Dünya
Türkiye’den Almanya’ya Gelen Suriyeli Nasıl Suç Makinasına Dönüştü: Solingen Katilinin Karanlık Dönüşümü
Solingen’de, İŞİD’ten kaçıp Almanya’ya sığınan bir adamın nasıl bir katil haline geldiği şok etkisi yarattı. Solingen’deki saldırgan Issa al Hasan’ın radikalleşme süreci, ailesi için hala bir muamma.
Solingen’de Şok Etkisi Yaratan Saldırı
Solingen’de düzenlenen bir şehir festivalinde yaşanan kanlı olayda, üç kişi hayatını kaybetti, sekiz kişi ise bıçak darbeleriyle yaralandı. IŞİD (ISIS), saldırıyı üstlenerek, 26 yaşındaki Suriyeli saldırgan Issa al Hasan’ı “askerleri” olarak tanıttı. Ancak bu Suriyeli mültecinin nasıl bu kadar büyük bir suç işlediği hala belirsiz.
Radikalleşme Süreci Belirsiz
Hasan’ın ailesi, radikalleşme sürecini anlamakta zorluk çekiyor. “Der Spiegel” dergisine konuşan ailenin Damaskus’taki üyeleri, Hasan’ın saldırıdan sadece birkaç gün önce kız kardeşi Fatima ile konuştuğunu ve normal, neşeli olduğunu belirtti. Fatima, “Her zamanki gibi aradı, güldü ve şaka yaptı. Radikalleşme belirtisi görmedik,” dedi. Hasan, Almanya’ya gitmeden önce dinî olarak da aktif değildi ve Ramazan orucu bile tutmuyordu.
Güvenlik İçin Kaçtı, IS’e Katıldı
2016’nın başında IŞİD, Hasan’ın memleketine girdiğinde, babası onu Türkiye’ye gönderdi. Fatima, “Babam Issa’nın zorla askere alınmasından korkuyordu,” dedi. Hasan, Türkiye’de birkaç durak yaptıktan sonra Almanya’ya geldi, savaş ve şiddetten uzak bir gelecek umuyordu. Aile, Almanya’nın güvenli bir yer olduğunu ve oradan insan deportasyonlarının olamayacağını düşünüyordu. Ancak, Hasan’ın bu kanlı eylemi umutlarını yerle bir etti. Babası Chalaf, derin bir şaşkınlık içinde olduğunu ve bunun bir yanlış anlama olmasını ümit ettiğini belirtti. “Tüm bu sorunlardan ve şiddetten kaçtık,” dedi Chalaf. “Oğlumun böyle bir şey yapabileceğini hiç düşünmemiştim.”
Aile Şokta
Chalaf ve Fatima, yaşanan olayın şokunu atlatmaya çalışıyor. Fatima, “Hepimiz hala şoktayız ve bunu anlamakta güçlük çekiyoruz,” dedi. “O iyi kalpli bir insandı.” Aile, tanıdıkları oğullarının Solingen’deki katile dönüşmesini kabullenmekte zorlanıyor.
#SolingenSaldırısı #Radikalleşme #IŞİD #Almanya #MülteciKrizi #asyl #almanya #deutschland #solingen #migration #mülteci #avrupa
Dünya
META, FACEBOOK VE INSTAGRAM’DA DOĞRULAMA MEKANİZMASINI KALDIRDI
Facebook ve Instagram’ın sahibi Meta, içerik doğrulama sisteminde köklü bir değişikliğe giderek bağımsız kontrolcülerin denetiminden vazgeçtiğini açıkladı. Şirket, doğruluk kontrolü için artık kullanıcıların geri bildirimlerine dayalı bir yöntem benimseyecek.
YENİ DOĞRULAMA SİSTEMİ: TOPLULUK KATILIMI
Meta CEO’su Mark Zuckerberg, yayımladığı video mesajında bu değişikliği duyurarak, üçüncü taraf moderatörlerin siyasi tarafsızlık konusunda eleştirildiğini ve bu sistemin ifade özgürlüğünü kısıtladığını savundu. Zuckerberg, “İfade özgürlüğünü önceliklendiren köklü bir değişim içindeyiz” diyerek kullanıcıların içeriklerin doğruluğu konusunda daha aktif bir rol oynayacağını belirtti.
Yeni sistemin, X (eski adıyla Twitter) platformundaki “topluluk notları” modeline benzer şekilde çalışacağı açıklandı. Bu yöntemde kullanıcılar, içeriklerin doğruluğu hakkında görüşlerini paylaşarak değerlendirme sürecine katılacak.
ABD’DEKİ POLİTİK DEĞİŞİMLERİN ETKİSİ
Meta’nın bu kararı, ABD Başkanı Donald Trump’ın yeniden göreve başlamasına sayılı günler kala alınmasıyla dikkat çekiyor. Meta’nın Küresel İlişkiler Başkanı Joel Kaplan, önceki moderasyon sisteminin iyi niyetle uygulandığını ancak sıklıkla sansür eleştirilerine maruz kaldığını söyledi. Cumhuriyetçi Parti’ye yakınlığıyla bilinen Kaplan’ın, bu politika değişikliğinde etkili olduğu düşünülüyor.
KULLANICILAR İÇİN YENİ DÖNEMİN SORU İŞARETLERİ
Meta’nın bağımsız denetimden vazgeçmesi, dezenformasyon ve yanlış bilgilerin yayılmasını engelleme noktasında nasıl bir etkisi olacağı konusunda tartışma yarattı. Kullanıcı odaklı doğrulama sistemi, daha geniş bir ifade özgürlüğü sağlama vaadiyle öne çıksa da, eleştirmenler bu yöntemin güvenilirliği hakkında endişelerini dile getiriyor.
Avrupa
CORONA AŞISINDAN ZARAR GÖRENLERİN HAKLARI ZAMAN AŞIMINA MI UĞRADI?
Corona aşılarından zarar gördüğünü iddia edenlerin tazminat taleplerini gerçekleştirebilmeleri için belirlenen yasal süre, birçok kişi için sona ermiş olabilir. Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) milletvekili Jessica Tatti, bu konuda hükümeti ve aşı üreticilerini eleştirerek, mağdurların haklarını kullanamadan zaman aşımına uğramalarının kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Yan Etki İddiaları ve Hükümetin Tavrı
Jessica Tatti, Biontech-Pfizer’in “Comirnaty” adlı Corona aşısıyla ilgili bazı araştırmalara dikkat çekti. Bu araştırmalara göre, belirli aşı partilerinde DNA kontaminasyonu olduğu ve bu durumun insan sağlığı üzerinde uzun vadeli zararlara yol açabileceği iddia ediliyor. Ancak Alman hükümeti, Paul-Ehrlich Enstitüsü’nün değerlendirmesine dayanarak, bu iddiaların bilimsel olarak yeterince kanıtlanmadığını ifade etti ve aşıların güvenli olduğunu yineledi.
Zaman Aşımı Süresi ve Tartışmalar
Alman hukukuna göre tazminat taleplerinde zaman aşımı süresi genellikle üç yıl olarak belirlenmiştir. Bu, 2021 yılına kadar aşılanan kişilerin zarar gördüğüne dair taleplerini 2024 yılının sonuna kadar iletmeleri gerektiği anlamına geliyor. Jessica Tatti, bu sürenin çok kısa tutulduğunu ve Paul-Ehrlich Enstitüsü’nün aşı yan etkileriyle ilgili geniş bir listeyi ancak Kasım 2024’te yayımlayarak mağdurları harekete geçmek için yeterli zaman bırakmadığını iddia etti.
Tazminat ve Hukuki Sorumluluk
Alman hükümeti, Infektionsschutzgesetz (Enfeksiyon Koruma Yasası) kapsamında aşı mağdurlarına tazminat ödemeyi taahhüt etse de, Avrupa Birliği’nin aşı üreticileriyle yaptığı sözleşmeler, üreticileri yasal sorumluluktan büyük ölçüde muaf tutuyor. Bu durum, mağdurların zararlarının karşılanması konusundaki adalet arayışlarını zorlaştırıyor.
Untersuchungsausschuss ”Araştırma Komisyonu” Talebi
Jessica Tatti, Corona aşılarının olası yan etkileri ve aşı süreçlerindeki şeffaflığın yetersiz olduğu gerekçesiyle Almanya Federal Meclisi’nde bir araştırma komisyonu (Untersuchungsausschuss) kurulmasını talep etti. Bu komisyonun, özellikle aşılama süreçlerinde kullanılan yöntemlerin, yan etki iddialarının ve hükümetin bu süreçteki tutumunun detaylı şekilde incelenmesini sağlaması amaçlanıyordu.
Ancak, bu tür bir komisyonun kurulabilmesi için Meclis’te mevcut 733 milletvekilinden en az dörtte birinin, yani 184 milletvekilinin desteği gerekiyor. Tatti’nin bu talebi yeterli siyasi destek bulamadığı için hayata geçirilemedi.
Tatti, bu durumu eleştirerek, mağdurların haklarının yeterince korunmadığını ve hükümetin şeffaflıktan uzak bir yaklaşım sergilediğini ifade etti. Araştırma komisyonu talebi, aşılama süreçlerinde olası ihmallerin ve zarar gören kişilerin mağduriyetlerinin daha açık bir şekilde ortaya konulmasını hedefliyordu.
Özetle:
Corona aşılarından zarar gördüğünü düşünenlerin yasal haklarını korumaları için hızla harekete geçmeleri gerekiyor. Bununla birlikte, konuya dair bilimsel araştırmaların daha geniş çaplı ve bağımsız olarak yürütülmesi, mağduriyetlerin tam olarak ortaya konulabilmesi açısından kritik bir öneme sahip.
Avrupa
ALMANYA WUPPERTAL’DA DAVA: 19 YAŞINDAKİ GENÇ KIZ SELİN BIONTECH’İ DAVA ETTİ
Zarar Gören Genç Kadın, BioNTech’ten 500.000 Euro Tazminat Talep Ediyor
15 Ocak 2025 – 19 yaşındaki Selin Islami, 2021’de Corona virüsüne karşı aldığı aşı sonrasında ağır bir otoimmün hastalığa yakalandı ve bu hastalığı aşının yol açtığını iddia ederek BioNTech’i mahkemeye verdi.
Zor Bir Yaşam:
Selin, “Myasthenia gravis” adı verilen nadir bir otoimmün hastalık nedeniyle vücut fonksiyonlarını kaybetti. Aşı sonrası yaşadığı sağlık sorunları, genç kadını neredeyse her gün hastaneye kaldırılacak duruma getirdi. 20’den fazla ameliyat geçirdi ve vücudundaki kaslar yorgunluk nedeniyle fonksiyonlarını kaybetti.
Dava ve Tazminat İsteği:
Selin, BioNTech’ten, yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle 500.000 Euro’luk bir tazminat talep ediyor. Şu anda ayda 934 Euro devlet yardımı alıyor, ancak bunun yaşamını sürdürebilmek için yeterli olmadığını belirtiyor.
Şirketin Yanıtı:
BioNTech, hastalığın aşının etkisiyle değil, bir enfeksiyon sonucu geliştiğini öne sürerek herhangi bir sorumluluk kabul etmiyor. Şirketin avukatları, “Myasthenia gravis’in aşının değil, bir enfeksiyonun sonucu olduğu iddiasını savunuyor.” açıklaması yaptı.
Mahkemede Gergin Anlar:
Selin’in annesi Aylin Dalgül, duruşmada duygusal anlar yaşandı. “Bir anne olarak, kızımı defalarca ölümün eşiğinden döndürdüm. Bunu anlamalarını beklemiyorum,” diyerek tepkisini gösterdi.
Mahkemenin karar vermesi için birkaç hafta daha beklemek gerekiyor. Sonuç, Selin’in yaşadığı zorlukların ne kadar telafi edilebileceğini belirleyecek. ⚖️👩⚖️
-
E-Dergi11 ay önce
İsviçre’nin Sesi Şubat 2024
-
Ekonomi10 ay önce
İsviçre’de Maaş Dengesi: Ortalama bir Kişinin Maaşı 6788 CHF
-
Yaşam9 ay önce
Kıskanç Kaynana Belirtileri: Gözden Kaçırmamanız Gereken 10 İşaret
-
İsviçre11 ay önce
Dünyanın En İyi Sağlık Kurumları: İlk 250 Hastane Sıralamasında İsviçre’den 10 Hastane
-
Dünya2 ay önce
META’NIN COVİD-19 AŞILARIYLA İLGİLİ YANILTICI BİLGİ KARARI: İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KISITLIYOR MU?
-
Gündem2 ay önce
ERDOĞAN KARŞITI PAYLAŞIMLARI SIĞINMA BAŞVURUSUNDA HAKLI GEREKÇE OLARAK GÖRÜLMEDİ
-
Gündem2 ay önce
TÜRKİYE’DEN GELEN SIĞINMA BAŞVURULARINA GETİRİLEN SERT UYGULAMALARA TEPKİ
-
Kültür Sanat1 yıl önce
Ferdi Tayfur’un Mücadele Dolu Hikayesi: Şeker Hastalığı ve Organ Nakli