Sosyal Medya

Gündem

İSVİÇRE’DE GRİP DALGASI HIZLA YAYILIYOR

yazar

Yayınlayan

on

Grip salgını İsviçre’de hızla yayılmaya devam ediyor. Son haftalarda vakaların artış gösterdiği belirtiliyor. Ancak, başka soğuk algınlığı virüsleri de hastalık oranlarını etkiliyor ve birçok kişi evde dinlenmek zorunda kalıyor. Salgının doruk noktasına ulaşması ise henüz gerçekleşmedi.


Grip Salgını İsviçre’yi Etkisi Altına Aldı

İsviçre’de grip salgını hızla yayılmaya devam ediyor. Şu anda birçok kişi grip ve diğer soğuk algınlığı virüsleri nedeniyle evde dinleniyor. Grip virüslerinin yanı sıra, soğuk algınlıklarına yol açan diğer virüsler de aktif durumda. Ülke genelinde her yerde öksürük ve hapşırık sesleri duyuluyor.

Salgının Artışına Dikkat Çekiliyor

İsviçre’de grip salgını hızla yayıldı ve zirve noktasının Ocak sonlarına doğru yaşanması bekleniyor. Geleneksel grip virüsünün yanı sıra, RSV virüsleri ve koronavirüsler gibi diğer soğuk algınlıklarına neden olan virüsler de halk arasında yayılmaya devam ediyor. Bu durum, grip benzeri hastalıklar nedeniyle yapılan başvurularda son haftalarda iki katına varan bir artışa neden oldu.

Eczaneler de artan başvuruların etkisini hissediyor. Zürich’teki Dr. Andres Eczanesi’nden Leo Grossrubatscher, “Çok sayıda müşteri, tipik soğuk algınlığı belirtileriyle başvuruyor. Boğaz ağrısı, ateş, öksürük, burun akıntısı ve kas ağrıları en sık görülen şikayetler arasında” diye belirtti.

Zirve Noktasına Ne Zaman Ulaşılacak?

Eczacı Grossrubatscher, grip salgınının zirveye ulaşmasının büyük ihtimalle Ocak sonlarına doğru olacağını belirtiyor. Ancak, bu zirve yalnızca geleneksel grip virüsüne işaret ediyor. Bu sezon grip nedeniyle birçok kişi yatak döşek hastalık geçirse de, eczanelere grip nedeniyle başvuran kişilerin çoğu aslında farklı bir virüse yakalanmış durumda.

Farklı Virüsler de Yayılıyor

Grip virüsünün yanı sıra, RSV virüsleri ve SARS-CoV-2 gibi koronavirüslerin de soğuk algınlıklarına yol açtığı ifade ediliyor. Grossrubatscher, “Bu virüsler şu anda birçok kişide belirtiler oluşturuyor ve şikayet edilen rahatsızlıkların çoğu, bu virüslerden kaynaklanıyor. Ancak, hangi virüsün etken olduğunu belirlemek her zaman mümkün olmuyor, çünkü genellikle test yapılmıyor” dedi.

Covid-19 Vakalarıyla Durum

BAG (İsviçre Federal Sağlık Dairesi) verilerine göre, Covid-19 vakalarında bir azalma eğilimi gözlemleniyor. Bu dalga, mevcut sezonun zirvesini geçmiş gibi görünüyor. Son birkaç haftada SARS-CoV-2 enfeksiyonları azalmaya başladı.

Soğuk Algınlıklarının Uzun Sürebilmesi

Eczacı Grossrubatscher, son bir yılda soğuk algınlıklarının daha uzun sürdüğünü gözlemlediklerini belirtiyor. Eskiden bir hafta süren öksürükler, artık dört hafta sürebiliyor. “Birçok müşteri, aynı soğuk algınlığı nedeniyle birkaç kez eczanemize geliyor, çünkü ilaçlar genellikle rahatlatıcı etki göstermiyor” diyor. Ancak, bu durumun bir endişe nedeni olmadığını, soğuk algınlıklarının belirtilerine yönelik doğru tedavi ve danışmanlık almanın önemli olduğunu vurguluyor.

Bağışıklık Sistemini Güçlendirme Önerisi

Eczacılar, bağışıklık sistemini güçlendirmek için C vitamini alımını öneriyor. Ayrıca, yeterince dinlenmek ve evde kalmak da soğuk algınlıklarının daha kısa sürmesine yardımcı olabilir. “Aksi takdirde, soğuk algınlıkları daha uzun sürebilir” diye ekliyor Grossrubatscher.



Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

14 SURİYELİYİ İSVİÇRE ÜZERİNDEN ALMANYA’YA KAÇIRDI: ŞEBEKE ÜYESİ HAKİM KARŞISINDA

yazar

Yayınlayan

on

By

Bir Fransız vatandaşı, 14 Suriyeliyi İsviçre üzerinden Almanya’ya kaçırmak isterken Uri Kanton Polisi tarafından durduruldu. Bu insan kaçakçılığı karşılığında 4000 Frank ve Kaçaklardan kişi başı para aldığı tespit edilen kişi, mahkeme önüne çıktı ve 17 ay hapis cezasına çarptırıldı.

KISA BİR DURUŞMA, AĞIR BİR CEZA

36 yaşındaki Fransız, Salı günü Altdorf’ta Landgericht Uri’de yargılandı. Duruşma kısa sürdü çünkü sanık, savcılığın yönelttiği suçlamaları kabul etti. Giydiği siyah-yeşil renkli mont ve sessiz tavırlarıyla dikkat çeken sanık, mahkeme sorularına yalnızca “Oui, je reconnais” (Evet, kabul ediyorum) diyerek yanıt verdi.

Mahkeme, sanığı 17 ay hapis cezasına ve 820 Frank para cezasına mahkûm etti. Ayrıca 22.500 Frank tutarındaki yargılama masraflarını ödemesine karar verildi. Halihazırda Zug’daki bir cezaevinde tutuklu bulunan sanık, cezasını Mayıs ayında tamamlamış olacak.

30 KİLOMETRELİK TAKİP VE FİNALDE GÖLE ATLAYIŞ

Kaçış planı, 14 Aralık 2023’te Hırvatistan’ın Lipovac şehrinde başladı. 14 Suriyeli, sanığın kullandığı Fiat Ducato’nun kargo bölümüne bindi. Slovenya ve İtalya üzerinden İsviçre’ye giren kaçakçı, Gotthard Tüneli çıkışında İsviçre sınır güvenliği tarafından durdurulmaya çalışıldı. Ancak polisin tüm dur ihtarlarına rağmen hızla kaçmaya devam etti.

Kaçakçının 30 kilometre süren tehlikeli sürüşü, Flüelen’deki bir çıkmaz sokakta sona erdi. Polis ekipleri sanığı silah doğrultarak durdurmaya çalışsa da sanık bu kez soğuk Vierwaldstättersee Gölü’ne atladı. Polisin attığı can simidiyle kurtarılan kişi, karaya çıktıktan sonra tutuklandı.

4000 FRANK KAZANÇ, BÜYÜK RİSK

Kaçakçı, insan ticareti şebekesinden bu tehlikeli görev için 4000 Frank alırken, Suriyelilerin her birinden 2000 ile 9000 Frank arasında ödeme aldığı ortaya çıktı. Yolculuk sırasında mülteciler zarar görmezken, İsviçre’ye iltica başvurusunda bulundukları tespit edildi. Ancak bu kişilerin şu anki durumu bilinmiyor.

AVRUPA’DA ÖLÜMCÜL SONUÇLAR

İnsan kaçakçılığı Avrupa genelinde milyar Franklık bir sektör haline geldi. Geçmişte Almanya ve Avusturya’da meydana gelen ölümlü olaylar, kaçakçıların tehlikeli yöntemlerinin sonuçlarını gözler önüne serdi. 2022’de İsviçre’de yaşanan bir olayda, 23 göçmeni 5,4 metrekarelik kargo alanına dolduran bir kaçakçının aracı Nidwalden polisi tarafından durdurulmuş ve büyük bir facia önlenmişti.

İSVİÇRE’DE KAÇAK GÖÇ AZALIYOR

2024 yılında İsviçre’ye yasa dışı girişlerde kayda değer bir azalma yaşandı. Federal Gümrük ve Sınır Güvenliği Ofisi’nin verilerine göre, yılın Kasım ayına kadar 28.202 yasa dışı ikamet ve 269 insan kaçakçılığı vakası tespit edildi. Bir önceki yıl ise bu rakamlar 50.185 yasa dışı ikamet ve 388 insan kaçakçılığı vakası olarak kaydedilmişti.

Bu düşüşün başlıca nedenleri arasında, İtalya’nın Tunus ile yaptığı göç kontrol anlaşmaları bulunuyor. Ancak insan kaçakçılığı sorunu tamamen ortadan kalkmış değil. Yakalanan son olayda, bir kaçakçının 14 Suriyeliyi yasa dışı yollarla taşırken tesadüfen durdurulması, bu tür faaliyetlerin ne kadar gizli ve tehlikeli bir şekilde devam ettiğini bir kez daha gösterdi.

Kaçakçılık şebekelerinin bu yollardan kaç yüzlerce göçmeni daha taşımış olabileceği bilinmiyor. Uzmanlar, insan kaçakçılığına karşı alınan önlemlerin güçlendirilmesi gerektiğini vurguluyor.

Haberin Devamını Oku

Avrupa

YEŞİL VE GRİ PASAPORTLARA ÖN VİZE ŞARTI MI GELİYOR? RESMİ AÇIKLAMA YAPILDI

yazar

Yayınlayan

on

By

Son günlerde yeşil ve gri pasaport sahiplerine Avrupa seyahatlerinde “ön vize şartı” getirileceği iddiaları gündeme gelirken, Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM) iddialara yönelik bir açıklama yaptı. Türkiye’nin Avrupa Birliği Seyahat ve Yetkilendirme Sistemi (ETIAS) kapsamına alınmadığı resmi olarak teyit edildi.

SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİ İDDİASI ASILSIZ ÇIKTI

Yeşil ve gri pasaport sahiplerinin, Avrupa ülkelerine seyahat etmeden önce ETIAS sistemi üzerinden kayıt yaptırarak “ön onay” alması gerektiği ve bu işlem için 7 Euro ödeme yapılacağına dair haberler, kamuoyunda tartışma yaratmıştı. Ancak DMM tarafından yapılan açıklamada, söz konusu iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirtildi.

DMM açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

  • “Bazı basın organlarında yer alan ‘Yeşil ve gri pasaport sahipleri Avrupa seyahatlerinde 7 Euro ödeme yapacak, red alanlar AB’ye giremeyecek’ iddiası doğru değildir. ETIAS seyahat yetkisi aranacak ülkelerin yer aldığı listede Türkiye bulunmamaktadır.
  • Türk hizmet (gri) ve hususi (yeşil) pasaportlarının, Schengen bölgesine girişte ETIAS çerçevesinde ön onay alması gerektiği iddiası asılsızdır.”

2019’DA DA BENZER HABERLER GÜNDEME GELMİŞTİ

Benzer iddialar, 2019 yılında da ortaya atılmış ve dönemin Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamayla yalanlanmıştı. AB Komisyonu ile yürütülen temaslar neticesinde, ETIAS sisteminin Türk vatandaşlarının yeşil ve gri pasaportlarına uygulanmayacağı bir kez daha teyit edilmişti.

Dışişleri Bakanlığı’nın 2019’daki açıklaması:

  • “2018’de kabul edilen ETIAS sistemi, Schengen bölgesine vizesiz girme hakkına sahip olan Türk hizmet ve hususi pasaport sahiplerini kapsamamaktadır. Bu durum, AB makamları ile yapılan girişimler sonucu sağlanmıştır.”

ETIAS NEDİR?

Avrupa Seyahat ve Yetkilendirme Sistemi (ETIAS), Avrupa’ya vizesiz seyahat edenlerin güvenlik taramasından geçirilmesini amaçlayan bir sistemdir. 2018’de kabul edilen ve 2022 yılında uygulamaya giren ETIAS, Schengen bölgesine seyahat edecek vizesiz ülke vatandaşlarının önceden kayıt yaparak seyahat yetkisi almasını gerektiriyor.

Türkiye’nin hizmet ve hususi pasaport sahipleri, AB ile yapılan görüşmeler sonucu bu sistemden muaf tutulmuştu.

SONUÇ: YANLIŞ BİLGİLERE İTİBAR ETMEYİN

Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, basında yer alan iddiaların asılsız olduğunu ve Türkiye’nin ETIAS kapsamına alınmadığını bir kez daha vurguladı. Kamuoyunun yanlış bilgilerle manipüle edilmemesi için dikkatli olunması gerektiği ifade edildi.

Haberin Devamını Oku

Dünya

AMERİKA VE İSVİÇRE’DE DATING KÜLTÜRÜ KARŞILAŞTIRMASI: HEDİYELER Mİ, DUYGULAR MI?

yazar

Yayınlayan

on

By

Özet:
Amerika’da kadınlar, dating sürecinde sıklıkla maddi avantajlar talep ederken, İsviçre’de kadınlar için duygusal bağların ve kişisel ilişkilerin önemi ön planda. Uzmanlar, maddi beklentilerin romantizmi ve ilişki dinamiklerini nasıl etkilediğini değerlendiriyor.


Amerika’da Maddi Beklentiler Öne Çıkıyor
Amerika’da dating kültürü, sosyal medyada sıkça yer bulan videolarla da gözler önüne serildiği gibi, çoğunlukla maddi talepler üzerine kurulu bir yapı sergiliyor. Birçok kadın, dating sırasında lüks bir yemek, pahalı bir hediye ya da özel bir tatil gibi avantajları, harcadıkları zamanın bir karşılığı olarak değerlendiriyor. Bu durum, yalnızca bireylerin ilişkilerinde değil, aynı zamanda toplumda maddi odaklı bir ilişki anlayışının yayılmasına yol açıyor.

Psikoterapist ve seksolog Dania Schiftan’a göre, bu kültürel eğilim, ilişkilerde otantik bağların oluşmasını zorlaştırıyor. Maddi beklentiler, karşılıklı güveni ve romantizmi zedeleyebilecek bir unsur olarak öne çıkıyor.

İsviçre’de Duygusal Bağlar Öncelikli
İsviçre’de ise dating sürecinde maddi avantajlardan çok, duygusal bağlara ve kişisel tanışıklığa önem veriliyor. 20 Minuten gazetesinin yaptığı bir ankette, İsviçreli kadınların büyük bir kısmının, ilişkide samimiyeti ve duygusal bağlantıları öncelik olarak gördüğü ortaya kondu.

Ankete katılan Alessia, dating sürecindeki tutumunu şu şekilde özetliyor:
“Bir erkeğin ilk yemeği ödemesi hoş olabilir, ancak bir sonraki buluşmada ben ödeme yapmayı tercih ederim.”

Bir diğer katılımcı Celine ise, “Maddi hediyelerden çok kişisel bağlantılar benim için daha önemli. Karşımdaki kişiyle duygusal bir bağ kurmak her şeyden değerli,” diyerek duygusal önceliklerini vurguladı.

Uzmanların Görüşü: Maddi Beklentiler ve Romantizmin Geleceği
Love Coach Sandy Kaufmann, maddi beklentilerin romantik ilişkiler üzerindeki etkilerini değerlendirirken, şu uyarıda bulundu:
“Kimse yalnızca finansal durumu nedeniyle sevilmek istemez. Lüks hediyeler ve pahalı jestler kısa vadede etkileyici olabilir, ancak derin ve uzun vadeli bir bağ kurmanın temeli olamaz.”

Kaufmann, romantizmin maddi odaklı taleplerle zarar görebileceğini belirtti. Ona göre, romantizm, küçük ve anlamlı jestlerle, kişilerin birbirlerine verdikleri değerle şekillenir:
“Romantizm, lüks bir hediyeyle değil, karşı tarafın özel hissetmesini sağlayan samimi davranışlarla ortaya çıkar.”

Dania Schiftan ise, maddi beklentilerin ilişkilerde otantik davranışları kısıtladığını ve bireylerin finansal yükler nedeniyle duygusal olarak kendilerini geri çekebileceğini ifade etti. Bu durumun, özellikle erkekler üzerinde büyük bir baskı oluşturduğunu söyledi.


Maddi Beklentiler Erkekler Üzerinde Baskı Oluşturuyor
Kaufmann’ın dating koçluğu deneyimlerinde sıkça karşılaştığı bir durum, erkeklerin üzerindeki finansal beklenti baskısı. Erkekler, ilişkide finansal statülerini sürekli kanıtlamaları gerektiğini düşünerek büyük bir stres altına giriyorlar.

Schiftan, bazı erkeklerin partnerlerine lüks hediyeler vererek toplumda “başarılı” ve “zengin” görünme çabasına dikkat çekiyor:
“Bu durum, kadınları adeta birer ödül gibi konumlandırıyor. Partnerler arasında eşitlik ve saygı temelli bir ilişki kurmak yerine, maddi unsurlar ön planda tutuluyor.”


Maddi Beklentilerin Kökeni: Güvenlik İhtiyacı
Kaufmann, özellikle Amerika’daki maddi beklentilerin temelinde güvenlik arayışının olduğunu belirtiyor. Maddi durumu iyi olan bir partner, genellikle finansal güvenlik ve sorumluluk sahibi biri olarak algılanıyor. Ancak bu algının, uzun vadede sağlıklı bir ilişkinin göstergesi olmadığını vurguluyor.

“Büyük harcamalar ya da lüks jestler, yalnızca kısa vadeli bir izlenim bırakabilir. Ancak ilişkinin temeli, duygusal uyum ve karşılıklı anlayış üzerine kurulmalıdır,” diyor Kaufmann.


İsviçre ve Amerika’nın Dating Kültürü Arasındaki Farklar
Amerika’da kadınların dating sırasında maddi avantajlar talep etmesi ve bu avantajların ilişkiyi şekillendirmesi, hem erkekler hem de kadınlar üzerinde farklı baskılar yaratıyor. İsviçre’de ise ilişkilerin daha eşitlikçi ve duygusal bağlarla şekillendiği gözlemleniyor.

Uzmanlar, sağlıklı bir ilişkinin temelinin, maddi kazançlar yerine karşılıklı saygı, duygusal bağ ve otantik bir iletişim üzerine kurulması gerektiğini vurguluyor.


Sonuç:
Amerika ve İsviçre’nin dating kültürleri, ilişkilere bakış açısındaki temel farklılıkları ortaya koyuyor. Maddi beklentiler, kısa vadede etkileyici görünse de, romantizmi ve ilişki dinamiklerini olumsuz etkileyebiliyor. Uzmanlara göre, gerçek aşk ve uzun süreli bir ilişki, maddi kazançların ötesinde, duygusal bağlarla ve karşılıklı anlayışla mümkün.

Haberin Devamını Oku

Trendler