Sosyal Medya

Yaşam

Otomobil Üreticileri Neden 482 km/s Hız Sınırını Aşamıyor? Teknolojiye Rağmen Arabalar Daha Hızlı Gidebilir mi?

yazar

Yayınlayan

on

Otomobil endüstrisi, yıllardır teknolojinin gelişimiyle birlikte sınırları zorlamayı ve yeni başarılar elde etmeyi amaçlıyor. Ancak, son dönemde ulaşılan hızlarda belirli sınırlamalarla karşılaşılıyor.

Hız Sınırı ve Teknoloji:

Araba üreticileri, yıllar boyunca 100, 200 ve hatta 250 mil/saat gibi dönüm noktası sayılabilecek hızlara ulaşmış olsalar da, 300 mil/saat (yaklaşık 482 km/saat) hız sınırını aşan araçlar üretmeyi tercih etmiyorlar. Teknolojinin ilerlemesine rağmen, bu sınırı aşmanın bazı zorlukları bulunuyor.

Hızın Artması ve Direnç:

Hız arttıkça, araçların karşılaştığı hava direnci de artıyor. Özellikle 200 mil/saat ile 300 mil/saat arasında hıza çıkarken, araçların önünde adeta bir hava duvarı oluşuyor. Bu hava duvarını aşmak için gerekli güç, motorun daha fazla enerji üretmesini gerektiriyor.

Lastiklerin Yükü ve Stresi:

300 mil/saat gibi yüksek hızlarda, lastiklerin üzerine düşen yük ve stres miktarı inanılmaz derecede artıyor. Bu durum, lastiklerin hızlı dönüşleri ve aşırı yıpranmayı kaldırabilmesi için özel tasarımların gerekliliğini ortaya koyuyor.

Soğutma Gereksinimi:

Sıradışı bir hıza ulaşmak, güçlü bir motorun yanı sıra etkili bir soğutma sistemini de gerektirir. Yaklaşık 1,800 beygir gücü gibi devasa bir güç üretimi, motorun aşırı ısınmasına yol açabilir. Bu nedenle, araçların optimum performansını sürdürebilmesi için gelişmiş soğutma sistemlerine ihtiyaç duyulmaktadır.

Sonuç:

300 mil/saat hız sınırını aşmak, güçlü bir motorun yanı sıra aracın aerodinamik yapısının, lastik teknolojisinin ve soğutma sistemlerinin de uygun şekilde geliştirilmesini gerektiriyor. Bu nedenle, bu hızlara ulaşmanın maliyet ve teknik zorluklarını göz önünde bulunduran otomobil üreticileri, daha yüksek hızlara odaklanmak yerine diğer alanlarda gelişmeyi tercih ediyorlar.

OtomotivTeknolojisi #HızSınırları #AraçGeliştirme #LastikTeknolojisi #SoğutmaSistemleri #Aerodinamik #OtomobilEndüstrisi #TeknolojikZorluklar #Haber #Hız #Araçlar #Sürüş #Mühendislik

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İsviçre

Ev İçi Şiddetin Mağdurları: Kadınlar

yazar

Yayınlayan

on

By

Kapalı kapıların ardında, kamunun gözlerinden uzakta, şu satırları okurken bile İsviçre’de birisi ev içi şiddetin pençesine düşmüş olabilir. Çünkü ev içi şiddet her gün sessizce sürüyor. İşte geçen yıl kaydedilen yürek parçalayan sayılar ve gerçeklerin genel bir özeti:

  1. Mağdurların Cinsiyet Dağılımı:
    • Kadınlar: Ev içi şiddet mağdurlarının %61’ini oluşturmakta, yani toplam 6.993 kadın şiddetin hedefi olmuştur.
    • Erkekler: %24’lük bir oranla, 2.750 erkek de ev içi şiddet mağduru olmuştur.
    • Çocuklar: %15’lik bir dilimde, 1.735 çocuk ev içi şiddete maruz kalmıştır.
  2. Suçlananların Cinsiyet Dağılımı:
    • Erkekler: Ev içi şiddet suçlamalarının %71’inden sorumlu tutulan kişilerin çoğunluğu erkektir. Toplamda 7.689 erkek, bu suçlamalarla karşı karşıya kalmıştır.
    • Kadınlar: %26’lık bir oranla, 2.798 kadın da suçlanmıştır.
    • Çocuklar: %3’lük bir dilimde, 304 çocuk ev içi şiddetle ilgili suçlamalarla karşı karşıya kalmıştır.
  3. Ölüm Vakalarında Cinsiyet Dağılımı:
    • Kadınlar: Kapalı kapılar ardında öldürülenlerin %64’ünü oluşturarak en büyük kurban grubunu teşkil etmiştir. Geçtiğimiz yıl 16 kadın öldürülmüştür.
    • Erkekler: %20’lik bir oranla, 5 erkek öldürülmüştür.
    • Çocuklar: %16’lık bir dilimde, 4 çocuk da öldürülmüştür.

Bu veriler, ev içi şiddetin en çok kadınların maruz kaldığı bir sorun olduğunu ve genellikle bu suçun erkekler tarafından işlendiğini göstermekte.

Geçen yıl İsviçre’de Federal İstatistik Ofisi’nin yeni polis kriminalistik istatistiklerine göre “Häusliche Gewalt” yani ev içi şiddet kapsamında 19.918 suç kaydedildi. Önceki yıla göre (19.978 suç), durum neredeyse değişmedi ve suç sayısı yüksek seviyede kaldı.

2023 yılında İsviçre’de ev içi şiddetin en yaygın suçlarından biri olan fiziksel saldırılar oldu. Toplamda 6.378 vakaya denk geldi. Önceki yıla göre, diğer ev içi şiddet türlerinde ise şu artışlar gözlendi: 3.807 hakaret vakası, 978 nötür vakası, 407 çocuklarla cinsel ilişki vakası ve 368 tecavüz vakası yaşandı. Ayrıca, tätlichkeiten suçlarında (6.378 vakaya), tehditlerde (4.090 vakaya), basit yaralamalarda (2.045 vakaya) ve telekomünikasyon araçlarının kötüye kullanımında (445 vakaya) hafif bir düşüş gözlendi.

2022 yılında İsviçre’de 74 kadın ağır ev içi şiddetin kurbanı oldu. Bu şiddet vakaları genellikle aile üyeleri arasında veya geçmiş veya mevcut partnerlik ilişkilerinde yaşanmaktadır. 2009 yılından bu yana polis tarafından kaydedilen en ciddi ev içi şiddet vakalarının sayısı değişkenlik göstermektedir. Geçen yıl, 74 kadın ve 44 erkek ağır ev içi şiddet mağduru olarak rapor edildi. 2021 yılında ise bu rakamlar sırasıyla 63 kadın ve 22 erkek olarak kaydedilmişti.

İsviçre Ceza Kanunu’nun 126. maddesine göre bir tätlichkeit (darbe), bir kişinin vücuduna veya sağlığına zarar vermeden kasten yapılan bir müdahaledir, bu durum İsviçre’de yasal olarak tanımlanmıştır.

Geçen yıl ev içi şiddet mağduru olan kişi sayısı 11.479 olarak kaydedildi; bu rakam bir önceki yıla göre (11.388) hafif bir artışı ifade etmektedir. Bu veriler, özellikle kadınların ev içi şiddetin sıkça kurbanı olduğunu açıkça göstermektedir. 2023 yılında, mağdurların %61’i (6.993 kişi) kadın, %24’ü (2.750 kişi) erkek ve %15’i (1.735 kişi) çocuklardan oluşmaktadır.

Geçen yıl toplamda 10.792 kişi, ev içi şiddet suçlamalarıyla karşı karşıya kaldı. Bu verilerde öne çıkan bir nokta, suçlananların çoğunlukla erkek olmasıdır. 2023 yılında suçlananların %71’i (7.689 kişi) erkek, %26’sı (2.798 kişi) kadın ve %3’ü (304 kişi) çocuklardan oluşmaktadır.

Geçen yıl İsviçre’de kapalı kapılar ardında 25 kişi öldürüldü. Bu istatistikler, çoğunlukla kadınların kurban olduğunu açıkça gösteriyor; 16 kadın (%64), 5 erkek (%20) ve 4 çocuk (%16) geçen yıl hayatını kaybetti. Tötungs suçlamalarına karşı en fazla erkeklerin suçlandığı görülmektedir. 2023 yılında, ev içi şiddet kapsamında suçlananların %83’ü erkek (19 kişi), %13’ü kadın (3 kişi) ve %4’ü çocuk (1 kişi) olarak kaydedilmiştir.

Federal İstatistik Ofisi’ne göre Federal İstatistik Ofisi’ne göre, 2023 yılı polis kriminalistik istatistikleri sadece rapor edilen suçları yansıtmaktadır. Ancak özellikle ev içi şiddet alanında suçların gerçek boyutu oldukça yüksek olabilir.

EvİçiŞiddet #KadınaŞiddet #ToplumsalCinsiyetEşitliği #KadınHakları #ErkekŞiddeti #ÇocukHakları #İsviçre #Kadınlar #Erkekler #CinsiyetEşitliği #ŞiddetleMücadele #KadınDayanışması #İnsanHakları #SessizKalma #Awareness #GenderEquality #DomesticViolenceAwareness #StopViolence #HumanRights

Haberin Devamını Oku

Yaşam

Sosyal Medyadaki Yanlış Bilgiler Güneş Kremi Kullanımını Tehdit Ediyor

yazar

Yayınlayan

on

By

Sosyal medya platformları, özellikle TikTok gibi, güzellik ve sağlık konularında kendini “influencer” olarak tanımlayan kişilerin yaydığı yanlış ve hatta tehlikeli bilgilerle dolup taşıyor. Son dönemde güneş koruma ürünleriyle ilgili yapılan birçok paylaşım, bilim insanları tarafından çürütülen sahte iddialar içeriyor. Örneğin, ünlü isimlerden bazıları güneş koruyucularının kanserojen olduğunu iddia ediyor, ancak dermatolog Heather Rogers’a göre bu tamamen yanlış bir bilgi.

Orlando Health Cancer Institute tarafından yapılan bir araştırma, ABD’deki 35 yaş altı yetişkinlerin yedide birinin güneş koruyucu kullanmanın güneşe maruz kalmaktan daha zararlı olduğunu düşündüğünü ortaya koydu. Bu eğilim, gençler arasında cilt kanseri vakalarının artışına neden olabilir. Araştırma yazarı Rajesh Nair, gençler arasında melanom gibi cilt kanserlerinin artış gösterdiğini belirterek durumu endişe verici bulduklarını ifade ediyor.

American Academy of Dermatology’nin yaptığı başka bir araştırma da gen Z’nin birçoğunun güneş yanığı risklerinden habersiz olduğunu ve güneş koruma konusunda temel bilgiye sahip olmadığını gösteriyor. Anket sonuçlarına göre katılımcıların %37’si, güneş koruyucu kullanımına sadece başkalarının baskısıyla başvurduklarını belirtiyor.

Araştırma ayrıca, her üç katılımcıdan birinin güneşin zararlı etkilerinden korunmanın güneş yanığı olmadan güvenli olduğunu düşündüğünü ortaya koyuyor. Oysa dermatolog Heather Rogers’a göre güvenli bir bronzluk diye bir şey yoktur; vücut, güneş ışınlarının DNA’ya zarar vermesi ve mutasyonlara neden olduktan sonra bronzlaşır.

Rogers ayrıca, kimyasal güneş koruyucu ürünlerin güvenli olduğunu ve bunların herhangi bir risk taşımadığını vurguluyor. “Her türlü güneş koruması, hiç güneş korumasından iyidir,” diyerek güneş kremi kullanımının önemini vurguluyor.

Bu bilgiler ışığında, doğru ve bilimsel temelli bilgilere dayanarak güneş koruma alışkanlıklarımızı gözden geçirmemiz gerektiği açıkça ortaya çıkıyor.

#GüneşKremiMitleri #isviçre #isviçredekihaberler #tatildegüneşkremi #sonnencreme #sonnen #beach #haber

Haberin Devamını Oku

İsviçre

91 Yaşındaki Türk Kadına İsviçre’de Oturma Hakkı Verildi

yazar

Yayınlayan

on

By

🔹 Deprem Mağduru: 6 Şubat 2023’te Türkiye’deki evini ve tüm mal varlığını kaybetti.

🔹 Aile Bağları: İsviçre’de yaşayan iki oğlu ve birçok torunu var.

🔹 Önceki Yaşam: 1999-2013 yılları arasında 14 yıl boyunca İsviçre’de yaşadı.

🔹 Başvuru Süreci: Schengen vizesi ile İsviçre’ye geldikten sonra oturma izni başvurusunda bulundu.

🔹 Reddedilen Başvuru: Mülteci Dairesi ve Güvenlik Direktörlüğü tarafından reddedildi.

🔹 Mahkeme Kararı: Zürih İdare Mahkemesi, zor durum kuralı kapsamında oturma izni verilmesine karar verdi.

🔹 Kesin Karar: Mahkemenin kararı artık kesinleşti.

91 Yaşındaki Türk Kadın Depremden Sonra İsviçre’de Oturma Hakkı Kazandı

Zürih İdare Mahkemesi, Türkiye’den 91 yaşındaki bir kadına, zor durum kuralı kapsamında İsviçre’de oturma hakkı verdi.

Kadın, 6 Şubat 2023’te Türkiye ve Suriye’de yaklaşık 60.000 kişinin hayatını kaybettiği yıkıcı depremde evini ve tüm mal varlığını kaybetti. Deprem sonrası birkaç hafta içinde Schengen vizesiyle İsviçre’ye girdi ve burada yaşayan iki oğlu ve birçok torunu ile birlikte yaşamaya başladı.

Mülteci Dairesi Başvuruyu Reddetti Mülteci Dairesi, vizesinin süresi dolmadan yaptığı oturma izni başvurusunu reddetti. Reddetme gerekçeleri arasında kadının yaşam masraflarını kendi başına karşılayacak yeterli paraya sahip olmaması da bulunuyordu. İki oğlu ve yedi yetişkin torununun, anneleri ve büyükannelerine bakacaklarını taahhüt etmeleri de bu durumu değiştirmedi.

Hem Mülteci Dairesi hem de Güvenlik Direktörlüğü, kadının oturma izni başvurusunu reddetti ve bir zor durum vakası olarak kabul etmedi.

Ancak İdare Mahkemesi, kadının daha önce 1999-2013 yılları arasında 14 yıl boyunca İsviçre’de yaşadığını belirterek, İsviçre ile güçlü bir bağının bulunduğunu vurguladı. Ayrıca, kadının İsviçre’de geniş bir aile ağına sahip olması dikkate alınması gerektiği vurgulandı.

Mahkeme, bu nedenlerle Mülteci Dairesi’nin kadına oturma izni vermesi gerektiğine karar verdi. Bu karar artık kesinleşti.

İsviçre #Härtefall #Türkiye #deprem #mülteci #aile #yaşamhakkı #isviçredehayat #mülteciler #isviçrezürih #haberler #avrupa #deprem #isviçredeoturmahakkı

Haberin Devamını Oku

Trendler