Sosyal Medya

Gündem

FEDPOL’DEN KRİPTO ATAĞI: SUÇLA MÜCADELEYE 1 MİLYON FRANKLIK YAZILIM TAKVİYESİ

yazar

Yayınlayan

on

Bern – İsviçre Federal Polisi (Fedpol), kripto para bağlantılı suçlara karşı mücadeleyi güçlendirmek amacıyla ABD merkezli iki yazılım şirketinden analiz araçları satın aldı. Chainalysis ve TRM Forensics isimli firmalardan toplam yaklaşık 1 milyon Frank değerinde lisans alınarak, şüpheli kripto işlemlerinin izlenmesi hedefleniyor.

ŞÜPHELİ İŞLEMLER 6 KAT ARTTI

Federal Polis Sözcüsü Patrick Jean’in açıklamasına göre, son beş yıl içinde kripto para birimleriyle ilişkili şüpheli para transferi bildirimleri (MROS üzerinden) altı kat arttı. 2020 yılında 297 olan bu sayı, 2024’te 1799’a ulaştı.

Kripto paraların, yüksek anonimlik seviyeleri sayesinde suç gelirlerinin aklanmasında bankalara kıyasla daha cazip bir kanal sunduğu vurgulandı. Fedpol, söz konusu analiz araçları olmaksızın yürütülecek soruşturmaların büyük ölçüde sekteye uğrayabileceğini belirtti.

KIRILGAN NOKTA: KRİPTO ATM’LER

Özellikle kripto para ATM’leri, suçluların dikkat çekmeden yüksek miktarda nakit parayı dijital varlığa dönüştürmesine ve yurt dışına çıkarmasına olanak tanıyor. Geçtiğimiz aylarda, Zürich’te 85 yaşındaki bir kadının dolandırılarak tüm birikimlerini kripto ATM’lerine yatırmaya ikna edilmesi basına yansımıştı.

Fedpol, bu tür açıkları kapatmak ve yasa dışı işlemlerin izini sürebilmek için veri analizine dayalı güçlü yazılımlar gerektiğini vurguluyor.

SORULARA TEMKİNLİ YANIT

Fedpol, yeni yazılım araçlarının somut etkileriyle ilgili sorulara ise temkinli yaklaştı. Soruşturmalarda kullanılan yöntemlerin birbirine bağlı olduğu belirtilerek, bu araçların tek başına başarı oranı üzerinde belirleyici olmadığının altı çizildi.

“Bir soruşturma hiçbir zaman sadece bir yönteme dayanmaz,” diyen Fedpol sözcüsü Jean, yurtiçi ve uluslararası polis teşkilatlarıyla iş birliğinin önemine dikkat çekti.

2023 yılında gerçekleştirilen bir ortak operasyonla, İngiltere merkezli bir uluslararası dolandırıcılık ağının liderinin yakalanmasının, bu iş birliklerinin başarılı bir örneği olduğu bildirildi.

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

LUZERN’DE TEPKİ ÇEKEN YASAK: ÇİN TURİST GRUPLARINA GÖL HAVUZUNA ERİŞİM SINIRLAMASI

yazar

Yayınlayan

on

By

📌 GÜNCELLEME TARİHİ: 16 Temmuz 2025
⏱️ Okuma süresi: 2 dakika

İsviçre’nin Luzern kentinde yer alan ve göl üzerindeki konumuyla bilinen Seebad Luzern, yaz aylarında artan yoğunluk gerekçesiyle dikkat çeken bir uygulamayı hayata geçirdi. Tesis yönetimi, altı kişiden fazla olan turist gruplarının — özellikle Asya kökenli, ağırlıklı olarak Çinli turistlerin — yoğun saatlerde göl havuzuna girişine sınırlama getirdi.

Blick gazetesinde yer alan habere göre, bu karar tesisin resmi internet sitesinde Almanca, İngilizce ve Çince olmak üzere üç dilde açıkça duyuruldu. İlgili uyarıda şu ifadeler yer alıyor:
🔹 “Reisegruppen ab 6 Personen haben bei hoher Auslastung keinen Zutritt.”
(Altı kişiden büyük turist grupları yoğunluk durumunda tesise giriş yapamaz.)

Yetkililer, kararın arkasında yatan nedenleri “tesis kapasitesinin yönetilebilirliği” olarak açıklasa da, Çinli turistlerin özellikle hedef alınması tepkilere neden oldu. Gerekçe olarak ise bazı grupların “çok gürültülü olduğu” ve “yüzme deneyiminin az olduğu” öne sürüldü.

Benzer bir uygulama Jura kantonundaki Pruntrut kasabasında da görülmüştü. Burada da yabancı ziyaretçilere yönelik erişim kısıtlamaları getirilmiş ve özellikle Fransız turistlerin uygunsuz davranışları gerekçe gösterilmişti.

Luzern’deki yeni düzenleme, ayrımcılık tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı. Sosyal medyada ve turizm sektöründe çok sayıda kişi, uygulamanın etnik grupları hedef alarak ayrımcılık içerdiğini savunuyor.



Haberin Devamını Oku

Avrupa

AİHM’DEN İSVİÇRE’YE ELEŞTİRİ: CASTER SEMENYA’YA ADİL YARGILANMA SAĞLANMADI

yazar

Yayınlayan

on

By

🕓 Okuma süresi: 3 dakika

CENEVRE – Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Güney Afrikalı olimpiyat şampiyonu atlet Caster Semenya hakkında önemli bir karara imza attı. Mahkeme, 10 Temmuz 2025’te açıkladığı kararla, İsviçre Yüksek Mahkemesi’nin Semenya’ya “adil yargılanma hakkı” tanımadığına hükmetti. Bu çarpıcı karar, spor dünyasında yıllardır tartışma konusu olan cinsiyet politikalarına dair yeni bir dönüm noktası oluşturdu.

Semenya, doğuştan sahip olduğu farklı cinsiyet gelişimi (DSD) nedeniyle Uluslararası Atletizm Federasyonu’nun (World Athletics) uyguladığı testosteron sınırlandırması kurallarına karşı hukuk mücadelesi veriyordu. Ancak İsviçre federal yargı makamları, 2020 yılında World Athletics’in uygulamalarını orantılı ve meşru bulmuştu. Bu kararın ardından Semenya, davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşımıştı.


AİHM: ADİL YARGILAMA HAKKI İHLAL EDİLDİ

AİHM kararında, İsviçre’nin, Caster Semenya’nın davada temel haklarını yeterince koruyamadığını ve adil yargılama süreci ilkesine uygun davranmadığını belirtti. Kararda, özellikle karmaşık tıbbi ve etik boyutlar içeren bu davada Semenya’nın yeterince dinlenmediği ve savunma hakkının kısıtlandığı vurgulandı.

Mahkeme, Semenya’ya manevi zarar nedeniyle yaklaşık 80.000 Euro tazminat ödenmesine karar verdi. Ancak AİHM, sporculara uygulanan testosteron sınırlandırmasının doğrudan ayrımcılık oluşturup oluşturmadığına dair nihai bir değerlendirmede bulunmadı. Bu yönüyle, ayrımcılık iddiası açısından karar tarafsız ve sınırlı kaldı.


DAVA YENİDEN İSVİÇRE MAHKEMESİNDE

Bu karar doğrultusunda, dava süreci yeniden İsviçre federal yargı sistemine dönmüş oldu. İsviçreli hukuk uzmanları, bu kararın yalnızca Semenya değil, benzer durumda olan birçok DSD’li sporcunun hak mücadelesinde emsal teşkil edebileceğini belirtiyor.

📌 Semenya kararı, cinsiyet temelli düzenlemeler, sporun evrenselliği ve insan hakları arasındaki dengenin yeniden tartışılmasına neden olabilir.

Haberin Devamını Oku

Avrupa

AFD’DEN TEPKİ ÇEKEN ÖNERİ: YABANCILARA HAVUZ YASAĞI MI GELİYOR?

yazar

Yayınlayan

on

By


🕒 Okuma süresi: 2 dakika

Almanya’da aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisi, ülkedeki halka açık yüzme havuzlarına yönelik tartışmalı bir öneriyle gündemde. AfD Federal Milletvekili Carina Schiessl, sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşımla, göçmen kökenli genç erkeklerin havuzlara girişinin yasaklanması gerektiğini savundu.

Schiessl’in paylaşımında yer alan afişte, başında şapka olan ve bel çantası taşıyan bir genç erkek illüstrasyonu kırmızı bir yasak işaretiyle sunulurken, üstüne şu ifadeler yazıldı:
“Talahonfreie Zone – Ein Sommer wie früher: friedlich. deutsch. unbeschwert.”
(Türkçesi: “Kavgasız alan – Eski zamanldaki gibi bir yaz: huzurlu. Alman. kaygısız.”)

Söz konusu paylaşım, hem ifade biçimi hem de içerdiği ırkçı göndermeler nedeniyle büyük tepki topladı.


🔍 İsviçre’yi Örnek Gösterdi

AfD’li milletvekilinin dayanak noktası, İsviçre’nin Jura kantonunda yer alan Porrentruy (Pruntrut) kasabasındaki bir yüzme havuzunun aldığı tartışmalı karar. Bahsi geçen havuz, yalnızca İsviçre vatandaşları, çalışma izni olanlar ve resmi ikameti bulunan kişilere açık hale getirilmişti. Karar, bölgede yaşanan güvenlik problemleri ve saldırılar sonrası alınmıştı.

Schiessl, bu uygulamayı “örnek teşkil eden bir çözüm” olarak değerlendirerek Almanya’da da benzer bir sistemin benimsenmesi gerektiğini savundu.


📊 Resmî Raporlar ve Eleştiriler

AfD’nin bu çağrısının arkasındaki gerekçelerden biri, Alman Federal Kriminal Dairesi’nin (BKA) raporları. Bu raporlarda, havuzlarda gerçekleşen cinsel taciz vakalarının %67’sinin Alman vatandaşı olmayan kişiler tarafından işlendiği belirtiliyor. Olaylara karışanların büyük çoğunluğunun Afganistan, Suriye ve Türkiye kökenli olduğu iddia ediliyor.

Ancak bu tür öneriler, hem hukuki hem de etik açıdan yoğun şekilde eleştiriliyor. Almanya’da ayrımcılıkla mücadele yasaları, bu tür uygulamaları açıkça yasaklıyor. İsviçre’de ise Irkçılıkla Mücadele Komisyonu (EKR), toplu yasakların anayasa ve insan hakları ilkeleriyle bağdaşmadığını vurguladı.


🗣️ Tepkiler Çığ Gibi Büyüyor

Sosyal medyada binlerce kişi Schiessl’in paylaşımına tepki gösterdi. İnsan hakları kuruluşları, siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri bu öneriyi “kurumsallaşmış ayrımcılık” olarak nitelendiriyor.

Öte yandan, bazı vatandaşlar ise halka açık havuzlarda artan güvenlik sorunlarına dikkat çekerek “düzenin sağlanması” gerektiğini savunuyor. Ancak birçok uzman, çözümün yasaklar değil, sosyal entegrasyon ve güvenlik önlemlerinin artırılması olduğunu belirtiyor.


📌 Sonuç:
AfD’nin “yabancılara havuz yasağı” önerisi, Almanya’daki göçmen karşıtı politikaların geldiği noktayı bir kez daha gözler önüne serdi. İsviçre’deki geçici uygulamanın Almanya için model gösterilmesi, Avrupa’da kamu alanlarındaki eşitlik ilkesini ciddi şekilde tartışmaya açmış durumda.


Haberin Devamını Oku

Trendler