Avrupa
AMPEL KOALİSYONU ÇÖKTÜ: GİZLİ BELGE, ÇÖKÜŞÜN NEDENLERİNİ AÇIKLIYOR
BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI, BÜTCE ANLAŞMAZLIĞI…
Geçtiğimiz Cuma günü son bulan Ampel Koalisyonu’nun çöküşü, Avusturya siyasetinde büyük yankı uyandırdı. Gizli bir belge, ÖVP (Halk Partisi), SPÖ (Sosyalist Parti) ve NEOS arasında yapılan koalisyon görüşmelerinde hangi konularda anlaşmazlık yaşandığını ve nihayetinde koalisyonun neden sona erdiğini gözler önüne seriyor.
Koalisyonun çökmesinin ardından, en büyük sorumluluğu kimin taşıdığı sorusu hala gündemde. ÖVP ve NEOS, koalisyon görüşmelerinden ayrılan SPÖ’ye (özellikle parti lideri Andreas Babler’a) suç atarken, SPÖ ise ÖVP’yi suçlayarak, Neo-ÖVP Başkanı Stocker’ı FPÖ’ye yakın olmakla suçladı.
AMPEL KOALİSYONUNUN İÇERİĞİNE DAİR GİZLİ BİR BELGE
“HEUTE” gazetesinin elde ettiği 306 sayfalık bir belge, koalisyon müzakerelerinin 30 Aralık tarihindeki durumunu gösteriyor. Bu belge, neyin kabul edildiği, neyin henüz belirsiz olduğu ve hangi konularda anlaşmazlık yaşandığını içeriyor.
Koalisyon partileri, tüm önlemleri bir “Ampel Sistemi” üzerinden sınıflandırmayı kabul etti. Bu sistemde, tartışmalı noktalar kırmızı renkle işaretlendi, net olmayan ve ilerleyen zamanlarda tekrar müzakere edilmesi gereken konular sarı renkle, nihai anlaşmalar ise yeşil renkle belirtildi.
BAŞÖRTÜSÜ ( KOPFTUCH ) YASAKLAMASI
Koalisyonun öne çıkan kararlarından biri, başörtüsü yasağıydı. ÖVP, SPÖ ve NEOS, 18 yaş altındaki kızlar için başörtüsü yasağını kabul etmeyi önerdi. Bu yasağın gerekçesi ise “segregasyon ve baskılardan korunma” olarak açıklandı.
EĞİTİM VE SOSYAL YARDIM REFORMU
Koalisyonun diğer önemli anlaşmaları arasında eğitim alanındaki reformlar yer aldı. Eğitim izni (Bildungskarenz) tamamen kaldırılmak yerine, erişim engellerinin artırılması önerildi. Ayrıca, ebeveyn izni sonrasında doğrudan eğitim iznine geçişin engellenmesi kararlaştırıldı.
Sosyal yardımlar konusunda ise, ülkeler tarafından finanse edilen ama AMS (Çalışma ve Sosyal İşler Kurumu) tarafından yürütülen bir reform önerildi. Bu reform, Avusturya genelinde sosyal yardımların birleştirilmesi amacını taşıyordu. Ayrıca, ülkeye henüz uyum sağlamamış mülteciler için yeni bir entegrasyon desteği uygulanması planlandı.
BÜTÇE VE VERGİ KONULARINDA ÇATIŞMA
Bütçe ve vergi konuları, koalisyonun en büyük anlaşmazlık alanlarından biriydi. SPÖ’nün talep ettiği yeni vergiler (özellikle milyoner vergisi ve miras vergisi) kabul edilmedi. Ayrıca küçük ve orta ölçekli işletmeler için bürokrasi azaltma kararı da hayata geçirilemedi.
YARGI VE SOSYAL POLİTİKALARDA HANGİ KONULAR İLERLEYEMEDİ?
Yargı alanındaki en büyük anlaşmazlık, bir federal savcılık sisteminin kurulmasıydı. ÖVP, SPÖ ve NEOS, federal bir savcılık kurulmasına destek verse de, savcılığın nasıl yönetileceği konusunda uzlaşamadılar. Birkaç farklı model üzerinde tartışmalar devam etti ve bu konuda bir karar alınamadı. Ayrıca, SPÖ’nün önerdiği çocuk teminatları da belirsizliğini korudu.
NEOS’UN KOALİSYON GÖRÜŞMELERİNDEN ÇEKİLMESİ
NEOS lideri Beate Meinl-Reisinger, görüşmelerin geri planda kalmış ve ilerlemeyen bir çizgide olduğunu belirterek koalisyon görüşmelerini sonlandırdı. NEOS’un çekilmesinin ardından, ÖVP ve SPÖ arasındaki görüşmeler de sona erdi.
SONUÇ
Bu gizli belge, koalisyon müzakerelerinin hangi noktalarda başarısız olduğunu ve hangi konularda uzlaşma sağlanamadığını gözler önüne seriyor. Görüşmelerin çökmesinin ardından, parti liderleri birbirlerini suçlarken, Avusturya’daki siyasi iklimin nasıl şekilleneceği ise belirsizliğini koruyor.
Avrupa
ÇOCUK SAHİBİ OLMAYAN KADINLARA ÖDÜL VERİLMESİ GEREKTİĞİNİ SAVUNUYORUM
Verena E. Brunschweiger Köşe Yazısı
Almanya, 09.01.2025
Çok Fazla İnsan, İyi Yaşamı Tehdit Ediyor
Alman yazar Verena Brunschweiger, çocuk sahibi olmayan kadınlara ödül verilmesini öneriyor.
Brunschweiger, İsviçre Nau’deki köşe yazılarında düşük doğum oranlarının bir endişe kaynağı değil, bir sevinç kaynağı olması gerektiğini vurguluyor.
“Doğum oranlarının düşük olmasını kutlayın!” (Celebrate low birth rates) sloganı, Portekiz ve Hollanda’da sokaklarda görülebilirken, Almanca konuşulan dünyada pek anlaşılabilir bir olgu olarak karşılanmıyor.
Azalan Nüfus Bir Şanstır
İngiliz ekonomist ve üniversite öğretim üyesi Adair Turner, sayımızın azalmasının bir nimet olduğunu yazdı. Otomasyonun artması ve makinelerin insanlar yerine iş yapması, bu düşüncenin ana dayanağını oluşturuyor.
Brunschweiger, düşük doğum oranlarının pek çok konuda olumlu etkiler yaratacağına dikkat çekiyor ve bu olgunun Almanca konuşulan ülkelerdeki katı savunmalarla karşılaştığını belirtiyor.
“Gerçek sürdürülebilirlikten” bahsedebilmek için nüfus artışını durdurmanın gerekliliğine dikkat çekiyor.
Nüfus Artışı Krizleri Şiddetlendiriyor
Avustralya’da yer alan “Commission for the Human Future”, nüfus artışının, 21. yüzyılın büyük krizlerini daha da şiddetlendirdiğini vurguluyor: kaynak kıtlığı, türlerin yok oluşu, habitat kaybı, çevre kirliliği, iklim değişikliği, savaşlar ve hastalıklar.
Brunschweiger, dünya çapında kaynakların tükenmesiyle birlikte, batı toplumlarının daha az kaynak harcaması gerektiğini savunuyor. Ayrıca, iklim değişikliği nedeniyle Batı’nın daha az kaynak tüketmesi gerektiğini, çünkü küresel Güney’deki ülkelerin zaten çok az kaynak tükettiklerini belirtiyor.
Çocuklar ve Emeklilik Sistemi
Çocukların emeklilik sistemi için gerekli olduğu fikrinin bir yanıltmaca olduğunu söyleyen Brunschweiger, pek çok sağcı görüşlünün bu görüşü savunduğunu belirtiyor. Ancak, sadece çocukların sayısını artırmak, ilerleyen yıllarda çevresel felaketi engellemeyecek.
Sürdürülebilir Bir Gelecek İçin Çocuk Sahibi Olmayan Kadınlara Ödül
Brunschweiger, 2019’da ortaya attığı ve “Club of Rome” tarafından 1970’lerde önerilen bir fikirle, her çocuk sahibi olmayan kadına 50 yaş günlerinde ödül verilmesini talep ediyor. Bu ödül, Dünya’nın korunmasına katkı sağlayan bir eylem olarak görülecek ve üreme sorumluluğu taşıyan kadınlar ödüllendirilecek.
Sonuç: Düşünmek ve Tartışmak
Yazar, toplumun yaşlanan nüfusu ve sürdürülebilir yaşam için bu gibi ödüllerin gerekliliği üzerinde duruyor. Ancak, yaşlanan bir toplumun yalnızca olumsuz bir şekilde algılanmasının, toplumda yaşa dayalı ayrımcılığı körüklediğine dikkat çekiyor.
Brunschweiger’ın düşünceleri, herkes için farklı tepkiler yaratabilir.
Avrupa
YEŞİL VE GRİ PASAPORTLARA ÖN VİZE ŞARTI MI GELİYOR? RESMİ AÇIKLAMA YAPILDI
Son günlerde yeşil ve gri pasaport sahiplerine Avrupa seyahatlerinde “ön vize şartı” getirileceği iddiaları gündeme gelirken, Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM) iddialara yönelik bir açıklama yaptı. Türkiye’nin Avrupa Birliği Seyahat ve Yetkilendirme Sistemi (ETIAS) kapsamına alınmadığı resmi olarak teyit edildi.
SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİ İDDİASI ASILSIZ ÇIKTI
Yeşil ve gri pasaport sahiplerinin, Avrupa ülkelerine seyahat etmeden önce ETIAS sistemi üzerinden kayıt yaptırarak “ön onay” alması gerektiği ve bu işlem için 7 Euro ödeme yapılacağına dair haberler, kamuoyunda tartışma yaratmıştı. Ancak DMM tarafından yapılan açıklamada, söz konusu iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirtildi.
DMM açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
- “Bazı basın organlarında yer alan ‘Yeşil ve gri pasaport sahipleri Avrupa seyahatlerinde 7 Euro ödeme yapacak, red alanlar AB’ye giremeyecek’ iddiası doğru değildir. ETIAS seyahat yetkisi aranacak ülkelerin yer aldığı listede Türkiye bulunmamaktadır.
- Türk hizmet (gri) ve hususi (yeşil) pasaportlarının, Schengen bölgesine girişte ETIAS çerçevesinde ön onay alması gerektiği iddiası asılsızdır.”
2019’DA DA BENZER HABERLER GÜNDEME GELMİŞTİ
Benzer iddialar, 2019 yılında da ortaya atılmış ve dönemin Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamayla yalanlanmıştı. AB Komisyonu ile yürütülen temaslar neticesinde, ETIAS sisteminin Türk vatandaşlarının yeşil ve gri pasaportlarına uygulanmayacağı bir kez daha teyit edilmişti.
Dışişleri Bakanlığı’nın 2019’daki açıklaması:
- “2018’de kabul edilen ETIAS sistemi, Schengen bölgesine vizesiz girme hakkına sahip olan Türk hizmet ve hususi pasaport sahiplerini kapsamamaktadır. Bu durum, AB makamları ile yapılan girişimler sonucu sağlanmıştır.”
ETIAS NEDİR?
Avrupa Seyahat ve Yetkilendirme Sistemi (ETIAS), Avrupa’ya vizesiz seyahat edenlerin güvenlik taramasından geçirilmesini amaçlayan bir sistemdir. 2018’de kabul edilen ve 2022 yılında uygulamaya giren ETIAS, Schengen bölgesine seyahat edecek vizesiz ülke vatandaşlarının önceden kayıt yaparak seyahat yetkisi almasını gerektiriyor.
Türkiye’nin hizmet ve hususi pasaport sahipleri, AB ile yapılan görüşmeler sonucu bu sistemden muaf tutulmuştu.
SONUÇ: YANLIŞ BİLGİLERE İTİBAR ETMEYİN
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, basında yer alan iddiaların asılsız olduğunu ve Türkiye’nin ETIAS kapsamına alınmadığını bir kez daha vurguladı. Kamuoyunun yanlış bilgilerle manipüle edilmemesi için dikkatli olunması gerektiği ifade edildi.
Avrupa
BODENSEE’NİN GELECEĞİ: 20.000 YIL İÇİNDE TARİH OLACAK
BODENSEE: BU MUHTEŞEM GÖRÜNÜM SONSUZA KADAR KALMAYACAK
Alplerden doğup Kuzey Denizi’ne kadar uzanan Ren Nehri, her yıl 2,5 hektar büyüklüğünde bir alanı Bodensee’ye taşıdığı tortularla dolduruyor. Bu süreç, gölün su yüzeyinin giderek azalmasına yol açıyor. Bilim insanlarına göre, yaklaşık 20.000 yıl sonra Bodensee tamamen kara haline gelmiş olacak.
TORTULARIN YARATTIĞI TEHDİT
Ren Nehri, Alplerden topladığı tortu ve taşları Bodensee’ye taşıyarak gölün sularını yavaş yavaş kara haline getiriyor. Bu süreç özellikle gölün Ren’in ağzına yakın olan kısımlarında daha belirgin şekilde görülüyor. Tortular, Bodensee’nin bir zamanlar olduğu büyük su kütlesinden geriye kalan bir göl haline gelmesine neden olmuş durumda.
DAMLAR SÜRECİ YAVAŞLATIYOR AMA DURDURAMIYOR
Vorarlberg eyaletindeki Fussach ve diğer bölgelerde inşa edilen barajlar, tortu birikimini yavaşlatmak için kullanılan önlemlerden sadece birkaçı. Ancak uzmanlar, bu yapıların yalnızca süreci yavaşlatabileceğini, tamamen durduramayacağını ifade ediyor.
BODENSEE: AVRUPA’NIN EN ÖNEMLİ SU KAYNAĞI
Bugün Avrupa’nın en büyük içme suyu kaynaklarından biri olan Bodensee, çevresiyle birlikte ekolojik ve ekonomik açıdan büyük bir öneme sahip. Ancak bu doğal güzellik, gelecekte tamamen kara haline dönüşme tehlikesiyle karşı karşıya.
GÖLÜN KADERİ NE OLACAK?
Doğa bilimciler ve çevre koruma uzmanları, Bodensee’nin geleceğiyle ilgili çalışmalara devam ediyor. Ancak doğal süreçlerin etkisi, insan müdahalesine rağmen durdurulamayacak gibi görünüyor.
-
E-Dergi11 ay önce
İsviçre’nin Sesi Şubat 2024
-
Ekonomi10 ay önce
İsviçre’de Maaş Dengesi: Ortalama bir Kişinin Maaşı 6788 CHF
-
Yaşam9 ay önce
Kıskanç Kaynana Belirtileri: Gözden Kaçırmamanız Gereken 10 İşaret
-
İsviçre11 ay önce
Dünyanın En İyi Sağlık Kurumları: İlk 250 Hastane Sıralamasında İsviçre’den 10 Hastane
-
Dünya2 ay önce
META’NIN COVİD-19 AŞILARIYLA İLGİLİ YANILTICI BİLGİ KARARI: İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KISITLIYOR MU?
-
Gündem2 ay önce
ERDOĞAN KARŞITI PAYLAŞIMLARI SIĞINMA BAŞVURUSUNDA HAKLI GEREKÇE OLARAK GÖRÜLMEDİ
-
Gündem2 ay önce
TÜRKİYE’DEN GELEN SIĞINMA BAŞVURULARINA GETİRİLEN SERT UYGULAMALARA TEPKİ
-
Kültür Sanat1 yıl önce
Ferdi Tayfur’un Mücadele Dolu Hikayesi: Şeker Hastalığı ve Organ Nakli