Sosyal Medya

İsviçre

Kadınlar, Cinsel Tacizden Nasıl Korunduklarını Anlatıyor

yazar

Yayınlayan

on

Kadınlar, cinsel tacizden korunmak için anahtarlar, bisiklet şortu ve dolambaçlı yollar gibi çeşitli yöntemler kullanıyor. Bu yazıda, kadınlar bu stratejilerini ve neden bu yöntemleri tercih ettiklerini paylaşıyorlar.

Kadınların anonimliğini korumak için bu makalede isimlerini değiştiriyoruz, yaşlarını veya mesleklerini belirtmemeyi tercih ediyoruz. Bu haberde İsviçreninsesi’ne yazan ve sorularımızı yanıtlayan kadınların isimlerini gizli tutmak için sembolik isimler ve görseller kullanıyoruz.

Bir cadde üzerinde yürürken arkandan bir ıslık sesi duymak, yabancı bir erkeğin rızanız dışında bedeninize dokunması – pek çok kadın kamusal alanda cinsel taciz yaşadı ve yaşamaya devam ediyor. Yasalar çıkarılıyor, katılaştırılıyor, ancak bu önlemler bazı erkekleri caydırmada yeterli olmuyor. Her kadının bu fiziki ve sözlü saldırılara karşı geliştirdiği farklı yöntemler var…

Akşamları Zürih Langstrasse’deki bir restoran ya da kafede oturmak, Bahnhofstrasse’nin arka sokaklarında dolaşmak veya İstanbul Beyoğlu’nda gece tek başına dışarıdayken eve dönmek – bu anlar, birçok kadın için dikkatle düşünülmüş planlar gerektirir. Pek çok kadın, evlerine güvenli bir şekilde dönebilmek için ayrıntılı stratejiler geliştiriyor ve bu stratejilere sadık kalıyor.

İsviçreninsesi’ne yazan ve sorularımızı yanıtlayan kadınların isimlerini gizli tutmak için sembolik isimler kullanıyoruz.

Geç saatlerde güvenli bir şekilde eve dönmek için sıkça taksi kullanmak en iyi çözüm olabilir.

Winterthur’dan Ayşe: ”Kulağıma Kulaklık Takıyorum Müzik Dinliyormuş Numarası Yapıyorum”

Ayşe, aktif bir sporcu olarak sık sık koşuya çıkıyor. Ancak, koşu rotasını belirlerken sadece zindelik ve zamanını değil, aynı zamanda güvenliğini de ön planda tutuyor. Ayşe, gün ışığında koşmanın önemini çok iyi biliyor ve rotasını her zaman kalabalık bölgelerden geçecek şekilde planlıyor. Bu strateji sayesinde uzun süre yalnız kalmaktan kaçınıyor.

Kulaklık, Ayşe’nin vazgeçilmezlerinden biri. Ancak kulağında kulaklık olmasına rağmen müzik dinlemiyor; böylece dışarıdan müzik dinlediği sanılıyor ve erkekler ona laf atmaktan çekiniyor.

Ayşe, kulaklık takma numarasını günlük hayatında da sıkça kullanıyor. Bu sayede daha mesafeli görünüyor ve daha az insan onunla konuşmaya çalışıyor. Çevresindeki sesleri duyabilmek ve yaklaşan tehlikeleri fark edebilmek için müzik dinlememeyi tercih ediyor. “Dikkatli olmak her zaman daha iyidir,” diyor Ayşe, güvenliğini her zaman ön planda tutarak. Ayşe gibi bu numarayı kullanan birçok kadın var.

İstanbul’da Yaşayan Havva, ”Elbise Altıma İnce Bisiklet Şortu Giyiyorum”

Havva, yaz aylarının başında iki çift sıkı bisiklet şortu almış: biri beyaz, diğeri siyah. Giyeceği kıyafete göre seçim yaparken, ince ve esnek kumaşlı bu şortlar elbisesinin altında neredeyse görünmez şekilde duruyor. “Olası bir şey olması durumunda en azından altımda bir koruma hissiyatı olduğunu bilmek beni rahatlatıyor,” diyor Havva. Özellikle bu şortlar, örneğin bir pazar tezgahında veya metroda, tramvayda kalabalık bir ortamda olası dokunmalara veya tacizlere karşı bir önlem olarak seçilmiş. Havva, bisiklet şortlarını, hava ne kadar sıcak olursa olsun, artık “en azından koruma sağlamak amacıyla giyiyorum ve bu durumdan dolayı kendimi iyi güvende hissediyorum,” diyor.

Havva bazen ayna karşısında, kendisine yöneltilen cinsiyetçi sözlere karşı sadece başını çevirip sessizce uzaklaşmak yerine nasıl cesurca karşılık verebileceğini çalışıyor. Geçenlerde biri ona arkasından “Hey, göğüslerin çok seksi!” diye seslendiğinde, ayna karşısında artık bu tür durumlarda ne yapması gerektiğini biliyor: “Seninki de fena değilmiş.”

“Bir erkeğin ona “Özür dilerim, senin poponu dokunmadan geçemedim.” şeklindeki cinsiyetçi saldırısına karşı Havva’nın net bir cevabı var. Havva yüksek sesle şöyle der: “Sanırım senin gibi bir göt herife hiç kimsenin dokunmadığı için olabilir mi?”

Kadınlar Güvenliği İçin İnisiyatif Alıyor: Zürih’ten Türkan’ın Hikayesi

”O günden Beri karanlıktan Korkuyorum”

Türkan, genellikle gittiği yerlerden ya geç geliyor ya da gecikiyor. Ancak, geç kalmasının sebebi sadece park yeri bulmakla sınırlı değil. Şehir merkezinde uygun bir park yeri bulabilmek için uzun süre araştırma yapmak zorunda kalıyor. Geceleri aracına döneceğini biliyorsa, her zaman iyi aydınlatılmış ve kadınlar için ayrılan otopark alanlarını tercih ediyor. Yaya olarak gitmeyi seçse bile dar sokaklardan, ıssız yollardan ve karanlık sokaklardan kaçınıyor.

“Tüm bu önlemlerime rağmen, bazen gecikiyorum. Ancak, bu, yaşadığım olaylarla karşılaştırıldığında ne ki?” diyor Türkan.

Diğer olaylar neydi şeklindeki sorumuza sesi titreyerek cevap veriyor: “Nisan ayında bir akşam, eve dönerken bir adam tarafından durdurulup duvara itildim. Etraf karanlık, sokak lambasının ışığı ise çok uzaktaydı. Adam kulağıma, ‘Sen çok seksi bir şeysin, ben de seni arzuluyorum’ diye fısıldadı. Adamın ağzı alkol kokuyordu. ‘O an sadece düşündüm: Şimdi tecavüze uğrayacaksın. Şimdi, şimdi, şimdi…’ Her şey bitti dedim. Neyse ki, adam bir an vazgeçti ve gecenin içinde kayboldu. Geriye kalan sadece korku ve Türkan’ın günlük yaşamını kısıtlayan uzun yolculuklar olmuş.

Daha önce sonbaharı ve kışı seviyormuş, noel zamanını çok seviyormuş. Şimdi, “Artık sadece ‘Eyvah, saat yine 17:00 olacak, hava kararacak’ diyorum ve ”akşamın olmasından, havanın kararmasından korkuyorum” diyor.


Kanton Schwyz Wollerau’dan Melda’nın Güvenlik Tedbiri: Cep Telefonu Her Zaman Yanında

Melda, genellikle evden çıkarken cep telefonunu yanında taşımayı tercih ediyor. Ancak aslında telefonu evde bırakmayı daha çok istiyor. Onun için cep telefonu, sadece iletişim aracı veya dikkat dağıtıcı bir araç değil, aynı zamanda güvenlik için kritik bir öneme sahip.

Özellikle tek başına dışarıda olduğunda, Melda, nerede olduğunu ve ne yaptığını en azından bir kişiye bildirebilmek için telefonunu kullanıyor. Bu yüzden telefonunun şarjının dolu olmasına dikkat etmek, onun için hayati bir önem taşıyor. Ancak bazen bu durumun yorucu ve sinir bozucu olabildiğini ifade ediyor.

Melda, “Aslında özgürlüğü seviyorum, yani telefonsuz dolaşmayı,” diyor. Ancak, birisi onu takip ettiğinde veya eve dönüş yolunda veya arkadaşlarının yanına giderken telefonla iletişim kurabilmenin daha güvenli olduğunu belirtiyor.

Melda’nın gözünde, cep telefonu hem bir güvenlik kalkanı hem de bir iletişim aracı olarak önemini koruyor.

Luzern’de Yaşayan Deniz’in Güvenlik Tedbirleri: Anahtar Silah Gibi

Deniz’in Güvenlik Tedbirleri: Anahtar Silah Gibi

Geç saatlerde yalnız başına eve dönerken, Deniz her zaman elinde bir anahtar tutar. Küçük yaşlardan beri annesinden öğrendiği bu önlem, onun için bir güvenlik kalkanı gibi işlev görüyor.

Ancak bir gece, eve dönüş yolunda değil, büyük bir süpermarkette alışveriş yaparken başına gelmişti. Raflarda dolaşan bir müşteri, Deniz’i takip etti, sonunda arkasına geçip kollarını ve göğsünü taciz etti. Deniz, adamın elini sert bir şekilde ittikten sonra, onu bırakmasını söyledi. Ancak mağaza çalışanları ve diğer müşteriler olaya sessiz kaldı. Deniz, son çare olarak anahtarını alıp adamın eline vurdu. Adam, “Seni fahişe ve saldırgan kadın!” diye bağırdı ve hızla oradan uzaklaştı. Deniz, ”Annenin öğütleri işe yarıyor.” diyor.

Deniz’in annesi, kızının son zamanlarda bir erkek arkadaşının gölde pedalo sürme davetini reddetmesinin sebebini açıkladı: “Güvenli bir yerde buluşun, mümkünse kalabalık ortamları tercih edin. Eğer bir sorun olursa, size yardımcı olabilecek insanlar yakınınızda olur.” Deniz annesinin bu öğütlerini hep dikkate alıp kurallarını hiç ihlam etmiyormuş.

Göz Temasından Kaçış ve Tren ve Tramvaylardaki Boş Vagonlar: Zürih Dietion’dan Aylin’in Hikayesi

Aylin, sokakta yürürken göz temasını genellikle karşılaştığı erkeklerle kesiyor. Bu basit önlem, istenmeyen dikkatleri çekmekten kaçınmasına yardımcı oluyor. Aylin, “Göz göze gelirsem, bazıları durup konuşmaya başlıyor ve ben sohbet etmek istemediğimi belirtsem bile dinlemiyorlar. Bu alışkanlığı kazandım, artık zor değil ama bir yandan da üzücü,” diyor.

Özellikle akşamları toplu taşıma ile seyahat ederken, Aylin dikkatli olmaya özen gösteriyor. Kadınların veya ailelerin bulunduğu bölgelere oturmayı tercih ediyor. “Tren ve tramvay yolculuklarında boş ve erkeklerin yoğun olduğu vagonlardan kaçınıyorum. Kendimi herhangi bir tehlikeye atmamam gerektiğini düşünüyorum,” şeklinde konuşuyor.

Alkolün etkisi altında olan durumlarda, birçok erkek oturduğu koltuğun yan tarafına ya da karşısına bir kadının gelmesini bir davet olarak algılayabiliyor. Aylin, bu tür durumlarla sık sık karşılaştığını belirtiyor. “Sohbet etmek istemediğimi söylediğimde, bazen çok agresif tepkiler alıyorum. ‘Kibirli, kendini beğenmiş, arogant kadın’ gibi suçlamalar yapılıyor veya isteğim dikkate alınmıyor ve konuşma devam ediyor,” diyor. Aylin ardından kalkar ve gider. Trende sık sık tuvalete gider, çünkü orada kapıyı kilitleyebildiğini söylüyor. Otobüste ve tramvayda bazen şoförün yanına kadar gider. Aylin, “Ve her seferinde, bisiklet yerine otobüsü tercih ettiğim için aptal olduğumu düşünüyorum.”

Aylin, günlük hayatında aldığı bu tedbirlerin ve yaşadığı deneyimlerin ona daha güvenli hissettirdiğini ifade ediyor.

Yalnız başına dışarıda olanlar genellikle erkek gruplarından uzak duruyor. Çoğu zaman, erkeklerin yoğun olduğu alanlardan kaçınmak için yolunu değiştiriyorlar, güvenliklerini sağlamak adına basit bir önlem olarak.

Görülenleri Söylemek: Zürih Glattbrugg’ta yaşayan Esra’nın Seyahat Hikayesi

Esra, genellikle kısa mesafelerde bisiklet kullanmayı tercih eden bir kadın. Ancak ara sıra yurtdışına çıkıp farklı şehirleri keşfetmeyi de seviyor. Uzun yolculuklar öncesinde ise masrafları ve beraberinde getirebileceği zorlukları göz önünde bulundurarak karar veriyor. “Uzun mesafe seyahatleri pahalı ve bazen rahatsız edici olabiliyor,” diyor.

Geçtiğimiz günlerde Flixbus ile yaptığı bir gece seyahati deneyimi hala tazeliğini koruyor. Otobüste diğer yolcuların uyuduğu bir anda, omuzlarına bir elin kaydığını hissetti. “Birisi parmakla bana dokunduğunda, şoka uğradım,” diye açıklıyor Esra. İndiğinde, yanında oturan bir erkek yolcunun yaşadığı olayı fark ettiğini ve durumdan dolayı üzgün olduğunu belirttiğini aktarıyor. Bu olay, Esra’ya gördüklerini paylaşmanın ve toplumsal farkındalığı artırmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlattı. “Bazen bir durumu değiştiremeyebiliriz ama gördüklerimizi anlatmak önemli,” diyor Esra. “Bu şekilde başkalarına yardımcı olabiliriz.”

Esra’nın yaşadığı bu olay, seyahat sırasında karşılaşılan güvenlik zorluklarını ve buna karşı nasıl tepki verilebileceğini gözler önüne seriyor. Görülenleri paylaşmanın, toplumda daha güvenli bir ortam yaratmak adına önemli bir adım olduğunu vurguluyor.

Esra, henüz on iki yaşındayken tren yolculuğunda ilk kez birinin elini dizine koyduğunu hissetmiş. Trenin dolu olmasına rağmen diğer yolcuların ne olduğunu görmelerine rağmen hiçbiri bir şey söylememiş. Bu tür durumlar Esra için birkaç kez tekrarlanmış. Başlangıçta donup kalsa da zamanla ayağa kalkmaya veya “Lütfen dur!” demeye başlayabilmiş.

Esra, “Anlamadığım şey, biri trende sesli rahatsızlık verdiğinde insanların nasıl tepki gösterdiği. Müzik dinleyen birine kızıp kalkabiliyorlar ama açıkça cinsel saldırıya şahit olduklarında neden gözlerini kaçırıyorlar? Yardım istediğimde hemen birinin yardım edeceğini bilsem her şey daha güzel olacak. Ama maalesef öyle değil. Ya da insanlar ne olup bittiğini görüp kendi başlarına müdahale etse veya bir kadının yardım istemesine gerek kalmadan o kişiye dersini verse.”

Kadınların anonimliğini korumak için bu makalede isimlerini, yaşlarını veya mesleklerini belirtmemeyi tercih ediyoruz.

#CinselTacizeKarşıStratejiler #KadınGüvenliği #ToplumsalFarkındalık #KadınHakları #KadınGücü #cinseltaciz #sexuelleübergriff #schweiz #isviçre #isviçredehayat #kadınlar #Frauen #vergewaltigung #stopgewalt # suisse #svizzera #

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Avrupa

AB İLE YENİ DÖNEM: İSVİÇRE-AB ANLAŞMASININ EN TARTIŞMALI 6 MADDESİ

yazar

Yayınlayan

on

By

“Teslimiyet anlaşması mı, istikrar paketi mi?”

✍️ Cemil Baysal

İsviçre ile Avrupa Birliği arasında 1889 sayfadan oluşan yeni anlaşma paketi siyasetin gündemine oturdu. Federal Hükümet (Bundesrat), bu kapsamlı belgeleri 13 Haziran 2025’te halkın ve siyasi kurumların görüşüne sundu. Peki, İsviçre halkı ve siyasi aktörleri en çok hangi başlıklarda ayrışıyor?

🔹 1. Dinamik AB Hukuku Uygulaması
Anlaşmanın en kritik maddesi, İsviçre’nin bazı alanlarda AB hukukunu otomatik olarak devralmasını öngörüyor. İsviçre karşı çıkarsa devreye anlaşmazlık çözüm mekanizması giriyor.

🔹 2. Anlaşmazlık Çözüm Mekanizması
Taraflar arasında doğabilecek anlaşmazlıklar için çok kademeli bir süreç öngörülüyor. Sorun önce karma komitede görüşülecek, çözülemezse tarafsız bir hakem heyeti devreye girecek. Gerekirse Avrupa Adalet Divanı da yorum sağlayacak. İsviçre kararı tanımazsa AB, yaptırımlar (dengeleyici önlemler) uygulayabilecek.

🔹 3. AB Vatandaşlık Yönergesi ve Serbest Dolaşım
Anlaşma, aile birleşimi ve sosyal yardımlar gibi konularda tüm AB vatandaşlarına daha geniş haklar tanıyor. Ancak İsviçre, sadece çalışan bireylerle sınırlı özel bir uygulama talep etti. Muhalifler, bu istisnaların yeterli olmadığını savunuyor.

🔹 4. Ücret Koruma Önlemleri
İsviçre’nin AB’ye göre yüksek olan ücret seviyesinin korunması için 14 maddelik bir koruma paketi hazırlandı. Bu önlemlerle sendikaların desteği kazanılmaya çalışılıyor.

🔹 5. Göçte Koruma Maddesi (Schutzklausel)
Yoğun göçün ekonomik ve sosyal krizlere neden olması halinde İsviçre’nin geçici önlemler almasına izin veren bir madde yer alıyor. Bu durumda da son karar karma komite ve hakem heyetinde olacak.

🔹 6. Siyasi Süreç ve Son Söz
Üç ay sürecek halk danışma (vernehmlassung) süreci başladı. Tüm partiler, dernekler, kantonlar ve vatandaşlar görüş bildirebilecek. Son kararı ise Parlamento ve ardından halk verecek.

📌 Sonuç olarak: Anlaşma İsviçre’de halk oylamasına gidecek. Ancak içeriğindeki birçok madde hâlâ yoğun tartışma yaratıyor.


Haberin Devamını Oku

İsviçre

YAZ SICAKLARINDA GİZLİ TEHLİKE: İSVİÇRE GÖLLERİNDE ENTENFLÖHE (KAZ PİRESİ) ALARMI

yazar

Yayınlayan

on

By

🕒 Okuma süresi: 2 dakika
📍 İsviçre – 30 Haziran 2025

İsviçre’nin pek çok gölü yaz sıcaklarının etkisiyle 20 dereceyi aştı. Serinlemek için göllere koşanlar ise bu güzel havanın keyfini çıkarırken fark etmeden Entenflöhe (kaz piresi) larvalarının hedefi olabiliyor. Bu mikroskobik canlılar, insan derisine girerek “banyo dermatiti” adı verilen ciddi kaşıntılara ve ciltte döküntülere neden olabiliyor.


NEDİR BU ENTENFLÖHE?

Entenflöhe olarak adlandırılan canlılar aslında pire değil, salgın dönemlerinde göl sularında yoğunlaşan emici kurtçukların (trematodlar) larvalarıdır. “Zerkarien” adı verilen bu larvalar sıcak hava dalgalarının ardından göllerdeki salyangozlardan çıkar ve bir konak aramaya başlar. Asıl hedefleri su kuşları olan bu larvalar, bazen çocuklar ya da yüzücülerle temas ederek insan vücuduna yanlışlıkla girer. İnsan vücudu ise bu canlılar için “yanlış ev sahibi” olduğundan larvalar kısa sürede ölür ancak bu süreçte şiddetli kaşıntı ve deri döküntülerine neden olabilir.


BELİRTİLERİ NELER?

Zerkarien’in cilde girmesinden sonra:

  • 1 saat içinde yoğun kaşıntı başlar
  • 24–48 saat içinde etkisini artırır
  • Ciltte kızarıklık, kabarcıklar ve kurdeşen benzeri döküntüler oluşur
  • Semptomlar genellikle 10–20 gün içinde kendiliğinden geçer

Zürih Üniversitesi Hastanesi, bu durumun genellikle zararsız olduğunu ancak kaşımaktan kaçınılması ve bölgenin temiz tutulması gerektiğini vurguluyor. Aksi halde ikincil enfeksiyonlar oluşabilir.


NASIL KORUNABİLİRSİNİZ?

🔹 Sığ sularda uzun süre kalmaktan kaçının
🔹 Varsa iskele üzerinden doğrudan derin suya girin
🔹 Yüzme sonrası duş alın ve vücudunuzu iyice kurulayın
🔹 Su kuşlarını beslemeyin – Çünkü kuş dışkısıyla göle bırakılan yumurtalar bu döngüyü başlatıyor
🔹 Daha güvenli bir alternatif: Akarsularda yüzmek


YAZI KEYFE DÖNÜŞTÜRMEK SİZİN ELİNİZDE

Entenflöhe tehlikesi kulağa ürkütücü gelse de alınacak basit önlemlerle yaz mevsiminin tadını güvenle çıkarabilirsiniz. İsviçre göllerinde yüzmek hâlâ keyifli ve sağlıklı bir aktivite – yeter ki suyun altında neler olduğunu bilelim!

📌 Kaynak: Dermacenter Küssnacht, Zürcher Umwelt- und Gesundheitsschutz, MeteoNews

Haberin Devamını Oku

İsviçre

DÜNYANIN EN GÜÇLÜ PASAPORTLARINDAN BİRİ: İSVİÇRE PASAPORTU 193 ÜLKEYE VİZESİZ GİRİŞ SAĞLIYOR

yazar

Yayınlayan

on

By

🕒 Okuma süresi: 2 dakika
📅 Yayın Tarihi: 30.06.2025

ZUG – İsviçre pasaportu, dünyada en çok ülkeye vizesiz seyahat imkânı sunan belgelerden biri. 2025 yılına ait Henley Pasaport Endeksi’ne göre İsviçre vatandaşları, tam 193 ülkeye vizesiz veya kapıda vize alarak giriş yapabiliyor. Bu başarı İsviçre’yi dünyada 6. sıraya yerleştiriyor. Ancak bu küresel seyahat özgürlüğüne rağmen bazı ülkeler hâlâ İsviçreliler için de ek belge ya da dijital izin şartı koşuyor.

FRANSA, ALMANYA, JAPONYA ÖNDE

İlk sırada ise 194 ülkeye erişim sağlayan Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Singapur ve İspanya gibi ülkeler yer alıyor. Listenin en alt sırasında ise yalnızca 28 ülkeye vizesiz giriş sağlayabilen Afganistan bulunuyor.

VİZESİZLİK, BELGESİZLİK ANLAMINA GELMİYOR

Her ne kadar İsviçre pasaportu büyük kolaylık sağlasa da, birçok ülke ek şartlar koyabiliyor. ABD için elektronik seyahat izni ESTA, bazı ülkeler için mali durum belgesi, konaklama rezervasyonu ya da dönüş bileti gibi belgeler hâlâ istenebiliyor. Özellikle iş gezileri, uzun süreli konaklamalar veya özel amaçlı seyahatlerde süreç karmaşık hâle gelebiliyor.

İSVİÇRELİ GİRİŞİM: VISAGO.CH

İşte bu noktada devreye Visago adlı İsviçreli girişim giriyor. Bu çevrim içi platform, seyahat eden kişilerin hedef ülkeye vize gerekip gerekmediğini, nasıl başvuru yapacaklarını, hangi belgelerin gerektiğini ve işlem süresini birkaç tıklamayla öğrenmesini sağlıyor.

Platformun kurucusu Michael Born, “Amacımız seyahatlerdeki gereksiz bürokratik engelleri ortadan kaldırmak” diyor. Visago.ch, kullanıcı dostu arayüzü ve resmi kaynaklara dayalı güncel bilgileriyle hem turistler hem de sık seyahat edenler için etkili bir dijital çözüm sunuyor.

Haberin Devamını Oku

Trendler