Sosyal Medya

Yaşam

Dijital Çağda Büyük Gözetim: Verilerimiz Artık Her Yerde

yazar

Yayınlayan

on

Artık internette attığımız her adım kayda geçiyor.
Bir mesaj gönderdiğimizde, fotoğraf paylaştığımızda ya da sadece bir uygulamada birkaç saniye fazla durduğumuzda bile, birileri bu bilgiyi topluyor.
Hem teknoloji devleri hem de devlet kurumları, kullanıcıların dijital yaşamlarını hiç olmadığı kadar yakından izliyor.


💾 “Veri”, Yeni Altın

Modern dünyanın en değerli kaynağı artık petrol değil, veri.
Akıllı telefonlardan sosyal medyaya, sohbet uygulamalarından alışveriş sitelerine kadar her platform, kullanıcı davranışlarını analiz ediyor.
Hangi içeriklere baktığımız, nerede bulunduğumuz, kimlerle iletişim kurduğumuz, hatta ne kadar süre düşündüğümüz bile kayıt altına alınıyor.

Bu bilgiler; reklam hedeflemeleri, alışkanlık analizleri, yapay zekâ eğitimi ve kimi zaman da politik stratejiler için kullanılıyor.
Uzmanlar bu durumu “dijital gözetim ekonomisi” olarak tanımlıyor.


🧠 Görünmez Takip

Birçok kullanıcı “benim gizleyecek bir şeyim yok” diyerek rahat davranıyor.
Ancak sorun gizlemek değil, izlenmenin normalleşmesi.
Telefonumuz, saatimiz, hatta evdeki akıllı cihazlarımız bile çevrim içi alışkanlıklarımız hakkında sürekli veri topluyor.

Reklam algoritmaları bu verilerle bize özel içerikler sunuyor; ama aynı zamanda bizi daha fazla ekran başında tutmak için davranışlarımızı şekillendiriyor.
Kısacası, teknoloji artık yalnızca bizi izlemiyor, bizi yönlendiriyor.


🏛️ Devletlerin Gözünden Kaçmıyor

Veri toplama yalnızca özel şirketlerle sınırlı değil.
Birçok devlet, güvenlik ve suçla mücadele gerekçesiyle vatandaşlarının dijital etkinliklerini izliyor.
Ancak bu gözetim bazen sınırları aşıyor ve kişisel özgürlükleri tehdit eder hale geliyor.

Uzmanlara göre, “güvenlik” gerekçesiyle yürütülen bu uygulamalar uzun vadede demokratik dengeyi sarsabilir.
Dijital çağda artık “büyük birader” yalnızca bir metafor değil, gündelik hayatın bir parçası.


⚖️ Yasal Düzenlemeler Yetersiz

Veri koruma yasaları son yıllarda güçlense de, teknoloji şirketlerinin hızına yetişemiyor.
Kullanıcılar çoğu zaman neye izin verdiklerini fark etmeden, “kabul et” tuşuna basıyor.
Şirketler ise topladıkları bilgileri “anonimleştirilmiş” olarak tanımlasa da, uzmanlar bu verilerin kolaylıkla kimliklerle ilişkilendirilebileceğini söylüyor.

Bir siber güvenlik uzmanı durumu şöyle özetliyor:

“Bugün internette attığınız her adım, yarın bir algoritmanın karakter analizi haline gelebilir.”


🔒 Peki Ne Yapmalı?

Tam koruma mümkün olmasa da, bilinçli kullanıcı olmak fark yaratabilir:

  • Uygulamalara verdiğiniz izinleri düzenli olarak kontrol edin.
  • Konum ve mikrofon erişimlerini yalnızca gerektiğinde açın.
  • Tarayıcı geçmişinizi ve çerezleri sık sık temizleyin.
  • Güçlü, benzersiz parolalar kullanın.
  • Gizlilik ayarlarını incelemeden hiçbir şeye “onay ver” demeyin.

Ancak uzmanların ortak uyarısı net:

“Kişisel gizliliği korumak bireysel bir sorumluluk değil, toplumsal bir hak olmalı.”


🌍 Yeni Bir Gerçeklik

Dijital çağda mahremiyet artık bir tercih değil, bir mücadele konusu.
Her veri parçası bir iz bırakıyor, her iz bir profile dönüşüyor.
Sorulması gereken soru şu:
Biz teknolojiyi mi kullanıyoruz, yoksa teknoloji bizi mi izliyor?

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İsviçre

İsviçre’de Bebekler Eskisine Göre Daha Uzun Süre Emziriliyor

yazar

Yayınlayan

on

By

İsviçre’de Bebekler Eskisine Göre Daha Uzun Süre Emziriliyor

Bern, 13 Kasım 2025 – İsviçre’de bebeklerin emzirilme süresi son yıllarda belirgin biçimde uzadı. 2024 yılında doğan bebeklerin neredeyse yüzde 70’i, yaşamlarının ilk dört ayında yalnızca anne sütü ile beslendi. Bu oran, 2014 yılında yüzde 60 seviyesindeydi.

Federal Gıda Güvenliği ve Veterinerlik Dairesi’nin (BLV) perşembe günü duyurduğu yeni BLV Emzirme Araştırması, bebeklerin daha ileri aylarda da emzirilmeye devam ettiğini gösteriyor. Araştırmaya göre, 2024’te 10 aylık bebeklerin yüzde 53’ü hâlâ günde en az bir kez anne sütü aldı. 2014 yılında bu oran yalnızca yüzde 30’du.

Çalışan anneler daha kısa süre emziriyor

Veriler, çalışan annelerin emzirme süresinin işe katılmayan annelere kıyasla daha kısa olduğunu ortaya koyuyor. Çalışan anneler bebeklerini ortalama 17,4 hafta, çalışmayan anneler ise 21,8 hafta boyunca yalnızca anne sütüyle besledi.

Bebeklere verilen şeker yarı yarıya azaldı

Araştırmanın dikkat çekici bir başka bulgusu da bebek beslenmesinde şeker tüketiminin kayda değer biçimde düşmesi oldu. 12 aylık bebeklerin yalnızca dörtte biri şeker içeren yiyecek veya içecek tüketiyor. Bu oran, 10 yıl önceki seviyenin yarısı.

Haberde geçen “şeker” ne anlama geliyor?

Haber bağlamında kullanılan “şeker”, ilave şeker anlamına gelmektedir. Doğal olarak meyvelerde bulunan şekerler bu kapsamda değerlendirilmez. Burada kastedilen şunlardır:

  • İlave şeker eklenmiş hazır yoğurt ve bebek ürünleri
  • Meyve suları (özellikle tatlandırılmış olanlar)
  • Tatlılar, bisküviler, kekler
  • Şekerli içecekler
  • Şekerlemeler (bebeklere önerilmez)

Dolayısıyla araştırma, bebeklerin ilave şekerle tanışma oranının son on yılda belirgin şekilde azaldığını göstermektedir.

6–17 yaş arası çocukların beslenme alışkanlıkları ilk kez incelendi

BLV’nin aynı gün yayımladığı bir diğer çalışma ise 6 ila 17 yaş arasındaki çocukların beslenme durumunu ele aldı. İlk kez gerçekleştirilen bu araştırma, çocukların karbonhidrat, protein, yağ ve lif gibi temel besin öğelerini genel olarak yeterli miktarda aldığını ortaya koydu.

Ancak, BLV’ye göre çocukların beslenme düzeninde atıştırmalıklar ve şekerli içecekler önemli yer tutarken, meyve ve sebze tüketimi oldukça düşük seyrediyor.

Haberin Devamını Oku

Gündem

İsviçre’de Kadınlara Yönelik Şiddet Artıyor

yazar

Yayınlayan

on

By

İsviçre, kadınlara yönelik şiddet konusunda karanlık bir yıl geçiriyor. 2025’te şimdiye kadar 27’den fazla kadın ve kız çocuğu öldürüldü – bu sayı, geçen yılın toplamını şimdiden aşmış durumda. Federal Hükümet ilk kez kadın cinayetlerine ilişkin ayrıntılı verileri kamuoyuyla paylaştı ve ülke çapında bir önleme kampanyası başlattı. Bu bilgileri İsviçre Radyo ve Televizyon Kurumu SRF duyurdu.

Resmi veriler, özellikle bir gerçeğin altını çiziyor: Ayrılık anı kadınlar için en tehlikeli dönem. Vakaların büyük çoğunluğunda fail, kadının yakın çevresinden geliyor; genellikle eş ya da eski partnerler bu saldırıların sorumlusu. Birçok olaydan önce tehditler veya ısrarlı takip gibi uyarı işaretleri bulunduğu belirtiliyor.

Bozen’de “Talk Less, Do More” Koşusu: Şiddete Karşı Toplumsal Bir Mesaj

İsviçre’de tablo endişe vericiyken, İtalya’nın kuzeyindeki Bozen (Bolzano) kenti güçlü bir toplumsal dayanışma örneği sergiliyor. 23 Kasım’da, şehirde 12. kez düzenlenecek “Talk Less, Do More” koşusu, kadınlara yönelik şiddete karşı kamuoyu oluşturmayı hedefliyor. Haber Südtirolnews tarafından duyuruldu.

Koşu, Museion’un önünden başlayacak ve katılımcılar tarihi şehir merkezi ile Talferpromenade boyunca uzanan beş kilometrelik parkuru tamamlayacak. Güzergâh üzerinde, ilişkilerde saygı, sağlıklı iletişim ve şiddet önleme konularını işleyen interaktif duraklar yer alacak.

Etkinlik; müzik, bilgilendirme stantları ve belediye, sosyal hizmetler, spor kulüpleri ile polis teşkilatının oluşturduğu geniş bir destek ağıyla gerçekleştirilecek.

Koşunun sonunda çeşitli ödüller verilecek. Bunlardan biri, yaşamı boyunca kadınlara yönelik şiddetle mücadeleye adayan ve geçtiğimiz yıllarda hayatını kaybeden polis müfettişi Mario Morgavi anısına verilen özel ödül olacak.

Haberin Devamını Oku

İsviçre

2026’da Araç Sigortaları Yeniden Zamlanıyor: Onarım Giderleri ve Artan Hasar Bildirimleri Primleri Yükseltiyor

yazar

Yayınlayan

on

By

İsviçre’de araç sigortası primleri 2026 yılında yeniden artacak. Sigorta şirketleri, yükselen onarım maliyetleri, artan hasar bildirimleri ve yedek parça fiyatlarındaki tırmanışı artışın başlıca nedeni olarak gösteriyor.

Sigortacılar: “Hasar Enflasyonu” Baskısı Devam Ediyor

Sigorta karşılaştırma platformu Comparis tarafından 13 büyük araç sigortası şirketiyle yapılan ankete göre, 2026’da prim artışı neredeyse kaçınılmaz görünüyor.
Sektör bu durumu “hasar enflasyonu (Schadeninflation)” olarak tanımlıyor — yani onarım, parça ve işçilik maliyetlerinin genel fiyat düzeyinden daha hızlı artması.

Ankete katılan şirketler arasında Generali, Zurich Schweiz, Allianz, PostFinance, TCS ve Baloise gibi büyük sigortacılar yer alıyor. Tamamı maliyet artışını doğrularken, artış oranlarına ilişkin kesin bilgi paylaşmadı.

“Prim Düzenlemeleri Kaçınılmaz”

Generali tarafından Comparis’e yapılan açıklamada, “Artan onarım giderleri ve yedek parça fiyatları karşısında primlerde ayarlama kaçınılmaz hale geldi” denildi.
Zurich Schweiz de benzer bir değerlendirmede bulunarak, 2026 tarifelerinde yükseliş beklediklerini belirtti.

TCS ve Baloise, özellikle son yıllarda her bir hasar dosyasının ortalama maliyetinin ciddi şekilde arttığına dikkat çekti. Ancak iki şirket de artışın oranı ve zamanlaması konusunda bilgi vermekten kaçındı.

Yeni Araçlar, Daha Yüksek Onarım Faturası

Comparis’in 300 binden fazla hasar dosyasını kapsayan son analizine göre, yeni nesil araçların onarımı geçmiş yıllara göre belirgin biçimde daha pahalı.
Sebep, modern araçlarda kullanılan LED farlar, sensörlü ön camlar ve sürücü destek sistemleri gibi ileri teknoloji bileşenlerin yüksek parça ve işçilik maliyetleri.

Helvetia, Smile, Mobiliar, Allianz ve AXA, kartel ve rekabet yasaları gerekçesiyle fiyat politikalarına dair detay vermedi.

Artan Hasar Bildirimleri de Etkili

Sigorta sektöründe yalnızca maliyet değil, olay sıklığı da artıyor.
Son yıllarda sıklaşan dolu, fırtına ve sel gibi hava olayları nedeniyle hasar bildirimlerinde belirgin artış yaşandığı belirtiliyor.
Uzmanlara göre bu gelişme, “hasar enflasyonu”nun sadece teknik değil, iklim kaynaklı bir problem haline geldiğini gösteriyor.

Sürücüler İçin Yeni Yük Kapıda

Bazı sigortacılar, örneğin Simpego, genel bir zam planlamadıklarını ancak her sözleşme yenilemesinde bireysel risk ve maliyet analizine göre fiyat güncellemesi yaptıklarını açıkladı.

Sigorta uzmanları, araç teknolojilerinin karmaşıklaşması ve doğal afetlerin sıklaşması nedeniyle bu maliyet trendinin kısa vadede gerilemeyeceğini öngörüyor.
Bu da, 2026’da araç sahiplerinin bütçelerinde sigorta kaynaklı yeni bir yük anlamına geliyor.

Özetle

  • İsviçre’de araç sigortası primleri 2026’da yeniden artacak.
  • Artışın nedenleri: onarım giderleri, artan hasar bildirimleri ve pahalı yedek parçalar.
  • Sektör, bu durumu “hasar enflasyonu” olarak tanımlıyor.
  • Şirketler artış oranlarını açıklamıyor, ancak genel eğilim yukarı yönlü.
Haberin Devamını Oku

Trendler