Sosyal Medya

Sağlık

Migrende Yeni Umut: Ubrogepant İle Ağrısız Günler Mümkün

yazar

Yayınlayan

on

New York’taki Albert Einstein Tıp Fakültesi tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Ubrogepant isimli ilacın, migren belirtileri başlar başlamaz alınması, hastalara neredeyse tamamen ağrısız bir yaşam sunabiliyor. Özellikle ışık ve ses hassasiyeti, yorgunluk, boyun ağrısı ve baş dönmesi gibi erken belirtileri fark eden hastalar üzerinde odaklanılan araştırmada, ilacın etkili bir tedavi yöntemi olduğu görüldü.

CGRP İnhibitörü İle Migreni Durdurma

Ubrogepant, migrenin oluşumunda önemli bir rol oynayan CGRP proteinini engelleyen bir inhibitördür. Araştırmaya, en az bir yıldır migren rahatsızlığı olan ve son üç ayda iki ile sekiz arasında atak geçiren 518 kişi katıldı. Katılımcılar, iki ay boyunca iki migren atağını bu ilaç ile tedavi ettiler.

Denekler iki gruba ayrıldı. İlk grup, ilk atakta plasebo, ikincisinde ise 100 miligramlık Ubrogepant aldı. Diğer grup ise tam tersi bir uygulamaya tabi tutuldu. Katılımcılar ayrıca, günlük hayatlarındaki kısıtlamaların derecesini bir ila beş arasında puanladılar.

Başarılı Sonuçlar

Araştırma sonuçları, ilacın önleyici tedavi olarak etkili olduğunu ortaya koydu. İlacı kullanan hastaların yüzde 65’i, 24 saat sonrasında migren belirtilerinden hiç etkilenmediklerini veya çok az etkilendiklerini belirtti. Plasebo kullananlarda bu oran yüzde 48’de kaldı. İlacın etkisi, özellikle ilk iki saat içinde belirgin oldu ve hastalar günlük hayatlarına normal şekilde devam edebildiler.

Araştırmanın, ilacın üreticisi AbbVie tarafından finanse edildiği ve sonuçların “Neurology” dergisinde yayımlandığı bildirildi. Ubrogepant, migrenle mücadelede hastalara yeni bir umut sunarak, hayat kalitesini artırmayı hedefliyor.

#MigrendeYeniUmut #Ubrogepant #MigrenTedavisi #AğrısızGünler #TıpAraştırması #CGRPİnhibitörü #Sağlık #BaşAğrısı #Migren #TıbbiYenilikler #AlbertEinsteinTıp

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

İSVİÇRE’DE KİLO VERDİRİCİ ENJEKSİYONLARA YOĞUN İLGİ

yazar

Yayınlayan

on

By

İsviçre’de kilo verme ilaçları, özellikle Wegovy ve Mounjaro gibi deri altına enjekte edilen iğneler, büyük bir popülerlik kazanmış durumda. Hem estetik kaygılarla hem de tıbbi nedenlerle tercih edilen bu ilaçlar, ciddi bir talep görüyor. İşte tüm detaylar:

Hangi Ürünler Piyasada?
İsviçre’de şu anda iki onaylı kilo verme ilacı bulunuyor: Wegovy (Novo Nordisk) ve Mounjaro (Eli Lilly). Wegovy, daha önce kullanılan Saxenda’nın yerine geçti ve etkili kilo kaybı sağlayan Semaglutid içeriyor. Mounjaro ise Tirzepatid ile daha güçlü sonuçlar sunuyor.

Kimler Bu İlaçları Kullanıyor?
İsviçre’de yetişkinlerin %43’ü fazla kilolu, %12’si ise obezite ile mücadele ediyor. Çocuk ve gençlerde de %15 oranında fazla kilo veya obezite görülüyor. Bu ilaçlar, BMI’si 30’un üzerinde olanlara veya 27’den yüksek olup diyabet veya yüksek tansiyon gibi ek sağlık sorunları bulunanlara öneriliyor.

Sigorta Karşılıyor mu?
Temel sağlık sigortası, Wegovy ve benzeri ilaçların maliyetini belirli koşullarda karşılıyor. Ancak hasta, doktoruyla belirlenen kilo verme hedeflerine ulaşamazsa sigorta ödemeleri durdurulabiliyor. Ayrıca, ilaç masrafları üç yılı aşmıyor. 2024’te sadece Wegovy için 19 milyon Frank’lık bir bütçe harcandığı tahmin ediliyor.

Yan Etkiler ve Riskler
Bu ilaçların yaygın yan etkileri arasında mide bulantısı, ishal ve kabızlık bulunuyor. Nadir durumlarda pankreas iltihabı veya tiroid kanseri gibi ciddi komplikasyonlara yol açabiliyorlar. Ancak olumlu etkileri de var: Kalp-damar hastalıklarını önleyebiliyor ve bağımlılıkla mücadelede destek sağlıyor.

Herkeste İşe Yarıyor mu?
Araştırmalar, hastaların %15’inde bu ilaçların etkisiz olduğunu gösteriyor. Böyle durumlarda, bariatrik cerrahi (mide küçültme ameliyatları) alternatif olarak gündeme gelebiliyor.

Dikkat Edilmesi Gerekenler
Swissmedic, sahte ürünlerin risklerine karşı uyarıda bulunuyor. İnternetten alınan veya güvenilir olmayan kaynaklardan temin edilen ilaçlar ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor.

#Saglik #KiloKontrolu #IsvicreninSesi

Haberin Devamını Oku

Gündem

SAĞLIK SİSTEMİNDE TARİHİ DEĞİŞİKLİK: EFAS REFORMU KABUL EDİLDİ

yazar

Yayınlayan

on

By

İsviçre’deki 24 Kasım Oylamalarının Sonuçları: Bir Öneri Kabul Edildi

İsviçreli seçmenler, 24 Kasım 2024’te 4 önemli federal yasa taslağını oylamak üzere sandık başına gittiler. Sonuçlar, yalnızca bir önerinin kabul edildiğini ve bunun İsviçre sağlık sisteminde büyük bir reformu başlattığını gösteriyor. Kabul edilen önerinin ayrıntıları şöyle:

Bugün, İsviçre’deki en büyük sağlık reformu olan, 1996’da zorunlu sağlık sigortasının yürürlüğe girmesinden bu yana en kapsamlı değişiklik, halk oylamasında kabul edildi. Efas adı verilen bu reform, ambulant ve yatarak tedavi hizmetlerinin eşit bir şekilde finansmanını hedefliyor.

Yeni düzenlemeyle birlikte, hem ambulant (günlük tedavi) hem de yatarak tedavi (hastanede geceleme gerektiren) hizmetleri için aynı finansman oranları uygulanacak. Bugün, hastanede tedavi gören hastaların masraflarının %55’ini kantonlar, %45’ini ise sağlık sigortaları karşılıyor. Ambulansta ise tüm masraflar sağlık sigortaları tarafından karşılanıyor.

Yeni finansman sistemiyle sağlık sigortaları en fazla %73,1 oranında ödeme yapacak, geri kalan %26,9’luk kısmı ise kantonlar üstlenecek. Kantolar, bu oranı isteğe bağlı olarak artırabilecek. Bu yeni düzenleme, 2028 yılında yürürlüğe girecek; ancak 2028’e kadar geçici bir çözüm uygulanacak ve kantonlar arasında farklılık gösterebilecek.

Reformun Temel Hedefleri

  • Hatalı teşviklerin azaltılması: Bugün, hastaneler bazen daha fazla tedavi için teşvik edilebiliyor. Ancak yeni sistem, genellikle daha ekonomik olan ambulant tedavileri teşvik edecek.
  • Sağlık hizmetlerinde daha iyi koordinasyon: Reform, sağlık hizmeti sağlayıcıları arasında daha iyi bir işbirliği ve koordinasyonu amaçlıyor. Bu da sağlık maliyetlerinin stabilizasyonuna katkıda bulunmayı hedefliyor.
  • Bakım Hizmetleri Reformu (2032): Akut tedavi dışında, 2032 yılına kadar bakım hizmetleri de bu reforma dahil edilecek. Bu tarihe kadar, bakımevlerinde ve evdeki bakım hizmetlerinde, sağlık sigortaları ve kantonlar arasında daha dengeli bir finansman sağlanacak.
Haberin Devamını Oku

Gündem

KORONA AŞISI GÜRTELROSE ( ZONA) HASTALIĞINI TETİKLEYEBİLİR Mİ?

yazar

Yayınlayan

on

By

Corona virüsüne karşı milyonlarca kişiye aşı yapılmasının ardından, aşıların zona riskini artırabileceğine dair birçok bildiri yayılmaya başladı. Ancak bu tür bir bağlantı artık resmi olarak reddedilmiştir. Yine de, farklı kaynaklar, aşıların zona oluşumuna katkıda bulunabileceğine işaret etmektedir.

Yazar: Carina Rehberg
Haberin Hekim Uzmanlık Denetim ve Değerlendirmesi: Gert Dorschner

Corona Aşısı Sonrası Zona?
Zona (diğer adıyla Herpes Zoster), su çiçeği virüsü (Varicella-Zoster Virus) nedeniyle meydana gelir. Bu nedenle sadece çocukluk döneminde su çiçeği geçiren kişiler zona olur. Virüs, iyileşen su çiçeği hastalığı sonrasında vücutta inaktif olarak kalır. Ancak çeşitli tetikleyicilerle yıllar sonra yeniden aktif hale gelebilir ve ağrılı bir Herpes Zoster (zona) hastalığına neden olabilir.

İlk klinik çalışmalarında (2021) Corona aşılarının güvenliği üzerine yapılan testlerde, mRNA aşıları nedeniyle zona vakalarının artışı bildirilmemişti. 2022 yılına ait başka bir çalışmada ise, 2 milyon kişilik aşılı verilerle zona için bir risk artışı gözlemlenmediği belirtilmiştir.

Ancak şu anda, birçok başka araştırma ve vaka raporu, aşıların zona oluşumuyla ilişkilendirilebileceğini göstermektedir, özellikle mRNA aşıları için.

mRNA Aşısı Sonrası Zona
EudraVigilance veritabanına göre, Biontech aşısı sonrasında 15.887 zona vakası bildirilmiştir, bu da bu aşı ile bildirilen tüm yan etkilerin %1,5’ine denk gelmektedir. EudraVigilance, Avrupa İlaç Ajansı (EMA) tarafından yönetilmektedir ve Avrupa Ekonomik Alanı’nda (EEA) onaylanmış ya da klinik çalışmalarda test edilen ilaçlarla ilgili yan etki verilerinin toplanıp analiz edilmesine yardımcı olmaktadır.

Amerika Birleşik Devletleri’ndeki VAERS sistemine göre ise, Biontech aşısı sonrası 1257 zona vakası (bildirilen olayların %0,5’i) kaydedilmiştir.

Birçok vaka raporu da bu ilişkiyi desteklemektedir, örneğin:

  • Madrid’deki bir üniversite hastanesinden 5 rapor,
  • Las Vegas’taki bir dermatoloji kliniğinden 20 vaka,
  • İsrail’deki bir romatoloji merkezinden 6 vaka.

Biontech Aşısı ile Diğer Aşılar Arasında Farklılıklar
İspanya’da yapılan bir çalışmaya göre, mRNA aşıları (Biontech ve Moderna) sonrasında, AstraZeneca aşısına kıyasla daha fazla zona vakası görülmüştür.
Biontech aşısı sonrasında, Moderna aşısına kıyasla daha fazla zona vakası gözlemlenmiştir.

Hong Kong’daki bir çalışmada ise, Biontech aşısı sonrası zona nedeniyle hastaneye yatışların daha fazla olduğu bulunmuştur.

Corona Aşısı ve Zona Oluşumu
Biontech aşısı güvenlik çalışmasında, aşı sonrası immün sistem üzerinde yapılan araştırmalarda, ilk veya ikinci doz sonrası lenfosit sayısında geçici bir azalma olduğu gözlemlenmiştir. Bu lenfosit düşüşü, bağışıklık sisteminin zayıfladığını gösteren bir işaret olabilir. Varicella-Zoster virüsü, bu dönemi kullanarak yeniden aktif hale gelip zona oluşturabilir.

Ayrıca, mRNA aşılarının, Toll-like reseptör yolunu uyararak (immun reaksiyonunu) Varicella-Zoster virüsünün reaktivasyonunu tetikleyebileceği düşünülmektedir.

Aşı Sonrası Zona Ne Zaman ve Nerede Görülür?
Çoğu vakada, aşı sonrası zona, ilk dozdan sonra görülür, nadiren ikinci doz ya da hatırlatma aşıları sonrasında ortaya çıkar. Aşı sonrası zona vakası, genellikle ilk 3 hafta içinde ortaya çıkar, çoğu vakada ilk 5 gün içinde, döküntüler gövde bölgesinde belirir.

Kimler Risk Altında?
Corona aşısı (Biontech) sonrası zona riski, aşağıdaki kişilerde daha yüksektir:

  • Bağışıklık sistemi zayıf olanlar,
  • Otoimmün hastalığı olanlar,
  • Yüksek tansiyon ve/veya lipid metabolizması bozukluğu olanlar,
  • Yaşlı bireyler,
  • Bağışıklık baskılayıcı ilaç kullananlar.

Birçok durumda, bu kişilerde birden fazla hastalık bir arada bulunur (komorbidite), örneğin yüksek tansiyon ve lipid metabolizması bozuklukları gibi.

Riskli Bireyler Bilgilendirilmeli
Aşıların, özellikle Biontech aşısının, riskli bireylerde zona riski oluşturabileceğine dair giderek artan bulgular olduğundan, bu bireylerin uygun şekilde bilgilendirilmesi önerilmektedir.

Bunun yanı sıra, okullarda kullanılan tedaviye yönelik antiviraller (örneğin Valasiklovir) ve hatta aşı öncesi zona aşısı yapılması tavsiye edilmektedir.

Önemli Uyarı
Bu haber , mevcut araştırma ve çalışmalara dayalı olarak hazırlanmış ve doktorlar tarafından (www.zentrum-der-gesundheit.de) gözden geçirilmiştir, ancak kendi başınıza tanı koymak ya da tedavi uygulamak için kullanılmamalıdır. Herhangi bir tedavi yöntemini, doktorunuzla önceden konuşarak değerlendirmeniz gerekmektedir.


Gürtelrose (Zona), Varicella-Zoster virüsü (VZV) nedeniyle ortaya çıkan bir cilt hastalığıdır. Aynı virüs, su çiçeği hastalığına da yol açar. Çocukluk döneminde su çiçeği geçiren kişilerde, virüs vücutta sinir hücrelerinde uykuya geçer ve yıllar sonra bağışıklık sistemi zayıfladığında tekrar aktifleşebilir. Bu yeniden aktifleşme, gürtelrose (zona) hastalığını tetikler.

Gürtelrose’nin Belirtileri:

  • Ağrı ve Yanma: Gürtelrose genellikle vücudun bir tarafında, sinir yolları boyunca ağrı, yanma, kaşıntı veya batma hissi ile başlar.
  • Döküntüler: Ağrılı bölge üzerinde, sıvı dolu kabarcıklar (veziküller) ortaya çıkar. Bu döküntüler genellikle sırt, göğüs veya yüz gibi vücudun tek bir tarafında görülür.
  • Başka Semptomlar: Ateş, halsizlik, baş ağrısı ve kas ağrıları da görülebilir.

Risk Faktörleri:

  • Yaş: 50 yaş ve üzeri kişilerde daha sık görülür. Yaşla birlikte bağışıklık sistemi zayıflar, bu da virüsün tekrar aktifleşmesine yol açabilir.
  • Bağışıklık Sistemi Sorunları: Bağışıklık sistemi zayıf olan kişiler, örneğin kanser tedavisi görenler veya bağışıklık baskılayıcı ilaç kullananlar, daha yüksek risk altındadır.
  • Stres ve Yorgunluk: Fiziksel ya da psikolojik stres de gürtelrose gelişimine katkıda bulunabilir.

Tedavi:

Gürtelrose tedavisi genellikle antiviral ilaçlar (örneğin, asiklovir, valasiklovir) ile yapılır. Bu ilaçlar, virüsün yayılmasını ve hastalığın süresini kısaltabilir. Ayrıca ağrı kesiciler ve topikal kremler de tedavi sürecine yardımcı olabilir.

Haberin Devamını Oku
Reklam

Trendler