Sosyal Medya

İsviçre

Listeria Kontaminasyonu Sonucu Yedi Ölüm, Schwyz’de Peynir İmalatçısı Mahkûm Edildi

yazar

Yayınlayan

on

Steinerberg’deki Peynir Fabrikası’nda yaşanan Listeria kontaminasyonu, Schwyz’deki bir peynir imalatçısının mahkumiyetiyle sonuçlandı. Ürettiği peynirlerin Listeria bakterisi ile kontamine olması, yedi kişinin ölümüne ve 13 kişinin hastalanmasına yol açtı. Sanık, denetim sorumluluğunu yerine getirmediği gerekçesiyle 24 ay hapis cezasına çarptırıldı. Arka planda, peynir imalatçısının uyarılara rağmen kontaminasyonu önleyememesi ve yetersiz testler yapması öne çıktı. Soruşturmalar sonucunda, 2018 ve 2020’de kâsârın Listeria ile kontamine peynirinin 20 kişide enfeksiyona yol açtığı belirlendi.

Ne oldu?

Kanton Schwyz’deki Steinerberg kasabasındaki bir peynir imalatçısı, bir dizi dikkatsiz taksirle adam öldürme suçlamalarından dolayı mahkûm edildi. İddianameye göre, peynir imalatçısının ürettiği Listeria bakterisi ile kontamine olmuş peynirler nedeniyle yedi kişi yaşamını yitirdi, 13 kişi ise hastalandı.

65 yaşındaki sanık, savcılık iddianamesine göre, denetleme sorumluluğunu yeterince yerine getirmediği için suçlandı. Mahkeme, ona 24 aylık hapis cezası ve 80 gün boyunca günde 120 İsviçre frankı para cezası verdi. Hapis cezası ve para cezası iki yıllık bir deneme süresi ile verildi. Mahkeme, tarafların her ikisinin de ceza miktarıyla hemfikir olduğu bir kısaltılmış bir duruşmada gerçekleşti.

Arka Plan

Peynir imalatçısı, çeşitli büyük müşterilerinin ürünlerinde Listeria olduğuna dair uyarılar üzerine dikkate alındı. Bunun üzerine, çeşitli örnekleri Kanton laboratuvarına kontrol için gönderdi ve bu örneklerin Listeria içerdiği belirlendi.

Ancak peynir imalatçısı, sadece peynir örneklerini test ettirdi ve çevresel örnekleri ihmal etti. Mayıs 2020’de ilgili federal makamlar, peynir imalatçısının 26 ürünü için bir kamu uyarısı yayınladı. Ancak, geç kalınmıştı. Bu uyarıdan sonra pek çok kişi enfekte olmuş ve ölümler meydana gelmişti. Kanton Kimyageri, Temmuz 2020’de peynir imalatçısı hakkında bir suç duyurusunda bulundu ve savcılık soruşturmayı başlattı. O zamandan beri, peynir fabrikası Listeria vakası nedeniyle kapatıldı.

Soruşturmanın Sonuçları

Soruşturmalar neredeyse dört yıl sürdü. Savcılık birçok vakayı inceledi, ancak Listeria’nın hastalıklardan sorumlu olduğunu kesin olarak kanıtlayamadığı için sadece birkaçını devam ettirdi. Sonunda, suçlamalar arasında dikkatsiz taksirle adam öldürme, dikkatsiz taksirle yaralama ve gıda güvenliği yasasını ihlal etme suçları yer aldığı için dava açıldı.

2018 ve 2020 yıllarında kâsârın Listeria monocytogenes ile kontamine edilmiş peynirinin tüketilmesi sonucunda 20 kişide enfeksiyonlar meydana geldi.

Savunma Ne Diyor?

Savunma, dört yıllık sürecin peynir imalatçısı için çok zor olduğunu vurguladı. Taciz edildiğini ve önyargılı bir şekilde muamele gördüğünü belirtti. Bu, ceza miktarında göz önünde bulundurulmalı denildi. Ayrıca, Listeria kontaminasyonunun nasıl gerçekleştiği hala belirsiz olduğunu vurguladı. Mahkum edilen peynir imalatçısı, mahkemede, olaydan çok pişman olduğunu ve etkilenen herkese başsağlığı dilediğini ifade etti. Kendisinin zor bir zaman geçirdiğini söyledi.

Olayın Sonuçları Nelerdir?

Peynir Endüstrisi Birliği Fromarte, olaydan bu yana kuralların sıkılaştırıldığını belirtti. , Fromarte Kalite Yönetiminden Sorumlu Stefan Truttmann, ”daha fazla kontrol var” diyor. Ayrıca, ”peynir imalatçılarını sürekli olarak önemli hijyen önlemleri konusunda eğitiyoruz. Tesisler temizlenmeli ve dezenfekte edilmelidir. Peynir imalatçısı düzenli olarak ellerini yıkamalı ve temiz kıyafetler giymelidir. Bu, Listeria’nın önlenmesine yardımcı olabilir. Ancak, yüzde yüz güvenlik sağlanamaz.” diyor.

Listeria, gıda kaynaklı bir bakteri olan Listeria monocytogenes’in neden olduğu bir enfeksiyon hastalığıdır. Bu bakteri, çoğunlukla çiğ veya yetersiz pişmiş deniz ürünleri, et, peynir gibi hayvansal gıdalarda bulunur. Listeria enfeksiyonu genellikle sağlıklı bireylerde hafif semptomlarla geçerken, bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde veya hamile kadınlarda ciddi sonuçlara yol açabilir. Semptomlar arasında ateş, kas ağrıları, mide bulantısı, ishal ve baş ağrısı bulunabilir. Listeria enfeksiyonu, hamilelik sırasında anne ve bebeği için tehlikeli olabilir ve ciddi komplikasyonlara, hatta ölüme yol açabilir. Bu nedenle, Listeria içeren gıdalardan kaçınılması ve gıda güvenliği önlemlerine dikkat edilmesi önemlidir.

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

MİGROS’TA COCA-COLA ÜRÜNLERİ NEDEN YOK?

yazar

Yayınlayan

on

By

Türkiye’nin en büyük perakende zincirlerinden Migros’ta Coca-Cola, Fanta, Sprite ve Monster Energy gibi popüler içeceklerin rafları boş kaldı. Migros ve Coca-Cola tarafından yapılan açıklamalara göre bu durum, bir tedarik sorununun sonucu. Ancak, yaşanan aksaklığın detayları “hukuki nedenlerden ötürü” paylaşılmıyor.

TÜM ÜLKEYİ ETKİLİYOR

Tedarik sorunu, Migros’un İsviçre genelindeki şubelerini etkiliyor. Ancak, bazı mağazalarda Coca-Cola ürünleri hala belirli boyut ve çeşitlerde bulunabiliyor. Örneğin, Zürih’teki Limmatplatz şubesinde Monster Energy içecekleri tükenmiş durumda, Coca-Cola’nın 900 ml şişesi ise tamamen raflardan kalkmış görünüyor.

FİYAT KRİZİ Mİ?

Uzmanlar, bu tedarik kesintisinin sebebinin fiyat anlaşmazlıkları olabileceğini düşünüyor. Benzer bir sorun, Migros’un bir yan kuruluşu olan Denner ile Coca-Cola arasında 2014 yılında yaşanmıştı. O dönemde Denner, fiyat artışını protesto etmek için Çekya’dan kola ithal etmiş ve bu kriz aylarca sürmüştü. Nihayetinde 2015 yazında bir anlaşmaya varılmıştı.

YENİDEN RAFLARDA OLACAK MI?

Migros, şu an Coca-Cola ile görüşmelerin sürdüğünü belirtiyor. Şirketin basın sözcüsü, “Önümüzdeki haftalarda rafların aşamalı olarak tekrar dolmasını bekliyoruz” açıklamasında bulundu. Ancak bu süreçte müşterilerin alternatif ürünlere yönelmesi muhtemel.

Haberin Devamını Oku

Gündem

META, TIKTOK, GOOGLE: İSVİÇRELİ UZMANLAR PAZAR GÜCÜNÜN DÜZENLENMESİNİ ÖNERİYOR

yazar

Yayınlayan

on

By

Bundesrat Federal Hükümet tarafından görevlendirilen medya komisyonu, egemen teknoloji şirketlerine karşı ek önlemler öneriyor


Dijital platformlar, özellikle sosyal medya ağları ve arama motorları, yalnızca kullanıcı etkileşimlerini değil, aynı zamanda kamuoyunu da şekillendiriyor. Bu durum, demokratik süreçlerin işleyişini doğrudan etkileyebiliyor. Şu anda, İsviçre’nin önde gelen medya düzenleyici kurumu olan Eidgenössische Medienkommission (Emek), bu platformların denetlenmesi için kapsamlı bir strateji öneriyor. Bu strateji, teknoloji şirketlerinin piyasadaki baskın rollerine karşı ek düzenlemeler getirilmesini içeriyor.

Teknoloji Şirketlerinin Gücü
Emek, sosyal medya platformları ve arama motorlarının sadece büyük pazarlara sahip olmadığını, aynı zamanda içeriklerin şekillendirilmesinde önemli bir etkiye sahip olduğunu belirtiyor. Bu şirketler, kullanıcıların karşısına çıkan içerikleri algoritmalar aracılığıyla seçiyor ve bu süreç genellikle ticari çıkarlarla yönlendiriliyor. Ancak, bu algoritmalar, demokratik bir toplumda olması gereken şeffaflık ve tarafsızlık ilkesine aykırı şekilde tasarlanmış durumda.

Emek’in önerdiği kapsamlı strateji, sadece İsviçre hükümetinin hazırladığı ve iletişim platformları üzerine odaklanan yasayı aşan bir yaklaşımı içeriyor. Bu strateji, pazardaki egemenlik gücüne karşı düzenlemeler getirilmesini, ticari olmayan algoritma alternatiflerinin geliştirilmesini ve platformlara karşı daha sıkı toplumsal denetimlerin yapılmasını içeriyor.

Algoritmaların Gücü ve Etkileri
Emek, sosyal medya platformlarının ve diğer dijital hizmetlerin, medya organları, reklam verenler ve kullanıcılar arasındaki etkileşimi belirleyen kuralları koyduğunu belirtiyor. Bu gücün daha da arttığı bir nokta ise, bu platformların aynı zamanda yapay zeka (YZ) sistemleri sağlayan büyük şirketler olması. Bu durum, şirketlerin algoritmalara dayalı içerik seçimi yaparak, kamuoyunun nasıl şekillendiğini doğrudan etkileyebilmesine olanak tanıyor.

Bu tür platformların büyük bir pazara sahip olması, aynı zamanda onların önemli bir “fikir gücü” taşımalarına da yol açıyor. Kullanıcılar, kişiselleştirilmiş içeriklerle, haber akışlarında, önerilerde veya yapay zeka ile üretilen yanıtlarda karşılaşıyorlar. Ancak, Emek, bu içeriklerin genellikle ticari hedeflere odaklandığını ve gazetecilik ya da demokrasiye hizmet etmediğini vurguluyor.

Pazardaki Gücün Potansiyel Kötüye Kullanımı
Bu önerilerde dikkat çeken bir diğer önemli nokta ise, teknoloji devlerinin pazardaki güçlerini kötüye kullanma potansiyeli. Emek, büyük teknoloji şirketlerinin, kendi içeriklerini ve hizmetlerini önceliklendirerek, sözleşme ya da kullanım şartlarını tek taraflı olarak belirleyerek kullanıcıları ve diğer şirketleri dezavantajlı duruma sokabileceğini belirtiyor.

Emek’in önerdiği stratejiler arasında şeffaflık ilkesinin güçlendirilmesi ve platformların hesap verebilirliğinin artırılması yer alıyor. Ayrıca, platformların dijital içerikler üzerindeki etkilerinin, özellikle de demokratik süreçlere zarar verme olasılıklarının titizlikle incelenmesi gerektiği ifade ediliyor.

Haberin Devamını Oku

Gündem

AVRUPA KOMİTESİ’NE GÖRE İSVİÇRE’DE POLİS UYGULAMALARI ENDİŞE VERİCİ

yazar

Yayınlayan

on

By

Avrupa Konseyi’ne bağlı İşkencenin Önlenmesi Komitesi (CPT), geçtiğimiz Mart ayında dört Batı İsviçre kantonunda gerçekleştirdiği incelemelerin ardından, ülkedeki polis uygulamaları ve cezaevlerindeki aşırı kalabalıklaşma konularında ciddi endişelerini dile getirdi. Komite, “Freiheitsentzug” (özgürlükten yoksun bırakma) sırasında, özellikle yabancı uyruklu kişiler tarafından bildirilen aşırı şiddet ve kötü muamele iddialarını kaydetti.

Bunlar arasında polis köpeklerinin ısırması, copla vurma, kafa atma, yumruklama, tekmeleme ve yere sert şekilde düşürme gibi uygulamalar da yer alıyor. Şikayetler, özellikle Cenevre, Valais ve Vaud kantonlarında tutuklama sırasında meydana gelen olaylara dayanıyor. Komite, ayrıca Freiburg kantonunu da ziyaret etti.

Cenevre kantonunda, kasıtlı işkenceye dair artan iddiaların, polis şiddetinin süreklilik arz eden bir uygulama haline geldiğini gösterdiğini belirtti. CPT, bu tür vakaların önlenmesi için daha etkin önlemler alınması gerektiğini vurguladı.

Cezaevlerindeki aşırı kalabalıklaşma, özellikle Cenevre ve Vaud kantonlarında büyük bir sorun olarak öne çıkıyor. Ziyaret sırasında Bois-Mermet VD Cezaevi’nde doluluk oranı %166, Champ-Dollon GE Cezaevi’nde ise %132 olarak kaydedildi.

Aşırı kalabalıklaşmanın, tutuklu koşullarını ve personel çalışma şartlarını olumsuz etkilediği ifade edildi. CPT, cezaevlerinin nüfusunun azaltılması için tüm adalet sistemini kapsayan kapsamlı bir strateji uygulanması gerektiğini önerdi.

İsviçre Hükümeti Cevap Verdi

Hükümet, CPT raporuna detaylı bir yanıt vererek, kantonal yetkililerin güvenlik güçleri tarafından işkencenin kabul edilemez olduğunu ve olası suiistimallerin sistematik olarak bildirildiğini ve soruşturulduğunu belirtti. Ayrıca, cezaevlerindeki aşırı kalabalıklaşmanın azaltılması için alternatif cezalandırma yöntemlerinin daha fazla kullanılmasının planlandığı belirtildi.

Federal hükümet, tutuklamaların sadece çok kısa bir süreliğine, kimlik kontrolü amacıyla yapılan özgürlük kısıtlamaları olduğunu ve mevcut yasal çerçevenin, adli garantilerin etkin bir şekilde uygulanmasını sağlamak için yeterli olduğunu ifade etti.

Haberin Devamını Oku

Trendler