Sosyal Medya

Ekonomi

İSVİÇRE FİNANS MERKEZİ ZİRVEYİ KAYBEDİYOR

yazar

Yayınlayan

on

Credit Suisse’in İflası ve ABD’nin Yükselişi İsviçre’yi Sarsıyor

İsviçre, uzun yıllardır dünya genelinde en büyük finans merkezi olarak öne çıkarken, Credit Suisse’in çöküşüyle birlikte bu liderliği tehlikeye girmiş durumda. Uluslararası alanda finansal gücünü koruyan İsviçre, Deloitte’un 2024’te yayımladığı bir rapora göre, rakipleri İngiltere ve ABD’nin gerisine düşme riskiyle karşı karşıya.

Deloitte’un hazırladığı analiz, İsviçre’nin toplamda 2.174 milyar dolarlık bir portföyü yönettiğini ortaya koyuyor. Ancak bu rakam, son dört yıl içinde %6,1’lik bir düşüş yaşadığını gösteriyor. Aynı dönemde İngiltere ve ABD’de bu oran artış gösterdi. İngiltere, 2.166 milyar dolarla İsviçre’nin hemen arkasında yer alırken, ABD ise 2.109 milyar dolarlık uluslararası varlık yönetimiyle üçüncü sırada yer alıyor.

CREDIT SUISSE’İN ÇÖKÜŞÜ DERİN İZLER BIRAKTI
Credit Suisse’in yaşadığı mali sıkıntılar, İsviçre finans piyasasını olumsuz etkileyen en büyük faktörlerden biri olarak öne çıkıyor. Deloitte’ta bu çalışmaya öncülük eden Patrik Spiller, bankanın iflası sonrası yaşanan 100 milyar dolarlık sermaye çıkışının İsviçre’yi ciddi anlamda sarstığını belirtiyor. Spiller’e göre, bu sermaye çıkışı olmasaydı, İsviçre’nin finans merkezi hala açık ara farkla zirvede olacaktı.

İSVİÇRE’NİN YAVAŞLAYAN ÇEKİRDEK PAZARLARI
Deloitte raporunda, İsviçre’nin Avrupa ve Orta Doğu gibi daha geleneksel pazarlara odaklanmasının da bir diğer zayıflatıcı etken olduğu vurgulanıyor. Bu bölgelerdeki servet büyümesinin daha yavaş gerçekleşmesi, İsviçre’nin küresel rekabet gücünü azalttı. Oysa Asya, Latin Amerika ve ABD gibi bölgelerdeki hızla büyüyen varlıklar, İsviçre’nin geleneksel pazarlarının önüne geçti.

ABD’NİN YÜKSELİŞİ VE YENİ DÜZENLEMELERDEN KAÇIŞ
Raporda dikkat çeken bir diğer konu ise ABD’nin uluslararası finans sahnesindeki yükselişi. ABD’nin bu yükselişinin ardındaki en büyük faktörlerden biri, yeni uluslararası düzenlemelere uyum sağlamaması. Spiller’in belirttiğine göre, ABD, OECD’nin küresel asgari vergi düzenlemelerini uygulamıyor ve otomatik bilgi paylaşımına katılmıyor. Bu durum, ABD’ye uluslararası yatırımcılar nezdinde önemli bir avantaj sağladı.

Özellikle Güney Dakota gibi bölgeler, gizlilik sunan Trust (güvence fonu) kuralları sayesinde, dünyanın dört bir yanındaki milyarderlerin gözdesi haline geldi. Diğer ülkelerde yasaklanan bu tür uygulamalar, ABD’de hala cazip bir seçenek olarak sunuluyor. Bu durum, ABD’nin küresel finans merkezleri arasındaki rekabet gücünü daha da artırıyor.

SONUÇ: İSVİÇRE’NİN GÜCÜ SINANMAYA DEVAM EDİYOR
Tarihi boyunca uluslararası finans dünyasında güvenli bir liman olarak görülen İsviçre, Credit Suisse’in iflası ve küresel rekabetin artmasıyla artık bu statüsünü korumakta zorlanıyor. Yavaşlayan büyüme ve yeni rakiplerin hızla yükselmesi, İsviçre’nin finans piyasasındaki liderliğini tehdit etmeye devam ediyor.

#Finans #İsviçre #CreditSuisse #ABD #Deloitte #isviçrehaberleri #Switzerland #Schweiz #Suisse #Svizzera #Svizra #Suiza #Suíça #Sveits #Zwitserland #Švica #Švýcarsko #Shveytsariya #Švicarska #isvicrehaberleri

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ekonomi

Kamu Kurumlarında Öncelik İsviçrelilere mi Veriliyor?

yazar

Yayınlayan

on

By

İsviçre’de kamu kurumlarında çalışan yabancı uyrukluların oranı son yıllarda neredeyse sabit kaldı. Federal yönetimde görev yapan personelin yalnızca %5’i yabancı uyruklu. Bu durum, İsviçre’nin genel iş gücündeki %34’lük yabancı çalışan oranıyla kıyaslandığında dikkat çekici bir fark yaratıyor.

İsviçre basınında yer alan haberlerde, bu durum “Ausgerechnet beim Bund bleiben die Schweizer fast unter sich” başlığıyla gündeme taşındı.
Bu ifade, “Yabancıların en az olduğu yer, ironik biçimde devletin kendisi” şeklinde yorumlandı.
Başlık, “Tam da federal yönetimde, İsviçreliler neredeyse kendi aralarında kalıyor” anlamına gelerek, konunun ironik yönüne dikkat çekti.

Yabancı Uzmanlar Kamuya Giremiyor

Ekonomi çevreleri, kamu yönetiminde yabancı çalışan oranının düşüklüğünü “sistematik bir tercih” olarak değerlendiriyor.
Resmî gerekçe güvenlik, gizlilik ve vatandaşlık şartları olarak açıklansa da, uzmanlara göre bu durum kamuya girişte İsviçrelilere fiili bir öncelik tanındığı anlamına geliyor.

Bir ekonomi analisti şu değerlendirmeyi yaptı:

“Özel sektörde uluslararası uzmanlar olmadan birçok sektör ayakta kalamaz. Ancak kamu tarafında yabancılar neredeyse hiç yer bulamıyor. Bu fark uzun vadede bilgi akışını ve yeniliği zayıflatıyor.”

Avrupa Açılıyor, İsviçre Kapalı Kalıyor

Komşu Almanya, kamu kurumlarında yabancı uzman istihdamını artırmak için dil ve vatandaşlık şartlarını gevşetmiş durumda.
İsviçre’de ise başvuru süreçleri uzun, güvenlik kontrolleri sıkı, vatandaşlık koşulları katı. Bu da yabancı profesyonellerin kamuya yönelmesini neredeyse imkânsız hale getiriyor.

Temsiliyet Sorunu Büyüyor

Sosyologlar, federal yönetimin bugünkü yapısının İsviçre toplumunun çeşitliliğini yansıtmadığını vurguluyor.
Ülke nüfusunun üçte biri yabancı kökenliyken, kamu kurumlarında bu oran yalnızca yirmide bir. Uzmanlara göre bu durum, toplumsal temsiliyet ve adalet açısından “endişe verici bir dengesizlik.”

Uzmanlardan Politika Değişikliği Çağrısı

Uzmanlar, kamu yönetiminde istihdam politikalarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini savunuyor.

“Yabancı çalışanlara kapı açmak, sadece bir iyi niyet göstergesi değil, modern bir devletin gereğidir.”
Kamu kurumlarının daha açık ve uluslararası bir işe alım sistemi geliştirmesi öneriliyor.

Haberin Devamını Oku

Ekonomi

İsviçre, dijital rekabetin yeni dünya lideri

yazar

Yayınlayan

on

By

IMD raporuna göre İsviçre, ilk kez küresel dijital rekabet endeksinde zirvede

İsviçre, dijital rekabet alanında dünyanın en güçlü ülkesi unvanını kazandı. Uluslararası Yönetim Geliştirme Enstitüsü’nün (IMD) her yıl yayımladığı “World Digital Competitiveness Ranking” (WDCR) raporuna göre ülke, bu yıl ilk kez küresel dijital rekabet endeksinde birinci sıraya yerleşti.

Geçtiğimiz yıllarda sıralamanın zirvesinde yer alan Singapur bu yıl üçüncü sıraya gerilerken, ABD ikinci sıradaki yerini korudu. Böylece İsviçre, dijital dönüşümün merkezine yerleşen veri altyapısı, inovasyon kapasitesi ve dijital beceri geliştirme politikalarıyla dünya liderliğini elde etti.

🔍 Üç alanda zirveye taşıyan faktörler

IMD, ülkelerin dijital rekabet gücünü üç temel boyutta değerlendiriyor:

  1. Bilgi (Knowledge) – Eğitim sistemi, bilimsel araştırma kapasitesi ve yetenekli iş gücü.
  2. Teknoloji (Technology) – Dijital altyapı, yatırım ortamı ve regülasyon çerçevesi.
  3. Geleceğe Hazırlık (Future Readiness) – Şirketlerin dijital dönüşüm adaptasyonu, toplumun yeniliklere açıklığı ve dijital yönetişim.

İsviçre, özellikle bilgi ve geleceğe hazırlık alanlarında rakiplerine açık ara fark atarken, teknoloji boyutunda da önemli bir sıçrama kaydetti. Ülkenin araştırma odaklı ekonomi modeli, yüksek Ar-Ge harcamaları ve eğitimde dijital yetkinliklerin güçlendirilmesi bu başarının temel nedenleri arasında gösteriliyor.

⚠️ “Liderliği korumak daha zor olacak”

Uzmanlar, İsviçre’nin dijital liderliğinin kalıcı hale gelmesi için sürdürülebilir stratejilere ihtiyaç duyulduğuna dikkat çekiyor. IMD araştırmacılarına göre; küresel veri düzenlemeleri, yapay zekâ standartları ve uluslararası dijital ticaret dengeleri, İsviçre’nin önümüzdeki dönemdeki konumunu doğrudan etkileyecek.

“Birinci sıraya çıkmak kadar orada kalmak da zor” diyen IMD yetkilileri, ülkenin özellikle teknolojik altyapı yatırımlarını ve dijital girişim ekosistemini daha da güçlendirmesi gerektiğini vurguluyor.

🌍 Küresel tablo

  • 1. İsviçre
  • 2. ABD
  • 3. Singapur
  • 4. Danimarka
  • 5. Hollanda

Rapora göre Avrupa ülkeleri dijital rekabette genel olarak güç kazanırken, Asya ülkeleri yenilik hızında hâlâ yüksek bir ivmeye sahip.

💬 Uzman yorumu

Dijital ekonomi analisti Dr. Michael Reiter’e göre, İsviçre’nin başarısı tesadüf değil:

“İsviçre uzun süredir dijital dönüşümü sadece teknoloji yatırımı olarak değil, bir eğitim ve yönetişim meselesi olarak görüyor. Bu bütüncül yaklaşım ülkeyi dünya liderliğine taşıdı.”

Haberin Devamını Oku

Ekonomi

Onur Air Resmen İflas Etti

yazar

Yayınlayan

on

By

Türk sivil havacılığının köklü şirketlerinden Onur Air, resmen iflas etti.
Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi, 5 Kasım 2025 tarihli kararıyla Onur Air Taşımacılık A.Ş.’nin iflasına hükmetti. Kararın kesinleşmesiyle birlikte şirketin tasfiyesi için iflas idaresi atandı.

Mahkeme kararında, şirkete ait taşınmazlara iflas şerhi konulması, ipotek ve haciz durumlarının araştırılması ile son beş yılda devredilen taşınmazların satış bedelleriyle birlikte incelenmesi talep edildi.

Pandemi sürecinde uçuşlarını durduran Onur Air’in, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) tarafından lisansı da askıya alınmıştı. Bu karar, şirketin fiilen faaliyetlerini sonlandırmasının ardından, hukuken de havacılık sahnesinden çekildiğini tescillemiş oldu.

1992 yılında kurulan Onur Air, uzun yıllar iç hatlar ve dış hatlarda binlerce yolcuya hizmet vermiş, Türkiye’nin özel havayolu sektöründeki öncü markalarından biri olarak anılmıştı.

Haberin Devamını Oku
Reklam

Trendler