Gündem
HAMİLE EŞ KANAMALI HALDE DEPORT EDİLDİ
İsviçre’nin Zürih kantonunda bir deport merkezinde tutulan beş kişilik Kaplan ailesinin yaşadıkları, şaşkınlık yarattı. Aile şu an Hinteregg Ober 9, 8132 Egg bei Zürih adresinde kalıyor. Bu yer, deport merkezi olarak kullanılıyor. 21 yaşındaki oğlu ve baba psikiyatride tedavi görüyor.
Henüz kamuoyuna yansımamış bu olayda, aile üyeleri şiddet, hak ihlalleri ve insanlık dışı muamelelere maruz kaldıklarını iddia ediyor.
“BİZİ DİNLEMEDİLER, BEBEĞİMİZİ KAYBETTİK”
Turgut Kaplan (42), hamile eşi Adile Kaplan (40), çocukları Sezer Can Kaplan (21), Muhammed Muta Kaplan (15) ve Ecrin Ravza Kaplan (6) ile birlikte Zürih’te bir deport merkezinde 5,5 ay boyunca tutuldu. Kaplan ailesi, hamileliğin risklerini ve eşinin sağlık durumunu gerekçe göstererek transfer edilmemeleri talebinde bulunduklarını ancak bu taleplerinin göz ardı edildiğini belirtti.
Aile, 28 Ağustos’ta deport kararıyla Dübendorf kampına transfer edildi. Turgut Kaplan, “Eşimi üç gün boyunca hastaneye götürüp getirdiler. Hap vererek düşük yapmasını sağladılar. Kanamalı halde eşime hiçbir tıbbi müdahale yapılmadı. Bu süreçte bebeğimizi kaybettik,” diyerek yaşanan trajediyi anlattı.
“POLİS BASKINIYLA UYANDIK”
Bebeğin kaybedildiği gece, aile polis baskınıyla karşı karşıya kaldı. Kaplan, “Gece saat 4-5 civarında 15 polis odamıza girdi. Oğlumu yere yatırdılar. Ben yeni ameliyat olmuştum ve bastonla yürüyordum. Bastonumu aldılar, beni yere yatırdılar. Çocuklarımın gözü önünde darp edildim,” diye konuştu.
Aile üyelerinin çıplak aramaya ve plastik kelepçeyle saatlerce bekletilmeye maruz kaldığını belirten Kaplan, özellikle 6 yaşındaki kızları Ecrin Ravza’nın bu travmatik olaylara tanıklık ettiğini söyledi.
BEŞ BUÇUK AYLIK ZORLU SÜREÇ VE YALANLAMALAR
Toplama merkezinde yaşadıklarımız, beş buçuk ay boyunca neredeyse bir hapis hayatı gibiydi. Orada, hem kendi işlerimizi hem de başkalarının ihtiyaçlarını karşıladık. Her türlü zorluğa rağmen entegre olmaya çalıştık, ama her şeyin sonunda nihayetinde transferimiz gerçekleşti ve Dübendorf kampına gönderildik. Toplama merkezindeki hemşireler, eşime tahlil yaptı. Eşime “Yalan söylüyorsun” diyerek bağırarak azarladılar. Sonrasında yapılan testlerde hamile olduğu anlaşılınca, bu bilgiyi SEM’e bildirmediler. Bu durumu bir eksiklik olarak kabul ediyoruz.
HIRVATİSTAN’DA YAŞADIKLARIMIZ İSE…
Aç kalıyorduk. Cumartesi ve pazar günleri yemek verilmiyordu, ailem bir öğün yemekle idare ediyordu. Resimlerde görüldüğü gibi o pisliğin içinde yaşadık. Üç ay boyunca eşim ve küçük kızım mikrop kaptı. Maddi yardım verilmiyordu, aylık sadece 20 Euro para veriliyordu. Konteynırlarımız sular altında kalıyordu, resimlerde eşim kova ve kürekle suyu boşaltıyordu. Ben çocuklarımla üç ay boyunca idare ettim, bir şekilde sabrettim ve sonunda çıktım. Şu an sağlık durumları iyi değil, ben ve büyük oğlum tedavi görüyoruz. Bir dönem intihar etmeye kalkıştım, ancak oğlum beni kurtardı. Oğlum hastaneye götürdü. Biz artık yorulduk, sesimizin duyulmasını istiyoruz. Ben, aynı şekilde ailemin çaresiz hallerini görmek istemiyorum.
Gündem
THURGAU’DA MÜSLÜMAN MEZARLIKLARINA KARŞI REFERANDUM
Doğu İsviçre – İsviçre’nin Thurgau kantonundaki Weinfelden kasabasında, Müslüman mezarlıklarının oluşturulmasına yönelik tartışmalar devam ediyor. 18 Mayıs’ta halk, Müslümanlara özel mezarlık alanlarının kurulup kurulmayacağı konusunda oy kullanacak.
Kasaba parlamentosu, geçtiğimiz Aralık ayında Müslüman mezarlıklarının oluşturulmasını 24’e karşı 4 oyla kabul etti. Bu karar doğrultusunda en fazla 70 mezar yeri ayrılması planlanıyor. Hatta İsviçre Halk Partisi (SVP) üyelerinin çoğunluğu bile projeyi destekledi.
Ancak karar sonrası, aralarında Weltwoche gazetesi yazarı Markus Schär ve EDU kanton milletvekili Lukas Madörin’in de bulunduğu muhalifler, kısa sürede referandum için gerekli 400 imzayı topladı. Son verilere göre bu sayı 1000’i bulmuş durumda. Weinfelden’de 12.200 kişi yaşarken, nüfusun yüzde 10’unu Müslümanlar oluşturuyor.
Muhalifler, devlet ile dinin ayrılığına vurgu yaparak mezarlıkların oluşturulmasının tarafsızlık ilkesine aykırı olduğunu savunuyor. Madörin, Müslümanlara yönelik özel bir uygulamanın uzun yıllara dayanan dini tarafsızlık geleneğine ters düştüğünü belirtti. Karşıtlar, Müslüman mezarlıklarının “ölümde bile ayrımcılık” anlamına geldiğini iddia ediyor.
Doğu İsviçre İslami Topluluklar Çatı Örgütü Genel Sekreteri Adem Kujovic ise sürecin sakin ve yapıcı bir tartışma ortamında ilerlediğini belirterek, Müslüman topluluğun bu durumu bir kabul eksikliği olarak görme endişesi taşıdığını ifade etti.
Weinfelden, bu konuda ilk örnek değil. Cenevre’de 1980’lerde, Bern’de ise 2000 yılında Müslüman mezarlıkları oluşturuldu. Günümüzde İsviçre genelinde yaklaşık 14 mezarlık, Müslümanların defin kurallarına uygun hizmet veriyor.
Gündem
PEGASUS KABİN MEMURU HOLLANDA’YA İLTİCA ETTİ
Pegasus Havayolları’nda kabin memuru olarak görev yapan Serhat Temel, İstanbul-Amsterdam uçuşu sonrası Hollanda’ya iltica etti. Temel, sosyal medya hesabından paylaştığı bir video ile iltica kararını duyurdu.
Serhat Temel, paylaşımında Türkiye’deki yaşam koşullarından duyduğu memnuniyetsizliği dile getirerek, “Hepinize merhaba, an itibari ile Türkiye’deki 27 yıllık hayatımı sonlandırıyorum ve iltica etmek için Hollanda topraklarına girmiş bulunmaktayım. Hayatım boyunca yaşamak istediğim bizi büyüten hep yanımızda olan devlete sığınmak adına buradayım,” ifadelerini kullandı.
Temel, Türkiye’deki mevcut düzen, mülteciler, mafya ve fırsatçılar gibi konuların kendisini bu kararı almaya ittiğini belirterek, “Artık insanların sokakta yürürken bile öldürüldüğü bir ülkede yaşamayı kabul etmiyor ve istemiyorum,” dedi.
Serhat Temel, video mesajında köpeklerine de değinerek, “Köpeklerime iyi bakın; ara sıra ziyaretlerine gidin, benim yerime öpün, koklayın, sevin,” ifadeleriyle duygusal anlar yaşattı. Son olarak, “Birazdan havalimanı polisine teslim olup iltica kampına götürülmek üzere yola çıkacağım. Sevgiyle kalın, hoşçakalın. Ben Serhat gidiyorum. Maceram buraya kadar, size hayatınızda başarılar,” diyerek sözlerini tamamladı.
Serhat Temel’in bu paylaşımı sosyal medyada geniş yankı uyandırırken, Pegasus Havayolları’ndan henüz konuyla ilgili bir açıklama yapılmadı.
Gündem
LUZERN KANTONU 222. YILINI KUTLUYOR
Luzern Kantonu, 1803 yılında Fransız lider Napolyon Bonapart tarafından verilen Arabuluculuk Yasası’nın 222. yıl dönümünü çeşitli etkinliklerle kutlayacak. Yıl boyunca düzenlenecek programlarla kantonun tarihi ve kültürel geçmişi halka tanıtılacak.
KUTLAMALAR 19 ŞUBAT’TA BAŞLAYACAK
Luzern Kanton Yönetimi, kutlamaların 19 Şubat 2025’te Luzern Müzesi’nde açılacak sergiyle başlayacağını duyurdu. Sergide, kantonun farklı bölgelerine ait tarihi ve kültürel öğeler sergilenecek.
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE YOLCULUK
Müze Müdürü Tanja Warring, yıl dönümü etkinliklerinin sadece müzeyle sınırlı kalmayacağını, kantonun çeşitli bölgelerinde de halkın tarih ve kültürü birebir deneyimleyebileceğini belirtti. Napolyon döneminde yaşamış Luzernli Katharina Morel, Ebikonlu böcek bilimci Walter Linsenmaier ve Romoos bölgesindeki kadınların hikayeleri gibi önemli konular ziyaretçilere sunulacak.
HALK KATILIMINA AÇIK BİR KUTLAMA
Kutlama etkinlikleri, Luzern Kültür Müdürlüğü ve Luzern Müzesi tarafından organize edilirken, yerel kuruluşlar, işletmeler ve dernekler de projeye katkı sağlıyor. Etkinliklere dair tüm bilgiler internet üzerinden yayınlanacak. Ayrıca, sosyal medya platformları aracılığıyla Luzern halkının kendi anılarını paylaşarak etkinliklere katılması teşvik ediliyor.
-
E-Dergi11 ay önce
İsviçre’nin Sesi Şubat 2024
-
Ekonomi10 ay önce
İsviçre’de Maaş Dengesi: Ortalama bir Kişinin Maaşı 6788 CHF
-
Yaşam9 ay önce
Kıskanç Kaynana Belirtileri: Gözden Kaçırmamanız Gereken 10 İşaret
-
İsviçre11 ay önce
Dünyanın En İyi Sağlık Kurumları: İlk 250 Hastane Sıralamasında İsviçre’den 10 Hastane
-
Dünya2 ay önce
META’NIN COVİD-19 AŞILARIYLA İLGİLİ YANILTICI BİLGİ KARARI: İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KISITLIYOR MU?
-
Gündem2 ay önce
ERDOĞAN KARŞITI PAYLAŞIMLARI SIĞINMA BAŞVURUSUNDA HAKLI GEREKÇE OLARAK GÖRÜLMEDİ
-
Gündem2 ay önce
TÜRKİYE’DEN GELEN SIĞINMA BAŞVURULARINA GETİRİLEN SERT UYGULAMALARA TEPKİ
-
Kültür Sanat1 yıl önce
Ferdi Tayfur’un Mücadele Dolu Hikayesi: Şeker Hastalığı ve Organ Nakli