bu deneyimin ona kendini güçlü hissettirdiğini belirtiyor. Her kadının doğum şekline kendisinin karar vermesi gerektiğini vurgulayan Sue, “Doğum, bir hastalık değil. Doğal sürecin bozulmaması gerektiğine inanıyorum,” diyor. Ancak uzmanlar, doğum sürecinde güvenliğin her zaman öncelikli olması gerektiğini ve gerektiğinde tıbbi yardımın alınmasının önemini unutmamak gerektiğini hatırlatıyor.

Yalnız doğum, kadınlar için bir seçenek olabilir, ancak güvenli ve sağlıklı bir doğumun öncelikli olması gerektiği gerçeğini değiştirmiyor. Her kadın, kendi doğum deneyimini seçme özgürlüğüne sahip olsa da, doğumun her aşamasında uzman desteği sağlanması, anne ve bebeğin güvenliğini garanti altına almanın en etkili yolu olarak görülüyor.

YalnızDoğum #DoğalDoğum #TıbbiMüdahaleOlmadan #SağlıkSistemineGüvensizlik #Ebeler #DoğumHikayesi #AnneBebek #DoğumTercihleri #SağlıklıDoğum #Gebelik #BilinçliDoğum #isviçre #schweiz #suisse #svizzera

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

TEMU, İSVİÇRE’DE GIDA SEKTÖRÜNE GİRİYOR: MİGROS VE COOP’TAN ENDİŞE UYARISI

yazar

Yayınlayan

on

By

⏱ Okuma süresi: 2 dakika


Avrupa’nın e-ticaret devi olma yolunda ilerleyen Çin merkezli Temu, Almanya ve Avusturya’nın ardından İsviçre’de de gıda sektörüne adım atarak Lidl, Aldi, Migros ve Coop gibi büyük zincir marketlere doğrudan rakip oluyor. Şirket, geleneksel “Çin’den ithalat” modelini terk ederek Avrupa’da yerel üreticilerle işbirliği yapmaya başladı.

Almanya’da Wurstbaron et ürünleri ve Mr. Tom gibi atıştırmalık markalarıyla raflara giren Temu, ürünlerini doğrudan tüketiciye ulaştırıyor. Aynı stratejiyle Avusturya’da da faaliyetlerini genişleten şirket, “Avrupa için Avrupa’da üretim” anlayışıyla düşük fiyat, hızlı teslimat ve vergi avantajı sunarak piyasadaki rekabeti kızıştırıyor.

İsviçre’ye de giriş yapan Temu, Coop ve Migros gibi zincirlere karşı lokal tedarik zinciri oluşturma hedefinde. Ancak, gıda güvenliği, kalite standartları ve sürdürülebilirlik konusunda Avrupa’da bazı ciddi endişeler gündeme gelmiş durumda. Sektör uzmanları, Temu’nun Avrupa’daki perakende standartlarına tam anlamıyla uyum sağlayıp sağlayamayacağını tartışıyor.

Uzmanlara göre bu adımlar, ileride Türkiye pazarında da temel gıda, atıştırmalık ve günlük tüketim ürünleri kategorilerine girebilmesi için altyapı hazırlığı olarak değerlendiriliyor.


📰 MEDYADA YER ALAN AÇIKLAMALAR

  • SWI swissinfo.ch: “Tages‑Anzeiger’a göre, Temu İsviçre’de gıda satışı planlıyor. Yerel tedarikçilerle doğrudan çalışacak, ancak somut bir başlangıç tarihi henüz yok.”
  • Watson: Temu’nun “Local‑to‑Local” modelini İsviçre’ye taşımak istediği, Türkiye ve Almanya’ya paralel bir strateji yürüttüğü belirtildi.
  • Blick: Migros ve Coop gibi devler için “düşük fiyatlı” rekabet riski oluştuğu, Temu’nun meyve-sebze gibi ürünlerde yerel tedarikçiler aradığı; bu durumun İsviçre yasaları ve kalite kontrol standartları açısından soru işaretleri doğurduğu ifade edildi.
  • Nau.ch: Gıda güvenliği, tüketici sağlığı ve kalite standartlarıyla ilgili endişelere dikkat çekilerek, Asya merkezli platformların çoğu zaman gerekli regülasyonları atladığı ve standartları ihlal ettiği uyarısı yapıldı. Uzman Marlena Hien, bu tür platformların sağlık açısından risk taşıyabileceğini vurguladı.

⚠️ SEKTÖRDEN RESMİ UYARILAR VE ENDİŞELER

İsviçre perakende sektörü, özellikle Migros ve Coop, Temu’nun gıda pazarına girmesine karşı dikkatli ve hazırlıklı olunması gerektiğini kamuoyuna duyurdu.

  • Coop CEO’su Philipp Wyss, Watson haber sitesine yaptığı açıklamada, Temu’nun Çin menşeli e‑ticaret modeliyle faaliyet gösterdiğini belirterek: “Temu için gleich lange Spiesse gereklidir – yani aynı vergi ve güvenlik kurallarına tabi olmalı.” Bu açıklama, İsviçreli perakendecilerin Temu’nun gıda pazarına girmesine karşı yasal denetim ve düzenleyici eşitlik talep ettiğini açıkça gösteriyor.
  • Swiss Ticaret Birliği (Handelsverband) Başkanı Bernhard Egger ise: “Şu anda üyelerimize Temu’da yer almamalarını tavsiye ediyorum; şu anda avantajlardan çok riskler baskın.” Bu açıklama, platformun itibar riski, regülasyon eksikliği ve yerel tedarikçiler üzerindeki baskısı nedeniyle temkinli yaklaşılması gerektiğine işaret ediyor.
  • Uzman görüşleri, Asya merkezli platformların genellikle Avrupa’daki sertifikasyon, izlenebilirlik ve gıda güvenliği standartlarını tam olarak karşılamadığını; bu durumun tüketici sağlığı ve yerel piyasa dengeleri açısından tehdit oluşturduğunu belirtiyor.

🇹🇷 TÜRKİYE’DE PLAN VAR MI?

Temu, Türkiye’de henüz gıda satışına başlamadı. Şirketin şu anki faaliyetleri, lojistik altyapı kurmak, bir iş günü teslimat sistemini oturtmak ve vergisel uyum sağlamak üzerine yoğunlaşmış durumda. İstanbul’da ofis ve depo kurarak Türkiye’deki e-ticaret varlığını güçlendiren Temu’nun, Avrupa’daki gıda stratejisini Türkiye’ye taşımaya dair resmi bir planı bulunmuyor.

Ancak sektör uzmanları, bu altyapının zamanla Türkiye’de de gıda ve temel tüketim ürünleri kategorilerinde genişleme için hazırlık olabileceğini ifade ediyor.


📌 SONUÇ:

Temu’nun Avrupa’daki gıda atağı, İsviçre’ye de sıçramış durumda. Ancak bu genişleme, sadece fiyat avantajı değil; kamu sağlığı, regülasyon, tüketici güveni ve adil rekabet gibi çok boyutlu tartışmaları da beraberinde getiriyor.

Coop ve Migros gibi güçlü oyuncular, Temu’nun aynı yasal ve etik şartlara tabi tutulmasını beklerken, tüketici örgütleri ve uzmanlar, şirketin regülasyonlara uyumu konusunda ciddi çekinceler taşıyor.

İsviçre pazarı, ucuzluk arayan tüketici için cazip fırsatlar sunsa da, uzun vadeli başarı; Temu’nun şeffaflık, sürdürülebilirlik ve kalite standartlarına ne kadar sadık kalacağına bağlı olacak.


Haberin Devamını Oku

İsviçre

BAŞÖRTÜLÜ ÖĞRETMENE GÖREV VERİLMEDİ – ÖĞRETMEN İLK KEZ KONUŞTU

yazar

Yayınlayan

on

By

📍 Eschenbach SG – 14 Temmuz 2025

📖 Okuma süresi: 4 dakika
St. Gallen kantonuna bağlı Eschenbach kasabasında başörtüsü taktığı için görevine başlayamayan genç bir öğretmen, yaşadıklarını ilk kez kamuoyuyla paylaştı. Kendisinden gelen talep üzerine ismi gizli tutulan öğretmen, “Bu yaşanan, başka kimsenin başına gelmemeli” diyerek sessizliğini bozdu.


🟠 Velilerin tepkisiyle geri adım atıldı
Genç öğretmen, Goldingen okulunda birinci ve ikinci sınıf öğrencilerine ders verecekti. Ziyaret günü öğrencilerle buluşmuş, sınıfıyla tanışmıştı. Ancak yaz tatiline günler kala bazı veliler, öğretmenin başörtüsü taktığı gerekçesiyle okula şikayette bulundu. Veliler, “dinî tarafsızlığa aykırı” olduğunu iddia ederek hukuki yollara başvurma tehdidinde bulundu. Bu gelişmeler üzerine okul yönetimi, başta arkasında durduğu öğretmeni işe almaktan vazgeçti. Bu karara başka veliler de itiraz etti.

🗣️ “Üç yıl bu meslek için çalıştım, hayalimdi”
İlk kez kamuoyuna konuşan öğretmen, Linth-Zeitung’a yaptığı açıklamada duygularını şu sözlerle dile getirdi:

“Beni sadece derin bir üzüntü kapladı. Üç yıl boyunca bu meslek için eğitim aldım. Daha ilkokul 3. sınıfta öğretmen olma hayali kuruyordum. Bu hayalime çok yaklaşmıştım.”

Genç öğretmen, Goldingen’deki sınıfın hem yaş grubu hem ekip yapısı itibarıyla kendisi için ideal olduğunu belirtti.


⚖️ “Bu karar beni incitti”
Başörtüsü sebebiyle göreve alınmamasını açıkça ayrımcılık olarak nitelendiren öğretmen, kararın sadece kısmen anlaşılabilir olduğunu söyledi:

“Bazı gerilimlerin yaşanabileceğini anlayabiliyorum. Ancak toplum olarak bu konularda artık daha ileri bir noktada olmamızı beklerdim.”

Özellikle bazı velilerin “dinî tarafsızlık” talebiyle yaptıkları şikâyetleri üzücü bulduğunu belirten öğretmen, “Sadece başörtüm olduğu için insanlar bana karşı önyargılı. Başka insanların inançlarını veya inançsızlığını da sorguluyor musunuz?” diyerek tepki gösterdi.


🗣️ “Bu sadece hüzün. Hayal kırıklığı büyük”
Linth-Zeitung’e konuşan öğretmen, üç yıl boyunca bu meslek için eğitim aldığını belirterek şöyle dedi:

“Bu sadece derin bir üzüntü. İlkokul üçüncü sınıftan beri tek hayalim öğretmen olmaktı. Şimdi, bu hayalin elimden alınması beni sonsuz bir şekilde üzüyor.”


⚖️ “Bu karar beni tanımadan alındı”
Belediye, kararını okulda gerginlik yaşanmasını ve uzun bir hukuki süreci önlemek amacıyla verdiğini duyurdu. Ancak genç öğretmen, bunun “yasal gerekçelerle örtülmüş bir dışlama” olduğunu savundu:

“Ben eğitim fakültesinden mezun oldum, öğretmenlik diplomam var. Buna rağmen sadece başörtüsü taktığım için bana görev verilmedi. Üstelik bana hiç kendimi gösterme şansı bile tanınmadı. Bu ayrımcılık değil de nedir?”

Öğretmen, bazı velilerin kendisini “her gün Kuran okuyan biri gibi” lanse ettiğini, hatta bir annenin kendisini tanımadan “ayağına kadar inen bir örtü taktığını” iddia ettiğini söyledi:

“Bu insanlar beni hiç tanımıyor. Hakkımda oluşturulan bu yanlış imaj beni derinden yaralıyor. Toplum olarak çeşitliliği tehdit değil, bir zenginlik olarak görebilmeliyiz. Başörtüm sizi rahatsız ediyor ama başkalarının inancı ya da inançsızlığı sizi neden ilgilendirmiyor?”


🤝 “Konuşmaya hep hazırdım”
Linth-Zeitung muhabirinin, “Kırsal bir bölgede başörtüsü rahatsızlık yaratabilir, bunu anlıyor musunuz?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:

“Evet, daha önce pek karşılaşılmamış olabilir. Ama asıl sorun, insanların bunu doğrudan benimle konuşmak yerine arkamdan karar vermesi. Herkesle açık ve yapıcı bir şekilde konuşmaya hazırım. Okul müdürlüğü de bu yönümü takdir etti. Uzlaşmaya yanaşmayan ben değildim.”


🚫 “Başörtümü çıkarmak gündemimde yok”
Başörtüsünü çıkarmayı düşünmediğini vurgulayan genç öğretmen, mücadelesine devam ettiğini belirtti:

“Goldingen’deki sınıf hem yaş grubu hem de ekip olarak benim için idealdi. Hatta çocuklar için malzeme aldım, ders planları hazırladım. Şu anda sınıfımı kuruyor olmalıydım. Bunun yerine yeniden iş başvuruları yazıyorum.”


📞 Yeni strateji: Önce telefon, sonra başvuru
Öğretmen artık her başvuru öncesinde ilgili okul yönetimini arayarak durumu açıkça anlatıyor:

“Önce telefonla ulaşıp, başörtülü bir öğretmen olarak çalışmak istediğimi söylüyorum. Sonra başvurumu gönderiyorum. Özellikle Zürih kantonuna başvurdum. Çünkü orada toplumsal kabullerin daha gelişmiş olduğunu düşünüyorum.”


📌 SONUÇ:
Eschenbach’ta yaşanan bu olay, İsviçre’de çeşitlilik, dinî hoşgörü ve eğitimde eşitlik ilkeleri açısından düşündürücü bir örnek oldu. Öğretmenin yaşadığı dışlanma, bireysel bir mağduriyetin ötesinde, sistemsel bir sorunu gözler önüne seriyor. Genç eğitimci kararlı:

“Benim yaşadığım gibi, kimse sadece inancı yüzünden görevinden vazgeçmek zorunda kalmamalı.”



Haberin Devamını Oku

Gündem

TÜM YÖNLERİYLE TEMMUZ 2025 İSVİÇRE GÜNDEMİ

yazar

Yayınlayan

on

By

Temmuz 2025 itibarıyla İsviçre gündemindeki önemli yasa değişiklikleri ve güncel konuların detaylı analizi:

🕒 Okuma süresi: 6 dakika

🚗 SÜRÜCÜ EĞİTİMİNDE YENİ DÖNEM: OTOMATİK SİSTEMLER EĞİTİME DAHİL EDİLDİ

1 Temmuz 2025 itibarıyla İsviçre’de sürücü eğitimi ve sınav içerikleri güncellendi. Artık ehliyet alacak adaylar, yalnızca temel sürüş becerileriyle değil, aynı zamanda modern sürücü destek sistemleriyle de sınanacak.

Yeni sistemde kapsanan teknolojiler şunlar:

  • Adaptif hız sabitleyici
  • Şerit takip asistanı
  • Otomatik park sistemleri
  • Çarpışma önleyici destekler

Amaç: Geleceğin otonom sürüş teknolojilerine hazırlıklı, bilinçli ve teknolojiyle uyumlu sürücüler yetiştirmek.


🏥 SAĞLIK SİSTEMİNDE KOLAYLIK VE KAPSAM GENİŞLİĞİ

İsviçre sağlık sisteminde Temmuz ayında iki önemli gelişme yaşandı:

a) Kolorektal Kanser Taraması

Kolon kanseri taramaları artık 74 yaşına kadar sağlık sigortası kapsamında ücretsiz olacak. Daha önce bu sınır 69 idi. Bu adım, yaşlı nüfusta erken teşhisi artırmayı hedefliyor.

b) Kronik Hastalar İçin Bürokratik Yük Hafifletildi

Kronik hastalar artık her yıl tekrar destek başvurusu yapmak zorunda kalmayacak. Sabit destek gereksinimi olan hastalar için süreç sadeleştirildi.


🧴 TÜKETİCİ KORUMASINDA GÜÇLÜ ÖNLEMLER

a) BPA Yasağı

Bisfenol A (BPA) maddesi, özellikle bebek ürünleri ve gıda ambalajlarında tamamen yasaklandı.

b) Pestisit Düzenlemesi

Bazı tarım ürünlerinde izin verilen pestisit kalıntı oranları düşürüldü. Yeni denetim sistemiyle tüketici daha güvenli gıdaya ulaşacak.

c) Gümrükte Sahte Ürün Mücadelesi

Gümrüklerde tespit edilen taklit ürünlerin (çanta, saat vb.) imhası hızlandırıldı. Alıcının onayıyla kısa sürede imha prosedürü devreye sokulabiliyor.


👩‍⚖️ CEZA HUKUKUNDA KÖKLÜ DEĞİŞİKLİK: “RIZA” MERKEZDE

Yeni yasal düzenlemeye göre, bir kişinin açık rızası olmadan gerçekleşen her cinsel eylem “tecavüz” olarak değerlendirilecek. Fiziksel direnç göstermemiş olsa dahi rıza olmaması, suçu tanımlamak için yeterli olacak.

Bu değişiklik:

  • Kadın hakları açısından bir dönüm noktası
  • Cinsel dokunulmazlık konusunda daha koruyucu bir yasal çerçeve sunuyor

🚁 DİJİTAL HAKLAR TEHDİT ALTINDA MI? GÖZETİM YASASINA TEPKİ BÜYÜYOR

Yeni Telekom Gözetim Yasası (OSCPT), VPN servisleri ve mesajlaşma uygulamalarına veri saklama ve gerçek zamanlı izleme yükümlülüğü getiriyor.

Eleştiriler:

  • Dijital gizliliğe ağır darbe
  • VPN ve şifreli mesajlaşmanın baskı altına alınması
  • Sivil toplum kuruluşları, ifade ve iletişim özgürlüğüne müdahale olarak değerlendiriyor

🏦 UBS’E SIKI DENETİM: 26 MİLYAR FRANK EK SERMAYE

2023’te yaşanan Credit Suisse krizinden sonra İsviçre finans otoriteleri, “too-big-to-fail” konumundaki UBS için yeni önlemler aldı.

Yeni düzenleme:

  • UBS’in 26 milyar Frank ek sermaye tutması gerekiyor
  • Bu, olası kriz durumlarına karşı daha sağlam bir finans sistemi kurulması amacıyla alındı
  • Uygulama süresi 6 ila 8 yıl

🇪🇺 AB İLE İLİŞKİLERDE YENİ PAKET VE REFERANDUM

Federal Konsey, Avrupa Birliği ile “Institutionelles Abkommen 2.0” adlı yeni bir çerçeve anlaşma paketini onayladı. Bu paket:

  • Erasmus ve Horizon Europe gibi AB programlarına yeniden katılımı sağlıyor
  • Serbest dolaşım ve yatırım konusunda istikrar getiriyor
  • Ekim veya Kasım 2025’te halk oylamasına sunulacak

🌏 HİNDİSTAN – EFTA TİCARET ANLAŞMASI ONAYLANDI

İsviçre’nin de üyesi olduğu EFTA (Avrupa Serbest Ticaret Birliği), Hindistan ile kapsamlı bir serbest ticaret anlaşması imzaladı.

Beklentiler:

  • Hindistan’a 100 milyar Frank’a kadar yatırım
  • 1 milyon yeni iş imkanı
  • İsviçre için yeni pazarlar ve teknoloji transferi fırsatları

🍬 TÜTÜN VE ELEKTRONİK SİGARA DÜZENLEMELERİ

  • İçimlik tütün ürünlerine yönelik vergiler arttırıldı
  • Elektronik sigara reklamları gençlere yönelik olarak tamamen yasaklandı
  • Yeni düzenlemeler, halk sağlığını korumayı ve gençleri bağımlılıktan uzak tutmayı hedefliyor

🧑‍🏫 KURZARBEIT (KISA ÇALIŞMA) DESTEĞİ UZATILDI

Zor durumdaki sektörler için 1 Ağustos 2025 itibarıyla kısa çalışma ödeneği süresi 18 aya kadar çıkarıldı. Bu destekten özellikle turizm, tekstil ve üretim sektörlerinin faydalanması bekleniyor.


🔚 GENEL DEĞERLENDİRME

Temmuz 2025 itibarıyla İsviçre’de:

  • Sürücülük, sağlık ve ceza hukukunda köklü reformlar
  • AB ile ilişkilerde yeni bir dönem
  • Dijital özgürlükler ve ekonomik düzenlemelerde kritik kararlar
    gündemi belirliyor.

Bazı düzenlemeler referanduma gidecek. Son sözü İsviçre halkı söyleyecek.



Haberin Devamını Oku

Trendler