Gündem
İSVİÇRE’DE İÇME SUYUNUN KALİTESİ VE KİREÇ ORANLARI
İsviçre, dünyanın en temiz ve kaliteli içme sularından birine sahip olmasıyla ünlüdür. Dağlarından akan suların doğallığı ve ülke genelinde sıkı bir şekilde uygulanan yasal düzenlemeler sayesinde, İsviçre musluk suları doğrudan içilebilecek kalitededir. Ancak, kantonlara göre suyun kireç oranı farklılık gösterebilir ve bu durum hem tat, hem de ev eşyaları için çeşitli sonuçlar doğurur.
Su ve Yaşam
Yaklaşık dört milyar yıl önce, yaşamın ilk adımları su sayesinde atıldı. Su, tüm canlılar için hayati önem taşıyan bir kaynak olmaya devam ediyor; vücutta besinlerin taşınması ve vücut sıcaklığının düzenlenmesi gibi işlevler için vazgeçilmezdir. Tüm canlılar gibi insan vücudu da susuz hayatta kalamaz. İsviçre’de bu önemli kaynak, evlerimize kadar en kaliteli şekilde ulaştırılıyor. Bu kaliteyi korumak için ise kantonlar bazında detaylı titiz kontroller yapılmakta.
Su Kalitesi ve Kireç Oranları
İsviçre genelinde içme suyu büyük oranda yer altı suyu ve kaynaklardan sağlanırken, yalnızca %20’si göller ve nehirlerden elde edilmektedir. Kireç miktarı, suyun geçtiği bölgedeki minerallere göre değişkenlik gösterir. Bu nedenle her kantonda farklı oranlarda kireç bulunabilir. Suda bulunan kalsiyum karbonat miktarı arttıkça, suyun sertliği de artar. Sert su, günlük yaşamda cihazlarda kireç birikimine yol açabilir, ancak sağlık açısından zararlı değildir. Aksine, suda bulunan kalsiyum ve magnezyum gibi mineraller, sağlıklı kemik yapısı için faydalıdır.
İsviçre içme suyu kalitesi, kanton laboratuvarları tarafından düzenli olarak denetlenir ve bu ölçümlerin sonuçları halkla paylaşılır. İsviçre Su Birliği’nin (SVGW) belirttiğine göre, sertlik oranları şu şekilde sınıflandırılmaktadır:
- 7-15°fH: Yumuşak su
- 15-25°fH: Orta sertlikte su
- 25-32°fH: Oldukça sert su
- 32-42°fH: Sert su
- 42°fH ve üzeri: Çok sert su
Özellikle Zürih gibi büyük şehirlerde su oldukça sertken, bazı kantonlarda su daha yumuşaktır. Bu durum, cihazlarda kireçlenmeye yol açabilir ve bu da enerji tüketimini artırır. Su ısıtıcıları, çay ve kahve makineleri gibi cihazlarda kireçlenme nedeniyle daha fazla enerji harcanabilir. Ayrıca, sert su, deterjan ve temizlik malzemesi kullanımını da artırır. Bu tür bölgelerde su yumuşatma cihazlarının kullanımı önerilmektedir.
İçme Suyunun Mineral İçeriği ve Tat Üzerindeki Etkisi
Su kalitesi açısından İsviçre’de musluk suyu, birçok ülkedeki şişelenmiş sudan bile daha kaliteli ve mineraller açısından zengindir. Özellikle magnezyum içeriğiyle dikkat çeken İsviçre suları, günlük magnezyum ihtiyacının yaklaşık %20’sini karşılayabilir. Ancak, bu suyun içeriğindeki kalsiyum miktarı yüksekse, tat konusunda bazı insanlar daha az memnun olabilir. Sert su, özellikle kahve ve çay gibi sıcak içeceklerin tadını etkileyebilir. Tat açısından daha iyi sonuç almak için su filtreleri kullanılabilir.
İsviçre’nin Çevre Dostu Su Politikası
İsviçre’de musluk suyunun ekonomik ve çevresel faydaları da oldukça yüksektir. Ortalama bir İsviçreli günde yaklaşık iki litre su içer ve bunun maliyeti oldukça düşüktür. Musluk suyu, mineral sudan yaklaşık 100 kat daha ekonomiktir ve çevresel açıdan daha sürdürülebilir bir seçenektir. İsviçre’de musluk suyunun arıtılması ve evlere ulaştırılması, mineral suyun üretim ve taşınmasından çok daha az enerji gerektirir.
Kireç ve Ev Eşyaları Üzerindeki Etkisi
Sert su, özellikle evde kullanılan cihazlar için sorun yaratabilir. Çamaşır makineleri, bulaşık makineleri, su ısıtıcıları ve kahve makineleri gibi cihazlarda kireçlenme yaşandığında enerji tüketimi artar ve cihazlar daha kısa sürede arızalanabilir. 1 mm kireç tabakası bile suyun ısıtılması için gereken enerjiyi %10 oranında artırabilir. Yine de, İsviçre’de kullanılan yüksek kaliteli tesisatlar ve su yumuşatma sistemleri sayesinde bu sorunlar büyük ölçüde kontrol altına alınabilmektedir.
Musluk Suyunun Sağlığa Etkisi
İsviçre’de içme suyu, sağlığa zararlı hiçbir kimyasal ya da mikroorganizma içermemelidir. Bu durum, İsviçre Gıda Yasası’nda katı standartlarla güvence altına alınmıştır. Suyun temizliği ve sağlık açısından güvenliği kanton laboratuvarları tarafından titizlikle izlenmektedir.
Sonuç olarak, İsviçre musluk suyu içmek için güvenli ve sağlıklıdır. Musluk suyu, enerji verimliliği ve çevresel sürdürülebilirlik açısından tercih edilmesi gereken bir seçenektir. Kireç miktarı kantonlara göre farklılık gösterse de, evde kullanılacak basit filtreler ile hem tat açısından daha yumuşak su elde edilebilir, hem de cihazların ömrü uzatılabilir.
KİREÇLİ MUSLUK SUYU SAĞLIĞA ZARARLI MI İÇİLEBİLİR Mİ?
Zürih’te yaşayan bir kadının sorusu yanıt buluyor.
Zürih kantonundaki Birmensdorf’ta ikamet eden bir kadın, evindeki musluk suyunu çok beğendiğini belirterek şunları söyledi: “Suyumuzun tadı oldukça güzel.” Kadın ve ailesi her zaman musluk suyu içmeyi tercih ederken, komşularının kireçli sudan endişelenerek şişe suyu aldığını gözlemlediğini de ekledi. Kadın, “Suyumuz oldukça kirelçi yani ölçülere göre sert, bu doğru. Ancak bu durum sağlığımıza zarar verir mi?” sorusunu yöneltti.
Suyun Sertliği ve Sağlık
İsviçre’de suyun sertliğinden sorumlu olan kalsiyum karbonat, halk arasında kireç olarak biliniyor. Tox Info Suisse’te başhekim olarak görev yapan Colette Degrandi, bu konuda şunları belirtti: “İsviçre’deki kalklı su sağlık açısından bir sorun teşkil etmez.” Çok sert olan bu suların her litrede yaklaşık 500 miligram kalsiyum karbonat içerdiğini açıklayan Degrandi, insanların günde beş gram kireci rahatlıkla tüketebileceğini ifade etti.
Kalklı Su ve Tat Farklılıkları
Soğuk içildiğinde, kireçli suların tadı çoğu zaman daha hoş gelirken, sıcak içeceklerde ise daha yumuşak sular tercih ediliyor. Örneğin, kahve ve çayın aromasının, yumuşak suyla demlendiğinde daha iyi açığa çıktığı biliniyor. Bu gibi durumlarda su filtreleri, sert suyun tadını yumuşatmaya yardımcı olabiliyor.
Ev Aletlerinde Ekstra Bakım İhtiyacı
Kireçli suyun bir diğer etkisi de ev aletlerinde kendini gösteriyor. Su ısıtıcıları, çamaşır makineleri ve kahve makineleri gibi cihazlarda zamanla biriken kireç, ekstra temizlik gerektiriyor. Ayrıca, sert su kullanımı, deterjan ve sabunun etkinliğini azaltıyor; bu yüzden daha fazla deterjan gerekebiliyor. Çamaşır makineleri için çevre dostu bir alternatif olarak ise su yumuşatıcıları öneriliyor.
Kireçli su saçlarıma zarar verir mi?
Evet, kireçli suyun saçlar üzerinde bazı olumsuz etkileri olabilir. Sert suda bulunan yüksek kalsiyum ve magnezyum gibi mineraller, saçın ve saç derisinin sağlığını etkileyebilir. İşte kireçli suyun saçlar üzerindeki bazı potansiyel etkileri:
- Saçın Donuklaşması: Kireçli su, saç tellerine yapışarak saçın doğal parlaklığını azaltabilir. Bu mineraller, saçın üzerinde bir tabaka oluşturarak saçın matlaşıp donuk görünmesine neden olabilir.
- Kırılganlık ve Kuruluk: Kireçli su saçın doğal nemini azaltabilir. Bu durumda saç telleri kuruyup kırılgan hale gelir, özellikle kıvırcık ve ince telli saçlarda kırılmalar daha sık görülür.
- Saçın Dolaşması: Kireçli suyla sık yıkanan saçlar daha sert ve pürüzlü hale gelebilir. Bu durum saçların birbirine dolaşmasını kolaylaştırır ve tararken daha fazla kopma yaşanabilir.
- Saç Derisi Sorunları: Sert su, saç derisinde kuruluk ve pul pul dökülme gibi sorunlara neden olabilir. Ayrıca, kireç birikintileri saç derisinde bir tabaka oluşturarak kepeklenme riskini artırabilir.
Çözüm Önerileri:
- Duş Filtresi Kullanımı: Saçın sert suya maruz kalmasını azaltmak için suyu yumuşatan duş filtreleri kullanılabilir.
- Nemlendirici ve Onarıcı Ürünler: Kireçli su nedeniyle kuruyan saçı nemlendirmek için yoğun bakım maskeleri ve onarıcı şampuanlar kullanmak faydalı olabilir.
- Durulama için Yumuşak Su Kullanımı: Son durulamada arıtılmış veya yumuşatılmış su kullanmak da saçların daha sağlıklı görünmesine katkı sağlayabilir.
Bu önlemler, saçın kireçli sudan olumsuz etkilenmesini azaltmaya yardımcı olabilir.
KİREÇSİZ ÇAY İÇMEK İÇİN ÖNERİLER
Her çay seven, su ısıtıcıda kısa sürede oluşan ve suya karışabilen kireç birikintilerinin sinir bozucu sorununu bilir. Ancak su ısıtıcıda kireç oluşumunu gerçekten önlemenin bazı yolları vardır. Bu yazıda, gerçekten işe yarayan iki faydalı ipucu bulacaksınız.
Su Isıtıcıda Kireçlenmeyi Önlemek: Bu 2 İpucu Gerçekten İşe Yarıyor
Özellikle sert içme suyunun bulunduğu bölgelerde, su ısıtıcılar beklenenden daha hızlı kireçlenir. Su yumuşatma veya kireçten arındırma sistemi kurulmuş olsa bile su ısıtıcıyı zaman zaman kireçten arındırmak kaçınılmaz olur. Ancak, su ısıtıcıda kireçlenmeyi – en azından geçici olarak – önlemeye yardımcı olacak bazı yöntemler vardır.
1. Suyu Filtrelemek
Basit bir su filtresi ile suyu filtrelemek, su ısıtıcıda kireçlenmeyi tamamen engellemese de yavaşlatabilir. Filtrasyon süreci sayesinde, suyun içindeki kirecin bir kısmı en azından uzaklaştırılabilir. Bu tür su filtrelerini farklı çeşitlerde bulabilirsiniz. Filtreyi doğrudan musluğa takabilir veya büyük bir sürahide kullanılan masaüstü bir filtre tercih edebilirsiniz.
2. Kireç Toplayıcı Kullanmak
Su ısıtıcıda kireç oluşumunu önlemenin veya kireçlenmeyi yavaşlatmanın bir diğer yolu da kireç toplayıcı kullanmaktır. Paslanmaz çelik telden yapılmış bir doku olan bu aparat, suyu ısıtırken su ısıtıcıya yerleştirilir ve böylece sudaki kireci emer.
Teorik olarak, bu sayede su ısıtıcı daha az kireçlenir. Ancak bu aparat suyu tamamen yumuşatamaz. Yani su ne kadar sertse, kireç toplayıcının etkisi de o kadar azalır.
İsviçre Su Birliği’nin (SVGW) belirttiğine göre, sertlik oranları kantonlar ve bazı belediyelerde şu şekilde sınıflandırılmaktadır:
Liste için tıkla
#İsviçre #İçmeSuyu #SuKalitesi #DoğalSu #MuslukSuyu #ÇevreDostu #SuYumuşatma #KireçliSu #SuFiltreleme #allesüberwasser #kalkamwasser #içmesuyukireç #kantonlar #isviçredehayat #isvicre #avrupa #haber
Gündem
ST. GALLEN’DE ŞOK OLAY: ÖĞRETMEN, ÖĞRENCİSİNİN YÜZÜNE TOKAT ATTI!
St. Gallen’de bir ilkokulda, Salı günü meydana gelen olayda, bir öğretmen bir öğrencisini yüzünden vurdu. Olayın ardından öğretmen derhal görevden alındı ve durum okulun yönetimi tarafından ailelere bir mektupla bildirildi.
Olayın ayrıntıları, bir haber kaynağının 20 Minuten’a verdiği bilgilere göre şöyle: Olay, St. Gallen’deki bir ilkokulda meydana geldi ve öğretmen, açıklanamayan bir sebepten ötürü, bir öğrenciye sınıfta fiziksel şiddet uyguladı. Okul yönetimi, durumu ailelere duyururken, öğrencinin bir an önce güvenliğini sağlamak adına okul yönetimiyle birlikte konuşmalar yapıldığını belirtti.
Eğitimciler ve Öğrenciler Durumdan Etkilendi
Olayın hemen ardından, olaydan etkilenen öğrenci ve üç diğer öğrenci okul yönetimi tarafından desteklendi. Öğrencilere duygusal destek sağlandı ve okul yönetimi, öğrencilere duygusal olarak yardımcı olmak için birlikte pizza yemeyi ve oyun oynamayı önerdi. Bu adımlar, çocukların güvenliğini sağlamak amacıyla alındı.
Okul yönetimi, şiddet olayının hiçbir şekilde kabul edilemez olduğunu belirtti ve olayla ilgili soruşturma başlatıldığını duyurdu. Olayda yer alan öğretmen, 1 Ekim’den Ocak ayına kadar okula geçici olarak atanmıştı ve hemen görevden alındı. Okul yönetimi, bu tür davranışların kesinlikle tolere edilmeyeceğini belirtti.
Veliler Şokta ve Endişeli
Olay hakkında bilgi veren bir velinin açıklamalarına göre, öğretmen bir özel eğitim öğretmeni olarak görev yapıyordu. Birçok veli, olayın ardından şok olduklarını ve bazı velilerin öğretmenlerin öğrenciler üzerindeki kontrolünü kaybettiğini düşündüklerini belirtti. Ayrıca, okulda çocukların öğretmenleri dinlemedikleri ve çok gürültülü oldukları ifade ediliyordu. Bu durum, özellikle küçük öğrenciler arasında daha büyükler tarafından kötü davranışların taklit edilmesine yol açtığı belirtiliyor.
Yetkililer Durumu Ciddiyetle İnceliyor
St. Gallen Eğitim ve Müzik Dairesi Başkanı Martin Annen, olayı kınayarak yaptığı açıklamada, “Bu tür bir davranış hiçbir şekilde kabul edilemez. Fiziksel sınırların ihlali kesinlikle toleranssızdır. Olaydan etkilenen çocuklar ve ailelerle gerekli görüşmeler yapılmıştır,” dedi. Annen, olayın ardından öğretmenin derhal görevden alındığını ve durumu çok ciddiye aldıklarını vurguladı.
Okulun Sıfır Tolerans Politikası
Yetkililer, okulun tüm öğretmenlerine yönelik sıfır tolerans politikası uyguladığını ve bu tür bir olayın önlenmesi için kapsamlı bir koruma planının devrede olduğunu belirtti. Eğitimcilerin bu kuralları bildiği ve bu tür durumların asla hoş görülmeyeceği ifade edildi.
Olayın Arkasında Neler Oldu?
Olayın nasıl geliştiğiyle ilgili detaylar henüz netleşmiş değil. Ancak okul yönetimi, bu tür davranışların tekrar yaşanmaması için tüm okul personelinin eğitileceğini ve benzer olayların önüne geçileceğini duyurdu. Olayın araştırılması devam ediyor.
#StGallen #ÖğretmenTokatAtma #ŞokOlay #EğitimSkandalı #ÇocukHakları #ÖğrenciHakları #İsviçre #StGallenOkulOlayı #EğitimdeŞiddet #EğitimSkandalı #ÖğretmenTepkisi
Dünya
CİNSEL TACİZ VE SALDIRILAR ARTIYOR: YEŞİLLER, YALNIZCA KADINLARA AİT VAGONLAR TALEP EDİYOR
Almanya’da son yıllarda toplu taşıma araçlarında cinsel taciz ve saldırı vakalarının hızla arttığına dikkat çeken Yeşiller Partisi, bu sorunun çözülmesi için kadın yolculara özel vagonların getirilmesini talep etti.
Toplu taşıma araçlarında kadınların güvenliği giderek daha büyük bir sorun haline geliyor. Almanya’da son 10 yılda, cinsel saldırılara ilişkin şikayetlerin sayısı %260 oranında arttı. Bu durumu göz önünde bulunduran Yeşiller Partisi, toplu taşıma araçlarında kadınlara özel vagonlar oluşturulmasını önerdi. Bu vagonlar, özellikle yoğun saatlerde yalnızca kadın yolcular tarafından kullanılabilecek.
Kadınlar Toplu Taşımada Güvende Değil
Son yapılan araştırmalar, Zürih ve Bern’deki genç kadınların üçte birinin toplu taşıma araçlarında en az bir kez cinsel tacize uğradığını ortaya koydu. Bu sorunun sadece İsviçre’de değil, Almanya ve diğer Orta Avrupa ülkelerinde de arttığı gözlemleniyor. Almanya’daki Yeşiller Partisi’nin ulaştırma uzmanı Antje Kapek, kadınların güvenliği için toplu taşıma araçlarında kadınlara özel vagonların bir an önce uygulanmasını savunuyor.
Japonya’dan Örnek
Kapek, önerisinin Japonya’daki örnekten esinlendiğini belirtti. Japonya’da, sabah 10:00’a kadar ve akşam 17:00 ile 21:00 saatleri arasında özel kadın vagonları bulunuyor. Almanya’da ise bu sistemin, trenlerin ön ve son kısmında yer alan vagonlarla uygulanması planlanıyor.
Almanya’da Güvenlik Önlemleri
Berlin Ulaşım Şirketi (BVG), toplu taşıma araçlarında güvenliği sağlamak için bir dizi önlem aldığını belirtiyor. Her istasyona yerleştirilen acil çağrı butonları ve trenlerdeki alarm sistemleriyle, yolcuların güvenliğinin artırılması hedefleniyor. Ancak, Kapek’e göre bu önlemler yeterli değil ve kadın yolcuların daha güvende hissedebilmesi için daha etkili tedbirler alınması gerekiyor.
İsviçre’de Durum
İsviçre’de ise benzer bir uygulama henüz hayata geçirilmiş değil. İsviçre Federal Demiryolları (SBB), kadınlar için özel vagonlar yerine güvenlik personelinin arttırılmasını ve video gözetim sistemlerinin güçlendirilmesini tercih ediyor.
Sonuç olarak, cinsel taciz ve saldırıların artışı, toplu taşıma araçlarında kadınların güvenliği konusunda önemli bir soruna işaret ediyor. Yeşiller Partisi’nin önerdiği kadınlara özel vagonlar, bu soruna karşı güçlü bir çözüm önerisi olarak öne çıkıyor.
Dünya
CORONA AŞISIYLA İLGİLİ BÜYÜK ŞOK: ASTRAZENECA’YA SÖZLEŞME İHLALİNDEN HUKUKİ DARBE
Amerika Birleşik Devletleri’nde bir federal hakim, corona virüsü aşısı konusunda AstraZeneca’ya ağır bir darbe vurdu. Brianne Dressen’in, ABD’de görülen davası, dünya genelindeki aşı endüstrisinin geleceğini tehlikeye atabilecek bir karar aldı. Bu dava, büyük bir ilaç şirketinin sözleşme ihlali ve sorumluluklardan kaçma çabalarını sorgulayan bir dizi kritik soruyu gündeme getirdi.
Dressen, gönüllü olarak katıldığı klinik çalışmada aşı olduktan sonra ciddi sağlık sorunları yaşadı. Ancak AstraZeneca, kendisine verdiği yazılı taahhüte rağmen yalnızca 1.243 dolar tazminat önerdi. Bu düşük ödeme, şirketin sorumluluktan kaçma girişimi olarak değerlendirildi. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki federal hakim Robert J. Shelby, şirketin PREP Yasası’na dayanarak yasal sorumluluktan kaçma çabalarını reddetti. PREP Yasası, sağlık krizleri sırasında ilaç şirketlerini yasal takibin önüne geçme adına koruyan bir düzenleme olarak biliniyor.
Dressen’in açtığı dava, AstraZeneca’nın yalnızca aşıdan kaynaklanan zararları telafi etme sorumluluğunu reddetmekle kalmayıp, aynı zamanda gönüllülere verdiği sözleri de ihlal ettiğini ortaya koyuyor. Hakim Shelby, ilaç şirketlerinin riskli çalışmalara katılacak kişilere verdikleri sözleri yerine getirmemek için PREP Yasası’nı kullanmalarını “saçma” olarak nitelendirdi. AstraZeneca’nın, aşı çalışmalarının güvenlik profilini savunarak dava sürecine ilişkin herhangi bir açıklama yapmaması, şirketin duruşunu daha da zorlaştırdı.
Dressen’in aşı sonrası yaşadığı yan etkiler, NIH (Ulusal Sağlık Enstitüleri) doktorları tarafından doğrulandı. Bu önemli gelişme, onun davada kazandığı ilk adımı oluşturdu. Dressen’in davası, gelecekteki aşı üreticilerinin yasal sorumluluklarının yeniden şekillendirilmesine yol açabilir. Hakimin verdiği mesaj net: Kriz dönemlerinde bile sözleşme hakları, büyük ilaç şirketlerinin üzerinde olmaya devam edecek.
-
E-Dergi9 ay ago
İsviçre’nin Sesi Şubat 2024
-
Ekonomi8 ay ago
İsviçre’de Maaş Dengesi: Ortalama bir Kişinin Maaşı 6788 CHF
-
Yaşam7 ay ago
Kıskanç Kaynana Belirtileri: Gözden Kaçırmamanız Gereken 10 İşaret
-
İsviçre9 ay ago
Dünyanın En İyi Sağlık Kurumları: İlk 250 Hastane Sıralamasında İsviçre’den 10 Hastane
-
Gündem9 ay ago
İsviçre’nin Sesi Yankılanıyor…
-
Gündem2 ay ago
HÄGENDORF’TA TÜRKÇE “SİZ BENİ YAKTINIZ SİZ!” DİYE BAĞIRDIĞI DUYULAN ADAM KENDİNİ YAKTI: DURUMU AĞIR, HELİKOPTERLE HASTANEYE KALDIRILDI
-
Gündem10 ay ago
Biel’de Skandal: Cinsel İlişki Karşılığında Yabancılara Oturma İzni Belgesi!
-
Gündem10 ay ago
İsviçre’de Emeklilik Oylaması: Kritik Karar!