Sosyal Medya

Gündem

BRAUNSCHWEIG’DE ŞOK EDİCİ TECAVÜZ OLAYI: 15 YAŞINDAN GENÇ, 12 YAŞINDAKİ KIZA TECAVÜZLE SUÇLANIYOR

yazar

Yayınlayan

on

Okuma süresi: 1 dakika

Braunschweig’de, 15 yaşındaki Suriyeli bir gencin, 12 yaşındaki bir kıza yönelik ciddi taciz suçlamalarıyla karşı karşıya olduğu bildirildi. İddialara göre, genç önce kızı yüzme havuzunda cinsel taciz etmiş, ardından onu bir soyunma odasına takip ederek tezavüzde bulunmuş. Olayın, 10 Ağustos’ta Braunschweig’deki “Wasserwelt” isimli yüzme havuzunda meydana geldiği belirtiliyor.

Savcılık, olayın ayrıntılarını belirlemek ve daha fazla bilgi edinmek amacıyla soruşturma başlattı. Olayın yüzme havuzunun dış kısmında gerçekleşmediği ifade ediliyor. Savcılık, olayla ilgili daha fazla bilgi ve kanıt toplamak için çalışmalarını sürdürüyor.

Fotoğraf: Stadtbad Braunschweig GmbH

#Braunschweig #Taciz #Soruşturma #Haber #syrier #Almanya #deutschland #Avrupa #asyl #vergealtigung #sexuelleübergriff

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

LOZAN’DA İNSAN TİCARETİ SKANDALI: 19 KADIN ZORLA FUHUŞ İŞİNDE ÇALIŞTIRILDI

yazar

Yayınlayan

on

By

Lozan’da, büyük bir insan ticareti ve zorla fuhuş skandalı gündeme geldi. Bir çift, 19 kadını zorla seks işçiliği yapmaya zorlamakla suçlanıyor. Kadınlar, Güney Amerika’dan İsviçre’ye yasa dışı yollarla getirilmişti ve şüpheliler, onları tüm özgürlüklerinden mahrum bırakarak 7 ay boyunca çalıştırdılar. Olayın ardından yapılan soruşturma, çiftin büyük bir kazanç sağladığını ve kadınların yaşamlarını cehenneme çevirdiğini ortaya koydu. Şüpheliler, yaklaşık 93.000 İsviçre Frangı kazandılar.

🔴 ZORLA ÇALIŞTIRILAN KADINLARIN KORKUNÇ YAŞAM HİKAYELERİ

Baş sanık, kendisi de geçmişte zorla fuhuşa zorlanan eski bir seks işçisiydi. Mahkemede yaptığı açıklamada, 13 yaşında zorla fuhuşa başladığını ve yıllarca bir insan taciri tarafından sistematik şekilde sömürüldüğünü anlattı. Geçmişteki travmalarına ve acılarına rağmen, kadınların aynı şekilde mağdur olmasını engellemeye çalıştığını söyledi. Ancak, mahkemede açıklamalarının tersine, baş sanığın aynı acıları başkalarına yaşattığı ortaya çıktı. Kendisi de, zorla çalıştırdığı kadınlara, “daha iyi bir sistem kurma” vaadiyle benzer uygulamaları hayata geçirdiğini kabul etti.

🔒 GÖZETİM ALTINDA KALAN KADINLAR

Kadınlar, Lausanne, Martigny ve Sitten gibi şehirlerdeki otel ve apartmanlarda tutuluyordu. Her biri, sürekli gözetim altındaydı ve dışarı çıkmalarına asla izin verilmiyordu. Çift, kadınların tüm hayatlarını kontrol altında tutarak, onlara belirli koşullar sunarak aldatmaya çalıştı. Kadınlara hijyen ürünleri ve nadiren verilen “molalar” dışında, herhangi bir özgürlük veya dinlenme hakkı verilmedi. Ancak, kadınların ifadelerine göre, iddia edilen koşulların gerçeği yansıtmadığı ve onların yaşadıkları baskıların çok daha büyük olduğu anlaşıldı.

💥 ŞİDDET, TEHDİT VE SOYGUN

Çiftin işlediği bir başka suç, kadınları başka kişiler için çalışmaya zorlamalarının yanı sıra, bir soygun olayına da karışmalarıydı. Üç maskeli adam, gece yarısı kadına ve diğer kadınlara şiddet uygulayarak, onları soydu. Bu olay, kadınların, korku ve tehditlerin etkisinde kalarak polise başvurmasına neden oldu. Olayın ardından, şüpheliler ve potansiyel suç ortakları gözaltına alındı ve şu anda soruşturma altındalar.

⚖️ HAPİS CEZASI BEKLENTİSİ

Şüphelilerin, suçları kanıtlandığı takdirde 10 yıl hapis cezası alması bekleniyor. Mahkeme, kadınların yaşadığı travmaların etkisini göz önünde bulunduracak ve cezaların en üst seviyede olması için çalışmalar yapacak. Şüpheliler, şu anda gözaltında tutuyorlar ve mahkeme süreci devam ediyor.

ÖNEMLİ NOTLAR VE SONUÇ

Lausanne – Lozan’daki bu insan ticareti skandalı, sadece İsviçre’de değil, dünya çapında büyük bir yankı uyandırdı. Bu olay, zorla fuhuşun ve insan ticaretinin ne kadar yaygın ve korkutucu bir suç haline geldiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Kadınların yaşadığı travmaların iyileştirilmesi ve bu tür suçların önlenmesi için devletlerin daha etkin önlemler alması gerektiği bir kez daha vurgulandı. Bu davanın, toplumu insan ticareti ve seks işçiliği gibi suçlar hakkında daha fazla bilinçlendirmesi ve ciddi hukuki önlemler aldırması bekleniyor.

Haberin Devamını Oku

Gündem

KÜRESEL ÇALIŞMA: İSVİÇRE, TRUMP’UN GERİ DÖNÜŞÜNE SICAK BAKMAYAN ÜLKELER ARASINDA

yazar

Yayınlayan

on

By

Donald Trump’ın ikinci kez ABD Başkanı olarak göreve başlamasına sayılı günler kala, dünya genelindeki tepkiler farklılık göstermeye devam ediyor. Özellikle Avrupa’da büyük endişelere yol açan bu gelişme, İsviçre gibi ülkelerde daha da belirginleşmiş durumda. Küresel bir çalışma, Trump’ın geri dönüşünü değerlendiren çeşitli ülkelerin bakış açılarını gözler önüne seriyor.

Trump’ın Geri Dönüşü Avrupa’da Endişe Yaratıyor

Donald Trump, Pazartesi günü ABD başkanlığına ikinci kez yemin edecek. Ancak bu durum, geleneksel müttefik ülkelerde büyük bir kaygı yaratmış durumda. Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR) direktörü Mark Leonard, Trump’ın geri dönüşünü, “1956 Süveyş Krizi’nden bu yana en büyük transatlantik kriz” olarak nitelendiriyor. Çarşamba günü, Leonard, Bulgar siyaset bilimci Ivan Krastev ve İngiliz tarihçi Timothy Garton Ash ile birlikte bir web seminerinde, Trump’ın yeniden başkan olmasının Avrupa için ne anlama geldiğine dair değerlendirmelerde bulundu.

İsviçre’nin de yer aldığı bu küresel çalışmaya katılan yaklaşık 28.500 kişi, Trump’ın başkanlık görevine dönüşü hakkında görüşlerini paylaştı. Sonuçlar ise oldukça çarpıcıydı: Avrupa, Trump’a karşı sert bir tutum sergilerken, dünya genelindeki diğer ülkeler bu durumu daha olumlu karşılıyor.

Çin ve Rusya’dan Trump’a Destek

Çin ve Rusya gibi ülkelerde, Trump’a yönelik olumlu görüşler fazlalıkta. Özellikle Hindistan’da, katılımcıların yüzde 80’i Trump’ın başkanlık zaferini, hem Amerikalılar hem de dünya barışı açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendirmiş durumda. Trump’ın, Batı’yı bölme arayışı, bu ülkeler tarafından destekleniyor olabilir.

İsviçre’nin Trump’a Yönelik Eleştirisi Yüksek

İsviçre, Trump’ın geri dönüşünü en eleştirel şekilde değerlendiren ülkelerden biri olarak dikkat çekiyor. İsviçre’de yapılan ankette, katılımcıların büyük bir kısmı Trump’ı olumsuz bir şekilde değerlendirdi. Bu durum, İsviçre’nin Avrupa’daki diğer müttefik ülkelerle benzer bir çizgide durduğunu gösteriyor. Ancak dikkat çeken bir diğer unsur, İsviçre’nin Trump’a yönelik eleştirilerinin, bazı AB ülkelerinin değerlendirmelerinden bile daha sert olması.

Rusya ile İlişkilerde Karşıt Görüşler

Bir diğer önemli bulgu ise, Rusya’nın küresel stratejik partner olarak görülmesi. İsviçre’deki katılımcıların yüzde 30’u, Rusya’yı stratejik bir ortak olarak değerlendirirken, geri kalan yüzde 45’lik kesim ise buna karşı çıkıyor. Bu görüş, Rusya’nın dünya genelindeki konumunu da gözler önüne seriyor. Özellikle Ukrayna savaşının etkileri, Rusya’nın imajını Batı’da olumsuz etkilemişken, diğer bölgelerde daha ılımlı bir yaklaşım söz konusu.

Ukrayna Krizine Yönelik Görüşler

Ukrayna’daki savaşın geleceği ise dünyadaki çoğu ülke için belirsizliğini koruyor. Ancak katılımcıların büyük bir kısmı, Ukrayna’nın bu savaşı kazasının pek olası olmadığını düşünüyor. İlgili çalışmaya göre, İsviçre’deki katılımcıların yüzde 59’u, Çin’in 20 yıl içinde ABD’yi geçip küresel liderliğe yükseleceğine inanıyor. Bu durum, Çin’in küresel etkisinin arttığını ve gelecekteki küresel dengelerin değişebileceğini gösteriyor.

Avrupa Birliği’nin Geleceği ve İsviçre’nin Tutumu

İsviçre’de yapılan araştırmanın belki de en dikkat çekici bulgusu, Avrupa Birliği’nin küresel bir güç olarak gelecekteki rolüne ilişkin görüşlerdi. Katılımcıların sadece yüzde 30’u, AB’yi dünya güçleriyle eşdeğer bir ortak olarak görüyor. Bu düşük oran, İsviçre’nin AB karşıtı söylemlerinin etkisini bir kez daha gözler önüne seriyor. Brexit sonrası AB ile ilişkilerin gerginliği, İsviçre’nin tutumunu etkileyen ana faktörlerden biri.

Yeni Bir Küresel Düzenin Sinyalleri

Küresel araştırma, Avrupa’nın gelecekte daha “işlemsel” ve “transaksiyonel” bir politika izleyeceğini gösteriyor. ECFR’nin uzmanları, Avrupa’nın zorlu küresel ortaklarla bile işbirliği yapma gerekliliği üzerinde duruyor. Çin, Hindistan ve diğer büyük aktörlerle yapılan işbirliklerinin artacağı öngörülüyor. Avrupa, Trump’ın geri dönüşünden, daha farklı bir küresel düzen içinde fırsatlar yaratabilir.

Sonuç: Küresel İşbirlikleri Yeniden Şekilleniyor

İsviçre, Trump’ın geri dönüşüne en eleştirel yaklaşan ülkelerden biri olarak bu araştırmada öne çıkarken, dünya genelindeki diğer ülkeler Trump’a farklı açıdan yaklaşıyor. Küresel işbirlikleri, daha fazla fırsat ve zorluk barındırıyor. Gelecek, bu yeni dünya düzeninde, farklı ülkelerin stratejik ortaklıklar kurarak daha dinamik ve esnek bir politika izleyeceğini işaret ediyor. #Trump2025 #Küreselİlişkiler #İsviçreTrump #KüreselPolitika #TrumpEleştirisi #ABDBaşkanlığı #DünyaPolitikası #TrumpVeRusya #AvrupaSiyasiTartışma #TrumpGeriDönüş #İsviçreVeTrump #KüreselGörüşler #TrumpVeAvrupa



Haberin Devamını Oku

Avrupa

CORONA AŞISINDAN ZARAR GÖRENLERİN HAKLARI ZAMAN AŞIMINA MI UĞRADI?

yazar

Yayınlayan

on

By

Corona aşılarından zarar gördüğünü iddia edenlerin tazminat taleplerini gerçekleştirebilmeleri için belirlenen yasal süre, birçok kişi için sona ermiş olabilir. Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) milletvekili Jessica Tatti, bu konuda hükümeti ve aşı üreticilerini eleştirerek, mağdurların haklarını kullanamadan zaman aşımına uğramalarının kabul edilemez olduğunu vurguladı.

Yan Etki İddiaları ve Hükümetin Tavrı

Jessica Tatti, Biontech-Pfizer’in “Comirnaty” adlı Corona aşısıyla ilgili bazı araştırmalara dikkat çekti. Bu araştırmalara göre, belirli aşı partilerinde DNA kontaminasyonu olduğu ve bu durumun insan sağlığı üzerinde uzun vadeli zararlara yol açabileceği iddia ediliyor. Ancak Alman hükümeti, Paul-Ehrlich Enstitüsü’nün değerlendirmesine dayanarak, bu iddiaların bilimsel olarak yeterince kanıtlanmadığını ifade etti ve aşıların güvenli olduğunu yineledi.

Zaman Aşımı Süresi ve Tartışmalar

Alman hukukuna göre tazminat taleplerinde zaman aşımı süresi genellikle üç yıl olarak belirlenmiştir. Bu, 2021 yılına kadar aşılanan kişilerin zarar gördüğüne dair taleplerini 2024 yılının sonuna kadar iletmeleri gerektiği anlamına geliyor. Jessica Tatti, bu sürenin çok kısa tutulduğunu ve Paul-Ehrlich Enstitüsü’nün aşı yan etkileriyle ilgili geniş bir listeyi ancak Kasım 2024’te yayımlayarak mağdurları harekete geçmek için yeterli zaman bırakmadığını iddia etti.

Tazminat ve Hukuki Sorumluluk

Alman hükümeti, Infektionsschutzgesetz (Enfeksiyon Koruma Yasası) kapsamında aşı mağdurlarına tazminat ödemeyi taahhüt etse de, Avrupa Birliği’nin aşı üreticileriyle yaptığı sözleşmeler, üreticileri yasal sorumluluktan büyük ölçüde muaf tutuyor. Bu durum, mağdurların zararlarının karşılanması konusundaki adalet arayışlarını zorlaştırıyor.

Untersuchungsausschuss ”Araştırma Komisyonu” Talebi

Jessica Tatti, Corona aşılarının olası yan etkileri ve aşı süreçlerindeki şeffaflığın yetersiz olduğu gerekçesiyle Almanya Federal Meclisi’nde bir araştırma komisyonu (Untersuchungsausschuss) kurulmasını talep etti. Bu komisyonun, özellikle aşılama süreçlerinde kullanılan yöntemlerin, yan etki iddialarının ve hükümetin bu süreçteki tutumunun detaylı şekilde incelenmesini sağlaması amaçlanıyordu.

Ancak, bu tür bir komisyonun kurulabilmesi için Meclis’te mevcut 733 milletvekilinden en az dörtte birinin, yani 184 milletvekilinin desteği gerekiyor. Tatti’nin bu talebi yeterli siyasi destek bulamadığı için hayata geçirilemedi.

Tatti, bu durumu eleştirerek, mağdurların haklarının yeterince korunmadığını ve hükümetin şeffaflıktan uzak bir yaklaşım sergilediğini ifade etti. Araştırma komisyonu talebi, aşılama süreçlerinde olası ihmallerin ve zarar gören kişilerin mağduriyetlerinin daha açık bir şekilde ortaya konulmasını hedefliyordu.

Özetle:

Corona aşılarından zarar gördüğünü düşünenlerin yasal haklarını korumaları için hızla harekete geçmeleri gerekiyor. Bununla birlikte, konuya dair bilimsel araştırmaların daha geniş çaplı ve bağımsız olarak yürütülmesi, mağduriyetlerin tam olarak ortaya konulabilmesi açısından kritik bir öneme sahip.

Haberin Devamını Oku

Trendler