Sosyal Medya

İsviçre

Aargau’da Sözde Ruhani Lider Davası: Cinsel İstismar Suçlarından Hükümlü Zanlı Tahliye İçin Hukuk Mücadelesi Veriyor

yazar

Yayınlayan

on

İsviçre kamuoyunda “seks gurusu” olarak anılan Max H.’nin serbest kalma talebi tartışma yarattı

İsviçre’nin Aargau kantonunda kendisini “ruhani lider” ve “Zen meditasyon ustası” olarak tanıtarak yıllar boyunca kadın takipçilerine yönelik cinsel istismar suçları işlediği gerekçesiyle mahkûm edilen Max H. (63), dokuz yılı aşkın hapis cezasını tamamlamasının ardından serbest bırakılmak için hukuki girişim başlattı. Ancak uzmanlar ve yargı makamları, zanlının tekrar suç işleme riski nedeniyle temkinli yaklaşımını sürdürüyor.

Kamuoyunda yanlış ve muğlak bir şekilde “seks gurusu” olarak anılan Max H., gerçekte sözde spiritüel öğretiler üzerinden kadınları psikolojik olarak manipüle ederek cinsel istismarda bulunan bir fail olarak tanımlanıyor.

Suç Geçmişi ve Mağdurlar

Savcılık ve mahkeme kayıtlarına göre Max H., “Mister Soeido” adıyla faaliyet gösterdiği dönemde en az beş kadını sistematik biçimde istismar etti. Mağdurların ifadelerinde, zanlının ruhani otorite kurarak rızayı baskı ve yönlendirme yoluyla elde ettiği, bu nedenle eylemlerin hukuken açık şekilde cinsel istismar kapsamında değerlendirildiği belirtildi.

Max H.’nin suç geçmişi bu davayla sınırlı değil. Zanlı, 2010 yılında kendi yoga okulunda işlediği benzer suçlar nedeniyle 27 ay hapis cezasına çarptırılmış, bu cezayı elektronik kelepçe ile çekmişti. Ancak bu dönemde dahi yeni istismar suçları işlediği tespit edilmişti.

Hapis Cezası ve Terapötik Tedbir

Max H., 2015 yılında 9 yıl 3 ay hapis cezasına mahkûm edildi. İlk aşamada hakkında önleyici süresiz gözetim (verwahrung) kararı verilmiş, ancak Aargau Yüksek Mahkemesi bu kararı kaldırarak yerine cezaya eşlik eden yatılı terapötik tedbir uygulanmasına hükmetmişti.

Zanlı, hapis cezasını tamamladıktan sonra Eylül 2023’ten bu yana Solothurn Cezaevi’nde terapötik tedbir kapsamında tutuluyor. Yetkililer, bu kararın gerekçesini zanlının yüksek nüks riski olarak açıklıyor.

Tahliye Talebi ve Hukuki Tartışma

Max H., 2025 yazında şartlı tahliye talebinde bulundu. Ancak Adalet İnfaz Dairesi, dosyanın eksik olduğu ve nihai değerlendirme için ek raporlara ihtiyaç bulunduğu gerekçesiyle başvuruyu reddetti. Savunma makamı ise, terapist ve bilirkişi raporlarında tedbirin etkisiz ve sonuçsuz olarak değerlendirildiğini, bu nedenle sürdürülmesinin hukuka aykırı olduğunu savundu.

Dosya İdare Mahkemesi’ne taşındı. Mahkeme, ilke olarak, başarısız olduğu kabul edilen bir terapötik tedbirin yalnızca güvenlik amacıyla sürdürülmesinin hukuken mümkün olmadığı görüşünü paylaştı. Ancak nihai kararın infaz makamlarınca verilmesi gerektiğini belirtti.

Psikiyatrik Rapor: Risk Azaldı, Ortadan Kalkmadı

Mahkeme kararında yer alan güncel psikiyatrik rapora göre, Max H.’nin yaşı ve sağlık durumu nedeniyle yeniden suç işleme riski azalmış durumda. Ancak bu riskin hâlâ yaklaşık yüzde 9’luk temel oranın biraz üzerinde olduğu ifade ediliyor. Savunma, bu oranın özgürlükten yoksun bırakmayı haklı kılmayacak kadar düşük olduğunu ileri sürerken, yetkililer kamu güvenliği vurgusunu sürdürüyor.

Türkiye’deki Adnan Oktar Vakasıyla Karşılaştırma

Dava bağlamında, Türkiye’deki Adnan Oktar dosyasıyla bir benzerlik kurulup kurulamayacağı sorusu gündeme geliyor. Uzmanlara göre, her iki vakada da sözde ruhani liderlik üzerinden kadınların manipülasyonu ve cinsel istismarı ortak bir zemin oluşturuyor. Ancak ölçek ve yapı bakımından önemli farklar bulunuyor.

Adnan Oktar vakası, Türkiye’de çok daha geniş toplumsal etkiye sahip, örgütlü bir yapı ve çok sayıda mağdur ile yürütülen kapsamlı bir dosya olarak öne çıkıyor. Buna karşılık, Max H.’nin suistimalleri kanton düzeyinde, daha sınırlı bir çevrede gerçekleşmiş ve mağdur sayısı görece daha düşük kalmıştır.

İsviçre’deki dosya, hukuki açıdan ağırlıklı olarak cinsel istismar suçları ve kamu güvenliği ekseninde ele alınırken, ideolojik arka plan da iki vaka arasında ayrışmakta.
Adnan Oktar davasında dini ve siyasi söylemler ön plandayken, Max H. vakasında Zen, meditasyon ve spiritüel öğeler üzerinden kurulan bir manipülasyon mekanizması dikkat çekmekte.

Süreç Devam Ediyor

Max H. hakkında uygulanan terapötik tedbirin yasal azami süresi Kasım 2026’da dolacak. Bu tarihten sonra zanlının şartlı tahliyesi, tedbirin sona erdirilmesi ya da başka hukuki önlemlerin devreye sokulması seçenekleri değerlendirilecek.

Uzmanlara göre dava, İsviçre ceza hukukunda bireysel özgürlükler ile toplumun korunması arasındaki hassas dengeyi yeniden tartışmaya açan kritik örneklerden biri olmaya devam ediyor.

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İsviçre

Luzern’de Yıllar Sonra Aydınlatılan Cinsel Saldırı Dosyaları

yazar

Yayınlayan

on

By

DNA delilleri iki ayrı saldırıyı aynı şüpheliye bağladı, zanlı yargılama sürerken hayatını kaybetti

İsviçre’nin Luzern kantonunda farklı yıllarda iki ayrı tren istasyonunda yaşanan cinsel saldırı vakaları, kapsamlı DNA analizleri sayesinde yıllar sonra aydınlatıldı. Entlebuch ve Wolhusen tren istasyonlarında gerçekleşen olaylara ilişkin soruşturmalarda, saldırıların aynı kişi tarafından gerçekleştirildiği tespit edildi. Ancak zanlının 2025 yılında hayatını kaybetmesi nedeniyle ceza soruşturmaları resmen sona erdirildi.

İlk saldırı 2019 yılında Entlebuch’te yaşandı
Eylül 2019’da Entlebuch tren istasyonunda bir kadın, kimliği belirsiz bir erkek tarafından takip edilerek yere itildi ve cinsel saldırıya uğradı. Mağdur, saldırgandan kurtularak olay yerinden kaçmayı başardı. Luzern polisi tarafından yürütülen yoğun çalışmalara rağmen failin kimliği o dönemde tespit edilemedi. Bunun üzerine Sursee Savcılığı dosyayı geçici olarak askıya aldı.

İkinci olay 2024’te Wolhusen’de meydana geldi
Aradan beş yıl geçtikten sonra, Aralık 2024’te Wolhusen tren istasyonunda benzer bir saldırı gerçekleşti. Bir kadın, tren istasyonunda cinsel saldırıya uğradı ve hafif şekilde yaralandı. Olay sırasında çevrede bulunan kişilerin müdahalesi üzerine saldırgan kaçtı.

DNA eşleşmesi dosyaları birleştirdi
Her iki olay yerinde de adli inceleme kapsamında DNA örnekleri toplandı. Luzern polisi tarafından yürütülen kapsamlı kriminal çalışmalar sonucunda, elde edilen DNA profilleri birbiriyle eşleşti. Yapılan analizler, saldırıların Eritre uyruklu bir erkek tarafından gerçekleştirildiğini ortaya koydu.

Zanlı yargılama sürerken hayatını kaybetti
Şüpheli hakkında ceza soruşturması devam ederken, söz konusu kişi 2025 yılı içerisinde hayatını kaybetti. Bu gelişme üzerine Luzern Savcılığı, her iki dosyanın da hukuken kapatılmasına karar verdi. İsviçre hukukuna göre sanığın ölümü, ceza yargılamasının düşmesine yol açıyor.

Yetkililerden adli teknoloji vurgusu
Luzern polisi, olayla ilgili yaptığı açıklamada, DNA teknolojisinin uzun yıllar sonra dahi ağır suçların aydınlatılmasında kritik rol oynadığını vurguladı. Yetkililer, benzer vakalarda delillerin titizlikle saklanmasının ve gelişen kriminal tekniklerin önemine dikkat çekti.

Haberin Devamını Oku

Gündem

İsviçre’de Şirket İflasları 2025 Yılında Yeniden Belirgin Şekilde Artış Kaydetti

yazar

Yayınlayan

on

By

İsviçre’de şirket iflasları 2025 yılında, bir önceki yıl ulaşılan rekor seviyenin ardından bir kez daha kayda değer ölçüde yükseldi. Ülkede faaliyet gösteren şirketlerin karşı karşıya kaldığı iflas vakaları, yıl genelinde yüzde 30’un üzerinde artış göstererek 14 bin 958’e ulaştı.

Alacaklılar birliği Creditreform, artışın temel nedeninin 2025 başında yürürlüğe giren mevzuat değişikliği olduğunu bildirdi. Söz konusu iflasların yaklaşık yüzde 80’i klasik iflas süreçlerinden, yüzde 20’si ise şirketlerin organizasyonel yükümlülüklerini yerine getirememesi nedeniyle ticaret sicilinden silinmesi sonucunda gerçekleşti.

Mevzuat Değişikliği Piyasa Dinamiklerini Değiştirdi

Yeni düzenlemeyle birlikte, kamu kurumları ile kamuya bağlı işletmeler, borçlu şirketler hakkında artık özel sektör alacaklılarıyla eşit şartlarda iflas takibi başlatmakla yükümlü hale getirildi. Önceki uygulamada tercih edilen haciz yoluyla takip yönteminin, çoğu durumda ekonomik olarak iflas etmiş şirketlerin faaliyetlerini sürdürmesine olanak tanıdığı vurgulandı.

Creditreform, yürürlüğe giren düzenlemenin piyasa temizliği etkisi yarattığını ve yaklaşık 3 bin 500 ek iflasın doğrudan bu yasal değişikliğin sonucu olduğunu belirtti.

Kantonal Düzeyde Uyum Süreci Sürüyor

Bununla birlikte, Creditreform değerlendirmesinde, bazı kantonlarda iflas sayılarının henüz ülke genelindeki artış trendine tam olarak uyum sağlamadığına dikkat çekildi. Bu durum, önümüzdeki dönemde belirli bölgelerde ilave artışların yaşanabileceğine ve sürecin henüz tamamlanmadığına işaret ediyor.

Privatkonkurs – Özel Kişi İflaslarında da Yükseliş

2025 yılı itibarıyla özel kişi iflaslarında da kayda değer bir artış gözlendi. Özel kişi iflasları, bir önceki yıla kıyasla yaklaşık yüzde 12 oranında artarak 9 bin 800’ün üzerine çıktı. Bu artışta, mirasçıların borçlu terekeyi reddetmesiyle sonuçlanan miras kaynaklı iflaslar belirleyici rol oynadı.

Ayrıca, uzun süredir gözlenen yaşayan özel kişilere ait iflas sayılarındaki düşüş eğiliminin sona erdiği kaydedildi. Uzmanlar, bu gelişmenin Kovid-19 pandemisi sırasında sağlanan kamu desteklerinin gecikmeli etkilerinin ortadan kalkmasıyla bağlantılı olabileceğini değerlendiriyor.

Yeni Şirket Kuruluşlarında Tarihî Zirve

Öte yandan 2025 yılı, yeni şirket kuruluşları açısından da tarihî bir zirveye sahne oldu. Creditreform’un, Institut für Jungunternehmen (IFJ) verilerine dayandırdığı bilgilere göre, kurulan şirket sayısı yıllık bazda yüzde 5 artarak 55 bin 600’ün üzerine çıktı.

Bu rakam, son on yıllık döneme kıyasla yüzde 30’un üzerinde bir artışa karşılık geliyor. Aynı dönemde şirket kapanışlarının görece sınırlı kalması sonucunda, net şirket sayısı 21 bin 700’ün üzerinde artış göstererek yüzde 6’dan fazla büyüme kaydetti.

Haberin Devamını Oku

Gündem

İsviçre’de “Kumbara Dönemi” Sona Eriyor: Bankalar Madeni Para Kabulünü Sınırlıyor

yazar

Yayınlayan

on

By

İsviçre’de madeni paraların bankalara yatırılması giderek zorlaşıyor. Bazı bankalar bozuk parayı tamamen kabul etmezken, kabul edenler ise yüksek ücretler ve zahmetli prosedürler uyguluyor. Uzmanlara göre bu durum, ülkede nakit kullanımının hızla azalmasının bir sonucu.

Yıl boyunca biriken madeni paraları banka hesabına yatırmak isteyen İsviçreliler, artık ciddi engellerle karşılaşıyor. Bazı bankalar bozuk parayı hiç kabul etmezken, bazıları ise para yatırma işlemini ücretli hale getirmiş durumda.

Migros Bank Madeni Parayı Tamamen Reddediyor

İsviçre’nin önde gelen finans kuruluşlarından Migros Bank, madeni para kabul etmeme kararı alan bankalar arasında yer alıyor. Banka yetkilileri, bu kararın gerekçesi olarak nakit kullanımındaki sürekli düşüşü gösteriyor. Migros Bank’ta müşteriler, bozuk paralarını ne gişeden ne de makineler aracılığıyla hesaplarına yatıramıyor.

Raiffeisen Ücretli Sisteme Geçti

Madeni para kabul eden bankalar ise işlemleri giderek zorlaştırıyor. Raiffeisen, İsviçre genelinde işlettiği 485 bancomat (ATM) üzerinden madeni para yatırma imkânı sunuyor. Ancak bu hizmet 3 İsviçre frangından başlayan ücretlere tabi.

Diğer bazı bankalarda ise müşteriler, bozuk paralarını yatırabilmek için önce tek tek rulo haline getirmek zorunda kalıyor. Bu durum, özellikle küçük tutarlı birikimlerde işlemi hem zaman alıcı hem de caydırıcı hale getiriyor.

Nakit Kullanımı Azalıyor, Kurallar Sertleşiyor

Uzmanlara göre bankaların madeni paraya mesafeli yaklaşımı, İsviçre’de nakitsiz ödeme alışkanlıklarının hızla yaygınlaşmasıyla doğrudan bağlantılı. Kart ve dijital ödeme sistemlerinin günlük hayatta baskın hale gelmesi, bankalar açısından bozuk paranın lojistik ve operasyonel maliyetini artırıyor.

Bu gelişmelerle birlikte, uzun yıllar tasarrufun sembolü olan “kumbara” kültürünün de giderek ortadan kalktığı yorumları yapılıyor.

Vatandaşlar Tepkili

Birçok tasarruf sahibi, küçük birikimlerini bankaya yatırmanın bu kadar zorlaşmasını eleştiriyor. Özellikle çocuklar için biriktirilen bozuk paraların bankacılık sistemine kazandırılamaması, sosyal medyada da sıkça tartışılan konular arasında yer alıyor.

Haberin Devamını Oku

Trendler