Yaşam
Telefon Şarjıyla İlgili Yapılan Hatalar ve Çözümleri
Uzman Uyarısı: Telefon Şarjdayken Kullanmayın
Tüm dünyada akıllı telefon kullanıcıları, cihazlarının batarya ömrünü maksimumda tutmanın yollarını arıyor. İşte uzmanlardan gelen önemli uyarılar ve pratik çözümler:
Akıllı telefonlarımızın hayatımızdaki önemi arttıkça, batarya sağlığını korumanın yolları da giderek önem kazanıyor. Uzmanlara göre, telefonunuzu şarj ederken yapılan hatalar, bataryanın ömrünü kısaltabilir ve performansını olumsuz etkileyebilir.
1. Ucuz ve Kalitesiz Şarj Cihazları Kullanmayın
Orijinal şarj cihazının yerine taklit veya uyumsuz bir alternatif kullanmak, bataryaya zarar verebilir. Bu nedenle, her zaman orijinal şarj cihazını tercih etmek, telefonunuzun güvenli ve hızlı bir şekilde şarj olmasını sağlar.
2. Şarjın Tamamen Bitmesini Beklemeyin
Modern lityum iyon bataryaları, tamamen bitmeden şarj edilmeye ihtiyaç duymaz. Tamamen biten bir batarya, kalıcı hasarlara neden olabilir. Bu yüzden, düşük seviyedeyken şarj etmek daha sağlıklıdır.
3. Yüzde 100 Şarj Etmekten Kaçının
Bataryayı sürekli olarak yüzde 100’e doldurmak, ömrünü kısaltabilir. Yüzde 80 civarında şarj edilen bataryaların daha uzun ömürlü olduğu biliniyor. Bu nedenle, mümkünse yüzde 80 civarında şarj etmek önemlidir.
4. Şarj Olurken Telefonu Kullanmayın
Telefonu şarj ederken kullanmak, bataryanın aşırı ısınmasına ve performansının azalmasına neden olabilir. Bu nedenle, telefonu şarjdayken dinlenmeye bırakmak, bataryanın sağlığını korumak açısından önemlidir.
5. Çok Soğuk ya da Çok Sıcak Ortamlarda Şarj Etmeyin
Aşırı sıcak veya soğuk ortamlar, bataryanın sağlığını olumsuz etkileyebilir. Mümkünse, telefonu ortam sıcaklığında bir yerde şarj etmek, bataryanın performansını korumanıza yardımcı olur.
Uzmanlar, bu basit önlemlerin uygulanmasıyla, telefonunuzun batarya ömrünü uzatabileceğinizi vurguluyor. Daha uzun süreli ve güvenli bir kullanım için, bu ipuçlarını göz ardı etmemeniz önemlidir.
Gündem
İsviçre’de Stalking 2026’dan İtibaren Müstakil Suç Kategorisine Alınıyor
Bern, 19 Kasım 2025 – İsviçre Federal Konseyi, “Nachstellen” olarak tanımlanan stalking eyleminin 2026 yılı başından itibaren Ceza Kanunu’nda müstakil bir suç olarak yer alacağını duyurdu. Buna göre fail, üç yıla kadar hapis veya para cezası ile cezalandırılabilecek.
Federal Konsey, kararına ilişkin yaptığı açıklamada, stalking’in mağdurlar üzerinde ciddi psikolojik, sosyal ve ekonomik tahribat yarattığını vurguladı. Bu tür ısrarlı takip ve taciz davranışlarının, bireyin kendi yaşamını özgürce düzenleme hakkını belirgin ölçüde zedelediği ve kişisel özgürlüğü tehdit ettiği ifade edildi..
Soruşturma Şikâyete Bağlı Yürütülecek
Yeni düzenleme kapsamında stalking fiili, yalnızca mağdurun resmi şikâyeti üzerine soruşturma konusu olabilecek. Parlamentonun kararı doğrultusunda, mağdurun iradesine aykırı şekilde resen soruşturma başlatılmayacak. Bu yaklaşım, soruşturma sürecinde mağdur ile failin karşı karşıya gelme ihtimalinin yaratacağı psikolojik yük gerekçesiyle tercih edildi.
Yasada, bir kişiyi ısrarla takip eden, rahatsız eden veya tehdit eden ve bu davranışlarıyla mağdurun yaşam alanını ve hareket özgürlüğünü kayda değer biçimde kısıtlayan kişilerin cezalandırılacağı hükme bağlanıyor.
Toplumsal Tartışma Sürüyor
Stalking’in bağımsız bir suç tipi olarak düzenlenmesi ve öngörülen yaptırımlar kamuoyunda tartışılmaya devam ediyor. Yeni düzenlemenin caydırıcılık düzeyi ve uygulamada yaratacağı etkiler merak konusu.
Gündem
İsviçre’de Çocuklara Yönelik Şiddet Alarm Veriyor
İsviçre’de neredeyse her yedinci çocuk fiziksel, her beşinci çocuk ise aile içinde psikolojik şiddete maruz kalıyor. Kinderschutz Schweiz’in 2024 yılında yaptığı kapsamlı araştırma, ülkedeki çocukların hâlâ ciddi ölçüde istismar riski altında olduğunu ortaya koyuyor.
Araştırmaya göre, her sınıfta bir ila iki çocuk evde düzenli olarak fiziksel şiddet görüyor. Daha görünmez ve tespiti zor olan psikolojik şiddet ise çok daha fazla çocuğu etkiliyor.
Vaud Kantonu Çocuk ve Gençlik Dairesi Direktörü Manon Schick, Le Temps gazetesine verdiği röportajda tabloyu şu sözlerle özetliyor:
“Tüm kantonlarda risk altındaki çocuklara ilişkin ihbarlarda artış var. Bu durum, özellikle tek ebeveynli ailelerde yoksulluğun artmasıyla bağlantılı.”
En yaygın şiddet biçimleri
Araştırmadan öne çıkan bulgular çarpıcı:
- Her beş çocuktan biri popoya vurularak cezalandırılıyor.
- Her on çocuktan biri tokat, saç çekme gibi fiziksel saldırılara maruz kalıyor.
- Ebeveynlerin yüzde 30’u, çocuklarını sözlerle veya bağırarak incittiklerini kabul ediyor.
Psikolojik şiddet ise çoğunlukla tehdit ve sevgiyi geri çekme şeklinde görülüyor.
Her beş ebeveynden biri, çocuğu terk etmekle ya da yalnız bırakmakla tehdit ediyor.
Ebeveynlerin yüzde 15’i, çocuklarına artık sevilmedikleri hissini verdiklerini söylüyor.
Uzmanlara göre bu davranışlar çoğunlukla sıradanlaştırılsa da çocukların duygusal gelişiminde kalıcı yaralar bırakıyor.
İyileştirmelere rağmen tablo yeniden kötüleşiyor
2000’li yıllarda uygulanan politikalarla şiddet oranlarında bir düşüş kaydedilmişti. Ancak eğilim son yıllarda yeniden tersine dönmüş durumda. Uzmanlar, aile içi güvenli ortamın çocukların ruh sağlığı ve genel esenliği için hayati önem taşıdığını vurguluyor.
Araştırmanın yazarları, şiddetsiz eğitim yöntemlerinin daha fazla teşvik edilmesi ve önleyici çalışmaların güçlendirilmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Uluslararası çocuk hakları gündemde
20 Kasım’da kutlanan Uluslararası Çocuk Hakları Günü, çocukların korunmasına yönelik farkındalığı artırmayı amaçlıyor. İsviçre, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’yi 24 Şubat 1997’de onaylamıştı.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 20 Kasım 1989’da kabul edilen sözleşme, çocukların 18 yaşına kadar yaşamlarının tüm alanlarında korunmasını öngörüyor.
Kaynak: Kinderschutz Schweiz
Gündem
İsviçre’de Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonlar Artıyor: Cenevre ve Zürih Zirvede
İsviçre Federal Halk Sağlığı Ofisi’nin (BAG) yayımladığı son veriler, ülkede cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların (CYBE) 2024 boyunca yüksek seyretmeye devam ettiğini ortaya koyuyor. Özellikle Cenevre ve Zürih kantonları, bildirilen vaka oranlarında ülke genelinde ilk sıralarda yer aldı. BAG’nin büyük bölgelere göre hazırladığı istatistiklerde en yüksek insidans, Genfersee Bölgesi (Cenevre ve çevresi) ile Grossregion Zürich’te kaydedildi.
Klamidya Vaka Sayısı 12.793’e Ulaştı
BAG’nin yıllık raporuna göre, 2024 yılında İsviçre’de toplam 12.793 klamidya vakası bildirildi. Bu sayı, 100.000 kişi başına 142,1 vaka anlamına geliyor. Klamidya vakalarının %53,1’i kadınlarda görüldü. En yüksek yoğunluk, Cenevre ve Zürih’in de içinde bulunduğu iki büyük kent bölgesinde kaydedildi.
Gonore’de Sert Yükseliş: %17,7 Artış
Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar arasında en hızlı yükselenlerden biri gonore oldu. 2024 yılında 6.805 gonore vakası bildirildi. Bu, bir önceki yıla göre %17,7’lik bir artışa işaret ediyor. Vakaların %83,3’ü erkeklerde tespit edilirken, en yoğun enfeksiyon 25–34 yaş grubu arasında görüldü. BAG, artışın hem test sayısındaki yükselişle hem de büyük şehirlerdeki sosyal hareketlilikle ilişkili olduğunu vurguluyor.
Sifiliz Vakalarında Hafif Düşüş
Sifiliz bildirimleri 2024’te 1.042 vaka düzeyinde gerçekleşti. Bu rakam, bir önceki yıla kıyasla %7,9’luk bir azalma anlamına geliyor. Enfeksiyonun büyük bölümü yine erkeklerde görülüyor; özellikle erkeklerle seks yapan erkekler (MSM) grubunda oranlar daha yüksek.
HIV Tanıları Azaldı
HIV alanında ise olumlu bir trend gözlemlendi. 2024’te İsviçre’de 318 yeni HIV tanısı konuldu. Bu, 2023’e göre %10,9 oranında düşüş anlamına geliyor. BAG’ye göre PrEP kullanımının yaygınlaşması, erken tanı ve bilinçlenme kampanyaları bu düşüşte etkili oldu.
Hepatit B ve C Verileri
BAG’nin raporuna göre:
- Hepatit B: 1.219 vaka
- Hepatit C: 1.059 vaka
Her iki hepatit türünde de akut enfeksiyon oranları oldukça düşük; 100.000 kişi başına 0,2–0,3 vaka seviyesinde.
Bu enfeksiyonların bir kısmı cinsel yolla bulaşsa da, BAG verileri özellikle hepatit C için bulaşın daha çok farklı yollarla gerçekleştiğine işaret ediyor.
Cenevre ve Zürih Neden Zirvede?
Uzmanlara göre iki büyük kantonun liste başında olmasının birden fazla nedeni bulunuyor:
- Daha yüksek test oranları: Büyük şehirlerde test merkezleri daha erişilebilir; bu da daha fazla vakayı görünür kılıyor.
- Genç ve hareketli nüfus: Zürih ve Cenevre, hem yerel hem uluslararası genç nüfus açısından yoğun bölgeler.
- Aktif sosyal yaşam: Etkinlik yoğunluğu ve uluslararası etkileşim, bulaş riskini artıran faktörler arasında.
- Şehirlere özgü yüksek bildirim oranı: BAG’ye göre bu bölgelerde tanı koyma kapasitesi daha yüksek, bu da istatistikleri diğer kantonlara göre yukarı çekiyor.
BAG’den Uyarı ve Tavsiyeler
BAG, özellikle yüksek insidans görülen bölgelerde düzenli test yapılmasını ve korunma yöntemlerine dikkat edilmesini öneriyor. Kurum ayrıca, şehirlerdeki artışın yalnızca bulaşın değil, aynı zamanda daha iyi tanı koyma ve farkındalık seviyesinin bir göstergesi olduğunun altını çiziyor.
-
Gündem11 ay önceTELEGRAM’DA ŞOK EDEN GRUPLAR: TECAVÜZ AĞLARI VE K.O. DAMLALARI
-
Ekonomi2 yıl önceİsviçre’de Maaş Dengesi: Ortalama bir Kişinin Maaşı 6788 CHF
-
E-Dergi2 yıl önceİsviçre’nin Sesi Şubat 2024
-
İsviçre2 yıl önceDünyanın En İyi Sağlık Kurumları: İlk 250 Hastane Sıralamasında İsviçre’den 10 Hastane
-
Yaşam2 yıl önceKıskanç Kaynana Belirtileri: Gözden Kaçırmamanız Gereken 10 İşaret
-
Gündem1 yıl önceERDOĞAN KARŞITI PAYLAŞIMLARI SIĞINMA BAŞVURUSUNDA HAKLI GEREKÇE OLARAK GÖRÜLMEDİ
-
Dünya1 yıl önceMETA’NIN COVİD-19 AŞILARIYLA İLGİLİ YANILTICI BİLGİ KARARI: İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KISITLIYOR MU?
-
Gündem1 yıl önceTÜRKİYE’DEN GELEN SIĞINMA BAŞVURULARINA GETİRİLEN SERT UYGULAMALARA TEPKİ


