Cemil Baysal Okuma süresi: 2 dakika
ZÜRİH – Haziran 2024’te Zürih Havalimanı’nda bir kadın, geçerli bileti olmadan Amsterdam uçağına binmeyi başardı. Kadın, biniş kartı kontrolünden görevlinin kısa süreliğine dikkatini başka yöne çevirmesinden faydalanarak hızla geçiş yaptı. Olay, uçaktaki yolcu sayımı sırasında ortaya çıktı.

Federal Sivil Havacılık Dairesi’nin verdiği cezaya göre kadın, “güvenlik bölgesine izinsiz giriş” suçundan 500 Frank para cezasına çarptırıldı. Ancak bu ilk ve son denemesi olmadı. Aynı kadın birkaç hafta sonra da bilet almadan Barselona’daki arkadaşlarını ziyaret etmek üzere yine havalimanına geldi. Bu sefer başka bir yolcunun hemen arkasına geçerek güvenlik kapısından birlikte geçti.

Girişimleri artıyor
SRF Investigativ’in aktardığına göre, bu tarz bilet kontrolü atlatma girişimlerinin sayısı artıyor. 2023’te yalnızca bir vaka kayıtlara geçerken, 2024 yılında dört olay yaşandı. 2025’te ise henüz Mayıs ayında dört farklı kişi kontrolü atlatarak güvenlik alanına girmeyi başardı.

Başka bir vakada, alkollü olduğu belirtilen bir erkek, “uçakta da trende olduğu gibi biletsiz seyahat edip edemeyeceğini test etmek” istediğini belirtti.

Güvenlik açığı mı?
Zürih Havalimanı sözcüsü Bettina Kunz, bu olayların ciddiyetle ele alındığını ancak gerçek bir güvenlik riski oluşturmadığını belirtti. Çünkü biniş kartı kontrolü ile güvenlik kontrolü arasında fark olduğunu vurguladı. Yolcular, biniş kartı olmasa bile vücut taraması ve bagaj kontrolünden geçirildiği için ciddi tehlike oluşturmadıkları ifade edildi.

Uçakla biletsiz uçmak mümkün mü?
Zürih’ten şimdiye kadar hiçbir kişinin biletsiz uçtuğu tespit edilmedi. Ancak yurtdışında bu tür örnekler var: Geçtiğimiz yıl Münih’ten İsveç’e bir adam, New York’tan Paris’e ise bir kadın biletsiz uçmuş ve her ikisi de yargı önüne çıkmıştı.

#OkumaSüresi: 4 dakika
İsviçre’de sığınmacıların daha açık ve topluma entegre olmalarını sağlayacak yeni bir proje gündemde. Yeşiller Partisi Ulusal Meclis Üyesi Greta Gysin’in girişimiyle, federal hükümet destekli bir pilot proje, mevcut federal sığınmacı merkezlerinin daha “toplumla iç içe” hale gelmesini hedefliyor. Ancak proje, sağ kanattan sert eleştiriler alıyor.

AMAÇ: KORKULARI AZALTMAK, DİYALOĞU ARTIRMAK

Projeyle birlikte sığınmacıların hareket alanlarını kısıtlayan mevcut uygulamalardan vazgeçilmesi, girişte yapılan aramaların kaldırılması, çit ve tel örgüler yerine oyun alanları, kütüphane ve kafelerle sivil toplumla temasın artırılması amaçlanıyor. Gysin, “Toplumsal korkular böylece azaltılabilir” görüşünde.

BEAT JANS DESTEKLİYOR

SP’li Adalet Bakanı Beat Jans liderliğindeki Federal Konsey projeye destek veriyor. Projenin hayata geçmesi için resmi başvuru süreci başladı. Jans, bu adımın entegrasyonu kolaylaştıracağı ve güvenliği tehlikeye atmadan uygulanabileceği görüşünde.

FLÜCHTLINGSHILFE VE ORS DE DESTEKTE

İsviçre Mülteci Yardım Kuruluşu (SFH), “Toplumsal kabul için bu adımlar şart” diyerek pilot projeyi desteklediğini açıkladı. Mülteci barınma hizmeti sağlayan ORS firması da, “Daha fazla sosyal hizmet uzmanı, daha az güvenlik görevlisi” formülünü benimsediklerini ve merkezlerdeki tansiyonu böyle düşürdüklerini ifade etti.

SVP’DEN SERT TEPKİ: “BUNLAR WELLNESS OTELLERİ DEĞİL”

Ancak SVP’li Ulusal Meclis Üyesi Pascal Schmid bu öneriye sert çıkıştı. Schmid, “Federal sığınmacı merkezleri prosedür içindir, entegrasyon değil. Bunlar ‘wellness resort’ değil,” dedi. Projenin sığınmacıları teşvik edici ve caydırıcılıktan uzak olduğunu savunan Schmid, suç işleyen sığınmacılar için kapalı merkezler talep etti.

YENİ BİR YOL AYRIMI MI?

İsviçre’de sığınmacı politikası sık sık tartışma konusu oluyor. Bu pilot proje, insan hakları eksenli bir değişim mi, yoksa “yanlış mesajlar” veren bir politika değişikliği mi? Bu sorular önümüzdeki haftalarda parlamentodaki tartışmalarda daha da netleşecek.

Şubat 2025’ten bu yana İsviçre Federal Polis Dairesi’nin (Fedpol) yeni müdürü olan Eva Wildi-Cortés, ülke genelinde organize suçlara karşı acil önlem alınması gerektiğini söyledi. Wildi-Cortés, İsviçre’nin de diğer Avrupa ülkeleri gibi tehlikeli bir yola girebileceği uyarısında bulundu.

“ŞİMDİ HAREKET ETMEZSEK GEÇ OLABİLİR”

İsveç’te çetelerin neden olduğu sokak çatışmaları ve çocukların suça sürüklenmesiyle ilgili endişe verici gelişmeleri hatırlatan Wildi-Cortés, “Eğer şimdi harekete geçmezsek, Hollanda, Belçika veya İsveç’teki gibi silahlı çatışmalar ve sokak kavgalarıyla karşı karşıya kalabiliriz” dedi.

SUÇ ÖRGÜTLERİ İSVİÇRE’YE YOĞUNLAŞIYOR

Wildi-Cortés, İsviçre’deki bazı berberler, seyahat acenteleri ve Bubble Tea dükkânlarının kara para aklama amacıyla kullanıldığını belirtti. İsviçre’nin güçlü ekonomisi, yüksek alım gücü ve siyasi istikrarı nedeniyle organize suç şebekeleri için cazip hale geldiğini vurguladı. Özellikle İtalyan ‘Ndrangheta, Arnavut çeteleri, Hollanda merkezli Mocro-Mafia ve Nijeryalı Black Axe gibi örgütlerin faaliyetlerine dikkat çekti.

YENİ STRATEJİ YOLDA

Adalet Bakanı Beat Jans’ın talimatıyla yıl sonuna kadar ulusal bir strateji ve somut eylem planı hazırlanacak. Bu plan, organize suçları daha erken fark etmeyi ve emniyet birimleri arasındaki iş birliğini artırmayı hedefliyor.

Wildi-Cortés ayrıca tartışmalı bir öneriyi de gündeme taşıdı: Beweislastumkehr (kanıt yükünün tersine çevrilmesi). Bu öneriye göre, şüpheli paranın sahibi artık paranın yasal yollardan kazanıldığını ispatlamak zorunda olacak. Aksi halde bu paraya devlet el koyacak.

TERÖR VE RADİKALLEŞME DE GÜNDEMDE

Tüm bu gelişmelere rağmen Wildi-Cortés, terörle mücadele konusunun da önceliğini koruduğunu söyledi. Özellikle gençler arasında artan hızlı ve gizli radikalleşme eğilimi Fedpol’u endişelendiriyor. “Radikalleşme artık çocuk odasında, kapalı kapılar ardında gerçekleşiyor” dedi.