Connect with us

Dünya

Berlin’de Korkunç Cinayet: Stalker Türk, Genç Yunan Anneyi Evinde Bıçaklayarak Öldürdü

yazar

Published

on

Berlin, Almanya – Berlin’de bir kadın daha eski eşi tarafından öldürüldü. 28 yaşındaki genç anne, cuma akşamı Berlin-Friedrichsfelde’deki apartman dairesinin girişinde eski eşi tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Zanlının, cinayetten önce haftalarca kadını takip ettiği ve taciz ettiği öğrenildi.

Olayın kurbanı olan kadın, iki çocuk annesiydi ve eski eşiyle yaklaşık üç yıl süren bir ilişki sonrası altı ay önce ayrılmışlardı. Ancak eski eş, ayrılığı kabul edemedi ve kadını sürekli rahatsız etmeye devam etti. Kurbanın bir arkadaşı, zanlının daha önce de iki farklı kadını benzer şekilde taciz ettiğini söyledi.

Kadın, eski eşinin tehdidi altında olduğu için cuma günü Berlin’deki aile mahkemesine giderek koruma kararı almak istemişti. Ancak başvurudan bir gün sonra, zanlı tekrar ortaya çıktı. Kadın, son olarak otobüste eski eşiyle birlikte olduğunu belirten bir sesli mesajı 21.32’de bir arkadaşına gönderdi. Bu mesaj, kadının son yaşam belirtisi oldu.

Kanlı Saldırı Apartman Girişinde Gerçekleşti

Cumartesi akşamı zanlı, Berlin-Friedrichsfelde’deki apartman dairesinin kapısına giderek zile bastı. Kadın kapıyı açtığında, zanlı aniden kadına bıçakla saldırdı. O sırada çocuklar, biyolojik babalarının yanında bulunuyordu. Kadının çığlıklarını duyan komşular hemen polisi aradı. Olay yerine gelen sağlık ekipleri, kadını hayatta tutmak için mücadele etti ancak tüm çabalara rağmen hastanede hayatını kaybetti.

Yine Bir Kadın Cinayeti: Femizid

Bu korkunç olay, Berlin’de bir hafta içinde yaşanan ikinci benzer cinayet oldu. Çarşamba akşamı da Berlin-Zehlendorf’ta bir adam eski eşini evinin önünde bıçaklayarak öldürmüştü.

Cuma akşamı Friedrichsfelde’deki saldırıda, zanlı eski eşinin evinin kapısında bekledi ve kapı açılır açılmaz saldırıya geçti. Kadının çığlıkları komşular tarafından duyuldu, ve polise haber verildi. Genç kadın, evinin önünde kanlar içinde bulundu ve hastaneye kaldırıldı ancak hayata tutunamadı.

Olaydan hemen sonra zanlı kaçtı, ancak bir saat sonra S-Bahn istasyonunun yakınlarında polis tarafından yakalandı ve gözaltına alındı. Berlin Başsavcılığı sözcüsü Sebastian Büchner, zanlının kurbanın eski eşi olduğunu doğruladı.

Daha Önce Defalarca Yardım İstemişti

Kurban, eski eşinin tacizlerinden kurtulmak için defalarca polise başvurmuş ancak aldığı tehditler ve izlenmeler son bulmamıştı. Mahkeme, saldırganın kurbanın evine yaklaşmasını yasaklamamıştı, ancak genç kadın, eski eşini taciz nedeniyle polise şikayet etmişti.

Olay yerine gelen polis ekipleri gece boyunca kanıt topladı. Kapının önündeki kanlı izler, genç kadının hayatını kurtarmak için gösterdiği çaresiz mücadeleyi gözler önüne serdi. Zanlı hakkında cumartesi günü tutuklama emri çıkarıldı ve şu anda gözaltında.

Bu trajik olay, Berlin’de kadın cinayetlerinin durmadığını bir kez daha gösterdi ve toplumda büyük bir öfke ve üzüntüye yol açtı. Kadına şiddetin önlenmesi için daha etkili adımlar atılması gerektiği vurgulanıyor.

#KadınaŞiddeteHayır #Femizid #BerlinCinayeti #KadınHakları #Adaletİçin #KadınCinayetleriDurdurulsun #Berlin #Adalet #KadınaYardım #BerlinAlmanya #Almanya #deutschland #Frauenmord #Scheidung #Avrupa #Sondakika


Continue Reading
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Avrupa

BILL GATES’E KARŞI AÇILAN DAVA HOLLANDA MAHKEMELERİNDE DEVAM EDİYOR

yazar

Published

on

By

“Covid-19 aşıları nedeniyle yaşanan iddia edilen sağlık sorunları, dünyanın en güçlü isimlerinden birini yargı karşısına çıkardı.”

BILL GATES’E HOLLANDADA AÇILAN DAVA: COVID AŞILARININ GÜVENLİĞİ SORGULANIYOR

Hollanda’daki Covid-19 eleştirmenlerinin Bill Gates’e karşı açtığı dava, önemli bir aşama kaydetti. Leeuwarden Mahkemesi, davanın Hollanda yargı yetkisi altında görülebileceğine hükmetti. Gates, mahkemenin yetkisiz olduğu gerekçesiyle itirazda bulunmuş ancak bu girişim başarısızlıkla sonuçlanmıştır.

Dava, Hollanda’daki bir grup vatandaşın Gates’in yanı sıra eski başbakan Mark Rutte, eski sağlık bakanı ve hükümete danışmanlık yapan “Outbreak Management Team” üyelerine karşı açtığı toplu şikayet kapsamında ilerliyor. Vatandaşlar, Gates ve diğer yetkilileri Covid-19 aşılarının zararlı olduğunu bildikleri halde teşvik etmekle suçluyor. Ayrıca, davaya Gates’in kurucusu olduğu Bill & Melinda Gates Vakfı da dahil edilmiştir.

MAHKEMEDEN ÇARPICI KARAR
16 Ekim 2024’te açıklanan karara göre, mahkeme, şikayetlerin bağlantılı olması nedeniyle tüm davalıların aynı dosyada yargılanmasını “uygun” buldu. Mahkeme ayrıca, Gates’in iddiaların merkezinde yer aldığını ve davanın uluslararası bağlamda değerlendirilebileceğini belirtti.

Dava süreciyle ilgili yapılan açıklamada, “Hollanda sivil yargılama yasalarının 7. maddesi uyarınca, bir davalıya yönelik yetki sağlandığında, diğer davalıların da aynı yargılama sürecinde değerlendirilmesi mümkündür,” ifadeleri kullanıldı. Gates’in avukatları, Hollanda’nın yargı yetkisinin geçerli olmadığı savunmasını öne sürmüş, ancak bu talep reddedilmiştir.

MAHKEME MASRAFLARINI ÖDEMEKLE YÜKÜMLÜ
Mahkeme, Gates’i davacıların avukatlık masrafları dahil olmak üzere 1.406 Euro’luk bir tazminat ödemeye mahkum etti. Bu masrafların ödenmemesi durumunda ek ceza ve masrafların uygulanacağı belirtildi.

SUÇLAMALAR VE “BÜYÜK RESET” İDDİASI
Davacı grup, Gates’in ve diğer yetkililerin Covid-19 pandemisi sırasında uygulanan politikalar ve teşvik edilen aşılar yoluyla küresel bir değişim hedefleyen “Büyük Reset Projesi”ne dahil olduklarını öne sürüyor. Bu kapsamda Gates’in 2020’de yayınladığı iki YouTube videosu, aşıların güvenilirliği ve etkinliğiyle ilgili yanlış bilgiler verdiği gerekçesiyle dava dosyasına dahil edilmiştir.

Davacılar, bu yanlış bilgiler nedeniyle aşı olmaya ikna edildiklerini ve fiziksel ile psikolojik ciddi zararlar gördüklerini iddia ediyor. Şikayetçilerden birinin dava süreci sırasında yaşamını yitirdiği, geriye kalan altı kişinin ise hukuk mücadelesine devam ettiği öğrenildi.

GATES’İN DURUŞMASI 27 KASIM’DA
Gates’in dava sürecine kişisel olarak katılıp katılmayacağı henüz netleşmiş değil. Ancak mahkemenin bir sonraki duruşmayı 27 Kasım 2024 tarihinde yapacağı açıklandı.

Bu dava, Covid-19 politikaları ve küresel sağlık otoriteleri üzerindeki etkileriyle ilgili tartışmaları yeniden alevlendirecek gibi görünüyor. Gates ve diğer davalıların suçlamalar karşısında nasıl bir savunma yapacakları ise merak konusu.

Continue Reading

Dünya

ELON MUSK’TAN DOĞUM ORANLARI UYARISI: “AVRUPA ÖLÜYOR”

yazar

Published

on

By

Tesla ve SpaceX CEO’su Elon Musk, Avrupa’nın azalan doğum oranlarıyla ilgili endişelerini dile getirdi. Musk, sosyal medya hesabından paylaştığı grafikte, “Avrupa ölüyor” ifadelerini kullandı.

DOĞUM ORANLARI KRİZDE

Son yıllarda birçok ülkede doğurganlık oranları kritik seviyelere düştü. Wall Street Journal’ın geçtiğimiz Mayıs ayında yayımladığı rapora göre, küresel doğurganlık oranı, nüfusun sabit tutulması için gereken seviyenin altına indi.

Avrupa’daki mevcut nüfusun korunması için kadın başına 2,1 çocuk doğum oranı gerekiyor. Ancak, Malta (1,08) ve İspanya (1,16) gibi ülkeler bu oranların oldukça altında kalıyor.

TÜRKİYE’DE DURUM

Türkiye’de ise 2022 yılında 1,63 olan toplam doğurganlık hızı, 2023’te 1,51’e düştü. Bu oran, AB ortalamasının altında yer alıyor ve ülkedeki nüfus artışında gerilemeye işaret ediyor.

11 ÇOCUK BABASI MUSK’IN GÖRÜŞLERİ

11 çocuğu bulunan Elon Musk, doğum oranlarındaki düşüşün insanlığın geleceği için büyük bir tehdit oluşturduğunu savunuyor. Musk, bu konudaki endişelerini sık sık dile getiriyor ve toplumları nüfus artışı için teşvik etmeye çağırıyor.

GELECEK İÇİN TEHLİKE ÇANI

Uzmanlar, doğum oranlarındaki bu düşüşün ekonomik ve sosyal dengeleri olumsuz etkileyebileceği konusunda uyarıyor. Özellikle yaşlanan nüfusun yükü, çalışan kesim üzerindeki baskıyı artırabilir.

#ElonMusk #DoğumOranları #AvrupaÖlüyor #NüfusKrizi #Gelecek

Continue Reading

Dünya

META’NIN COVİD-19 AŞILARIYLA İLGİLİ YANILTICI BİLGİ KARARI: İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KISITLIYOR MU?

yazar

Published

on

By

📅 15 Kasım 2024
⏱️ Okuma süresi: 3 dakika

Almanya’daki Frankfurt Yüksek Bölge Mahkemesi’nin Meta’nın COVID-19 aşılarına yönelik yanlış bilgi içerikli paylaşımları kaldırma yetkisini onaylaması, ifade özgürlüğü ile yanlış bilgilendirme arasındaki ince çizgiyi yeniden tartışmaya açtı. Karar, sağlık otoritelerinin güvenilirliğine dayandırılırken, sosyal medya platformlarının giderek artan sansür yetkisi eleştirilere neden oluyor.

MAHKEMENİN KARARINA ELEŞTİRİLER

Mahkeme, “yanlış bilgi” olarak değerlendirilen içeriklerin kaldırılmasını savunurken, bilimsel eleştirilere dayalı paylaşımların bu kapsamda olmadığını belirtti. Ancak eleştirmenler, bu kararın ifade özgürlüğünü tehdit eden bir emsal oluşturduğunu savunuyor. Çünkü “yanlış bilgi” tanımı, çoğu zaman yoruma açık ve otoritelerin tek taraflı görüşlerine dayanıyor.

Mahkeme, Meta’nın platform kurallarını ihlal eden paylaşımları kaldırma hakkını savunurken, kullanıcıların bilimsel ya da politik tartışmalara katılımını sınırlayan bir alan oluşturabileceği riskine dikkat çekmedi. Bazı uzmanlar, bu tür kararların halkın mevcut sağlık politikalarına duyduğu güvensizliği artırabileceği konusunda uyarıda bulunuyor.

META’NIN TUTUMU: TEK TARAFLI SANSÜR MÜ?

Meta, platformunda yer alan yanlış bilgileri kaldırarak kamu sağlığını koruma sorumluluğunu savunuyor. Ancak bu yaklaşımın “sınırları” sorgulanıyor. Özellikle yanlış bilgi ile eleştirel düşünce arasındaki ayrımı kim belirliyor? Meta’nın, otoritelerle iş birliği içinde hareket ederek belirli görüşleri öne çıkarması, farklı seslerin bastırılmasına neden olabilir.

Eleştirmenler, Meta’nın yanlış bilgiyle mücadelede gösterdiği çabaların, ifade özgürlüğü ve demokratik tartışma ortamını zedelediğini iddia ediyor. Çünkü bilimsel gerçeklik, tartışmalarla şekillenir ve bilgiye dayalı eleştiriler bu sürecin vazgeçilmez bir parçasıdır.

YANLIŞ BİLGİYE KARŞI MÜCADELEDE DENGE ARAYIŞI

Mahkeme kararı, sosyal medya platformlarının sorumluluğunu artırırken, kullanıcıların özgürce bilgi paylaşma hakkını sınırlayabileceği endişelerini beraberinde getiriyor. Meta’nın içerik kaldırma politikasının kapsamı netleştirilmedikçe, hangi bilginin “yanlış” sayıldığına dair sorular belirsizliğini koruyacak.

Sonuç olarak, yanlış bilgilendirme ile ifade özgürlüğü arasında denge kurmak, yalnızca teknoloji şirketlerinin değil, aynı zamanda yargının ve toplumun ortak sorumluluğu olarak karşımıza çıkıyor. Ancak bu dengenin doğru şekilde kurulmadığı durumlarda, sansür eleştirileri kaçınılmaz olacaktır.

#Meta #İfadeÖzgürlüğü #YanlışBilgi #COVID19 #Sansür #almanya #avrupa #ifadeözgürlüğü #meinungsfreiheit #medien #

Continue Reading
Advertisement

Trendler