Sosyal Medya

Dünya

Mallorca’da Plaj Rezervasyon Sistemi: Havlu İle Yer Kapma Dönemi Yakında Sona Eriyor

yazar

Yayınlayan

on

Mallorca – Mallorca’daki plaj şezlongları üzerindeki rekabet, tatil beldelerinin en büyük sorunlarından biri haline gelmiş durumda. Ancak, adanın yetkilileri bu soruna köklü bir çözüm getirmeye hazırlanıyor. 2025 yılından itibaren, ziyaretçiler plajdaki oturma yerlerini bir mobil uygulama APP aracılığıyla rezerve edebilecek.

Son yıllarda, özellikle ilk sıra plaj şezlongları veya popüler havuz kenarı yerleri için sabahın erken saatlerinde havlularını bırakarak yer kapma alışkanlığı yaygınlaşmış durumda. Bu uygulama, bazı otellerde kavgalara ve tatsız olaylara yol açabiliyor. Tatilciler, dinlenmeye çalışırken sabah erken kalkıp en iyi yerleri kapma derdine düşüyor. İspanya’nın bazı plajlarında bu tür uygulamalara ceza kesilmesine rağmen, Mallorca farklı bir yaklaşım benimseyerek şezlongları daha geç dağıtmayı tercih etmişti. Ancak bu yöntem de yeterince etkili olmamış ve turistler, bu kez şemsiyeleri rezerve etmeye başlamıştı.

Balear Adası, bu soruna dijital bir çözüm sunmayı planlıyor. 2025’ten itibaren Palma’daki beş plajda, bunlar arasında ünlü Playa de Palma’nın da bulunduğu plajlarda, şezlonglar mobil uygulama aracılığıyla rezerve edilebilecek. Ayrıca, bu plajlarda ücretsiz internet ve video gözetimi de sağlanacak.

Havlu ile Yer Rezervasyonu

İspanyol tatil beldesi Calpe’de uygulanan benzer düzenlemelerin ardından, Mallorca’da da havlu ile yer rezervasyonu yapmak maliyetli hale gelecek. Plaj işletmecileri, rezervasyonlu havluları gelecek yıldan itibaren toplayabilecek ve henüz belirlenmemiş yüksek cezalara çarptırılacak.

Yeni düzenlemenin uygulanacağı plajlar arasında Playa de Palma’nın yanı sıra Cala Major, Ciutat Jardí, Cala Estància ve Can Pere Antoni yer alıyor.

Saatlik Ücret Sistemi

Yeni uygulama ile birlikte, plaj şezlongları gün boyunca değil, saatlik olarak rezerve edilebilecek. Bu sayede, sadece öğleden sonra iki saatliğine gelenler, tüm gün kalacak olanlardan daha az ücret ödeyecek. Henüz fiyatlar netleşmemiş olsa da, bu sistemin plaj severler için maliyetli olacağı öngörülüyor.

Ücretler ve Kârlılık

Yeni sistemin ücretleri henüz açıklanmamışken, mevcut durumda Playa de Palma’daki bir şezlongun günlük ücreti yaklaşık 18 Euro (yaklaşık 17,20 İsviçre Frangı) olarak belirlenmiş durumda. “Focus” dergisine göre, bu durum oldukça kârlı bir iş: Plaj işletmecileri, şezlonglardan günlük yaklaşık 108.000 Euro gelir elde etmekte.

Mallorca #PlajRezervasyonu #ŞezlongRekabeti #DijitalÇözüm #PlajRezervasyonSistemi #PlayaDePalma #SaatlikÜcret #HavluİleYerKapma #TatilSorunları #BalearAdaları #PlajYenilikleri #PlajŞezlongları #YeniSistem #HavluİleRezervasyon #Tatilİpuçları

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

ALMANYA PANİKTE: SURİYELİLERİN GİTMESİNE SICAK BAKMIYOR

yazar

Yayınlayan

on

By

Almanya’nın sağlık sistemi, Suriyeli doktorların katkılarıyla ayakta duruyor. Almanya’da yaklaşık 5.800 Suriyeli doktor, sağlık sisteminin önemli bir parçasını oluşturuyor. Ancak, Suriye’deki rejim değişikliği sonrası bazı doktorların ülkelerine dönme isteği Alman sağlık sistemini endişelendiriyor.

SAĞLIK SİSTEMİNİN TEMEL TAŞLARI

Alman Hastaneler Birliği (DKG) Başkanı Gerald Gaß’a göre, özellikle kırsal bölgelerde Suriyeli doktorlar hayati bir rol üstleniyor. Sadece 2023 yılı itibarıyla, Almanya’da çalışan 428.000 doktor arasında Suriyeli doktorların oranı %1,3 olsa da, kırsal hastanelerde bu oran çok daha yüksek. Gaß, “Suriyeli doktorlar olmadan sağlık hizmetlerinde ciddi açıklar oluşabilir” diyor.

Bavyera’da 540 Suriyeli doktorun hastanelerde çalıştığı ve 7’sinin serbest hekim olarak hizmet verdiği belirtiliyor. Ancak, Almanya’da çalışan Suriyeli kökenli doktor sayısının, vatandaşlık alanlar ve denklik sürecindeki kişilerle birlikte 15.000-20.000 arasında olduğu tahmin ediliyor.

SURİYE’YE GERİ DÖNÜŞ UMUDU

Suriye’deki değişim, Suriyeli doktorlar arasında karmaşık duygulara yol açıyor. Husam Tarabin, Almanya’daki “Suriye Doktorlar ve Eczacılar Derneği” (SyGAAD) yöneticisi olarak, birçok meslektaşının Suriye’ye dönme isteğinde olduğunu söylüyor. SyGAAD’ın yaptığı bir ankette, Suriyeli doktorların %75’inin geri dönüşü değerlendirdiği ortaya çıktı.

Tarabin, “Yeni bir Suriye’nin inşası ulusal bir görevdir” dese de, Almanya’daki yaşamın güvenli ve düzenli yapısının, doktorların kararını zorlaştırdığını belirtiyor. Özellikle çocukları Almanya’da doğmuş veya büyümüş aileler için geri dönüş kararının daha karmaşık olduğunu ifade ediyor.

ALMANYA VE SURİYE ARASINDA KÖPRÜLER

SyGAAD, Suriyeli doktorların hem Almanya’da hem de Suriye’de çalışabileceği bir model üzerinde duruyor. Tarabin, “Bir yılın yarısını Suriye’de, diğer yarısını Almanya’da geçirmek mümkün olabilir” diyor. Ancak, bu tür bir modelin uygulanabilirliği ve etkisi belirsizliğini koruyor.

ALMAN HÜKÜMETİ VE DERNEKLERİN YAKLAŞIMI

Alman sağlık sektörü, özellikle kırsal bölgelerde, uluslararası doktorlara bağımlı hale gelmiş durumda. Gaß, Almanya’da sağlık sistemindeki açıkların kapatılması için uluslararası sağlık çalışanlarının önemini vurgularken, Suriye’nin de nitelikli iş gücüne ihtiyaç duyduğunu belirtiyor.

Bavyera Sağlık Bakanlığı ise sürece temkinli yaklaşıyor. Bakanlık, geri dönüş ihtimallerinin doktorların bireysel tercihleriyle belirleneceğine dikkat çekiyor.

DUYGUSAL BİR İKİLEM

Suriyeli doktorların, bir yanda Almanya’daki güvenli hayatları, diğer yanda ülkelerinin yeniden inşasına katkı sağlama arzusu arasında kaldıkları görülüyor. Tarabin’in de dediği gibi, “Bu, duygusal ve bireysel bir karar. Her birimizin hikayesi farklı.”

Almanya ve Suriye arasında bir köprü kurma çabaları sürerken, bu kararın hem Alman sağlık sistemi hem de Suriye’nin geleceği için etkileri büyük olacak.

#Almanya #SağlıkSistemi #SuriyeliDoktorlar

Haberin Devamını Oku

Dünya

AVRUPA PAZARINI SAHTE BALLAR İŞGAL EDİYOR!

yazar

Yayınlayan

on

By

Yeni testler alarm veriyor: Süpermarketlerdeki balların %80’i şeker şurubuyla karıştırılmış olabilir. İsviçre de risk altında!

Almanya ve Avusturya’da yapılan testler, Avrupa pazarını sarsan şok edici bir gerçeği ortaya koydu. Süpermarketlerde satılan balların büyük bir kısmının sahte olduğu ve şeker şurubuyla karıştırıldığı belirlendi. İsviçre de bu sorundan muaf değil.

SAHTE BAL NASIL FARK EDİLİYOR?

Geleneksel bal testlerini atlatan Asya menşeli sahte ballar, Avrupa’da geniş çapta satılıyor. Greenpeace Tarım Uzmanı Sebastian Theissing-Matei, bu sahte ürünlerin standart Avrupa Birliği testlerini geçtiğini belirtti. Ancak, Estonya’da yapılan ileri düzey DNA analizleri, bu sahte ürünleri tespit edebildi.

TÜKETİCİLERİ NELER BEKLİYOR?

  1. Halk Sağlığı Riski: Bal diye tüketilen ürünlerin içeriği, sağlık açısından zararlı olabilir.
  2. Yasal İhlal: Ürünlerin etiketlerinde sahte içerikler belirtilmiyor. Bu, ciddi bir tüketici aldatmacası.
  3. Yerel Üreticilere Zarar: Ucuz sahte ballar, yerel üreticileri rekabet edemez hale getiriyor.

İSVİÇRE’DE DURUM NE?

İsviçreli perakendeciler, ürünlerinin düzenli kontrol edildiğini ve kalite standartlarına uygun olduğunu vurguluyor. Ancak, Lidl, Migros ve Aldi gibi zincir marketlerde satılan düşük fiyatlı ithal balların, gelişmiş sahtecilik yöntemleri nedeniyle testlerde tespit edilememiş olma ihtimali var. Migros, özellikle riskli bölgelerden bal ithalatından kaçındığını belirtiyor.

NE YAPILMALI?

İsviçreli arıcılar, daha modern analiz yöntemlerinin ve sıkı denetimlerin uygulanmasını talep ediyor. Federal Gıda Güvenliği ve Veterinerlik Dairesi (BLV), gıda sahtekarlığının özellikle yüksek fiyatlı ürünlerde yaygın olduğunu kabul ederken, perakendecilerin daha dikkatli olmalarını istiyor.

Tüketicilere Öneri: Bal alırken etiketleri dikkatle inceleyin ve mümkünse yerel üreticileri tercih edin.

Haberin Devamını Oku

Dünya

İSVİÇRE, SURİYE’YE AİT 99 MİLYON FRANK MÜLKİYETİ DONDURDU

yazar

Yayınlayan

on

By

İsviçre, Suriye’ye ait yaklaşık 99 milyon İsviçre Frank değerindeki mal varlıklarını dondurdu. İsviçre Ekonomi Sekreterliği, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Neue Zürcher Zeitung” gazetesinin haberini doğruladı.

Gazete, Suriye’nin devrik lideri Beşar Esad rejimine ait olan bu mal varlıklarının, İsviçre bankalarında önceki yıllarda olduğu gibi büyük meblağlar halinde bulunmadığını belirtti. Bunun nedeni, 2011 yılından itibaren uygulanan yaptırımlar ve İsviçre bankalarının Suriye ile ticaret yapmayı bırakmış olmaları olarak gösteriliyor. Gazeteye göre, İsviçre bankaları, 2000’li yılların başında Suriye ile olan ticari ilişkilerini sonlandırmıştı.

Bu hafta başında, İsviçre hükümeti, Esad rejiminin üç bakanını yaptırım uygulanan kişiler listesine dahil etti. Bu bakanlar, Suriye halkına yönelik şiddetli baskı uygulamakla suçlanıyor ve İsviçre’ye giriş yasağı getirildi.

İsviçre, 2011’de Avrupa Birliği’nin Suriye’ye karşı aldığı yaptırımlara paralel olarak, kendi yaptırım önlemlerini devreye sokmuştu. Yaptırımlar, Esad rejiminin sivil halka yönelik şiddet eylemlerini hedef alıyor.

RİFAAT AL-ESAD’IN PEŞİNDE
Bu yılın Mart ayında, İsviçre Federal Savcılığı, Esad’ın amcası Rifaat al-Esad hakkında savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar nedeniyle dava açtı. Rifaat al-Esad, 1982 Şubat’ında Suriye’nin Hama kentinde yaşanan ve 10.000 ila 40.000 arasında insanın öldüğü katliamdan sorumlu tutuluyor.
İsviçre Savcılığı, Rifaat al-Esad’a yönelik soruşturmayı, 2013 yılında Trial International adlı sivil toplum kuruluşunun şikayeti üzerine başlatmıştı. 2021 yılı sonunda, İsviçre, Rifaat al-Esad için uluslararası bir tutuklama kararı çıkardı. Ancak, 2024 Bahar aylarında, söz konusu şahsın İsviçre dışında olduğu bildiriliyor.

Haberin Devamını Oku
Reklam

Trendler