Sosyal Medya

Kültür Sanat

Röportaj: İrem Çamlıca ile Sanat ve Aşk Üzerine Sohbet

yazar

Yayınlayan

on

Cemil Baysal

Röportajı dergide okumak için tıkla

Sanatın evrensel temaları ile dans eden ve zihnimizi şekillendiren izler bırakan İrem Çamlıca ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Bu sohbet, sanat dünyasına olan yolculuğu, felsefi ve ruhani temaların nasıl işlendiği, eğitim hayatı ve uluslararası deneyimleri üzerine odaklanarak, İrem Çamlıca’nın sanat anlayışını ve kişisel gelişimini keşfetmeye yönelik bir yolculuğa dönüştü.

”Onun eserleri sadece tuval üzerine çizilen resimlerle sınırlı değil; aynı zamanda sanatını sadece bir yaratım aracı olarak değil, aynı zamanda derin bir düşünsel serüvenin kapılarını aralayan bir anahtar olarak görüyoruz. ”

”Onun eserlerinin sadece tuval üzerine çizilen resimlerle ve bir yaratım aracı olarak sınırlı kalmadığını, aynı zamanda derin bir düşünsel serüvenin kapılarını aralayan bir anahtar olduğunu gördük.”

Soru : Sanat dünyasına giriş hikayeni bizimle paylaşabilir misin? Sanata olan ilgin nasıl başladı?

İrem Çamlıca: Erken yaşlarda insanların dünyaya bakış açılarıyla, algılarının ve düşüncelerinin şekillendiğini fark ettim. Görsel unsurlara ve bu unsurların yaratıcı düşüncelere nasıl katkıda bulunduğuna olan ilgim, küçük yaşlarda başladı. İnsanların sadece dış görünüşleriyle semiyotik bir dil oluşturabilmesi ve bu dilin önyargıları ve davranışları nasıl etkilediği konusu beni derinden etkiledi. Ayrıca, reklam sektörünün toplumsal çözümlemeleri nasıl ele aldığını anlamak da ilgi alanıma girdi. Bu nedenle, kendi üretim biçimime yakın olan Grafik Sanatlar ve Grafik Tasarım bölümünü tercih ederek, Işık Üniversitesi’nde eğitim almaya karar verdim. Daha sonra, bu semiyotik dilin etkileyici gücünü sanatta özgün ve evrensel bir biçimde kullanmak amacıyla, Londra’da University of the Arts, Central Saint Martins’te BA Fine Art bölümünde eğitimime devam ettim.

Soru : Işık Üniversitesi’nde Grafik Sanatlar ve Grafik Tasarım bölümünden birincilikle mezun oldun. Bu süreçteki deneyimlerinden bahseder misin?

İrem Çamlıca: Işık Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Türkiye’nin değerli sanat profesörleri tarafından kurulan ve birçok önemli sanatçının eğitim verdiği bir okuldu Grafik Sanatlar ve Grafik Tasarım bölümünde çeşitli konularda sağlam bir eğitim aldım. Okulun sunduğu geniş ders yelpazesi, her öğrencinin uzmanlaşmak istediği alana yönlendirilmesine olanak sağlıyordu. Grafik Sanatlar alanındaki dersler, sanatçı olarak kariyerime yön bulmam konusunda bana rehberlik etti. Sadece kendi bölümümle sınırlı kalmadım; resim bölümü hocalarıyla etkileşim kurarak sanat yolculuğumu daha da zenginleştirdim ve sonrasında Londra’da BA Fine Art bölümünde eğitimimi sürdürdüm.

Soru : University of the Arts, Central Saint Martins’te eğitim almak nasıl bir deneyimdi? Londra’da geçirdiğin süre sanatına nasıl etki etti?

İrem Çamlıca: Londra’da geçirdiğim süre, sanat kariyerimde önemli bir dönemdi. Central Saint Martins Fine Art hocalarıyla yaptığım görüşmeler, okuldaki zengin kütüphane kaynakları ve Londra’nın kültürel etkinlikleri, sanat anlayışıma daha geniş bir perspektif kazandırdı. Londra’ya gitmeden önce resim yapmaya başlamıştım ve tarzımı şekillendirmiştim, ancak bu süreçte sanatta farklı manifestoların mümkün olduğunu ve esas olanın yaptığın işi anlamak, savunmak ve arkasında durmak olduğunu öğrendim.

Soru : Yurt dışında eğitim almanın sanat anlayışına kattığı özel bir perspektif var mı?

İrem Çamlıca: Yurt dışında eğitim almak, sanat anlayışıma özel bir perspektif kazandırdı. Yaptığım işi daha iyi anlamayı, tarihsel birikimle ilişkisini kurmayı, Türkiye’de ve İstanbul’da yaşayan bir sanatçı olarak sanatıma bulunduğum konumu nasıl dahil edebileceğimi, düşünsel süreçlerimi sanatıma daha organize şekilde aktarmayı öğrendim. Kendi sanatsal dilimi geliştirmeme yardımcı olan bu deneyim, eserlerimde daha derin anlamlar ve evrensel bir perspektif arayışımı güçlendirdi. 

Soru : İlk atölyeni Galata Kuledibi’nde kurduğunda hissettiklerin nelerdi? Bu süreçte karşılaştığın zorluklar ve öğrenimler nelerdi?

İrem Çamlıca: İlk atölyemi Galata Kuledibi’nde kurmak büyük bir heyecan ve yeni bir başlangıç hissiyatı yaratmıştı. Hayalimde Galata’da Tarihi Yarımada manzarası olan bir yerde atölyemin olması fikri vardı ve manzaralı terası olan uygun bir yer bulduğumda atölyem burası olmalı dedim. Bu süreçten öğrendiklerim ve atölyede yaşamaya başlamam sanatsal vizyonuma yeni bir derinlik kazandırdı. 

Soru: ‘Aşk Bir Havuz Problemi’ ve ‘Gerçek Aşkın Kainatı’ gibi sergi isimlerinin hikayesini paylaşabilir misin?

İrem Çamlıca: Elbette. Bu sergi isimleri, eserlerimin temelinde yatan felsefi ve ruhani içeriği ifade ediyor. Eserlerimde, mikrodan makroya uzanan kainat algısını felsefi ve sembolik bir perspektifle resmediyorum. On yıllık bir süreç içinde bilincin genişlemesini temsil eden bu serilerde, öznel basamakları adım adım resmettim. Nihai basamak olarak belirttiğim ‘Tezahür Etmemiş Mutlak’ ise maddesel olarak ifade edilemeyen bir evreyi simgeliyor.

‘Aşk Bir Havuz Problemi’ sergisi, bir olma yolundaki aşk hikayesini temsil eder. Her resim, bireysel bir ruhu simgeler ve su metaforuyla ego – ruh ilişkisini kurar. Su dalgalar olmadan var olabilir, ancak dalgalar su olmadan var olamaz. Bu metafor, bireylerin birleşerek bir olmalarını anlatır. Her parça kendi dünyasını temsil ederken, birleşerek izleyiciyi kendiyle birleşmeye çağırır.

‘Gerçek Aşkın Kainatı’ ise küresel bir perspektifle, aynı formların çok yönlü görünümleriyle dolu bir dünyayı tasvir eder. Mekansallık, iç içe geçişler ve renkler, birbirine kaynamış bir aşk hikayesini anlatır. Her şey birbiriyle ilişkilidir ve birbirine kaynamıştır, bu da bir olma yolundaki bir aşkı temsil eder. Bu sergilerin adları, içerdikleri derin anlamları ifade etmek için seçildi.

Soru : “İstanbul Kanatlarımda” adlı sergide şehirle kurduğun bağı anlatabilir misin?

İrem Çamlıca: “İstanbul Kanatlarımda” sergisi, sanatımdaki evrimin bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Bu sergi, diğer sergiler arasında düşünsel bir köprü kurarak, benim için son basamaklardan biri oldu. İstanbul’u kendi kanatlarıma alırken, soyut kavramları resmetmeye yönelik bir çaba içeriyordu. Sergide, İstanbul ve evrenin genelindeki konuları işleyerek düalizm, kozmos, sonsuzluk, yansıma, frekans, an gibi soyut kavramları ele aldım. İstanbul’un bir geçiş ve dönüşüm şehri olması, bu anlatıyla mükemmel bir şekilde örtüştü. Sergi, yaşadığım deneyimleri ve farkındalıkları ele alırken, adeta kainata açılan bir geçişi temsil etti.

Soru : BIWC 2014 ve Saint Petersburg Ex Libris yarışmalarındaki başarıların hakkında daha fazla bilgi verir misin? Bu ödüller, sanat anlayışına nasıl yansıdı?

İrem Çamlıca: Saint Petersburg Ex Libris yarışmasına öğrenci iken katıldım ve CGD Ex Libris kategorisinde birincilik ödülü kazandım. BIWC 2014’te ise Chamlija markamız için ürettiğim şarap etiketleri ile Sofya’daki yarışmada altın madalya ile ödüllendirildik. Bu ödüller, sanat anlayışıma önemli katkılarda bulundu. Öğrencilik yıllarımda kazandığım ödül, motivasyonumu artırdı ve sanatımın uluslararası platformda tanınmasına olan inancımı güçlendirdi. Chamlija şarap etiketlerinin ödüllendirilmesi ise sanatımın sadece galeri duvarlarında değil, günlük hayatta da estetik bir etki bırakabileceğini gösterdi.

Soru : ‘About Women’ sergisinde İspanya’da yer alman nasıl bir deneyimdi?

İrem Çamlıca: ‘About Women’ sergisi, dünya genelinden başarılı sanatçıların katılımıyla düzenlenen önemli bir etkinlikti. Serginin Barcelona’da gerçekleşmesi ve eserlerimin sergilenmesi benim için büyük bir onurdu. Ayrıca, serginin duyurusunda eserimin afişte kullanılması, uluslararası alanda tanınan bir etkinlikte yer almamın özel bir ifadesiydi. İspanya’daki bu deneyim, sanatımın farklı kültürlerle buluşmasını sağlayarak, uluslararası sanat camiasındaki etkileşimimi artırdı ve perspektifimi zenginleştirdi.

Soru : ‘Aşk Festivali’ ve ‘MillArt Koleksiyon Sergisi’ gibi etkinliklere katılmanın sana kattığı deneyimler neler?

İrem Çamlıca: ‘MillArt Koleksiyon Sergisi’nde yer alan eserlerimin tamamı Katarlı bir koleksiyoner tarafından satın alınmıştı. Bu, eserlerimin farklı ülkelerden, yaş gruplarından ve kültürlerden gelen insanlar tarafından değer gördüğünü bilmek benim için oldukça anlamlıydı. Bu deneyim, sanatımın evrensel bir kabul gördüğünü ve farklı coğrafyalardan izleyicilere ulaştığını fark etmemi sağladı. ‘Aşk Festivali’nde yer alan eserim ise özellikle anlamlıydı. Şu an ürettiğim resimleri, Murat Revo’nun benim adıma ithaf ettiği ‘Ah Meri’ isimli şiir kitabındaki şiirlerden etkilenerek aşk için üretiyorum. Bu nedenle, aşk için yazılmış şiirlerden esinlenerek ürettiğim resmimin, Aşk Festivali’nde yer alması güzel bir birliktelik oldu.

Soru : Chamlija Etiket Tasarımları üzerine yapılan akademik tez çalışmasından bahseder misin?

İrem Çamlıca: Bu akademik tez çalışması, Güzel Sanatlar Fakültesi bünyesinde Mine Gürevin tarafından gerçekleştirildi ve Türkiye’de bu konuda yapılan ilk spesifik tez çalışmasıdır. Chamlija şarap etiketlerini detaylı bir şekilde inceleyerek, İrem Çamlıca’nın eserlerinin semiyotik dilini irdeleyip Türkiye’de ‘şarap etiketleri’ alanında özgün bir çalışma ortaya koymuştur. Mine Gürevin, çalışmada İrem Çamlıca’nın eserlerinin zevkli bir analizini yaparak, Türk şarap etiketlerine sanatsal bir bakış açısı getirmiştir. 

Soru : Sanatın toplum üzerindeki etkisi hakkındaki düşüncelerini paylaşabilir misin? Toplumsal konulara duyarlı sanat üretimindeki rolün nedir?

İrem Çamlıca: Toplumsal dönüşümün temelinin bireyde başladığına inanıyorum. Bir toplumun niteliği, bireylerin durumuna bağlı olarak şekillenir. Birey, kendi içsel dönüşümünü gerçekleştiremediği sürece topluma olumlu bir etki yapamaz. Bu nedenle, bireyin önce kendini olumlu bir yönde dönüştürmesi gerektiğine inanıyorum. Bu dönüşüm, bireyin diğerlerine yardım etmesine, olumlu bir örnek olmasına ve toplumsal bilince katkıda bulunmasına olanak tanır. Sanat, bu süreçte önemli bir rol oynayabilir. Sanat eserleri, toplumun ve dünyanın ötesini sezdirebilir, içsel dönüşümü tetikleyebilir ve toplumsal bilinci genişletebilir.

Soru : Gelecekteki projelerin ve hedeflerin nelerdir? İlerleyen dönemde neler yapmayı planlıyorsun?

İrem Çamlıca: Teorik bir anlatı üzerinden resim serileri arasında bağ kurduğum çalışmam, kainatın kendisinin en büyük eser olduğu sonucuna vararak tamamlandı. Bundan sonra aşk için resimler yapmaya devam edeceğim. Murat Revo’nun bana ithaf ettiği ‘Ah Meri’ isimli kitabından esinlenerek ürettiğim bu seriyi ‘Aşkın İfadeleri’ olarak adlandırdım. Bu seride ürettiğim saf ve sezgisel üretimler ile, resimleri gerçek sevgi nesnelerine dönüştürerek izleyicide olumlu duygular uyandırmayı amaçlıyorum.

Soru: “Contemporary International Ex-Libris Artists” gibi kitaplara katılımın hakkında daha fazla bilgi verir misin?

İrem Çamlıca: ‘Contemporary International Ex-Libris Artists’, Portekizli Mota Miranda tarafından yayımlanmış bir kitaptır. Bu kitap, birçok Ex Libris sergisine katıldıktan ve Saint Petersburg Ex Libris yarışmasında birincilik ödülü aldıktan sonra öğrencilik yıllarımda Ex Libris alanında yer almam nedeniyle benim için önemli bir kayıttır. Kitap, uluslararası düzeyde Ex Libris sanatçılarını bir araya getirerek bu sanat alanına katkıda bulunmayı amaçlar.

Soru 15: Sanatsal tarzında zamanla nasıl bir evrim geçirdin? Kişisel ve sanatsal gelişimini nasıl değerlendiriyorsun?

İrem Çamlıca: Başlangıçta, sanatsal tarzım genellikle toplumsal konulara ve eleştirilere odaklanan işleri içeriyordu. Ruhani temalar da işlerim arasında yer alıyordu. Ancak zamanla, toplumsal konulardan uzaklaşarak daha çok spiritüel alegorilere odaklanmaya başladım. İnsanın toplumla ilişkisi üzerine düşündükten sonra doğayı, uzayı ve şehir manzaralarını semiyotik anlamlarla resmettim Bu dönemden sonra, içsel dünyama daha yoğun bir şekilde odaklanarak resimler üretmeye başladım. Şu anda, kendi içsel dünyamı Murat Revo’nun şiirlerinde bahsettiği dünyayla örtüştürerek kişisel ve spiritüel anlamlarla dolu resimler üretiyorum.

Soru : Son olarak Aşk ve Özel Hayatınızı Konuşalım.

İrem Çamlıca: Murat Revo ile 12 yıldır birlikteyiz. İlk başlarda birbirimizin hayallerindeki kişi olarak karşılaştık ve birlikte büyüdük, geliştik. İnsanlar yaşam tarzı ve düşünsel anlamda zaman içinde değişiyorlar, ancak birbirlerinin en gerçek halini anlamak ve kabul etmek önemlidir. Koşulsuz bir sevgiyle birbirimizi destekleyerek ve gelişmemize olanak sağlayarak bu uzun süreçte birbirimize nasıl destek olduğumuzu gördük. Bu, gerçek bir dostluğu ve birlikteliği beraberinde getirdi. Aşk olmadan ve egoyu aşmadan bir olmak mümkün değil. Hayatlarımızı birleştirdiğimiz gibi sanatlarımızı da birleştirdik. Murat Revo’nun bana ithaf ettiği kitabındaki şiirlerden ilham alarak, bu şiirlerin bende uyandırdığı duyguları resimlerime yansıtıyorum. 

İrem Çamlıca
Chamlija Wines
‘the art of fine wine’
www.iremcamlica.com/art

Attracts by the Labels Impresses by the Quality

Haberin Devamını Oku
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kültür Sanat

TRT, BOYKOT PAYLAŞIMI YAPAN AYBÜKE PUSAT’I DİZİ KADROSUNDAN ÇIKARDI

yazar

Yayınlayan

on

By

📌 Öne Çıkanlar:
🔹 TRT, Aybüke Pusat’ı “Teşkilat” dizisinden çıkardı.
🔹 Aybüke Pusat, boykot çağrısı yaparak gündeme gelmişti.
🔹 TRT Genel Müdürü, yapılan paylaşımların kurumsal ilkelere aykırı olduğunu belirtti.

03 Nisan 2025 – 08:23
Okuma Süresi: 1 dakika

TRT, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, Aybüke Pusat’ın “Teşkilat” dizisindeki rolünden çıkarıldığını duyurdu. 2 Nisan’da yapılan yazılı açıklamada, TRT projelerinde yer alan kişilerin ülkenin ekonomisine zarar verme amacı güden, toplumu kutuplaştıran ve siyasi amaçları taşıyan boykot çağrılarına destek olamayacağı vurgulandı.

TRT Genel Müdürü Prof. Dr. Zahit Sobacı, söz konusu paylaşımların TRT’nin kurumsal ilkeleriyle ve kamu yayıncılığı anlayışıyla bağdaşmadığını belirterek, Pusat’ın diziden çıkarıldığını açıkladı. Ayrıca, dizinin izleyicilerini hayal kırıklığına uğratan bu tür paylaşımların kabul edilemez olduğu ifade edildi.

#TRT #AybükePusat #TeşkilatDizisi #Boykot #KamuYayıncılığı #Dizi #SiyasiPaylaşımlar

Haberin Devamını Oku

İsviçre

ZÜRİH’TE RAMAZAN COŞKUSU: MUS-ET BİSTRO GRİLL’DE BİR ARAYA GELEN TOPLUMSAL DAYANIŞMA

yazar

Yayınlayan

on

By

Cemil Baysal

Mus-et Bistro Grill, Zürih’te Ramazan’ın manevi havasını ve dayanışma duygusunu yansıtan özel bir iftar organizasyonuna ev sahipliği yaptı. İşletme sahibi Mustafa Yılmaz’ın liderliğinde gerçekleşen bu anlamlı etkinlik, siyaset, iş dünyası ve sivil toplumdan önemli isimleri bir araya getirdi.

Zürih’teki iftar, sadece bir yemekten öte, katılımcılar arasında güçlü bir bağ kurmayı hedefleyen bir buluşma oldu. Bu özel gecede, Türkiye’nin Zürih Başkonsolosu Büyükelçi Fazlı Çorman, Zürih Başkonsolosluğu Konsolosu Furkan Yılmaz, İTT İsviçre Türk Toplumu Başkanı Suat Şahin, Türk Federasyonu Genel Başkanı İrfan Okutan ve CHP İsviçre Birliği Başkanı Ersoy Orak gibi önemli isimler bir araya geldi.

Mus-et Bistro Grill’deki iftar sırasında katılımcılara seslenen Mustafa Yılmaz, organizasyonun toplumlar arasındaki bağları güçlendirme konusundaki önemini vurgulayarak, “Bugün burada olmak ve Ramazan’ın paylaşma gücünden yararlanmak bizlere büyük bir mutluluk veriyor. Davetimize icabet edip katıldığınız için teşekkürler” şeklinde konuştu.

Misafirler, özenle hazırlanmış iftar menüsünü keyifle yedikten sonra, samimi bir ortamda uzun sohbetlere daldılar. İftarın ardından, katılımcılar bu tür etkinliklerin toplumsal dayanışmayı pekiştirdiğini belirterek, Mus-et Bistro Grill ekibine teşekkürlerini sundular.

Haberin Devamını Oku

Gündem

BEAT JANS’IN İSLAM AÇIKLAMASI, İSVİÇRE’DE TARTIŞMALARA YOL AÇTI

yazar

Yayınlayan

on

By

Federal Konsey Üyesi Beat Jans’ın İslam’a İlişkin Açıklaması İsviçre’de Tartışmalara Yol Açtı

Bern – İsviçre Federal Konsey Üyesi Beat Jans, «İslam İsviçre’ye aittir» şeklindeki açıklamasıyla büyük bir tartışma başlattı. Eleştirmenler, Jans’ı dini çifte standart uygulamakla suçluyor.

Federal Konsey Üyesi Beat Jans, İsviçre’deki İslam hakkında yaptığı açıklama ile dikkatleri üzerine çekti. Justizm Bakanı, İsviçre İslam Çatı Örgütü (FIDS) tarafından düzenlenen iftar oruç açma etkinliğine katıldı ve ardından X platformunda şu mesajı paylaştı: «Sevgili Müslümanlar, İslam dini ve siz insanlar İsviçre’nin bir parçasısınız. Ramadan Mubarak!»

Bu açıklama, tartışmalara yol açtı. Eleştirmenler, Jans’ın bugüne kadar Hristiyanlar hakkında benzer bir açıklama yapmadığını belirterek, Federal Konsey Üyesi’ni dini çifte standartla suçluyor. «Weltwoche» haberine göre, Jans’ın Hristiyanlık ile ilgili sessizliği, Bakan’ın tutumunu çelişkili bir şekilde değerlendiren eleştirilerle karşılaştı.

Jans’ın Tavrına Yönelik Eleştiriler
Jans’ın açıklamaları, bazı çevreler tarafından sorunlu görüldü. Geçmişte İsviçre Anayasası’ndaki Hristiyan unsurlar hakkında eleştirilerde bulunan Jans, Tanrı’ya yapılan çağrıyı içeren anayasa önsözünü «çağa uygun olmayan» bir ifade olarak nitelendirmişti.

Eleştirmenler, Jans’ın davranışlarını İslam’a yönelik aşırı bir ayrıcalık olarak değerlendiriyor ve İslam’ın İsviçre’ye tarihsel olarak ait olmadığı görüşünü savunuyorlar.

Eleştirmenler, Federal Konsey Üyesi Beat Jans’ın davranışlarını, Hristiyanlık yerine İslam’ı kayırmak olarak değerlendiriyor. «Tagesanzeiger» gazetesine göre, bu eleştiriler, İslam’ın İsviçre’ye tarihsel olarak ait olmadığına dair bir argümanı savunuyor.

Tarihi Perspektif
Ancak eleştirilere rağmen, Jans’ın açıklamasını destekleyen bazı sesler de mevcut. Bu sesler, İsviçre’deki İslam’ın uzun tarihine dikkat çekiyor. Orta Çağ’da İsviçre ile İslam dünyası arasında ticaret ilişkilerinin olduğu iddia ediliyor. Bu konu, «kath.ch» ve «Tagesanzeiger» gibi kaynaklarda gündeme getiriliyor.

Entegrasyon Tartışması
İslam olmasaydı, bugünkü bilimsel bilgilerin gelişmesi mümkün olmazdı, diyor bazı tarihçiler. «Tagesanzeiger» gazetesine göre, Bağdat ve Müslüman Endülüs’ten yapılan çeviriler, antik bilgilere ulaşmamızı sağladı ve bu, Batı Avrupa’daki bilimsel gelişim için temel oluşturdu.

Ayrıca, İslam alimlerinin antik Yunan felsefesi ve doğa bilimlerinin korunmasında önemli katkılar sunduğu belirtiliyor. Bu sayede, günümüz bilimsel araştırma kurumlarının temelleri atılmış oldu.

İslam Avrupa’nın Bir Parçasıdır
«Tagesanzeiger» gazetesi, İslam’ın Avrupa’ya ait olduğunu ve yabancı bir akım olarak görülmemesi gerektiğini öne sürüyor.

Jans’ın açıklamaları, İsviçre’deki İslam ile ilgili tartışmaların, ülkenin geleceğinde önemli bir yer tutacağını ve bu alandaki diyaloğun nasıl gelişeceğinin zamanla görüleceğini gösteriyor.

Din ve Aidiyet Tartışması
Birçok kişi, Jans’ın bu tartışmalarla birlikte İsviçre’deki dini aidiyetin geleceğine dair bir değişim süreci başlatabileceği görüşünde.

Haberin Devamını Oku
Reklam

Trendler