Sosyal Medya

Dünya

ALMANYA’DA GÖÇ KRİZİ: İLTİCA, SINIRLAR VE ÇIKMAZLAR!

yazar

Yayınlayan

on

Göç ve iltica tartışmaları Almanya’da gündemin en sıcak konuları arasında. Ülkedeki politik baskı artarken, mülteciler, sınır güvenliği ve geri gönderme politikaları toplumda derin çatışmalara neden oluyor. ARD’nin hazırladığı “Deutschland am Limit? Abschiebung, Abschottung, Asyl” adlı belgesel, bu karmaşık meselelerin perde arkasını gözler önüne seriyor.

BELEDİYELERİN MÜCADELESİ: SINIRLI KAYNAKLAR, BÜYÜK BEKLENTİLER

Belgesel, Almanya’nın küçük bir şehri olan Lohmar’da başlıyor. Yeşiller Partisi’nden Belediye Başkanı Claudia Wieja, mülteci barınma koşulları hakkında içtenlikle konuşuyor:
“Konteynerler bulmak bile bir savaş gibiydi. Vatandaşlar protesto etti, yarım milyon Euro’dan fazlaya mal oldu. Herkes çok yoruldu; belediyede, kreşlerde, gönüllü çalışanlarda…”

Bu açıklamalar, yerel yönetimlerin sınırlı kaynaklarla büyüyen mülteci ihtiyaçlarını karşılamada nasıl zorlandığını ortaya koyuyor.

ALMANYA’NIN İLTİCA POLİTİKASINDA YENİ YÖNELİM

Başbakan Olaf Scholz, göç konusunu “başkanlık meselesi” olarak tanımladı ve “Artık büyük çapta sınır dışı etmeliyiz,” dedi. Kamuoyu yoklamalarına göre, Alman halkının %60’ı bu görüşü destekliyor. Ancak rakamlar, vaatlerin gerçeğe dönüşmediğini gösteriyor: Sınır dışı edilmesi planlanan binlerce kişi hâlâ Almanya’da.

Federal hükümetin özel temsilcisi FDP’li Joachim Stamp, geri kabul anlaşmalarını müzakere ediyor. Ancak, bu anlaşmaların başarısı genellikle düşük: Çoğu ülke vatandaşlarını geri almak istemiyor.

SINIRLARDA ARTAN GÜVENLİK: ÇÖZÜM MÜ, GEÇİCİ ÖNLEM Mİ?

Belgeselde, Isabel Schayani’nin Türkiye-Bulgaristan sınırına yaptığı ziyaret dikkat çekiyor. Burada, sınır muhafızlarının dikenli teller ve devriye köpekleriyle güvenlik sağlama çabaları izleyiciye aktarılıyor. Ancak Afganistan ve Suriye’den gelen mülteciler, bu önlemleri aşma konusunda kararlı:
“Zincirler, tel örgüler bizi durduramaz. Hayatımızı riske atarak da olsa yeni bir başlangıç yapmaya mecburuz,” diyor bir mülteci.

ŞLEPERLİK: KARANLIK TARAFTA NELER OLUYOR?

Göçmen kaçakçılığı, Avrupa’ya kaçışın en yaygın yöntemlerinden biri olmaya devam ediyor. Isabel Schayani, hem bu tehlikeli ağı organize eden şebekelere hem de bu süreçte “şleper” haline gelen göçmenlere ulaşıyor. Alman polisi ve uzmanlar, bu suç zincirini tamamen durdurmanın neredeyse imkânsız olduğunu, ancak daha sıkı önlemler alınabileceğini belirtiyor.

BELGESELİN ÇIKARDIĞI DERSLER

“Deutschland am Limit? Abschiebung, Abschottung, Asyl” belgeseli, Almanya’nın iltica politikasındaki kırılgan dengeleri ve zorlukları net bir şekilde ortaya koyuyor. Göç politikalarının toplumsal ve insani boyutları göz önüne alındığında, çözüm yollarının kapsamlı bir iş birliği ve adil bir sistemle mümkün olacağı vurgulanıyor.

📅 Yayın Tarihi: 23 Ocak 2025
🕘 Saat: 23:00 – 23:45
📍 Kanal: ARD

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Avrupa

CORONA AŞISINDAN ZARAR GÖRENLERİN HAKLARI ZAMAN AŞIMINA MI UĞRADI?

yazar

Yayınlayan

on

By

Corona aşılarından zarar gördüğünü iddia edenlerin tazminat taleplerini gerçekleştirebilmeleri için belirlenen yasal süre, birçok kişi için sona ermiş olabilir. Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) milletvekili Jessica Tatti, bu konuda hükümeti ve aşı üreticilerini eleştirerek, mağdurların haklarını kullanamadan zaman aşımına uğramalarının kabul edilemez olduğunu vurguladı.

Yan Etki İddiaları ve Hükümetin Tavrı

Jessica Tatti, Biontech-Pfizer’in “Comirnaty” adlı Corona aşısıyla ilgili bazı araştırmalara dikkat çekti. Bu araştırmalara göre, belirli aşı partilerinde DNA kontaminasyonu olduğu ve bu durumun insan sağlığı üzerinde uzun vadeli zararlara yol açabileceği iddia ediliyor. Ancak Alman hükümeti, Paul-Ehrlich Enstitüsü’nün değerlendirmesine dayanarak, bu iddiaların bilimsel olarak yeterince kanıtlanmadığını ifade etti ve aşıların güvenli olduğunu yineledi.

Zaman Aşımı Süresi ve Tartışmalar

Alman hukukuna göre tazminat taleplerinde zaman aşımı süresi genellikle üç yıl olarak belirlenmiştir. Bu, 2021 yılına kadar aşılanan kişilerin zarar gördüğüne dair taleplerini 2024 yılının sonuna kadar iletmeleri gerektiği anlamına geliyor. Jessica Tatti, bu sürenin çok kısa tutulduğunu ve Paul-Ehrlich Enstitüsü’nün aşı yan etkileriyle ilgili geniş bir listeyi ancak Kasım 2024’te yayımlayarak mağdurları harekete geçmek için yeterli zaman bırakmadığını iddia etti.

Tazminat ve Hukuki Sorumluluk

Alman hükümeti, Infektionsschutzgesetz (Enfeksiyon Koruma Yasası) kapsamında aşı mağdurlarına tazminat ödemeyi taahhüt etse de, Avrupa Birliği’nin aşı üreticileriyle yaptığı sözleşmeler, üreticileri yasal sorumluluktan büyük ölçüde muaf tutuyor. Bu durum, mağdurların zararlarının karşılanması konusundaki adalet arayışlarını zorlaştırıyor.

Untersuchungsausschuss ”Araştırma Komisyonu” Talebi

Jessica Tatti, Corona aşılarının olası yan etkileri ve aşı süreçlerindeki şeffaflığın yetersiz olduğu gerekçesiyle Almanya Federal Meclisi’nde bir araştırma komisyonu (Untersuchungsausschuss) kurulmasını talep etti. Bu komisyonun, özellikle aşılama süreçlerinde kullanılan yöntemlerin, yan etki iddialarının ve hükümetin bu süreçteki tutumunun detaylı şekilde incelenmesini sağlaması amaçlanıyordu.

Ancak, bu tür bir komisyonun kurulabilmesi için Meclis’te mevcut 733 milletvekilinden en az dörtte birinin, yani 184 milletvekilinin desteği gerekiyor. Tatti’nin bu talebi yeterli siyasi destek bulamadığı için hayata geçirilemedi.

Tatti, bu durumu eleştirerek, mağdurların haklarının yeterince korunmadığını ve hükümetin şeffaflıktan uzak bir yaklaşım sergilediğini ifade etti. Araştırma komisyonu talebi, aşılama süreçlerinde olası ihmallerin ve zarar gören kişilerin mağduriyetlerinin daha açık bir şekilde ortaya konulmasını hedefliyordu.

Özetle:

Corona aşılarından zarar gördüğünü düşünenlerin yasal haklarını korumaları için hızla harekete geçmeleri gerekiyor. Bununla birlikte, konuya dair bilimsel araştırmaların daha geniş çaplı ve bağımsız olarak yürütülmesi, mağduriyetlerin tam olarak ortaya konulabilmesi açısından kritik bir öneme sahip.

Haberin Devamını Oku

Avrupa

ALMANYA WUPPERTAL’DA DAVA: 19 YAŞINDAKİ GENÇ KIZ SELİN BIONTECH’İ DAVA ETTİ

yazar

Yayınlayan

on

By

Zarar Gören Genç Kadın, BioNTech’ten 500.000 Euro Tazminat Talep Ediyor

15 Ocak 2025 – 19 yaşındaki Selin Islami, 2021’de Corona virüsüne karşı aldığı aşı sonrasında ağır bir otoimmün hastalığa yakalandı ve bu hastalığı aşının yol açtığını iddia ederek BioNTech’i mahkemeye verdi.

Zor Bir Yaşam:

Selin, “Myasthenia gravis” adı verilen nadir bir otoimmün hastalık nedeniyle vücut fonksiyonlarını kaybetti. Aşı sonrası yaşadığı sağlık sorunları, genç kadını neredeyse her gün hastaneye kaldırılacak duruma getirdi. 20’den fazla ameliyat geçirdi ve vücudundaki kaslar yorgunluk nedeniyle fonksiyonlarını kaybetti.

Dava ve Tazminat İsteği:

Selin, BioNTech’ten, yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle 500.000 Euro’luk bir tazminat talep ediyor. Şu anda ayda 934 Euro devlet yardımı alıyor, ancak bunun yaşamını sürdürebilmek için yeterli olmadığını belirtiyor.

Şirketin Yanıtı:

BioNTech, hastalığın aşının etkisiyle değil, bir enfeksiyon sonucu geliştiğini öne sürerek herhangi bir sorumluluk kabul etmiyor. Şirketin avukatları, “Myasthenia gravis’in aşının değil, bir enfeksiyonun sonucu olduğu iddiasını savunuyor.” açıklaması yaptı.

Mahkemede Gergin Anlar:

Selin’in annesi Aylin Dalgül, duruşmada duygusal anlar yaşandı. “Bir anne olarak, kızımı defalarca ölümün eşiğinden döndürdüm. Bunu anlamalarını beklemiyorum,” diyerek tepkisini gösterdi.

Mahkemenin karar vermesi için birkaç hafta daha beklemek gerekiyor. Sonuç, Selin’in yaşadığı zorlukların ne kadar telafi edilebileceğini belirleyecek. ⚖️👩‍⚖️

Haberin Devamını Oku

Dünya

İSVİÇRELİ DOKTORLARIN BAŞARISI: FİLDİŞİ SAHİLİ’NDE SİYAM İKİZLERİ AYRILDI

yazar

Yayınlayan

on

By

ULUSLARARASI TIBBİ BAŞARI
Fildişi Sahili’nde altı aylık siyam ikizleri, 17 saat süren zorlu bir operasyonla başarıyla ayrıldı. Bu olağanüstü cerrahi müdahale, çocuk cerrahisi alanında önemli bir kilometre taşı olarak kabul ediliyor ve uluslararası iş birliğinin gücünü bir kez daha gösteriyor.

İSVİÇRE VE FİLDİŞİ SAHİLİ’NDEN ORTAK EKİP
Operasyonda İsviçre’nin Lozan şehrinden anestezist Adrien ve Fransız cerrah Christophe başta olmak üzere Fransız-İsviçreli ve Fildişi Sahili’nden uzman doktorlar yer aldı. Marie ve Grâce adlı ikizler karın bölgesinden yapışık doğmuş ve bazı organlarını paylaşıyordu.

DETAYLI HAZIRLIK VE ZORLUKLAR
Ameliyat öncesinde detaylı tıbbi görüntüleme yöntemleriyle organların konumu analiz edildi. Daha önce dört siyam ikizi ameliyatı gerçekleştirmiş olan cerrah Christophe, bu operasyonun organların karmaşık yapısı nedeniyle çok daha zor olduğunu belirtti.

OPERASYONUN AYRINTILARI

  • Süre: 17 saat
  • Ekip: Çocuk cerrahları, anestezistler, hemşireler ve diğer uzmanlar
  • Zorluklar: Ortak organların ayrılması ve her iki çocuğun sağlığının korunması

OPERASYON SONUCU VE İKİZLERİN DURUMU
Ameliyat başarıyla tamamlandı ve ikizler birbirinden ayrıldı. Marie ve Grâce, operasyon sonrası sıkı bir tıbbi gözetim altına alındı ve sağlık durumları hızla iyileşiyor. İlerleyen dönemde normal bir yaşam sürmeleri bekleniyor. 🎉

AFRİKA İÇİN ÖNEMLİ BİR DÖNÜM NOKTASI
Bu operasyon, sınırlı tıbbi kaynaklara sahip Afrika’da sağlık hizmetleri için büyük bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Uluslararası tıbbi iş birliğinin gücü, bu tür karmaşık cerrahi müdahalelerle bir kez daha kanıtlanmış oldu.

Haberin Devamını Oku

Trendler