Gündem
İŞ GÖRÜŞMESİ İÇİN GİDEN 20 YAŞINDAKİ KIZ CİNSEL SALDIRIYA UĞRADI – PATRON MAHKEMEDE SAVUNMA YAPTI

Zurich’te bir iş görüşmesi sırasında yaşandığı iddia edilen cinsel saldırı olayı, mahkemede yoğun tartışmalara ve farklı anlatımlara sahne oldu. Sanık, olayın karşı tarafın genç kızın inisiyatifiyle geliştiğini iddia ederken, genç kadın cinsel saldırıya maruz kaldığını ve baskı altında tutulduğunu öne sürdü. Mahkeme, iki tarafın ifadeleri arasındaki çelişkileri ve somut delillerin eksikliğini değerlendirerek, sonuca varmaya çalıştı. İşte dava sürecinde tarafların ayrıntılı ifadeleri ve olayın gelişimi:
Kadının İddiaları: “Fiziksel Müdahalede Bulundu ve Kaçmama İzin Vermedi”
20 yaşındaki kadın, sanığın ofisine iş görüşmesi için gitmişti. İş görüşmesi akşam saat 20:30’da, sanığın iş yerinde yapıldı. Kadının iddialarına göre, bu görüşme sırasında sanık ona fiziksel olarak yaklaşmış ve cinsel tacizde bulunmuştu. Kadın, sanığın ilk olarak kendisini koltukta yanına oturmaya davet ettiğini ve daha sonra fiziksel müdahalede bulunduğunu söyledi.
- Sohbetin Başlaması: Kadın, ofise gittiğinde başlangıçta iş hakkında konuşulmasını beklediğini, ancak kısa bir süre sonra konunun işten çok kişisel meseleler ve samimiyete kaydığını belirtti. Sanığın, yanında oturmasını istemesi üzerine bu duruma önce şaşırmadığını, çünkü sanığı daha önce müşteri olarak tanıdığını ve güvenilir bir insan olarak gördüğünü ifade etti.
- Cinsel Saldırı İddiaları: Kadın, sanığın yanına oturduktan kısa bir süre sonra ona fiziksel olarak müdahalede bulunduğunu söyledi. Sanığın boynunu öpmeye başladığını ve cinsel organına dokunarak, parmaklarıyla içeri girmeye çalıştığını iddia etti. Kadın, bu duruma karşı çıkmasına rağmen sanığın durmadığını söyledi. Ayrıca, sanığın zorla oral seks yapmaya zorladığını ve kendisine de yapmaya çalıştığını ve başını kendi cinsel organına doğru zorla ittiğini belirtti. Kadın, sanığın penisini ısırmaya çalıştığını, ancak sanığa zarar veremediğini ifade etti. Polis raporlarına göre, sanığın cinsel organında herhangi bir yara izi bulunmadı.
- Kaçış Denemesi: Kadın, sanığa olayın ardından eve gitmek istediğini söylediğini, ancak sanığın ofis kapısını kilitleyerek onu dışarı çıkmasına izin vermediğini anlattı. Ayrıca, sanığın telefonunu elinden aldığını ve polisi aramaması için tehdit ettiğini öne sürdü. Kadının ifadesine göre, sanık onu evine bırakırken telefonunu ancak eve vardıklarında geri verdi. Kadın, bu süreçte büyük korku yaşadığını ve sanığın tehditlerinden dolayı polisi arayamadığını belirtti.
- Dini Yorumlar ve Çelişkiler: Kadın, sanığın kendisine sürekli dini konulardan bahsettiğini, ama sözleriyle eylemlerinin çeliştiğini söyledi. Sanığın, kendisiyle ve karısıyla “üçlü ilişki” yaşamayı teklif ettiğini, ama bunu yaparken başörtü takması gerektiğini söylediğini belirtti. Ayrıca, sanığın bu durumu eşine anlatmaması gerektiğini, çünkü bunun evliliklerini bozacağını söylediğini de ekledi.
Sanığın Savunması: “Kadın Beni Baştan Çıkardı”
Sanık ise kadının iddialarını tamamen reddetti ve olayın kadının başlattığı bir girişim olduğunu savundu. 37 yaşındaki evli ve çocuk sahibi iş adamı, kendisinin çok dindar bir Müslüman olduğunu ve bu suçlamaların Allah tarafından bir sınav olduğunu ifade etti.
- Görüşme Sırasında Yaşananlar: Sanık, olayın gerçekleştiği akşam genç kadının iş için ofisine geldiğini doğruladı. Ancak, kadının iddia ettiği gibi kendisinin herhangi bir cinsel saldırıda bulunmadığını belirtti. Kadının, kendisini sosyal medyada takip ettiğini ve iş görüşmesi sırasında da ona olan hayranlığını dile getirdiğini söyledi. Kadının, şirketinin konseptine hayran kaldığını ve kendisini Instagram’da takip ettiğini belirtti. Sanık, kadının bu davranışlarının onu yanlış yönlendirdiğini ve kendisini kaybetmesine neden olduğunu ifade etti.
- Yüzeysel Yakınlaşma: Sanık, kadına hafif fiziksel temaslarda bulunduğunu kabul etti, ancak bu temasların yüzeysel olduğunu ve kesinlikle cinsel bir nitelik taşımadığını söyledi. Kadının onu öpmeye ve baştan çıkarmaya çalıştığını iddia eden sanık, kendisinin o sırada büyük bir hata yaparak sınırı geçtiğini kabul etti. Ancak sanık, ne kadının cinsel organına dokunduğunu ne de pantolonunu çıkardığını belirtti.
- Olayın Sonu: Sanık, olayın nasıl sona erdiği konusunda da farklı bir açıklama yaptı. Görüşmenin ani bir şekilde sonlandığını ve bunun sebebinin spor salonuna gitmek istemesi olduğunu belirtti. Sanık, o gece spor yapmak için acele ettiğini ve bu yüzden kadını ofisinden çıkardığını söyledi.
Savcı ve Avukatların Görüşleri
- Savcının Talebi: Savcı, sanığın kadına çok kez cinsel tacizde bulunduğunu ve bunun yanı sıra kadını zorla alıkoyduğunu belirterek, toplamda 36 ay hapis cezası talep etti. Ayrıca, sanığın daha önce dolandırıcılıktan aldığı 21 aylık ertelenmiş hapis cezasının da yeniden yürürlüğe girmesini istedi. Savcı, sanığın geçmişteki suçlarına dikkat çekerek, ahlaki çizgisinin zayıf olduğunu ve tekrar suç işleme potansiyelinin yüksek olduğunu savundu.
- Savunma Avukatı: Sanığın avukatı ise müvekkilinin tamamen masum olduğunu savundu. Avukat, olayın sadece sanık ile kadın arasında geçen bir “dört göz” olayı olduğunu ve objektif delillerin bulunmadığını belirtti. Kadının birçok kez yalan söylediğini ve çelişkili ifadeler verdiğini ileri süren avukat, DNA delillerinin bulunmadığını vurguladı. Kadının sanığa karşı “perfide” bir oyun oynadığını ve sürekli yeni yalanlarla durumu manipüle ettiğini söyledi.
Mahkeme Kararı: Cezalandırma ve Tazminat
Mahkeme, uzun süren değerlendirmelerden sonra sanığın cinsel taciz, zorla alıkoyma ve cinsel saldırı suçlarından 20 ay hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi. Ancak mahkeme, sanığın önceki şartlı tahliyesini iptal etmedi ve deneme süresini bir yıl daha uzattı. Kadına 7000 Frank tazminat ödenmesine karar verildi.
Mahkeme başkanı, genç kadının ifadelerinin tutarlı ve inandırıcı olduğunu, sanığın ise çelişkili ifadeler verdiğini belirtti. Sanığın, olayın sonunu ani bir şekilde sonlandırma sebebinin “spor salonuna gitme” gerekçesi ise mahkeme tarafından inandırıcı bulunmadı. Ancak, kadının ofiste kilitli kalma iddiaları ve zorla araca bindirilme suçlamaları yeterli delil olmadığı için reddedildi.
Dava henüz kesinleşmemiş olup, sanık temyize gidebilir.
Sonuç: Zurich’te görülen davada, iş görüşmesi sırasında taciz suçlamasıyla yargılanan iş adamı, 20 ay hapis cezasına çarptırıldı ve kadına 7000 Frank tazminat ödenmesine hükmedildi. Mahkeme, tarafların çelişkili ifadeleri karşısında genç kadının iddialarını daha inandırıcı buldu.
#İsviçre #CinselSaldırı #Zurich #Hukuk #Taciz #Mahkeme #Adalet #Cezaiİşlem #KadınaŞiddet #Suç #isviçreninsesi #isviçrehaberleri #cinseltaciz #sexuelleübergriffe #sexuellenötigung
Gündem
BAHŞİŞLER AHV PRİMİNE DAHİL Mİ EDİLECEK?

Dijital ödemelerle gelen kayıt, vergi ve emeklilik tartışmalarını da beraberinde getirdi
📌 Haber: İsviçre’nin Sesi – Cemil Baysal
🕒 Okuma süresi: 3 dakika
📅 11 Haziran 2025
BERN – İsviçre Federal Konseyi üyesi Elisabeth Baume-Schneider, kartla ve dijital yollarla ödenen bahşişlerin AHV (emeklilik sigortası) primine dahil edilmesini gündeme taşıdı. Sosyal güvenlik sisteminin finansal sürdürülebilirliğini artırmayı amaçlayan öneri, gastronomi sektöründe yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi.
💳 ELEKTRONİK BAHŞİŞLER SİSTEME GİRİYOR
Öneriye göre, özellikle son yıllarda yaygınlaşan kredi kartı ve mobil ödeme sistemleriyle verilen bahşişler artık “resmi gelir” olarak değerlendirilecek. Bu sayede hem kayıt dışılık azalacak, hem de çalışanların gelecekteki emeklilik hakları güçlendirilecek.
Baume-Schneider, bu düzenlemenin hem devlet hem çalışanlar için kazan-kazan olacağını savunuyor:
“Kısa vadede ufak kesintiler yaşansa da, uzun vadede güvenli bir emeklilik sistemi oluşturulur.”
💰 DEVLETE 50 MİLYONLUK EK GELİR BEKLENİYOR
İsviçre’de gastronomi sektöründe yıllık bahşiş tutarının 600 milyon ile 1 milyar Frank arasında olduğu tahmin ediliyor. Bu öneri yasalaşırsa, AHV sistemine yılda 20–50 milyon Frank arasında ek katkı sağlanabileceği öngörülüyor.
🔄 DESTEK VE ELEŞTİRİLER
Destekleyenler, önerinin uzun vadeli faydalarını öne çıkarıyor:
- Çalışanlar emeklilikte daha yüksek maaş alabilir,
- Kayıt dışılık azalır,
- Sisteme güven artar.
Ancak eleştirenler de az değil:
- SVP Ulusal Meclis Üyesi Esther Friedli: “Bu, doğrudan çalışanın cebinden kesilen ek bir yük.”
- Gastrosuisse: “Restoranlar bahşiş alımını tamamen yasaklayabilir. Müşteri motivasyonu düşer, hizmet fiyatları artar.”
- Unia Sendikası: “Artan bürokratik işlemler ve muhasebe yükü, işletmelere ek maliyet yaratır.”
🔥 GASTRONOMİ ÇALIŞANLARINDAN BAKANA TEPKİ: “GELSİN DE BİR GÜN BİZİMLE ÇALIŞSIN!”
Bahşişlerin dijital sistemle AHV’ye dahil edilmesi önerisi, doğrudan sahada çalışan servis elemanları ve restoran personeli arasında büyük bir öfkeye neden oldu. Çalışanlar, karar merciindeki yetkililerin sektördeki gerçek yükü bilmeden masa başından düzenleme yapmasına tepkili:
“Gelsin bakan da bizimle aynı tempoda bir akşam çalışsın, servis yapsın, ayakta kalsın… sonra bu sistemden bahsetsin.”
“Hafta sonları sabahın köründen gece yarısına kadar çalışıyoruz. Bu bahşiş bizim hakkımız, sadaka değil.”
“Dijital takip kolay olabilir ama bu işi gerçekten yapanlar ne kadar yoruluyor, kimse hesap etmiyor.”
Çalışanlar, önerilen sistemin uzun vadeli faydalarından ziyade, şu anda karşı karşıya kaldıkları geçim zorluklarının daha öncelikli olduğunu savunuyor.
⚖ YASAL DURUM: BAHŞİŞ ZATEN MAAŞIN BİR PARÇASI
Mevcut yasal çerçevede, bahşişler maaşa dahil edilmek zorunda değil. Ancak bu gelirler çalışan maaşının %10’unu aşıyorsa, AHV ve vergiye tabi tutulabiliyor.
Kartla ödenen her bahşişin artık sistemde dijital iz bırakması, bu yasal boşluğun yeniden tanımlanmasını zorunlu kılıyor.
📆 NE ZAMAN UYGULAMAYA GİREBİLİR?
Henüz taslak aşamasındaki öneri, İsviçre Sosyal Güvenlik Dairesi (BSV) tarafından sonbaharda hazırlanacak kılavuzla netleşecek. Uygulamanın yürürlüğe girmesi durumunda 2026 veya 2027 yılına kadar geçiş süreci öngörülüyor.
Kantonlar bu konuda kendi uygulama modellerini geliştirme özgürlüğüne sahip olacak.
🧭 NE DEĞİŞECEK?
- Çalışanlar: Kısa vadede net gelirde düşüş olabilir, ancak emeklilik maaşı artabilir.
- İşletmeler: Ek vergi ve raporlama yükü; bahşiş kültürünün azalması riski.
- Devlet: AHV’ye ciddi ek gelir ve kayıt dışılıkla mücadelede önemli adım.
🔍 SONUÇ: DENGELİ BİR REFORM MU, YOKSA FAZLA MI MÜDAHALE?
İsviçre gastronomi sektöründe çalışanlar ve işletmeler, bu değişikliğe temkinli yaklaşıyor. Devlet tarafı reformun sosyal güvenlik sistemine katkısını vurgularken, çalışanlar yaşadıkları yoğun tempoya rağmen ellerindeki son motivasyon kaynağının da törpülenmesinden endişeli.
Önümüzdeki aylarda kantonlar ve sendikaların göstereceği tavır, bu reformun kaderini belirleyecek.

Gündem
AVRUPA TATİL DESTİNASYONLARINDA YASAKLAR ARTIYOR: CEZALAR CEP YAKIYOR

ARTIYOR
Avrupa’nın popüler tatil rotalarında bu yaz dikkatli olmak şart! Fransa’dan Portekiz’e, Polonya’dan Yunanistan’a kadar birçok ülke yeni yasaklar getiriyor. Plajda sigara içmek, şehir içinde bikiniyle gezmek ya da rastgele kamp kurmak artık ciddi cezalara neden olabilir.
FRANSA: PLAJLARDA SİGARAYA VEDA
Fransa, 1 Temmuz 2025 itibariyle tüm sahil şeritlerinde, parklarda ve bahçelerde sigara içmeyi yasaklıyor. Sağlık Bakanı Catherine Vautrin yasağı, çocukların temiz hava hakkına saygı olarak gerekçelendirdi. Yasayı ihlal edenler 135 Euro ceza ödeyecek. Fransa’da açık alanlardaki sigara dumanına karşı bu tür geniş çaplı bir yasak ilk kez uygulanıyor.
PORTEKİZ: BİKİNİYLE ŞEHİR TURU YASAK
Portekiz’in turistik Algarve bölgesindeki Albufeira belediyesi, bikini ve mayo ile şehir merkezinde dolaşmayı yasakladı. Yeni kurallara göre, plaj kıyafetleri yalnızca sahillerde, yüzme alanlarında ve otel çevrelerinde giyilebilecek. Temmuz ayında yürürlüğe girecek düzenlemeye uymayanlar 300 ila 1.500 Euro arasında ceza ödeyebilir. Belediye Başkanı José Carlos Rolo önce bilgilendirme kampanyası başlatılacağını, sonra denetimlerin başlayacağını açıkladı.
POLONYA VE ÇEKYA: FOTOĞRAF ÇEKMEK YASAK
Çek Cumhuriyeti ve Polonya’da askerî tesislerin fotoğraflanması kesinlikle yasaklandı. Çekya’da yasağı delenlere 100.000 Çek Kronu’na (yaklaşık 4.000 Euro) kadar ceza kesilebiliyor. Polonya’daki yasak ise 25.000 objeyi kapsıyor; bunlar arasında köprüler, tüneller ve havaalanları da var. İhlal durumunda kamera el konulabilir, 30 güne kadar gözaltı ve 4.700 Euro’ya kadar para cezası uygulanabilir. Almanya Dışişleri Bakanlığı, bu bölgelerin bazen iyi işaretlenmediğine dikkat çekiyor.
İTALYA: LİMONE’DE AÇIK ALANDA ALKOL YASAĞI
İtalya’nın kuzeyindeki Limone kasabasında Nisan’dan Kasım’a kadar park, bahçe ve kaldırımlarda alkol tüketimi yasaklandı. Belediye Başkanı Franceschino Risatti’nin imzaladığı karara göre yasağı delenler 25 ila 500 Euro arası ceza ödeyecek. Uygulama kasaba genelinde “toplumsal düzeni sağlamak” amacıyla hayata geçirildi.
YUNANİSTAN: KAMP VE MOTOSİKLET DENETİMİ
Yunanistan’da sahillerde, ormanlarda ve arkeolojik alanlarda çadır kurmak ve karavan park etmek yasak. Yerleşim yerlerinde de araçlar 24 saatten fazla park edilemeyecek, aksi takdirde 300 Euro ceza kesilecek. Ayrıca Yunan hükümeti, trafikte yeni düzenlemeler planlıyor: Kask takmayan motosikletlilere ve direksiyon başında telefon kullananlara yönelik daha ağır cezalar yolda.
TAYLAND: SUALTI FOTOĞRAFI SADECE PROFESYONELLERE
Tayland’da çevreyi korumak adına su altı fotoğrafçılığı artık sadece eğitimli dalgıçlara izin veriliyor. Dalgıçların ya “Advanced Open Water” sertifikası ya da en az 40 derin dalışa sahip olduğunu gösteren bir dalış günlüğü olması gerekiyor. Belge sunamayanların dalışı yarıda kesiliyor.
Bu yaz Avrupa’da tatil yapmayı planlayan herkesin yeni kuralları dikkatle incelemesi gerekiyor. Aksi takdirde bir tatil, ceza dolu bir maceraya dönüşebilir.
#AvrupaTatilKuralları #TatildeCeza #SigaraYasağı #KampKuralları #PlajKıyafetiYasak #AvrupaYasakları #TatildeDikkat #SigaraYasağı #BikiniCezası #KampYasağı
Gündem
LUZERN’DE BİR ANNE VE ÜÇ ÇOCUĞUN ZORLA TÜRKİYE’YE SINIR DIŞI EDİLMESİ TEPKİ TOPLADI

16 polisle yapılan operasyon eleştiri yağmuruna tutuldu
Luzern’de bir annenin ve üç küçük çocuğunun zorla sınır dışı edilmesi İsviçre genelinde tepkilere neden oldu. 27 Mayıs sabahı gerçekleşen olayda, bir acil durum sığınma merkezine gelen yaklaşık 16 polis memurunun, anne ve çocuklarını zorla gözaltına alarak Zürih Havalimanı’na götürdüğü bildirildi. Olay sırasında merkezdeki tüm sığınmacıların cep telefonlarına el konulduğu ve görüntü alınmasının engellendiği de aktarıldı.
9 aylık bebeğin yolculuk boyunca ağladığı, ancak annenin onu sakinleştirmesine izin verilmediği açıklandı. Aile, yaklaşık iki yıldır İsviçre’de yaşıyordu. Ancak sığınma başvuruları reddedilmişti ve Türkiye’ye geri gönderilmeleri kararlaştırılmıştı. 10 yaşındaki oğul ile 4 yaşındaki kız çocuğu ve 9 aylık bebekten oluşan ailede, anne ve büyük çocuğun psikolojik destek aldığı da bildirildi.
Anne şu anda Türkiye’de, ancak barınacak bir yeri olmadığı belirtiliyor. Anne, İsviçreli haber portalı zentralplus’a WhatsApp üzerinden yaptığı açıklamada, yaşadığı travmayı henüz atlatamadığını, çok kötü muamele gördüğünü ve “ellerinin kelepçelendiğini” söyledi. Çocuğunun ise ciddi psikolojik sorunlar yaşadığını ifade etti. Luzern polisi ise annenin kelepçelenip kelepçelenmediği sorusunu yanıtsız bıraktı.
GÖÇMENLER DERNEĞİNDEN SERT TEPKİ
Migrant:innenparlament Luzern (Luzern Göçmenler Parlamentosu), olay sonrası basın açıklaması yaparak protesto çağrısında bulundu. Göçmen hakları savunucuları, Luzern Göç İdaresi önünde toplanarak sınır dışı uygulamasını protesto etti. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Bu şekilde yapılan bir sınır dışı işlemi orantısız olmanın ötesinde, insanlık dışıdır. Hukukun temel değerlerine aykırıdır ve mağdurların – özellikle de çocukların – onurunu ve haklarını çiğnemektedir.”
Dernek, olayın eksiksiz şekilde aydınlatılmasını, reşit olmayan çocukları bulunan ailelerin sınır dışı edilmesine ilişkin bir moratoryum ilan edilmesini ve özellikle korunmaya muhtaç kişilere yönelik polis uygulamalarının gözden geçirilmesini talep etti.
POLİS VE YETKİLİLER: “YASAL PROSEDÜR UYGULANDI”
Luzern Polisi, zentralplus’a yaptığı açıklamada sınır dışı işleminin Göç Dairesi’nin talimatıyla gerçekleştirildiğini doğruladı. Polis, her zaman “duruma uygun ve orantılı” hareket edildiğini savundu ancak olayla ilgili daha fazla bilgi vermekten kaçındı.
Luzern kanton hükümeti de polislerin özel olarak eğitildiğini ve ailelere karşı kelepçe gibi zorlayıcı önlemlerin yalnızca istisnai durumlarda, kişilerin kendilerine veya çevresine zarar verme riski varsa uygulandığını belirtti.
Adalet ve Güvenlik Dairesi de açıklamasında, ailenin gönüllü geri dönüş imkânı hakkında bilgilendirildiğini ancak bunu kabul etmediklerini vurguladı. Bu nedenle sınır dışı işleminin “tek seçenek” olarak uygulandığını ifade etti.
İNSAN HAKLARI KURUMLARI: ÇOCUKLARIN KORUNMASI GEREKİYOR
Zorla sınır dışı uygulamalarını denetleyen İşkenceyi Önleme Ulusal Komisyonu (NKVF), ailelerin sınır dışı edilmesinde çocukların yüksek düzeyde korunması gerektiğini vurguladı.
Komisyon, çocukların gözleri önünde anne-babalarının kelepçelenmemesi gerektiğini, çocukların yanında sivil kıyafetli ve silahsız görevlilerin bulunmasının önemini hatırlattı. İnceledikleri vakalarda çocuklarla doğrudan temas kuran silahlı polislerin varlığının, çocuklar için travmatik ve ürkütücü olabileceği belirtildi. Bu durumun çocuk haklarına ve refahına aykırı olduğunun altı çizildi.
SONUÇ: HUKUKİ OLSA DA VİCDANLARI YARALIYOR
Luzern’de yaşanan bu sınır dışı olayı, yasal çerçevede gerçekleştirilmiş olsa da kamuoyunda vicdanları sızlatan bir örnek haline geldi. Özellikle küçük çocukların ve savunmasız bireylerin bu tür uygulamalarda nasıl korunacağına dair tartışmalar yeniden alevlendi.
Olay, İsviçre’nin mülteci politikaları ve kolluk kuvvetlerinin müdahale biçimi hakkında daha hassas ve insan odaklı bir yaklaşım geliştirilmesi gerektiğini bir kez daha ortaya koydu.
-
E-Dergi1 yıl önce
İsviçre’nin Sesi Şubat 2024
-
Ekonomi1 yıl önce
İsviçre’de Maaş Dengesi: Ortalama bir Kişinin Maaşı 6788 CHF
-
İsviçre1 yıl önce
Dünyanın En İyi Sağlık Kurumları: İlk 250 Hastane Sıralamasında İsviçre’den 10 Hastane
-
Yaşam1 yıl önce
Kıskanç Kaynana Belirtileri: Gözden Kaçırmamanız Gereken 10 İşaret
-
Gündem7 ay önce
ERDOĞAN KARŞITI PAYLAŞIMLARI SIĞINMA BAŞVURUSUNDA HAKLI GEREKÇE OLARAK GÖRÜLMEDİ
-
Dünya7 ay önce
META’NIN COVİD-19 AŞILARIYLA İLGİLİ YANILTICI BİLGİ KARARI: İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KISITLIYOR MU?
-
Gündem6 ay önce
TELEGRAM’DA ŞOK EDEN GRUPLAR: TECAVÜZ AĞLARI VE K.O. DAMLALARI
-
Gündem7 ay önce
TÜRKİYE’DEN GELEN SIĞINMA BAŞVURULARINA GETİRİLEN SERT UYGULAMALARA TEPKİ