Sosyal Medya

Gündem

ZÜRİH’TE SOKAK FAHİŞELİĞİ YASALLAŞIYOR: KADINLARIN GÜVENLİĞİ İÇİN ÖNEMLİ ADIM

yazar

Yayınlayan

on

Yasallaşma Kararı, Kadınların Güvenliğini Artırmayı ve Şiddetle Mücadeleyi Hedefliyor

Zürich’in Langstrasse bölgesindeki sokak fahişeliğine yönelik alınan yasal düzenleme kararı, şehirdeki önemli bir toplumsal tartışmayı sonlandırdı. 15 Ocak 2025 tarihinde, Zürich Belediye Meclisi tarafından yapılan oylama sonucunda, sokakta çalışan kadınların daha güvenli bir ortamda hizmet verebilmeleri için sokak fahişeliği legalize edilmesi kararı alındı. Belediye meclisinde 88 kabul, 20 ret oyuyla kabul edilen öneri, şehri bu konuda daha modern bir yaklaşıma taşıma amacı güdüyor.

Kadınların Güvenliği İçin Önemli Adım

Kararın arkasında, sokak fahişeliği yapan kadınların yaşadığı zorluklar yatıyor. Meclis üyeleri, yasal olmayan bir ortamda çalışan kadınların, müşterilerle daha tehlikeli ve gizli bir şekilde iletişim kurmak zorunda kaldıklarını belirtiyor. Ayrıca, yasadışı faaliyetler nedeniyle kadınların sık sık polis tarafından cezalandırıldığını, bunun da kamu kaynaklarının boşa harcanmasına yol açtığını vurguluyorlar.

Şiddet ve Sağlık Sorunlarıyla Mücadele

Sokak fahişeliğinin yasallaşması, yalnızca kadınların güvenliğini artırmayı amaçlamakla kalmıyor, aynı zamanda şiddet ve sağlık sorunlarının önlenmesine de büyük katkı sağlamayı hedefliyor. Yasal bir çerçevede çalışma, kadınların şiddet olaylarına karşı daha korunmasız hale gelmesini engelleyecek. Ayrıca, kadınlar için sağlık hizmetlerine erişim kolaylaşacak ve HIV gibi cinsel yolla bulaşan hastalıkların önlenmesi için daha etkili önlemler alınabilecek. Yasal düzenleme, aynı zamanda, bu alanda çalışanların sağlık kontrollerinin düzenli hale gelmesini sağlayacak.

Meclis üyesi Anna Graff (SP), yaptığı açıklamada, “Sokakta çalışan kadınların koşullarını iyileştirmek zorundayız. Bu durumun yasadışı olması, kadınların güvenliğini daha da tehlikeye atıyor. Kadınların daha güvenli bir şekilde çalışabilmesi için yasal bir düzenleme şart” dedi. Graff, mevcut durumda şiddet ve istismara uğrayan kadınların, bu olayları bildirmek yerine sessiz kalmayı tercih ettiğini, çünkü şikayet etmelerinin kendilerini daha büyük bir tehlikeye atabileceğini ifade etti.

Polis ve Belediye Kaynakları Daha Verimli Kullanılacak

Yasa dışı sokak fahişeliğiyle mücadele ederken, polisin sürekli olarak kadınları cezalandırması ve bu durumun kaynağını çözme çabaları verimsizdi. Yeni düzenleme ile birlikte, polis ve belediye kaynakları daha verimli kullanılacak. Kadınlar artık şüpheli durumlar karşısında yasal koruma alabilecek, yasadışı faaliyetleri engellemeye yönelik daha etkili bir denetim mekanizması kurulacak. Bu da uzun vadede, sokak fahişeliğinin daha sağlıklı bir ortamda yapılmasına olanak sağlayacak.

Sosyal Politikaların Yeni Yönü: Kadınların Çalışma Koşulları

Langstrasse’deki sokak fahişeliği, Zürich’in kültürel ve ekonomik yapısının önemli bir parçası olmuş durumda. Ancak, bu tür faaliyetlerin yasadışı olması, kadınları daha çok maruz kalabilecekleri tehlikelerle baş başa bırakıyordu. Bu yasallaşma kararı, kadınların haklarını korumak ve onlara daha iyi çalışma koşulları sağlamak için atılan önemli bir adımdır.

Zürich Belediyesi, bu kararın, hem sokak fahişeliğini daha şeffaf hale getireceğini hem de kadınların şiddet ve sağlık sorunlarına karşı daha fazla desteğe erişmelerini sağlayacağını belirtiyor. Ayrıca, yasallaşma süreci, daha önce var olan gizliliği ve suçları azaltmayı, daha düzenli bir işleyişi getirmeyi amaçlıyor.

Tartışmalar Devam Ediyor

Ancak, karar hala bazı kesimlerde tartışma yaratmış durumda. Karara karşı çıkanlar, sokak fahişeliğinin yasal hale getirilmesinin, toplumsal değerlerle çeliştiğini ve bu tür faaliyetlerin normalleşmesine yol açacağını savunuyorlar. Dini ve muhafazakar görüşler, bu adımın ahlaki olarak yanlış olduğuna dikkat çekiyor.

Buna karşılık, destekleyenler, kararın kadınların haklarını savunmak ve onları daha güvenli koşullarda yaşatmak için atılmış bir adım olduğunu düşünüyor. Ayrıca, bu düzenlemenin, fahişelikten uzaklaşmak isteyen kadınlar için daha fazla fırsat sunacağını ve onları istismar eden ortamları ortadan kaldıracağını belirtiyorlar.

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Avrupa

BELÇİKALI HÂKİMİN BELÇİKA’DA TECAVÜZ DAVASINDA SADECE PARA CEZASI: YARGI KARARI ÜLKE GENELİNDE TEPKİLERE YOL AÇTITARTIŞMALI KARARI ÜLKE GENELİNDE TEPKİ ÇEKTİ

yazar

Yayınlayan

on

By

📍 Belçika, 17 Nisan 2025 – 08:51

LEUVEN – Belçika’nın Leuven kentinde görülen bir tecavüz davası, verilen cezanın ağırlığı değil, hafifliğiyle ülke genelinde tartışma başlattı. 24 yaşındaki bir tıp öğrencisinin, alkol etkisiyle kendini savunamayacak durumda olan sınıf arkadaşına cinsel saldırıda bulunduğu belgelenmesine rağmen, sanık hakkında yalnızca 3800 Euro para cezası verildi ve bu ceza da şartlı olarak ertelendi.

MAHKEMEDEN TARTIŞMALI GEREKÇE: “GENÇ YAŞ VE YÜKSEK POTANSİYEL”

Davaya bakan hâkim, failin genç yaşta olduğunu ve “gelecek vadeden bir jinekolog” olarak tanındığını belirterek, hapis cezası yerine para cezası uygulanmasına karar verdi. Ayrıca failin sabıka kaydına bu olayın işlenmemesi yönünde de hüküm verildi. Karar, Belçika kamuoyunda özellikle kadın hakları savunucuları ve hukuk çevrelerinde büyük tepkiyle karşılandı.

GÜVENLİK KAMERALARI: MAĞDUR AYAKTA DURAMIYORDU

Davanın delilleri arasında yer alan güvenlik kamerası görüntülerine göre, mağdur kadın olay sırasında ayakta duramayacak kadar sarhoştu. Belçika yasalarına göre, böyle bir durumda rıza geçerli sayılmadığından, cinsel ilişki açıkça tecavüz suçu kapsamında değerlendiriliyor.

ÜNİVERSİTE HASTANESİNDEN İDARİ TEDBİR

Fail öğrencinin bağlı olduğu Leuven Üniversitesi Hastanesi, olayın basına yansımasının ardından öğrenciyi geçici olarak görevinden uzaklaştırdı. Üniversite, sürecin adli ve etik yönden titizlikle değerlendirileceğini duyurdu.

TOPLUMSAL TEPKİLER: GENT VE LEUVEN’DE PROTESTOLAR

Kararın ardından özellikle Gent ve Leuven şehirlerinde öğrenciler ve kadın hakları savunucuları protesto gösterileri düzenledi. Göstericiler “adalet değil, sınıf ayrıcalığı” sloganlarıyla yargının tarafsızlığına tepki gösterdi. Eleştirmenler, mahkemenin failin “potansiyelini” mağdurun uğradığı zararın önüne koyduğunu savundu.

“YARGI SİSTEMİ MAĞDURUN DEĞİL, FAİLİN YANINDA”

Kadın hakları aktivistleri ve hukukçular, kararın “sınıf adaleti” örneği olduğunu belirterek, sistemin mağdurun yaşadığı travmayı değil, failin kariyer geleceğini öncelikli gördüğünü ifade etti. Eleştiriler arasında, adalet sisteminin cinsel suçlar karşısında yetersiz ve duyarsız kaldığı yönünde görüşler de yer aldı.

SAVCILIK İTİRAZ ETTİ, KARAR HENÜZ KESİNLEŞMEDİ

Belçika Federal Savcılığı, verilen cezaya itiraz ettiğini ve davayı temyize taşıyacağını duyurdu. Bu nedenle karar henüz kesinleşmedi. Ancak karar, şimdiden Belçika’da kadınlara karşı şiddetin cezalandırılmasında çifte standart tartışmalarını yeniden alevlendirdi.

“YARGIYA GÜVEN SARSILIYOR”

Uzmanlar, bu tür kararların kamuoyunda yargıya duyulan güveni sarstığını ve özellikle genç kadınlar arasında büyük bir adaletsizlik duygusu oluşturduğunu belirtiyor. Yargının mağdur odaklı yaklaşım geliştirmesi gerektiği ve benzer vakalarda cezai yaptırımların daha caydırıcı olması gerektiği yönünde çağrılar artıyor.

Haberin Devamını Oku

Gündem

İSRAİL-FİLİSTİN ÇATIŞMASI SRG’YE YAĞAN ŞİKAYETLERİN ODAĞINDA:

yazar

Yayınlayan

on

By

TARAFSIZLIK TARTIŞMASI

BERN – 16 Nisan 2025 – İsviçre Radyo ve Televizyon Kurumu’na (SRG) yapılan şikayetlerin dörtte biri, geçtiğimiz yıl Orta Doğu’daki İsrail-Filistin çatışmasına yönelik yayınlarla ilgiliydi. Bu konuda hem İsrail yanlısı hem de Filistin yanlısı izleyicilerden benzer sayıda şikayet geldi.

UBI’nin (Radyo ve Televizyon Bağımsız Şikayet Kurulu) 2024 yılına ait raporuna göre, toplam 852 şikayetin yaklaşık 213’ü Orta Doğu’daki gelişmelerle ilgiliydi. Özellikle İsrail’in kısmen işgal ettiği Gazze Şeridi’ndeki savaş, izleyiciler arasında büyük tartışmalara yol açtı.

Taraflar Diyaloğa Kapalıydı

SRG Deutschschweiz’in açıklamasına göre, tıpkı çatışmanın tarafları gibi, şikayette bulunan taraflar da birbirinin görüşüne kapalı ve uzlaşmaz bir tutum sergiledi. Her iki taraf da genellikle karşıt görüşe açık olmadan kendi bakış açılarını savundu. Sunulan argümanların çoğu yüzeysel kaldı ve bazı durumlarda olaylar kişisel ideolojiye uyacak şekilde çarpıtıldı.

SRF Yayınları Genel Olarak Tarafsız Bulundu

Ombudsman ofisi, İsviçre Radyo ve Televizyonu’nun (SRF) Orta Doğu ile ilgili haberlerinin büyük ölçüde tarafsız ve doğru olduğunu belirtti. Bu değerlendirme, birçok şikayetçinin aksi yöndeki iddialarına rağmen sürdürüldü.

Şikayetlerde Genel Artış

Geçtiğimiz yıl işlenen toplam 852 şikayetin %8,7’si (önceki yıl %5) Ombudsstelle tarafından tamamen veya kısmen haklı bulundu. Bu şikayetlerin çoğu video içerikler, internet yayınları ve sosyal medya kanallarıyla ilgiliydi. SRF’nin sosyal medya platformlarındaki etkinlikleri izleyiciler tarafından giderek daha fazla izleniyor. Ombudstelle “şikayet mercii” olarak bilinir. Bu makam, vatandaşların medya kuruluşlarına yönelik şikayetlerini iletebilecekleri bağımsız bir denetim birimidir.

UBI Hakkında

UBI, 1984 yılında kurulan ve İsviçre’de radyo-televizyon yayınlarıyla ilgili şikayetleri inceleyen bağımsız bir federal komisyondur. 9 gönüllü üyeden ve 3 kişilik bir sekreterlikten oluşmaktadır.

Haberin Devamını Oku

Gündem

İSVİÇRE NÜFUSU 2041’DE 10 MİLYONUNU AŞACAK

yazar

Yayınlayan

on

By

İsviçre’nin nüfusu, önümüzdeki yıllarda hızla artmaya devam edecek. Yeni açıklanan verilere göre, 2023 yılı itibarıyla 9 milyon kişiye ulaşan İsviçre nüfusunun 10 milyonluk eşiği 2041 yılında aşılacak. Federal İstatistik Dairesi’nin (BFS) açıkladığı verilere göre, bu artışın temel nedeni göç olacak. 2055 yılına kadar İsviçre’deki nüfusun 10,5 milyona ulaşması bekleniyor.

BFS’nin raporunda, nüfus artışının en yoğun şekilde Zürih ve Cenevre gibi büyük şehirlere yakın kantonlarda görüleceği belirtiliyor. Bu kantonlarda nüfus yoğunluğunun artacağı öngörülüyor.

Yüksek Senaryo: 2050’de 11,7 Milyon

BFS, daha yüksek bir büyüme senaryosu da sunuyor. Bu senaryoya göre, daha fazla doğum, uzun yaşam süreleri ve yüksek göç oranları ile İsviçre’nin nüfusu 2050 yılına kadar 11,7 milyona ulaşabilir.

Luzern’de Öne Çıkan Büyüme

İsviçre’deki nüfus artışı kantonlara göre değişiklik gösterecek. Orta senaryoya göre, Luzern kantonu, önümüzdeki 30 yıl içinde nüfusunun yaklaşık üçte bir oranında artacağı bekleniyor. Bu da yaklaşık 150.000 kişilik bir artış anlamına geliyor. St. Gallen ve Vaud kantonları da sırasıyla %26,6 ve %23,1 oranında büyüme gösterecek.

Daha Düşük Büyüme Gösteren Bölgeler

Nüfus artışının daha düşük olacağı bölgeler arasında Jura, Neuenburg ve Schaffhausen yer alıyor. Bu kantonlarda nüfus artışı oldukça düşük olacak, sadece %0,3 ila %0,8 arasında bir artış bekleniyor.

SVP’nin 10 Milyonluk Sınır İnisiyatifi

İsviçre’deki nüfus artışı, popüler bir siyasi tartışma konusu olmaya devam ediyor. İsviçre Halk Partisi (SVP), 2050 yılına kadar İsviçre nüfusunun 10 milyonu aşmaması gerektiğini savunuyor ve bunun için bir anayasa değişikliği öneriyor. Bu öneriye göre, 10 milyon nüfus sınırının aşılması durumunda, İsviçre’nin Avrupa Birliği ile olan serbest dolaşım anlaşmasını sonlandırması gerektiği öne sürülüyor. Ancak İsviçre hükümeti, bu inisiyatife karşı çıkmakta ve göçün etkilerini dengeleyecek bir dizi önlem almayı planlıyor.

Bu veriler, İsviçre’nin gelecekteki nüfus yapısını şekillendirecek önemli bir perspektif sunuyor. Özellikle büyük şehirlerdeki yoğunlaşma ve daha sakin bölgelerdeki büyüme farkları, ülkenin sosyo-ekonomik yapısını etkileyecek gibi görünüyor.

İsviçre, 2041 yılında nüfusunun 10 milyon sınırını aşacak. Bunun başlıca nedeni, göç ve yüksek yaşam standartları. Federal İstatistik Dairesi’nin (BFS) açıklamalarına göre, İsviçre’nin nüfusu bu tarihte 10 milyon olacak ve sonrasında daha da artacak.

İşte bu büyümenin detaylı sebepleri:

  1. Göç: İsviçre’nin büyümesinin ana kaynağı göç. Ülkeye gelen yabancıların sayısındaki artış, nüfusun hızla büyümesine neden olacak.
  2. Doğum ve Yaşam Süresi: Uzun yaşam süreleri ve doğum oranlarının da artması bekleniyor. İsviçre’nin gelişmiş sağlık sistemleri ve yaşam koşulları, insanların daha uzun yaşamasına ve doğum oranlarının daha yüksek olmasına katkı sağlıyor.
  3. Büyük Şehirlere Yoğunlaşma: Zürih ve Cenevre gibi büyük şehirlere yakın kantonlar, daha fazla nüfus artışı gösterecek. Bu bölgelerdeki altyapı, iş imkanları ve yaşam standartları, daha fazla insanın bu bölgelere göç etmesine neden olacak.
  4. Kantonlara Göre Farklılaşan Artış: Bazı kantonlar, örneğin Luzern, St. Gallen ve Vaud, nüfuslarının oldukça fazla artması beklenen yerler. Luzern’de, nüfusun 30 yıl içinde yaklaşık %33 oranında artması öngörülüyor.

2041’den Sonra Ne Olacak?

BFS’nin tahminlerine göre, 2055 yılı itibarıyla İsviçre nüfusunun 10,5 milyon civarına ulaşması bekleniyor. Eğer yüksek göç ve doğum oranları devam ederse, bu büyüme 2050’de 11,7 milyon kişiye kadar çıkabilir.

Kısacası, 2041’de 10 milyonluk sınırın aşılması, göç ve iç dinamiklerin etkisiyle mümkün olacak. Bu, İsviçre’nin gelecekteki demografik yapısının önemli bir göstergesi olacak.

Haberin Devamını Oku

Trendler