Sosyal Medya

İsviçre

YEMEK İSRAFI: İSVİÇRE’DE HERKES 620 FRANK TASARRUF EDEBİLİR

yazar

Yayınlayan

on

İsviçre’de her yıl yaklaşık 5 milyar frank değerinde gıda israfı yapılmakta. Bu durum, hem ekonomik hem de çevresel açıdan ciddi bir kayba yol açıyor. Ancak, dikkatli alışveriş ve israfı azaltma yöntemleriyle bu kayıp büyük ölçüde engellenebilir.

Gıda İsrafı ve Tasarruf Olanakları
Her bir İsviçreli, gıda israfını önleyerek yılda 620 frank tasarruf edebilir. En büyük tasarruf potansiyeli ise meyve ve sebze alımında bulunuyor. Ayrıca, ekmek de sıkça israf edilen gıdalar arasında yer alıyor. Foodwaste.ch’in 2019 verilerine göre, her yıl tüketiciler bu şekilde büyük bir finansal kayıp yaşıyor.

Yılbaşı Kutlamaları ve Artan İsraf
Yılbaşı gibi özel günlerde, fazla yemek hazırlanması nedeniyle israf daha da artıyor. Evdeki buzdolabı misafirler için dolup taşarken, birçok yiyecek ne yazık ki ziyan oluyor. Ancak, sadece gerçekten ihtiyaç duyulan miktarda alışveriş yapmak, bu durumu engelleyebilir ve önemli bir tasarruf sağlanabilir.

Hedef: 2030’a Kadar Yarıya İndirmek
İsviçre hükümeti, 2030 yılına kadar gıda israfını yarıya indirmeyi hedefliyor. 2017 yılına kıyasla ulaşılacak bu hedef, yalnızca ekonomik açıdan değil, çevresel açıdan da büyük fayda sağlayacak. Beretta, hükümetin şu ana kadar bu hedefe ulaşmak için yeterli adım atmadığını belirtiyor.

Yemek israfını önlemek, hem cebimize hem de gezegenimize katkı sağlamak için önemli bir adım!

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

CORONA DÖNEMİNDEN DERSLER: HANGİ KARARLAR DOĞRUYDU, HANGİLERİ HATALI?

yazar

Yayınlayan

on

By

Christoph Berger, pandemi döneminde İsviçre’nin aşı politikalarını şekillendiren isimlerden biri olarak dikkat çekti. Bugün geriye dönüp baktığında, o dönemde alınan bazı kararları eleştirirken, bazılarını ise halen doğru bulduğunu söylüyor.

Pandeminin ilk yılında aşıların hızla kullanıma sunulmasıyla risk altındaki grupların korunması gerektiğini vurgulayan Berger, bu adımın doğru olduğunu savunuyor. Ancak, çocukların ve gençlerin etkinliklere katılabilmeleri için aşılanmalarının zorunlu tutulmasını eleştiriyor. Delta ve Omikron varyantlarının etkisiyle bulaşmanın önlenemediği durumlarda, kısıtlamaların daha erken kaldırılması gerektiğini de itiraf ediyor.

Berger, gelecekte benzer krizlere daha hazırlıklı olunması gerektiğini ifade ederken, pandemiden çıkarılan derslerin önemine dikkat çekiyor. Şimdi, pandemide alınan kararların arka planını ve Berger’in değerlendirmelerini detaylıca ele alalım.

Christoph Berger röportajında aldığı kararların genel olarak doğru olduğunu ifade ediyor ancak bazı kararların etkilerini ve sonuçlarını eleştirel bir şekilde değerlendiriyor. Özellikle şu noktalar dikkat çekiyor:

  1. Riske Karşı Önlem Almanın Gerekliliği
    Berger, pandeminin başlangıcında aşıların etkisi ve güvenliği hakkında daha az bilgi sahibi olsalar da, risk gruplarını koruma amacıyla hızlı hareket etmeleri gerektiğini söylüyor. Bu kararların o dönemde doğru olduğunu savunuyor.
  2. Çocukların ve Gençlerin Aşılanması
    Çocukların ve gençlerin aşılanmasının, onların etkinliklere katılmaları için bir zorunluluk haline getirilmesini yanlış bir adım olarak görüyor. Ancak bu durumun, komisyonun değil, hükümetin aldığı bir karar olduğunu belirtiyor.
  3. Aşı Koruma Etkinliği ve İletişim
    Başlangıçta aşının bulaşmayı önlediğine dair inancın doğru olduğunu ancak Delta ve Omikron varyantlarında bunun geçerli olmadığını kabul ediyor. Bu nedenle, bazı kısıtlamaların (örneğin, aşısız kişilere yönelik kısıtlamalar) ikinci kış döneminde kaldırılması gerektiğini söylüyor.
  4. Gelecekteki Pandemilere Hazırlık
    Berger, geçmişteki tecrübelerden ders almanın ve gelecekte daha koordineli ve uzmanlarla daha erken iş birliği içinde çalışmanın önemine vurgu yapıyor.

Devlet televizyonu ve radyo kanalı SRF’de Simone Hulliger’in gerçekleştirdiği söyleşide, İsviçre’nin “aşı danışmanı” olarak bilinen Federal Aşı Komisyonu Başkanı Christoph Berger, görev süresi boyunca alınan kararları değerlendirdi. Çocuk doktoru ve enfeksiyon uzmanı olan Berger, pandemide yapılanları ve gelecekte benzer krizlere nasıl daha iyi hazırlanılabileceğini anlattı.

Pandeminin İlk Günleri: Şüpheler ve Tereddütler

Berger, pandeminin ilk döneminde aşıyla ilgili bilginin oldukça sınırlı olduğunu vurguladı. Ancak, kısa sürede yapılan büyük ölçekli çalışmaların aşının güvenli olduğunu ve özellikle yaşlılarla risk altındaki bireyleri etkili bir şekilde koruduğunu gösterdiğini belirtti. Berger, “Riskler ve acil müdahale ihtiyacı arasında bir denge kurmamız gerekiyordu,” ifadelerini kullandı.

Çocukların Aşılanması: Zor Kararlar

Çocuklar ve gençlerin aşılanması konusunda alınan kararların ne kadar zorlayıcı olduğunu dile getiren Berger, “Önceliğimiz her zaman risk altındaki grupları korumaktı. Çocuklar ve gençler sık sık enfekte oldular ancak nadiren ciddi hastalık belirtileri gösterdiler. Bu yüzden aşı stratejisinde öncelikli değillerdi.” dedi.

Geçmişe Dönüş: Önlemler ve Aşı Önerileri

Berger, çocukların aşılanmasının kamp ve okul etkinliklerine katılım için zorunlu tutulması gibi bazı uygulamaların eleştirilmeye açık olduğunu kabul etti. “Aşı çocuklar ve gençler için tehlikeli değildi, ama enfeksiyon da değildi. Çocuklar, virüsten ziyade korunmak için alınan önlemlerden daha fazla etkilendi.” diyerek, alınan kararların zorluklarına dikkat çekti.

Aşının Koruma Gücü: Ne Değişti?

Başlangıçta, aşının başkalarına bulaşmayı engellediğine dair güçlü bir inanç olduğunu belirten Berger, bu etkinin yalnızca ilk varyantlar için geçerli olduğunu açıkladı. “Delta ve Omikron varyantlarında bu etkinlik azaldı. Ancak aşı, ciddi hastalıklara karşı koruma sağlamaya devam etti.” ifadelerini kullandı.

Geleceğe Hazırlık: Dersler ve Tavsiyeler

Pandemi sırasında alınan kararların kapsamlı bir şekilde incelenmesi gerektiğini vurgulayan Berger, benzer krizlere daha hazırlıklı olunması gerektiğini söyledi. “Uzmanların kriz başlangıcında daha erken dahil edilmesi ve mevcut komisyonların personelinin artırılması önemli. Normal şartlarda edinilen deneyimlerin, kriz yönetiminde uzman bilgisiyle birleştirilmesi gerekiyor.” dedi.

Haberin Devamını Oku

Ekonomi

İSVİÇRE’DE UZMAN AÇIĞI KRİZİ: ÇÖZÜM YOLLARI NELER?

yazar

Yayınlayan

on

By

Haber: Cemil Baysal

İsviçre, giderek büyüyen uzman açığıyla karşı karşıya. Araştırmalara göre, 2025 yılına kadar 365 bin pozisyon doldurulamayacak. Bu durum, sağlık sektöründen teknolojiye, inşaattan eğitime kadar birçok alanda etkisini şimdiden hissettiriyor.

UZMAN AÇIĞININ NEDENLERİ

Uzman açığının temel nedenleri şöyle sıralanıyor:

  1. Demografik Gerileme: İsviçre’de yerli nüfusun yaşlanması ve genç iş gücünün azalması.
  2. Göçmen İş Gücü Azalıyor: Almanya başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesindeki benzer uzman açığı, İsviçre’ye gelen göçmen sayısını düşürdü.
  3. Yüksek Sorumluluk ve Stres: Özellikle hava trafik kontrolü ve öğretmenlik gibi mesleklerde sorumluluk düzeyi gençleri bu mesleklerden uzaklaştırıyor.

HANGİ SEKTÖRLER ETKİLENİYOR?

Zürih Üniversitesi’nin araştırmasına göre, uzman açığı en çok şu sektörlerde hissediliyor:

  • Sağlık: Doktor, hemşire, eczacı gibi kritik rollerde eksiklik yaşanıyor.
  • Bilişim Teknolojileri: Yazılım geliştiriciler başta olmak üzere IT sektöründe büyük bir açık var.
  • İnşaat ve Sanayi: Elektrik mühendisleri, makine mühendisleri, şantiye şefleri gibi uzmanlara büyük ihtiyaç duyuluyor.
  • Hava Trafik Kontrolü: Skyguide, 2025 yılına kadar 25 hava trafik kontrolörü bulmakta zorlanacağını açıkladı. Yıllık 190 bin Frank maaş ve haftalık 35 saatlik çalışma süresine rağmen, bu mesleğe olan ilgi yetersiz.
  • EĞİTİM VE ÖĞRETMENLİKTE DURUM

Eğitim sektörü de uzman açığından ciddi şekilde etkileniyor. Federal İstatistik Ofisi’ne göre, 2031 yılına kadar 11 bin öğretmen eksik olacak.

  • Bazı kantonlar, öğretmen eksikliğini gidermek için yeterli eğitimi olmayan kişileri öğretmen olarak atamaya başladı.
  • Mevcut öğretmenler, uzmanlıkları olmayan dersleri vermek zorunda kalıyor.

UZMAN AÇIĞININ EKONOMİK ETKİLERİ

Uzman eksikliği, İsviçre ekonomisi üzerinde ciddi sonuçlar doğurabilir:

  • Sağlıkta Bekleme Süreleri: Uzman eksikliği nedeniyle tıbbi hizmetlerde bekleme süreleri uzayabilir.
  • Fiyat Artışları: Tedarik zincirlerinde yaşanan aksaklıklar maliyetleri yükseltiyor.
  • Sektörel Kaymalar: Kimya, ilaç ve sanayi gibi sektörler, maliyetlerin artması halinde üretimlerini başka ülkelere kaydırabilir.

ÇÖZÜM YOLLARI

Uzman açığını gidermek için önerilen başlıca çözüm yolları:

  1. Eğitim ve Yetiştirme Programları: Çevrimiçi ve hibrit eğitim modelleriyle iş gücü niteliklerinin artırılması.
  2. Yabancı Uzmanların Çekilmesi: Göç politikalarının esnekleştirilerek daha fazla yabancı uzman çekilmesi.
  3. Mesleklerin Cazibesinin Artırılması: Gençlere yönelik meslek tanıtımları ve sorumluluk yönetimi programları.

Uzman açığını çözmek için İsviçre’nin hem eğitim politikalarında hem de uluslararası iş gücü çekiminde daha proaktif adımlar atması gerekiyor.

Haberin Devamını Oku

Gündem

KANTON AARGAU’DA YENİ NÜKLEER REAKTÖR TESTİ: GÜVENLİK KAYGILARI TARTIŞILIYOR

yazar

Yayınlayan

on

By

📅 Cemil Baysal

2026 yılında İsviçre’nin Aargau kantonunda, Danimarkalı bir şirket tarafından geliştirilen yeni bir nükleer reaktörün test edilmesi planlanıyor. Reaktör, Villigen kasabasına yerleştirilecek ve çevresine özel bir yapı inşa edilecek.

Detaylar

Danimarka merkezli Kopenhagen Atomics firması ve İsviçre’nin Paul Scherrer Enstitüsü (PSI), bu projeyi hayata geçirmek için birlikte çalışıyor. Test reaktörünün yapımı tamamlanmış durumda ve önümüzdeki iki yıl içinde İsviçre’ye nakledilmesi bekleniyor.

Reaktör, yenilikçi bir teknolojiye sahip olmasıyla dikkat çekiyor ve PSI, bu teknoloji sayesinde olası bir nükleer çekirdek erimesinin imkânsız olduğunu savunuyor. Ancak proje, ülkede siyasi tartışmalara yol açtı.

Eleştiriler ve Güvenlik Kaygıları

Eleştirmenler, projeyi riskli buluyor. İsviçre Enerji Vakfı ve bazı siyasetçiler, özellikle de Orta Parti’den Ulusal Milletvekili Reto Nause, güvenlik standartlarının eksikliği ve olası tehlikeler konusunda uyarıda bulundu.

PSI ise reaktörün güvenlik standartlarının son derece sıkı olduğunu ve projenin tamamen kontrol altında yürütüldüğünü belirterek eleştirilere karşı çıkıyor.

Parlamentoda Tartışma Başladı

Şu anda İsviçre Parlamentosu, bu yeni reaktörün test edilip edilmeyeceği konusunda karar vermek üzere konuyu görüşüyor. Projenin geleceği, bu tartışmaların sonucuna bağlı olacak.

Haberin Devamını Oku

Trendler