Sosyal Medya

Gündem

Türkiye’de 4 Yıl Araç Bırakabilme Hakkı

Türkiye’de uzun süre ikamet eden emekli gurbetçilere tanınan ayrıcalıklardan biri olan “Memlekette 4 Yıl Araç Bırakabilme” hakkı, sıkça sorulan sorular ve cevaplar

yazar

Yayınlayan

on

Türkiye’de uzun süre ikamet eden emekli gurbetçilere tanınan ayrıcalıklardan biri olan “Memlekette 4 Yıl Araç Bırakabilme” hakkı, İsviçre Post Gazetesi tarafından derlenen sıkça sorulan sorular ve cevaplar şeklinde yayımlandı. 28 Aralık 2023 tarihinde resmi gazetede yayımlanan bilgilere göre, Türkiye’ye getirilen yabancı plakalı araçlarla ilgili detaylar, T.C. Ticaret Bakanlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan 2024 yılına ait ‘Yabancı Plakalı Kara Taşıtları İçin Yolcu Rehberi’nde yer almaktadır. Bu rehberde, söz konusu ayrıcalığın şartları ve uygulama detayları hakkında önemli bilgiler bulunmaktadır. İlgili rehber, gurbetçi emeklilerin araçlarını Türkiye’de bırakma sürecine dair merak edilen pek çok soruya açıklık getirmektedir.

  • Emekli Gurbetçilere Tanınan ‘Türkiye’de 4 Yıl Araç Bırakma’ Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
  • Düzenleme Nedir ve Ne Zaman Yürürlüğe Girdi?
    • Yurtdışında emekli olan Türk vatandaşlarına tanınan “Memlekette 4 yıl araç bırakabilme” hakkı, Resmi Gazete’de yayımlanarak 28 Aralık 2023 tarihinde yürürlüğe girdi.
  • Düzenleme Kimleri Kapsıyor?
    • Türkiye Gümrük Bölgesi dışında yaşayan Türk vatandaşları, çifte vatandaşlar, mavi kart sahipleri ve Türkiye’de oturum izni almış emekli yabancılar bu düzenlemeden faydalanabilir.
  • Nasıl Başvurulur ve Süre Nasıl Uzatılır?
    • Yeni düzenleme 2 yıllık dönemler halinde uygulanmaktadır. İlk 2 yılın dolmasına 3 ay kala gümrük müdürlüklerine başvurularak, emekli gurbetçilerin kalma süreleri bir defaya mahsus 2 yıl daha uzatılabilecek.
  • Malulen Emekliler de Bu Hakka Sahip mi?
    • Evet, “Türkiye’de 4 yıl araç bırakabilme” uygulaması devlet emeklilik yaşına gelen, çalışma üzerinden emekli olan ve malulen emekli olan tüm emekli vatandaşlar için geçerlidir.
  • Türkiye’de Emekli Olan Gurbetçiler de Bu Hakka Sahip mi?
    • Evet, Türkiye’de emekli olan ve yurtdışından gelen gurbetçiler de bu düzenlemeden yararlanabilir. Ancak, araçlarını 4 yıl boyunca Türkiye’de bırakabilmek için en az 185 gün süreyle yurtdışında bulunmaları gerekmektedir.
  • 4 Yıllık Hak Tek Seferlik mi?
    • Hayır, yeni düzenlemeye göre emekli gurbetçiler, “Türkiye’de 4 yıl araç bırakabilme” hakkından yararlanarak taşıtlarını toplam 2+2 yıl Türkiye’de bulundurduktan sonra, en az 185 gün yurt dışında bulunmaları halinde, tekrar 2+2 yıl süreyle taşıt getirebilmektedir.
  • Uzatma 4 Yıl İçin mi Geçerli?
    • Hayır, yeni düzenleme 2 yıllık dönemler halinde uygulanmaktadır. Bu nedenle araç kalış süresini 4 yıla kadar uzatan gurbetçiler, ilk etapta 2 yıl ve bu sürenin bitmesine yakın tekrar 2 yıllık uzatma yapabilir. Toplamda 4 yıl aracını Türkiye’de bırakabilirler.
  • Daha Fazla Bilgi İçin Nereye Başvurulabilir?
    • Türkiye’de götürülen yabancı plakalı araçlarla ilgili bilgiler, T.C. Ticaret Bakanlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan 2024 Yabancı Plakalı Kara Taşıtları İçin Yolcu Rehberi’nde bulunabilir.
  • Bu soruların yanıtları, emekli gurbetçilerin Türkiye’de araçlarını bırakma hakkıyla ilgili merak ettikleri konuları kapsamaktadır.

T.C. Ticaret Bakanlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün “Yabancı Plakalı Kara Taşıtları İçin Yolcu Rehberi”ne 2024 yılına ait olanına buradan ulaşabilirsiniz.

https://www.mfa.gov.tr/data/KONSOLOSLUK/yolcu-rehberi.pdf

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

Zürih Kantonsrat’ı Yüz Tanıma Teknolojisine Yeşil Işık Yaktı: Gizlilik Uyarıları Görmezden Gelindi

yazar

Yayınlayan

on

By

Zürih Kantonsrat’ı, kamuoyunda yoğun tartışmalara yol açan otomatik yüz tanıma teknolojisine ilişkin düzenlemede kritik bir eşiği aştı. Meclis, pazartesi günü yaptığı oturumda, Bilgi ve Veri Koruma Yasası’nın revizyonu kapsamında yüz tanıma sistemlerinin kullanımına olanak tanıyan maddeleri çoğunluk oyuyla kabul etti.

Sol partiler, kamuya açık alanlarda biyometrik verilerle otomatik kimlik tespitini yasaklayan bir hüküm eklemek için çabaladı ancak girişimleri sonuçsuz kaldı. Milletvekilleri, söz konusu teknolojinin “kesintisiz bir gözetim mimarisinin” önünü açabileceğini vurgulayarak, bireysel mahremiyetin geri dönülmez biçimde zarar görebileceği uyarısında bulundu. Buna karşın sağ ve merkez partiler, yüz tanıma karşıtlığını “teknoloji düşmanlığı” olarak tanımlayıp, yeniliklerin bürokratik kaygılarla bastırılmaması gerektiğini savundu.

Hükümet cephesinde daha ihtiyatlı bir çizgi dikkat çekti. Adalet Direktörü Jacqueline Fehr (SP), yüz tanımaya ilişkin pilot projelerin dahi yasaklanmasını önererek konuyu “sorumlu dijitalleşme” perspektifiyle ele aldı. Ancak meclis çoğunluğu, hükümetin bu temkinli yaklaşımını da reddetti ve düzenlemenin kapsamını genişletti.

Kantonsrat, daha önce de hükümet ile diğer yürütme organlarının toplantı tutanaklarının kamuya açılmasını isteyen adımı desteklemişti. Hükümet Konseyi’nin buna karşı çıkma girişimi yine sonuç vermedi. Yeni yasa taslağı ayrıca bilgi edinme taleplerinde, doğrudan yargı yoluna başvurmak yerine önce bir arabuluculuk/uzlaşma sürecine gidilmesini öngören bir mekanizma da içeriyor.

Revize edilen yasa şimdi Redaksiyon Komisyonu’nun incelemesine sunulacak. Nihai oylama ise ilerleyen haftalarda gerçekleştirilecek.

Bu karar tam olarak nedir?

  • Otomatik yüz tanıma: Kamu alanlarında yerleştirilen kameraların, kişilerin yüzünü otomatik olarak tanıyarak kimliğini tespit edebilmesi.
  • Yasal zemin oluşturma: Kantonsrat, Bilgi ve Veri Koruma Yasası’nı değiştirerek bu teknolojinin pilot projeler dahil kullanılabilmesini mümkün hale getiriyor.
  • Sol partiler bunu tamamen yasaklamak istedi, ama çoğunluk (sağ/merkez) buna karşı çıktı.
  • Hükümet aslında daha temkinliydi ve pilot projeleri bile yasaklamak istiyordu; buna rağmen meclis hükümeti de aşarak teknolojiyi serbest bıraktı.

Bu, şu an “yarın sokaklara kameralar yerleştirilip yüz tanıma başlıyor” demek değil; ama artık yasal olarak kapı açıldı, pilotlar ve uygulamalar yapılabilecek.

Haberin Devamını Oku

Gündem

SRG 900 Personeli İşten Çıkarıyor: 270 Milyon Franklık Tasarruf Planı Açıklandı

yazar

Yayınlayan

on

By

İsviçre Radyo ve Televizyon Kurumu SRG, 2029 yılına kadar 270 milyon frank tasarruf etmeyi hedefleyen geniş kapsamlı bir yeniden yapılanma programı başlattı. Bu çerçevede kurum, toplam 900 tam zamanlı pozisyonu kademeli olarak kaldıracağını duyurdu.

Tasarruf ihtiyacının temel nedenleri arasında düşen yayın ücretleri, azalan reklam gelirleri ve yükselen işletme maliyetleri bulunuyor. SRG Genel Direktörü Susanne Wille, alınan kararın kaçınılmaz olduğunu vurgulayarak, “Siyasi koşullar ve içinde bulunduğumuz medya ortamı bize başka bir seçenek bırakmıyor” dedi.

İlk Kesinti Dalga Hâlihazırda Devrede

Planlanan 900 pozisyonun yaklaşık üçte biri, yani 300 kadro, mevcut tasarruf programı kapsamında zaten işleme alınmış durumda. Bu bölümün danışma süreci tamamlandı ve uygulamaya geçildi. Kalan 600 pozisyonun ise 2029’a kadar azaltılması öngörülüyor. SRG, bu sürecin bir bölümünün doğal personel devri ve emekliliklerle karşılanabileceğini ancak “işten çıkarmaların kaçınılmaz olduğunu” açıkça belirtiyor.

Birimlerdeki Etki ve Program Sonuçları Belirsiz

SRF, RTS, RSI veya RTR gibi yayın birimlerinin bu kesintilerden hangi ölçüde etkileneceği henüz açıklanmadı. Program içeriklerine yönelik olası sonuçlar da şu aşamada paylaşılmadı.

Yönetim Katında Da Küçülme

Tasarruf önlemleri üst yönetimi de kapsıyor. Nisan 2026 itibarıyla SRG yönetim kadrosu, Genel Direktör Wille dahil 8’den 7 üyeye düşecek. Mevcut SRF, RTS, RSI ve RTR direktörleri görevlerine devam ederken, “Angebot” ve “Operationen” direktörlükleri yeniden yapılandırılarak daha sade ve dijital odaklı bir yapıya dönüştürülecek. Teknoloji şirketi SWISS TXT de tamamen SRG çatısı altına alınacak.

“Kaliteyi Korumaya Devam Edeceğiz”

Kapsamlı kesintilere rağmen kurum, kamu hizmeti yayıncılığındaki kalite standartlarından ödün vermeyeceğini vurguluyor. SRG, dönüşüm sürecinin şirketi “daha dijital, daha çevik ve daha verimli” bir yapıya kavuşturacağını ve geleceğin medya ortamına uyum sağlama kapasitesini artıracağını belirtiyor.

Haberin Devamını Oku

Gündem

Fedpol’den (Bundesamt für Polizei) Kritik Uyarı: Türk Mafyası (türkische Mafiaorganisationen) İsviçre’de Etki Alanını Genişletiyor

yazar

Yayınlayan

on

By

İsviçre Federal Polis Teşkilatı’nın Fedpol (Bundesamt für Polizei) Direktörü Eva Wildi-Cortés, Almanya’dan (Deutschland) İsviçre’ye doğru hızla yayıldığı tespit edilen Türk mafya yapılanmalarına (türkische Mafiaorganisationen) ilişkin dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu. Wildi-Cortés’e göre bu grupların şiddet potansiyeli (Gewaltpotential) son yıllarda belirgin biçimde yükselmiş durumda.

SRF’e (Schweizer Radio und Fernsehen) konuşan Wildi-Cortés,
“Türk mafyasının yükselişte olduğunu (auf dem Vormarsch) görüyoruz” diyerek açık bir uyarıda bulundu.

Uyuşturucu Ticareti (Drogenhandel), İnsan Kaçakçılığı (Menschenschmuggel) ve Telefon Dolandırıcılığı (Telefonbetrug)

Fedpol’ün değerlendirmelerine göre Türk mafya grupları yalnızca uyuşturucu ticareti (Drogenhandel) ile sınırlı değil. Örgütler aynı zamanda:

  • İnsan kaçakçılığı (Menschenschmuggel)
  • Telefon dolandırıcılığı (Telefonbetrugsmaschen)

gibi suç alanlarında da aktif şekilde faaliyet gösteriyor.

Wildi-Cortés, bu grupların özellikle yüksek bir şiddet eğilimine (hohes Gewaltpotential) sahip olduğunu belirterek, örgüt içindeki nesil değişiminin (Generationenwechsel) tehdit seviyesini artırdığını söyledi.

“Yeni Nesil Çok Daha Şiddet Yanlısı (gewaltbereiter)”

Fedpol Direktörü, yeni kuşak suçluların hem Almanya’da hem de İsviçre’de daha saldırgan bir profil çizdiğini şu ifadelerle dile getirdi:

“Yeni neslin çok daha şiddet yanlısı (gewaltbereiter) olduğunu ve çatışmalarını silahlarla (mit Waffen) çözmeye yöneldiğini görüyoruz.”

Wildi-Cortés, Almanya’da açık sokak çatışmalarının (Schießereien auf offener Straße) yaşandığını, benzer eğilimlerin İsviçre’de de giderek görünür hâle geldiğini söyledi.

İsviçre’de 800’den Fazla Aktif Suç Grubu (aktive Gruppierungen)

Yetkililere göre İsviçre genelinde 800’ün üzerinde aktif suç yapılanması (über 800 aktive Gruppierungen) faaliyet gösteriyor. Uyuşturucu ticaretinin yüksek kârlılığı (lukratives Geschäft), bu gruplar arasında pazar ve bölge mücadelelerini (Verteilkämpfe) körüklüyor.

Wildi-Cortés, “Şiddet potansiyelinin artması endişe verici (besorgniserregend)” diyerek yaşanan tırmanışa dikkat çekti.

Kara Para Aklama (Geldwäsche) ile Mücadele (Bekämpfung der Geldwäscherei): Suç Gelirlerinin %98’i Aklanıyor (gewaschen)

İsviçre, uluslararası uyuşturucu ticaretinde hem transit ülke (Transitland) hem de hedef pazar (Zielland) konumunda bulunuyor. Bu nedenle yalnızca uyuşturucu yakalamaları (Beschlagnahmungen) suç örgütlerini zayıflatmaya yeterli olmuyor.

Wildi-Cortés bu durumu şöyle açıklıyor:

“Ağların arkasındaki yapıları ortaya çıkarmalı (Netzwerke aufdecken) ve para akışını durdurmalıyız.”

Ancak süreç oldukça zorlayıcı. Europol’e (Europäische Polizeibehörde) göre Avrupa’daki organize suç gelirlerinin yalnızca %2’sine el konulabiliyor (beschlagnahmt). Geriye kalan %98’lik bölümün ise suç örgütleri tarafından başarıyla aklandığı (sauber gewaschen) değerlendiriliyor.

Fedpol, İsviçre’deki tablonun da bu oranlarla büyük ölçüde örtüştüğünü belirtiyor.

Haberin Devamını Oku
Reklam

Trendler