Sosyal Medya

İsviçre

TBMM Arşivinden İlk 23 Nisan Kutlamaların Detayları

yazar

Yayınlayan

on

Bugün, Türkiye’nin milli bayramları arasında özel bir yere sahip olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı coşkuyla kutlanıyor. Bu özel gün, Türkiye Cumhuriyeti’nin büyük önderi Mustafa Kemal Atatürk tarafından Türk çocuklarına armağan edilmiş ve 23 Nisan 1921’de Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından resmen kabul edilerek tarihe geçmiştir.

Ancak, 23 Nisan sadece bir bayram değil, aynı zamanda Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesinin ve demokratikleşme sürecinin önemli bir simgesidir. Bu anlamlı günün ilk kutlamalarına dair detaylar, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin titizlikle korunan arşivlerinde gün yüzüne çıkmaktadır.

1921 yılında kabul edilen ve 1927’de resmen kutlanmaya başlayan 23 Nisan, Atatürk’ün himayesinde Çocuk Bayramı olarak ilan edilmiştir. Bu tarihten itibaren, Türkiye’nin dört bir yanında ve hatta dünya genelinde çocuklar için özel etkinlikler düzenlenmeye başlanmıştır.

TBMM arşivinde muhafaza edilen belgeler arasında, o döneme ait gazete kupürleri, mektuplar ve fotoğraflar bulunmaktadır. Gazete manşetleri ve o günlerde yapılan etkinliklerin detayları, o dönemin coşkusunu ve heyecanını yansıtmaktadır.

Ayrıca, 23 Nisan’ın tarihçesi ve bayramın adının “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” olarak değiştirilmesi gibi önemli dönemeçler de bu belgeler aracılığıyla daha iyi anlaşılmaktadır. Türkiye’nin milli birliğini ve bağımsızlığını simgeleyen bu özel gün, her yıl çocuklaa ve gelecek nesillere daha da anlam kazanmaktadır.

23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı’nın adının 1983 yılında Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun’da yapılan bir değişiklikle “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” olarak değiştirilmesi, bayramın çocuklara olan önemini daha da vurgulamıştır.

Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 1979 yılında uluslararası alanda daha geniş kitlelere ulaşmaya başlamıştır. İlk olarak 6 ülkenin katılımıyla uluslararası bir boyuta taşınan bu milli bayram, kısa sürede dünya genelindeki birçok ülkeden çocukların Türkiye’ye gelmesine vesile olmuştur.

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

İŞ YERİNDE CİNSİYETÇİLİK VE CİNSEL TACİZ: NEREDE KOMPLİMAN BİTER, TACİZ BAŞLAR?

yazar

Yayınlayan

on

By

Kadınlar hâlâ iş yerinde tacizle mücadele ediyor!

(Haber yazarı: Cemil Baysal)
⏱️ Okuma Süresi: 3 Dakika
İş yerinde kadınların yaşadığı cinsiyetçilik ve cinsel taciz olayları, günümüzde hala önemli bir sorun olmaya devam ediyor. Bu tür durumlar sadece fiziksel temasla değil, sözlü ifadelerle de kendini gösterebiliyor. İsviçre’de bu alanda çalışan uzmanlar, cinsiyetçi ifadeleri analiz ederek, bu tür vakalarda nasıl tepki verilmesi gerektiğini anlatıyor.

CİNSİYETÇİLİK VE TACİZ ARASINDAKİ SINIR NEDİR?

Araştırmalar, kadın çalışanların neredeyse üçte birinin kariyerleri boyunca cinsel tacize maruz kaldığını ortaya koyuyor. Ancak bu taciz, her zaman açık bir şekilde gerçekleşmiyor. Bazen kompliman olarak sunulan ifadeler bile cinsiyetçilik barındırabiliyor. İşte bu tür ifadelerin analizi ve uzman görüşleriyle daha anlaşılır hale getirilen örnekler:


1. İFADE: “BU KADAR GÜZEL BİR KADIN İÇİN ZAMAN AYIRIRIM.”

Bir gazeteci, akşam mesaisinde makalesi için bir kaynaktan onay alırken, şu yanıtı alıyor:
“Normalde mesaim bitti ama bu kadar güzel bir kadın için metni kontrol ederim.”

Uzmanlar, bu ifadeyi görünürde bir kompliman gibi görünse de cinsiyetçi bir davranış olarak değerlendiriyor. “Frau+Arbeit” girişiminin müdüriyesi Antonella Bizzini, “Bu tür bir ifade, kadının mesleki başarısını değil, fiziksel görünüşünü öne çıkarıyor. Ayrıca, ifadede bir güç dengesizliği mevcut. Kadın gazeteciye, işini yapmanın bir lütufmuş gibi gösterilmesi, açıkça profesyonellikten uzak ve cinsiyetçidir.” diyor.


2. İFADE: “BEN BURADAYIM, MERAK ETME.”

Bir kadın sunucu, canlı yayından önce bir erkek meslektaşı tarafından şu sözlerle cesaretlendiriliyor:
“Endişelenme, bir sorun olursa ben buradayım.”

Bu ifade, ilk bakışta destekleyici görünebilir. Ancak Bizzini, bu tür ifadelerin bağlama göre değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor. Eğer bu destek, kadın bir meslektaşa özellikle cinsiyetinden dolayı sunuluyorsa, cinsiyetçilik içeriyor olabilir. Aynı ifadeyi bir erkek meslektaşa söyleyip söylemeyecekleri sorusunun yanıtı, bu noktada belirleyicidir.


3. İFADE: “KAMERANIN ARKASINDA NE İŞİNİZ VAR? SİZ ÖNE GEÇMELİSİNİZ.”

Bir foto muhabiri kadın, bir haber çekimi sırasında şu yorumla karşılaşıyor:
“Kameranın arkasında ne işiniz var? Sizin yeriniz önde olmalı.”

Bu yorum, kadının mesleki yeteneklerini tamamen yok sayarak, fiziksel görünüşünü öne çıkarıyor. Cinsiyetçi bir yaklaşımla, kadınların teknik beceriler yerine sadece dış görünüşlerine göre değerlendirilmesi, profesyonellikten uzak ve aşağılayıcıdır.


4. İFADE: “CEZANA HAZIRIM.”

Bir kadın çalışanın, bir müşteriyle yaşadığı diyalog, tacizin açık bir örneğini oluşturuyor. Kadın çalışan, müşterinin tuvalate gidebilirmiyim şeklindeki bir isteğini şakayla reddettiğinde, müşteri ona daha sonra elinde cep telefon numarası yazılı bir not uzatarak şu ifadeyi kullanıyor:
“Bana Vereceğin Cezaya hazırım.”

Uzmanlar, bu ifadeyi cinsel bir alt metin taşıyan açık bir taciz olarak değerlendiriyor. Not, kadının kişisel sınırlarını ihlal etmekte ve cinsel bir mesaj barındırmaktadır.


5. İFADE: “KIZI YAKALA, PEÇETEYİ GETİR.”

İşten ayrılan bir kadın çalışan, eski iş arkadaşlarının şu sözleriyle karşılaşıyor:
“Onu yakala, peçeteyi getir.”

Bu tür ifadeler, kadının kişisel alanını hedef alarak cinsel çağrışımlar içeren bir tehdit oluşturuyor. Uzmanlar, bu durumun yalnızca cinsiyetçilik değil, aynı zamanda açık bir saldırganlık ve taciz olduğunu belirtiyor.


UZMAN GÖRÜŞLERİ VE ÖNERİLER

Zürih Eşitlik Ofisi Müdüriyesi Susanne Nef, cinsiyetçiliğe maruz kalan kişilere şu önerilerde bulunuyor:

  1. Durumu net bir şekilde ifade edin: Böyle bir davranışın kabul edilemez olduğunu açıkça belirtin.
  2. Belgeler toplayın: Yaşananları yazılı veya görsel şekilde belgeleyerek, işverenle paylaşın.
  3. Destek alın: İsviçre’deki çeşitli eşitlik ofislerinden veya mağdurlar için yardım hatlarından destek arayın.

Nef, ayrıca, işverenlerin cinsiyetçiliği önlemek için eğitimler düzenlemesi ve açık bir politika oluşturması gerektiğini vurguluyor.

DESTEK ALMAK İSTEYENLER İÇİN

Cinsel tacizle karşılaşanlar, İsviçre Mağdur Yardım Kuruluşu (www.opferhilfe-schweiz.ch) aracılığıyla destek alabilir.

#CinselTaciz #Eşitlik #KadınHakları #İsviçre #Schweiz #Suisse #Svizzera #Svizra #Switzerland #Suíça #Suiza #Švicarska #سويسرا #isviçrehaberleri #isvicre #isviçreninsesi #isviçredenhaberler

Haberin Devamını Oku

Gündem

FEDERAL, KANTONLAR VE BELEDİYELERDE OYLAMA GÜNÜ

yazar

Yayınlayan

on

By

24 Kasım 2024’te, İsviçreli seçmenler Federal düzeyde 4 önemli tasarı hakkında oy kullanacak. Bu tarihte, ülke çapında yapılan oylamanın yanı sıra kantonlar ve belediye düzeyinde de birçok önemli konu gündemde. İsviçre’deki seçmenler, toplumsal, ekonomik ve çevresel pek çok mesele hakkında karar verecek. Bu yazıda, oylama günü en dikkat çekici ve merak edilen konulara göz atıyoruz.

Kanton Basel-Stadt: Yabancıların Seçme Hakkı ve ESC Bütçesi

Basel-Stadt kantonunda, uzun süredir burada yaşayan yabancılara kantonal oy hakkı verilmesi için bir referandum yapılacak. Eğer onaylanırsa, beş yıl ve daha fazla süredir kantonda yaşayan, oturma izni olan yabancılar, yalnızca aktif oy verme hakkına sahip olacaklar. Bu değişiklik, oy kullanabilmeleri için yurttaşlık haklarına sahip olmalarını gerektirmiyor. 🗳️

Diğer bir önemli gündem maddesi ise, 2025 Eurovision Şarkı Yarışması’nın Basel’de yapılması için belirlenen 37,4 milyon franklık bütçedir. Ancak, bu karar sonrası alınan referandum, bu harcamaların ne derece yerinde olduğunu sorgulayanları ortaya çıkardı. ESC’nin başarılı bir şekilde düzenlenmesi için bütçeye ilişkin tartışmalar sürecek. 🎶

Bern Şehri: Yerel Seçimler

Bern’de, 2025-2028 dönemi için hükümet ve parlamento üyeleri seçilecek. Şehirdeki 19 liste, 535 adayla yarışacak. Ayrıca, iki listeyle yapılacak olan belediye meclisi seçimlerinde, altı kadın ve üç erkek aday yarışacak. Şehir başkanlığı için mevcut başkan Alec von Graffenried, Sosyal Demokrat Parti’nin adayı Marieke Kruit’e karşı yarışacak. Bu seçim, kısaca sağ ve sol arasında büyük bir çekişmeye sahne olacak. 🏛️

Zürih: Cinsiyet Eşitliği ve Uygun Fiyatlı Konutlar

Zürih’te, şehir yönetimi ve konut inşa kuruluşları tarafından, daha fazla uygun fiyatlı konut yaratmak amacıyla 250 milyon franklık bir bütçe artışı yapılması talep ediliyor. Bununla birlikte, Zürih şehir meclisi, bu öneriyi reddetti ve alternatif bir çözüm sundu. Bu çözümde, şehrin konut projelerinin kapsamı genişletilecek ancak belirli hedefler koyulmaması öneriliyor. 🏘️

Bir diğer önemli konu ise, 2022’de Zürih Belediyesi’nin metinlerinde kullanılan ‘Genderstern’ (cinsiyet yıldızı) sembolüdür. Bu sembol, cinsiyet çeşitliliğini ifade etmek amacıyla kullanılıyor. Ancak, bazı kesimler, daha açık bir dil ve cinsiyet ayrımı yapmayan bir yazım tarzı talep ediyor. ‘Tschüss Genderstern’ adlı halk inisiyatifi, bu sembolün kullanımına son verilmesini öneriyor. 🏳️‍🌈

Valais Kantonu: İklim Yasası

Valais kantonunda, iklim değişikliği ile mücadele kapsamında yeni bir yasal düzenleme yapılacak. Bu yasa ile, 2040 yılına kadar iklim nötrlüğü hedefleniyor. Valais, bu hedefi gerçekleştirebilmek için, halka ve işletmelere yönelik çeşitli destekler sağlayacak. Ayrıca, iklim projeleri için 100 milyon franklık bir iklim rezervi oluşturulacak. 🌍

Jura Kantonu: Moutier’nin Kantonal Değişikliği

Jura kantonunda, Moutier belediyesinin kanton değişikliği konusu gündemde. Moutier, Franche-Comté bölgesinden Jura kantonuna geçiş yapacak ve bu değişiklikle birlikte Jura, 1 Ocak 2026’dan itibaren yeni bir bölgeye sahip olacak. Eğer oylama sonucu olumlu olursa, Moutier’nin katılımıyla Jura, dört bölgeye sahip olacak. 🏙️

Haberin Devamını Oku

Gündem

CENEVRE’DE YÜZLERCE KİŞİ, FİLİSTİN’E DESTEK VE İSRAİL’İ PROTESTO İÇİN SOKAKLARA DÖKÜLDÜ

yazar

Yayınlayan

on

By

Cenevre’de Cumartesi günü düzenlenen büyük bir protesto gösterisi, yüzlerce kişiyi sokaklara çıkardı. Katılımcılar, İsrail’in Gazze’ye yönelik hava saldırıları ve Lübnan’a düzenlediği bombardımanlar karşısında Filistin’e destek olmak amacıyla bir araya geldi. Göstericiler, İsrail’in bu eylemleri nedeniyle Gazze halkının maruz kaldığı insan hakları ihlalleri ve yaşanan sivil ölümlerine dikkat çekti. Protestolar, İsrail hükümetinin ”Soykırım ”“völkermord” suçunu işlediği iddialarıyla, global düzeyde daha fazla sorumluluk üstlenmesi gerektiği vurgusuyla yapıldı.

Protestocuların Talepleri

Eylemciler, İsrail’in Filistin sağlık çalışanlarına ve sivil altyapısına yönelik saldırılarını kınayarak, bu saldırıların derhal durdurulmasını talep etti. Ayrıca, Gazze’ye yönelik insani yardım ulaştırılabilmesi için acilen bir insani yardım koridoru açılması gerektiği vurgulandı. Protestocular, İsrail ile olan askeri ve ekonomik işbirliğinin sonlandırılması ve İsrail’in uluslararası kuruluşlardan dışlanması gerektiğini ifade ettiler.

İsviçre Hükümeti Eleştirildi

Göstericiler, İsviçre hükümetinin, özellikle de Federal Konsey üyesi Ignazio Cassis’in, İsrail’in Filistin’e karşı işlediği suçlar karşısında gösterdiği sessizliği şiddetle eleştirdi. İsviçre’nin, uluslararası arenada daha aktif bir tutum alması gerektiğini savunan eylemciler, hükümetin bu tutumunu “Filistin halkının katledilmesine sessiz kalmak” olarak nitelendirdi. Katılımcılar, Cassis’in bu konuda hiçbir somut adım atmadığını belirterek, istifasını talep etti.

Şiddet ve İsrail’in Cezasızlığına Karşı Tepkiler

Gösterilerde, İsrail’in Gazze’deki sivil yapıları hedef alarak düzenlediği saldırıların “uluslararası hukukun ihlali” olarak tanımlandığı görüldü. Eylemciler, İsrail’in cezasızlık politikasının sona ermesi gerektiğini ve Filistin halkının haklarının dünya çapında savunulması gerektiğini vurguladılar. “Halkların vicdanı bu şekilde kör olamaz” diyen katılımcılar, İsviçre’nin savaş suçları konusunda daha kararlı bir duruş sergilemesini istediler.

Protestoların Amacı ve Etkisi

Cenevre’deki gösteri, İsviçre’nin başta olmak üzere dünya genelinde Filistin’e destek veren insan hakları aktivistleri ve sivil toplum kuruluşları tarafından organize edildi. Protestolar, İsrail’e karşı bir duruş sergileyen, insan hakları ihlallerine karşı sesini yükselten büyük bir uluslararası hareketin parçası olarak önemli bir dönemeçten geçiyor. Bu tür gösteriler, sadece İsviçre’de değil, dünya çapında Filistin halkına yönelik adalet taleplerinin yükseldiği bir ortamda gerçekleşiyor.

Haberin Devamını Oku
Reklam

Trendler