İsviçre
DESTEKCİ ve KARŞI
Sağlık Sigortası Primlarında Devletin Yardımı – Samira Marti ve Martina Bircher’in İki Farklı Bakışı
Sağlık Sigortası Primleri – Krankenkassenprämien’deki sürekli artışlar, İsviçre’de yaşayanların sağlık sigortası primleri konusunda giderek artan endişelerini gündeme getiriyor. Bu artışlar, ailelerin ve bireylerin sağlık hizmetlerine erişimini olumsuz etkileyebilirken, politikacılar arasında farklı görüşlerin belirmesine yol açıyor. SP, bu soruna çözüm bulmak için devletin daha fazla müdahale etmesini ve yüksek prim ödemeleriyle zorlanan hanelere yardımcı olmasını talep ederken, SVP, devlet müdahalesinin ve primlerin yeniden dağıtılmasının uzun vadeli sorunları çözmeyeceğini ve daha fazla rekabetin teşvik edilmesi gerektiğini savunuyor.
Solda Samira Marti ve Sağda Martina Bicher
DESTEKCİ: Primların Yükü İsviçre’yi Baskı Altında Tutuyor
SP Ulusal Milletvekili Samira Marti, sağlık sigortası primlerindeki sürekli artışın, İsviçreli aileler üzerinde giderek artan bir mali yük oluşturduğunu vurguluyor. Özellikle iki yetişkin çocuğa sahip bir aile için aylık 2000 Frank’a kadar prim ödemeleri gerekebilir. Bu, birçok hanehalkının mali dengesini bozarken, orta sınıfın da bu yüksek primler karşısında yeterli mali destek alamadığını ifade ediyor. Marti’ye göre, SP’nin önerisi, gelirin %10’unu aşan bu prim yükünü sınırlamayı ve böylece düşük ve orta gelirli aileler, emekliler ve bireyler için mali yardım sağlamayı amaçlıyor. Bu, toplumsal adaletin artırılmasına ve sağlık hizmetlerine daha geniş bir erişimin sağlanmasına katkıda bulunabilir.
KARŞI: Yeniden Dağıtım ve Subvansiyonlar Sorunları Çözmez
SVP Ulusal Milletvekili Martina Bircher, SP’nin önerisinin sağlık sigortası primlerindeki artışı durdurmak için yanlış bir yaklaşım olduğunu düşünüyor. Ona göre, bu öneri, gelirin %10’unu aşan primler için yıllık 10 milyar Frank’a kadar bir indirim sağlayarak, temelde bir yeniden dağıtım önlemidir. Bunun sürdürülebilir olmadığını savunurken, sağlık sektöründe daha fazla rekabetin teşvik edilmesi ve etkili reformların yapılması gerektiğini vurguluyor. Bircher, önerinin ayrıca işgücü piyasasında yanlış teşviklere yol açabileceğini ve cinsiyet eşitliğini olumsuz etkileyebileceğini öne sürüyor. Onun yerine, özel sektörün daha fazla katılımını teşvik etmek ve sağlık hizmetlerinin maliyetlerini azaltmak için daha stratejik çözümlere odaklanılması gerektiğini savunuyor.
Her iki milletvekili de farklı görüşleriyle, sağlık sigortası primlerinin artan mali yüküne nasıl yaklaşılması gerektiği konusunda kamuoyunu bilgilendiriyor ve İsviçre’nin sağlık sistemini daha iyi bir şekilde şekillendirmek için önemli bir tartışma başlatıyor. 9 Haziran’daki oylamada İsviçreli seçmenlerin hangi yönde karar vereceklerine dair bir tartışma ortamı
oluşturuyor. Bu, sağlık sisteminin geleceği açısından kritik bir konu olarak değerlendiriliyor ve tüm paydaşların dikkatle izlediği bir süreç haline geliyor.
Gündem
MİGROS’TA COCA-COLA ÜRÜNLERİ NEDEN YOK?
Türkiye’nin en büyük perakende zincirlerinden Migros’ta Coca-Cola, Fanta, Sprite ve Monster Energy gibi popüler içeceklerin rafları boş kaldı. Migros ve Coca-Cola tarafından yapılan açıklamalara göre bu durum, bir tedarik sorununun sonucu. Ancak, yaşanan aksaklığın detayları “hukuki nedenlerden ötürü” paylaşılmıyor.
TÜM ÜLKEYİ ETKİLİYOR
Tedarik sorunu, Migros’un İsviçre genelindeki şubelerini etkiliyor. Ancak, bazı mağazalarda Coca-Cola ürünleri hala belirli boyut ve çeşitlerde bulunabiliyor. Örneğin, Zürih’teki Limmatplatz şubesinde Monster Energy içecekleri tükenmiş durumda, Coca-Cola’nın 900 ml şişesi ise tamamen raflardan kalkmış görünüyor.
FİYAT KRİZİ Mİ?
Uzmanlar, bu tedarik kesintisinin sebebinin fiyat anlaşmazlıkları olabileceğini düşünüyor. Benzer bir sorun, Migros’un bir yan kuruluşu olan Denner ile Coca-Cola arasında 2014 yılında yaşanmıştı. O dönemde Denner, fiyat artışını protesto etmek için Çekya’dan kola ithal etmiş ve bu kriz aylarca sürmüştü. Nihayetinde 2015 yazında bir anlaşmaya varılmıştı.
YENİDEN RAFLARDA OLACAK MI?
Migros, şu an Coca-Cola ile görüşmelerin sürdüğünü belirtiyor. Şirketin basın sözcüsü, “Önümüzdeki haftalarda rafların aşamalı olarak tekrar dolmasını bekliyoruz” açıklamasında bulundu. Ancak bu süreçte müşterilerin alternatif ürünlere yönelmesi muhtemel.
Gündem
META, TIKTOK, GOOGLE: İSVİÇRELİ UZMANLAR PAZAR GÜCÜNÜN DÜZENLENMESİNİ ÖNERİYOR
Bundesrat Federal Hükümet tarafından görevlendirilen medya komisyonu, egemen teknoloji şirketlerine karşı ek önlemler öneriyor
Dijital platformlar, özellikle sosyal medya ağları ve arama motorları, yalnızca kullanıcı etkileşimlerini değil, aynı zamanda kamuoyunu da şekillendiriyor. Bu durum, demokratik süreçlerin işleyişini doğrudan etkileyebiliyor. Şu anda, İsviçre’nin önde gelen medya düzenleyici kurumu olan Eidgenössische Medienkommission (Emek), bu platformların denetlenmesi için kapsamlı bir strateji öneriyor. Bu strateji, teknoloji şirketlerinin piyasadaki baskın rollerine karşı ek düzenlemeler getirilmesini içeriyor.
Teknoloji Şirketlerinin Gücü
Emek, sosyal medya platformları ve arama motorlarının sadece büyük pazarlara sahip olmadığını, aynı zamanda içeriklerin şekillendirilmesinde önemli bir etkiye sahip olduğunu belirtiyor. Bu şirketler, kullanıcıların karşısına çıkan içerikleri algoritmalar aracılığıyla seçiyor ve bu süreç genellikle ticari çıkarlarla yönlendiriliyor. Ancak, bu algoritmalar, demokratik bir toplumda olması gereken şeffaflık ve tarafsızlık ilkesine aykırı şekilde tasarlanmış durumda.
Emek’in önerdiği kapsamlı strateji, sadece İsviçre hükümetinin hazırladığı ve iletişim platformları üzerine odaklanan yasayı aşan bir yaklaşımı içeriyor. Bu strateji, pazardaki egemenlik gücüne karşı düzenlemeler getirilmesini, ticari olmayan algoritma alternatiflerinin geliştirilmesini ve platformlara karşı daha sıkı toplumsal denetimlerin yapılmasını içeriyor.
Algoritmaların Gücü ve Etkileri
Emek, sosyal medya platformlarının ve diğer dijital hizmetlerin, medya organları, reklam verenler ve kullanıcılar arasındaki etkileşimi belirleyen kuralları koyduğunu belirtiyor. Bu gücün daha da arttığı bir nokta ise, bu platformların aynı zamanda yapay zeka (YZ) sistemleri sağlayan büyük şirketler olması. Bu durum, şirketlerin algoritmalara dayalı içerik seçimi yaparak, kamuoyunun nasıl şekillendiğini doğrudan etkileyebilmesine olanak tanıyor.
Bu tür platformların büyük bir pazara sahip olması, aynı zamanda onların önemli bir “fikir gücü” taşımalarına da yol açıyor. Kullanıcılar, kişiselleştirilmiş içeriklerle, haber akışlarında, önerilerde veya yapay zeka ile üretilen yanıtlarda karşılaşıyorlar. Ancak, Emek, bu içeriklerin genellikle ticari hedeflere odaklandığını ve gazetecilik ya da demokrasiye hizmet etmediğini vurguluyor.
Pazardaki Gücün Potansiyel Kötüye Kullanımı
Bu önerilerde dikkat çeken bir diğer önemli nokta ise, teknoloji devlerinin pazardaki güçlerini kötüye kullanma potansiyeli. Emek, büyük teknoloji şirketlerinin, kendi içeriklerini ve hizmetlerini önceliklendirerek, sözleşme ya da kullanım şartlarını tek taraflı olarak belirleyerek kullanıcıları ve diğer şirketleri dezavantajlı duruma sokabileceğini belirtiyor.
Emek’in önerdiği stratejiler arasında şeffaflık ilkesinin güçlendirilmesi ve platformların hesap verebilirliğinin artırılması yer alıyor. Ayrıca, platformların dijital içerikler üzerindeki etkilerinin, özellikle de demokratik süreçlere zarar verme olasılıklarının titizlikle incelenmesi gerektiği ifade ediliyor.
Gündem
AVRUPA KOMİTESİ’NE GÖRE İSVİÇRE’DE POLİS UYGULAMALARI ENDİŞE VERİCİ
Avrupa Konseyi’ne bağlı İşkencenin Önlenmesi Komitesi (CPT), geçtiğimiz Mart ayında dört Batı İsviçre kantonunda gerçekleştirdiği incelemelerin ardından, ülkedeki polis uygulamaları ve cezaevlerindeki aşırı kalabalıklaşma konularında ciddi endişelerini dile getirdi. Komite, “Freiheitsentzug” (özgürlükten yoksun bırakma) sırasında, özellikle yabancı uyruklu kişiler tarafından bildirilen aşırı şiddet ve kötü muamele iddialarını kaydetti.
Bunlar arasında polis köpeklerinin ısırması, copla vurma, kafa atma, yumruklama, tekmeleme ve yere sert şekilde düşürme gibi uygulamalar da yer alıyor. Şikayetler, özellikle Cenevre, Valais ve Vaud kantonlarında tutuklama sırasında meydana gelen olaylara dayanıyor. Komite, ayrıca Freiburg kantonunu da ziyaret etti.
Cenevre kantonunda, kasıtlı işkenceye dair artan iddiaların, polis şiddetinin süreklilik arz eden bir uygulama haline geldiğini gösterdiğini belirtti. CPT, bu tür vakaların önlenmesi için daha etkin önlemler alınması gerektiğini vurguladı.
Cezaevlerindeki aşırı kalabalıklaşma, özellikle Cenevre ve Vaud kantonlarında büyük bir sorun olarak öne çıkıyor. Ziyaret sırasında Bois-Mermet VD Cezaevi’nde doluluk oranı %166, Champ-Dollon GE Cezaevi’nde ise %132 olarak kaydedildi.
Aşırı kalabalıklaşmanın, tutuklu koşullarını ve personel çalışma şartlarını olumsuz etkilediği ifade edildi. CPT, cezaevlerinin nüfusunun azaltılması için tüm adalet sistemini kapsayan kapsamlı bir strateji uygulanması gerektiğini önerdi.
İsviçre Hükümeti Cevap Verdi
Hükümet, CPT raporuna detaylı bir yanıt vererek, kantonal yetkililerin güvenlik güçleri tarafından işkencenin kabul edilemez olduğunu ve olası suiistimallerin sistematik olarak bildirildiğini ve soruşturulduğunu belirtti. Ayrıca, cezaevlerindeki aşırı kalabalıklaşmanın azaltılması için alternatif cezalandırma yöntemlerinin daha fazla kullanılmasının planlandığı belirtildi.
Federal hükümet, tutuklamaların sadece çok kısa bir süreliğine, kimlik kontrolü amacıyla yapılan özgürlük kısıtlamaları olduğunu ve mevcut yasal çerçevenin, adli garantilerin etkin bir şekilde uygulanmasını sağlamak için yeterli olduğunu ifade etti.
-
E-Dergi11 ay önce
İsviçre’nin Sesi Şubat 2024
-
Ekonomi10 ay önce
İsviçre’de Maaş Dengesi: Ortalama bir Kişinin Maaşı 6788 CHF
-
Yaşam9 ay önce
Kıskanç Kaynana Belirtileri: Gözden Kaçırmamanız Gereken 10 İşaret
-
İsviçre11 ay önce
Dünyanın En İyi Sağlık Kurumları: İlk 250 Hastane Sıralamasında İsviçre’den 10 Hastane
-
Dünya2 ay önce
META’NIN COVİD-19 AŞILARIYLA İLGİLİ YANILTICI BİLGİ KARARI: İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KISITLIYOR MU?
-
Gündem2 ay önce
ERDOĞAN KARŞITI PAYLAŞIMLARI SIĞINMA BAŞVURUSUNDA HAKLI GEREKÇE OLARAK GÖRÜLMEDİ
-
Gündem2 ay önce
TÜRKİYE’DEN GELEN SIĞINMA BAŞVURULARINA GETİRİLEN SERT UYGULAMALARA TEPKİ
-
Kültür Sanat1 yıl önce
Ferdi Tayfur’un Mücadele Dolu Hikayesi: Şeker Hastalığı ve Organ Nakli