Gündem
UZMANLAR UYARDI: ŞİDDETİN KÖKENİNE ODAKLANMAK SORUNU ÇÖZMEZ

Appenzeller Bahnen’de yaşanan saldırı sonrası tartışmalar büyüyor
Cemil Baysal
⏳ Okuma süresi: 4 dakika
Appenzeller Bahnen’e ait bir trende 31 yaşındaki bir Afgan vatandaşı, 70 yaşındaki bir emekliyi acımasızca darp etti. Saldırı, diğer yolcuların müdahalesiyle son buldu. Olayın ardından zanlının, İsviçre’de geçici oturum hakkına sahip olduğu ve daha önce de taciz ve yaralama girişimleri nedeniyle polis tarafından bilinen biri olduğu ortaya çıktı. Ancak, zanlının geçmişte hakkında herhangi bir kesin mahkeme kararı olup olmadığı ve bu olayın oturum statüsünü nasıl etkileyeceği belirsizliğini koruyor.
UZMAN GÖRÜŞÜ: ŞİDDETİN KÖKENİNE ODAKLANMAK YANILTICI
Olay, kamuoyunda yabancı kökenli suçluların İsviçre’deki varlığına dair yeni tartışmaları alevlendirdi. Ancak şiddet ve radikalleşme üzerine çalışan ZHAW Üniversitesi’nden uzman Dirk Baier, saldırganın etnik kimliğinin ön plana çıkarılmasını eleştiriyor.
“Kriminal istatistiklere bakıldığında bazı yabancı grupların şiddet vakalarına daha fazla karıştığını inkâr etmiyoruz,” diyen Baier, “Ancak İsviçre’de 1980’lerden bu yana suç işleyen göçmen grupları sürekli değişiyor. Önce İtalyanlar, sonra eski Yugoslavya’dan gelenler, şimdi ise Suriyeliler ve Afganlar tartışma konusu. Oysa şiddeti tek başına bir etnik kökene bağlamak çözüm değil,” ifadelerini kullandı.
Baier’e göre, bir grubu bütünüyle suçlu ilan etmek yerine, sosyal ve ekonomik faktörler üzerine yoğunlaşmak gerekiyor. “Eğer tüm Afganları potansiyel suçlu olarak görürsek, aynı şekilde tüm gençleri ya da tüm erkekleri de hedef almak gerekir. Oysa gerçek sorun bireylerin yaşadığı sosyal ve ekonomik koşullarda gizli,” dedi.
GÖÇ VE ŞİDDET İLİŞKİSİNE BAKIŞ
Bazı siyasetçiler, saldırı sonrası suç oranlarını düşürmek için belirli göçmen gruplarına yönelik sert önlemler alınmasını talep ediyor. Ancak Baier, bu tür önerileri “popülist söylemler” olarak değerlendirerek şu sözleri kaydetti:
“Toplu sınır dışı etme önerileri hem uygulanabilir değil hem de suç oranlarını azaltmaz. Önemli olan, insanların uyum sağlamasını kolaylaştırmak, psikolojik destek vermek ve eğitim imkânlarını genişletmek. Şiddeti artıran temel etkenler arasında işsizlik, düşük eğitim seviyeleri ve madde bağımlılığı gibi unsurlar bulunuyor.”
Baier, ayrıca güvenlik güçlerinin bazı vakaları yeterince ciddiye almadığını belirterek “Örneğin Aschaffenburg’da yaşanan olayda, saldırganın geçmişte birçok kez polisle sorun yaşadığı biliniyordu. Eğer yetkililer zamanında müdahale etseydi, bu tür olaylar engellenebilirdi,” dedi.
“İSVİÇRE, UYUM VE GÜVENLİK İÇİN AVANTAJLI BİR ÜLKE”
Baier, İsviçre’de suç oranlarının belirli dönemlerde arttığını ancak bunun kalıcı bir eğilim olmadığını savunuyor. “Almanya’da 2015’ten 2023’e kadar cinayet oranlarının düştüğünü görüyoruz. Medyada bazı suçlar fazlasıyla öne çıkarılıyor. Bu da toplumda gereksiz bir panik yaratıyor,” dedi.
Baier’e göre İsviçre, başarılı bir göç politikası için ideal koşullara sahip. “Eğer entegrasyon politikalarımızı bilimsel verilere dayandırırsak, önümüzdeki yıllarda şiddet olaylarının azaldığını görebiliriz. Bu bir dalgalanma süreci ve uzun vadede göçün olumlu yönleri daha belirgin hale gelecektir.”
Baier, İsviçre’nin bu tür tartışmalarda daha dengeli bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini belirterek, “Herkesi potansiyel suçlu olarak görmek yerine, çözüm odaklı yaklaşımlar benimsemek zorundayız,” diye ekledi.
Avrupa
Gazze’ye İnsanî Yardım: İsviçre’den İsrail’e “Abluka Derhal Kaldırılsın” Çağrısı

Dünyadan 20’den fazla ülke, İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik insani yardım engelini kaldırması için ortak bir çağrıda bulundu. Ancak İsrail’in yardımın sadece özel güvenlik güçleri tarafından korunan noktalarda verilmesi planı ve bu kapsamda kurulan “Gaza Humanitarian Foundation” adlı yeni oluşum, uluslararası kamuoyunda tartışma yaratıyor. İsviçre, bu ortak açıklamayı imzalamaktan çekindi.
İsviçre Neden Destek Vermedi?
İsviçre Dışişleri Bakanlığı Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölümü Başkanı Büyükelçi Monika Schmutz Kirgöz, İsviçre’nin açıklamaya büyük ölçüde katıldığını ancak bazı belirsizlikler nedeniyle imza atmadığını açıkladı. İsviçre, İsrail’in Gazze’ye uyguladığı insani ablukanın derhal kaldırılması gerektiğini uzun süredir dile getiriyor ve bir ay önce İsrail’in İsviçre Büyükelçisini çağırarak bu talebi net bir şekilde iletti.
Ancak İsviçre, ABD kökenli “Gaza Humanitarian Foundation” hakkında çok az bilgi olduğunu ve mekanizmanın nasıl işleyeceğinin belirsiz olduğunu belirtiyor. İsrail’de görev yapan ABD özel kuvvetlerinin yardımları dağıtmaya başlayacağı belirtilirken, İsviçre bu yeni oluşuma katılmayı şu an için uygun bulmuyor.
Gazze’de Yardım İhtiyacı Çok Büyük
Gazze’de insani yardım için her gün yaklaşık 600 kamyonun yardıma ulaşması gerekiyor. Ancak şu anda günlük yardım sadece 100 kamyon ile sınırlı. İsviçre, insani yardımın Gazze’ye kesintisiz ve tam erişimle ulaştırılması gerektiğini vurguluyor.
İsviçre’nin Talepleri ve Girişimleri
İsviçre, İsrail’e insani yardımın engellenmemesi için ısrarlı bir şekilde çağrıda bulunuyor. İsviçre’nin Tel Aviv ve Kudüs’teki diplomatik temsilcileri, İsrail makamlarıyla defalarca görüşerek ablukanın kaldırılmasını talep etti. Ayrıca İsviçre Federal Konseyi, Gazze’deki Filistinlilere destek amacıyla 20 milyon İsviçre Frangı tutarında insani yardım fonu onayladı.
Sonuç
İsviçre, insani krizin büyümesini engellemek ve Gazze halkının temel ihtiyaçlarına ulaşmasını sağlamak için uluslararası toplumla paralel hareket etmeye devam ediyor. Ancak yeni kurulan “Gaza Humanitarian Foundation” gibi belirsiz yapılarla değil, mevcut ve doğrudan insani yardım kanallarıyla destek verilmesini savunuyor.
Gündem
KAZA NEREDEYSE VATANDAŞLIĞA MAL OLUYORDU: FEDERAL MAHKEME ORHAN’I HAKLI BULDU

İsviçre’de 31 yıldır yaşayan ve tam anlamıyla topluma entegre olmuş olan Orhan’a, 2020’de geçirdiği tek taraflı trafik kazası nedeniyle vatandaşlık verilmemişti. Ancak Federal Mahkeme, bu kararı bozarak Orhan’ın entegrasyonunun bütüncül değerlendirilmesi gerektiğine hükmetti.
İsviçre’de yaşayan 60 yaşındaki Orhan, 1990’lı yılların başında Türkiye’den İsviçre’ye göç etti. Aradan geçen 31 yıl boyunca İsviçre toplumuna uyum sağladı, iş kurdu ve yerel sosyal yaşama aktif olarak katıldı. Ancak 2020 yılında geçirdiği basit bir trafik kazası, onu vatandaşlığa giden yoldan alıkoydu.
Trafik kazası kaderini belirledi
Haziran 2020’de Berner Oberland bölgesinde bir yürüyüş sonrası yorgun bir şekilde direksiyon başına geçen Orhan, dönüş yolunda uykusu gelince direksiyon hâkimiyetini kaybederek bir sokak lambasına çarptı. Kazada kimse zarar görmedi. Ancak “sürüşe elverişsiz şekilde araç kullanmak” suçundan 900 Frank para cezasına çarptırıldı ve sabıka kaydına işlem yapıldı.
Kanton Schwyz: “Sabıka kaydı vatandaşlığa engel”
Orhan’ın vatandaşlık başvurusu, bu sabıka kaydı gerekçe gösterilerek Kanton Schwyz tarafından reddedildi. İsviçre Vatandaşlık Yasası uyarınca entegrasyon kriterlerini karşılayan bireylerin vatandaşlık hakkı kazanabileceği belirtilse de, Federal Göç Sekreterliği (SEM) ve kantonlar, sabıka kaydını bir “hariç tutma gerekçesi” olarak değerlendirip başvuruları reddedebiliyor.
Kanton mahkemesi cezayı hafife aldı, SEM karara itiraz etti
Orhan karara itiraz etti. Schwyz İdare Mahkemesi, başvuruyu haklı bularak beş yıllık erteleme süresini iki yıla indirdi. Mahkeme, tek seferlik bir hatanın, yıllar süren başarılı bir entegrasyonu gölgeleyemeyeceğine hükmetti. Ancak bu kararın ardından SEM devreye girerek beş yıllık erteleme süresinde ısrar etti.
Federal Mahkeme son noktayı koydu
Orhan, hukuki mücadelesini bir sivil toplum kuruluşunun da desteğiyle Federal Mahkeme’ye taşıdı. Federal yargıçlar, geçtiğimiz günlerde verdikleri kararda, yalnızca cezai sicilin değil, bireyin genel entegrasyon durumunun da dikkate alınması gerektiğini vurguladı. Mahkeme, sabıka kaydının otomatik olarak vatandaşlığa engel teşkil etmeyeceğini ve her başvurunun bireysel olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
Orhan’ın hayali gerçekleşiyor
Federal Mahkeme’nin bu kararı, Orhan’ın vatandaşlık yolunu açmış oldu. Her ne kadar beş yıllık bekleme süresi Ağustos 2025’te sona erecek olsa da, bu karar yalnızca Orhan için değil, benzer durumda olan birçok kişi için emsal teşkil edecek nitelikte.
“Bu ülkeye artık resmen ait olmak istiyorum”
Siyasi baskılar nedeniyle Türkiye’yi terk eden ve İsviçre’yi yeni vatanı olarak benimseyen Orhan, karar sonrası yaptığı açıklamada, “Bu ülkeye gönülden bağlıyım. Burada yaşamımı kurdum, işimi, ailemi, geleceğimi buraya adadım. Bu kararla birlikte artık resmen de ait olacağım,” dedi.
Gündem
İSVİÇRE, GAZZE İÇİN HAZIRLANAN ULUSLARARASI YARDIM DEKLARASYONUNU İMZALAMADI

🕓 Okuma süresi: 2 dakika
📍 Bern, 22 Mayıs 2025 – İsviçre, Gazze’ye acil insani yardım erişimini hedefleyen uluslararası bir deklarasyonu imzalamama kararı aldı. Gerekçe olarak ise metindeki bazı ifadelerin “yetersiz ve belirsiz” olduğu gösterildi.
Birleşmiş Milletler ve çeşitli yardım kuruluşlarının haftalardır uyardığı gibi, Gazze’deki insani durum gün geçtikçe kötüleşiyor. Swissinfo‘nun aktardığına göre, bölgede yaşayanların yaklaşık yüzde 75’i akut açlık ve ciddi ihtiyaç içinde yaşıyor. Birçok yardım konvoyunun bölgeye ulaşmasına izin verilmiyor ve yardımlar aylardır engellenmiş durumda.
💬 SİYASİ TEPKİLER GELDİ
İsviçre Federal Hükûmeti’nin Gazze’ye yardım deklarasyonuna imza atmaması, özellikle Sosyal Demokrat Parti (SP) ve insan hakları kuruluşları tarafından eleştirildi. SP Eşbaşkanı Cédric Wermuth, İsviçre’nin Almanya, Fransa ve İtalya gibi 24 ülkenin imzaladığı bildiriyi desteklemesi gerektiğini söyledi.
SP Ulusal Milletvekili Fabian Molina ise, İsviçre’nin BM Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı’na (UNRWA) gönderdiği fonların Gazze’de kullanılmamasına ilişkin kararı “yıkıcı” olarak nitelendirdi.
🚨 GAZZE’DE YIKIM VE AÇLIK
İsrail ordusu, Gazze’deki operasyonlarına devam ederken, birçok şehirde yıkım meydana geldi. Son saldırılarda en az 62 kişinin hayatını kaybettiği bildiriliyor. Uluslararası kuruluşlar, insani yardımların sivillere ulaştırılmasının siyasi gerekçelerle engellenmemesi gerektiğini vurguluyor.
Amnesty International ve BM kuruluşları, Gazze’de su, tarım ve sağlık sistemlerinin neredeyse tamamen çöktüğünü ve geniş bölgelerin hâlâ mayınlı olduğunu aktarıyor. Bölgede yardım ulaştırabilen tek büyük ağ ise hâlâ UNRWA’ya ait.
🧭 İSVİÇRE’NİN SORUMLULUĞU HATIRLATILDI
İsviçre, Cenevre Sözleşmeleri’nin resmi koruyucu (Depositarstaat) ülkesi olarak, tarafsız ve bağımsız insani yardımı destekleme sorumluluğu taşıyor. Ancak hükümetin çekimser tavrı, uluslararası alanda dikkat çekmeye devam ediyor.
-
E-Dergi1 yıl önce
İsviçre’nin Sesi Şubat 2024
-
Ekonomi1 yıl önce
İsviçre’de Maaş Dengesi: Ortalama bir Kişinin Maaşı 6788 CHF
-
İsviçre1 yıl önce
Dünyanın En İyi Sağlık Kurumları: İlk 250 Hastane Sıralamasında İsviçre’den 10 Hastane
-
Yaşam1 yıl önce
Kıskanç Kaynana Belirtileri: Gözden Kaçırmamanız Gereken 10 İşaret
-
Gündem6 ay önce
ERDOĞAN KARŞITI PAYLAŞIMLARI SIĞINMA BAŞVURUSUNDA HAKLI GEREKÇE OLARAK GÖRÜLMEDİ
-
Dünya6 ay önce
META’NIN COVİD-19 AŞILARIYLA İLGİLİ YANILTICI BİLGİ KARARI: İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KISITLIYOR MU?
-
Gündem6 ay önce
TÜRKİYE’DEN GELEN SIĞINMA BAŞVURULARINA GETİRİLEN SERT UYGULAMALARA TEPKİ
-
Kültür Sanat1 yıl önce
Ferdi Tayfur’un Mücadele Dolu Hikayesi: Şeker Hastalığı ve Organ Nakli