Sosyal Medya

Türkiye

KARTALKAYA OTEL YANGININDA 36 ÇOCUK HAYATINI KAYBETTİ

yazar

Yayınlayan

on

Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Oteli’nde çıkan yangında hayatını kaybedenlerin kimlik tespiti tamamlandı. Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu, yangında yaşamını yitiren 78 kişinin kimliklerini açıkladı. Yangında 36’sı çocuk olmak üzere 78 kişi hayatını kaybetti. Felaket, en az 30 aileyi derinden etkiledi.

Yangının ardından başlatılan soruşturma çerçevesinde, 14 kişi gözaltına alındı. Ancak, ihmal ve denetim tartışmaları sürerken, neredeyse her aileden en az bir çocuğun hayatını kaybetmesi, trajedinin boyutlarını gözler önüne serdi. Çocukların çoğu ilkokul ve ortaokul çağındaydı. Sömestr tatili nedeniyle, birçok aile çocuklarıyla birlikte kış tatiline gitmek üzere otelde konaklayordu.

Otelden kaçmak için camlardan çarşaf bağlayarak dışarı çıkan birçok kişi, felaketin korkunç boyutlarını gözler önüne serdi. Kartalkaya’daki tanıklıklar, yangının ardından yaşanan dehşeti anlatıyor: “Çocukların bağırışları, annelerin çocuklarını camlardan atması, tarif edilemez.”

Yangında hayatını kaybeden çocuklar arasında, Pera Suyolcu, Alya Altın, Dila ve Ela İnal, Demir ve Defne Tüzgiray ile Kemal Tokcan ve kardeşi de bulunuyor.

HAYATINI KAYBEDEN ÇOCUKLARIN İSİMLERİ:

  • Alya Turan
  • Vedia Nil Apak
  • Nehir Sarıtaş
  • Ömür Kotan
  • Ayşe Maya Doğan
  • Vedat Çetiz
  • Mina Akişli
  • Alican Boduroğlu
  • Elif Nas Boduroğlu
  • Eren Bağcı
  • Doğa Doğan
  • Mavi Doğan
  • Pera Suyolcu
  • Demir Tüzgiray
  • Doruk Sarıtaş
  • Elif Derin Yalçın
  • Atlas Kaan Tokcan
  • Kemal Tokcan
  • Özüm Karataşlı
  • Esat Çetiz
  • Kerem Güngör
  • Lalin Doğan
  • Oya Kanpolat
  • Ala Dora Türkmen
  • Pelin Güngör
  • Dila İnal
  • Ela İnal
  • Sümeyye Güner
  • Bekir Sadık Gültekin
  • Muhammed Selim Gültekin
  • Yusuf Sinanettin Gültekin
  • Alya Altın
  • Defne Tüzgiray
  • Sedat Çetiz
  • Ela Dayı
  • Buse Dayı

YANGININ VICTİMLERİNDEN BAZILARI:

  • Tüzgiray Ailesi: 8 yaşındaki Demir ve 11 yaşındaki Defne ile birlikte hayatını kaybetti.
  • Doğan Ailesi: Duygu ve Mert Doğan’ın iki kızı, Doğa ve Mavi, yangında yaşamını yitirdi.
  • Dayı Ailesi: Ticaretle uğraşan Süleyman Dayı ve eşi Seden Nurgül Dayı, 15 yaşındaki Ela ve 12 yaşındaki Buse ile birlikte hayatını kaybetti.
  • Çetiz Ailesi: Doktor baba Ahmet, öğretmen anne Habibe, ikiz çocukları Sedat ve Vedat ile 9 yaşındaki Esat Çetiz hayatını kaybetti.

Yangının ardından oteldeki yangın güvenliği ve denetim eksikliklerine dair tartışmalar sürerken, otel yetkilileri ve hükümetin sorumluluğu yeniden gündeme geldi. Uzmanlar, yangının önlenebilir olup olmadığına dair çeşitli görüşler bildirdi.

BBC Türk Kanalı Fundanur Öztürk & Hilken Doğaç Boran

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Turizm

Türkiye’ye Gelen Turist Sayısında On Aylık Düşüş

yazar

Yayınlayan

on

By

Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2025 yılının ekim ayı ile yılın ilk on ayına ilişkin ziyaretçi istatistiklerini açıkladı. Resmî verilere göre Türkiye, Ocak–Ekim döneminde toplam 55 milyon 676 bin ziyaretçi ağırladı.

Aynı dönemde yabancı turist sayısı yüzde 0,12 düşerek 47 milyon 252 bine geriledi. Türkiye’ye gelen ziyaretçilerin 8 milyon 423 binini ise yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları oluşturdu.

Ekim ayında artış var

Ekim ayında tablo kısmen toparlanma gösterdi. Bu ay Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçi sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4,32 artarak 5 milyon 683 bine ulaştı.

Ekim ayının lideri Almanya

Ekimde Türkiye’ye en çok ziyaretçi gönderen ülke 983 bin kişiyle Almanya oldu. Almanya’yı

  • 865 bin ziyaretçiyle Rusya,
  • 510 bin ziyaretçiyle İngiltere (Birleşik Krallık),
  • 272 bin ziyaretçiyle Bulgaristan,
  • 268 bin ziyaretçiyle İran takip etti.

On aylık dönemin zirvesinde Rusya var

Yılın ilk on ayında Türkiye’ye en çok ziyaretçi gönderen ülke 6 milyon 391 bin kişiyle Rusya oldu. Rusya’yı:

  • 6 milyon 201 bin ziyaretçiyle Almanya,
  • 4 milyon 52 bin ziyaretçiyle İngiltere,
  • 2 milyon 552 bin ziyaretçiyle İran,
  • 2 milyon 310 bin ziyaretçiyle Bulgaristan izledi.

Bakanlık verileri, ekim ayında artış yaşansa da yıl genelinde yabancı ziyaretçi sayısının sınırlı bir düşüş gösterdiğini ortaya koydu.

Haberin Devamını Oku

İsviçre

Sosyal Medyada Yurtdışı Yaşamı Abartan Paylaşımlar Tartışma Yaratıyor

yazar

Yayınlayan

on

Son yıllarda Türkiye’den İsviçre, Almanya ve diğer Avrupa ülkelerine taşınan bazı sosyal medya içerik üreticilerinin paylaşımları sıkça gündeme geliyor. Özellikle kısa sürede takipçi kazanmak isteyen hesapların, yaşadıkları ülkelerin ekonomik koşullarını eksik, abartılı ya da bağlamından kopuk bir şekilde anlatmaları ise tartışmaları beraberinde getiriyor.

Ben bile 40 yılı aşkın süredir İsviçre’de yaşayan biri olarak bazı videoları izlediğimde “Acaba ben başka bir ülkede mi yaşıyorum?” diye düşünmeden edemiyorum.

Elbette yaşadığı ülkeyi doğru, dengeli ve faydalı şekilde tanıtan insanlar da var. Ancak bir de her fırsatta doğruluğu şüpheli söylemlerle kitleleri yanıltan, hiçbir araştırmaya dayanmayan içerikler üreten bir kesim bulunuyor. Aynı durum, Türkiye’ye tatile giden ve mikrofon uzatılan kişilerde de görülüyor: Ya göklere çıkaran ifadeler ya da yerin dibine sokan yorumlar…
Orta yolu söyleyenler nedense ya yayınlanmıyor ya da izlenmiyor.

“Bir günlük maaşla iPhone alıyorum” söylemleri ne kadar gerçekçi?

Son dönemlerde “Bir günlük maaşla iPhone alıyorum”, “Oğlum bir aylık çıraklık maaşıyla Mercedes aldı” gibi ifadeler sık sık gündeme geliyor. Tamamen uydurma değiller; fakat bağlamdan koparılmış durumda.

Asıl soru şu:
İstersen iPhone’u bir günde al, peki geri kalan 29 gün ne olacak? Ay sonunda elinde ne kalıyor?
Bu kısmı kimse anlatmıyor.

Ayrıca gelirleri Türk lirasına çevirip “Biz burada çok rahatız” demek de, Türkiye’ye gidip kameraya “Avrupa bitti, ekonomi çöktü, Türkiye daha iyi” demek de aynı derecede yanıltıcıdır. İki taraf da uçlarda geziyor. Normal, dengeli konuşanlar ise nedense yayınlanmıyor; özellikle Türkiye’de mikrofon uzatılanların çoğu yalnızca negatif konuşanlardan seçiliyor.

Bu nedenle, lafı uzatmadan Avrupa’daki yaşamı biraz rakamlarla konuşmanın zamanı geldi.
Çünkü bir gelirin gerçek değeri, harcandığı ülkedeki maliyetlerle ölçülür.

Amacım ne Avrupa’yı överek parlatmak, ne de Türkiye’yi yerip küçümsemek. Her ülkenin eksi ve artıları vardır; ancak yazımın konusu bu değil. Benim derdim karşılaştırma yapmak değil, insanların doğru bilgilenmesini sağlamak.

İsviçre’de 2 Çocuklu Bir Ailenin Giderleri: Gerçek Tablo

İsviçre ve Almanya’da uzun yıllardır yaşayan herkes bilir: Bu ülkelerde orta sınıfın gelir-gider dengesi dışarıdan göründüğü kadar geniş bir refah alanı sunmaz.
Üstelik son yıllarda maaşlar yıllık 20–30 frank gibi sembolik artışlar görürken; sağlık sigortası ve kiralara her yıl en az 50 frank zam geliyor.

Şimdi gelin, İsviçre’de 2 çocuklu, tek maaşla geçinen bir aileyi ele alalım ve ay sonunda ne kaldığına birlikte bakalım.

Varsayılan maaş:
• Brüt: 6.000 CHF
• Net: 5.500 CHF

(Bu maaş İsviçre için iyi sayılır ama yaygın değildir. Pek çok göçmen kökenli çalışan bundan daha düşük maaş alır.)

Aylık Giderler (Ortalamalar):
• Kira (4,5 odalı daire): 2.150 CHF
(Kanton, konum ve daireye göre 1.500–2.500 arası değişir.)
• Sağlık sigortası (4 kişi): 1.400 CHF
(Kantona göre 1.200–1.800 arası.)
• Telefon + internet: 100 CHF
• Araba ve trafik masrafları: 200 CHF
• Vergi: 400 CHF
• Tatil bütçesi: 400 CHF
• Beklenmeyen masraflar: 200 CHF
• Market – temel gıda (Migros, Coop vb.): 1.500 CHF
(Bu hesap mümkün olan en düşük seviyede.)

Toplam gider: 6.350 CHF

Net gelir: 5.500 CHF

Ay Sonunda Kalan: –850 CHF (Eksi)

Yani bırakın birikimi, bu aile her ay 850 frank açık veriyor.
Üstelik bu tablo “iyi maaş” kategorisinde kabul edilen bir gelir üzerinden yapıldı.

Hem de hesaba dahil olmayan onlarca masraf var:
• Restoranda bir akşam yemeği yok,
• Kışın gerekli olan dört lastiğin (1.000 CHF) maliyeti yok,
• Aracın çıkabilecek ani arızaları yok,
• Sigorta şirketinin karşılamadığı sağlık giderlerinin kişiye düşen payı yok,
• Çocukların hobileri, spor, müzik, oyuncak ve diğer ihtiyaçları yok.

Amaç, İsviçre ekonomisinin kötü olduğunu söylemek değil;
sosyal medyada anlatılan pembe tablonun gerçeğin sadece küçük ve seçilmiş bir parçası olduğunu göstermek.

Elbette bazı aileler bu açığı ikinci bir maaşla, yan işlerle, daha düşük kira veya daha uygun sigorta seçenekleriyle kapatabiliyor. Çözümler her zaman var.

Fakat şu da bir gerçek:
Sosyal medyada anlatılan “rahatlık”, “uçtum kaçtım”, “şu kadar günde şunu aldım” masallarının gerçek hayatta karşılığı yok.

Gerçek hayat hâlâ matematik biliyor.
Gelir – gider = sonuç.
Ve sonuç, telefon kamerasına anlatılandan çok daha sade, çok daha gerçek.

Haberin Devamını Oku

Türkiye

Yargıtay’dan Kritik Karar: “Şaka da Olsa” Artık Hakaret Sayılacak

yazar

Yayınlayan

on

By

Yargıtay, ifade özgürlüğü ile kişilik hakları arasındaki sınırı yeniden çizdi. Yüksek Mahkeme’nin son kararlarıyla birlikte, “şaka yaptım”, “öfkeyle söyledim” ya da “gülerek söyledim” gibi savunmalar artık hakaret suçunu ortadan kaldırmak için yeterli sayılmayacak.

Niyet Değil, Etki Önemli

Yargıtay, kararında özellikle “sözün söyleniş niyetinden çok muhatap üzerindeki etkisinin” dikkate alınacağını vurguladı. Buna göre, kişinin onurunu, saygınlığını veya toplumsal itibarını zedeleyen her türlü ifade, söyleyenin niyetinden bağımsız olarak “hakaret” kapsamında değerlendirilebilecek.

Gündelik İfadeler Artık Suç Sayılabilir

Mahkeme kararlarında, gündelik dilde sıkça kullanılan birçok kelimenin dahi hakaret suçuna girebileceği belirtildi.
Yargıtay içtihatlarında açıkça yer alan bazı ifadeler şöyle:

“Aç köpek, ahlaksız, ayyaş, çakal, diktatör, dinsiz, enayi, gavat, hain, hırsız, it, kaşar, kuduz, lanet karı, meczup, münafık, pavyon kadını, pis Alman, saray soytarısı, sürtük, şarlatan, terörist, vatan haini, yobaz…”

Bu kelimelerin bir kişiye doğrudan veya dolaylı şekilde yöneltilmesi, hakaret suçunun oluşması için yeterli kabul ediliyor.

“İsim Vermedim” Savunması da Artık Geçerli Değil

Uzman hukukçular, özellikle sosyal medya paylaşımlarında kullanılan ifadelerin büyük risk taşıdığına dikkat çekiyor.
Artık “tweet attım ama isim vermedim” ya da “genel bir eleştiriydi” gibi savunmalar geçerli sayılmayacak. Yargıtay’a göre, bir paylaşımın içeriği ve yarattığı etki, kime yönelik olduğunun açıkça anlaşılmasını sağlıyorsa, bu durum da hakaret suçu sayılabilecek.

Sosyal Medyada Hakaretin Cezası Ağır

Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesi uyarınca hakaret suçunun cezası, bir yıldan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası olarak düzenleniyor. Ancak hakaretin kamuya açık şekilde veya sosyal medya üzerinden işlenmesi hâlinde ceza artırılabiliyor.
Avukatlar, “Dijital ortamda yapılan paylaşımlar milyonlarca kişiye ulaşabiliyor. Bu nedenle cezanın ağırlığı, sözün aleniyetine göre değişiyor.” uyarısında bulunuyor.

İfade Özgürlüğü ile Sorumluluk Arasında İnce Çizgi

Yargıtay’ın kararı, ifade özgürlüğü tartışmalarını da yeniden gündeme taşıdı. Hukukçular, özgür düşüncenin korunmasının önemine vurgu yaparken, bireylerin kişilik haklarına zarar vermeden eleştiri yapma sorumluluğuna dikkat çekiyor.

Avukatların ortak görüşü, “Dijital çağda kelimeler hızla yayılıyor. Artık sadece ne söylediğimiz değil, bunu kime ve nasıl söylediğimiz de hukuken büyük önem taşıyor.”

Vatandaşlara Uyarı: Sözlerinize Dikkat Edin

Uzmanlara göre, ister yüz yüze ister çevrim içi ortamda olsun, aşağılayıcı, küçültücü veya onur kırıcı her türlü ifade ciddi sonuçlar doğurabilir.
Bu tür kelimeleri kullananlar, hapis cezasına kadar varan yaptırımlarla karşı karşıya kalabilir.

Haberin Devamını Oku

Trendler