Sosyal Medya

Avrupa

İmbissten Otel İmparatorluğuna: Berlin’de Aygün Ailesinin Başarı Öyküsü

yazar

Yayınlayan

on

Yaklaşık yarım asır önce Almanya’ya çalışmak için gelen Saim Aygün, bugün ailesiyle birlikte Berlin’in merkezinde dört yıldızlı oteller işleten bir girişimci.
Aygün ailesinin hikâyesi, emek, azim ve aile dayanışmasının Almanya’daki en dikkat çekici başarı örneklerinden biri olarak gösteriliyor.

Göçle Başlayan Yolculuk

Saim Aygün, 1970’li yılların ortasında Türkiye’den Berlin’e geldi.
O dönemde Almanya, iş gücü açığını kapatmak için Türkiye dâhil çeşitli ülkelerden emekçileri davet ediyordu.
Aygün de o kuşağın bir parçasıydı: çalışmak, para biriktirmek ve ailesine daha iyi bir gelecek sunmak için yola çıkan binlerce insandan biri.

Berlin’in Kreuzberg semtinde küçük bir döner ve kebap dükkânı açarak işe başladı.
Bu mütevazı imbis, sadece bir geçim kapısı değil — ileride doğacak bir vizyonun ilk adımıydı.

Hasır’dan Titanic’e: Ailenin Yükselişi

Aygün ailesi kısa sürede “Hasır” adıyla Berlin genelinde tanınır hale geldi.
Hasır restoranları, 1980’lerde Türk mutfağını Berlin’de temsil eden öncü markalardan biri oldu.
Bu gastronomi deneyimi, 1990’lardan itibaren otelcilik sektörüne taşındı ve Titanic Hotels markasının temeli atıldı.

Bugün Berlin’de ailenin yönettiği dört otel bulunuyor:

  • Titanic Gendarmenmarkt Berlin – Lüks segmentte, tarihi Gendarmenmarkt Meydanı’nda.
  • Titanic Chaussee Berlin – Sağlık ve konferans konseptiyle modern bir şehir oteli.
  • Titanic Comfort Mitte – Orta segmentte iş seyahatlerine yönelik.
  • Titanic Comfort Kurfürstendamm – Yeni açılan, butik tarzdaki otel.

Toplamda 800’den fazla oda kapasitesiyle, Aygün ailesi Berlin’in en büyük Türk kökenli otel işletmecilerinden biri konumunda.

Yeni Kuşak ve Kadın Gücü

Berliner Morgenpost’un “Mit geballter Frauenpower” başlıklı haberinde, Titanic Hotels Berlin’in artık ikinci kuşak tarafından yönetildiği vurgulanıyor.
Saim Aygün’ün kızları; pazarlama, finans ve insan kaynakları bölümlerinde aktif görevlerde.
Aile işletmesi, hem geleneksel değerleri koruyor hem de modern yönetim anlayışıyla büyümeye devam ediyor.

Saim Aygün, bir röportajında şöyle diyor:

“Bu sadece bir iş değil, ailemizin emeğinin, güveninin ve birbirimize olan bağlılığımızın sonucu.”

Berlin’in Kalbinde Türk Misafirperverliği

Titanic Gendarmenmarkt Hotel, Berlin’in tarihi merkezinde yer alıyor.
Otelin tasarımı, Boğaz’daki saray mimarisinden esinlenmiş; iç mekânda Türk halıları, mermer işlemeleri ve geleneksel kahve köşeleri dikkat çekiyor.
Alman basını, bu konsepti “Boğaz’dan Berlin’e taşınan bir saray atmosferi” olarak tanımlıyor.

Aygün ailesi, bu mimariyle Türk misafirperverliğini modern Avrupa otelciliğiyle buluşturuyor.

Kriz Döneminde Dayanıklılık

Pandemi döneminde Berlin otelleri büyük kayıplar yaşarken, Titanic Hotels ayakta kalmayı başaran az sayıdaki işletmeden biri oldu.
Aile, maliyetleri kısmak yerine çalışanlarını korumayı tercih etti.
Bu tutum, Berlin basınında “krizi insan odaklı yöneten işletme” olarak övgü aldı.

Yine de artan enerji maliyetleri, nitelikli personel eksikliği ve merkez bölgelerdeki kira baskısı gibi sorunlar hâlâ devam ediyor.

Geleceğe Bakış

Aygün ailesi, markayı Avrupa genelinde büyütmeyi hedefliyor.
Yeni planlar arasında şunlar yer alıyor:

  • Hamburg ve Viyana’da yeni Titanic otellerinin açılması,
  • Sürdürülebilir enerji ve çevre dostu otel konseptleri,
  • Berlin’de genç şefler için bir gastronomi akademisi kurulması.
Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Avrupa

Yedi Çocuk Aynı Gün Doğdu: Aileye Yıllık 21 Bin Euro Sosyal Yardım

yazar

Yayınlayan

on

By

Avusturya’da tartışma yaratan olay: Göçmen bir aileye 2.000 Euro aylık yardım — yedi çocuğun doğum tarihi ise dikkat çekici biçimde aynı.

📅 11 Kasım 2025
✍️ Haber Merkezi / İsviçreninSesi +41Haber

Avusturya’da hükümetin üzerinde çalıştığı sosyal yardım reformu devam ederken, yeni bir “yardım vakası” ülke gündemini yeniden hareketlendirdi. Viyana’da yaşayan dokuz kişilik bir göçmen aile, devletten ayda yaklaşık 2.000 Euro (temel geçim yardımı ve kira desteği) alıyor. Yıllık toplam yaklaşık 21.000 Euro eden bu miktar, tartışmaların fitilini ateşledi.

Ancak olayın en dikkat çekici yönü başka: Ailenin yedi çocuğunun tamamı resmi kayıtlarda 1 Ocak doğumlu görünüyor. Belgelerde 2014, 2015, 2016, 2018, 2019 ve 2021 yıllarına ait doğum tarihleri yer alıyor. 2018 yılı ise “çifte bebek sevinci” olarak geçiyor.

Siyasi gerilim yeniden tırmandı

Vaka, özellikle muhalefetteki FPÖ (Avusturya Özgürlük Partisi) cephesinde sert tepkilere yol açtı. FPÖ Viyana Grup Başkanı Maximilian Krauss, olayın “tesadüf olmadığını” iddia ederek şu açıklamayı yaptı:

“Bu açık bir sosyal yardım dolandırıcılığına işaret ediyor. Görünen o ki ne kimlik ne de hak sahipliği yeterince incelenmiş. Bu kişilerin gerçekten var olup olmadığı bile belirsiz. Viyanalılar geçinmek için her kuruşu hesap ederken, milyonlarca Euro yasa dışı göçmenlere dağıtılıyor.”

FPÖ milletvekili Maximilian Weinzierl ise Viyana’daki mevcut yardım sisteminin “ülkeye göçü teşvik eden en büyük çekim unsuru” olduğunu öne sürdü:

“Viyana’da bu mümkün; FPÖ’nün yönettiği eyaletlerde ise asla.”

Belediye: “Doğum tarihleri BFA tarafından belirleniyor”

Eleştirilere yanıt veren Viyana Belediyesi’nin Sosyal Yardımlar Dairesi (MA 40), iddiaları reddetti. Kurumdan yapılan açıklamada, başvuru sürecinde tüm belgelerin kontrol edildiği vurgulandı:

“Tüm veriler başvuru sırasında titizlikle incelenir. Ancak doğum tarihi gibi bilgiler, daha önce yürütülen iltica süreci kapsamında Yabancılar ve İltica Federal Dairesi (BFA) tarafından doğrulanır.”

Yetkililer ayrıca, göç veya savaş nedeniyle resmi belgeleri bulunmayan kişiler için doğum tarihinin 1 Ocak olarak işlendiğini belirtti:

“Belirli bir tarih tespit edilemediğinde, sistemsel olarak 1 Ocak tarihi atanır.”

Reform masada, çözüm 2026’da

Federal hükümet, sosyal yardımlarda ülke genelinde tek tip bir sistem kurmak için çalışıyor. Sosyal Bakanı Korinna Schumann (SPÖ), eyaletlerle bir uzlaşma arayışında. Ancak Aşağı Avusturya ve Steiermark yönetimleri, “bir kuruş fazla ödemeyeceğiz” diyerek sert bir tutum sergiliyor.

Yeni sosyal yardım yasasının parlamentoda 2026 yılı içinde ele alınması bekleniyor. Aralık ayında yapılacak üçüncü müzakere turu, reformun geleceği açısından belirleyici olacak.

📰 Kısaca:

  • Aile: 9 kişi, 7’si çocuk
  • Yardım: Aylık 2.000 €, yıllık yaklaşık 21.000 €
  • Tartışma: 7 çocuğun tamamı 1 Ocak doğumlu
  • Yetkililer: “Belgeler eksikse sistem otomatik 1 Ocak yazar”
  • Reform: 2026’da yasalaşması planlanıyor
Haberin Devamını Oku

Avrupa

Viyana Okullarında Entegrasyon ve Saygı Tartışması: Bazı Müslüman Öğretmenler Tokalaşmayı Reddediyor

yazar

Yayınlayan

on

By

10 Kasım 2025 – Viyana

Viyana’daki bazı kamu okullarında görev yapan öğretmenler, son dönemde artan entegrasyon sorunları, kültürel gerginlikler ve saygı eksikliği nedeniyle endişelerini dile getirdi. Konuya ilişkin değerlendirmeler, Viyana Öğretmenler Sendikası temsilcisi Thomas Krebs (FCG) tarafından hazırlanan bir raporda yer aldı.

Rapora göre, bazı erkek Müslüman öğretmenlerin kadın meslektaşlarıyla tokalaşmayı reddettiği vakalar bildirilirken, bunun okul ortamında kültürel farklılıkların giderek belirginleştiğine işaret ettiği belirtildi. Krebs, “Eskiden insanlar aşırılıktan kaçarak buraya gelirdi. Şimdi ise bazıları radikal düşüncelerle geliyor ve bu fikirleri burada da yayıyor,” ifadelerini kullandı.

“Saygı Eksikliği Kadın Öğretmenleri Etkiliyor”

Krebs, okul ikliminde son yıllarda gözle görülür bir bozulma yaşandığını savundu. Kadın öğretmenlerin, hem öğrencilerden hem de bazı velilerden yeterli saygı görmediğini öne süren Krebs, “Bu durum tokalaşmanın reddedilmesinden hakaret ve zaman zaman fiziksel saldırılara kadar uzanıyor,” dedi.

Rapor, öğrenciler arasında da kültürel temelli dışlama eğilimlerinin arttığını belirtiyor. Krebs’e göre, “Batı kültüründen gelen öğrenciler zaman zaman eşit görülmüyor, entegrasyona açık öğrenciler ise kendi çevrelerinden baskı görebiliyor.”

Demokratik Değerler Üzerine Endişe

Sendika temsilcisi, bazı öğrencilerin liberal ve demokratik değerlere mesafeli davrandığını da ifade etti. Raporda, özellikle cinsiyet eşitliği, demokratik kurumlara saygı ve farklı inançlara hoşgörü konularında sorunlar yaşandığı vurgulandı. Krebs, “Bazı öğrenciler dini ilkeleri, Avusturya eğitim yasalarına dayanan müfredatın önüne koyuyor. Bu durum düzenli ders işlenmesini zorlaştırıyor,” diye konuştu.

Zorunlu Entegrasyon Programı Önerisi

Sorunun çözümü için Krebs, zorunlu entegrasyon programlarının hayata geçirilmesini önerdi. Bu programların yalnızca dil öğrenimini değil, toplumsal değerlerin aktarımını da içermesi gerektiğini belirten Krebs, söz konusu eğitimlerin okul dışı ve resmi denetim altında yapılmasının önemini vurguladı.

“Öğretmenler eğitim görevlerini yerine getirebilir, ancak öğrenciler entegrasyona istekli olduklarında,” diyen Krebs, Almanca öğrenme, derslere katılım ve demokratik kurallara uyumun bu isteğin göstergesi olduğunu belirtti.

Geçmişteki Başarılı Örnekler

Krebs, geçmiş yıllarda Avusturya’ya göç eden pek çok kişinin ülkeye uyum sağladığını hatırlatarak, “Önceki kuşaklar Almanca öğrenip topluma katıldılar ve demokratik değerlere saygı gösterdiler. Bu tutumun yeniden norm haline gelmesi gerekiyor,” dedi.

Sendika temsilcisi, okulların entegrasyon sürecinde daha fazla kurumsal destek alması gerektiğini de sözlerine ekledi.

Haberin Devamını Oku

Avrupa

Almanya’da başörtüsünü çıkarmayı reddeden fahri yargıç görevden alındı

yazar

Yayınlayan

on

By

Almanya’nın Aşağı Saksonya eyaletinde bulunan Braunschweig Yüksek Eyalet Mahkemesi, duruşmalarda başörtüsünü çıkarmayı reddeden bir fahri (gönüllü) yargıcın görevden alınmasına hükmetti. Karar, ülkede yargı mensuplarının dini semboller taşıyıp taşıyamayacağına ilişkin tartışmaları yeniden alevlendirdi.

Mahkeme, fahri yargıcın duruşma salonunda başörtüsü takmakta ısrar etmesini devletin tarafsızlık ilkesine aykırı buldu. Kararda, Niedersächsisches Justizgesetz (NJG) adlı eyalet yasasının 31a maddesine atıf yapılarak, “yargısal görevde bulunanların dini, ideolojik veya siyasi görüşlerini yansıtan semboller ya da kıyafetler giyemeyeceği” hükmü hatırlatıldı.

Yüksek Mahkeme, kadının uyarılara rağmen bu kurala uymayacağını açıkça ifade ettiğini, bu nedenle “ağır görev ihlali” (grobliche Amtspflichtverletzung) işlediğini belirtti. Karar uyarınca fahri yargıç görevden alındı ve temyiz yolu kapatıldı.

Almanya’da “Schöffe” olarak bilinen fahri yargıçlar, halk arasından beş yıllığına seçiliyor ve profesyonel hâkimlerle eşit oy hakkına sahip. Mahkeme, bu kişilerin de yargının görünürdeki tarafsızlığını koruma yükümlülüğüne tabi olduğunu vurguladı.

Kararda ayrıca, yargının görünür tarafsızlığının bireyin din özgürlüğüne kıyasla öncelikli olduğu, tarafların “dini etkiden bağımsız bir yargılanma hakkına” sahip bulunduğu ifade edildi.

Karar, Almanya’da kamu görevlilerinin dini semboller kullanmasına dair süregelen tartışmaları yeniden gündeme getirdi. Bazı hukukçular bunun dini özgürlük açısından kısıtlayıcı olduğunu savunurken, diğerleri tarafsızlığın demokratik hukuk devleti için vazgeçilmez olduğunu belirtiyor.

📍Braunschweig Yüksek Mahkemesi kararıyla birlikte fahri yargıçlar da profesyonel hâkimlerle aynı kurallara tabi olacak.
#Almanya #başörtüsü #mahkeme #Braunschweig #avrupa #germany #hukuk #haber

Haberin Devamını Oku

Trendler