Sosyal Medya

Sağlık

Restoran Masasındaki Çanta ve Telefon Ne Kadar Hijyenik?

yazar

Yayınlayan

on

Restoran ve kafelerde el çantası ya da cep telefonunun masaya, çoğu zaman da tabakların hemen yanına bırakılması yaygın bir alışkanlık. Özellikle pahalı çantaların yere konulmak istenmemesi ya da telefonların sürekli el altında tutulması bu durumu daha da yaygın hâle getiriyor. Peki bu alışkanlık hijyen açısından gerçekten bir risk oluşturuyor mu?

Uzmanlara göre, gündelik hayatta bu durumun ciddi bir sağlık riski oluşturma ihtimali oldukça düşük.

Mikroorganizmalar var, ancak risk sınırlı

Zürih Üniversitesi’nde enfeksiyon hastalıkları ve enfeksiyon önleme alanında çalışan Prof. Dr. Hugo Sax, çanta ve cep telefonlarının farklı mikroorganizmalar taşıyabileceğini doğruluyor. Sax’a göre, mikroplar yüzeyden yüzeye, yüzeyden cilde ya da doğrudan cilt temasıyla geçebiliyor. Ancak asıl önemli olan, bu temasın tıbbi açıdan anlamlı bir enfeksiyona yol açma olasılığı.

Bu olasılığın, restoran masasına bırakılan bir çanta ya da telefon söz konusu olduğunda “çok ama çok düşük” olduğunu vurgulayan Sax, çantalar üzerinde bulunan bakterilerin büyük ölçüde zaten sahibinin ellerinde bulunan mikroorganizmalarla aynı olduğunu belirtiyor. Aynı durum cep telefonları için de geçerli.

Solunum yoluyla bulaş daha belirleyici

Uzmanlara göre, özellikle solunum yolu enfeksiyonlarında hava yoluyla bulaş, yüzey temasına kıyasla çok daha etkili. Sax, masadaki bir çanta ya da telefondan bulaşmanın, başkasının elini sıkmak ya da kapı koluna dokunmakla benzer düzeyde olduğunu ifade ediyor.

İstisnai olarak Ebola gibi bazı virüslerin vücut sıvılarıyla bulaştığını hatırlatan Sax, bu tür durumların günlük yaşamda karşılaşılan virüslerle kıyaslanamayacağını belirtiyor. Avrupa’da yaygın solunum yolu virüsleri açısından telefon ya da çantaya dokunmanın, birine sarılmaktan daha riskli olmadığına dikkat çekiyor.

“Hijyen değil, daha çok görgü meselesi”

Zürih Uygulamalı Bilimler Üniversitesi’nden (ZHAW) Mikrobiyolog Giovanna Spielmann-Prada da benzer bir değerlendirme yapıyor. Spielmann-Prada’ya göre, çanta ve cep telefonları mikroorganizma taşısa da, bu durum sağlıklı bireyler için günlük yaşamda anlamlı bir enfeksiyon riski yaratmıyor.

Bilimsel verilere göre, enfeksiyon zincirlerinin “masa yüzeyi–çanta–el” ya da “telefon–el” yoluyla oluştuğuna dair güçlü kanıtlar bulunmuyor. Enfeksiyonların büyük bölümü doğrudan temas, damlacık yoluyla bulaş ya da kontamine gıdalar aracılığıyla yayılıyor.

Sonuç: Endişeye gerek yok

Uzmanlar, restoran masasında çanta ya da telefon bulundurmanın hijyen açısından ciddi bir tehlike oluşturmadığını, bunun daha çok etiket ve kişisel tercih meselesi olduğunu vurguluyor. Sağlıklı bireyler için bu tür yüzey temaslarının günlük hayatta kaçınılmaz olduğu ve bağışıklık sistemi açısından dahi zararlı olmadığı belirtiliyor.

Bilim insanlarının ortak görüşü net: Restoran masasında duran çanta ya da telefon, sanıldığı kadar tehlikeli değil.

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

Janssen, Bern’deki Aşı Üretim Tesisini Kapatıyor: 500 Çalışan İşsiz Kalacak

yazar

Yayınlayan

on

By

Yaklaşık 500 Çalışan İşsiz Kalacak, Üretim 2026’ya Kadar Yurt Dışına Taşınacak

ABD merkezli ilaç devi Johnson & Johnson’ın yan kuruluşu olan Janssen, İsviçre’nin Bern kentinde faaliyet gösteren aşı geliştirme ve üretim tesisini kesin olarak kapatma kararı aldı. Karar doğrultusunda yaklaşık 500 çalışan işini kaybedecek. Bu gelişme, İsviçre’nin biyoteknoloji ve aşı üretim kapasitesinin geleceği açısından önemli soru işaretlerini de beraberinde getirdi.

Şirket kaynaklarından edinilen bilgilere göre, Bern tesisinin kapatılmasında belirleyici unsur, kolibakterilerin (E. coli) neden olduğu enfeksiyonlara karşı geliştirilen aşının klinik çalışmalarda yeterli etkinlik göstermemesi oldu. Klinik denemelerde beklenen sonuçların alınamaması, Janssen yönetiminin İsviçre’deki aşı yatırımlarını sonlandırma kararını hızlandırdı.

300 Kadrolu, 200 Geçici Çalışan Etkilenecek

Kapanma kararı kapsamında, Bern tesisinde görev yapan 300’den fazla kadrolu çalışan ile birlikte yaklaşık 200 geçici personelin işten çıkarılması öngörülüyor. İşten çıkarılacaklar arasında, 20 ila 25 yıldır şirkette görev yapan deneyimli çalışanların da bulunması, kararın sosyal etkisini daha da ağırlaştırıyor.

Çalışanlar arasında belirsizlik ve moral bozukluğunun hâkim olduğu belirtilirken, birçok personelin iş güvencesini kaybetmesinin İsviçre iş piyasasında da yankı bulması bekleniyor.

Aşı ve Vektör Üretimi İsviçre’den Çekiliyor

Janssen, Bern’de yalnızca aşı geliştirme değil, aynı zamanda lentiviral vektör (LVV) üretimi de gerçekleştiriyordu. Hücre ve gen tedavilerinde kullanılan bu ileri biyoteknolojik ürünlerin üretimi de 2026 yılı sonuna kadar Hollanda’daki yeni bir tesise taşınacak. Böylece Janssen, İsviçre’deki aşı ve ilgili biyoteknolojik üretim faaliyetlerinden tamamen çekilmiş olacak.

Pandemi Deneyimi Sonrası Tartışmalı Karar

Karar, Covid-19 pandemisinin ardından yerli aşı üretim kapasitesinin stratejik öneminin sıkça vurgulandığı bir dönemde alınması nedeniyle eleştirilere yol açtı. Hem çalışanlar hem de bazı siyasetçiler, İsviçre’nin olası yeni pandemilere karşı dışa bağımlılığının artabileceği uyarısında bulunuyor.

Sağlık Otoriteleri: Ulusal Strateji Zarar Görmez

İsviçre Federal Sağlık Dairesi (BAG) ise yaptığı açıklamada, Janssen’in Bern’den çekilmesini üzüntüyle karşıladıklarını, ancak bu kararın ülkenin ulusal aşı stratejisini tehlikeye atmadığını savundu. BAG, ilaç ve aşı üretiminin, serbest piyasa koşulları çerçevesinde özel sektörün sorumluluğunda olduğunu vurguladı.

Uzmanlara göre Janssen’in Bern tesisini kapatma kararı, yalnızca bir şirketin yatırım tercihi değil; aynı zamanda İsviçre’nin biyoteknoloji alanındaki konumunu ve krizlere hazırlık kapasitesini yeniden tartışmaya açan stratejik bir gelişme niteliği taşıyor.

Haberin Devamını Oku

Gündem

İsviçre’de Ölüm Nedenleri: Kanser Erkeklerde, Kalp-Damar Hastalıkları Kadınlarda İlk Sırada

yazar

Yayınlayan

on

By

Haber: Cemil Baysal

İsviçre’de 2024 yılına ilişkin ölüm nedenleri istatistikleri yayımlandı. Federal makamların açıkladığı verilere göre, ülkede geçen yıl yaklaşık 72 bin kişi hayatını kaybetti. Veriler, İsviçre’de ölüm nedenlerinin büyük ölçüde bulaşıcı olmayan kronik hastalıklar tarafından belirlendiğini bir kez daha ortaya koydu.

Ölüm Sayılarında Cinsiyet Dağılımı

İsviçre Federal Ölüm Nedenleri İstatistikleri’ne göre, 2024 yılında yaşamını yitirenlerin yaklaşık 35 bini erkek, 37 bini kadın oldu. Kamu yayıncısı SRF tarafından aktarılan rakamlar, demografik yapının ölüm istatistiklerine doğrudan yansıdığını gösteriyor.

Kadınlarda En Yaygın Ölüm Nedeni: Kalp-Damar Hastalıkları

Kalp ve damar hastalıkları, toplam ölümlerin yüzde 25’inden fazlasını oluşturarak İsviçre genelinde en yaygın ölüm nedeni olmayı sürdürdü. Özellikle kadınlar arasında bu hastalıklar, yaklaşık yüzde 29’luk oranla açık ara ilk sırada yer aldı. Kadınlarda kanser, yüzde 22 ile ikinci sırada bulunuyor.

Erkeklerde Kanser İlk Sıraya Yerleşti

Erkeklerde ise ölüm nedenleri sıralaması farklılık gösteriyor. 2024 yılında erkek ölümlerinin yaklaşık yüzde 28’i kanser kaynaklı gerçekleşti. Bu oranla kanser, erkekler arasında en sık görülen ölüm nedeni oldu. Kalp-damar hastalıkları ise yaklaşık yüzde 27’lik payla ikinci sırada yer aldı. Bu eğilim, swissinfo başta olmak üzere çeşitli güncel kaynaklarda da doğrulanıyor.

Diğer Nedenler: Demans, Solunum Hastalıkları ve Kazalar

Kalp-damar hastalıkları ve kanserin ardından solunum yolu hastalıkları ile demans (bunama) öne çıkan diğer ölüm nedenleri arasında yer aldı. Kazalar ise toplam ölümler içinde daha sınırlı bir paya sahip olsa da önemini koruyor. 2024 yılında İsviçre’de yaklaşık 250 kişi trafik kazalarında yaşamını yitirdi.

Genel Değerlendirme: Kronik Hastalıklar Belirleyici

2024 yılı verileri, İsviçre’de ölüm nedenlerinin ağırlıklı olarak kronik ve bulaşıcı olmayan hastalıklar tarafından şekillendiğini gösteriyor. Uzmanlar, bu tablonun sağlık politikalarında önleyici tıp, erken teşhis ve yaşam tarzı temelli müdahalelerin önemini bir kez daha ortaya koyduğunu vurguluyor.

Haberin Devamını Oku

İsviçre

Federal Daire Alarm Veriyor: Çocuklarımız Yedikçe Hastalanıyor

yazar

Yayınlayan

on

By

İsviçre Federal Gıda Güvenliği ve Veterinerlik Dairesi (BLV), ülke genelinde sağlıksız beslenmenin ciddi bir halk sağlığı krizine dönüştüğü uyarısında bulundu. Aşırı şeker, fast food ve yüksek derecede işlenmiş gıdaların yaygın tüketimi, İsviçre’ye her yıl 66 milyar frank sağlık maliyeti yüklüyor. Yetkililer özellikle çocuklar ve gençler için alarm zillerinin çaldığını vurguluyor.

San Francisco’dan dünyaya yayılan dava dalgası

Sorun yalnızca İsviçre ile sınırlı değil. ABD’nin batı yakasındaki San Francisco kenti, kısa süre önce aralarında Nestlé, Kellogg, Coca-Cola ve Mars’ın da bulunduğu on büyük gıda şirketine dava açtı.

Davada, yüksek derecede işlenmiş ürünler ve çocukları hedef alan agresif pazarlama stratejilerinin obezite ve diyabet gibi hastalıkları körüklediği savunuluyor. Kent yönetimi, şirketleri “ürünlerinin insanları hasta ettiğini bilerek bunu kabullendikleri ve bundan büyük kazanç sağladıkları” gerekçesiyle suçluyor.

İsviçre’de tablo da parlak değil

Uluslararası gelişmeler İsviçre’deki durumu da yeniden gündeme taşıdı. BLV’nin yürüttüğü menuCH-Kids araştırması, çocuklar ve gençlerin dengeli beslenme hedeflerinin oldukça gerisinde kaldığını ortaya koyuyor.

Beslenme uzmanı Moana Werschler, okullardaki tabloyu şöyle özetliyor:
“Öğle aralarında çok sık fast food görüyorum. Hamburger, patates kızartması, hazır pizza ya da şarküteri ürünleri çocuklar arasında son derece yaygın.”

BLV Sözcüsü Sarah Camenisch’in paylaştığı verilere göre:

  • Çocuk ve gençlerin yüzde 21’i haftada en az bir kez fast food tüketiyor.
  • Günlük ortalama 2,5 desilitre şekerli içecek içiliyor.
  • Genel şeker tüketimi, önerilen miktarın iki katına ulaşmış durumda.

En sık tüketilen ürünler arasında işlenmiş etler, tuzlu atıştırmalıklar, çikolata ve hamur işleri, fast food ve gazlı içecekler öne çıkıyor.

Fazla kilo ve diyabet riski yükseliyor

Sonuçlar kaygı verici. İsviçre’de:

  • Her beş çocuktan biri,
  • Yetişkinlerin ise yüzde 43’ü fazla kilolu ya da obez.

Çocukların günde ortalama 95 gram şekerli ürün tükettiği belirtiliyor; bu da neredeyse bir tablet çikolataya denk geliyor. Dahası, her on çocuktan biri kan değerleri açısından artmış diyabet riski taşıyor.

2,7 milyon kişi kronik hastalıklarla yaşıyor

BLV verilerine göre İsviçre’de yaklaşık 2,7 milyon kişi, diyabet tip 2, kalp-damar hastalıkları veya kanser gibi bulaşıcı olmayan kronik hastalıklardan muzdarip. Bu sayı, 2016 yılına kıyasla yarım milyon artış anlamına geliyor.

Çocuklar en kırılgan grup

Sorunun çocuklar üzerindeki etkisine dikkat çeken UNICEF, dünya genelinde giderek daha fazla çocuğun yüksek derecede işlenmiş gıdalarla beslendiğini ve bunun uzun vadede ciddi sağlık sorunlarına yol açtığını vurguluyor.

Uzmanlara göre tablo net: Sağlıksız beslenme artık bireysel bir tercih meselesi olmaktan çıkmış durumda. Yetkililer, hem gıda endüstrisine yönelik daha sıkı düzenlemeler hem de çocukları hedef alan pazarlama stratejilerinin sınırlandırılması çağrısında bulunuyor. Aksi halde, bugünün beslenme alışkanlıklarının yarının sağlık sistemini taşıyamayacak noktaya getirmesinden endişe ediliyor.

Haberin Devamını Oku

Trendler