Avrupa
Erdoğan: “Gazze’de yaşananlar soykırımdır” – Merz: “İsrail’in kendini savunma hakkı var ve Almanya her zaman İsrail’in yanındadır”
30 Ekim 2025 | Ankara – İsviçrenin Sesi +41 Haber – Dış Politika Servisi
Almanya Şansölyesi Friedrich Merz ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’daki görüşmelerinin ardından düzenledikleri ortak basın toplantısında Gazze krizi konusunda açık bir fikir ayrılığı yaşadı.
Gazze Krizi Masada, Ton Sertleşti
Toplantıda konuşan Erdoğan, İsrail’in ateşkese rağmen Gazze’deki saldırılarını sürdürdüğünü belirterek, “İsrail, Gazze’yi yalnız bombalamıyor; açlık ve soykırımla boyun eğdirmeye çalışıyor, bu vahşet hâlâ devam ediyor” dedi.
Şansölye Merz ise Almanya’nın pozisyonunu açık bir dille ortaya koydu:
“İsrail, meşru müdafaa hakkını kullanmıştır. Hamas, rehineleri serbest bıraksaydı ve silah bıraksa, bu savaş hemen sona ererdi.”
Merz, İsrail’in milyonlarca Yahudi için bir sığınak olduğunu, Almanya’nın “her zaman İsrail’in yanında duracağını” vurguladı.
Erdogan: “Bu noktada Sayın Şansölye’ye katılmam mümkün değil”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Merz’in sözlerine doğrudan yanıt vererek, “Bu noktada Sayın Şansölye’ye katılmam mümkün değil. Hamas’ın nükleer silahı yok, devasa bombaları yok; ama İsrail bütün bu silahlara sahip ve ateşkese rağmen Gazze’yi yeniden vurdu.” dedi.
Ankara, Gazze’de iki hafta önce sağlanan kırılgan ateşkesin tesisinde aktif arabulucu rolü oynamıştı. Ancak son günlerde çatışmalar yeniden tırmanmış durumda. Merz, Türkiye’den Hamas üzerinde etkisini kullanarak sürecin ikinci aşamasına geçilmesi için çaba göstermesini istedi.
Merz: “Türkiye ile stratejik ortaklığı yeniden canlandırmak istiyoruz”
Görüşmede yalnızca Ortadoğu krizi değil, ikili ilişkilerin geleceği de masadaydı. Merz, göreve geldiği mayıs ayından bu yana Türkiye’ye yaptığı ilk resmi ziyarette ilişkileri “gerçek bir stratejik ortaklığa dönüştürme” mesajı verdi.
“Avrupa’nın güçlü ortaklıklara ihtiyacı var; bu yolda Türkiye vazgeçilmez bir partnerdir.” diyen Merz, iki ülke arasındaki ilişkileri “benzersiz derecede geniş ve derin” olarak tanımladı.
AB Süreci ve Ekonomik Gündem
Şansölye Merz, Almanya’nın Türkiye’nin Avrupa Birliği ile entegrasyon sürecine destek vereceğini de açıkladı:
“Türkiye’yi Avrupa’nın yanında görüyoruz. Katılım sürecinin önünü açmak ve stratejik diyaloğu güçlendirmek istiyoruz.”
Ancak Merz, AB’nin Kopenhag kriterleri uyarınca hukuk devleti ve insan hakları konularında ilerleme beklentisini de hatırlattı.
Erdoğan ise ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğini belirterek, iki ülke arasındaki ticaret hacmini 50 milyar dolardan 60 milyar dolara çıkarma hedefini paylaştı. Ayrıca, savunma sanayiinde işbirliğini artırma çağrısı yaptı.
İmamoglu Davası Gündeme Geldi
Basın toplantısında gazetecilerin yönelttiği sorular arasında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutukluluğu da vardı. Merz, görüşmede Türkiye’de yargı bağımsızlığı konusundaki endişelerini dile getirdiğini söyledi.
Erdoğan ise yargı sürecini savunarak, “Hangi makamda olursa olsun, biri yargıyı çiğnerse hukuk devleti gerekeni yapar.” ifadesini kullandı.
İmamoğlu, mart ayında yolsuzluk suçlamasıyla görevden alınmış ve tutuklanmıştı. Kendisinin hakkında yeni bir casusluk soruşturması açıldığı geçtiğimiz hafta duyurulmuştu. Tutuklanması, Türkiye’de Gezi Parkı protestolarından bu yana en büyük sokak gösterilerine yol açmıştı.
Merz’in Ziyareti: Yeni Dönemin Sembolik Başlangıcı
Şansölye Merz’in Türkiye ziyareti, iki ülke ilişkilerinde yeni bir sayfa açmayı hedefliyor. Ziyarette dikkat çeken bir detay, Merz’in eşi Charlotte Merz’in de kendisine eşlik etmesi oldu — bu, Almanya’da resmi ikili ziyaretlerde nadir görülen “dostane jest” olarak yorumlandı.
Merz’in Ankara ziyaretinin ardından diplomatik çevrelerde, Almanya-Türkiye ilişkilerinin “gerilimden işbirliğine evrilen yeni bir döneme girdiği” değerlendirmeleri yapılıyor.
📍 Özetle:
- Erdoğan ve Merz’in ortak basın toplantısı Gazze konusunda gerilimli geçti.
- Merz, İsrail’in meşru müdafaa hakkını savunurken, Erdoğan “Gazze’de soykırım var” dedi.
- Almanya, Türkiye ile stratejik ortaklığı ve AB sürecini yeniden canlandırmak istiyor.
- Görüşmede ekonomi, savunma ve hukuk devleti konuları da gündeme geldi.
Avrupa
İsviçre ve Alman Basını Alarmda: “İstanbul’un Altında Zaman Ayarlı Bir Deprem Bombası Var”
İsviçre ve Almanya basınında son günlerde yayımlanan haber ve analizler, İstanbul’un karşı karşıya olduğu büyük deprem riskini güçlü ve çarpıcı başlıklarla gündeme taşıdı. Marmara Denizi altındaki faylarda biriken sismik gerilimin kritik seviyeye ulaştığı vurgulanırken, bilim insanlarının “mega deprem gecikti” yönündeki uyarıları öne çıkarıldı.
🇨🇭 İsviçre Basınında Haberin Duyurulduğu Gazeteler ve Başlıklar
İsviçre medyası konuyu sert ve alarm veren ifadelerle ele aldı:
- Neue Zürcher Zeitung (NZZ):
Das grosse Beben von Istanbul ist überfällig
(İstanbul’un büyük depremi gecikti) - watson.ch:
Unter Istanbul schlummert eine Zeitbombe – ein Megabeben ist überfällig
(İstanbul’un altında bir zaman bombası yatıyor – Mega deprem gecikti) - nau.ch:
Tickende Zeitbombe: Megabeben in Istanbul ist längst überfällig
(Tıklayan zaman bombası: İstanbul’da mega deprem çoktan gecikti) - 20 Minuten (20min.ch):
Studie: Erdbeben wandern Richtung Istanbul – Forscher schlagen Alarm
(Araştırma: Depremler İstanbul’a doğru ilerliyor – Bilim insanları alarm veriyor) - Tages-Anzeiger / CH Media grubu:
Istanbul und die Angst vor dem grossen Beben
(İstanbul ve büyük deprem korkusu)
İsviçre basınında İstanbul sıklıkla “jeolojik zaman ayarlı bomba” olarak tanımlandı ve milyonlarca insanın yaşadığı kentteki yapı stokuna dikkat çekildi.
🇩🇪 Alman Basınında Haberin Yer Aldığı Gazeteler ve Başlıklar
Alman basını, konuyu daha çok bilimsel analiz ve risk değerlendirmesi çerçevesinde ele aldı. İsviçre’de yayımlanan birçok haberin de Alman kaynaklı analizlere dayandığı görüldü:
- t-online.de:
Istanbul steht auf einer geologischen Zeitbombe
(İstanbul jeolojik bir zaman bombasının üzerinde duruyor) - Der Spiegel (online analiz):
Warum ein grosses Erdbeben in Istanbul jederzeit möglich ist
(İstanbul’da büyük bir deprem neden her an mümkün?) - Die Welt:
Mega-Beben am Bosporus? Experten warnen vor Istanbul
(Boğaz’da mega deprem mi? Uzmanlar İstanbul için uyarıyor) - Frankfurter Allgemeine Zeitung (FAZ):
Das Erdbebenrisiko am Marmarameer wächst
(Marmara Denizi’nde deprem riski büyüyor) - Süddeutsche Zeitung:
Istanbul und das Warten auf das grosse Beben
(İstanbul ve büyük depremi beklemek)
Alman basınında, Marmara Denizi altındaki “kilitlenmiş fay segmentleri”, tarihsel deprem döngüleri ve olası büyük bir depremin Avrupa’ya uzanabilecek ekonomik ve insani etkileri ön plana çıkarıldı.
Ortak Mesaj: “Soru Artık Olup Olmayacağı Değil”
İsviçre ve Almanya basınında farklı başlıklarla yayımlanan tüm haberlerin ortak mesajı net oldu:
İstanbul için büyük bir deprem riski uzun süredir biliniyor ve bu risk giderek artıyor. Uzmanlara göre artık tartışılan konu depremin olup olmayacağı değil, ne zaman gerçekleşeceği.
Avrupa
Günde 8 enerji içeceği içen İngiliz adam felç geçirdi
İngiltere’nin Nottingham kentinde yaşayan 51 yaşındaki bir erkek, ani gelişen nörolojik şikâyetler nedeniyle acil servise kaldırıldı. Yapılan tetkiklerde hastanın hafif dereceli bir felç geçirdiği tespit edildi. Doktorları şaşırtan ise hastada bilinen klasik risk faktörlerinin bulunmamasıydı. Yapılan yaşam tarzı sorgulaması, felcin olası nedenini ortaya koydu: Aşırı enerji içeceği tüketimi.
Günde sekiz kutu enerji içeceği
Hastane başvurusu, vücudunun sol tarafında aniden ortaya çıkan uyuşma ve beyinde gelişen belirtiler üzerine gerçekleşti. Manyetik rezonans görüntüleme (MR) sonuçları, kalıcı felç bulgusu olmaksızın hafif bir inme yaşandığını doğruladı.
Tıbbi raporun BMJ Case Reports dergisinde yayımlanan detaylarına göre, hastada yalnızca ciddi derecede yüksek tansiyon saptandı. Bunun dışında felç için bilinen başka bir risk faktörüne rastlanmadı. Kan basıncı ilaç tedavisiyle düşürüldü.
Ancak yapılan ayrıntılı görüşmede hasta, her biri 160 miligram kafein içeren enerji içeceklerinden günde sekiz kutu tükettiğini ifade etti. Bu da günlük toplam kafein alımının 1200–1300 miligrama ulaşması anlamına geliyor. Uzmanlara göre bu miktar, yetişkinler için önerilen günlük azami sınır olan 400 miligramın üç katından fazla.
İçecekler bırakılınca tansiyon normale döndü
Enerji içeceklerinin tamamen bırakılmasından yalnızca bir hafta sonra hastanın tansiyon değerlerinin normale döndüğü bildirildi. Aradan yıllar geçmesine rağmen kan basıncının hâlâ normal seyretmesi, uzmanlar için dikkat çekici bir bulgu oldu. Buna karşın hasta, sol tarafındaki uyuşma hissinin tamamen geçmediğini belirtti.
Uzmanlar, bu klinik tabloya bakıldığında enerji içeceklerinin tansiyon artışına ve dolaylı olarak inmeye yol açtığı konusunda ciddi bir şüphe bulunmadığını vurguluyor.
Kalp, sinir sistemi ve ruh sağlığı için risk
İsviçre Bağımlılık Vakfı (Sucht Schweiz) da uzun süreli enerji içeceği tüketiminin kalp-damar ve sinir sistemi üzerinde olumsuz etkileri olabileceğine dikkat çekiyor. Aşırı tüketim; uyku bozuklukları, çarpıntı ve anksiyete riskinde artışa yol açabiliyor.
Uzmanlar ayrıca bu içeceklerin yüksek miktarda şeker içerdiğini hatırlatarak, “Enerji içecekleri susuzluğu gidermek için değil, keyif amaçlı tüketilmesi gereken ürünlerdir” uyarısında bulunuyor.
Tartışmalı geçmiş
Enerji içecekleri ilk kez 30 yılı aşkın bir süre önce Avrupa’da piyasaya çıktığında da tartışma konusu olmuştu. Red Bull’un Avusturya’da satışa sunulmasının ardından Fransa’da, aşırı tüketimin sağlık üzerindeki olası zararları nedeniyle yasaklanmış, ürün ancak 2008 yılında ülkede onay alabilmişti.
İsviçre’de ise enerji içecekleri 1994 yılında piyasaya girdi. Yetkili kurumlar başlangıçta onay vermemiş olsa da, sonraki yıllarda ürünler raflardaki yerini aldı. Günümüzde piyasada çok sayıda farklı marka ve ürün bulunurken, kafein miktarları arasında ciddi farklılıklar olabiliyor.
Uzmanlar, özellikle düzenli ve yüksek miktarda tüketimin ciddi sağlık sonuçları doğurabileceği konusunda uyarıyor.
Avrupa
Avusturya Parlamentosu 14 Yaş Altına Başörtüsü Yasağını Onayladı
VİYANA — 11 Aralık 2025
Avusturya Parlamentosu, bugün gerçekleştirdiği oturumda 14 yaşın altındaki kız öğrencilerin okullarda başörtüsü takmasını yasaklayan yasa tasarısını geniş bir çoğunlukla kabul etti. Hükümet tarafından “çocukların özgürlüğünü koruma” hedefiyle sunulan düzenleme, ülkede uzun süredir devam eden entegrasyon ve dini özgürlük tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
Yasanın Kapsamı
Kabul edilen düzenleme, devlet ve özel tüm okullarda, İslami geleneklere uygun biçimde başı kapatan başörtüsü, hijap ve benzeri örtülerin 14 yaş altı kız öğrenciler tarafından kullanılmasını yasaklıyor. Yasa, 2026–2027 eğitim öğretim yılı ile birlikte yürürlüğe girecek. Geçiş sürecinin bir parçası olarak Şubat 2026’dan itibaren okullarda bilgilendirme programları uygulanacak.
Düzenlemeye göre, kurala uyulmaması durumunda ilk aşamada ailelerle görüşme yapılacak; ihlallerin devamı hâlinde 150 ile 800 euro arasında para cezası verilebilecek.
Oylama ve Siyasi Dengeler
Yasa tasarısı, iktidar ortağı ÖVP, SPÖ ve NEOS’un desteğiyle meclisten geçti.
Aşırı sağcı FPÖ tasarıya destek verirken, uygulamanın daha da genişletilmesi gerektiğini savundu.
Yeşiller Partisi ise düzenlemeye karşı çıkarak, yasanın anayasal eşitlik ilkesini zedelediğini ve özellikle Müslüman toplumu hedef aldığını dile getirdi.
Hükümetin Gerekçesi
Aile, Uyum ve Avrupa Bakanı Claudia Plakolm, yasağın temel amacının “kız çocuklarının dini veya toplumsal baskıdan korunması” olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Çocuklar özgürce büyümelidir. Toplumsal baskı sonucu erken yaşta başörtüsü takmalarına göz yummak devletin görevi olamaz.”
Eleştiriler ve Hukuki Tartışmalar
Yasa, hem ülke içinde hem de uluslararası düzeyde yoğun eleştiriyle karşılandı.
Amnesty International ve diğer insan hakları kuruluşları, düzenlemenin “ayrımcı” olduğunu ve dini özgürlüğü ihlal ettiğini savunuyor.
Avusturya İslam Cemaati (IGGÖ), kararın Müslüman çocukları damgaladığını belirterek yasayı Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacaklarını açıkladı.
Benzer bir yasa, 2019’da yalnızca ilkokulları kapsayacak şekilde çıkarılmış, ancak 2020’de Anayasa Mahkemesi tarafından ayrımcılık gerekçesiyle iptal edilmişti. Bu nedenle yeni düzenlemenin de hukuki açıdan tartışmalı bir sürece girmesi bekleniyor.
Toplumsal Etki
Hükümet verilerine göre yasadan yaklaşık 12.000 kız öğrenci etkilenecek. Kararın, Avusturya’daki Müslüman topluluklarla devlet arasındaki ilişkilerde yeni bir döneme işaret ettiği değerlendiriliyor.
-
Gündem12 ay önceTELEGRAM’DA ŞOK EDEN GRUPLAR: TECAVÜZ AĞLARI VE K.O. DAMLALARI
-
Ekonomi2 yıl önceİsviçre’de Maaş Dengesi: Ortalama bir Kişinin Maaşı 6788 CHF
-
E-Dergi2 yıl önceİsviçre’nin Sesi Şubat 2024
-
İsviçre2 yıl önceDünyanın En İyi Sağlık Kurumları: İlk 250 Hastane Sıralamasında İsviçre’den 10 Hastane
-
Yaşam2 yıl önceKıskanç Kaynana Belirtileri: Gözden Kaçırmamanız Gereken 10 İşaret
-
Gündem1 yıl önceERDOĞAN KARŞITI PAYLAŞIMLARI SIĞINMA BAŞVURUSUNDA HAKLI GEREKÇE OLARAK GÖRÜLMEDİ
-
Dünya1 yıl önceMETA’NIN COVİD-19 AŞILARIYLA İLGİLİ YANILTICI BİLGİ KARARI: İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KISITLIYOR MU?
-
Gündem1 yıl önceTÜRKİYE’DEN GELEN SIĞINMA BAŞVURULARINA GETİRİLEN SERT UYGULAMALARA TEPKİ


