Sosyal Medya

Yaşam

Kaynana-Gelin İlişkilerinde Kıskançlık: Nedenleri ve Dinamikleri

yazar

Yayınlayan

on

Kaynana-gelin ilişkileri, toplumların kültürel ve sosyal dokusunun önemli bir parçasıdır. Ancak bu ilişkiler, zaman zaman gerilimli ve karmaşık hale gelebilir. Kaynana ile gelin arasında kıskançlık ve paylaşım zorlukları sıkça karşılaşılan bir durumdur. Bu haber, kaynananın gelinini neden kıskandığını ve oğlunu paylaşmada yaşadığı zorlukları kapsamlı bir şekilde incelemeyi amaçlamaktadır.

1. Aile Dinamiklerinin Temel Yapısı

Kaynana-gelin ilişkisinin karmaşıklığı, aile yapısının temel dinamiklerinden kaynaklanır. Geleneksel aile yapısında, kaynana genellikle oğlunun ilk kadın figürü olarak kabul edilir ve bu durum, doğal olarak bir sahiplenme hissi yaratabilir. Oğul, aile içindeki rolünü ve kimliğini kaynana tarafından geliştirilmiş ve desteklenmiş bir bireydir. Gelin, ailenin yeni bir üyesi olarak bu dinamiğe dahil olduğunda, kaynana için bir tehdit algısı doğabilir.

2. Kültürel ve Geleneksel Beklentiler

Birçok kültürde, kaynananın gelin üzerindeki etkisi ve gözetimi kültürel normlarla şekillenir. Geleneksel toplumlarda, kaynananın gelini “eğitme” ve “doğru davranışları” öğretme rolü vardır. Bu rol, zamanla kıskançlık ve çatışmalara yol açabilir, çünkü kaynana, gelinin uygun bir şekilde uyum sağlamadığı veya beklenen standartları karşılamadığı hissini taşıyabilir. Ayrıca, bu geleneksel roller, kaynananın oğluna olan bağlılığını ve onun başarılı bir şekilde yetişmesini sağlama arzusunu da yansıtabilir.

3. Psikolojik Faktörler ve Güvenlik

Kaynananın kıskançlığı, psikolojik faktörlerden de kaynaklanabilir. Kaynana, kendi çocuklarıyla kurduğu bağları kaybetme korkusu taşıyabilir. Oğul, kaynananın duygusal dünyasında önemli bir yere sahiptir ve gelin, bu bağın bir kısmını tehdit ediyor gibi görünebilir. Bu durum, kaynananın gelini bir rakip olarak görmesine ve kıskançlık duygularının ortaya çıkmasına neden olabilir.

4. Sosyal ve Ekonomik Faktörler

Sosyal ve ekonomik durumlar da kaynana-gelin ilişkilerini etkileyen önemli faktörlerdir. Eğer aile içindeki güç dinamikleri veya ekonomik kaynaklar, kaynana tarafından kontrol ediliyorsa, gelin bu kaynaklara erişim konusunda sınırlamalarla karşılaşabilir. Bu durum, kaynananın gelini yeterince yeterli görmemesine ve kıskanmasına neden olabilir.

5. Kişisel Güvenlik ve Kendilik Algısı

Kaynana, kendilik algısındaki bir tehdit hissi nedeniyle gelinle olan ilişkisini zorlaştırabilir. Oğul, kaynananın kişisel güvenliğinde ve özsaygısında bir rol oynar. Gelin, bu dinamiği etkilediğinde, kaynana kendini tehdit altında hissedebilir ve bu da kıskançlık duygularını artırabilir.

6. İletişim Eksiklikleri ve Çatışmalar

Etkili iletişim eksikliği, kaynana-gelin ilişkilerindeki kıskançlık ve çatışmaların artmasına neden olabilir. İyi bir iletişim eksikliği, yanlış anlamalara, önyargılara ve çiftler arasında gerilime yol açabilir. Kaynana ve gelin arasındaki açık ve dürüst iletişim eksikliği, kıskançlık ve paylaşım zorluklarını daha da derinleştirebilir.

Sonuç

Kaynana-gelin ilişkilerinde kıskançlık ve paylaşım zorlukları, çok boyutlu bir olgudur ve çeşitli psikolojik, kültürel, sosyal ve ekonomik faktörlerden etkilenir. Bu ilişkilerin sağlıklı bir şekilde yönetilmesi, karşılıklı anlayış ve empati gerektirir. Her iki tarafın da duygusal ihtiyaçlarını ve beklentilerini anlamak, bu ilişkilerdeki gerilimleri azaltabilir ve daha uyumlu bir aile yapısının oluşmasına yardımcı olabilir.

Gelinlerin Kaynana ile İlişkilerinde Kıskançlık ve Paylaşım Sorunlarıyla Baş Etme Stratejileri

Gelinlerin kaynana ile ilişkilerinde kıskançlık ve paylaşım sorunlarıyla başa çıkabilmeleri için kullanabilecekleri bazı stratejiler ve yaklaşımlar şunlardır:

1. Açık ve Dürüst İletişim

Gelinler, kaynana ile olan ilişkilerinde açık ve dürüst bir iletişim kurmaya çalışmalıdır. Bu, kaynananın endişelerini ve beklentilerini anlamak için önemlidir. Kendi duygularını ve ihtiyaçlarını da samimi bir şekilde ifade etmek, yanlış anlamaların önüne geçebilir ve ilişkileri güçlendirebilir.

2. Empati ve Anlayış

Kaynana-gelin ilişkilerinde empati göstermek, gerilimleri azaltabilir. Gelinler, kaynananın hislerini ve motivasyonlarını anlamaya çalışmalı ve bu duygulara saygı göstermelidir. Kaynananın, kendisini tehdit altında hissetmesi durumunda, bu duyguyu anlamak ve ona göre yaklaşmak önemlidir.

3. Sınırları Belirlemek

Sağlıklı sınırlar koymak, kaynana-gelin ilişkilerinde dengeyi sağlamak için gereklidir. Gelinler, hem kendi sınırlarını hem de kaynananın sınırlarını net bir şekilde belirlemeli ve bu sınırları koruyarak saygı çerçevesinde hareket etmelidir. Bu, ilişkideki gerilimin azalmasına yardımcı olabilir.

4. Pozitif İlişkiler Kurmak

Kaynana ile olumlu bir ilişki kurmak, gelinin kaynana ile olan etkileşimini iyileştirebilir. Gelinler, kaynananın ilgi alanlarına ve hobilerine yönelik olumlu bir yaklaşım sergileyerek ortak paydalar bulabilirler. Ayrıca, kaynananın başarılarını ve katkılarını takdir etmek de ilişkiyi güçlendirebilir.

5. Ortak Çözümler Aramak

Çatışma yaşandığında, her iki tarafın da ortak bir çözüm arayışı içinde olması önemlidir. Gelinler, sorunları çözmek için işbirliğine açık olmalı ve kaynananın görüşlerine saygı göstermelidir. Bu, ilişkilerdeki sorunları yapıcı bir şekilde ele almayı sağlar.

6. Kendi Alanını Korumak

Gelinler, kişisel alanlarını korumalıdır. Evlilik, bireylerin kişisel alanlarını değiştirebilir, ancak sağlıklı bir ilişki için her bireyin kendi özel alanına ve zamanına ihtiyaç duyduğunu unutmamak önemlidir. Bu, gelinin kendini rahat hissetmesini sağlar ve kaynana ile olan ilişkilerdeki gerilimleri azaltabilir.

7. Destek Aramak

Gelinler, gerektiğinde profesyonel destek aramalıdır. Aile terapisi veya bireysel danışmanlık, kaynana-gelin ilişkilerindeki sorunları anlamak ve çözmek için yardımcı olabilir. Bir terapist, her iki tarafın da duygusal ihtiyaçlarını ve iletişim becerilerini geliştirmelerine yardımcı olabilir.

8. Sabırlı ve İyi Niyetli Olmak

Sabırlı ve iyi niyetli olmak, uzun vadeli ilişkilerde önemli bir faktördür. Gelinler, kaynana ile ilişkilerinde sabırlı olmalı ve zamanla ilişkinin iyileşmesini beklemelidir. İyi niyetli bir yaklaşım, çatışmaların çözümünü kolaylaştırabilir.

9. Ortak Zaman Geçirme

Kaynana ile ortak zaman geçirmek, ilişkinin gelişmesine yardımcı olabilir. Aile etkinlikleri, yemekler veya ortak ilgi alanları, gelin ve kaynana arasındaki bağı güçlendirebilir ve birbirlerini daha iyi anlamalarına olanak tanıyabilir.

10. Kendine Güven

Kendi değerini bilmek ve kendine güvenmek, gelinler için önemlidir. Kaynana-gelin ilişkilerinde yaşanan zorluklar, kişisel bir eksiklikten kaynaklanmaz; bu nedenle, gelinler kendine güvenmeli ve ilişkileri sağlıklı bir şekilde yönetmeye odaklanmalıdır.

Bu stratejiler, gelinlerin kaynana ile olan ilişkilerini iyileştirmelerine ve daha uyumlu bir aile ortamı oluşturmalarına yardımcı olabilir. Her iki tarafın da çaba göstermesi ve karşılıklı saygı içinde olması, ilişkilerin daha sağlıklı ve dengeli olmasını sağlayabilir.

Dul ve Evli Kaynanaların Farklı Tepkileri: Psikolojik ve Sosyal Dinamikler Üzerinden Bir İnceleme

Dul kalmış kaynana ve evli kaynana, genellikle farklı tepkiler verebilirler, çünkü her iki durumun psikolojik ve sosyal dinamikleri farklıdır. İşte bu iki durumun nasıl farklılık gösterebileceğine dair bazı temel noktalar:

1. Psikolojik ve Duygusal Durum

  • Dul Kaynana: Dul kalan kaynanalar, eşlerinin ölümünden sonra yalnızlık ve kayıp duyguları yaşayabilirler. Bu durum, duygusal olarak hassas olmalarına ve evlatlarına veya gelinlerine daha fazla bağlılık hissi geliştirmelerine neden olabilir. Eşlerinin yokluğu, kaynananın duygusal desteğe olan ihtiyacını artırabilir ve bu durum, gelinle olan ilişkilerinde daha fazla bağlılık veya sahiplenme duygusuna yol açabilir.
  • Evli Kaynana: Evli kaynanalar, eşlerinin varlığı nedeniyle duygusal destek ve güvenlik hissi yaşayabilirler. Eşlerinin varlığı, kaynanaya duygusal olarak daha istikrarlı bir zemin sağlayabilir ve bu durum, kaynananın gelinle olan ilişkilerinde daha fazla esneklik ve daha az kıskançlık yaşamasına yol açabilir. Ancak, evli kaynanalar da kendi evliliklerinin dinamikleri ve kısıtlamaları nedeniyle çeşitli sorunlar yaşayabilirler.

2. Sosyal ve Ailevi Dinamikler

  • Dul Kaynana: Dul kalmış kaynanalar, toplumsal ve ailevi destek arayışında olabilirler ve bu nedenle çocuklarına veya gelinlerine daha fazla bağlılık gösterebilirler. Kendi başlarına kalmış olmaları, onlara aile içindeki rol ve sorumluluklarına daha fazla odaklanma isteği verebilir. Ayrıca, dul kalmış bir kaynana, kendi çocuklarıyla daha sıkı bağlar kurma ve onları destekleme konusunda daha istekli olabilir.
  • Evli Kaynana: Evli kaynanalar, eşlerinin desteği ve varlığı ile aile içindeki rollerini ve sorumluluklarını dengelemekte olabilirler. Eşlerinin yardımı, kaynananın gelinle olan ilişkilerinde daha dengeli ve objektif bir yaklaşım benimsemesine yardımcı olabilir. Ancak, eşinin etkisi ve aile içindeki rolü, zaman zaman kaynananın gelinle olan ilişkilerini etkileyebilir, özellikle eğer eşinin tutumları veya beklentileri ilişkileri şekillendiriyorsa.

3. Bağımlılık ve Güvenlik Duygusu

  • Dul Kaynana: Dul kalan kaynanalar, hem maddi hem de duygusal olarak daha fazla bağımlılık hissi yaşayabilirler. Bu durum, çocuklarına ve gelinlerine daha fazla bağlılık hissetmelerine veya kendi isteklerini gerçekleştirmeye yönelik daha güçlü bir arzuya yol açabilir. Duygusal güvenlik arayışı, ilişkilerinde daha güçlü bir sahiplenme hissi yaratabilir.
  • Evli Kaynana: Evli kaynanalar, eşlerinin varlığı nedeniyle daha fazla güvenlik ve destek hissi yaşayabilirler. Bu güvenlik, onların gelinlerle olan ilişkilerinde daha dengeli ve az kıskanç olmalarına yardımcı olabilir. Ayrıca, evli kaynananın eşiyle ortak hedefler ve değerler doğrultusunda hareket etmesi, gelinle olan ilişkisini daha uyumlu hale getirebilir.

4. Sosyal Destek ve Çevre

  • Dul Kaynana: Dul kalan kaynanalar, sosyal çevrelerinden ve ailelerinden daha fazla destek arayışında olabilirler. Bu arayış, onların gelinlerle olan ilişkilerinde daha fazla destek talep etmelerine veya bağımlılık hissi oluşturmalarına neden olabilir. Sosyal destek eksikliği, gelinle olan ilişkilerinde daha fazla bağımlılık ve kıskançlık yaratabilir.
  • Evli Kaynana: Evli kaynanalar, eşlerinin ve kendi sosyal çevrelerinin desteğine daha kolay ulaşabilirler. Bu destek, onların gelinle olan ilişkilerinde daha bağımsız ve dengeli bir tutum sergilemelerine olanak tanıyabilir. Sosyal çevrelerinin desteği, kaynananın gelinle olan ilişkilerini daha sağlıklı bir şekilde yönetmelerine yardımcı olabilir.

Sonuç

Dul kalmış kaynana ve evli kaynana arasındaki tepkiler, bireysel psikolojik durumlar, ailevi dinamikler ve sosyal destek sistemleri gibi birçok faktöre bağlı olarak değişebilir. Her iki durumda da, anlayışlı ve empatik bir yaklaşım benimsemek, ilişkileri güçlendirebilir ve olası çatışmaları azaltabilir. Kaynana-gelin ilişkilerinde en önemli faktör, karşılıklı saygı, iletişim ve anlayıştır.

#GelinKaynanaİlişkileri #DulKaynana #EvliKaynana #Kıskançlık #OğlunuKıskananKaynana #GelinKıskanması #AileDinamikleri #KaynanaGelinSorunları #KaynanaGelinStratejileri #KaynanaGelinÇatışması

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İsviçre

İSVİÇRE’DE EN AZ VERGİ ÖDEYECEĞİNİZ VE EN FAZLA VERGİ ÖDEYECEĞİNİZ BELEDİYELER

yazar

Yayınlayan

on

By

İsviçre’de, 2024 yılına ait vergi beyannamelerinin büyük kısmının Mart ayı sonuna kadar verilmesi gerekiyor. Vergi miktarınız, yalnızca gelirinizle değil, aynı zamanda yaşadığınız yerle de doğrudan ilişkilidir. Bu yazımızda, İsviçre’deki vergi cennetlerini ve vergi yükünün en ağır olduğu bölgeleri inceledik.

İsviçre’de Nerelerde En Az Vergi Ödeniyor?

İsviçre’nin farklı kantonlarında ve belediyelerinde vergi oranları büyük farklılıklar gösteriyor. Vergi 2024 verilerine göre, gelir ve yaşam masrafları dikkate alınarak, vergi yükünün en hafif olduğu yerler genellikle Zug kantonunda bulunuyor. Bu kantondaki çeşitli belediyelerde tek başına yaşayan ve 50.000 CHF gelir elde eden biri için vergi miktarı en düşük seviyelerde.

50.000 CHF GELİRLE VERGİ DURUMU:

  • Baar ZG: 1.173 CHF
  • Zug: 1.182 CHF
  • Walchwil ZG: 1.189 CHF
  • Steinhausen ZG: 1.196 CHF
  • Risch ZG: 1.203 CHF

Bu gelirle en fazla vergi ödeyen bölgeler ise Bern kantonunun çeşitli belediyelerinde yoğunlaşıyor. Aşağıda, bu bölgelerdeki vergi yükü, Zug’daki vergi yükünün oldukça üzerinde:

50.000 CHF GELİRLE EN YÜKSEK VERGİ:

  • Schelten BE: 6.582 CHF
  • Courtelary BE: 6.509 CHF
  • Hasliberg BE: 6.460 CHF
  • Schangnau BE: 6.460 CHF
  • Sonvilier BE: 6.424 CHF

80.000 CHF GELİRLE VERGİ DURUMU

80.000 CHF gelirle yaşayan bir birey için de vergi durumu benzer şekilde değişkenlik gösteriyor. Bu gelir düzeyindeki en düşük vergi yükü yine Zug kantonunun farklı belediyelerinde yer alıyor:

80.000 CHF GELİRLE EN DÜŞÜK VERGİ:

  • Baar ZG: 3.519 CHF
  • Zug: 3.543 CHF
  • Walchwil ZG: 3.561 CHF
  • Steinhausen ZG: 3.580 CHF
  • Risch ZG: 3.600 CHF

En yüksek vergi yükü ise Neuenburg kantonunda ödeniyor. Aşağıda yer alan Neuenburg belediyelerindeki vergi yükü oldukça yüksek:

80.000 CHF GELİRLE EN YÜKSEK VERGİ:

  • Enges NE: 13.801 CHF
  • Les Verrières NE: 13.801 CHF
  • Les Planchettes NE: 13.738 CHF
  • Cressier NE: 13.674 CHF
  • Lignières NE: 13.674 CHF

200.000 CHF GELİRLE VERGİ DURUMU

Yüksek gelirli bireyler için de vergi yükü oldukça önemli bir konu. 200.000 CHF gelirle, vergi ödemeleri en düşük olan bölgeler yine Zug ve Schwyz kantonlarında bulunuyor:

200.000 CHF GELİRLE EN DÜŞÜK VERGİ:

  • Freienbach SZ: 21.082 CHF
  • Feusisberg SZ: 21.379 CHF
  • Wollerau SZ: 21.379 CHF
  • Baar ZG: 23.671 CHF
  • Zug: 23.799 CHF

En yüksek vergi yükü ise, Wallis kantonunun Leukerbad bölgesinde görülüyor. Bu bölgede, vergi miktarı, Freienbach SZ’de ödenen verginin 2,5 katından fazla.

200.000 CHF GELİRLE EN YÜKSEK VERGİ:

  • Leukerbad VS: 55.926 CHF
  • Blatten VS: 55.537 CHF
  • Kippel VS: 55.537 CHF
  • Ausserberg VS: 55.397 CHF
  • Wiler (Lötschen) VS: 55.261 CHF

EVLİ, 2 ÇOCUKLU, 150.000 CHF GELİRLE VERGİ DURUMU

Aileler için vergi yükü, daha farklı bir boyut alıyor. Örneğin, 150.000 CHF gelirle ve 2 çocukla yaşayan bir ailede vergi yükü de büyük farklılıklar gösterebiliyor. Bu durumda, en düşük vergi yükü yine Zug kantonunun belediyelerinde görülüyor:

150.000 CHF GELİRLE EN DÜŞÜK VERGİ:

  • Baar ZG: 2.250 CHF
  • Zug: 2.261 CHF
  • Walchwil ZG: 2.269 CHF
  • Steinhausen ZG: 2.277 CHF
  • Risch ZG: 2.286 CHF

En yüksek vergi yükü ise yine Neuenburg kantonunda yer alıyor. Aşağıdaki veriler, Zug’taki vergi yükünün 9 katı kadar fazla:

150.000 CHF GELİRLE EN YÜKSEK VERGİ:

  • Enges NE: 20.366 CHF
  • Les Verrières NE: 20.366 CHF
  • Les Planchettes NE: 20.269 CHF
  • Cressier NE: 20.173 CHF
  • Lignières NE: 20.173 CHF

KİŞİSEL VERGİ HESAPLAMASI

Eğer 2024 yılı için kişisel vergi yükünüzü hesaplamak isterseniz, İsviçre Federal Vergi Dairesi’nin sunduğu vergi hesaplayıcısını kullanabilirsiniz. Bu araçla, yaşadığınız yerin vergi oranlarına göre ne kadar vergi ödemeniz gerektiğini kolayca öğrenebilirsiniz.

Haberin Devamını Oku

İsviçre

İSVİÇRE’DE AİLELER ÇOCUKLARINI DAHA FAZLA AŞILATIYOR

yazar

Yayınlayan

on

By

RSV AŞISINA YOĞUN İLGİ

İsviçre’de çocuklara yönelik aşılama oranlarında son yıllarda dikkat çekici bir artış gözlemleniyor. 2024 yılında onaylanan Respiratuar Sinsityal Virüs (RSV) bağışıklığı, özellikle ebeveynler tarafından büyük ilgi görüyor.

RSV: BEBEKLER VE KÜÇÜK ÇOCUKLAR İÇİN CİDDİ BİR RİSK

RSV, dünya genelinde yaygın olarak görülen ve solunum yolu enfeksiyonlarına neden olan bir virüs olarak biliniyor. Özellikle bağışıklık sistemi henüz tam olarak gelişmemiş olan bebeklerde ve küçük çocuklarda, ağır solunum yolu hastalıklarına yol açabiliyor.

Uzmanlar, RSV enfeksiyonunun ciddi vakalarda hastaneye yatış gerektirdiğini ve bu hastalığın özellikle kış aylarında çocuk hastanelerindeki yoğunluğu artırdığını belirtiyor. Yapılan araştırmalara göre, tüm çocukların yaklaşık %90’ı iki yaşına gelmeden RSV ile enfekte oluyor.

BAĞIŞIKLIK KAZANDIRMA SONUCU: HASTANEYE YATIŞ ORANLARI DÜŞTÜ

İsviçre’de 2024 itibarıyla kullanımına sunulan monoklonal antikor bazlı RSV bağışıklığı, virüsün ağır hastalığa dönüşme riskini önemli ölçüde azaltıyor. Federal Halk Sağlığı Ofisi (BAG) tarafından yapılan açıklamada, ilk verilerin son derece olumlu olduğu belirtilerek, “RSV’ye karşı geliştirilen Nirsevimab bağışıklığının uygulanmasının ardından, bir yaş altındaki bebeklerde RSV nedeniyle hastaneye yatış oranlarında belirgin bir düşüş kaydedildi” ifadelerine yer verildi.

Elde edilen verilere göre, İsviçre’deki ebeveynlerin %75 ila %95’i yeni doğan bebeklerini RSV’ye karşı koruma altına alıyor. Bu oran, RSV’nin toplumda oluşturduğu riskin farkındalığının arttığını ve bağışıklık kazandırma programının başarılı bir şekilde uygulandığını gösteriyor.

KLASİK ÇOCUK AŞILARINA OLAN GÜVEN DE ARTIYOR

RSV’ye karşı artan farkındalığın yanı sıra, İsviçre’deki genel çocuk aşıları da yüksek seviyelerde uygulanmaya devam ediyor. Federal Halk Sağlığı Ofisi’nin verilerine göre:

🔹 Kızamık aşısı oranı 2019’da %90 iken, 2023’te %94’e yükseldi.
🔹 Kabakulak ve kızamıkçık aşıları aynı dönemde %90’dan %93’e çıktı.
🔹 Çocuk felci (polio) ve boğmaca aşıları da yüksek oranlarda uygulanmaya devam ediyor.

Olten’de görev yapan bir çocuk doktoru, “Son on yıla kıyasla çocukluk dönemi aşılamalarının belirgin şekilde arttığını gözlemliyoruz” diyerek, bu artışta ebeveynlerle yapılan bilinçlendirme çalışmalarının etkili olduğunu vurguladı.

GENİŞ KAPSAMLI AŞILAMA SAĞLIK SİSTEMİNİ RAHATLATACAK

Uzmanlar, yüksek aşılama oranlarının toplum sağlığı açısından büyük bir kazanım olduğuna dikkat çekiyor. BAG yetkilileri, bağışıklama programlarının yalnızca bireysel koruma sağlamakla kalmayıp, bağışıklık sistemi zayıf olan bireyleri de dolaylı olarak koruduğunu belirtiyor.

Özellikle RSV gibi hastalıkların neden olduğu hastane yatışlarının azalmasının, sağlık sistemine önemli bir rahatlama getireceği ifade ediliyor. BAG açıklamasında, “Aşı programları sayesinde hem çocuklar hem de risk grubundaki bireyler korunmakta, böylece salgınların önüne geçilmektedir” denildi.

Sonuç olarak, İsviçre’de çocuklara yönelik aşılama oranlarının yükselmesi, hem bireysel hem de toplumsal sağlık açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Uzmanlar, ebeveynlerin bilinçli hareket etmesinin ve aşılama programlarına güven duymasının, bulaşıcı hastalıklarla mücadelede kritik bir rol oynadığını vurguluyor.

Haberin Devamını Oku

Gündem

İSVİÇRE’DE 2024 KONUT FİYATLARI EN YÜKSEK VE EN DÜŞÜK ARTAN BÖLGELER

yazar

Yayınlayan

on

By

Haber: Cemil Baysal

2024 yılı, İsviçre’de konut piyasasında küçük bir fiyat artışı yaşanmasına sebep oldu. Ancak, bazı bölgelerde ev ve daire fiyatları bir önceki yıla göre daha düşük kaldı.

İsviçre’deki konut fiyatları 2024 yılında yaklaşık %2 oranında bir artış gösterdi. Bu, New Home emlak portalı ve İsviçre Emlak Enstitüsü tarafından yayımlanan bir araştırmadan elde edilen verilere dayanıyor. Araştırmada, en fazla satış işlemi gerçekleşen altı bölge incelendi.

Daire Fiyatları Daha Fazla Arttı

Verilere göre, konut sahipliği oranında daire fiyatları %2,2 oranında artarken, bu artış özellikle faiz indirimi etkisiyle daha belirgin oldu. Aksine, müstakil ev fiyatları sadece %1,6 oranında bir artış gösterdi. Müstakil evlerdeki fiyat artışının ise özellikle Zürich ve Orta İsviçre bölgelerinde daha yüksek olduğu belirtildi.

Zürich ve Orta İsviçre Bölgesindeki Artışlar

Orta İsviçre bölgesinde 1,78 milyon İsviçre frangına ulaşan müstakil evler, en pahalı bölgeler arasında yer aldı ve bu bölgede fiyatlar %8,5 oranında arttı. Zürich ise %3,9’luk bir artışla ikinci sırada yer aldı.

Doğu ve Kuzeybatı İsviçre’de Duraklama

Doğu İsviçre ve Kuzeybatı İsviçre’de ise konut fiyatları durağan kaldı. Güney İsviçre, Espace Mittelland bölgesi ve Tessin’de ise fiyatlar %2’den fazla düştü.

Tessin’de Fiyatlar Düştü

Tessin’deki konutlar, son yıllarda diğer bölgelere kıyasla biraz daha ucuzladı. Son 10 yılda Zürich’te müstakil ev arazilerinin metrekare fiyatları yıllık %4,7 oranında arttı, bu da onu diğer bölgelere göre en yüksek artışa sahip bölge yaptı. Öte yandan, St. Gallen’de metrekare fiyatları yıllık sadece %0,9 arttı.

Zürich ve Orta İsviçre Arasında Farklılık

Zürich, 1,18 milyon İsviçre frangı ile en pahalı dairelerin bulunduğu bölge olarak öne çıkarken, Orta İsviçre de %7,7’lik belirgin bir fiyat artışı ile ikinci sırada yer aldı. Orta İsviçre’nin vergi avantajları, bu büyümeyi destekleyen bir faktör olarak gösteriliyor.

Fiyat Artışı ve Bölgeler Arasındaki Farklar

Genel olarak, son 10 yılda Zürich’deki fiyat artışı, Lugano ve çevresindeki bölgelere göre yaklaşık üç kat daha fazla oldu. Ayrıca, 2024 yılı itibarıyla analiz edilen altı bölgede 3710 müstakil ev ve 4446 daire satış işlemine dayanan veriler kullanıldı.

Bu araştırma, UBS, Credit Suisse, ZKB, Migros Bank ve Swisslife gibi finansal kurumlar tarafından finanse edilen satış işlemleri verilerine dayanarak hazırlanmıştır.

Haberin Devamını Oku

Trendler