İsviçre
2025’TE EV SAHİPLİĞİNE YÖNELİK BEKLENTİLER: DÜŞEN FAİZLER, YÜKSELEN EV FİYATLARI
Haber: Cemil Baysal 28 Aralık 2024
İsviçre’nin 2024 yılında yeniden hareketlenmeye başlayan konut piyasasında, 2025 yılı için beklentiler giderek daha netleşiyor. Faiz oranlarının düşmesiyle, ev sahibi olma hayali kuranların sayısı artarken, bu artışla birlikte ev fiyatlarında da yükseliş gözlemleniyor. Uzmanlar, 2025’te ev fiyatlarının daha da yükseleceğini ve alıcıların, mevcut piyasa koşullarında nasıl bir strateji izlemesi gerektiğini tartışıyor.
Ev Fiyatları Yükselmeye Devam Edecek
İsviçre Merkez Bankası’nın (SNB) faiz indirimleri, ev sahibi olmayı daha erişilebilir hale getirdi. Ancak bu artan talep, ev fiyatlarında hızla bir yükselişe neden oldu. Zürih, Basel ve Bern gibi büyük şehirlerde talebin artmasıyla birlikte, ev fiyatları da yükseliyor. Zürcher Kantonalbank (ZKB), 2025’te ev fiyatlarının ülke genelinde %2 oranında artmasını beklerken, UBS ve Raiffeisen Bank ise %3,5 ile %4,5 arasında bir artış öngörüyor. Bu durum, özellikle konut almayı planlayan alıcılar için dikkatle takip edilmesi gereken bir gelişme.
Talep Yükseliyor, Fiyatlar Artıyor
Raiffeisen İpotek Uzmanı Fredy Hasenmaile’nin belirttiği gibi, faiz oranlarındaki düşüş, ev alımını daha cazip hale getirmiş durumda. Ancak, bu cazibe, aynı zamanda piyasada bir talep patlamasına yol açtı. Özellikle Zürich ve Bern gibi büyük şehirlerde, ev alıcılarının sayısının artması, ev fiyatlarının yükselmesine neden oluyor. Öte yandan, bu artış sadece büyük şehirlerle sınırlı değil; Zürich çevresindeki banliyöler, Aargau, Thurgau ve Appenzell gibi bölgelerde de talep artışı yaşanıyor. Bu bölgelerde fiyatlar, büyük şehirlerden çok daha uygun olmasına rağmen, yükseliş devam ediyor.
Ev Sahibi Olmak Hangi Bölgelerde Kolaylaşacak?
İsviçre’de konut alım satımında en belirgin fiyat farkları, en pahalı bölge olan Kilchberg (Zürich) ile en ucuz bölge olan Jura’daki Basse-Vendlin arasında gözlemleniyor. Zürich’teki ev fiyatları, Jura’daki evlerin fiyatlarının altı katına kadar çıkabiliyor. Zürich içindeki 2 milyon İsviçre frangı değerindeki bir mülk, alıcısına sadece 115 metrekarelik bir daire sunabiliyor. Bununla birlikte, alıcıların gelir düzeyinin de bu piyasa koşullarında önemli bir faktör haline geldiğini söylemek mümkün. Zürich’teki yüksek fiyatlardan kaçınmak isteyenler, Aargau ve Thurgau gibi bölgelerde daha uygun fiyatlarla ev sahibi olabilecekler.
Yeni Konutlar Yapılıyor, Ancak Yetersiz
İyi bir gelişme olarak, İsviçre’de yeni konut projeleri hayata geçiriliyor. Ancak mevcut inşaat boomu, artan talebi karşılamak için yeterli görünmüyor. Raiffeisen uzmanlarına göre, inşaat faaliyetleri özellikle Zürich ve çevresi, Unterwallis, Aargau gibi bölgelerde yoğunlaşırken, kırsal bölgelerde bu durum daha az belirgin. Konut arzının artması gerektiği bir dönemde, kırsal bölgelerdeki inşaat faaliyetlerinin yetersizliği, bölgeler arası fiyat farklılıklarını daha da belirgin hale getirebilir.
Ev Finansmanında Düşüş Devam Edecek
2025 yılı için finansman koşulları, ev fiyatları kadar hızla değişmese de daha uygun hale gelmeye devam edecek gibi görünüyor. İsviçre’deki ipotek oranları, 2024’ün son çeyreğinde önemli bir düşüş yaşadı. 10 yıllık sabit faizli ipotek oranı şu anda %1,56 civarlarında seyrederken, 2 yıllık sabit faizli ipotekler %1,30’a kadar geriledi. Raiffeisen Bank, faiz oranlarının daha da düşeceğini öngörüyor. Bu durum, özellikle sabit faizli ipotek kullanmak isteyen alıcılar için cazip bir fırsat sunuyor.
Sabit Faizli İpotekler mi, Saron İpotekleri mi?
Sabit faizli ipotekler, uzun vadeli istikrar arayanlar için öne çıkıyor. UBS, sabit faizli ipoteklerin, tüm vade süresi boyunca en uygun finansman biçimi olacağını belirtiyor. Sabit faizli ipotekler, faiz değişimlerinden etkilenmemenin avantajını sunuyor. Ancak, finansal durumu daha iyi olan alıcılar için Saron ipotekleri, değişken faiz oranlarıyla daha düşük başlangıç maliyetleri sunabiliyor. Her iki finansman alternatifi de farklı riskleri beraberinde getiriyor. Sabit faizli ipotekler daha fazla istikrar sağlarken, Saron ipotekleri faiz oranlarındaki dalgalanmalardan etkilenebilir.
Sonuç Olarak
2025’te İsviçre’de ev sahibi olmayı planlayanlar için hem fırsatlar hem de zorluklar mevcut. Faiz oranlarındaki düşüş, konut alımını cazip hale getirirken, artan talep ve sınırlı arz, ev fiyatlarını yükseltmeye devam ediyor. Ev alıcıları, finansman seçenekleri ve piyasa koşullarını dikkatle değerlendirerek, hem ekonomik açıdan uygun hem de uzun vadede karlı yatırımlar yapmaya çalışacaklar.
Gündem
COVID-19’UN ÇOCUKLARDA DİABETES TİP-1 OLUŞUMUNDA ARTIŞA NEDEN OLABİLECEĞİ TARTIŞMASI
Diabetes Tip-1, çocuklar ve gençler arasında en yaygın metabolik hastalıklardan biridir. Corona pandemisi sırasında dünya çapında uzmanlar, hastalık oranlarının belirgin bir şekilde arttığını gözlemlediler. Yapılan çalışmalar, bu artışın COVID-19 ile ilişkili olabileceğini öne sürüyor.
COVID-19, Çocuklarda Diabetes Tip-1’İ Tetikleyebilir mi?
Pandemi öncesinde, çocuklar arasında diabetes Tip-1 hastalığının yeni vakaları nispeten sabitti ve sadece hafif bir artış gösteriyordu. Ancak pandemi sırasında, dünya genelinde doktorlar, bir anda artan vaka sayıları ile karşılaştılar. Bu durum, hastaneleri ve klinikleri kapasite sınırlarına kadar zorladı.
Clemens Kamrath, Freiburg Üniversitesi Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabetoloji Bölüm Başkanı, hastalığı anlatırken şunları belirtti:
“Ebeveynlerle konuşurken, bu tanıyı verdiklerinde gözyaşları dökülüyor. Gerçekten de büyük bir değişiklik; özellikle hastalığın geri dönmeyeceği fark edilince, bu çocuklar için kalıcı bir durum oluyor.”
Diabetes Tip-1’in Belirtileri Geç Göstermeye Başlar
Diabetes Tip-1, tedavi edilmezse ölümcül olabilen, tedaviye dayalı, iyileşmesi mümkün olmayan bir otoimmün ve metabolik hastalıktır. Erken dönemde, genellikle küçük yaşlarda, bağışıklık sistemi pankreasta insülin üreten hücreleri yok etmeye başlar. Bu süreç gizlice ilerler, bazen aylar veya yıllar sürebilir. Ancak, hastalığın üçüncü aşamasında şunlar görülür: aşırı susuzluk, fazla idrar ve kilo kaybı.
Kamrath’a göre Almanya’da her yıl yaklaşık 3.500 diabetes manifestasyonu yaşanıyor. Ancak COVID ile birlikte bu sayılarda önemli bir artış yaşandı:
“Pandemi sırasında yeni hastalık oranında %20’lik bir artış gördük. Önceden yıllık %2 artış vardı, ancak pandemi ile birlikte yıllık %20 artış görüldü. Yani oran yaklaşık on kat arttı.”
COVID-19 ile İlişkili Artışlar
Almanya’da ilk 1.5 yıl içinde, beklenenden yaklaşık 670 çocuk daha diabetes Tip-1 hastalığına yakalandı. Bu artış yalnızca Almanya’da değil, dünya genelinde gözlemlendi. Ancak, nedenleri konusunda net bir açıklama yok. Veriler eksik ve bazen çelişkili. Fakat, çeşitli açıklama önerileri var: Bazı çalışmalar, SARS-CoV-2 enfeksiyonunun, bağışıklık sisteminin insülin üreten hücrelere saldırmasına neden olan otoimmün süreci tetiklemiş olabileceğini öne sürüyor.
Diğer çalışmalar ise, COVID’in, zaten başlamakta olan insülin hücresi yıkımını hızlandırmış olabileceğini gösteriyor. Üçüncü bir hipotez ise pandemi öncesi sağlık önlemleri ile ilişkilidir; örneğin, maske zorunluluğu ve okullarda uzaktan eğitim gibi faktörler bağlamında, bağışıklık sisteminin dış patojenlerle etkileşim eksikliğinin otoimmün hastalıkları tetikleyebileceği öne sürülüyor. Kamrath’a göre, “Diğer kış hastalıkları, grip, RSV gibi enfeksiyonları hiç görmedik. Yani bağışıklık sisteminin yeni patojenlerle etkileşimde bulunma fırsatı eksikti. Bence bu da otoimmün hastalıkların oluşumuna etki etmiş olabilir.” Ancak tüm bunlar kesin olarak kanıtlanmış değil.
Diabetes Vakaları Geriledi
Bununla birlikte, şu anda diabetes Tip-1 hastalığı vakalarının sayısı yeniden azalmış durumda ve pandemi öncesine göre daha düşük seviyelerde seyrediyor. Belki birkaç yıl sonra, pandeminin ilk yıllarında yaşanan artışın aslında ilerleyen yıllara kaymış olduğu görülecek. Ancak bu, zamanla netleşecek bir konu olup, daha fazla araştırma gerektirmektedir.
İsviçre
CENEVRE: ÇOCUKLARINI 24 SAAT YALNIZ BIRAKAN ANNEYE CEZA
Cenevre’de bir anne, 13 yaşındaki kızını, 8 yaşındaki oğlunu ve 7 aylık bebeğini bir gece ve bir gün boyunca yalnız bırakmasının ardından mahkeme tarafından cezalandırıldı. Olay, küçük yaştaki çocukların uzun süre bakımsız kalması ve annenin bu süreçte ulaşılamaz olması nedeniyle büyük yankı uyandırdı.
“BİR SAAT SONRA DÖNECEĞİM” DİYEREK EVİ TERK ETTİ
Haziran 2024’te bir akşam, anne çocuklarına bir saat içinde döneceğini söyleyerek evi terk etti. Ancak bu sözünü yerine getirmedi ve çocuklar 24 saat boyunca başlarının çaresine bakmak zorunda kaldı. 13 yaşındaki büyük kız, gece boyunca uyandığında ağlayan bebeği teselli etmeye çalıştı ve defalarca annesini aradı. Ancak annesine sadece sabah saatlerinde ulaşabildi. Anne, telefonla kızına, “Benim de eğlenmeye hakkım var,” diyerek eve dönmeyi reddetti.
ERTESİ GÜN AKŞAM 20.00’DE EVE DÖNDÜ
Anne, arkadaşında geçirdiği gecenin ardından hastaneye kaldırıldı ve ancak ertesi gün saat 20.00’de evine dönebildi. Bu süreçte, çocukların yaşadığı ihmal ve duygusal travma, genç kızın okulundaki bir öğretmeniyle paylaşmasıyla gün yüzüne çıktı. Öğretmenin durumu Çocuk Koruma Hizmetleri’ne bildirmesiyle yasal süreç başladı.
MAHKEME KARARI: 50 GÜNLÜK PARA CEZASI
İspanyol asıllı, 30 yaşındaki, işsiz ve sosyal yardım desteği alan anne, mahkeme tarafından “bakım ve eğitim yükümlülüklerini ihlal” suçundan mahkum edildi. Günlük 50 Frank olmak üzere 50 günlük para cezasına çarptırıldı. Ayrıca mahkeme masraflarıyla birlikte toplam 3010 Frank ödeme yapması kararlaştırıldı. Şu ana kadar karara itiraz etmediği belirtildi.
ÇOCUKLARIN GELECEĞİNE DAİR ENDİŞELER
Mahkeme, annenin davranışının çocuklar üzerinde derin etkiler bıraktığını ve ihmalkar davranışlarının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Çocuk Koruma Hizmetleri’nin de bu olay sonrası aileyi daha yakından izlemeye aldığı öğrenildi..
İsviçre
CENEVRE’DEKİ SOL GÖRÜŞLÜ GAZETE “LE COURRIER”DE YENİ DÖNEM
Cenevre’nin sol görüşlü günlük gazetesi Le Courrier, yönetim modelinde önemli bir değişiklik yaparak, yönetimi dört gazeteciden oluşan bir komiteye devrediyor. Bu yeni yapı, gazetenin daha yatay bir organizasyona geçiş yaparak kolektif karar alma süreçlerini geliştirmeyi ve çeşitliliği artırmayı hedefliyor.
Yeni yönetim komitesinin üyeleri şu isimlerden oluşuyor:
- Philippe Bach: 1991 yılından bu yana gazete kadrosunda yer alan ve son dört yıldır genel yayın yönetmenliği görevini sürdüren deneyimli gazeteci.
- Christophe Koessler: 2011 yılından beri Le Courrier’de çalışan ve şu anda Uluslararası Dayanışma birimini yöneten gazeteci.
- Nathalie Gerber McCrae: 2016 yılında ekibe katıldı ve 2019’dan bu yana çevrim içi yayın ve sosyal medya gibi stratejik alanlarda sorumluluk alıyor.
- Roderic Mounir: 2000 yılından bu yana gazetenin kültür bölümlerini yönetiyor.
Gazetenin dijital yayını için perşembe günü yayımlanan başyazıda, bu yeni yönetim modelinin gazetenin değerleriyle uyumlu bir kolektif enerji yaratmayı ve aynı zamanda iş yükü ile sorumlulukları dengeli bir şekilde dağıtmayı amaçladığı belirtildi. Bu sistem, 2011-2020 yılları arasında uygulanan ikili ve üçlü genel yayın yönetmenliği modellerine bir dönüş niteliği taşıyor.
Yeni komitenin görev süresi üç yıl olarak belirlendi ve üyeler, yayınevi Nouvelle Association du Courrier’nin genel kurul toplantısında seçildi.
-
E-Dergi11 ay önce
İsviçre’nin Sesi Şubat 2024
-
Ekonomi10 ay önce
İsviçre’de Maaş Dengesi: Ortalama bir Kişinin Maaşı 6788 CHF
-
Yaşam9 ay önce
Kıskanç Kaynana Belirtileri: Gözden Kaçırmamanız Gereken 10 İşaret
-
İsviçre10 ay önce
Dünyanın En İyi Sağlık Kurumları: İlk 250 Hastane Sıralamasında İsviçre’den 10 Hastane
-
Dünya2 ay önce
META’NIN COVİD-19 AŞILARIYLA İLGİLİ YANILTICI BİLGİ KARARI: İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KISITLIYOR MU?
-
Gündem2 ay önce
ERDOĞAN KARŞITI PAYLAŞIMLARI SIĞINMA BAŞVURUSUNDA HAKLI GEREKÇE OLARAK GÖRÜLMEDİ
-
Gündem2 ay önce
TÜRKİYE’DEN GELEN SIĞINMA BAŞVURULARINA GETİRİLEN SERT UYGULAMALARA TEPKİ
-
Gündem4 ay önce
HÄGENDORF’TA TÜRKÇE “SİZ BENİ YAKTINIZ SİZ!” DİYE BAĞIRDIĞI DUYULAN ADAM KENDİNİ YAKTI: DURUMU AĞIR, HELİKOPTERLE HASTANEYE KALDIRILDI